Harika bir yazı. Real Madrid tutulurmu diyenlere güzel bir dille anlatmış Oğuz Öztürk..
Rekabetinin konusu İspanya'yı aşan, topraklarımızda da belki de İspanyollardan fazla konuşulan Real Madrid - Barcelona rekabeti gün geçtikçe yeni bir boyut kazanıyor. Özellikle Real Madrid'in son maçta yaşadığı 'hezimetin' ardından çoğalan 'Real Madrid sevilir mi?' tarzı sorular artık sıkça gündeme gelmeye başladı. Evet, Real Madrid sevilir. Oğuz Öztürk sizler için yazdı.
Rekabetinin konusu İspanya'yı aşan, topraklarımızda da belki de İspanyollardan fazla konuşulan Real Madrid - Barcelona rekabeti gün geçtikçe yeni bir boyut kazanıyor. Özellikle Real Madrid'in son maçta yaşadığı 'hezimetin' ardından çoğalan 'Real Madrid sevilir mi?' tarzı sorular artık sıkça gündeme gelmeye başladı. Evet, Real Madrid sevilir...
Durum her zaman bir ülkeyi ikiye bölen benzersiz bir rekat olmayı başardı. Barcelona ve Real Madrid, her biri yüzbinlerce üyesi olan ve her konuda birbirlerini alt etmeye çalışan devler. O kadar büyük ki, iki kulüp İspanya Futbolunun son 50 yılına damga vurmayı başardı. Bu iki takım son 23 şampiyonluğun 21'inin sahibi oldular ve bu durum gelecekte de değişeceğe benzemiyor.
Geçmişte yaşanan ne varsa her maçtan önce nefretin daha da artmasına neden oluyor. Bu nefret elbette sahaya atılan bir domuz kafasından ibaret değil. Aslında bu rekabeti 'savaş' olarak nitelendirmekte hiç yanlış olmayacaktır. En doğru cümle ise belki de Real Madrid ve Barcelona'nın bir terazinin iki tarafı olduğu. Birbirlerini dengeleyen iki takım... Burada iki takımın birbirlerinin başarılarına ihtiyaç duydukları sonucu rahatlıkla ortaya çıkıyor. Barcelona'nın kendini kanıtlaması için güçlü bir Real Madrid'e, Real Madrid'in kendini kanıtlaması için güçlü bir Barcelona'ya ihtiyacı var. Real Madrid cephesi geçmiş yıllarca Barcelona'nın kötü günler geçirdiği dönemde rekabetin kötüye gittiğini dahi savunmuştu. Her iki tarafın kazandığı başarılar birbirlerini teşvik ediyor. Burada en güzel sözü, Real Madrid başkanı Florentino Perez dile getiriyor; "Eğer Barcelona olmasaydı, onları biz yaratırdık..."
Kimse General Franco'nun siyah beyaz dönemlerde yaptıklarını inkar edemez elbette. Hatta Real Madrid'i ve kulübün stadı Santiago Bernabeu'yu 'halkı oyalamak' adına (burada altını çiziyorum) 'kullanmış' olmasın da inkar edemez. Fakat bugünlerde Barcelona'yı destekleyen insanların Real Madrid'in Şampiyonlar Ligi Kupaları'na ithafen 'Onlar siyah beyaz yıllardaydı' demelerine karşılık ben de 'Franco'da Real Madrid'i kullandığında heryer siyah beyazdı' diyebilirim rahatlıkla. Tüm bunların ışığında yeni nesil Real Madrid'i destekleyen taraftarların da bazı gerçekleri kabul etmesinin yanında Barcelona'ya gönül verenlerin de şimdi bu satırları yazan tıpkı ben gibi bu kulübe destek verenlerden 'Franco'cu' etiketini kaldırmaları acilen yapılması gereken bir hamle.
