Sayfa 1 Toplam 9 Sayfadan 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Toplam 219 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 25 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Güzel Yazılar

  1. #1
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart Güzel Yazılar



    evet hosunuza giden yazilari bekliyoruz.günün eglencesini yazinca olmuyor[img]smileys/smiley4.gif[/img]



    > >>DERT AGACI
    > >>Eski çiftlik evini restore etmek için tuttugum marangoz, isteki
    ilk
    >gününü
    > >>zorlukla tamamlamisti. Arabasinin patlayan lastigi onun ise bir
    saat geç
    > >>gelmesine neden olmus, elektrikli testeresi iflas etmis ve simdi
    de eski
    > >>püskü pikabi çalismayi reddetmisti. Onu evine götürürken
    yanimda adeta
    >bir
    > >>tas gibi oturuyordu. Evine ulastigimizda beni, ailesiyle tanismam
    için
    > >>davet etti. Eve dogru yürürken küçük bir agacin önünde kisa
    bir süre
    > >>durdu, dallarin uçlarina her iki eliyle dokundu. Kapi
    açiidiginda; adam
    > >>sasirtici bir sekilde degisti. Yanik yüzü tebessümle kaplandi,
    iki küçük
    > >>çocugunu kucakladi ve esine kocaman bir öpücük verdi. Daha
    sonra beni
    > >>arabaya yolcu etmeye geldiginde ; agacin yanindan geçerken
    merakim daha
    >da
    > >>artti ve ona eve giderken gördügüm olayi sordum. "O, benim dert
    agacim,"
    > >>dedi. "Elimde olmadan isimde bazi sorunlar çikiyor, ama sundan
    eminim ki
    >o
    > >>sorunlar, evime, esime ve çocuklarima ait degil. Bunun için bu
    sorunlari
    > >>her aksam eve girerken o agaca asiyorum. Sabahlari tekrar onlari
    oradan
    > >>aliyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz? "Ertesi sabah onlari
    almaya
    > >>gittigimde, astigim kadar çok olmadiklarini görüyorum...."
    Öfkeyle geçen
    > >>her dakikaniz, mutlulugunuzdan çalinmis 60 saniyedir !

  2. #2
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    fficeffice" />
    >Pesini birakmayacagim...
    >
    >Laf çikti bir kere agzimdan pesini birakmayacagim.
    >Yildiramayacaksin beni.
    >Sen beni zorladikça ben seni zorlayacagim. Sen benim
    >canimi yaktikça ben
    >seni daha çok sevecegim. Sen pes ettirmeye çalissan da
    >yilmayip ugrasacagim.
    >Birakip gitmek istedikçe ardindan gelecegim. Pes
    >etmeyecegim...
    >Önce düzenimi mahvettin. Herkesin sahip olmak istedigi
    >bir düzenim vardi.
    >Zamani geldi, durdun ve darmadagin ettin. Yilmadim.
    >Seni yine sevdim.
    >En degerli varligimi benden uzaklastirdin pes etmedim
    >sana daha çok
    >baglandim. O giderken ardindan agladim ama sana da
    >dayandim bir yandan.
    >Canimin yarisi, kardesimi de üzdün canini acittin yine
    >de kopamadim senden.
    >Isimi seviyordum yine durmadin. Huzurumu kaçirdin.
    >Yilmadim...
    >Zor isleri bana biraktin kolaylari alip gittin.
    >Hepsini tamamladim.
    >Zaman zaman direnemedim sana. Bazen bende birakmak
    >istedim seni. Çok yordun.
    >Çok ugrastin. Tamam dedim. Simdi senden vazgeçtim.
    >Yapamadim?
    >Zaman geldi imkansizi çikardin karsima. Ulasilamazi
    >istettin bana.
    >Ulasamayacagimi anladim aci çektim ama senden yine de
    >vazgeçmedim.
    >Geçemedim.
    >Yilmayacagim. Sen benimle ugrastikça ben sana
    >baglanacagim. Son nefesimi
    >verene kadar seni sevecegim.
    >Biliyorum durmayacaksin. Mutlulugun en güzeli
    >tattirirken bir yandan
    >acitacaksin. Askin en güzelini verirken tattiracaksin
    >ayriligi. Bazen
    >sevindirip bazen üzeceksin. Genellikle de ugrasacaksin
    >benimle.
    >Ama... Beni asla yildiramayacaksin.
    >Durmayacagim. Her sabah uyandigimda haykiracagim.
    >Seni seviyorum hayat... Seni seviyorum
    >

  3. #3
    Guests
    Ziyaretçi

    Standart

    Beyto iyi fikir burdan devam [img]smileys/smiley2.gif[/img]

