Oğuz Atay'ın tutunamayanlar adlı kitabını okuyan var mı ?
Anadille Eğitim - Milliyetçilik ve AB Hukuku (İrfan SÖNMEZ / Bilgeoğuz Yayınları)
http://www.dr.com.tr/Kitap/Anadille-...=0000000601209
Yazarıyla geçmişe dayalı uyuşmazlığım olsa da konuyu çok önemsiyorum. Bu alandaki çalışmalar dikkatimi çekiyor. Yarın başlayacağım.
Kendi yorumum öncesinde kitap hakkındaki bir yazıyı paylaşmak istiyorum:
Servet AVCI
Halkı sürekli aldattılar... ‘Ana dilde eğitim’ sanki Avrupa ülkelerinin taraf olduğu anlaşmaların ve Avrupa Birliği hukukunun tartışılmaz bir hükmü gibi sundular... Ama ihlâl gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yapılan başvuruların hepsinin reddedildiğini hiç söylemediler...
Bask’ı, Katalonya’yı, Quebec’i örnek verdiler sürekli... ‘İnsan hakları’ diye atılan adımların özellikle ‘ana dil’ adımlarının fizikî bölünmeyi nasıl hızlandırdığına hiç vurgu yapmadılar... ‘Çözüm’den bahsettiler ama o ‘çözüm’ün ‘ulus inşa’eden en büyük özellik olduğundan hiç bahsetmediler... Sınırların artık dağlarla veya nehirlerle değil, daha çok dillerle çizildiği dünyada, dil kavgasının, ayrışmada dinden de, tarih bağından da fonksiyonel olduğunu gizleye gizleye bugünkü aşamaya geldiler...
Yazar İrfan Sönmez, konuyla ilgili son derece kuşatıcı bir eser meydana getirdi: Ana Dilde Eğitim, Milliyetçilik ve AB Hukuku... Bilgeoğuz Yayınları’nda çıkan kitapla Sönmez, gerçek anlamda büyük bir hizmetin altına imza atmış... Sürekli serap görmeye zorlanılan bir halka, uluslararası metinler, anlaşmalar, kararlar, içtihatlardan hareket ederek “Hayır, bu yol çıkmaz sokak” demiş...
Dil ve uluslaşma, dil ve milliyetçilik, bu ilişkinin tarihi seyri, azınlık ve kendi kaderini tayin hakkı, dili esas alan azınlık milliyetçiliklerinin vardığı ürkütücü evre, Avrupa Birliği’nin azınlıklara bakışı, birliğe dâhil ülkelerdeki dil politikaları gibi alanlarda çok geniş bir kaynak taraması yapılmış, kılavuz niteliğinde bir eser meydana gelmiş... Şunun altını mutlaka çizmemiz gerekiyor: Kitabın objektifliğine gölge düşürebilecek ideolojik ön yargıdan uzak durularak, somut metinler, olaylar ve sonuçlar üzerinden konu bütün yönleriyle harmanlanmış...
Gerçek, bize anlatılan veya dayatılan gibi asla değil... Başta BM kararları olmak üzere uluslararası hiçbir metin, bir devletin kendisinin altını oyacak düzenlemelerine mecburi kılmıyor... Azınlık haklarını veya çocuk haklarını yorumlarken bile, Birleşmiş Milletler’in 1993’teki Ulusal veya Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıklara Mensup Olan Kişilerin Haklarına Dair Bildiri’sinde olduğu gibi egemenliğe ve ülke bütünlüğüne aykırı düşecek şekilde yorumlanamayacağı şerhi düşülüyor... Oysa kamuoyuna sunulana göre, tıpkı Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı gibi ‘altına imza koymadığımız’ bir belgeyi bir ‘mecburî istikamet’ tabelası gibi okumamız isteniyor...
Yazar, belgelerle şu gerçeğin altını çok net biçimde çiziyor: Ana dilde eğitim talepleri, sadece insanî amaçlarla açıklanamaz... Dilin eğitim alanına sokularak, standartlaştırılması, uluslaşma, özerklik ve devletleşme projesidir... Bu talebin siyasî özelliğini görmezlikten gelmek kesinlikle yanlıştır...