Real Madrid'i destekleyen bir insandan bunu Franco nedeniyle yaptığını kim iddia edebilir? Sadece Katalunya nefretinden kaynaklı olarak Real Madrid'i destekleyen taraftar sayısı ülkemizde en fazla kaç kişidir misal? Herhangi bir kulübün yaşadığı başarılarda taraftarlık olgusunun pekiştirildiği şu günlerde, Butregueno'yu, Raul'ü, Hugo Sanchez'i izlemiş, Santiago Bernabeu'nun atmosferine aşık olmuş bir Real Madrid taraftarına 'Tutamazsın bu takımı, sevemezsin. Bak Franco neler yapmış zamanında. Demek ki sende öylesin' demek, etik dışıdır. Futbol romantikliği ile beraber, Raul'ün gollerden sonra yüzüğünü öperken kendisi de aynı anda sevinen bir taraftarın, 2002 Şampiyonlar Ligi Finali'nde Zinedine Zidane'ın Bayer Leverkusen'in ağlarına bıraktığı harika gol ile ayağa kalkan kaç Real Madridli'nin aklında General Franco ve İspanya iç savaşı vardrı acaba?
Real Madrid'in zalim, Barcelona'nın ise çokça masum bir takım olduğunu göstermek oldukça yanlış bir harekettir. Jose Mourinho Inter'in başındayken Barcelona'yı Şampiyonlar Ligi'nde eledikten sonra Inter'li oyuncuların sevinçlerini engellemek için açılan fıskiyeler masum değildi. 29 Kasım gecesi oynanan maçta tribünlerde Jose Mourinho için açılan ve aşağılayıcı bir yapı taşıyan 'Tercümandın, tercüman kalacaksın' pankartı da o kadar masum değildi. Jose Mourinho elbette egosu şişkin bir teknik direktördür ve evet sinir bozucu da bir karakteri olduğu doğrudur ancak bu onu günah keçisi yapmak için bir neden değil ve en önemlisi onun bir şampiyon olduğu gerçeğini asla değiştirmez. Barcelonalı iğneleyici bir söz kullandığında 'ayar' ,ya da 'nokta atışı eleştiri' olurken, bunu Jose Mourinho yaptığında maalesef Real Madrid'in hocası olduğundan 'tencere - kapak' dahilinde eleştirilere maruz kalıyor. O gençliğinde asla iyi bir futbolcu olamadığın anladığında bu yola baş koyduğundan beri dünyanın en iyisi olmayı fazlasıyla başardı. Ve bunları takiben kendi kendini methetmekte de gecikmedi. Haklı olarak... Porto'yu zirveye taşıdığı yılların ardından kendini hep özel biri olarak gördü. Ondaki sahte bir alçakgönüllülük değildi.
Bazı gerçekler yeni nesil Real Madrid sempatizanları adına bu takımdan vazgeçmek için bir etken midir? Barcelona'nın Real Madrid'e göre daha sistemli olduğu apaçık ortada. Barcelona'da güzel bir sistem varken bu Real Madrid'de biraz farklı. Bu konuyla ilgili bir atışmada eski Barça başkanı Laporta, kendilerinin Ballon d'Or kazanan oyuncuları yetiştirdiklerini, Real Madrid'in ise Ballın d'Or kazanan oyuncuları satın aldığını söylemesi bir yandan haklı bir yaklaşım. Peki bu neden Real Madrid'den nefret etmek ya da vazgeçmek için bir neden olsun? Tabii ki bir neden değil. Aksine, benim de bir Real Madrid'li olarak eleştirdiğim bu sistemsizlik acilen çözülmesi gereken bir mesele. Benim gibi bu durumu kabul gören, efsane ismim Raul'ün dahi altyapıdan değil de Atletico Madrid'den çıkış gerçeğini onaylayan bir Real Madrid taraftarı da sanıyorum kimseye rahatsızlık vermez. Aynı zamanda Barcelona forması giyerken büyük bir ahlaksızlık içinde Real Madrid tribünlerine hareket yapan Schuster'in, hareket yaptığı takım olan Real Madrid'e transfer olması da Barcelona'dan soğumak için bir neden değil örneğin. Veya 16 yaşında 'bundan iş çıkmaz' diyerek kulüpten gönderilen Cesc Fabregas'ın, yıllar sonra bir yıldız olması ile birlikte medyanında etkisi ile Barça'ya geri getirme çabaları, üzerine forma giydirip psikolojik bir baskı yapılması da Barcelona'yı sevmemek için bir neden değil. Umarım anlatabilmişimdir...
