Sayfa 291 Toplam 305 Sayfadan BirinciBirinci ... 191 241 281 289 290 291 292 293 301 ... SonuncuSonuncu
Toplam 7606 adet sonuctan sayfa basi 7,251 ile 7,275 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Ýzlediðiniz Sinema Filmleri Hakkýndaki Yorumlarýnýz

  1. #7251
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Fatih Özkan - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.09.2004
    Nereden
    Trabzon
    Yaþ
    35
    Mesajlar
    14,588

    Standart

    Alýntý Ecthelion Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    @Fatih Özkan Hocam Eastern Promises'ý tavsiye ederim..

    Alýntý oflubektas Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Tabanca/Revolver (Yön: Guy Ritchie) , gerilim ve komedi de barýndýrýyor. Ýzlemediyseniz tavsiye olunur
    Teþekkür ederim arkadaþlar. Ýnþallah ikisini de izleyeceðim.
    Hamiþ

  2. #7252
    ibrahim - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    02.09.2007
    Nereden
    Almanya
    Yaþ
    34
    Mesajlar
    14,438

    Standart

    Býkmadýnýz þu Cekli Conili filmlerden arkadaþ.

    Yok mu Türk filmleri yeni, güzel?
    Milli Takýmým TRABZONSPOR
    Al aþaa, vur yukari, Dik Oyna!!!
    Helalin adý kaldý, onu gören yok.
    Haram kapýþýldý, hâlâ doyan yok. Yusuf Has Hacip

  3. #7253
    Ý. SARAL - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    24.01.2009
    Nereden
    Ankara
    Yaþ
    38
    Mesajlar
    20,005

    Standart

    Alýntý Yiðit Gayretli Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Önceki akþam Contratiempo'yu izlemek üzere kuruldum tvnin baþýna ki Ýspanyol gerilim/aksiyon/korku filmlerini sever ve baþarýlý bulurum ama ya oyunculuklardan ya da filmin kurgusundan olsagerek, sýkýldým ve kapattým. Normalde huyum deðildir bir filmi yarýda býrakmak. Nasýl eziyet olduysa artýk...
    Dün izledim, ben beðendim.
    Trabzonspor'un yaptýðý transferlerin kampa yetiþtiði, tarihte ilk defa görüldü.

  4. #7254

    Üyelik tarihi
    22.01.2014
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    13,261

    Standart

    Alýntý Sercan Keleþ Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Dangal filmine gidenlere sabýr diliyorum. Ýzlemeyin, izlettirmeyin. Hint sinemasýndan artýk gýna geldi.
    Bayaðý kliþe dolu bi filmdi . Ýzledim
    "...Gelen Karadeniz'den Dalga Dalga Fýrtýna..."

  5. #7255
    Yönetim Kurulu
    Üyelik tarihi
    20.08.2009
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    21,551

    Standart

    Akýl Oyunlarý'ný beðenenlerin hoþuna gidecektir:

    Sonsuzluk Teorisi

    https://boxofficeturkiye.com/film/so...eorisi-2013175

  6. #7256
    Enes Baþkaya60 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.02.2007
    Nereden
    Kýrþehir
    Yaþ
    35
    Mesajlar
    20,458

    Standart

    Yeni Gizem-Gerilim türünde film önerisi olan yok mu ??
    S.V.A.K.O
    FATÝH TEKKE

  7. #7257
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Fatih Özkan - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.09.2004
    Nereden
    Trabzon
    Yaþ
    35
    Mesajlar
    14,588

    Standart

    Alýntý Sercan Keleþ Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Dangal filmine gidenlere sabýr diliyorum. Ýzlemeyin, izlettirmeyin. Hint sinemasýndan artýk gýna geldi.
    Bu kadar da lanet edilecek bir film deðil bana kalýrsa.
    Sýkýlmadan izlemiþtim.
    Hamiþ

  8. #7258
    artvints - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    20.06.2012
    Nereden
    Bursa
    Mesajlar
    32,398

    Standart

    Circle, black mirror'dan bir bölüm gibi.

    Life, tempolu hafif gerilimli uzay filmi.

  9. #7259
    Yönetim Kurulu
    Üyelik tarihi
    20.08.2009
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    21,551

    Standart

    https://boxofficeturkiye.com/film/be...en-kiz-2012760

    Ben, Earl ve Ölen Kýz

    Cok iyi film.

  10. #7260
    -Samet - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.12.2010
    Nereden
    Kuzey Amerika
    Yaþ
    30
    Mesajlar
    4,399

    Standart

    Cingöz Recai'ye gittim.Eðlenceli , sýkmayan ve þu anki filmler içinde gidilesi tek film.

    Gidin , aileyle , arkadaþlarla falan izleyin ama beklentinizi aþýrý yükseltmemekte fayda var.
    Konu -Samet tarafýndan (15.10.2017 Saat 01:25 ) deðiþtirilmiþtir.
    "We are here to preserve democracy , not to practice it."

  11. #7261
    Ecthelion - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.01.2016
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    30
    Mesajlar
    618

    Standart

    Alýntý Oðuz ZEYTÝN Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    https://boxofficeturkiye.com/film/be...en-kiz-2012760

    Ben, Earl ve Ölen Kýz

    Cok iyi film.
    Hocam öneri için teþekkürler enfes film.Benzer tarzda önerebileceðin baþka filmler var mý bu arada?
    "Happiness is only real when shared"

    Alexander Supertramp

  12. #7262
    Yönetim Kurulu
    Üyelik tarihi
    20.08.2009
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    21,551

    Standart

    Alýntý Ecthelion Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Hocam öneri için teþekkürler enfes film.Benzer tarzda önerebileceðin baþka filmler var mý bu arada?
    Rica ederim.

    Ayni tarz sayýlýr mi bilmiyorum ama Love, Rosie var.

    https://boxofficeturkiye.com/film/love-rosie-2012326

  13. #7263
    artvints - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    20.06.2012
    Nereden
    Bursa
    Mesajlar
    32,398

    Standart

    Alýntý Oðuz ZEYTÝN Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Rica ederim.

    Ayni tarz sayýlýr mi bilmiyorum ama Love, Rosie var.

    https://boxofficeturkiye.com/film/love-rosie-2012326
    Baya kalitesi düþük o filme göre.

    Konu olarak ayni tarzda yildizlarin altinda var ama ayni tadi vermiyor.

    Farkli konular ama ayni kalite ve insanin içini açan renklerin ekrana yansidiði filmler önerebilirim.

    Little miss sunshine,

    Flipped

    Finding neverland

    Me, earl an dying girl kitaptan uyarlama. Elde güzel bir hikaye olunca karakterler daha incelikli oluyor gerisi yönetmene kalmiþ. Hikaye güzel, yönetmen de sinematografiye yoðunluþmiþ. Bu filmin kamera açilari ile ilgili güzel videolar var, hikayeye nasil hizmet ettiði ile alakali. Mahalle, okul, ev mekanlar farkli ve çok güzel. Daha bir sürü detay konuþulabilir, müziði de hala aklimda.

  14. #7264
    Yönetim Kurulu
    Üyelik tarihi
    20.08.2009
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    21,551

    Standart

    Alýntý artvints Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Baya kalitesi düþük o filme göre.

    Konu olarak ayni tarzda yildizlarin altinda var ama ayni tadi vermiyor.

    Farkli konular ama ayni kalite ve insanin içini açan renklerin ekrana yansidiði filmler önerebilirim.

    Little miss sunshine,

    Flipped

    Finding neverland

    Me, earl an dying girl kitaptan uyarlama. Elde güzel bir hikaye olunca karakterler daha incelikli oluyor gerisi yönetmene kalmiþ. Hikaye güzel, yönetmen de sinematografiye yoðunluþmiþ. Bu filmin kamera açilari ile ilgili güzel videolar var, hikayeye nasil hizmet ettiði ile alakali. Mahalle, okul, ev mekanlar farkli ve çok güzel. Daha bir sürü detay konuþulabilir, müziði de hala aklimda.
    Evet, gerçekten birçok açýdan baþarýlý bir yapým.

    *

    The Last Face - Gerçeðin Ýki Yüzü

    https://boxofficeturkiye.com/film/ge...i-yuzu-2012532

    Bardem ve Theron'u bir arada seyretmek büyük keyif. Konu da güncel... Afrika'daki sýkýntýlara deðiniyor.