  4. #4
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    Genç bir Yönetici, yeni Jaguar'i içinde kurulmus, biraz dahizlica, bir mahalleden geçiyordu. Park etmis arabalarinarasindan yola firlayan bir çocuk olabilir düsüncesiyle dikkatini daha cok yol kenarina vermisti.
    Bir seyin yola firladigini görünce hemen fren yapti amaaraci durana kadar geçen mesafede yola çocuk firlamadi. Bunun yerine, yepyeni arabasinin yan kapisina büyükçe bir tas çarpti.Dogru geri geri gitti. Sinirlenmis olan genç adam arabasindanfirladi ve tasi atan çocugu kaptigi gibi yakinda park etmis olan bir arabaningövdesine sikistirdi.
    Bunu yaparken de bagiriyordu: Sen ne yaptigini saniyorsunserseri ?
    Bu yaptigin ne demek oluyor? O gördügün yepyeni ve pahalibir araba ve attigin o tasin mahvettigi yeri düzelttirmek içinkaportaciya bir sürü para ödemek zorunda kalacagim.&n bsp;

    Neden yaptin bunu?"
    Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavir içindeydi.&n bsp;&n bsp;
    "Lütfen amca, lütfen kizmayin. Ben çok üzgünüm ama baskane yapabilirdim,bilemedim. Tasi attim, çünkü isaret etmemeragmen diger arabalar durmadi."Çocuk, gözlerinden süzülen yaslari elinin tersiylesilerek parketmis bir aracin arkasina isaret etti. "Abim orada.Yokustan asagiyuvarlandi ve tekerlekli sandalyesinden düstü ve ben onu&nb sp;
    kaldiramiyorum."Çocugun simdi hiçkiriklardan omuzlari sarsiliyordu vesaskin adama sordu:"Onu kaldirip tekerlekli sandalyesine oturtmama yardimedebilirmisiniz?Sanirim abim yaralandi ve benim için çok agir."
    Yönetici ne diyecegini bilemez halde bogazindakidügümdenyutkunarak kurtulmaya çalisti. Yerde yatan sakat çocugukaldiriptekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülümendiliniçikartip, çesitli yerlerinde olusmus ve kanayan yara vesiyriklaridikkatlice silmeye çalisti. Bir seyler söyleyemeyecekkadar duygulanmis olangenç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavasyavas uzaklasançocugunardindan bakakaldi.Jaguar marka arabasina geri dönüsü yavas yavas oldu ve yolonaçok uzun geldi. Arabanin yan kapisinda tasin biraktigi izçok derin ve netgörülürsekildeydi ama adam orayi hiç bir zaman tamir ettirmedi.&n bsp;
    Oradaki izi, su mesaji hiç unutmamak için sakladi:&nbs p;&nbs p;

    Hiç bir zaman yasamin içinden, seni durdurmak ve dikkatiniçekmekiçin birilerinin tas atmasina mecbur kalacagi kadar hizligeçme.
    Tanri ruhumuza fisildar ve kalbimizle konusur. Bazen, onudinlemek içinvaktimiz olmuyorsa,
    bize tas firlatmak zorunda kalir.
    Fisiltiyi dinle veya tasi bekle.
    Seçim senin...
    _________________________________________& nbsp;& nbsp;
    DUYMADAN SESLENMEYI BILIYORSA YÜREK,
    GÖRMEDEN SEVMESINI DE BILIR

    IÇINDEN SEVGI GEÇEN YOLDA;
    SEVGI ISIGI YOLUNUZU AYDINLATSIN



  5. #5
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart



    Alıntı Scholes Nickli Üyeden Alıntı
    Beyto iyi fikir burdan devam [img]smileys/smiley2.gif[/img]

    walla baktim günün eglencesinden olmuyor burdan devam edeklim dedim[img]smileys/smiley17.gif[/img]

  6. #6
    Guests
    Ziyaretçi

    Standart

    La yavas copy paste et yetisemiyom [img]smileys/smiley4.gif[/img] Edited by: Scholes

  7. #7
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    KISILIK fficeffice" />

    1982 yili Gazi Üniversitesi Basin Yayin Yüksek Okulu'nda 2.sinif
    ögrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasini bekliyor.
    Sinif,ögrencilerin gürültü patirtisiyla sallanirken sert görünümlü
    hoca kapida beliriyor, içeriye kizgin bir bakis atip kürsüye geçiyor.
    Tebesirle tahtaya kocaman bir (1) rakami çiziyor.
    "Bakin" diyor. "Bu,kisiliktir.Hayatta sahip
    olabileceginiz en degerli sey."
    Sonra (1)'in yanina bir (0) koyuyor:"Bu,basaridir.
    Basarili bir kisilik (1)'i (10) yapar".
    Bir (0) daha "Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz". Sifirlar böyle uzayip gidiyor:Yetenek... disiplin... sevgi... Eklenen her yeni (0)'in kisiligi 10 kat
    zenginlestirdigini anlatiyor hoca... Sonra eline silgiyi alip en bastaki
    (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sifir kaliyor. ve Hoca yorumu patlatiyor,
    "Kisiliginiz yoksa, öbürleri hiçtir"..