Ben de bir futbol aşığı olarak Real Madrid'i daha 8 ve 10 yaşları arasında sevdim. 1998 Şampiyonlar Ligi Finali'nde Mijatovic topu Juventus ağlarına bıraktığında ben beyaz formanın büyüsüne, 2000 finalinde 'Lambacı Melek' Raul Valencia'yı yıktığında ise bir Real Madrid efsanesinin büyümesine şaih tolarak bu sevgiyi yarattım içimde. Sonra zamanla babamdan duyduğum Sanchez'li, Butregueno'lu Real Madrid'i dinledikçe, daha eskilerden Di Stefano'ları da okuyunca tamamen pekişti. Kulüplerine özellikle benim de büyük bir saygı duyduğum Johan Cruyff'un felsefesi ile birlikte bağlı kalan Barcelonalılar gibi ben de Real Madrid'i sevmiştim. Ancak Real Madrid ile ilk kucaklaşmayı yaşadığım yıllarda bugünlerde sıkça duyduğum 'Tü kaka, Real Madrid...' cümleleri bana pek bir uzaktı... 2006-2007 sezonunda ise tamamen pekişmişti Real Madrid'e olan sevgim. Öncelikle 2006-2007'de alınan şampiyonluk, önceki 1-2 yılda los galacticos'un son bulduğunun, sıkıntılı günlerin artık geride kaldığını işaretçisiydi.
Bir Barcelona taraftarı için Barça, Guardiola’nın, Koeman’ın, Bakero’nun, Romario’nun, Giovanni’nin, Stoichkov’un, Rivaldo’nun, Luis Enrique’nin ve daha nicelerin takımı ise, benim takımım Real Madrid'de Raul'ün, Morientes'in, Casillas'ın, Ramos'un, Xabi'nin, Fernando Hierro'nun, Michel Salgado'nun, Helguera'nın, Van Nistelrooy'un, Di Stefano'nun, Hugo Sanchez'in, Puskas'ın, Mijatovic'in, Guti'nin ve daha nicelerinin takımıdır, General Franco'nun değil... İşte yukarıda saydığım tüm Barçalı ve Real Madridli oyuncuların ışığında ülkemizde sıkça oluşturulmaya çalışılan 'anti' kavramından oldukça uzak bir Real Madrid ya da Barcelona sevgisi olmalı herkeste. Çünkü bu rekabet, sığlıktan ve klişelerden uzak olduğu vakit daha güzel, daha sempatik ve daha izlenebilir bir hal alıyor. Real Madrid sevgisi neden Barçe nefreti ya da Barça sevgisi neden Real Madrid nefreti uyandırsın ki bizlerde? O yüzden Barcelona'da sevilir, çokça eleştirilere maruz kalan Real Madrid'de en az onun kadar sevilebilir...
Oğuz Öztürk, Goal.com
Mario Alberto Kempes - El Matador
Harika bir yazı. Real Madrid tutulurmu diyenlere güzel bir dille anlatmış Oğuz Öztürk..
Mario Alberto Kempes - El Matador
real madrid sevilir tabi sevilbilir.özellikle çevremde ve forumda olan real madrid taraftarlarının franco hayranı falan oldugunu düşünmüyorum.yalnız kendi adıma sıkıntım bu bazen gökhan sende yapıyorsun,barcelona bölücü takım katalanlar bilmem ne deyip olayı futbolun dışına çıkartılınca bende o zaman savunma pozisyonuna geçiyorum haliyle barcelona bölücülükle suçlanıyorsa madrid de faşist o zaman kral ın takımı o zaman diyorum haliyle.bu yüzden olayı sadece futbol yönüyle bakarsak real madrid de sevilir barcelona da sevilir tercihirtir bu.bir barcelona lı olarak ilk formam raul un kidir mesela.işin tarihine pek girmemek gerekir bu kutuplaşma getirir.ha girmek istersek yine de bit tarih mezunu olarak bunlarıda konuşmak hoşuma gider
TRABZONSPOR
Ahh Raul'um ahh gülüşün olayım .
