Show TV'de Yayınlanan "Muhteşem Yüzyıl" Dizisi Tartışmalara Neden Oldu!

[Harun-61]

BİZİM ECDADIMIZ DUNYAYA ADALET GETİRMİŞTİR

Okuyucuları ve diziyi izleyen aklı selim ve insaf sahibi herkesi, radyo ve televizyon kurumunu göreve çağırıyoruz…


Osmanlı tarihinin en şanlı döneminin çarpıtıldığı "Muhteşem Yüzyıl" dizisine tepki yağmaya başladı. Haberkultur.net yazarı Handan Özduygu'ya göre, Show TV'nin yeni dizisi Muhteşem Yüzyıl, Kanuni Sultan Süleyman'ın şerefli tarihi, haremdeki kızların hepsinin padişahın koynuna girmek için hazırlandığı iç gıcıklayıcı müstehcen sahnelerle anlatacak. İşte o yzaı;

Osmanlı ve saray denince aklına sadece müstehcen cariye hikayeleri gelenlerin reyting uğruna tarihi istismar etmelerinin yeni bir örneği 'Muhteşem Yüzyıl' Show tv de yayına girmek üzeredir...

Osmanlı tarihinin en muhteşem dönemi, anlı şanlı 46 yıl dünyaya hükmetmiş 'Muhteşem Süleyman' ismi ile tarihe geçmiş bir padişahın, kadın düşkünü olarak anılması fevkalade çirkin ve yanlıştır...

Muhteşem Yüzyılın, Muhteşem Süleyman'ın şerefli tarihi, haremdeki kızların hepsinin padişahın koynuna girmek için hazırlandığı iç gıcıklayıcı müstehcen sahnelerle anlatmak, nasıl bir anlayıştır, üzerinde düşünmek gerek…

Dizinin senaristi Meral Okay, diziyi anlattığı bir televizyon programında:

“Bildiğimiz resmi tarihin dışında da bir tarih var tabii ki… Belgelerle ortaya çıkan, daha asık yüzlü bir tarih… Ama öbür tarafta o tarihi yapan, o tarihi şekillendiren insanların bir de kendi hayatları, kimlikleri var” diyor…

Yani her önüne gelenin kendi hayatı algılayışına, kendi dünya görüşüne, kimliğine, ahlaki yapısına göre tarihi şekillendirdiğini gayet açık bir dille ifade ederken, dizinin senaryosunu yazarken de kendi dünya görüşünü, tarihi şahsiyetlere nasıl bir rahatlıkla giydirdiğini bir anlamda ifade ve itiraf ediyor…

Tarihi erkekler yazdığı için, erkeklerle ilgili daha fazla şey bilindiğini vurgulayan Okay, haremin kapalı bir kapalı kutu olduğunu belirterek; harem ancak oryantalistlerin ‘olsa olsa böyledir' diyerek yazdıkları bir şey olduğunu röportajında ifade etmiş. Tanıtımları izlediğinizde de Okay'ın haremi, padişahın emrinde vur patlasın çal oynasın, her gece bir cariye ile bir umumhane gibi anlatmayı seçtiğini görüyoruz.

‘Muhteşem Yüzyıl' ın muhteşem bir pervasızlık ve fütursuzluk içinde saygısız anlatımı, adeta çobansız bir sürüye karşı buyurgan, ben yaptım oldu rahatlığı, nereye kadar doğrusu merak ediyoruz.

Bir dizide Kanuni Sultan Süleyman anlatılacaksa vurgu neden onun herkesi hayran bırakacak entelektüel kişiliğine, seferlerine, zaferlerine, insanlık tarihinin medeniyet seviyesini nasıl yükselttiğine değil de koca cihan padişahının devşirme bir kadının elinde nasıl madara olduğu vurgusu yakıştırılır ve yapıştırılır. Bir erkeğin padişah da olsa, eşine duyduğu aşk neticede, muhteremdir, güzeldir, saygı gerektiren bir durumdur, peki ama niçin, neden, bu kadar müptezel bir dille anlatılır…

Aklı selim ve insaf duygusu ile bir gerçek tarihe bakın, bir de dizideki erotik-müstehcen sahnelere bakın, bu gözü dönmüş, haddi aşmış anlatım, bu kadar zaman sonra dahi olsa Osmanlıya karşı batılı zihnin hazımsızlığıdır sadece... Bir İslam Halifesinin, bu kadar seçkin, nitelikli ve başarılı olmasına tahammül edemeyenler, çamur at izi kalsın basitliği içinde, yaşadığı aşkı mümkün olduğu kadar çirkinleştirme yolunu seçmiştir.