  15. #7265
    Ecthelion - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.01.2016
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    30
    Mesajlar
    618

    Standart

    Brawl in Cell Block 99 hapishane filmi Vince Vaughn baþrolde þiddet dolu bir film

    http://www.imdb.com/title/tt5657856/?ref_=rvi_tt
    "Happiness is only real when shared"

    Alexander Supertramp

  16. #7266
    Forum Yöneticisi Ozan Yýlmaz - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.12.2013
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    14,524

    Lightbulb 1965-2014 Yýllarý Arasý IMDb'ye Alternatif En Ýyi 150 Film

    filmlerin sýralarý tek tek beðeni çýtama göre oluþturulmuþtur. her filmin listedeki mevcut sýrasýný ince eleyip sýk dokudum. buna mukabil, ilk 50 filme þahsi yorumlarýmý da kattým. ayrýca þunu da belirteyim; her film türünden eþit miktarda listede yer vermeye özen gösterdim. yaklaþýk bir aylýk bir çalýþma neticesinde yazýlmýþtýr. buyurunuz:

    1. a woman under the influence, 1974, john cassavetes : film, evli bir kadýnýn iç dünyasýnda yaþadýðý çalkantý ve sürtüþmeleri, kendince aradýðý mutlu bir yuva özlemini olaðanüstü bir gerçeklikle iþliyor. bunun yanýsýra en az kadýn kadar, kocasýnýn üzerine titremesi ve yaþadýðý problemlere bir çözüm bulma çabasý da filmdeki bunaltýyý, evlilik içerisindeki sýkýntýlarý, renksizliði daha gerçekçi bir hale getiriyor. aile içi bir dramý, çýldýrýrcasýna mutlu olmayý arzulayan bir kadýný bu kadar gerçeklikle anlatan baþka bir film yoktur sanýyorum. performanslarýn olaðanüstülüðüne deðinmeye gerek dahi görmüyorum.

    2. amarcord, 1973, federico fellini: mussolini dönemi italya'sýnýn ufak bir kasabasýnda yaþanan olaðan hayatlarýn kýþýyla baharýyla yansýtýldýðý, fellini'nin delikanlýlýk çaðlarýnýn italya'sýna döndüðü eseridir. fellini delikanlýlýk çaðýna dönüyor tabii bunu kariyerinin, yönetmenliðinin olgunluðuna, adeta zirvesine ulaþtýðý yerde yapýyor. filmin lezzetinde büyük ölçüde bunun da payý olsa gerek.

    3. idi i smotri, 1985, elem klimov: öyle vurucu bir film ki, belki bu yüzdendir yönetmen hayatýnýn sonuna kadar baþka bir film çekmiyor. yarattýðý dehþet öyle büyük ki, neden oscar'a aday dahi yapýlmamýþtýr diye soracak olsak "filmde yahudilerin veya cesur amerikan askerlerinin olmayýþý" diyerek açýklanabilir sanýyorum. bataklýk sahnesi, köyün ateþe verilmesi, inek ölüsü, deðiþen taraflar vs. savaþ filmi deðil de canlý kanlý savaþýn kendisi sanki. izlendiðinde bünyelerde bir süreliðine hasar yaratýyor.

    4. all the president's men, 1976, alan j. pakula: nixon'ý istifaya götüren watergate skandalý'ný ortaya çýkaran iki muhabirin yaptýklarý takip ve bu siyasi oyunu nasýl deþifre ettiklerini anlatan politik gerilim türündeki film. nefesleri kesen aksiyon dolu sahneler yok fakat þahane bir gerilim olduðu aþikar. bittikten sonra gazetecelik budur dedirtiyor.

    5. the thin red line, 1998, terrence malick: savaþýn anlamsýzlýðýný vurgulayan etkileyici diyaloglarýn hemen arkasýndan sanki her biri kafamýzýn içinde patlarmýþçasýna arka arkaya atýlan bombalar ve yaþanan çatþýmalar filmin yakaladýðý etkiyi inanýlmaz boyutlara ulaþtýrýyor. ayný yýl çekilmiþ er ryan devasa bir kahramanlýk destaný olduðundan akademi tarafýndan büyük övgülere mazhar olmuþken, bu film ise nedir ki, savaþýn anlamsýzlýðý mesajý falan filan.. peh... þaka bir yana gerçekten bu büyük filmin hakký yenmiþtir.

    6. balkanski spijun, 1984, dusan kovacevic: yüksek dozda paranoyaklýk içeren ve bunu komünizm taþlamasýyla harmanlayan þahane bir komedi filmi. performanslar olaðanüstü, karakterlerin her biri birbirinden ilginç ve tuhaf. konusundan kýsaca bahsedecek olursak, evini kiraya verdiði masum komþusunun batýlý bir ajan olduðundan þüphelenen orta yaþýn biraz üzerinde bir adam, bu gizemli komþusunun her hareketini takip etmeye baþlýyor. tabii biraz içe kapanýk karýsýnýn olaylara kayýtsýz kalýþý, hatta dehþetli gözlerle seyrediþi, bir de üstüne adamýn aðabeyi ve çocuklarýnýn da adama yardýma geliþi vs. derken zaten kýsacýk olan film müthiþ bir finalle sona eriyor.

    7. glengarry glen ross, 1992, james foley: butik bir pazarlama þirketinin entrikalarýný konu alan þahane kadroya sahip, diyalog ve performans aðýrlýklý bir film. karmaþýk iliþkiler aðý içerisinde kimin eli kimin cebinde takip etmekte zolanýyoruz. filmin tek oscar adaylýðý al pacino'ya ait olsa da film bittikten sonra " al pacino mu yoksa alec baldwin, kevin spacey, ed harris yada jack lemmon'ýn performansý mý daha iyiydi?" diye kendi kendinize düþünmeden edemiyorsunuz. ben jack lemmon derim tabii ki.

    8. punishment park, 1971, peter watkins: hayranlýk uyandýrýcý, cesur bir film. devlet tarafýndan muhalif görülen gençler, özgürlüklerini kazanmak için zoraki olarak insanlýk dýþý bir yarýþa sokulurlar. filmin vuruculuðunun yanýsýra; mahkemede hakim ve gençler arasýnda öyle ideolojik tartýþmalar duyarýz ki, býrakýn þikayet etmeyi, her biri, bir ötekinden daha etkileyici olduðundan filme olan hürmetimiz bir nebze daha artar.

    9. todo sobre mi madre, 1999, pedro almodovar: normal ve sýradan bir anne-oðulun yaþantýsýyla açýlan filmin daha ilk dakikalarýnda genç çocuðun kaza yapýp ölmesiyle, sýradan sandýðýmýz tablonun annenin yaþadýðý ne kadar karmaþýk bir sürecin meyvesi olduðuna þahit oluyoruz. kadýnýn geçmiþi bizi bir anda madrid'in nezih semtlerinden alýp, barcelona'nýn travestiler, kadýn satýcýlarý ve daha nice kýyýsýndan köþesinden geçmeye imtina edeceðimiz arka sokaklarýna götürüyor.

    10. the killing of a chinese bookie, 1976, john cassavetes: tek kelimeyle "fiyakalý" bir film. listedeki diðer filmlere nazaran öyle derinliði olan bir öyküsü filan yok, diðer cassavetes filmlerine kýyasla da ayný þekilde. konusu da çok öyle sýradýþý deðil. baþý, borç ve alacaklýdan kurtulamayan kumarbaz bir striptiz kulübü sahibinin durumdan kurtulmaya çalýþýrken aksine debeleniþini, dibe batýþýný anlatýyor. üstüne üstlük, filme adýný veren çinli bahisçinin ölümüyse filmin en fazla on dakikasýlýk kýsmýnda iþleniyor. peki bu filmi listenin ilk onununa sokacak kadar iyi yapan þey nedir? kesinlikle izlerken aldýðýnýz tarifi imkansýz seyir zevki. iddiam odur ki, scorsese'in goodfellas'ýndan daha estetiktir, daha karizmatiktir, bu yönleriyle onu katbekat aþmýþtýðý söylenebilir. filmin baþ karakterinin adýnýn "cosmo vitelli" olduðunu da not düþeyim.

    11. repulsion, 1965, roman polanski: roman polanski'nin apartman üçlemesinin ilk ilk ve en iyi filmi. cinsel duygularý bastýrýlmýþ bir insanýn, nasýl bir ruh halinde olacaðýný kah çeþitli simgelerle, kah baþroldeki kýzýn çevresindekilerle kurduðu iliþkiler yoluyla gösteren catherine deneuve'un harika bir oyunculuk performansý sergilediði baþyapýt.

    12. dersu uzala, 1975, akira kurosawa: aðaçla, kaplanla, ateþle konuþan, doðaya hakim bir insan: dersu... bir araþtýrma ekibine liderlik eden kaþif vladimir (kapitan!)... aralarýnda filizlenen dostluk. bilhassa filmin ikinci yarýsýnýn ortlarýnda dersu'nun, kaþifin eviyle kurduðu iliþkinin anlatýmý hayranlýk uyandýrýcýdýr. dersu, doðaya ve dolayýsýyla yaþama adanmýþ bir ömür.