Real sevilmez mi yahu .
Barçalılar anlayamaz.
~ Yüzümüzün yüreğimizle beraber gülümsediği an’ dır mutluluk. ~
İşte budur
-1461 TRABZON-
Madrid sevilmezmi be
Babam madridi seyrettiği zaman hep şöyle der;
ahh ahh çocukluğumuzun takımı..
Adam bildiğin beni anlatmış. Bendede böyle başladı Real Madrid sevgisi..Raul'un Valencia maçında geriden topu alıp kaleye kadar gidip, kaleciye basıp çalımı gol attığında sevgim başlamıştı. Zidane'ın ŞL tarhinin en yi 2. golünü Yıldıray'lı Lever'e attığında havalara uçtum. Zamanla derinleşti sevgim..FRanco'ymuş. Peh. Adam Madrid'liyse banane..
Mario Alberto Kempes - El Matador
İspanyanın fenerbahçesi antipatik sevimsiz.
Traktörlerle Türküler Geçsin Alt Başımdan Mezarlığın,
Seher Aydınlığında Taze İnsan Yanık Benzin Kokusu
Ilk olarak kendi görüsümü belirtmem gerekirse, ben kimseye bu takimi neden seviyorsun, buna hakkin yok. Bak bunlar zamaninda sunu sunu yapmis gibi bir sey deme hakkini kendimde görmem. Real Madrid'e sempati duyan bir cok Türk futbolsever, eminim Zidane, Hierro, Casillas, Di Stefano ve Raul gibi hem futbol karakteri hem de ahlaki gelismis oyuncular sayesinde sempati duyuordurlar. Barcelona sampatisi olan futbolseverlerin de asagi yukari ayni nedenlerle Barcelona'yi sevikleri de asikar. Fakat simdiki kadrolari karsilastirirsak, arada büyük, ama cok büyük bir ucurum var. Ben, kendi karakterim geregi, kendini begenmis, megaloman, pop star ikonu gibi duran insanlardan oldum olasi haz etmemisimdir. Buna örnek olarak C.Ronaldo, Mourinho gibileri verilebilir. Real Madrid'i sevmememin nedeni de bu gibi insanlarin kendini begenmisligi, her firsatta rakibi kücük görme, bastirma, asagilama cabalaridir. Bu tamamen benim kisisel görüsüm olup, Barcelona'nin son kadrosunu sevme nedemi ise bunun tam tersidir. Futbol klaslarina ek olarak, Barcelona alt yapisindan yetisen her futbolcu karakter egitimi de aliyorlar. Bu nedenle Xavi, Iniesta, Guardiola, Messi gibi oyunculardaki gördügümüz alcak gönüllülük kesinlikle ama kesinlikle sahte bir alcak gönüllülük degildir.
Yazarin yazisinda katilmadigim ve kendimce cevap vermek istedigim bazi bölümler var:
Söyle bir arastirma yaparsak, Barcelona taraftarlarinin Real Madridlilere 'Franco'cu etiketi yapistirmalari tamamen kendilerinin 'Katalan'ci, bölücü gibi sacma sapan, tamamen futbol disi terimlerle itham edilmeleriyle alakalidir. Barcelona seyircisi istedigi kadar "Katalonya Ispanya degildir" veya "Yasasin bagimsiz Katalonya" gibi pankartlar acsin. Benim gibi tek amaci güzel futbol seyretmek ve bu takima tamamen 'futbol' degerleriyle alakali sevgi besleyen taraftalar icin bir sey ifade etmiyor. Türkiye'deki Barcelona taraftarlari arasinda da gaza gelip bu sloganlari kullananlar olsa da, bu sadece kendi düsünceleridir, geneli kapsamaz. Ayrica Katalonya'yi Kürdistan'a , Barcelona taraftarini da Pkk sempatizanlarina benzetenler de büyük iftira icindedirler, büyük bir ayibin ortagi oluyorlar.Tüm bunların ışığında yeni nesil Real Madrid'i destekleyen taraftarların da bazı gerçekleri kabul etmesinin yanında Barcelona'ya gönül verenlerin de şimdi bu satırları yazan tıpkı ben gibi bu kulübe destek verenlerden 'Franco'cu' etiketini kaldırmaları acilen yapılması gereken bir hamle.
