Görüşlerinize 2 yönden katılamayacağım.....
1- Hayatında hiç aşık olmamış bir adama aşkla ilgili ne kadar kitap okutursanız anlayacağı şeyler çok sınırlıdır.... Bu kitapta askerlikle ilgili askerliğini yapmayanlar anlayamayacağı türden bilgiler var... O yüzden anlaşılırlığı sınırlı kalır diye düşünüyorum...
2- Askerliğini yapmamış insanlarda karamsarlığı körükleyebilecek ifadeler var.... Yani bir kitaptan ne kadar etkilenilebilir diye düşünür insan ama oranın havasını solumayanlar için ekstra olumsuz motivasyona neden olabilir.....
Askerliğini yapanların beğenmemesini gerçekle kitap arasındaki benzerliklerin fazla olmamasına ya da kötü anıları hatırlatmasına bağlıyorum siz nasıl düşünürsünüz bilmiyorum....
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Paulo Coelho-Elif
Hem Coelho'nun kitabı olması hem yaşadığı bir olayı anlatması hem de romanında bir Türk kızından bahsetmesinden dolayı hemen aldım okudum ancak fazla beklenti içine girdiğimden olsa gerek kitabı beğenmedim.Okuyacak arkadaşların büyük beklentilerle okumaması gerektiğini düşünüyorum.
Oblomov'un Hırkası
İskender Palanın geçmişte çok acılar yaşanan bir dönemi anlattığı İki Darbe Arasında isimli hatıra kitabına başladım....
Bazı olayları içinde yaşayanlar daha iyi algılayıp daha güzel yorumlarla bize aktarabilirler... Hele bu oalyları yaşayan İskender Pala gibi bir dil üstadı olunca daha fazla meraklanıyor insan....
Yani ordudan ihraç eidlmesine üzülsemde Türk Edebiyatı açısından çok önemli bir isim olması sebebiyle "böylesi daha hayırlı olmuş" demekle birlikte bu çekilen acıları mazur gösterecek bir durum değil doğal olarak.....
Neyse yorumlarımı kitabı bitirince siz değerli arkadaşlarımla paylaşıcam inşallah....
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Merhabalar,
Edebiyatla bu kadar ilgili arkadaşlar görmek çok sevindirici.
Şu an Taht Oyunları (Malum Game of Thrones dizisinin uyarlandığı kitap) isimli kitabı okuyorum.
Sürükleyici, bir o kadar da süprizlerle dolu bir seri.
+
Hakan Günday'ın tüm kitapları kütüphanemi süslüyor, Az hariç hepsini okudum.
Tüm kitaplarını okuyanlar farkedecektir ki, Hakan Günday günümüzde popüler olan Yeraltı Edebiyatı üzerinde hatırı sayılır bir etkisi var.
Bu akımın beslendiği şey bu yazım tarzı.
Bardağın boş tarafına bakan bir eserden optimist olmak beklenemez bana göre.
Kaldı ki, en kaliteli kitabını yani Kinyas ve Kayra'yı yazmaya 17 yaşında başlayan bir yazar için özellikle hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinmişken hayatı pozitif yönleriyle ele alan kitaplar yazmak biraz garip durabilirdi.
Önemli bir eksikliği neredeyse tek başına doldurmaya çalışıyor Hakan Günday, özellikle son kitabında biraz daha işin kazanç kısmını ön plana çıkarmasına rağmen, edebiyata farklı bir açıdan bakmak isteyen herkese şiddetle tavsiye ederim.
''Ben Trabzonspor'un kaptanıyım, başka bir kaptanın arkasından, başka bir takımın formasıyla sahaya çıkmam!'' Dozer CEMİL
neredeyse 5 aydır kitap almadım elime en son agatha christie beklenmeyen misafiri alıp okumuştum. kesinlikle tavsiye edebilirim güzel kitap. kaç kere ters köşe olduğumu unuttum şahsen.
2 Darbe Arasında kitabını askerde acemilik döneminin son günlerinde okumuştum.
Kişisel fikrim çok da abartılacak bir kitap değil.