Hükümdarlığı boyunca ortaya koyduğu adalet, kanun ve nizama karşılık tarihte ‘Kanuni' ünvanı ile anılmış ‘Muhibbi' mahlası ile yazdığı 3500 şiirlik divanı olan, mektuplarını “Bende-i Hûdâ, Süleyman-ı bî-riya” diye imzalayan mümtaz özel bir şahsiyettir söz konusu olan… Devrin Şeyhülislamı, aynı zamanda yakın dostu, Ebussuud Efendiye yazdığı bir mektubunda:

“Halde haldaşum, sinde sindaşum, ahiret karındaşum, tarik-i Hak' da yoldaşım Molla Ebussuud Hazretlerine duâ-i iblağından sonra nedür halinüz ve nicedür mizac-ı lazımü'l-imtizacınız” içten mütevazi ifadeleri ile anılmış, tanınmıştır.

Bir yanda Şeyhül İslam Ebussuud, bir yanda Mimar Sinan ve şaheserleri ile tarihe iz bırakmış, insanlığın hayranlığını kazanmış, bir padişahı meziyetleri ve güzellikleri ile anlatmak için, elbette sizin de birdonanımve alt yapı sahibi olmanız gerekirdi. Ama senaryoyu yazan Meral Okay, Muhibbinin şiirlerine yer verirken birçoğunu anlayamadığı için olsa gerek, bazılarını duruma göre kendisinin uydurduğunu söyleme rahatlığı içindedir…

Hayatı sadece müstehcenlik ve ahlaksızlık üzerine kurulu sananların hazırladığı bu dizinin yayını durdurulmalı ya da mahrem sahneler çıkarılmalıdır... Osmanlı yarı çıplak raks eden cariyelerle değil, dünya medeniyetine yaptığı hizmetlerle anılmalıdır...


.

[Harun-61]

Diziye göre Kanuni Sultan Süleyman Han, zevk ve eğlence düşkünü bir padişah ! Günlerdir Show Tv ekranlarında dönen fragmanlarla, Kanuni Sultan Süleyman, zevk ve eğlence düşkünü bir padişah biçiminde resmediliyor. Mehmet Niyazi, Yavuz Bahadıroğlu ve Prof. D...r. Semavi Eyice gibi Türkiye'nin önde gelen tarihçileri, bunun geçmişimize yapılan büyük bir saygısızlık olduğunu vurguluyorlar. Tarihçiler, kanuni Sultan Süleyman'ın, 600 yıl dünyaya adaleti ile hükmetmiş büyük devletin, dünyada bugün bile saygı ile anılan en önemli padişahlarından biri olduğunu hatırlattılar.

!

[Oğuz ZEYTİN]

Tarihimize yani kendimize olan ilgimiz Çinli prensler, Hürrem Sultan, Latife Hanım, Baltacı-Katerina ile sınırlı kalınca pek şaşırmadım.

Ne yazık ki öz değerlerimizi hor görüyoruz. Kanuni'nin Muhteşemliğini, devlet adamlığını, şairliğini anlatacak eserler yapmak gericilik olarak adledilir.

Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatan filmlerde O'nu karga kovalayan çocuk olarak betimleyen zihniyet, icraatlerini görmezden gelir, çocuklarımıza O'nun başarılarını anlatmaz.

Çünkü biz popülist ve şekilci/slogancı bir toplum olma yolundayız.

[Murat']

Dizinin tanıtımlarını izledim, bildiğin Tudor çakması olmuş, renkler, kameralar, cinsellik, hatta Kanuni bile orda oynayan elemana benzemiş.İçinde cinsellik olan bir yapımın tutma oranı çok daha yüksek oluyor bir de işin içine harem hayatı falan girince daha da artıyor bu oran.

[Cengiz Çubukcu]

konuyu bugün bir yerde okumuştum ama hiç oraya girmeyeceğim, show tv denen kanal Türkiyenin en rezil kanallarından biridir o yüzden düzgün bir şey yapma ihtimalleri yok...

[yorumsuz6117]

Demedi demeyin Bu dizi kesin tutar.