  8. #8
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart



    Alıntı Scholes Nickli Üyeden Alıntı
    La yavas cop paste et yetisemiyom [img]smileys/smiley4.gif[/img]

    [img]smileys/smiley36.gif[/img][img]smileys/smiley36.gif[/img][img]smileys/smiley36.gif[/img][img]smileys/smiley36.gif[/img]


    bu aksamlik bu kadar yeter o zaman[img]smileys/smiley4.gif[/img]

  9. #9
    tuğba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.08.2005
    Yaş
    39
    Mesajlar
    137

    Standart

    "güzel yazilar" basligi da güzel olmus tabi ama bence hüzünlü yazilar için ayri bi bölüm yapsan daha güzel olur Beytullah( ben de ne çok sey istedim di mi [img]smileys/smiley36.gif[/img]) Saka bi yana güzel bi bölüm olmus,ellerine saglik...

  10. #10
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    antagonist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26.03.2005
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    38
    Mesajlar
    2,640

    Standart



    Basligi yeni gördüm,günün eglencesine yazdim ama buraya da yaziyim dedim,asil yeri bura olsa gerek...


    Bi tane daha,bunu ilk okudugumda gözlerim doldu:
    Genç adam, ise giderken hergün yolunun
    üzerindeki güllerle dolu bahçeye bakmadan
    geçemezdi. Her sabah o rengarenk güller içini
    neseyle, sevinçle dolduruyordu. Günler geçtikçe
    güllere bakan gözleri, bahçedeki eve takilmaya
    basladi . Çünkü, son günlerde o evde, tül perdenin
    gerisinde bir genç kizin silüetini görüyordu. Her
    geçisinde güllere ve pencerede belli-belirsiz görünüp
    kaybolan genç kiza bakmadan edemiyordu.

    Bir sabah her zamankinden daha erken yola çikti.
    Bahçenin önüne geldiginde yüreginin titredigini,
    içinin ürperdigini hissetti; her gün tül perdenin
    arkasinda gördügü kiz, bahçede gülleri suluyordu.
    Güzel kiz, genç adami görünce yüzü kizararak içeri
    kaçti. Genç kizin hayali gözlerinden kaybolmasin
    diye gayret eder gibi gözlerini sabit bir halde bir
    güle dikerek öylece kalakaldi. Gördügü güzelligin
    etkisinde kalmis, sevdalandigini düsünüyordu.
    Genç adam, artik hergün bir öncesine göre
    biraz daha erken geçiyordu, kizi tekrar görürüm
    umuduyla. Fakat tüllerin gerisinde görünüp kaçan
    bir silüetten baska sey göremiyor, kahroluyordu.
    Genç kiz da her sabah heyacanla tüller arkasina
    geçiyor, genç adamin gelmesini bekliyordu.

    Bir gün, genç adam bahçenin önünden geçmedi.
    Genç kiz gün boyunca bosuna bekledi. Ertesi gün,
    daha ertesi gün yine bosuna bekledi, genç adam
    gelmedi. Genç kizin yüregine hüzün doluyordu.

    Baska bir gün, yine umutsuz gözlerle yola
    bakarken, bir grup insanin omuzlarinda tabutla
    geçtiklerini gördü genç kiz. Aklindan geçen
    korkunç düsünceden tüm vücudunun titredigini
    hissetti, yüregi sikisti; yoksa genç adam ölmüs
    müydü !.. Genç kiz yine hergün tüllerin arkasina
    geçiyor, bos gözlerle disari bakiyordu. Yüzü de,
    artik bakmadigi, sulamadigi gülleri gibi soluyordu.