    13. mulholland dr, 2001, david lynch: lynch sinemasýnýn zirve eseri diyebiliriz ancak yine hemen hemen her lynch filminde karþýlaþtýðýmýz üzere, ilk izleyiþte filmin parçalarýný tam olarak doðru yere oturtamýyoruz. ikinci kere, belki üçüncü kere izlemek gerekiyor hatta bir rehber okumak gerekiyor. ancak bana kalýrsa david lynch yýllar geçtikçe kademe kademe gerçeklikten uzaklaþtý ve bu film gerçeklikten hem uzak ve hem de saðlýklý yorumlanabilecek son filmi diyebilirim. þöyle ki, önce blue velvet, arkasýndan twin peaks, hemen arkasýndan daha karmaþýk kayýp otoban ve iki týk daha ötesi "mulhollan çýkmazý." basamaðýn son ayaðý inland empire ise bana göre anlaþýlmasý çok güç isteyen, çok daha karýþýk bir film.

    14. belle de jour, 1967, luis bunuel: yine luis bunuel ve yine þahane bir burjuva eleþtirisi. þaþaalý hayat yaþayan güzel bir kadýnýn; bastýrýlmýþ ve gizlenmiþ duygularýnýn da kýþkýrtmasýyla kocasýna karþý hiçbir zaman üstlenemediði eþlik görevini ve dolayýsýyla filmin çekildiði dönmdeki tüm ahlaksal tabularý yýkarak bir randevu evine gidip gelen fahiþelere dönüþmesini anlatan harikulade bir klasik.

    15. blue velvet, 1986, david lynch: konusu aðýr iþliyor ancak sürükleyicilik ve gizemini (atmosferini) filmin sonuna kadar koruyor. bu yönüyle tam anlamýyla bir neo-noir filmi de diyebiliriz. bir de bonus olarak lynch'in çok fazla kafa yormadan izlenebilecek en iyi ve gizemli filmi. ayrýca filmin müzikleri de en az filmin kendisi kadar kendi kadar þahane.

    16. solyaris, 1972, andrey tarkovski: tarkovsky'nin bir bilim-kurgu eserini sanatýyla harmanlayýp konuþturduðu filmdir diyebiliriz. alýþkýn olduðumuz bilimkurgu filmlerinden çok öte bir film, çok daha derin. bilimselden ziyade sanatsal bir bilim-kurgu filmi diyebiliriz çünkü kitabýn yazarý stanislaw lem dahi tarkovski'nin solyaris'i için ''o solyaris'i deðil, suç ve ceza'yý çekti'' diyor. bu sözün üzerine bu baþyapýtla alakalý daha ne söylenebilir ki?

    17. bring me the head of alfredo garcia, 1974, sam peckinpah: adýndan da anlaþýlacaðý üzere, çok ama çok sert bir film. vahþi batý, modern þehir, þiddet ve suçu bünyesinde barýndýrmasýyla bu baþyapýt, kendisinden sonraki coen kardeþler ve daha birçok yönetmenin filmlerine ilham kaynaðý olmuþtur diyebiliriz.

    18. volver, 2006, pedro almodovar: fazlasýyla kadýnsý bir film. ismini estrella morente'nin volver þarkýsýndan almýþ. zaten bu þarkýyý penelope cruz'un aðzýndan filmde dinliyoruz. filmde neler yok ki? batýl inançlarda, kadýnlarýn dünyasýna, hayatýn zorluðundan, olaðan kasaba yaþamýnýn ince detaylarýna kadar pek çok konu tek bir þekilde inceleniyor. dahasý film, çocuk istismarcýsý tecavüzcülerin veya katillerin (penelope cruz'un canlandýrdýðý karakter gibi) aslýnda günlük hayatýmýzýn birer parçasý olduðu, içimizde dolaþýþýný seslendiriyor, fazlasýyla almodovarvari.

    19. boogie nights, 1997, paul thomas anderson: porno alemi, pornocu kimliði, hýzlý hayat, hayat tarzýnýn getirdiði buhranlar, 70'lerden 80'lere geçiþ, harikulade atmosfer, yerine göre cuk oturan müzik seçimleri, saðlam oyuncu kadrosu ve klas bir yönetmen. hem acýmasýz, hem de renkli bir film.

    20. dogville, 2003, lars von trier: öyle çok cafcaflý bir film deðil, nedir yani bir tiyatro sahnesi var gibi eleþtirilere katýlmýyorum. alt metni, filmden çýkarýlacak anlam oldukça fazla. adaletin saðlanýþý, tanrý-isa, melek-þeytan vs. çok geniþ bir yorumlar zinciri yapýlabilir film için, ancak genel itibarýyla "insanlýk" diyebiliriz.

    21. as good as it gets, 1997, james l. brooks: kendini çevresindeki insanlardan soyutlamýþ, patavatsýz ve iþkolik bir adamýn ikinci baharýný yakalamasý olarak tanýmlayabiliriz filmi. senaryo basit gelebilir ancak jack nicholson aðabeyimizden film boyunca iþittiðimiz beylik laflar, harikulade performanslar ve üstüne üstlük buram buram hissedilen duygusal taþkýnlýkla adeta büyüleyici bir film.

    22. once were warriors, 1994, lee tamahori: aile þiddet ve alkolizm sebebiyle mahvolmanýn eþiðindeki bir aileyi büyüleyici bir yalýnlýkla adeta gözümüzün içine sokuyor. filme adýný veren "bir zamanlar savaþçýydýk" ifadesi filmde sýklýkla karþýlaþtýðýmýz yeni zellanda'daki maori kültürüne yapýlmak istenen vurgudur. filmdeki þiddetle de oldukça uyum saðlamýþ.

    23. midnight cowboy, 1969, john schlesinger: sýký bir düzen taþlamasý. sürekli kovboy kýyafetleri ile dolaþan yakýþýklý, neþeli, kendine güvenen joe bir gün new york'a gidip kolay yoldan para kazanmaya karar verir. film ara ara tebessüm ettiriyor, bazense, filmin bir yerinde olduðu gibi kaldýrýmda yatan evsizin ölüsüne kimsenin dönüp bakmaya tenessül etmemesi gibi fazlasýyla düþündüren sahneler de mevcut. filmdeki iki karakterin de birbirlerine destek çýkýþý, yer yer filmde artan duygusal derinliði ve þahane müzikleri dönemin underground yapýmý olan bu filmi bir altýn haline getiriyor.

    24. quiz show, 1994, robert redford: toplum tarafýndan aðzý açýk izlenen tv yarýþmalarýnýn ve televizyon showlarýnýn arka planýný tüm gerçekliðiyle gözler önüne seren; insanlarý uyutmanýn ve kandýrmanýn nasýl nakite ve prestije dönüþebileceðini, toplumlarýn tv tarafýndan nasýl mýþýl mýþýl uyutulduðunu gözler önüne seren, televizyon patronlarýný da doyasýya taþlayan düþündüren ve sorgulatan bir film.

    25. getaway, 1972, sam peckinpah: entrika, kovalamaca, birbirinden acayip yan karakterler, sam packinpah'a özgü þiddet... yahu filmde bir çöp kamyonun içinde kaçýþ var, filmi yüceltmek için sýrf bu sahnenin dahi yeterli olabileceðini düþünüyorum. sam peckinpah'a özgü göndermeler oldukça boldur filmde. mesela filmin bir sahnesinde soyguncularýn oldukça kirli bir konuþmasýna þahit oluruz. konuþtuklarý mekandan çýkýp arabalarýna yöneldiklerinde mekanýn dýþ duvarýnda kocaman bir coco-cola billboardunun asýlý olduðu göze çarpýyor. çok kötü bir dünyanýn içinde yaþadýðýmýz söylenmiþti deðil mi bize?

    26. roma, 1972, federico fellini: fellini yine roma'yý anlatýyor. þehrin loþ sokaklarýna, bilinçaltýna iniyor. filmdeki sinema salonunda geçen uzun sahne kesinlikle cinema paradiso'nun ilham kaynaðý olmuþtur diye düþünüyorum. fellini'nin fantezi dünyasýný yansýtan bir takým bölümler de bulunmakta.

    27. kramer vs. kramer, 1979, robert benton: ayrýlýðýn bilhassa çocuklarýn üzerinde býraktýðý etkiyi, çok ciddi bir konuyu gayet dokunaklý þekilde iþliyor. velayet, veda, týkanma noktasýna gelen evlilik, kýsacasý boþanma sürecine ait hemen hemen tüm konulara deðinilmiþ filmde. filmi bu denli güzel kýlan bir diðer unsur ise abartýnýn olmayýþý. herþey olduðu gibi, olaðan þekliyle anlatýlmýþ. bu yönüyle bir hayli gerçekçi diyebiliriz. performanslarýn olaðanüstülüðüne deðinmiyorum bile.