[Kaya]

Dizi henüz yayınlanmadı sanırım...

Erken konuşmak hata olabilir o yüzden diziye ilişkin net bir yorum yapamayacağım.

Ancak yorumlarına ve eleştirilerine değer verdiğim Oğuz'un aşağıdaki tespitine ilişkin olarak ülkemizin böylesine bir döneminde ancak böyle bir yapım ortaya çıkabilirdi...

Değerlerimiz, geleneklerimiz, büyüklerimiz ve başarılarımız maalesef ki hor görülüyor, onlara tecavüz ediliyor!

Bu dönem sahte kahramanların yaratıldığı bir dönemdir! Bunun içindir ki Kanuni'nin veya Atatürk'ün aşağıda belirtilen noktaları önümüze konuyor!

Dur bakalım! Nereye kadar!

Ne yazık ki öz değerlerimizi hor görüyoruz. Kanuni'nin Muhteşemliğini, devlet adamlığını, şairliğini anlatacak eserler yapmak gericilik olarak adledilir.

Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatan filmlerde O'nu karga kovalayan çocuk olarak betimleyen zihniyet, icraatlerini görmezden gelir, çocuklarımıza O'nun başarılarını anlatmaz.

[Yasin T.]

Bizden başka kendi tarihini aşağılayan millet yok zaten.

[Oğuz ZEYTİN]

Dizi henüz yayınlanmadı sanırım...

Erken konuşmak hata olabilir o yüzden diziye ilişkin net bir yorum yapamayacağım.

Ancak yorumlarına ve eleştirilerine değer verdiğim Oğuz'un aşağıdaki tespitine ilişkin olarak ülkemizin böylesine bir döneminde ancak böyle bir yapım ortaya çıkabilirdi...

Değerlerimiz, geleneklerimiz, büyüklerimiz ve başarılarımız maalesef ki hor görülüyor, onlara tecavüz ediliyor!

Bu dönem sahte kahramanların yaratıldığı bir dönemdir! Bunun içindir ki Kanuni'nin veya Atatürk'ün aşağıda belirtilen noktaları önümüze konuyor!

Dur bakalım! Nereye kadar!

Teşekkürler Kaya. Bir diziden korkacak millet değiliz. Aşk-ı Memnular veya diğerleri için de neler söylendi, unutmadık.

Televizyon kültürümüzü gözden geçirelim: Sanki hepimiz belgesel izliyoruz. Popüler diziler, yarışma programları, konusu önemsiz ama tartışma içeren her türlü yapım bizler tarafından izlendiği (ya da talep edildiği) için tekrarları geliyor.

Kısacası kontrol bizde! Kumandanın diğer tuşlarını kullanarak onları izlemeyebiliriz. Karşı duruşumuzu böyle gösterebiliriz.

Zamanımızı müze-sergi-tiyatro-spor vs. ile de geçirebiliriz. Kendimize uygun bulmadığımız yayınlara zaman ayırmayıp, faydasına inandığımız eylemlere yönelebiliriz.

Söz konusu dizi, bugüne kadar izlemediğim diğer diziler arasındaki yerini şimdiden almıştır. Ama mühim olan ona ayırmayacağım zamanı nasıl değerlendireceğimdir. Eğer o vakit boşa geçerse, asıl suç bendedir.

Bir de böyle bakalım derim ben.

[Oğuz ZEYTİN]

Arkadaşlar;

Tartışma içerisinde geçen "medeniyet-kültür" kavramlarının karıştığını düşünüyorum. Konuyu saptırmadan naçizane değinmek isterim:

"Milli kültürle medeniyet arasındaki birleşme noktası, ikisinin de, bütün sosyal hayatları içine almasıdır. Sosyal hayatlar şunlardır: Dini hayat, ahlâki hayat, hukuki hayat, rasyonel hayat, iktisadi hayat, lisani hayat, fenni hayat, bu sekiz türlü hayatın bütününe milli kültür adı verildiği gibi, medeniyette denilir. Ayrılık noktası ise şunlardır: Kültür milli olduğu halde, medeniyet milletler arasıdır. Kültür yalnız bir milletin dini, ahlâki, hukuki, akli, estetik, lisani, iktisadi ve fenni hayatlarının ahenkli bir bütünüdür. Medeniyet ise, aynı medeniyet dairesine giren birçok milletlerin sosyal hayatlarının ortak bir toplamıdır. Medeniyet usûl vasıtasıyla ve ferdi iradelerle vücûda gelmiştir. Yani sunî değildir. Milli kültür ile medeniyeti birbirinden ayıran, milli kültürün özellikle bilgilerden mürekkep olmasıdır. Her kavmin önce yalnız milli kültürü vardır. Bu kavim kültür bakımından yükseldikçe siyasetçe de yükselerek, bir devlet vücüda getirir. Kültürün yükselmesinden medeniyet doğmaya başlar. Medeniyet başlangıçta milli kültürden doğduğu halde, sonradan komşu milletlerin medeniyetinden birçok kurumlar alır. . . Medeniyete girmeden önce milli kültürümüzü arayıp bularak ortaya çıkarmamız gerekir."

