Ibrahim Altinsay'in Radikal'de yayinlanmis yazisi! Goruslerimi birebir yansittigi icin aynen aktarmak istedim...Her cumlenin dogruluk degeri yuksek, onun icin bazi cumlelerikalin yapip diger cumlelere haksizliketmek istemedim.
Derdim ideolojik Ibrahim Altinsay-Radikal
Önce sunu belirteyim. Ben futbol fanatigiyim. Kim olursa olsun, kim oynarsa oynasin, sahada güzel futbol oynansin, saha disinda da bu isler hakça yürüsün istiyorum. Böyle olursa hayatimin zenginlesecegine inaniyorum. Elbette tuttugum bir takim var; Besiktas. Isin zevki, heyecani takim tutmakta. Futbolspor diye bir takim yok ki onun pesinden gidesiniz. Ancak hakça oynanan futbolda kaybetmesini bilmek, bundan bir seyler ögrenmek, birileriyle ortak bir duyguyu paylasmak önemli... Önyargiliysam iste bunlar benim önyargilarim.
Bu yüzden bugün futbol ortamina egemen olan 'Kazan ama nasil olursa kazan' ideolojisine karsi önyargiliyim. 'Saha içinde kazanamayinca saha disinda kazanmaya kalkisilmasina' karsiyim. 'Biz yaparsak mubah, onlar yaparsa günah', 'Güçlü olsunlar onlar da yapsinlar' anlayisina karsiyim. Fenerbahçe Baskani Aziz Yildirim'in futbol dünyasini çekmeye çalistigi seviyeyi kabul edemiyorum. Yildirim'in spor dünyasina yaptigi katkilar yok mu, var. Örnegin üç yildir ayni teknik direktörle çalismak gibi. Takim sampiyon olmazsa bu kararlilik devam eder mi, orasi belli degil. Ne olursa olsun bir hocayla uzun erimli çalismak futbolu yönetmenin temel kurallarindan biri zaten. Yani dürüstlük gibi, bir erdem degil, olagan bir zorunluluk.
Saracoglu Stadi'nin atmosferi de etkileyici. Ancak sadece stadin dünyanin en modern statlarindan bir oldugunu kabul etmek mümkün degil. Hele Schalke'ninki gibi birçok çagdas statta maç izledikten sonra... Yildirim'in "Bizim statta küfür yok" demesinin ardindan kurumlara yapilan küfürler önemli degil, kisilere yapilanlar önemli gibisinden ayrim getirmesini hatirliyorum. Son dakikada kazandiklari Gençlerbirligi maçindan sonra konuk futbolculara yapilan saldirilari, parçalanan çikis tüneli körügünü, Ertugrul Saglam'a ve Trabzonlu futbolculara yagdirilan küfürleri, kale arkalarina ag konmadigi için sahaya yagan yabanci maddeleri duymazdan ve görmezden gelisini izliyorum. Fenerbahçe yönetiminin gerçekten çagdas ve huzurlu futbol izleme kültürünü savunduklarina inanmakta zorlaniyorum. Milan maçinda Nobre kulübede otururken "Yabancimiz yok" diye yakinmanin gerçekten ülkede futbolun gelismesi için ortaya atildigina inanmayisim gibi. Iste ne oldu; iki yabanci forveti olmayan Fenerbahçe, Denizli filelerine alti gol gönderdi. Siradan bir lig maçinda dört gol atti diye Semih Sentürk 23 yasinda kesfedildi. Sonra da Daum Avrupa'da takimin tecrübeli olmadigini söylüyor. Semih'e kaç Avrupa maçinda sans verdi ki? Gruptan çikan PSV ne kadar tecrübeli? O takimin orta sahasinda dogrudan oynayan Affelay, 19 Yasalti finallerinde iki maç sonra Hollanda takiminda yedek oturdu. Fenerbahçe'de sahaya adimini ender atan Olcan ise ayni turnuvada Türkiye'nin degismez oyuncusuydu.
Üzüm üzüme...
Bu tür önermeler kendi içimize kapandigimizda 'dogru' sadece... Dis dünyaya siki siki kapali, gücü ele geçirenin yasayi ve 'dogru'lari yaptigi gerikalmis ülkelerdeki gibi. Ancak buralarda, Gökdeniz olayinda oldugu gibi, sözlesmesi süren futbolcuyla transfer sözlesmesi imzalayabilirsiniz. Oysa dünyada sözlesme bitis tarihinden alti ay öncesine kadar kulübünün izni olmaksizin bir futbolcuyla görüsmeniz bile suçtur. Deniz Baris olayinda oldugu gibi tazminat ödememekte direnir, isi Tahkim Kurulu'nu dagitmaya kadar vardirir, sonra kalkip Cavcav'la anlasiverirsiniz. Ancak Tahkim'den baslayan deprem, federasyonu da vurur ve futbol düzeninde hak, hukuk islemez olur.
Isin vahimi öteki kulüp taraftarlarinin 'Bize de Aziz Yildirim gibi bir baskan gerek' demeleri, 'Siz de onlar gibi yapin' diye yönetimlerine baski yapmalari... Öteki 'büyük' kulüp baskanlarinin Aziz Yildirim tarzindan etkilenmeleri... Basta da Özhan Canaydin. Tamam, kamu vicdanini yaralayan özel kayirmalarla maruz kalabilen bir kulübün baskani olmak zor. Üstelik taraftarlarla olan sorunlarin bilet ya da tribün sorunundan öte nedenleri oldugunu akli basinda Galatasaraylilar söylüyor. Uçlarinda 'Dogdugun ocak sana sahip çikacak' ve 'Galatasaray halktir, halkindir' sloganlarinin yer aldigi bir 'mektepli seçkinler-taraftarlar' yarilmasi içten içe isliyor kulüpte... Canaydin bu sorunlari çözecek reformlari yapacagina, iç çeliskileri örtmek için hedefi disari çeviriyor. Maçlardan önce hakemlere yaptigi ihtarlari bu kez barkovizyon gösterisine dönüstürdü. Fair-play ödüllü baskan, oyuncularinin sportmenlik disi davranislarini, örnegin Ayhan Akman'in konuk taraftarlara yaptigi hareketi görmezlikten geliyor.
Bunlari yazmak önyargili olmaksa, ne yapayim ben önyargiliyim. Haftaya, bazi okurlarin 'taktigimi' söyledigi futbolcular hakkindaki 'takintilarim'...