    28. paris, texas, 1984, wim wenders: aramak, kazanmak, kaybetmek, üzülmek, denemek, býrakmak, kaçmak, boþvermiþlik, eðlenmek gibi en temel duygularý wim wenders öyle bir ustalýkla bizlere yansýtýyor ki, film bu yönüyle sinema tarihinin en iyilerinden birisi olmayý fazlasýyla hakediyor. baþroldeki travis karakterinin ruh hali ve performansý filmin atmosferini tamamlar nitelikte. wim wenders'ýn diðer iki yol filminden ayrýlan en önemli yaný, filmdeki hikayenin aslýnda her insanýn baþýna gelebilecek bir kayboluþu barýndýrýyor olmasý bana göre. diyaloglarýn filmi daha da güzelleþtirdiðine deðinmeyeceðim bile.

    29. blood simple, 1984, joel coen, ethan coen: coen kardeþlerin "biz geliyoruz." diye haykýrdýklarý filmdir. kaba ancak kesinlikle zevkli bir film. coenlerin ustalýklarýný konuþturduklarý ilk film olsa da kesinlikle filmin bilinçaltýnda bir "sam peckinpah" vardýr diye düþünüyorum. para dedektifleri, þuh bir kadýn, gayet güzel bir atmosfer ve arka plan... tüm bunlara bakýnca neo-noir kategorisine koyabiliriz filmi ancak salt neo-noir filmi olarak nitelendirmenin çok yanlýþ olacaðýný düþünüyorum. çünkü film hem donuk, hem sakin, hem de bir o kadar absürd.

    30. the wild bunch, 1969, sam peckinpah: aksiyon filmlerine bir dönem damga vurmuþ, kilometre taþý olmuþ, çatýþma sahnelerinin yavaþ çekim tekniðiyle çekildiði ilk film. ruh hali pek de saðlýklý olmayan karakterlere sahip, kadýnlar dövülüyor, hayvanseverlerin üzerine ateþ açýlýyor ancak filmi aksiyon ve western filmi olarak düþünürsek kesinlikle kült bir film.

    31. santa sangre, 1989, alejandro jodorowsky: dövmeli kadýn, þiþman üvey baba, kolsuz anne, ona kol olan bir evlat ögeleriyle bezeli çarpýcý, eþi benzeri olmayan sürreal bir intikam filmi. anne gerçekte ölü mü? yaþananlar düþ mü yoksa gerçek mi? spoiler vermek istemiyorum ancak kesinlikle çok farklý bir deneyim bu filmi izlemek.

    32. barton fink, 1991, joel coen, ethan coen: izlendikten sonra damakta hoþ bir tat býrakan filmlerden. sahilde uzanan genç bir kýza ait kartpostalý cenet olarak tasvir edersek, cehennem yaþanan süreçte tam olarak nerede duruyor, nasýl tasvir edilmiþ? çok fazla yorum çýkarmaya müsait, satýr aralarý oldukça dolu tutulmuþ bir film. anlaþýlmaz bir film olduðunu düþünmüyorum ancak coen kardeþlerin çizgisinden uzaklarda durduðu da aþikar.

    33. they shoot horses, don't they?, 1969, sydney pollack: kurtlar sofrasýna dönüþen sistemimizde kolay para kazanmanýn cazibesi, insalarý günlerce, haftalarca delirmek pahasýna dans ettirir hale getiriyor. filmin uyarlandýðý kitabý okumadým, bir yorumda bulunamayacaðým ancak film için antik roma'daki gladyatör müsabakasý seyrediyormuþ hissi yaþattýðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. siz ne kadar az düþünürseniz, kafanýz ne kadar az çalýþýrsa bizim cebimiz o kadar dolar özdeyiþini de anýmsatmýyor deðil.

    34. straw dogs, 1971, sam peckinpah: fazlasýyla erkek egemen bir film. þiddetin dozu, diðer sam peckinpah filmlerine kýyasla bir nebze daha fazla diyebiliriz. film için kadýn düþmanlýðý yapýldýðý yorumlarýna katýlmýyorum. yönetmenin her filminde bolca bulunan nefret edilesi karakterler mevcut ancak el insaf, dustin hoffman'ýn baþrolde canlandýrdýðý sam karakteri herhangi bir peckinpah filminde görülebilecek en melek insandýr yahu. ancak þu söylenebilir, kadýný aþaðýlayan ve dolayýsýyla kadýn düþmanlýðýný hortlatan yan karakterler mevcuttur ancak filmden kasaba muhafazarlýðý, doðurduðu linç kültürü mesajýný çýkarmak sanýyorum en uygun olanýdýr.

    35. thelma and louise, 1991, ridley scott: kadýnlar arasý dayanýþmanýn ön planda tutulduðu (bir yol filmi olmasýna nazaran) kadýnsý ve eðlenceli bir film. gayet tekdüze ve monoton hayatlarý olan biri evli, diðeri evlilik harici beraberliði olan iki kadýnýn bu sýradanlýktan biraz da olsa uzaklaþabilmek için çýktýklarý yolculuðun, planladýklarýndan çok daha tehlikeli bir hal almasý anlatýlýyor. performanslar üst düzeyde, karakterlerin birbirleriyle uyumu þahane. film anlattýðý hikaye kadar en az bizi de sorunlarýmýzdan bir süreliðine de olsa uzaklaþtýrýyor.

    36. lost highway, 1997, david lynch: yine bir bilinmezlikle karþý karþýyayýz. hayal mi yoksa gerçek mi olduðunu filmdeki diyaloglardan, sarfedilen herhangi bir cümleden çýkarmaya uðraþtýðýmýz kýrýlma noktalarýnýn bulunduðu yine anlaþýlmasý zor bir lynch filmi. kesin bir yargýda bulunmak gerçekten çok zor. kendi içerisinde döngüleri var filmin ve bu döngülerin ipuçlarý var, kimi yerde lynch bize açýk kapý býrakýyor her zamanki gibi. üzerine tez yazýlacak bir film doðrusu.

    37. the king of comedy, 1983, martin scorsese: günümüz þov dünyasýna ve beraberinde getirdiði popülerliðe hayranlýk beslemenin çaresizliðini yansýtmanýn yanýsýra robert de niro'nun filmdeki oyunculuðuna da þapka çýkartmak gerekiyor. muazzam bir oyunculuk. film ise bilhassa yaptýðý yerinde tespitlerin yanýnda barýndýrdýðý mizahla da (bilhasa robert pumpkin'in muziplikleri) güldüren bir film. scorsese ve de niro ortaklýðýnýn diðer filmlerine nazaran daha gölgesinde kalsa da filmin çok iyi olduðu gerçeðini deðiþtirmiyor.

    38. nostalghia, 1983, andrey tarkovski: filmin sonunda deli(!)'nin, meydanda feryat figan baðýrýþ ve kendini yakýþ sahnesi gerçekten muazzamdýr. gerçeðin izini süren adam, kadýn, hasret... bunlarýn hepsi bir kenara, yalnýzca filmin sonundaki haykýrýþtýr izleyeni koltuða çivileten. "...delinin biri size kendinizden utanmanýzý söylüyorsa, ne biçim bir dünyadýr burasý!"

    39. being there, 1979, hal ashby: kinayeli bir film. kinayeler o denli natural ve baþarýlý bir þekilde harmanlanmýþ ki günümüz dizilerindeki absürtlüðünden oldukça farklý olduðu göze çarpýyor. konusuna kýsaca deðinecek olur isek karþýsýndaki ne derse desin yüzünde artýk kalýplaþmýþ gülümseyiþiyle olumlu yanýt veren aslýnda hayat hakkýnda çok az þey bilen bir bahçývanýn dýþ dünyanýn acýmasýzlýðýna yaptýðý yolculuk diyebiliriz.

    40. being john malkovich, 1999, spike jonze: alýþýlmýþýn dýþýnda bir konusu olmasýnýn yaný sýra, bir bilim-kurgu filminde karþýlaþmasý imkansýz bir samimiyet ve olaðanlýk var bu filmde. malkovich'in kendi bedenine girdikten sonra yaþadýðý travma bilhassa iyi kotarýlmýþ. baðýmsýz sinemadan hoþlananlar için bulunmaz nimet.

    41. 4 zuli, 3 saptamani þi 2 zile, 2007, cristian mungiu: baskýcý bir devletin koyduðu kürtaj yasaðýyla mücadele eden hamile bir kadýnýn yaþadýklarýný bütün çýplaklýðýyla görüyoruz. donuk bir film fakat yaþattýðý kasvetle, kaskatý kestirten sahneleriyle adeta kýrýk bir fay hattýna dönüyorsunuz. filmdeki uzun diyaloglarý beðenmeyen veya filmin süresini uzatmak için konulmuþ yapay diyaloglar diye eleþtirenler filmin giþe filmi olmadýðý söylenerek savuþturulmalý.