Özkan SÜMER
bende en son Milli Mücadelede Trabzonu okudum Dr Sabahattin Özelin ben gayet iyi buldum kitabı Enver Paşa ve bolşevik propogandası Kuvayi milliye Osman Ağa ve o dönemle ilgili Nutuk Askeri arşivlerden ve o günün gazetelerinden yararlanarak yazılmış bir kitap mesela Yunan başbakanı Venizelosun Paris Konferansında Trabzonu Ermenilere bırakmasından Wilsonun çizdiği sınırda aynı şekilde ermenilere bıraklıması karadeniz rumlarının buna karşı çıkması Enver Paşanı Sarıkamış Harekatında kışlık giyecekleri Trabzona yollamak için gönderdiği gemilerin Zonguldakta Rusların batırmaları Rus ordusundaki Türk ve Müslüman asıllı askerlerin bizlere silah yardımında bulunması Rusların Gülbahar Hatun Türbesinin altını üstüne getirmesi vb Trabzonun Kurtuluş Savaşı yıllarındaki dönemini merak edenlere tavsiye ederim
İki Darbe Arasında- İskender Pala
Üzülerek söze başlamam gerekiyor sanırım. Maalesef geçmişimizle aramızda köprü yıkılmış durumda. O muhteşem medeniyet o harikuleda söz sanatlarını ne yazıkki bir çoğumuz anlayamıyoruz... Oysa bir beyitiyle sayfalar dolusu anlam çıkarılabilecek eserlerimiz mevcut eskilerimizde...
İşte yıkılan köprüleri onarmaya çalışan 50 civarı eseriyle bu konuda önemli adımlar atan Üstad İskender Pala hiçte alışık olmadığımız bir eseriyle karşımızda...
O derin anlamlar yok bu kitapta..... Derin acılar almış bunun yerini....Leylanının Mecnunu yok görevini yapmaya çalışan birinin hayal kırıklıkları var.....
Evet İskender Pala'nın asker olduğnu Binbaşı rütbesine kadar çıktığını ve emekliliğinin dolmasına 5 ay varken 28 Şubat post modern darbesi ile görevinden uzaklaştırıldığını ne yazıkki bende yeni öğrendim....
Aslında ilk aklıma gelen " Böylesi daha hayırlı oldu " demekti içimden ama bu Üstadın çektiği sıkıntılara mazeret olmamalıydı...Böyle bilimsel çalışmalar yapan bir insan sırf muhafazakar görüşü nedeniyle böyle dışlanmamalıydı....
Oysa kişilerin bireysel yeteneklerinden yararlanmayı bilsek , Mehmet Akif'in ifadesiyle " kafamızın üstüyle değilde içiyle uğraşılsa " eminimki çok daha güzel yerlerde olabilirdik...Belki bazı simgeler bazıları tarafından politize edilmiş siyasi simge olarak kullanılmış olabilir. Ancak bunu toplumun hemen hepsine maletmeyi kurunun yanında yaşlar yanar hesabıyla yaşlarında çoğunu yakmayı mazeret olarak göstermemeliydi...
Sonuç olarak çok acılar çekildi.... Üstad gibibir çok insan haketmedikleri acıların içine sürüldüler.... Bu kitapta bir nebze onları anlatıyor...
Yukarıda bir arkadaş çok hoşlanmadığını belirtmiş... Evet edebi bir eser değil bu söz sanatları yok.. Hatta bir çok yerinde rahatsız olacağımız ifadeler de var.... Hele gerçek insanların olmasıda olayları daha etkili yaşamamaıza nedne oluyor....
Üstad bu olayları yaşarken hep ümitvar olmuş... Hep içinde güzel şeyler olacağına dair umut taşımış.... Onu en çok yaralayanda zor günlerinde etrafında neredeyse kimsenin olmamasıymış... Gerçekten gerçek dostlarımızı kötü günümüzde yanımızda görebiliyoruz maalesef....
Güzel dersler çıkardım , yakın geçmişte yaşanan acıları bir kere daha gördüm.. Benimde meslek liseli olarak hakkımın yenildiği bu devirleri bir kere daha yaşadım...