    Genç adam bir gün yine geçti bahçenin önünden.
    Bir aydir yattigi hastaneden sonunda çikmis,
    ilk is olarakta güllü bahçenin önüne gelmisti.
    Ama ümit içinde geldigi bahçenin önünde, gülen
    yüzü asildi; bahçedeki güller solmus, pencere kara
    perdelerle simsiki kapatilmisti. Genç adam yolda
    oynayan çocuklara sordu; "Bu evde kimse
    yasamiyor mu?" Bir çocuk; "Ihtiyar bir kadin
    yasiyor." dedi. Genç adam cevabini duymaktan
    korkarcasina, baska bir soru sordu ;
    " Burda yasayan genç kiz ne oldu ?"
    Çocuklardan biri atildi; "O öldü."dedi, genç adamin
    yana düsen kollarini, yasaran gözlerini görmeden
    baska bir çocuk atildi; "Verem olmus, dün öldü."

    Yillar sonraydi, küçük bir çocuk heyacanla
    annesiyle babasinin yanina kostu,
    güller arasinda, sallanan sandalyede
    oturan ihtiyar adami göstererek bagirdi;
    "Dedem gülüyor, dedem gülüyor baba !.."
    Kosarak ihtiyarin yanina gittiler, gülerken hiç
    görmedikleri yüzüne baktilar. Elinde bir gül olan
    ihtiyar adamin yüzüne, gerçekten bir gülümseme
    yayilmisti; biten bir hasrete seviniyormus gibi,
    yillardir görmedigi birine kavusuyormus gibi mutlu
    bir gülümseyisti bu. Fakat gözleri kapaliydi...
    fficeffice" />AMESPACE PREFIX = O />

  11. #11
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart



    Alıntı tugba Nickli Üyeden Alıntı
    "güzel yazilar" basligi da güzel olmus tabi ama bence hüzünlü yazilar için ayri bi bölüm yapsan daha güzel olur Beytullah( ben de ne çok sey istedim di mi [img]smileys/smiley36.gif[/img]) Saka bi yana güzel bi bölüm olmus,ellerine saglik...

    "hüzünlere merhaba" nasil olur tugba[img]smileys/smiley4.gif[/img]sagol bu arada[img]smileys/smiley17.gif[/img]

  12. #12
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    süleylan böyle güzel yazilarin devamine bekliyoruz[img]smileys/smiley2.gif[/img]

  13. #13
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart


    fficeffice" />






    Karsiliksiz sevgi !




    Bu, Vietnam'da savasan ve sonunda evine dönecek olan John adinda bir askerin hikayesidir. John evine


    gitmeden önce, San Francisco'da bulunan annebabasina telefon açti." Sevgili anne ve babacigim, sonunda


    eve geliyorum ama birsey sormakistiyorum. Bir arkadasimi da beraber eve getirebilirmiyim? "Tabii ki "


    diye cevapladilar. "Onunla tanismaktanmutlulukduyariz". "Ama bilmeniz gereken birtey var" diye


    John devam etti," o savasta agir yaralandi. Kara mayinina basti ve koluilebacaginikaybetti.


    Baska gidecek hiçbir yeri yok. Onun bizegelmesini vebizimleyasamasini istiyorum". " Bunu duyduguma


    çok üzüldüm oglum, belki kalacak baskabir yerbulmasiiçinona yardimci olabiliriz""O hayir , onun


    bizimle yasamasini istiyorum .""Oglum," dedi babasi, " sen ne istediginin farkinda degilsin. Böylebüyük


    bir sorunu olan birisi bizi çok rahatsiz eder. Bizim kendi hayatimizvarveböyle farkliliga izin veremeyiz.


    Bence sen eve gelmeli vebu çocuguunutmalisin. O kendi yasamini devam ettirmenin bir yolunubulacaktir."


    O andan sonra, John telefonu kapatti. Anne ve babasi ondan baska bir sözduymadilar...Birkaç gün sonra,


    San Francisco polisinden bir telefon geldi.Ogullarininbir binadan düserek dügünü söylediler. Polise göre


    intihardi.Anne ve babatelasla uçaga binerek ogullarinin teshisini yapmak için SanFrancisco'dakiteshis


    morguna gittiler. John'u teshis etmislerdi. Ama gözlerifaltasigibiaçilarak... Bilmedikleri birseyi


    farkettiler. John'un bir bacagi vebirkoluyoktu...


    Bu hikayede ki anne ve baba birçogumuza benzer.Etrafimizda iyigörünenveneseli insanlari sevmek bize


    kolay gelir, ama bize rahatsizlik verenözellikle bizim kadar saglikli olmayan, bizim kadar güzelolmayan


    ve bizim kadar zeki olmayan insanlardan uzakdurmayi tercihederiz.Çok sükür ki bizi bu kategoride


    gören birisi yok. Karsiliksizsevmeyibasaran birisi sonsuza kadar ailemizdendir ne kadar çirkin ne kadar


    fakirne kadar engelli olursak olalim.