    42. brazil, 1985, terry gilliam: günümüz bürokratik meselelerinin tüm eksik ve aksayan taraflarýna yaptýðý eleþtirilerle takdire þayan. filmin fantastik dünyasý öyle güçlü tasvir edilmiþ ki sahnelerin pek çoðu hafýzalara kazýnacak cinsten. finaliyle de insaný muallakta býrkamýyor deðil, film sonlara doðru iyice kafa karýþtýrýcý bir hal almaya baþlýyor. ara ara robert de niro'yu da görmek filmin bir diðer artýsý,ayrý bir zevk katmýþ filme.

    43. rushmore, 1998, wes anderson: film, liseli genç bir delikanlýnýn, okulundaki kadýn öðretmene duyduðu platonik aþktan ziyade, filmdeki orta yaþlý erkek öðretmenle kuruduðu samimi dostluk ile daha fazla beðenimi kazanmýþtý. yer yer güldürmesinin yaný sýra oyunculuklar þahane, karakterlerin birbirleriyle uyumu mükemmel. finaliyle az da olsa þaþýrtmýyor deðil. fazlasýyla anderson tarzý bir film olduðunu da not düþeyim.

    44. pat garret and billy the kid, 1973, sam peckinpah: daha ilk dakikalarýndan itibaren yönetmen, vahþi batýyý bir tabuta koyup bilinmezliðe doðru postalýyor. bunu simgesel bir anlatýmla filan da yapmýyor üstad, baya baya bir cenaze merasimi düzenleyip eski tip kovboy karakter ve hikayelerini adeta tarihin tozlu raflarýna kaldýrdýðýný ilan ediyor ve üstüne üstlük bunu sýrýtarak, gayet memnun, gayet keyifli bir þekilde yapýyor. hiç þüphesiz ki bu denli bir meydan okumayý sam peckinpah'tan baþkasý da yapamazdý, yapmamalýydý. filmin konusuna gelicek olursak sýký bir takip filmi diyebiliriz ancak kesinlikle bir takip filminden çok daha fazlasý vardýr bu filmde. sam peckinpah'ýn ayný semtte oturmaya dahi imtina edeceðimiz kirli ve pis adamlarla dolu karakter ve þiddet yüklü olay örgüsüne merhaba derken, eski tip kahramanvari western anlatýmlarýnýn ise bir cenaze korteji eþliðinde kaybolup gidiþine el sallýyoruz.

    45. festen, 1998, thomas vinterberg: sosyetik bir ailenin þölen maksadýyla bir araya geldiði sofrada, bir gerçeðin açýða çýkmasýyla filmin baþýndaki mutlu aile tablosu bir anda daðýlýyor ve biz de gerçekte parçalanmaya yüz tutmuþ bir ailenin dramýný seyreder hale geliyoruz. filmin çekim teknikleri, -bilhassa kamera kullanýmý- dogma 95 akýmýnýn prensiplerine göre çekilmiþ olduðunu not düþmekte yarar var.

    46. thunderball, 1965, terence young: listede kendine yer bulan tek bond filmi. bunun sebebi en baþarýlý bulduðum, en beðendiðim bond filmi olmasýndan kaynaklanýyor. bilhassa döneminin çok üzerinde olan aksiyon sahneleri, birbirinden güzel ve tehlikeli bond kýzlarýnýn filme kattýðý fantezi, filmin diðer bond filmlerine oranla daha estetik olmasý filmi hem en iyi hem de en favori bond filmi haline getiriyor.

    47. krotki film o milosci, 1988, krzysztof kieslowski: aþký fazla söze gerek duymadan oldukça yalýn bir þekilde anlatabilen bir film. evet, bu genç hayran kalýyor belki de seviyor, sevmekten de öte sevdiði kadýnýn duygudan yoksun yaþamýna bir anlam katýyor. aþk, çok nadide bir deðiþkenlik üzerine kurulu. film de zaten aþk budur dememiþ, bizi biraz da olsa acabalarla býrakýp sorgulamamýzý istemiþ.

    48. the last seduction, 1994, john dahl: bolca ters köþeye yatýran, gelmiþ geçmiþ en soðuk ve belki de en seksi femme fatalelerden (kelimenin tam manasýyla bir kara melekten söz ediyoruz.) birini barýndýran alabildiðne karanlýk bir neo noir filmi. karmaþýk kurgulanmýþ olsa da bu, filmin mükemmeliðinin önüne geçemiyor.

    49. in cold blood, 1967, richard brooks: film, yaþanmýþ bir aile katliamýný soðukkanlýlýk ve titizlikle aktarýyor. katliamý gerçekleþtiren iki þahsýn suçluluk potansiyali taþýmayan, yalnýca ufak bir soygun planlamýþ iki delikanlý olarak lanse edilmeye çalýþýlmasý (biraz zorlama da olsa)filmin vurgulamak istediði idam karþýtlýðý mesajýnýn içini doldurmak istemesi olarak yorumlanabilir. doðrusu her yönüyle sarsýcý, her saniyesi merak uyandýran, mücevher gibi bir film.

    50. opening night, 1977, john cassavetes: bir hayranýný kendisinin sebep olduðunu düþündüðü bir trafik kazasýnda yitiren orta yaþlý tiyatro oyuncusu bir kadýnýn, bu durumu üzerinden atamamasý neticesinde yaþadýðý tramvalar, biraz da yaþlanmasýnýn getirdiði özgüven eksikliðiyle canlandýracaðý karakterle bir bað kuramayacak hale gelmesi, john cassavetes filmografisinden alýþkýn olduðumuz üzere kadýný gitgide dengesiz bir hale getiriyor. biraz da kadýn cazibesini yitirmekten korkuyor. tabii kadýn varoluþsal problemlerle boðuþurken oyunun prömiyeri de anbean yaklaþmakta. su gibi akýp geçen bir film.
    ufak bir not: filmin baþýndaki kaza sahnesi pedro almodovar da dahil pekçok yönetmenin filmlerinde kullandýðý kaza sahnesine ilham kaynaðý olmuþtur diyebiliriz.

    ilk 50 film içerisinde en çok filmi bulunan yönetmenler:

    sam peckinpah: 5 film
    john cassavetes: 3 film.
    david lynch: 3 film.
    andrei tarkovsky: 2 film
    federico fellini: 2 film
    pedro almodovar: 2 film

    51. il conformista, 1970, bernardo bertolucci
    52. magnolia, 1999, paul thomas anderson
    53. eastern promises, 2007, david cronenberg
    54. hable con ella, 2002, pedro almodovar
    55. spalovac mrtvol, 1969, juraj herz
    56. the evil dead 2, 1987, sam raimi
    57. 21 grams, 2003, alejandro gonzález ýñárritu
    58. love streams, 1984, john cassavetes
    59. alice in den stadten, 1974, wim wenders
    60. fitzcarraldo, 1982, werner herzog
    61. la mala educacion, 2004, pedro almodovar
    62. nikita, 1990, luc besson
    63. american hustle, 2013, david o. russell
    64. professione*, 1975, michelangelo antonioni
    65. le scaphandre et la papillon, 2007, julian schnabel
    66. abre los ojos, 1997, alejandro amenabar
    67. blow up, 1966, michelangelo antonioni
    68. texas chainsaw massacre, 1974, tobe hooper
    69. hannah and her sisters, 1986, woody allen
    70. dom za vesanje, 1988, emir kusturica
    71. die ehe der maria braun, 1979, rainer werner fassbinder
    72. garden state, 2004, zach braff
    73. der himmel über berlin, 1987, wim wenders
    74. into the wild, 2007, sean penn
    75. la double vie de veronique, 1991, krzysztof kieslowski

    76. filantropica, 2002, nae caranfil
    77. gravity, 2013, alfonso cuaron
    78. spoorloos, 1988, george sluizer
    79. lost in translation, 2003, sofia coppola
    80. ed wood, 1994, tim burton
    81. giulietta degli spiriti, 1965, federico fellini
    82. the dirty dozen, 1967, robert aldrich
    83. der amerikanische freund, 1977, wim wenders
    84. the last emperor, 1987, bernardo bertolucci
    85. brokeback mountain, 2005, ang lee
    86. the straight story, 1999, david lynch: kalpleri yumuþatan, sýcacýk bir david lynch filmi.
    87. der siebente kontinent, 1989, michael haneke: sanýyorum gelmiþ geçmiþ en rahatsýz edici film. bilhassa ikinci yarýsý.
    88. vargtimmen, 1968, ýngmar bergman
    89. after hours, 1985, martin scorsese
    90. darbareye elly, 2009, asghar farhadi
    91. party, 1968, blake edwards
    92. down by law, 1986, jim jarmusch
    93. the wrestler, 2008, darren aronofsky
    94. underground, 1995, emir kusturica
    95. akira, 1988, katsuhiro otomo
    96. falling down, 1993, joel schumacher
    97. mujeres al borde de un ataque de "nervios", 1988, pedro almodovar
    98. mccabe and mrs. niller, 1971, robert altman
    99. persepolis, 2007, marjane satrapi
    100. living in oblivion, 1995, tom dicillo: bir filmin çekim aþamasýnda yaþanmasý tüm muhtemel sorunlar bu filmde mevcut diyebiliriz.