İrfan Sönmez, dünyadaki bütün örnekler ve olaylar ışığında, azınlıklar veya kendisini azınlık hissedenler için, dilin, ulus inşa sürecinde merkezden farklılığı ortaya koyabilmek adına nasıl bir silaha dönüştürüldüğünü belgeliyor... Kendi ifadesiyle, “Görünürde bir dil ve kültürü korumak gibi masum gerekçelere dayanan dilsel taleplerin asıl amacı, kendi ulusal nüfuslarını belirlemek, son kertede siyasî iktidarı ele geçirmektir...”
“Eğer bir milliyetçilik hareketi başka bir devlet içinde, örneğin özerk bir bölge olarak kalmaya razı ise, ya bunu bağımsızlık savaşımında geçici bir evre olarak kabul etmiştir ya da bir milliyetçilik hareketi değildir...” Bu iddianın sahibi Baskın Oran’a atıfta bulunan İrfan Sönmez, mesele üzerindeki ‘milliyetçi karakter’in, meseleyi sadece ‘insan hakları’ temelinde ele almanın zorluğuna ve bilim adamı diye takdim edilenlerin nasıl olumsuz katkılar yaptığına da parmak basıyor...
Sudan’dan Britanya’ya, Endonezya’dan İspanya’ya, Kanada’dan Fransa’ya kadar bilinen bütün problemli alanların masaya yatırıldığı ve konuya ilişkin uluslararası metinlerin ve neredeyse her dediği mutlak doğru kabul edilen Avrupa kökenli birlik ve mahkemelerin incelendiği bu çalışma, tek yönlü bilgi akışına maruz bırakılan insanımız ve araştırmacılarımız için çok önemli bir kaynak niteliğinde...
Bir devlet ve millet, elbirliğiyle oluşturulmuş yalanlar eşliğinde karanlığa doğru ‘fazla hissettirmeden’ çekiliyor... İrfan Sönmez, bu kitabıyla yalanları ve emelleri sıralayarak, millî birlik dâvâsına, siyasetçilerin de mutlaka yararlanması gereken, çok değerli ve bilimsel nitelikli omuz koymuş...
Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.
Oğuz Atay'ın tutunamayanlar adlı kitabını okuyan var mı ?
Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.
''Ben Aişe...
Muhammed'in (s) Aişe'siyim...''
aişe
Roman
Sibel Eraslan
Hakkında fazla konuşmayalım tamam fakat nasıl okunuyor bu kitap bir kılavuzu var mı Ya bir şey söyle ama hikayeyi anlatmadan bir tiyo ver öyle ilerleyeyim kör topal kitap okumak acayip sinir bozucu çok karışık anlatılıyor 150 sayfa oldu Turgut var Selim var baş aktörler fakat neler oluyor neler bitiyor çok karışık.
Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.
Bu kitabı 4-5 kere okumaya başladım her defasında yarıda bıraktım. Böyle kitap olur mu filan diyerek fırlatıyordum Seni şu anda çok iyi anlıyorum Sonu gelmeyen paragraflar aklıma geldi şu anda Okuması zor bir roman hatta roman içinde roman kabul. Kitap bittikten sonra ya çok seveceksin ya da vakit kaybı olarak değerlendireceksin bu biraz okuyan kişi ile alakalı. Hayatın kendisi kadar karmaşık , çoğu zaman hayatın kendisi kadar anlaşılmaz. Bu kitap için söylenebilecek en güzel şey bu bence.
DRaZeN PeTRoViÇ....(3)ANDRea MeNeGHiN....(11)
Bu yıl dünya iktisatçılarının ilgisini çeken bir çalışma yayınlandı. Henüz Türkçe'ye çevrilmedi diye biliyorum (Fransızca ve İngilizce baskıları var).
"21. Yüzyılda Kapital" - Prof. Dr. Thomas PIKETTY
http://www.dr.com.tr/kitap/capital-i...=0000000595391
Günümüzde kapitalizme getirilmiş en sağlam eleştiri olduğu yönünde yorumlar var. Servet-nüfus-paylaşım ilişkisi üzerinde ciddi tespitleri var.