    Bu gün yatmadan önceTanriya birazdahaduaederek insanlari olduklari gibi kabul etmemizi saglamasini


    isteyelimvenekadar farkli olurlarsa olsunlar onlara karsi dahaanlayisliolabilmeyiisteyelim.


    Arkadaslar çok nadir bulunan cevherlerdir.Onlar sizigüldürürvebasarmaniz için destekler. Bazen tek


    kelime bazen bircümlepaylasirlaramaher zaman kalbinizi ona açmanizi beklerler.



  14. #14
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    fficeffice" />yasamak için bi neden?


    çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere oldugundan, spor
    ayakkabilara ragbet fazlaydi. Gerçi mallar lüks sayilmazdi ama, küçük bir
    dükkan için yeterliydi. Onlarin en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk
    vitrine dogru biraz daha yaklasti. Fakat bir koltuk degnegi
    kullanmaktaydi. Hem de güçlükle..
    Adam ona bir kez daha göz atti. Üstündeki pantolonun sol kismi, dizinin
    alt kismindan sonra bostu. Bu yüzden de saga sola uçusuyordu.
    Çocugun baktigi ayakkabilar, sanki onu kendinden geçirmisti. Bir müddet
    öyle durdu. Daldigi hülyadan çikip yola koyuldugunda, adam dükkandan
    disari firlayip:
    ? Küçükk!. diye seslendi. Ayakkabi almayi düsündün mü? Bu seneki modeller
    bir harika!.
    Çocuk, ona dönerek:
    ? Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti. Ama benim bir bacagim
    dogustan eksik.
    ? Bence önemli degil!. diye, atildi adam. Bu dünyada her seyiyle tam insan
    yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacagi. Kiminin de akli ya da
    imâni.
    Küçük çocuk, bir sey söylemiyordu. Adam ise konusmayi sürdürdü:
    ? Keske imanimiz eksik olacagina, ayaklarimiz eksik olsa idi.
    Çocugun kafasi iyice karismisti. Bu sefer adama dogru yaklasip:
    ? Anlayamadim!. dedi. Neden öyle olsun ki?
    ? Çok basit!. dedi, adam. Eger imanimiz yoksa, cennete giremeyiz. Ama
    ayaklar yoksa, problem degil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hatta
    sakat insanlar, saglamlara oranla, daha fazla mükafat görecekler...
    Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektigi acilar,
    hafiflemis gibiydi. Adam, vitrine isaret ederek:
    ? Baktigin ayakkabi, sana yakisir!. dedi. Denemek ister misin?
    Çocuk, basini yanlara sallayip:
    ? Üzerinde 30 lira yaziyor, dedi. Almam mümkün degil ki!.
    ? Indirim sezonunu, senin için biraz öne alirim!. dedi adam. Bu durumda 20
    liraya düser. Zaten sen bir tekini alacaksin, o da 10 lira eder.
    Çocuk biraz düsünüp:
    ? Ayakkabinin diger teki ise yaramaz!. dedi. Onu kim alacak ki?
    ? Amma yaptin ha!. diye güldü adam. Onu da, sag ayagi eksik olan bir
    çocuga satarim.
    Küçük çocugun akli, bu sözlere yatmisti. Adam, devam ederek:
    ? Üstelik de ögrencisin degil mi? diye sordu.
    ? Ikiye gidiyorum!. diye atildi çocuk. Üçe geçtim sayilir.
    ? Tamam iste!. dedi adam. 5 Lira da ögrenci indirimi yapsak, geri kalir 5
    lira. O da zaten pazarlik payi olur. Bu durumda ayakkabi senindir, sattim
    gitti!.
    Ayakkabici, çocugun saskin bakislari arasinda dükkana girdi. Içerdeki raflar
    onun begendigi modelin aynisiyla doluydu. Ama adam, vitrinde olani
    çikartti Bir tabure alip döndükten sonra, çocugu oturtup yeni
    ayakkabisini giydirdi.
    Ve çikarttigi eskiyi göstererek
    ? Benim satis islemim bitti!. dedi. Sen de bana, bunu satsan memnun olurum.
    ? Saka mi yapiyorsunuz? diye kekeledi çocuk. Onun tabani delinmek üzere.
    Eski bir ayakkabi, para eder mi?
    ? Sen çok câhil kalmissin be arkadas.. dedi, adam. Antika esyalardan
    haberin yok her halde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar.
    Bu yüzden ayakkabin, bence en az 30- 40 lira eder.
    Küçük çocuk, art arda yasadigi soklari, üzerinden atabilmis degildi.
    Mutlaka bir rüyada olmaliydi. Hem de hayatindaki en güzel rüya. Adamin,
    heyecandan terleyen avuçlarina sikistirdigi kagit paralara göz
    gezdirdikten sonra, 10 liralik banknotu geri vererek:
    ? Bana göre 20 lira yeterli.. dedi. Indirim mevsimini baslattiniz ya!..
    Adam onu kiramayip parayi aldi. Ve bu arada yanagina bir öpücük kondurdu.
    Her nedense içi içine sigmiyordu. Eger bütün mallarini bir günde satsa,
    böyle bir mutlulugu bulamazdi.
    Çocuk, yavasça yerinden dogruldu. Sanki koltuk degnegine ihtiyaç
    duymuyordu. Simsicak bir tebessümle tesekkür edip:
    ? Babam hakliymis!. dedi. ?Sakat oldugum için, üzülmeme hiç gerek yok!.?
    demisti.