(Büyük TÜRK düşünürü ZİYA GÖKALP)

[Özkan]

Bunlar yakında herkesin çoluk çocuk televizyon izlediği saatlerde porno yayınlamaya da başlarlar. "Ne de olsa insanlar cinsel ilişkiye girerek çoğalıyor, bu da hayatımızın bir parçası." gibi gerekçeler sunarlar.

Aynı anda iki kardeşi idare edenleri, yengesine sulananları, tecavüzcüleri, para karşılığı cinsel ilişkiye girenleri yüzlerce binlerce bölüm dizi yaptınız. Lise bebelerini bile erotik kıyafetlerle ekrana saldınız. Aşiretçilik, mafyalık gibi rezil işleri yürütenleri rol model yaptınız. Sıra padişahların haremine mi geldi?

[Misina]

Twlerdeki abuk subuk yayınları gördükçe Kanal(i)zasyon filmini anımsıyorum.Arz talep meselesi.İzlenmese böyle yayınlar yapılmaz.

[POYRAZ]

Uzaktan yakindan gerceklerle alakasi olmayan bir dizi yapiliyor.
Yillarca insanlari bu sekilde kandirmadilar mi zaten?

[bASTURk]

Osmanlı'daki cariye düzeni zaman zaman cahil kesimler tarafından bu şekilde tartışılır.Sanılanın aksine cariyeler hükümdarın yataklığı değil,yardımcılarıdır.Ellerine erkek eli değmemiştir ve orada yaşları evlenme çağına gelene kadar bu durum böyle devam etmiştir. Abdülhamit'in Kurtlarla Dansı-Mustafa Armağan

Bu hükümdarlar abdestsiz yere ayak basmayan,sıfatları zillullahi fi'l ard,yani Allah'ın yeryüzündeki gölgesi anlamına gelen ulu şahsiyetlerdir.Ayıptır ayıp!Da ayıbı kime anlatıyoruz.Kandil gecesi kırmızı noktalı film yayınlayan show tv yapımcılarına mı...

Duruma genel bakacak olursak;üç bin yıllık Türk tarihini,sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihinden ibaret görmek isteyen zihniyetin eserleridir bunlar.Bugün nereyi açsanız Osmanlı'yı bir yerden vurma,karalama,yok sayma çabalarını görebilirsiniz.

[Samet Türkmen]

Milletimizin tarihi gerçekler nedir diyerek izleyeceğini mi sanıyorsunuz bu diziyi ? Özellikle bayanlar, aşk vs. gibi şeyler olduktan sonra herşeyi izliyor zaten. Umarım dizi berbattır yoksa bu iğrenç hakaretlerle yine reyting alacaktır. Sorun bizim millletin zevklerinde (zevk denirse tabi) Adım gibi eminim buna. Kültürümüze ne kadar zıt şeyler varsa hepsi reyting alıyor. Yazıklar olsun.

[Tangerine Dream]

Televizyonun tek kanallı olduğu ve daha renkli televizyonların evlere girmediği bir dönemde rahmetli babamla köyde bir ağacın altına oturmuş konuşuyorduk. Ben daha ilkokula gidiyordum. Söz televizyondan açıldı. Babam, o günlerde televizyonda yayınlanmakta olan "Dallas" dizisi için aile ve toplum ahlakını bozabilecek bir dizi, izlememekte fayda var demişti.

Sonraları Dallas dizisini Şahin Tepesi, Yalan Rüzgarı gibi bizim kültür ve geleneklerimize uygun olmayan yapımlar takip etti. Bugün ekranlarda karşılaştığımız rahatsız edici görüntülerin temelleri daha o günlerde atılmaya başlandı.