Iste burda yazarin dediginin tam tersi daha da siddetli bir sekilde Barcelona taraftarina uygulaniyor, ve yazar bunu sanki sadece Barcelona taraftarinin Reallilere yapiyormus gibi lanse ediyor. Gercekten cok yanlis. Yukarida dedigim gibi, Reallilere yapilan bu yakistirma tamamen Barcelona taraftarina yapilan Katalanci suclamalarina karsi yapilmis savunmadan ibarettir.Real Madrid'i destekleyen bir insandan bunu Franco nedeniyle yaptığını kim iddia edebilir? Sadece Katalunya nefretinden kaynaklı olarak Real Madrid'i destekleyen taraftar sayısı ülkemizde en fazla kaç kişidir misal? Herhangi bir kulübün yaşadığı başarılarda taraftarlık olgusunun pekiştirildiği şu günlerde, Butregueno'yu, Raul'ü, Hugo Sanchez'i izlemiş, Santiago Bernabeu'nun atmosferine aşık olmuş bir Real Madrid taraftarına 'Tutamazsın bu takımı, sevemezsin. Bak Franco neler yapmış zamanında. Demek ki sende öylesin' demek, etik dışıdır.
Barcelonalilar'in pek igneleyici söz kullandigini görmedik, ayrica Mourinhovari demecler verseler ilk ben karsi cikarim, fakat burda da bütünüyle bir tek tarafli görme olayi mevcut. Barcelonalilar'dan daha cok Mourinho bu tür demecler veriyor, ve Real Madrid taraftari da kaba tabirle "Nasil koydu lafi?" tepkisi veriyorsa, bu tabir benim icin havada kalmis gecersiz bir gözlemdir. Ayrica Mourinho'nun her firsatta böbürlenmesini iyi bir sey gibi gösterip, Barcelona futbolcu ve teknik direktörünün alcakgönüllülügünü de "sahte" olarak nitelendirmesi de ayip.Barcelonalı iğneleyici bir söz kullandığında 'ayar' ,ya da 'nokta atışı eleştiri' olurken, bunu Jose Mourinho yaptığında maalesef Real Madrid'in hocası olduğundan 'tencere - kapak' dahilinde eleştirilere maruz kalıyor. O gençliğinde asla iyi bir futbolcu olamadığın anladığında bu yola baş koyduğundan beri dünyanın en iyisi olmayı fazlasıyla başardı. Ve bunları takiben kendi kendini methetmekte de gecikmedi. Haklı olarak... Porto'yu zirveye taşıdığı yılların ardından kendini hep özel biri olarak gördü. Ondaki sahte bir alçakgönüllülük değildi.
Fabregas 16 yasinda 'bundan isc cikmaz' diyerek gönderilmis. Hadi oradan! Xavi ile Iniesta'nin oldugu bir takimda, feristahi olsa kadroya giremezdi ve gelisimini tamamlamasi icin baska bir kulübe verilmesi dogru karardi. Fabregas Barcelona taraftari ve geri gelmek istemesi kadar dogal bir sey de yok. Real Madrid'in para bende, basarim parayi Kaka'yi da alirim, C.Ronaldo'yu da tavri benim gözümde nedense cok daha antipatik bir durum.Veya 16 yaşında 'bundan iş çıkmaz' diyerek kulüpten gönderilen Cesc Fabregas'ın, yıllar sonra bir yıldız olması ile birlikte medyanında etkisi ile Barça'ya geri getirme çabaları, üzerine forma giydirip psikolojik bir baskı yapılması da Barcelona'yı sevmemek için bir neden değil.