  15. #15
    çisemusta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.02.2005
    Yaş
    29
    Mesajlar
    106

    Standart

    lütfen kisa yazin okuyamiyorum.

  16. #16
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    antagonist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26.03.2005
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    38
    Mesajlar
    2,640

    Standart



    Alıntı Beytullah Nickli Üyeden Alıntı
    süleylan böyle güzel yazilarin devamine bekliyoruz[img]smileys/smiley2.gif[/img]

    Devami gelcek insallah...Power Point sunumlari var onalari yüklesem olur mu?


    Iste ilki lütfen indirin:


    http://rapidshare.de/files/5252970/Dostum.pps.html

  17. #17
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart



    Alıntı çisemusta Nickli Üyeden Alıntı
    lütfen kisa yazin okuyamiyorum.

    cnm be sende okuyabildigin kadarini oku[img]smileys/smiley36.gif[/img]

  18. #18
    tuğba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.08.2005
    Yaş
    39
    Mesajlar
    137

    Standart

    Bak gerçekten "hüzünlere merhaba " güzel olurdu Beytullah.Neyse hadi bu kadariyla yetinelim artik [img]smileys/smiley1.gif[/img]Bu arada hikayeler çok iyi gidiyo tebrikler [img]smileys/smiley32.gif[/img]

  19. #19
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart



    Alıntı tugba Nickli Üyeden Alıntı
    Bak gerçekten "hüzünlere merhaba " güzel olurdu Beytullah.Neyse hadi bu kadariyla yetinelim artik [img]smileys/smiley1.gif[/img]Bu arada hikayeler çok iyi gidiyo tebrikler [img]smileys/smiley32.gif[/img]

    yok o deyil tugba sanki hikayeleri kendim yazmis gibi oldumneyse bidaha böyle bir baslik acarsak senin fikrinide aliriz artik[img]smileys/smiley2.gif[/img]

  20. #20
    tuğba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    23.08.2005
    Yaş
    39
    Mesajlar
    137

    Standart



    Tabi canim biliyoruz senin yazmadigini (hakaret gibi oldu,pardon [img]smileys/smiley36.gif[/img]) Hani bizle paylasiyosun ya ondan tesekkür ediyoz.Bu arada bence de benim fikrimi alirsaniz fena olmaz yani(ne ukelayim di mi [img]smileys/smiley36.gif[/img])

  21. #21
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    Alıntı tugba Nickli Üyeden Alıntı


    Tabi canim biliyoruz senin yazmadigini (hakaret gibi oldu,pardon [img]smileys/smiley36.gif[/img]) Hani bizle paylasiyosun ya ondan tesekkür ediyoz.Bu arada bence de benim fikrimi alirsaniz fena olmaz yani(ne ukelayim di mi [img]smileys/smiley36.gif[/img])


    hakaretin bu kadarida olmazki[img]smileys/smiley36.gif[/img]bu arada tugba hani sen yazmamisin güzel yazi bekliyoz ama[img]smileys/smiley17.gif[/img]ukelalik konusuna gelince eh birazcik ölesin(saka saka he sonra kavga filan ederiz[img]smileys/smiley36.gif[/img])

  22. #22
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart


    Biliyorum artik hiç bir sey eskisi gibi olamayacak. Hissediyorum,
    bir daha
    asla eskisi kadar önemli olmayacak hiç bir sey. Tek tadimdin
    hayattan
    aldigim, tadim kalmadi... Düserken dipsiz uçuruma, tutundugum
    dalimdin,
    kayip gittin avuçlarimdan, kirildin. Yasama bagimdin dügüm
    dügüm,
    koparildin, acimadi ki diller, daha sicagini yasarsin derken
    kör
    yürekliler...