[oflubektas]

Osmanlı sarayını umumhane gibi göstermek de ayıptır, padişahları "abdestsiz yere ayak basmayan,sıfatları zillullahi fi'l ard,yani Allah'ın yeryüzündeki gölgesi anlamına gelen, bigünah ulu şahsiyetler" olarak görmek de ... Nice padişahlar vardır ki şarabını da içer, haremden cariye de aldırtır, kardeşini, hatta oğlunu da öldürtür, sırf şahsi çıkarları için onca insanın canına da kıydırır. Ancak çoğu padişahta olduğu üzere Muhteşem Süleyman'ın ilmi bilgisi, şairliği, komutanlığı ve üstün devlet adamlığı da, aynı zamanda sırf karısının gazına gelerek oğlu şahzade Mustafa'yı Üsküdar'da öldürtmesi de vakıadır. Bunlar da onun bunun uydurması değil, bizzat sarayda himaye edilen tarihçilerin yazdığı gerçeklerdir. Osmanlı haremi içinse fazla net bilgi yoktur. Bilindiği kadarıyla haremdeki kadınlara yardımcı içoğlanlar iğdiş edilir (kısırlaştırılır) , gözde olan kadın padişahın hanımı, erkek çocuk doğrursa da haseki sultan olur. Ukraynalı "Roxelana" da Hürrem Sultan olmadan önce onu saraya pazarlayanlar vasıtasıyla hareme gelmiştir. Yavuz Sultan Selim dışında bir tane karısı olan ikinci bir padişah yoktur. Örneğin 3.Murad'ın 9 karısından 102 çocuğu vardır. Ayrıca tarihçilerin ufak anekdotları haricinde harem hakkında net bilgiler de yoktur. Adından da anlaşılacağı üzere orası "harem" dir. Mahrem yerdir.
Harem hakkında batılı oryantalist ressamların yaptıkları resimler ve bazı batılı tarihçilerin yazdığı hikayeler ise uydurmadır.Tıpkı "Harem Suare" filminde olduğu gibi sadece bunlar üzerinden yola çıkıldıysa yanlış yapılıyor demektir. "Vay taşlanası kafirler" diye olaya bakacağımıza başkaları daha net ve daha güzel tarihi film yapar, biz de onları izleriz.

[bestrafer]

Fragmandan izlediğim kadarıyla bana Cnbc-e'de yayınlanan "The Tudors"ı hatırlattı.

Artık şu taklit dizileri bırakalım da tamamiyle bizim olan dizi, filmler çekelim.

[Adem Erdoğan]

Ben Türklerin tarihi bir film çekebileceğine inanmıyorum, anca bu dizi kadar çekebilirler. Yani adamlarda art niyet yok aslında vizyonları bu.

[a f s]

A. Turan Alkan

Tarihî dizilerimizde tâciz analizi!
-Üstadım, aziz hocam, siz ki üzerinize lâzım olan ve olmayan her bir şeyi bilirsiniz; benim bir müşkilim var: Acaba yerli sinemacılarımız tarihî film ve dizi çekerken niçin kahramanlar bir türlü yataktan çıkamamaktadır; bizi bu hususta tenvîr edebilir misiniz?