Sonuç olarak acı dolu keder dolu ama gerçek anılar bunlar.....Okursunuz okumazsınız onu bilmem....Ama yazılmak için maalesef gerekli bir kitaptı bu.....
Okumaya başladığı yeni kitap Ermeni Tehciri - Yusuf Halaçoğlu isimli kitap bitirince görüşlerimi paylaşacağım.....
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Ermeni Tehciri - Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu
Türk Tarih Kurumuna uzun yıllar başkanlık eden ve tarih konusunda makale , kitap kitap gibi sayısız eser veren Hocamızın çok su kaldıran Ermeni Tehciri ile ilgli eseri....
Ne kadar acıdırki art niyetli insnaların "Ermenileri katlettiniz" dediklerinde söyleyebileceğimiz tek argümanımız " Onlar bizi öldürdü bizde onları " ından başka söyleyecekbir şeyimiz yok... Çünkü okumuyoruz , araştırmıyoruz ve eserlerüretmiyoruz. Sadece " Biz böyle şeyler yapmayız " deyip duruoruz....
Ermeni meselesi çok su kaldıran bir mesele ve hocamız bir çok noktada bizi andınlatıyor....Çok geniş kapsamlı olmasada kaba hatlarıyla meseleyi anlayabiliyoruz....
Tehcirle ilgili ilginç anektodlar :
- Ermenilerin 1. Dünya Savaşındaki menfi davranışları nedeniyle zorunlu olarak yapılmıştır...
- Osmanlı Devleti kendine bağlı olan ve müslümanlığı seçip isyana başvurmayan Ermenilerin sayısı hiçte azımsanmayacak kadardır..
- Tehcire tabi tutulan bütün Ermeniler yaklaşık 500 bin kişidir. 1,5 milyon kişi katlettildi gibi sözlerin hiç bir mantıklı açıklaması yoktur. Tarihsel belgelerde bubu ispat etmekedir..
- Yaklaşık 10 bin Ermeni Kürt çetelerinin ve bazıbozukluğun neden olduğu karışıklarda ölmüş. 25-30 kadarıda o dönemde toplu ölümlere nedne olan tifo gibi hastalılar sonucu ölmüştür..
- Osmanlı Devleti kıt kaynakları içinde tehcirin sağlıklı biçimde yapılmasına azami ihtimam göstermiştir.
- Yaklaşık 50 bin ermeninin Amerika ya da batıya göç ettiği düşünülmektedir...
Bu ve bunun gibi anektodlarla tarih bilincimizi anlatması açısından herkesin okuması gerekli eserler kategorisinde sayoyorum bu kitabı....
Sıradaki kitabıma daha karar vermedim.... Ama Turgut Özakmanın Cumhuriyet serisinin ilk kitabını daha önce okumuştum ikincisini okuyacağım diye düşünüyorum....
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Kusursuz Tuzak-Lısa Gardner
TRABZONSPORiyi ki varsın Eren Bülbül...İyi ki varsın Arslan Kulaksız...
bu akşam kardeşim bir kitap hediye etti.
''aklından bir sayı tut'' en kısa zamanda yazarım buraya.
Uzun zamandır okuduğum eserleri paylaşamadım. Arasında önemli gördüğüm bir tanesi var ki, onu es geçmeyeyim.
F. Georgeon - Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri / Yusuf Akçura
http://www.kitapyurdu.com/kitap/defa...31&sa=85810279
İlgilenenler bilir, Tanzimat sonrası üç ana fikir akımı vardır: Osmanlıcılık (Batıcılık olarak da algılanabilir) - İslamcılık - Türkçülük.
Türkçülük derinlere inildiğinde birden fazla koldan besleniyordu. Kuzeyden yani Rusya'daki Türkler bunun bir koluydu: Gaspıralı İsmail, Yusuf Akçura, Hüseyinzade Ali Beğ gibi...
Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin ise Anadolu ve Balkan coğrafyasının sesi idi.