Tamamını okuyamadım. Bitirince daha detaylı yazarım. Ancak teorik ekonomi çalışan arkadaşlara tavsiye ederim. Sadece bu dönemde değil belli ki gelecek zamanlarda da tartışılacak bir eser bu.
Konu Oğuz ZEYTİN tarafından (01.08.2014 Saat 14:24 ) değiştirilmiştir.
Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.
Kitabı okudum. Katalan, Bask ve Quebec örneklerini incelemelisiniz.
AB ülkelerinin "Azınlık" algısı, resmi dil dışındaki dillerle öğretimdeki yasaklayıcı uygulamaları ve dil birliğine verdikleri önemi yine bu kitapta okuyabilirsiniz.
Mesela Fransız Polinezyası'ndaki Sabrina Birk-Levy Davası'nın detaylarını öğrendim.
Faşist Franco'nun aslında liberal politikalarıyla Katalan ve Basklar'ın ayrılıkçı söylemlerinden vazgeçeceği düşünülmüş fakat zamanla tersi olmuş.
Belçika'nın siyasi durumunu biliyordum fakat dilin bu denli etkili olduğundan haberdar değildim.
Slovakya'da dil polisleri olduğunu duymuş muydunuz? Resmi dairelerde Slovakça'dan başka dillerde konuşanlara 5000 Euro ceza veriliyormuş.
Eğitim ile ilgili birçok detay var.
Kısacası, Türkiye'de önce eğitim dili ardından resmi dil olması istenen mahalli dillerin çok masum olmadığı kanısına bir kez daha varıyoruz. Özgürlük, demokrasi ve insan hakkı kılıfıyla süslenen bu zehir, nedense bize örnek gösterilen AB ülkelerinin uygulamasında öyle değil.
Konu Oğuz ZEYTİN tarafından (12.08.2014 Saat 12:09 ) değiştirilmiştir.
Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.
Cin Ali Serisi
Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar kitabı hakkında bir şeyler söyleyebilecek olan var mı? Nasıl bir kitaptır
571-1071-1299-1461-1923-1967
"AKÇAABAT SEBATSPOR"
TRABZONSPORiyi ki varsın Eren Bülbül...İyi ki varsın Arslan Kulaksız...
571-1071-1299-1461-1923-1967
"AKÇAABAT SEBATSPOR"
Araştırma, tarih, siyaset ağırlıklı okumalara ara verip Paulo COELHO'nun "Aldatmak" adlı kitabını okuyayım dedim. Simyacı'yı, Piedra Irmağının Kenarında Oturdum Ağladım'ı okumuştum. Aldatmak'ta o kitaplardaki tadı bulamadım. Eminim yine en çok satanlar arasına girecektir yine de.
http://www.canyayinlari.com/tanim.as...NW215GC3H4U2LB
*
Kütüphaneme iki önemli kitap katıldı:
Üretken yazarlardan Dr. Arslan TEKİN'in beklenen çalışması Kariyer Yayınları'ndan çıktı: "Muhsin Başkan"
Aynı adla daha önce Dil Sanatçısı ve Söz Ustası Yavuz Bülent BAKİLER Bey'in bir çalışması olmuştu.
http://www.pegem.net/kitabevi/171653...an-kitabi.aspx
Uzun zamandır beklediğim bir diğer çalışma bugün satışa çıktı: Rahmetli Mehmet GÜL - Kürt Dosyası (Bilgeoğuz)
http://www.pandora.com.tr/urun/kurt-...notlari/376337
Hem rahmetli Mehmet Gül hem rahmeti Muhsin Yazıcıoğlu hem de Arslan Tekin'in bizde ayrı yeri vardır (Üçü de babamdan yaşça oldukça küçüktürler. Yozgat'ta, Ankara'da ve İstanbul'da aynı ortamlarda bulunmuşlar, birlikte fikir kavgası vermişler. Hukukları vardı, talebesiydiler. Muhsin ve Mehmet Beyler'e Allah rahmet eylesin, Arslan Bey'in selametini versin).
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Konu Faik Yılmaz tarafından (25.09.2014 Saat 11:09 ) değiştirilmiştir.
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Elif Şafak'ın Firarperest'ini okudum.
Okudum dediysem emeğe saygı için zorla okudum.
Bir daha bu yazarı okumayı düşünmüyorum.