-A benim lüzûmundan fazla merâkî Çekirgem; bu suâlin öyle çetin bir meseledir ki söyleyen bilmez, bilen söylemez fasîlesinden bir şey. Vâkıâ iyi bir yerli film uzmanı olduğum söylenebilir ama ne desem bilmem ki?..
-Lütfen ipe un sermeyiniz üstâdım, takdir edersiniz ki bu sosyal bir yaradır...
-Mübalağa etme canım... Pekâlâ; önce meselenin tarihî köklerine eğilelim: Ellili yılların tarihî filmleri, şimdiye nisbetle pek müeddeb idi. Filhakika bazı sahnelerde Bizanslı dilberler nim-üryân kıyafetle meyhane sahnelerinde raks edüb esas oğlanı baştan çıkarmaya çalışırlardı fekat asla muvaffak olamazlardı. Altmışlı yıllarda evvelâ Karaoğlan, ardından Malkoçoğlu, bilahire Kara Murat, Tarkan, Bahadır ve emsâli Hun ve Osmanlı yiğitleri, küffar-ı bî-din haatunlarının iğvâsına pek kolay râm olmaya başladılar nedense! Öyle ki, fukara Karaoğlan, bîçâre Kara Murat film boyunca başta Rum ve emsâli Hristiyan dilberlerine Osmanlı yiğitlerinin celâdet ve mehâbetini ibraz ideyim derken doğru dürüst giyinmeye bile fırsat bulamaz, daha çakşırlarını bile tam toparlamadan bir elleri uçkur bağlarında nim-telebbüs halinde küffâra kılıç üşürüp kendilerini helâk ederler idi.
-Niçin acaba?
-Galiba filmin yönetmeni ve yapımcıları, Osmanlı-Türk yiğitlerini batılı Hristiyan fettan güzeller karşısında her daim galebe halinde göstermekten millî ve dinî bir iftihar vesilesi uyduruyorlar, seyircinin de bu durumdan telezzüz ettiğini düşünüyorlardı. Bir taşla iki kuş. Yerli-yersiz aşk sahneleriyle seyircinin hem millî hem de behimî hissiyâtına rüşvet veriliyordu. Dikkat buyrulursa bu gibi filmlerde Osmanlı-Türk hatunları, pek hanım-hanımcık, pek nâmuskâr davranır, binaenaleyh her türlü fevâhiş ve menâhî "karşı tarafa" atf olunurdu.
-Sonra? Biraz daha yakın zamanları tahlil buyursanız?..
-Sonraları Türk sineması "gerçekçilik" diye tatsız ve soğuk bir cereyâna tutuldu; üşüttü. İlhâmını Anadolulu yapımcılar ve sinema seyircisinden değil, Beyoğlu kahvelerine tüneyen bir avuç entel-solcu rejisörden almaya başladı. Eskiden iyi-kötü bir tahkiyesi vardı sinemamızın; gerçekçilik yapayım derken masal anlatmayı unuttu ve matlaştı. Senin şikâyet ettiğin yeni şeyler de bu devrin mirası. Evet, daha iyi dekor, daha iyi kostüm, daha iyi sinema tekniği kullanıyorlar ama seyirci tutmak için bula bula "cinsellik" bahâratına saplanıp kalmış gibilerdir. İmdi bu filmleri ve dizileri gören zanneder ki, haşmetli Osmanlı sultanları, beyleri, paşaları, hasekileri, gözdeleri, câriyeleri her dakika "Akşam olsa da yatsak!" derdiyle muzdarip bir avuç azgın karakterdir. Ha.., imdi diyeceksin ki sevgili Çekirge, cinsiyet hayata dahil değil midir? Âmennâ! Netice itibariyle çocukları leyleklerin getirdiği palavradır fakat seyirci celbedeceğiz diye tarihî filmlere muzır etiketi yapıştırmak da gerekmez. Bazen ben dahi, "Kostüm ve dekor mesarifinden kurtulmak için midir ki baş karakterleri sıkça "Taaşşuk-u Talat ve Fitnat" vaziyetinde resmedip filmi ucuza getirmek mi istiyorlar?" diye şüphelenmiyor değilim hani...
-Aman hocam!
-Amanı-yamanı böyle işte Çekirge; sordun, söyledik. İşin hakikati şudur: Yeni sinema seyircisi, Batılı filmlerin kurgusuna, altyapısına, aksiyon hızına alışmıştır. Bizimkiler gişede ve reytingde başarılı olmak için işin zor kısmına değil, cinsellik gibi kolay ve ucuz kısmına tevessül ediyorlar; lâkin gönlüm isterdi ki, hiç değilse devlet desteğiyle çekilen filmlerde daha idealist gayretler gösterilebilsin... Bakalım, ilerde inşallah!.. t.alkan@zaman.com.tr

[bASTURk]