    101. ah fei zing zyun, 1990, kar wai wong
    102. mean streets, 1973, martin scorsese
    103. dallas buyers club, 2013, jean-marc vallee
    104. radio days, 1987, woody allen
    105. das weisse band, 2009, michael haneke
    106. crimes and misdemeanors, 1989, woody allen
    107. im lauf der zeit, 1976, wim wenders
    108. nebraska, 2013, alexander payne
    109. patton, 1970, franklin j. schaffner
    110. midnight run, 1988, martin brest
    111. good night and good luck, 2005, george clooney
    112. stranger than paradise, 1984, jim jarmusch
    113. przypadek, 1981, krzystof kieslowski: 3 þekilde geliþen (genç adam, trene yetiþirse, yetiþemezse, yetiþemeyip görevlilerle kavga ederse baþýna gelecekler.) lola rennt gibi filmlerin türünün ilk örneði diyebiliriz.
    114. a bronx tale, 1993, robert de niro
    113. children of men, 2006, alfonso cuaron
    114. the untouchables, 1987, brian de palma
    115. eyes wide shot, 1999, stanley kubrick
    116. gloria, 1980, john cassavetes
    117. wait until dark, 1967, terence young
    118. don't look now, 1973, nicolas roeg
    119. nueve reinas, 2000, fabián bielinsky
    120. la promesse, 1996, jean-pierre dardenne, luc dardenne: sanýyorum bugünlerde en çok izlenmesi gereken filmlerden.
    121. miller's crossing, 1989, joel coen, ethan coen

    122. insomnia, 1997, erik skjoldbjaerg: ayný isimli bir benzerini christopher nolan yýllar sonra çekmiþti.
    123. amour, 2012, michael haneke
    124. mystic river, 2003, clint eastwood
    125. walkabout, 1971, nicolas roeg
    126. changeling, 2008, clint eastwood
    127. johnny got his gun, 1971, dalton trumbo
    128. funny games, 1997, michael haneke
    129. the poseidon adventure, 1972, ronald neame
    130. true romance, 1993, tony scott
    131. prisoners, 2013, denis villeneuve
    132. fatal attraction, 1987, adrian lyne
    133. ang-ma-reul bo-at-da, 2010, jee-woon kim
    134. zwartboek, 2006, paul verhoeven
    135. match point, 2005, woody allen
    136. the three burials of melaquades estralda, 2005, tommy lee jones
    137. clerks, 1994, kevin smith
    138. a simple plan, 1998, sam raimi
    139. kiss of the spider woman, 1985, hector babenco
    140. out of sight, 1998, steven soderbergh
    141. 28 days later, 2002, danny boyle
    142. the crying game, 1992, neil jordan
    143. ondskan, 2003, mikael hafström
    144. the ballad of cable hogue, 1970, sam peckinpah
    145. titanic, 1997, james cameron
    146. angel heart, 1987, alan parker
    147. dzien swira, 2002, marek koterski
    148. edward scissorhands, 1990, tim burton
    149. nattevagten, 1994, ole bornedal
    150. carne tremula, 1997, pedro almodovar

    listede en çok filmi bulunan yönetmenler:

    6 film: pedro almodovar, sam peckinpah.
    5 film: john cassavetes, wim wenders.
    4 film: michael haneke, woody allen, david lynch.
    3 film: federico fellini, joel ve ethan coen kardeþler, martin scorsese, krzystof kieslowski.

    .................................................. .................................................. .................................................. ..............

    son elli yýla ait, 25 adet türk sinemasýndan seçkiler:

    25. büyük adam küçük aþk, 2001, handan ipekçi
    24. baba, 1971, yýlmaz güney
    23. bir avuç cennet, 1987, muammer özer
    22. çöpçüler kralý, 1977, zeki ökten
    21. duvar, 1983, yýlmaz güney
    20. tabutta rövaþata, 1996, derviþ zaim
    19. babam ve oðlum, 2005, çaðan ýrmak
    18. kapýcýlar kralý, 1976, zeki ökten
    17. insan nedir ki?, 2004, reha erdem
    16. uçurtmayý vurmasýnlar, 1989, tunç baþaran
    15. caným kardeþim, 1973, ertem eðilmez
    14. selvi boylum, al yazmalým, 1978, atýf yýlmaz
    13. muhsin bey, 1987, yavuz turgul
    12. umut, 1970, yýlmaz güney
    11. gemide, 1998, serdar akar
    10. gülen gözler, 1977, ertem eðilmez
    9. yol, 1982, þerif gören,
    8. bir zamanlar anadolu'da, 2011, nuri bilge ceylan
    7. tosun paþa, 1976, kartal tibet
    6. kibar feyzo, 1978, atýf yýlmaz
    5. züðürt aða, 1985, nesli çölgeçen
    4. eþkýya, 1996, yavuz turgul
    3. masumiyet, 1997, zeki demirkubuz
    2. hababam sýnýfý (ertem eðilmez'in yönettiði serinin ilk dört filmi) 1975, 1976, 1977, 1978
    1. sürü, 1979, zeki ökten
    Ekþi Sözlük alýntýsýdýr.

    https://seyler.eksisozluk.com/1965-2...n-iyi-150-film
    Bize Her Yer TRABZON!

    Trabzon Bir Sevda
    Trabzonspor Bir Destan ...

  17. #7267
    Forum Yöneticisi Ozan Yýlmaz - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.12.2013
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    14,524

    Lightbulb Az Kiþi Tarafýndan Bilinen Þaheser Filmler

    spalovac mrtvol: filmin baþ kahramaný cermen asýllý, çekli bir kremator. bildiðimiz cenaze yakýcý, sýradan bir insan. nazi iþgaliyle beraber bir arkadaþý tarafýndan aklý nazizm ile çeliniyor. ancak karýsý da bir yahudi. hayal edin, gitgide nazizmi benimseyen bir krematorun eþi ve bir yahudi. hangimiz bu kadýnýn yerinde olmak isterdik? politika ve inanç ekseninde harika bir gerilim. (imdb)

    punishment park: en cesur filmlerden biridir. türü, sahte belgeseldir. (pseudo-documentary) devlet tarafýndan muhalif görülen gençler, özgürlüklerini kazanmak için zoraki olarak insanlýk dýþý bir yarýþa sokulurlar. filmin vuruculuðunun yanýnda; mahkemede hakim ve gençler arasýnda öyle ideolojik tartýþmalar duyarýz ki, her biri, bir ötekinden daha fazla etkiler bizi. (imdb)

    inherit the wind: saðlam diyaloglarýn ve performanslarýn havada uçuþtuðu bir mahkeme filmi. mahkemelik olay ise küçük yaþtaki öðrencilere ders esnasýnda darwin'in evrim teorisinden bahseden bir öðretmen. film boyunca, tahmininiz üzere konu mahkemede çok hararetli tartýþýlýyor. bunun yanýnda hava da bir o kadar boðucu ve sýcak. yani film çok hararetli, çok leziz. (imdb)

    the ox-bow incident: çaresizlikle izleyeceðiniz, önyargýlarýn ne kadar hazin sonuçlara sebebiyet verebileceðini gösteren belki bundan daha iyi bir film yapýlmamýþtýr. film boyunca bütün olan biteni büyük bir çaresizlikle seyrediyorsunuz. hele ki filmin son anlarýnda, gerçekten nutkunuz tutuluyor, konuþamaz hale geliyorsunuz. oldukça da kýsa bir film. (imdb) muhtemelen ayný çaresizliði amerika'nýn bir dönem yoðun tecrite tabi tuttuðu yönetmen dalton trumbo'nun iki kolu ve iki bacaðýný kaybetmiþ vietnam gazisi askerin hikayesini anlattýðý johnny got his gunfilmini seyrederken yakalayabilirsiniz. (imdb)

    un condamne a mort s'est echappe: adý uzun, kendi ise kýsa ve yalýn olan bu filme istemsizce mest oluyorsunuz. bir hapishaneden kaçýþ filmi. yalnýz öyle bir kaçýþ filmi ki, hareket yok. film boyunca genel itibarýyla bir mahkumun iç konuþmalarý ve yaptýðý hazýrlýðý seyretmekle meþgul oluyoruz. buna raðmen, filmin sonuna yalnýzca "vay be" denebilir. bu kadar mýydý? bu kadar kolay mýydý? adam elini kolunu sallar ve gider. öyle bakakalýrýz arkasýndan. (imdb) filmin tam adý: un condamne a mort s'est echappe ou le vent souffle ou il veut