Şimdi, Tanrılar Susamışlardı adlı kitabı okuyorum. Bakalım neler olacak...
AB de ben slovakya disinda boyle bir uygulamaya sahit olmadim. 6 senedir macaristanda yasiyorum. devlet dairelerinde ingilizce konusup defalarca is gormuslugum var ve bana macarca konusmak zorundasinda denilmedi bir kez bile. sokaklarinda da yaydira yaydira arkadaslarla Turkce konusuyoruz yillardir daha bir kez ne polisinin ne de bir baskasindan bir tepki gormedim.
slovakya da buyuk bir macar nufusu var ve bu sekil uygulamalarin sebebi de bu,
yolda macarca konustugu icin darpedildigini soyleyen cok insanla tanistim.Slovakya kucuk bir ulke , Bratislava da guzel sehirdir ama irkciliga kurban gidip bir arka sokakta darp edilebilirsiniz. Bratislavada okuyan yabanci univesite ogrencilerinin darp edilmesi neredeyse olagan bir durum Bratislavada.
slovakya uygulamalari ile ABde ornek olabilecek bir model olmadigi gibi macar nufusuna yonelik yapmis oldugu uygulamalar nedeniyle tepki ceken bir ulke oldugunu belirtmek gerekir.
Uzun uzun zamandır buraya yazmadım.Geniş bir zamanımda son 2 ayda okuduğum kitapaları listeleyeceğim ama şu anda okumakta olduğum bir kitabı paylaşmak isterim...
Freud'un Kız Kardeşi
Yazar:Goce Smilevski
Mutlaka edinin,okuyun.
Çok enteresan ve de buram buram eski anı kokan bir eser...
Bu kitap, dünyaca ünlü psikanalist Sigmund Freud'un ve onun dört kız kardeşinin gerçekte de yaşanmış sarsıcı öykülerini anlatmaktadır. Freud, İkinci Dünya Savaşı döneminde Viyana'ya girmek üzere olan Hitler'in yaratacağı yıkımdan kurtarılmak için Londra'ya götürülür. Ona Londra'ya geçmesi için yardım eden kimseler, yanına almak istediği insanların isimlerini bir liste haline getirmesini isterler. Freud o listeyi hazırlar. Eşi ve çocukları dışında eşinin ailesi, doktoru, doktorunun ailesi, hizmetçileri, hatta küçük köpeği bile vardır listede. Ancak dört kız kardeşi yoktur.
Arafilboylu
Ve mikrofonlarımız Avni Aker'de...
Slovakya örneğinin detayları kitapta var, girmedim. Dil polisi örneği dikkat çekici olduğu için paylaştım.
Resmen AB üyesi bir ülke (küçük veya büyük) dilini koruma politikası işletirken, aday statüsündeki ülkenin önüne konulan program bunun tam tersi. Hukuki boyutta kabul edilemez. Üstelik Türkiye'deki son otuz yıllık bölücü gerçeklikle birlikte düşünüldüğünde hiç kabul edilemez.
Turist olmak veya yasal azınlık statüsü ise bambaşka.
Böyle buyurdu zerdüşt
Güzel bir kitap, felsefe ve felsefik yazarları sevenler için ideal. Tek bir şey söylemeliyim ki 1 defa da anlaşılmayacak bir kitap ve kesinlikle yavaş yavaş okunmalı. Birde hristiyanlığa ait genel kültür bilgisi olması insanın daha çok şey anlaması için.
Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.
Her temas bir iz bırakır - Emrah Serbes...Bildiğiniz Behzat Ç. işte.Böyle bir karakter için teşekkür etmek lazım kendisine.O dörtlü hatta Eda'yı da sayarsak beşli nerede olursa olsun izlerim, okurum, desteklerim.
Bir sorum olacak.
Orijinal veya korsan kitapların, temiz ve itina ile saklanması halinde, yazılarının solma veya deforme olma ihtimalleri nedir ?
Yani özellikle orijinal ve korsan arasında bir fark var mı ? Bir kitabı uzun yıllar saklayabilir miyiz ? En azından yaşça büyük olan birileri varsa tecrübesi var mı bu konuda sakladıkları kitaplar veya bir yerde görmüşlerdir.
Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)