"Hoy, mañana y siempre con el Barça en el corazon"
"Bütün kış işedikleri denizlere/Yazın yüzmeye gidenlere yuh...Sana da yuh, bana da yuh..."
seyyah61 teşekkürler
Özellikle Barçalılara bölücü sempatizanları diyip sonrasında bize Francocu demeyin demekte abesle iştigaldir..(Bu tavır içinde olmayan arkadaşların alınmasına gerek yok sözüm bu tavrı takınan real sempatizanlarına)
Konu İlker Akçay tarafından (01.12.2010 Saat 17:01 ) değiştirilmiştir.
size bir kaç takım söyleyim ; real madrid,manchester united,inter milan,ajax,bayern munchen...
size bir kaç takım daha söyleyim; barcelona,arsenal,roma,az alkmaar,hoffenheim...
Barcalılar çıkın başlıktan.. Niye kirletiyorsunuz..ççç
Mario Alberto Kempes - El Matador
Real Madrid'i seviyoruz..
ççç
- Alayına Real Ölümüne Madrid
Trabzonspor demek inancın zaferi demektir ''Ben Trabzonspor'un kaptanıyım, başka bir kaptanın arkasından, başka bir takımın formasıyla sahaya çıkmam'' Dozer CEMİL Hopa & Beşikdüzü & ŞahmelikTrabzonspor √ Trabzonspor √ Trabzonspor !.................................................. ..................................................TERTEMİZ82
BordoMavi.Net Forum Kurallarına aykırı bir mesaj veya kullanıcı gördüğünüzde, Kullanıcı Panelinde bulunan sekmesine tıklayarak ilgili mesajı raporlamanızı sizlerden rica ederiz.
Johan Cruyff tarafından Barcelona'ya yerleştirilen total futbol geleneğine sıkı sıkıya bağlı olmakla birlikte, şu ana kadar izlediğim en büyük yıldızların 2002 yılında Real Madrid'de oynadığını ve bu günkü Messi, Xavi, Iniesta, Puyol, Pique gibi isimlerin bile Raul, Morientes, Zidane, Figo, Casillas, Makalele, Hierro, Roberto Carlos gibi devlerin yanında sönük kaldığını söylemekten çekinmem. Bu durumu Türkiye'nin gördüğü en iyi yabancı oyuncuların Hagi ve Prekazi olduğunu söyleyen fenerbahçelilere benzetebiliriz.
Hâlâ mı?
Stand-upçı başkan istemiyoruz!
- Madrid duruşundan ne gibi bir yanlış var çözemedim ben
- Hayır Barça son 3-4 sezondur bu kadar iyi hatta şu an dünyanın en iyisi , ama Madridi başka şeylerle ezmeye kalkmayın Duruşta Asalet arayan Madrid'e baksın
Trabzonspor demek inancın zaferi demektir ''Ben Trabzonspor'un kaptanıyım, başka bir kaptanın arkasından, başka bir takımın formasıyla sahaya çıkmam'' Dozer CEMİL Hopa & Beşikdüzü & ŞahmelikTrabzonspor √ Trabzonspor √ Trabzonspor !.................................................. ..................................................TERTEMİZ82
Real Madrid, Barcelona, Bayern Munich, Manchester United, Liverpool, Arsenal, İnter, AC Milan, Juventus, Boca Juniors, River Plate, Santos, Flamengo, PSG, Dinamo Kiev ve Ajax şanlı tarihleriyle, büyük bir stad kadar müzeleriyle, milyonlarca taraftarıyla, yetiştirdiği unutulmaz yıldızlarla, köklü gelenekleriyle çok büyük, çok çok büyük kulüpler. Hoffenheim, Alkmaar gibi saman alevi takımları yukarıda adı geçenlerle karşılaştırmak çok saçma bence.
Stand-upçı başkan istemiyoruz!
BordoMavi.Net Forum Kurallarına aykırı bir mesaj veya kullanıcı gördüğünüzde, Kullanıcı Panelinde bulunan sekmesine tıklayarak ilgili mesajı raporlamanızı sizlerden rica ederiz.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)