Trabzon isimli İtalyan kızın hikayesini biliyor musunuz?
Tarih: 6 Ağustos 1936 Yer:Berlin Olimpiyat Stadı.
1936 Olimpiyatları’nın 6. gününde genç bir kadın atlet 80 metre engelli finalinde zafere koşuyordu. Bir önceki gün düzenlenen yarı finalde dünya rekorunu kırmıştı, ama o finalde de ipi göğüsleyerek İtalya’nın olimpiyatlarda altın madalya kazanan ilk kadın sporcusu olmak istiyordu
Koşuyordu, adını İtalyan spor tarihine altın harflerle yazdırabilmek için. Koşuyordu, hedefine doğru… Henüz yirmisindeki bu efsane atletin adı Trebisonda, yani Trabzon’du…
Peki, bu sporcu kadının ismi neden Trabzon’du?
Birçok kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmış Trabzon’un kozmopolit yapısının ve kültürel yelpazesinin önemli unsurlarından biri de kuşkusuz Katolik İtalyanlardı.
Deniz ticaretiyle uğraşan Cenevizliler ve Venedikliler için Trabzon limanı, Asya’nın Avrupa’ya açılan önemli ticari kapılarından biriydi.
Trabzon’un fethi ile birlikte Cenevizlilerin, 16. yüzyılın ortalarına doğru ise Venediklilerin imtiyaz haklarına Osmanlı Devleti tarafından son verildi. Buna rağmen şehirde ikamet eden Katolik İtalyanların bir kısmı memleket belledikleri Trabzon’u terk etmedi.
Trabzon futbol tarihine baktığımızda akıllara İdmanocağı’nın İtalyan kökenli unutulmaz kalecisi Krino Kafato gelmektedir. Hayatını Kanada’da sürdürmekte olan 1924, Trabzon doğumlu Krino Kafato, Trabzon’un yaşayan efsanelerinden ve Trabzonspor’un en yaşlı üyelerindendir.
İtalyanların Trabzon kentine tarihten gelen ilgisi bugün bile çeşitli biçimlerde kendini göstermektedir.
Bunlardan birkaçını örnek verecek olursak; Garda Gölü’nde “Trabzon” adında sayfiye evine, Perugia’da aynı isimle bir çağdaş sanatlar merkezine+
Brescia’da birçok Dünya ve Avrupa şampiyonluğu olan hayvan yetiştirme çiftliğine,Torino’da bir kitabevine, Reggio di Calabria’da kiyafet mağazasına, Toskana’da çeşitli kültürel ve bilinçlendirici faaliyetlerde bulunan bir derneğe ve Cenova’da “Trabzon Caddesi“ne rastlamak mümkün.
2006-2010 yılları arasında İtalyan devlet televizyonunda yayınlanan ve oldukça ilgi çeken çocuk programının adı da “Trebisonda”ydı.
İtalyanlar için Trabzon'un öneminin en güzel göstergelerinden biri de İtalyan edebiyatında ve gündelik hayatta kullanılan “Perdere la Trebisonda“, yani “Trabzon’u kaybetmek” deyimidir.
İtalya’da Trabzon isminin yaşatılmasına belki de en güzel örnek, 20. yüzyılın başlarının Bologna’sında dört erkek kardeşten sonra ailenin tek kız çocuğu olarak dünyaya gelen Trebisonda Valla’dır.
Babası 20 Mayıs 1916 tarihinde doğan bu kız çocuğuna büyük bir hayranlık duyduğu ve dünyanın en güzel şehri olarak gördüğü Trabzon’un ismini vermiştir.
Yazımızın başında koşusuna tanıklık ettiğimiz Trebisonda, 1936 Berlin Olimpiyatları’nın 80 metre engelli finalinde ipi göğüsleyerek İtalya’nın olimpiyatlarda altın madalya kazanan ilk kadın sporcusu olmuştur.
11 yaşındayken Bologna’da okullar arası düzenlenen şampiyonada yüksek atlamada birinci gelerek antrenörlerin dikkatini çeker ve ilerde en iyi rakibi ve en yakın arkadaşı olacak Claudia Testoni ile tanıştığı Bologna Sportiva birliğine üye yapılır.
Orada daha küçük yaşta gülle atma, 100 metre koşu, 80 metre engelli, basketbol, eskrim, yüzme ve paten gibi çeşitli spor disiplinleriyle ilgilenir. Claudia Testoni ile Trebisonda tüm kariyerleri boyunca 98 kere karşı karşıya gelirler.
Trebisonda Valla, Papa XI. Pius’un kadınların spor yapmasına karşı olması sebebiyle diğer İtalyan kadın atletler gibi 1932 Los Angeles Olimpiyatları’na katılamasa da sadece dört yıl sonra Berlin’de ismini tüm dünyaya duyurmayı başarır.
İtalya’yı temsil eden yedi bayan atletten biri olarak atletizmdeki tek altın madalyayı kazanır. Bu önemli başarısının ardından İtalyan medyası Trebisonda’ya “gülüşü güneş” lakabını yakıştırır.
Roma’da Mussolini ve hatta Papa XI. Pius tarafından tebrik edilir. Mussolini sporcu kadının güçlü, sağlıklı faşist gençliği imajının dünyaya yayılmasında önemli katkı sağlayabileceğini düşünerek kadın sporcuları desteklemeye başlar.
ve Trebisonda kısa bir süre içinde İtalyan gençliğinin sembol ismi haline gelir. Olimpiyat altınının yanı sıra yüksek atlamada (5 kez), uzun atlamada (1), pentatlon (1),100 metre (2) ve 80 metre engellide (6) kırdığı rekorlar da onu İtalyan kadınlarının kahramanı haline getirir.
İtalya’da kadınlar ilk defa bu yıllarda spor üzerinden erkeklerle eşit haklara sahip olabileceklerinin farkına vardılar. Faşist rejimin kendilerine dayattığı ev kadını modelinin dışına çıkarak, Trebisonda’da güçlü, başarılı ve bağımsız kadın modelinin cisimleşmiş halini buldular.
Trebisonda Valla, 2. Dünya Savaşı sebebiyle 1940 ve 1944 Olimpiyatlarının iptal edilmesinden dolayı bir daha olimpiyatlarda boy gösteremedi. En son sportif başarısını 34 yaşında gülle atmada elde eden Trebisonda Valla, 2006 yılında, 90yaşında L’Aquila’da vefat etti.