    Umuda dönüktü yüregim, gri gök yüzüne gördügüm bembeyaz
    buluttun. Çamur
    deryasi içerisinde soluklanabildigim tek yesilimdin. Bir ölüm
    sessizligi
    yasarken ben, güvercinin kanadindaki ses oldun kulaklarimda...
    Yasadigim
    tükenisin, acinin, mutsuzlugun son duragiydin. Bir sen vardin
    yürekten
    hissedebildigim, bir sen delice içime isleyen... Senleyken doluyordu
    cigerlerim havayla ancak. Sen varken atabiliyordu yüregim. Kanim
    damarlarimda tenini hissetigim anlarda hareketleniyordu.

    Önce aski yitirdin sen. Hiç aramaya da gerek duymadin bile. Içini
    bosalttigin için, yittiginin farkina bile varmadin. Sonrada "bizi"
    kaybettin... Müsvedde defterinde unuttun aski, temize geçemedin...
    Bir
    ormanin içinde buldun kendini. O ormandaki her agaçtan farkli
    meyvelerle
    beslerim sandin ruhunu. Oysa çevrende bir sürü aci ve yalnizlik
    meyvesi
    veren agaç oldugunu ve onlari üreten agaçlari büyüttügünü
    göremedin...

    Paylasmak, konusmak, anlatmak, dinlemek yerine aski sadece tene
    dokunmakti
    olarak tanimladin... Ya ask bu degil ya da ben farkli yasiyor,
    görüyor,
    biliyor, hissediyorum. Ask, yagmurun topragi islatmasindaki hüzün,
    çiçege
    hayat vermesindeki sevinç, yarim ayin günesle bulusmasi, denizin
    kayaliklari
    dövmesi degil belki de. Belki de ask, gönül gözüyle bakip,
    yürekten
    hissetmek degil...

    Çaresizdir sarsilir yüregim, sanki bir gemidir
    Bu sessizlik, hüzün dolu askimin matemidir
    Matem tutan gemimde, inan bu son seferimdir...

  23. #23
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    Bilmiyorum siz istediklerinizi "sirasinda" yapabildiniz mi? Ben hiç
    yapamadim. Küçükken anneannem cebinde tasidigi bir tomar anahtarla
    kilerdeki dolaplari açtigi zaman, canim pestil isterdi. Bilirdim
    sapsari kayisi pestilleriyle, kararmis mor erik pestillerinin hangi
    dolapta oldugunu. Anneannem:
    "Simdi sirasi degil, birazdan yemek yiyecegiz", derdi. Yemekten
    sonra ise yavas yavas herkes ögle uykusuna yatardi.
    Sayet "Belki sirasi gelmistir" diye yine pestil istersem,
    Anneannem:
    "Simdi sirasi degil. Bak herkes yatti. Sen de yat. Ondan sonra..."
    derdi.

    Ögle uykusundan sonra pestil istedigim zaman da cevap yine
    ayniydi:
    "Simdi sirasi degil. Aç karnina dokunur. Nerdeyse aksam oluyor.
    Birazdan yemek yiyecegiz..:"
    Bir türlü sirasina rastlatamamistim pestil istemeyi.

    Bir gün babam bos bulunup bana iki çam agacinin arasina, kolan
    vurdukça göklere uçacak bir salincak kurmayi vaadetmisti. Ama bir
    daha bu vaadini hiç animsamaz göründü. Ikide bir anneme gider:
    Haydi söyle babama, salincagi kursun", derdim.
    Annem: "Simdi sirasi degil, basi agriyor," derdi. Basi agrimazsa
    gazete okudugu için salincak kurmasini istemenin zamani degildi.
    Gazete okumuyorsa banyoya girecegi için... Salincak istemenin de
    bir türlü sirasini getiremedimdi

    Yaz günleri bahçe kapisinin önünden, "Visnee kaymak" diye bagirarak
    dondurmacilar geçerdi. Kosa kosa içeri gelir: "Dondurma alayim mi,"
    diye sorardim. "Simdi sirasi degil," derlerdi.

    Birlikte çocuk dergilerinin bulmacalarini çözmeyi önerirdim: "Simdi
    sirasi degil," derlerdi. Bir seytan uçurtmasinin kuyrugunu bile
    yapmaya yanasmazlardi: "Simdi sirasi degil," derlerdi.