Osmanlı sarayını umumhane gibi göstermek de ayıptır, padişahları "abdestsiz yere ayak basmayan,sıfatları zillullahi fi'l ard,yani Allah'ın yeryüzündeki gölgesi anlamına gelen, bigünah ulu şahsiyetler" olarak görmek de ... Nice padişahlar vardır ki şarabını da içer, haremden cariye de aldırtır, kardeşini, hatta oğlunu da öldürtür, sırf şahsi çıkarları için onca insanın canına da kıydırır. Ancak çoğu padişahta olduğu üzere Muhteşem Süleyman'ın ilmi bilgisi, şairliği, komutanlığı ve üstün devlet adamlığı da, aynı zamanda sırf karısının gazına gelerek oğlu şahzade Mustafa'yı Üsküdar'da öldürtmesi de vakıadır. Bunlar da onun bunun uydurması değil, bizzat sarayda himaye edilen tarihçilerin yazdığı gerçeklerdir. Osmanlı haremi içinse fazla net bilgi yoktur. Bilindiği kadarıyla haremdeki kadınlara yardımcı içoğlanlar iğdiş edilir (kısırlaştırılır) , gözde olan kadın padişahın hanımı, erkek çocuk doğrursa da haseki sultan olur. Ukraynalı "Roxelana" da Hürrem Sultan olmadan önce onu saraya pazarlayanlar vasıtasıyla hareme gelmiştir. Yavuz Sultan Selim dışında bir tane karısı olan ikinci bir padişah yoktur. Örneğin 3.Murad'ın 9 karısından 102 çocuğu vardır. Ayrıca tarihçilerin ufak anekdotları haricinde harem hakkında net bilgiler de yoktur. Adından da anlaşılacağı üzere orası "harem" dir. Mahrem yerdir.
Harem hakkında batılı oryantalist ressamların yaptıkları resimler ve bazı batılı tarihçilerin yazdığı hikayeler ise uydurmadır.Tıpkı "Harem Suare" filminde olduğu gibi sadece bunlar üzerinden yola çıkıldıysa yanlış yapılıyor demektir. "Vay taşlanası kafirler" diye olaya bakacağımıza başkaları daha net ve daha güzel tarihi film yapar, biz de onları izleriz.

Her türlü iftiraya açık bir konuda hangi tarihçiyi kaynak gösterebilirsiniz?

Abdülaziz Han'ın yıllarca intihar ettiğini yazanlar,Namık Kemal'in Gazi Mağusa'da zindanda kaldığını söyleyenlere böylesine hassas bir konuda mı itibar edeceğiz?

Çamur at izi kalsın.Bu senaryoları her gün yaşıyoruz.Tarihçileri çok iyi tanıyoruz.Türk tarihinin en karanlık,en kıt zamanları Cumhuriyet'in ilanıyla başlayıp 1950'lere kadar devam ettiği gerçeği ortadayken nedense Cumhuriyet öncesi karanlık olarak anlatıldı bize.

Konuşulacak en son,en hassas konuyu dizi yapmanın abesliğini ortaya konan bir başlık.

[SDanışmaz]

Batının bize yapamadığını biz kendi kendimize yapıyoruz!

[Hekimoğlu]

Dizi başladı mı ??

[Lazman]

Anlamadigim hangi foruma baksam herkes her diziden sikayetci ama diziden baska seyredilen bisey yok. Reytinglerde ilk 10da 7-8 dizi var. Bu milletin yazdigiyla yaptiginin arasinda bi kopukluk var sanki bana gore falan filan...

Bakan olmazsa dizide yapilmaz. Var demekki bi cemaatki kanallar diziden gecilmiyo. Ne kadar iiirenclik mide bulantisi varsa dizilerin icinde. Su anda biraz bakilacak yahzi cazibe var. O da son zamanlar konuyu dagitmaya basladi.
Yukarda lafi gecmis cocuklar duymasin dizisi. cocuk, ana/baba muhabbetlerini ornek alanlar varsa ki kesin vardir,vay bu milletin haline.

[oflubektas]

Her türlü iftiraya açık bir konuda hangi tarihçiyi kaynak gösterebilirsiniz?

Abdülaziz Han'ın yıllarca intihar ettiğini yazanlar,Namık Kemal'in Gazi Mağusa'da zindanda kaldığını söyleyenlere böylesine hassas bir konuda mı itibar edeceğiz?

Çamur at izi kalsın.Bu senaryoları her gün yaşıyoruz.Tarihçileri çok iyi tanıyoruz.Türk tarihinin en karanlık,en kıt zamanları Cumhuriyet'in ilanıyla başlayıp 1950'lere kadar devam ettiği gerçeği ortadayken nedense Cumhuriyet öncesi karanlık olarak anlatıldı bize.

Konuşulacak en son,en hassas konuyu dizi yapmanın abesliğini ortaya konan bir başlık.

Ho hooooo! Saray tarihçisi diyorum, saray. Peçevi, Naima... Bu tarihçileri de tanıyor musun