    le trou: yapýlmýþ belki de en iyi hapishaneden kaçýþ filmi. filmdeki kum saatine ayarlý olarak nefesiniz bir hýzlanacak, bir inecek. seyir zevki alacaðýnýz bir film arýyorsanýz muhakkak izleyin. ayrýca sinema tarihindeki en vicdansýz ihanetlerden birine de þahit olacaksýnýz. (imdb)

    i soliti ignoti: eðlencesi, kahkahasý, komedisi bol bir soygun filmi. ya da soygun yapmaya çalýþan mahalleliler filmi. ayrýca sinema tarihinin gelmiþ geçmiþ en karizmatik aktörlerinden marcello mastroianni ve claudia cardinale'in gençliði de filmin bonuslarý. (imdb)

    the miracle worker: azmin ve umudu kesmemenin en nadide örneðini bu filmde bulacaðýnýza eminim. bir insaný hayata baðlamak için ne denli çabalar harcandýðýný görüp de etkilenmemek elde deðil. kýsaca konusu; görme engelli bir öðretmenin kendisi gibi görme engelli, konuþmayan küçük bir kýza harcadýðý takdire þayan çaba. (imdb)

    walkabout: genç bir kýzýn, küçük kardeþiyle birlikte avustralya'nýn çorak arazisinde hayatta kalma mücadelesini anlatan kýyýda köþede kalmýþ enfes filmlerden. filmde yaban hayatý ve modern hayatýn unsurlarýna küçük dokunuþlar mevcut. mesela ufak bir örnek; kýzýn onca uðraþtan sonra yaban hayatýndan kurtulup kara yoluna ulaþtýðý sahnede, yola adýmýný atarken ayaðýnýn yakýn plan çekilmesi gibi. (imdb)

    la historia oficial: totaliter rejimleri eleþtiren iyi filmlerin baþýnda gelir. arjantin'de, askeri cuntanýn dayattýðý tarih müfredatýna karþý duran bir grup gencin çevresinde baþlayan film, zamanla askeri darbenin gölgesinde gerçekleþen sokak hareketlerine dek uzanýr. muhakkak izlenmeli. filmde çizilen politik tablo, genel hatlarýyla ülkemize çok da yabancý deðildir. (imdb)

    fury: güncelliði halen devam eden linç kültürünü gözümüze sokan ibret alýnasý filmdir. cahil bir kasaba güruhunun lincine uðramýþ bir insan olsanýz intikamýný alýr mýydýnýz almaz mýydýnýz? linç, adalet, intikam sorunsalý. hepsi bu leziz filmde. (imdb)

    balkanski spijun: daha önce þu entry'de de bahsettiðim gibi #52545322, izleyeceðiniz en paranoyak karakterlere sahip filmdir. kýsaca konusuna deðinecek olursak; devletine, komünizme sonuna kadar baðlý yugoslav yurttaþ olan ilija, yanyana olan iki evinden birini iþ adamýna kiraya veriyor. ancak nasýl bir paranoyaklýksa, evini kiraya verdiði adamýn rejim karþýtý kapitalist ajan olduðundan çok saçma bahanelerle þüphelenip, takip etmeye baþlýyor. hayýr, bir süre sonra da en az kendi kadar tuhaf abisi, hatta çok derin bir yapýlanma olduðundan þüphelendiklerinden, abisinin oðullarý da katýlýyor. sonuna kadar kahkahalarla "yuh arýk, n'oluyosunuz. bu kadarý da fazla" dedirten olaylar silsilesiyle geçen, ayný zamanda da kapalý toplumlarý da doyasýya taþlayan bir filmdir. (imdb)

    the last seduction: ters köþeye yatýrmalý, karmaþýk kurgulanmýþ, diþe dokunur bir film izlemek istiyorsanýz þiddetle tavsiye edilir. (imdb)

    kind hearts and coronets: ingiliz aristokrasisinde; hýrsýn, intikamýn göz bürümesi üzerine yapýlmýþ, en soðuk kanlý seri katile de sahip leziz filmlerden biridir. ayrýca gelmiþ geçmiþ en hazinli sonlardan birini de barýndýrmaktadýr. (imdb)

    deðinmeden geçemeyeceðim. yönetmen sam peckinpahimzalý þu iki film de maalesef kýyýda köþede kalmýþ hazinelerdendir. ilki, bring me the head of alfredo garciaolup nasýl bir hafýzanýn ürünüdür, merak uyandýrýr. filmle alakalý yalnýz þu anektodu sizinle paylaþayým. sin city filmini dikkatli izleyenler hatýrlayacaktýr. tarantino'nun konuk yönetmen olarak araba sahnesini çektiði þu sahne (ayrýca sin city'nin çizgi roman serisinde de mevcuttur.) yani kesik kelle ile konuþma sahnesi. bring me the head of alfredo garcia filminde ise buna benzer sahnelerin aða babasý diyebileceðimiz, 40 yýl önceden düþünülmüþ sahneler mevcuttur. (imdb) sam peckinpah boþuna þiddetin ozaný lakabýyla anýlmýyor. bir diðer kýyýda köþede kalmýþ ancak pek çok kere remake'i çekilmiþ getaway filmi. kirli ve çatlak yan karakterlere sahip, kendini bir solukta izleten, dengine rastlanmasý imkansýz olan enfes bir kaçýþ filmidir. (imdb)

    santa sangre : dövmeli kadýn, þiþman üvey baba, kolsuz anne, ona kol olan bir evlat ögeleriyle bezeli çarpýcý, eþi benzeri olmayan sürreal bir intikam filmi. anne gerçekte ölü mü? baba gerçek mi, yoksa tüm bunlar tramva mý? ve dahasý. (imdb)

    yönetmen ve yönetmen sinemasý dedikten sonra þu ismi es geçmek olmaz. amerikan baðýmsýz sinemasýnýn mihenk taþý john cassavetes. maalesef günümüzde kýyýda köþede kalmýþ olan iki þaheser filmini ekleyeyim. ilki a woman under the influence: tamamen olaðanüstü performanslarla bezeli leziz, þahane bir dramdýr. (imdb)
    bir diðer filmiyse the killing of a chinese bookie: baþý, borç ve alacaklýdan kurtulamayan bir striptiz kulübü sahibinin çok naif bir anlatýmla sergilendiði lezzetli mi lezzetli bir filmdir. ayrýca, altýndan kalkmasý zor sahneler de barýndýrmaktadýr film. örnek verecek olursak; yaklaþýk on dakika boyunca, kapkaranlýk bir yol üzerinde geçen diyalog sahnesi vardýr filmin. yol kenarýndaki araba çalýþana kadar devam eder bu sahne. ancak geçen hiçbir saniyesinde sýkýlmayýz. ayrýca ölen çinli bahisçi de filmin hemen hemen yirmi dakikalýk bölümüne konu olur. mavi ve kýrmýzý ýþýklandýrmanýn yoðun kullanýldýðý, iþçilikle yoðurulmuþ sahneleri bolcadýr.(imdb)

    sanat eseri ve iþçilik dedikten sonra deðeri maalesef az bilinmiþ þu hazineleri anmadan olmaz : soylent green, soy cuba, idi i smotri ve pek tabii ki fitzcarraldo,

    ek: dellamorte dellamore (cemetary man) : hiçbir kaba sýðmayan, yer yer hayranlýk, yer yer de tiksinti duyacaðýnýz filmlerden. peki neden bir þaheser? izledikten yýllar sonra dahi muhakkak filmin bir sahnesi aklýnýzýn ucuna yer ediyor. tek cümleyle özet geçeyim; mezarlýk bekçisi bir gencin, mezarlýkta ara ara yakýnýný ziyarete gelen bir kadýna duyduðu aþk. esasen, kahramanýn aþk hakkýndaki yani dellammore ve ölum hakkýndaki o da dellamorte ikilemini çok zor yoldan oðrenmesini anlatýr. ayrýca truman show, dark city gibi filmlerden önce çekildiði de unutulmasýn. (imdb)

    jules dassin'in yýllara meydan okuyan þu filmini de ekleyeyim. günümüzün ocean's serisine her yönüyle ilham kaynaðý olan baþyapýtý du rififi chez les hommes. film, cezaevinden çýktýktan sonra tekrar eski sevgilisine sahip olabilmek için mücevher soygunu planlayan adamýn, ekip toplayarak gerçekleþtirmesi üzerine kuruludur. ancak, öyle titiz ve hayranlýk uyandýracak bir soygundur ki, düþününüz þemsiye dahi kullanýlýyor. fazla spoiler vermeyeyim. buyurunuz. imdb linki. türkçe vikipedisi de mevcuttur. spoiler içerir.

    ayrýca hüzünlü bir film die brücke (imdb), sakin bir western mccabe & mrs. miller(imdb) ve kýþkýrtýcý bir film to die for (imdb)

    aile içi þiddet temalý, alkolü bol inanýlmaz gerçekçi ve güzel bir film : once were warriors(imdb)

    kdo chce zabit jessii: çizgi romanvari konuþma balonlarýnýn olduðu yarým asýrlýk kült kategorisine rahatlýkla sokulabilecek ilgi çekici ve seyir zevki yüksek bir film. imdb

    ek 2: sýký bir gerilim filmi nattevagten (imdb). ayrýca henri-georges clouzot klasikleri; le salaire de la peur (imdb), les diaboliques (imdb) ve le corbeau (imdb) filmleri.

    psikolojik-gerilim türüne ait kilit filmlerden spoorloos da þiddetle tavsiye edilir. (imdb)

    fando y lis (imdb) ve seksmisja (imdb) filmleri de ayný þiddetle tavsiye edilir.

    the guard (imdb) filmi de önerilir.
    Ekþi Sözlük alýntýsýdýr.

    https://seyler.eksisozluk.com/az-kis...aheser-filmler
    Bize Her Yer TRABZON!

