Sık sık duyar olduk son zamanlarda, hep de bizim maçlarımızda, "Premier Lig seviyesinde maç oldu"...
Manisa deplasmanından sonra aynen şunu söylemiştim: "Haftaya kiminle, nerede oynuyor bilmiyorum ama bu kadar koşan Manisa en az 4 yemezse ben bu futboldan anlamıyorum".
Bu ilk değil tabi, ikinci yarının başlamasıyla birlikte Trabzonspor'a karşı kendini parçalayıp bir hafta sonra dahi kendine gelemediği için fark yiyen tek takım Manisa değil. İlk hafta, başka işleri yokmuş gibi "zirveyi değiştirmeye gidiyoruz" diyerek Trabzon'a gelen Ankaragücü, yırtınıp bize çelme taktı ve kendisinin alakası olmadığı zirveyi değiştirdi, tabi bize çelme takmak için biraz fazladan çaba göstermeleri gerekiyordu,Premier Lig tadındaki bu maçtan sonra evlerinde 3 yediler, ama önemli değil tabi, önemli olan kendilerinin bulunmadığı "zirveyi değiştirmekti".
"Biz pozitif futbol oynuyoruz" diyerek evinde fenere karşı kabak çiçeği gibi açılıp 4 yiyen Şifo'nun takımı, 11 kişi kale içine dizilip Premier Lig tadında defans örnekleri sundu, Tita ön libero mevkiinde göz doldurdu, her hafta pozitif futbol oynamanın da bir anlamı yoktu tabi ki, şurda bize kaybettirilecek puan çok daha önemliydi. Tabi biraz yorucu oldu 90 dakika gelen ataklara siper olmak, doğal olarak sonraki hafta evlerinde 4 yediler, ama olsun pozitif futbol oynayarak 4 yedikleri için bu hiç sorun değildi.
Ağız eğriltmesine kadar taklit ettiği kişinin tipik hareketleri yanına bir de sadece bize gol attığında çektiği bir kol hareketi ekleyerek kendisini bir adım daha geliştiren teknik adamın oyuncuları da Premier Lig tadında bir maç oynadılar bize karşı, kalıplarına bakmadan, neyse ki o kolu büküp kendisine iade ettik, sonraki hafta tahmin edeceğiniz üzere 4 yediler. Çünkü bu bahsettiğimiz kulüpler bir sezonda en fazla 1 kez Premier Lig seviyesinde futbol oynayabilirler, ondan sonra kendilerine gelmeleri 1-2 haftayı buluyor. Bu arada her hafta Premier Lig seviyesinde futbol oynamak zorunda kalan biz oluyoruz.
Bu takım haftalardır kanının son damlasına kadar kendini parçalayan rakiplere karşı oynuyor, böyle bir misyonumuz var da bizim mi haberimiz yok, illa ki her hafta Premier Lig seviyesinde futbol izlettirmek zorunda mıyız spor dünyasına, yahu bir defa da şu fenerden,en azından bir Portekiz Ligi ayarında bir maç, bursadan İşkoçya Kupası tadında bir futbol izlesek ne olur?.. Bizim görevimiz midir millete üst seviye futbol izletmek?..
Netice itibariyle şu acı gerçekle yüzleşelim: İstanbul takımları bizim yerimize diğer bir istanbul takımının şampiyon olmasını istiyor, 4 büyük olacağına 3 büyük olsun istiyorlar, bizim 5. bir şampiyonu normal şartlarda istemememiz gibi. Anadolu takımları da "madem ben olamıyorum Trabzon da olmasın, bizden ayrıcalıklı olmasın" diye düşünüyor. Arada kalmış, yalnız bir kulübüz. Adı bizle özdeşleşmiş eski futbolcularımız bile bize puan kaybedince hırsından kendini kaybedip hakem tarafından sahadan atılıyor, takımları bize gösterdiği direncin yarısını şampiyonluk yolundaki rakiplerimize göstermiyor.
Şimdi, bütün bu şartları bilerek ve kabul ederek takımınızı desteklemeye kendinizi hazırlayın, bu iş böyle, görev zor, yük ağır, yol uzun ve dikenli. Başarabilecek miyiz? İnşallah, başaramazsak ne olur? Başarana kadar mücadeleye devam, yıkılmadan, yılmadan.