Sorun büyüktü, imparatorluk yıkılmak üzeriydi. Çare aranıyordu. Milliyetçi aydınların genel söylemleri bir olsa da, detaylar da farklılıklar vardı.
Ziya Gökalp ekolü olarak bilinen tarih ile Akçura tarihi bazı yerlerde karşı karşıya gelir. Bu; zıtlık, ayrılık anlamı taşımaz. Etkilenme ve yorumlama yönteminde gözlemlenir.
Akçura'nın kendi eserlerini inceleme şansım olmuştu (Üç Tarz-ı Siyaset, Türkçülük).
Bu kez onu başkasından, F. Georgeon'dan okudum.
Tarihe ışık tutmasının yanı sıra Akçura'nın hayatına da yer vermiş.
İlgilenenlere tavsiye ederim.
***
Şimdi başladığım eser ise Nergishan Tekin'in Türklük ve Alevilik - Bektaşilik kitabı.
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=576391
Madımak ve Başbağlar gibi aklın almadığı olaylar yaşandı bu ülkede. Ortada bir kandırmaca var. Bunun derinlemesine analizi için tavsiye üzerine edindiğim bu detaylı çalışmayı bitirince açıklamaya çalışırım.
Konu Oğuz ZEYTİN tarafından (09.07.2011 Saat 10:46 ) değiştirilmiştir.
Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.
Stephen King ve Dan Brown'dan sonra Harlan Coben'in kitaplarına başladım, hepsi mükemmel kurgulanmış olaylar
Kimseye söyleme kitabı Ne le dis a pérsonne adıyla sinemaya da aktarılmış henüz izlemedim ama imdb puanı iyi
http://www.imdb.com/title/tt0362225/
Konu Cengiz tarafından (21.07.2011 Saat 01:12 ) değiştirilmiştir.
7Cngz_61
DUBLİN MERKEZİ DOĞUM HASTANESİ’nin koridorlarında bir katil dolaşmaktadır.
Genç bir laboratuar asistanı, çalışma odasında vahşice öldürülmüş olarak bulunur. Olayın tek kanıtı da, kadının boğazına saplanmış olarak bulunan kanlar içindeki neşterdir. Hastanede yürütülen soruşturma da hasta personelinin kendi konumlarını korumak için sessizliğe bürünmesiyle iyice çıkmaza sürüklenir. Katilin hastane personelinden biri olduğunu anlayan dedektif Hamilton da iz sürmeye başlar ancak bir anda o da kurbanlar listesine ekleniverir.
Aynı hafta içinde, nice zorluklarla dolu bir tedavi sürecinden sonra aynı hastanede doğan, çok zengin bir iş adamına ait bebek, fidye için kaçırılır.
Bu iki olayın birbirine bağlandığı hastanede siyasal çıkarlar da birbirine girer, tartışmalar başlar ve kavgalar yaşanır ama katil durmaz. Çocuğun kaçırılması üzerine gündemin hareketlendiği günlere, bir de katilin diğer kurbanı eklenir ve iş çığırından çıkar.
Acaba Hamilton doğru kişiyi, zamanında durdurabilecek midir? Polis, kaçırılan ve sağlık durumu hiç de iyi olmayan bebeği çok geç olmadan bulabilecek midir? Her hastanın, her hastane görevlisinin kabusu şimdi gerçek olmakta. Bu olay nasıl çözülecek!..
Son satırına kadar heyecanla okuyacağınız, gerilimin doruklarında gezinirken insanlığınızı da hatırlayacağınız inanılmaz bir roman.
"Hannibal Lecter kadar kötü bir katil... Daha hızlı, daha öfkeli ve daha enerjik."
Irish Times
"Korktuğunuzu saklayamayacağınız kadar gerçekçi yazılmış bir hikâye bu!"
GQ
"İnsanların neşterden korkması için bir sebepleri daha var şimdi. Üstelik yine bir doktorun ellerinde... Tek kelimeyle harika bir korku romanı."