    Trabzon Bir Sevda
    Trabzonspor Bir Destan ...

  18. #7268

    Üyelik tarihi
    23.02.2005
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    43
    Mesajlar
    3,440

    Standart

    Müthiþ, izlediðim en güzel 5 film arasýna rahatlýkla girer. Türkçe'ye "Saygýn Vatandaþ" ismiyle çevrildi.





    Film kahramanýmýzýn harika bir nobel konuþmasýyla baþlýyor. Bir film de olsa, hayatýmda gördüðüm en güzel ödül konuþmasýydý. Arzedeyim:

    "Nobel Edebiyat Ödülü'nü almak konusunda iki farklý duygu hissediyorum. Bir yandan gururum okþandý, gerçekten okþandý, ama diðer yandan acý bir duygu içimde çok daha aðýr basýyor. Benim inancýma göre, bu tür oybirliðiyle alýnmýþ bir onay kararý bir sanatçýnýn çöküþüyle doðrudan ve þüphe götürmez bir þekilde alakalýdýr. Bu ödül þunu kanýtlýyor: Eserlerim kiþilerin zevkleri ve ihtiyaçlarýyla ayný görüþte. Yargýçlarýn, uzmanlarýn, akademisyenlerin ve krallarýn. Açýk bir þekilde ben, sizin için en konforlu sanatçýyým ve bu konforun her sanatsal eserde bulunmasý gereken ruhla çok az ilgisi var. Sanatçýlarýn sorgulamasý gerekiyor, þaþýrtmasý gerekiyor. Bu yüzden bir sanatçý olarak ulaþabileceðim son noktaya gelmekten piþmanlýk duyuyorum. Ancak hissettiðim en kalýcý duygu þu aslýnda, gururuma yediremediðim, iki yüzlü bir þekilde beni kýzdýran, yaratýcý macerama son vermeye karar verdiðiniz için size teþekkür ederim. Ama bunlarý söyleyerek sizi suçladýðýmý düþünmeyin sakýn. Burada suçlanacak tek kiþi var; o da benim."

    Sonrasýnda olay örgüsü, yapýlan göndermeler ve oyunculuk tam anlamýyla harika. Öncelikle þehrin belediye baþkaný rolündeki adama hasta oldum. Bizdekilerden hiç farký yok. Otel resepsiyonundaki uþakla yazar arasýndaki diyalog da çok iyiydi. Resepsiyonist genç yazdýðý hikayeleri gösterdi yazarýmýza. O da bir akþam okuduktan sonra:

    -"Çok basit yazmýþsýn" dedi. Bunun üzerine utanýp kýzaran çocuk:
    - "Öyle mi, çok mu basit olmuþ?" diyerek yüzünü buruþturunca yazar:
    -"Kafka da basit yazardý, ama yazdýklarý basit olduðu kadar sert ve yýkýcýydý" dedi.

    Birden üstadý azam Johan Cruyff Hocaefendi Hazretleri(k.s.)'nin "Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktýr" sözü geldi aklýma. Bu ve bunun gibi onlarca müthiþ aforizmalarla bezeli, harika bir film.

    Ýzleyiniz, izlettiriniz efem.
    BÝLMEM ANLATABÝLDÝM MÝ?

  19. #7269
    BMN Yönetim Kurulu Yiðit Gayretli - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    09.12.2005
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    34
    Mesajlar
    33,937

    Standart

    Þu Blade Runner'ý izlemeye karar verdim. Sonra baktým ki bunun ilk filmi de varmýþ. Ayrýca yeni versiyonununda sansür uygulanmýþ. En gýcýk olduðum þeydir.

    Bu bir sanat eseri. Bunun yönetmeni bu eseri böyle uygun görmüþ. Kimsin de bunu kesiyorsun?

    Heykeltraþ bir heykel yapýyor, kafana göre kolunu koparýyorsun. Þair þiir yazýyor, hoþuna gitmediði için iki üç dizesini aradan çekip çýkarýyorsun. Ressam resim çiziyor, bazý renkleri tuvalden siliyorsun... Hiçbir farký yok!

    O yüzden illegal yollarla, kesilmemiþ versiyonunu izleyeceðim filmin. Sektörün puþtlarýna paramý yedirmeyeceðim.
    Forum Kurallarýna aykýrý gördüðünüz mesajlarý ve üyeleri kullanýcý panelinde bulunan (ikaz tuþu) týklayarak raporlamanýzý rica ediyoruz..
    Ayaða KALK!

  20. #7270
    pazarkapýlý - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.11.2009
    Nereden
    Kuzey Amerika
    Yaþ
    39
    Mesajlar
    2,407

    Standart

    dead man's shoes....etkilileyici....

    ingiliz sinemasý bazý filmleri cok cok iyi....
    ýslak imza....

  21. #7271
    Trabzonspor Kongre Üyesi

    BMN Yönetim Kurulu
    Ýlker Yazýcýoðlu - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.01.2009
    Nereden
    Ankara
    Yaþ
    41
    Mesajlar
    12,687

    Standart

    Alýntý pazarkapýlý Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    dead man's shoes....etkilileyici....

    ingiliz sinemasý bazý filmleri cok cok iyi....
    Müthiþ bir intikam filmi...

    Yine nokta atýþý bir film...
    Arafilboylu

    Ve mikrofonlarýmýz Avni Aker'de...

  22. #7272
    Yönetim Kurulu
    Üyelik tarihi
    20.08.2009
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    21,551

    Standart

    Alýntý SixtyOne_61 Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    Yerli yapýmlar arasýna Fasulye'yi de eklerim.

    http://www.imdb.com/title/tt0263334/

  23. #7273
    -Samet - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.12.2010
    Nereden
    Kuzey Amerika
    Yaþ
    30
    Mesajlar
    4,399

    Standart

    @SixtyOne_61 çok güzel liste olmuþ aralarýnda izlediðim çok fazla film yok belki ama aç sýradan izle yani farklýlýk arayanlara iyi alternatifler var.

    As Good As It Gets , The Thin Red Line , Mullholland Dr. bir çýrpýda aklýma gelenler.

    Aksýn gitsin , eðlendirsin , þöyle adam gibi baþrol görelim diyenlere As Good As It Gets le baþlamalarýný tavsiye ederim.
    "We are here to preserve democracy , not to practice it."

  24. #7274
    Forum Yöneticisi Ozan Yýlmaz - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.12.2013
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    14,524

    Standart

    Alýntý -Samet Nickli Üyeden Alýntý Mesajý göster
    @SixtyOne_61 çok güzel liste olmuþ aralarýnda izlediðim çok fazla film yok belki ama aç sýradan izle yani farklýlýk arayanlara iyi alternatifler var.

    As Good As It Gets , The Thin Red Line , Mullholland Dr. bir çýrpýda aklýma gelenler.

    Aksýn gitsin , eðlendirsin , þöyle adam gibi baþrol görelim diyenlere As Good As It Gets le baþlamalarýný tavsiye ederim.
    Aynen öyle. Bu baþlýk altýnda birçok kez film önerisi isteyen mesajlar gördüm, listelerdeki filmler pek bilinmese de sýkýlmadan izlenebilecek güzel film alternatifleri. Boþluk buldukça seçsin izlesinler iþte
    Bize Her Yer TRABZON!

    Trabzon Bir Sevda
    Trabzonspor Bir Destan ...

  25. #7275
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Burak - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.08.2006
    Nereden
    Trabzon
    Mesajlar
    9,459

    Standart

    Secret Superstar...

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar

Þu anda 1 kullanýcý bu konuyu görüntülüyor. (0 kayýtlý ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •