O futbolcu kartlarında futbolcuların değeri de yazardı. En değerlileri Tanju ve Hami'ydi.
ismini hatırlayamadığım bir sakızdan futbolcu kartları çıkardı.genelde istanbul takımlarının futbolcularına rastlardım.Trabzonsporlu futbolcu çok azdı.hami,ünal, orhan.harçlığı sakızlara yatırırdım.
birde tipitip adlı sakız vardı.içinde küçük bant karikatürler yer alırdı.şaşkın ,sevimli bir tipti.bide eşi vardı tipitoş
Konu tigin tarafından (21.08.2006 Saat 11:07 ) değiştirilmiştir.
"Arkasından yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz. Köpekleri bilmem ama bu kurta Trabzonspor'un çok ihtiyacı var"
O futbolcu kartlarında futbolcuların değeri de yazardı. En değerlileri Tanju ve Hami'ydi.
ufak poşetlerin içinde leblebi tozuna benzeyen acaip bir şey vardı....çubuk yardmıyla içimize çekerdik..okul çıkışlarında bakkaldan alır ve birer ikişer tüketirdik...seksenlerin ortalarında strech kot pantolonlar piyasaya çıkmıştı ..biz erkek çocuklar bile bu pantolonlardan giyiyorduk. akşam eve gidince kardeşimle birbirimizin paçalarına asılıp çıkarmaya çalışıyorduk..
Ne alaka bilmiyorum ama benim de aklıma Pınar Peynir Mayası geldi Peynir mayasız olmaz, mayasız olgunlaşmaz, Pınar'la mayalanan peynire doyum olmaz
Bir de MFÖ'nün Çokonat reklamı vardı. 3 sene reklamın sonunda nasıl atladıkları yerde (yani havada) asılı kaldıklarını düşünürdüm...
Ve tabi...
Susam Sokağı Yaw bi mahallede herkes mi pedagoji eğitimi almış olur Kırpık bile o küfenin içinden aklınca bi sürü şey öğretirdi Ve asla, ama asla kahverengi bot giymeyen tırtıl, en sevdiği sayı 6 olan Edi
Yaw ne güzel yaşamışız çocukluğu böyle... "Eve gitmek mecbureeenn" diye şarkı söyleyen Fred Çakmaktaş'ı saymıyorum bile. Ya da "bu hafta öpüşecekler mi" diye seyrettiğim Mavi Ay'ı... Buruce da elimizde büyüdü ayıptır söylemesi
Akşam TV8'de Türk Medyası ile alakalı bir program vardı.sonuna ancak yetiştim.Programın sonunda ekranda yazan yazı birden bu başlığı aklıma getirdi.
Ansiklopedi savaşları.
Evet yanlış okumadınız, sanırım 90'lı yılların başıydı.Değerli medyamız büyük bir savaşa tutuşmuştu.Hürriyet,Milliyet ve Sabah gazeteleri okuyucularına bilmem kaç yüz kupon biriktirmeleri karşılığında ansiklopedi seti hediye edeceklerdi.Bunda garip olan taraf ise hergün bu gazetelerin sayfalarca dolusu karşı gazetenin ansiklopedisini kötüleyerek kendi verdikleri ansiklopedinin ne kadar büyük,ne kadar kaliteli kağıda basıldığını anlatıp duruyordu.Kendi yayın kuruluşu olan TV'lerde aralıksız reklamları dönüyordu.30 kupon karşılığında 24 ciltlik ansiklopedinin 1. cildine sahip olunacaktı.Şimdi düşündüm de 2 yıl boyunca gazeteye kupon biriktirmek için verilen para ile o ansiklopediden düzinelerce alınabilirmiş.İşin daha da garip tarafı bu gazeteleri alan kişilerinde kendi okudukları gazetenin verdiği ansiklopedinin daha iyi olduğu konusunda diğer gazete okurları ile atışmasıydı.Bir nevi pazartesi günleri yaşanan futbol tartışmaları gibiydi.orta 2 yada 3. sınıfta idim ve bir Sabah okuru olarak saman kağıdına basılmış,muhtemelen bir yada iki kez elime aldığım Büyük Brittanica'yı (adını doğru hatırlamıyor olabilirim) hararetle Milliyet ve Hürriyet'çi arkadaşlara karşı savunurdum.
vay be.bende diyorum buraya böyle bir başlık lazım.meğersem varmış zaten
bana 80ler 90lar dendimi aklıma BİLYALİ geliyor ya. hani şu sesi sokakların sessizliğini yırtan demir tekerlekli tahta arabalar.
inşaatlardan kesip aldığımız boruların içine külah koyup mahalle savaşı yapmamız.bide bu işi ciddiye alıp borunun üstüne küçük birtane daha bantlayıp bunu dürbünlü yapmaya çalıştığımız günler
kuşlasitkler(kibarcası sapan),sokakta yağlı ekmek yemek,mahalle maçları,eve çıkıp işi daha çabuk halletmek yerine kapının önünde yukarı anneme şunu at bunu at diye bağırmak,futbolcu kartları,misket ve terimleri(karış,kemik,zimiç,bilye,mile),bmx bisikletler ve kontra pedal olmalarının bize uffff bee dedirtmeleri,ertesi gün okul olduğu için birini bile doğru dürüst izleyemediğim pazar gecesi sinemaları,Trabzonsporumun uefa maçlarından sonra eski araba lastiği yakmalarımız,nedenini hala düşündüğüm ve hala anlam veremediğim fakat sanırım abilere uyduğumuz için yol kenarlarında bekleyip taşladığımız rus arabaları...daha neler neler geliyor aklıma yaa.ne günlerdi o günler.
aklıma şimdi bir anım geldi
bende o zamandan beri süre gelen bir kola hastalığı vardır.veresiye alışveriş yaptığımız bir bakkal vardı.her gün sokakta veya okulun bahçesinde oynadığımız maçtan sonra eve dönerken kola içesim gelirdi ama para ne gezer.her eve dönüşte bakkala gidip ''bir tane pril bir tanede kola'' der deftere yazdırırdım(pril nerdende aklıma geldiyse).güya beni bakkala annem gönderdimutfak tezgahının altındaki prilleri annem farkettiğinde bikaç gün dışarı çıkamadıydık
Konu Mehdi tarafından (24.04.2007 Saat 15:11 ) değiştirilmiştir.
T R A B Z O N S P O R
"Sokağa çıkmak" diye bir olay vardı.Eğlence oydu "Sokağa Çıkmak"
Commodore 64 ten başka bi teknoloji yoktu.
Şimdi bakıyorumda sokaklar bomboş.5 yaşında çocuklar bile bilgisayar başında.
80 ler daha çok 90 lar aklıma geliyo malum 84 lüyüm
mahalle maçları olmazsa olmazdı bi mahallede dört takımlı lig yapılırdı transfer piyasası yine bugünkü gibi heyecanlı ve karışıktı !! sora gazoz kapağı furyası biriktirp saklardık en çok da biriktirip balkondan millete dağıtmak zevkli olurdu bmx bisikletlerde modaydı tabi bir hafta boyunca ağladımı bilirim '' bir tur atayım da'' lafını hiç unutmam bizde boru vardı kağıttan külah yapıp savaş oyunu oyanrdık paint ball misali sora futbolcu kartları çıktı biriktirip ters düz edip oynardık ben ayrıca evde oynardım maç yaptırırdım onalra ben de mehdi gibi evden ekmek içi isterdim ama bakkaldan aldığımız ekmek içi domates in tadını hala unutamam
sabah 8 de çıkar akşam 10 da gelirdik bizim mahallede futbol dışında hentbol beyzbol voleybol da oynanırdı kızların futbol takımı bile vardı sora çaylar olurdu bi kutu içine oyuncak koyup çekilişler olurdu ey gidi zamanlar daha hatırlamadığım bi çok şeyy
susam sokağını unutuyodum az daha çocukluğum onla geçti diyebilirm heidi vardı tsubasa vardı o saha git git bitmezdi ula ne biçim kanardık hee süper baba vardı bizimkiler vardı o zamanlar her hafta beklerdik babam haber izlerdi gerçi
atari salonları vardı para biriktirp giderdik playstation çıktığı zaman kafayı yemiştik nasıl yapmışlar bunu die çocukluk işte
Konu Fatih tarafından (24.04.2007 Saat 14:51 ) değiştirilmiştir.
Bordomavi.net
Külah bizde yapardık.İnşaatlardan toplardık boruları.Balkondan bombardıman ederdim sokaktan geçenleri.Karga Nazım vardı bizim mahallede onu bi keresinde burnundan şişledim
Yaş olarak büyüktü benden.Baya bi zaman kaçtım ondan.
Özkan SÜMER
Futbolcu kartları vazgeçilmezimizdi.Tabi miskette.(Biz ebe deriz miskete).5 6 yaşlarındayken boğazıma kaçtı bi tanesi.
Özkan SÜMER
solo test oyunu
pinokyo bisikletler
Trabzonspor da her formada rengi değişen bordo ve maviler
güneş akfa reklamlı formalarımız
mavi ve kırmızı defter kapları
bakkaldaki kiloyla satılan açık bisküvi ve gofretler
tipitip pembo bi-bip turbo minti özcan bayram sakızları
Konu bordoylamavi tarafından (24.04.2007 Saat 16:00 ) değiştirilmiştir.
Vizontele filmindeki gibi köyün en yüksek yerine yerleştirilen bir verici ve ekranın başında görüntü gelmesini bekleyen bir yığın yurdum insanını hatırlıyorum.
ben hatırlıyorum 80 li yıllarda babam bana çikolata getirmiştide çok sevinmiştim
Ne Olmuş Şampiyon Olamadıysak,,,
Hayallerimizi Satmadık'ya,,,
milliyet çocuk Türkiye çocuk milliyet kardeş iş bankasının kumbara dergisi
beyaz gölge dizisi sonrası sokaktaki ağaçlara yapılan el yapımı basket potaları
naylonun içinde donmuş buzdan oluşan meybuz
kolasına yapılan maçlar maçtan sonra bakkalın önündeki kaldırımda içilen 250 cl lik klasik kolalar
neyine kolasına
yahu bu oyunların federasyonumu vardı.
Trabzon,samsun,ankara,istanbul, erzurum ,antalya vs.
her ilde isimleri aynı.oyunlar aynı.biri çıkıp çocuklara (bize) bildirimi dagıtıyodu anlamadım.
"" Oyun federasyonu bu sene kibrit kutularının arka ve ön yuzlerınden yenı bır oyun ıcat ettı. işte kurallar.""
ayrıca gecen seneden kalan gazoz kapakları oyunu bu senede devam edecektır.""
bide pepe nin balonumu var dı.uyuz olurdum ben ona.
pazar sabahları cocuk fılmlerı kusagı vardı.bando çalısmaları vardı o saatte, mudur yardımıcısı kapıya gelmıstı gıtmedım dıye.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)