Sunday Times
"Gerçek olabilecek iki olayın enfes bir biçimde buluşturulmasıyla kotarılmış, akla sığmayan ayrıntılarla örülü, ürkütücü bir roman. Korku duygusunu içinizde hissedeceksiniz. Harika!"
kitapların arka kısımlarındaki reklamvari yazılar genelde bana kandırmaca gibi gelir, bu kitap öyle değil ama
imkanınız olursa şiddetle tavsiye ederim
7Cngz_61
Cell
Günlük yaşamın vazgeçilmezi olan cep telefonları hayatımızı kolaylaştıran bir araç mı, yoksa kıyametin habercisi mi?
Ekim ayının sıradan bir günüydü. Borsa 10.140 seviyesinde, uçaklarsa normal seferlerine devam ediyorlardı. Boston’da Boylston Caddesi’nde sevinçten adeta uçarcasına yürüyen Clayton Riddell içinse hayat çok daha mutlu ve umut vericiydi. İyi bir çizgi roman anlaşması yapmış, geleceğin umut dolu kapıları artık önünde açıl-maya başlamıştı.
Ancak, her şey bir anda olup bitti. Tahribatın nedeni, herkesin cep telefonlarından yayılan ve sonradan Frekans adıyla anılacak olan fenomendi. Clay ve bu faciadan canını kurtaran birkaç kişi, ken-dilerini medeniyetin zifir karanlık çağında, etraflarını saran kaos ve inanılmaz bir katliamın içinde bulurlar. Frekans yüzünden insanlar akıldan yoksun bir sürüye dönüşürler. Ve onlar için evrim başlar...
Yalnızca Amerika’da 193.000.000 cep telefonu vardır. Zaten kimin yok ki? Stephen King’in dile getirdiği bu ilginç, tüyler ür-pertici ve büyüleyici roman yalnızca "Şimdi beni duyuyor musun?" sorusunu sormakla kalmıyor, cep telefonlarının neden olduğu tüm olumsuzlukları intikam alırcasına gözler önüne seriyor
Stephen King'in ilk okuduğum ve en çok beğendiğim kitabı
7Cngz_61
iskender Pala-Kahve Molası
Üstad yine deneme türündeki eseriyle karşımızda....
Hoşça okunabilen asla sıkmayan tarihimizle ilgili değişik konulardan değişik anektodlarla bazen bilgi veren bazen mizahi öğeleriyle tebessüm ettiren bir eser....
Geçmişimiz dryalara sığmayan bir hazine bizse tabiri caizse bunun ancak damlalarını görebiliyoruz.....
Alın sıkılmadan okuyun benim gibi bir çok satırında altını çizip ayrı bir yerlere yazın....
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Sunay Akın - Ay Hırsızı
Sunay Akın yeni kitabı Ay Hırsızı’nda gözünü Ay’a dikiyor ve bir arkeoloğun sabrıyla kazıyor insanlığın ortak birikiminin üzerine çöken tozu toprağı… Ortaya çıkardığı bilgiyi şair duyarlığıyla ilmek ilmek dokuyor ve okurunu hayrete düşürecek öyküler bir bir diziliyor karşımıza.
Cervantes ve Mimar Sinan hangi caminin inşaatında buluştu?.. Enver Paşa’nın uçağı kaç kez düştü?.. Piri Reis’in haritası Topkapı Sarayı’nda nasıl bulundu?.. İstanbul Boğazı’nı yürüyerek geçen Attila Hülagü’nün sırrı neydi? 157 yıl yaşayan Zaro Ağa’nın Amerika seferi… Atatürk neden hiç uçağa binmedi?..
Kesinlikle okunması gereken harika bir kitap , içerisinde gerçek öyküler ve bazı yaşamların bilinmeyen yönleri fevkalade bir Sunay Akın yorumu ile anlatılmış . =)
" Hayatının anlamı senin bakış açında gizlidir. "
bende şu sıralar iskender pala'nın KATRE-İ MATEM adlı kitabını okuyorum.güzel bir kitap ilk başlarda sıkılmıştım ama devam edince güzel bir kitap.okunması gereken kitaplardan biri...
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)