    Okulda ögretmen ders anlatirken, aklima gelen bir seyi sormak için
    parmagimi kaldirirdim. Ogretmen bir süre görmezlikten gelirdi
    parmagimi. Kolum yanlis yere dikilmis fasulye sirigi gibi öyle
    havada kalirdi. Sonunda ögretmen: "Simdi sirasi degil, indir
    bakayim parmagini asagiya," derdi

    Etüdlerde gizli gizli roman okurken de, bir müdür muavini basima
    dikilir: Siimdi sirasi mi roman okumanin, kapat onu da dersine
    çalis," derdi. Ilk yazdigim yazilara da yazi isleri müdürleri ayni
    gerekçeyle karsi çikmislardi: "Simdi sirasi degil bunun,"
    diyorlardi. Piyeslerim için de ayni itirazi çok duydum: "Iyi ama
    simdi sirasi degil..."

    Asik oldugum zamanlar yemekte, yahut yürürken, yahut otururken,
    canim birden öpüvermek isterdi yanimdaki sevgiliyi. Kursagimda
    kalirdi arzum. Bir el, vagon tamponu gibi yavasça iterdi yüzümü:
    "Hisst yapma, simdi sirasi degil,"

    Parlamentoda konusurken de sik sik bagirirlardi: "Amma yaptin yahu,
    simdi sirasi mi bunun?"

    Velhasil hiç bir seyin sirasini tam getiremedim. Ama sirasiz
    mirasiz bir seyler yapmaya çalistim kendimce.
    Bir sey yapmak için sirasini bekleyenler ise, genellikle hiç bir
    sey yapamadilar. Öteden beri aklima takilip kalmistir, bir seyi
    yapip yapmamanin "sirasi"ni kimin saptadigi.. Ve kendimce söyle
    demisimdir:

    ffice:smarttags" />BIR SEYI YAPMANIN SIRASI, ONU YAPMAK ISTEDIGIN ANDIR. ZAMAN AYARINI
    TERS KULLANMISSAN ZATEN TOZ OLUR GIDERSIN. YOK TERS
    KULLANMAMISSAN, "SIMDI SIRASI MIYDI" DIYENLERE UZAKTAN NANIK
    YAPARSIN SIRASINDA MI DOGUP ÖLÜYORUZ KI, HER SEYI SIRASINDA
    YAPABILELIM..

  24. #24
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    > > Ögrendik ki....
    > > > Bir tek insanin bize ''iyi ki varsin'' demesi, varoldugumuz
    > > > için mutlu olmamizi saglar....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Kibar olmak, hakli olmaktan daha önemlidir.
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Hayat sartlari bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasada hepimiz
    > > > çilginliklarimizi paylasacak birini ariyoruz....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Bazen tek ihtiyacimiz olan bir el ve bizi anlayacak bir
    > > > yürektir.....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Parayla ''klas insan'' olunmuyor....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Gün içinde basimiza gelen küçücük seyler gün sonunda koca bir
    > > > mutluluga dönüsüyor....
    > > >
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Inkar edip içimizde sakladigimiz seyler gerçekligini
    > > > kaybetmiyor....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Biriyle dalastigimizda tek basardigimiz onun bize daha çok zarar
    > > > vermesini saglamaktir....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Her yarayi saran zaman degil sevgidir....
    > > >
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Çabuk olgunlasmak için zeki insanlardan çevre edinmek
    > > > gerekir.....
    > > >
    > > > Ögrendik ki...
    > > > Karsilastigimiz herkes bir gülüsümüzü hak eder.....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Hiç kimse mükemmel degildir....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavusmanin bedava
    > > > yoludur....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Hepimiz zirvede olmak istesek de asil keyif oraya tirmanirken
    > > > yasadiklarimizdir....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > Zamanimiz ne kadar azsa yapacak isler o kadar çoktur....
    > > >
    > > > Ögrendik ki....
    > > > BIRINI NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BIZDEN O KADAR ÇABUK
    > > > ALIYOR.....
    > > >
    > > >

  25. #25
    Beytullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.10.2004
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    40
    Mesajlar
    2,096

    Standart

    PAHALI EVfficeffice" />




    Aaron Hacker'in emlak bürosunun önünde New York plakali, kirmizi, spor bir araba durdu. Arabadan inen sisman adam, büroya dogru yürüdü. Sicaktan ter, ince elbisesinin üstüne kadar çikmisti. 50 yasinda görünüyordu. Yüzü heyecandan kizarmis, fakat kisik gözlerindeki kararli, donuk bakis degismemisti. Içeriye girince basiyla Aaron'a selam verdi.
    'Bay Hacker?'
    Aaron gülümseyerek, 'Evet benim, sizin için ne yapabilirim. Bay..?'
    Sisman adam, 'Dill' diyerek kendisini tanitti.
    'Zamanim çok az, hemen konuya girsek iyi olacak.' dedi.
    'Benim için de iyi olur Bay Dill. Ilgilendiginiz belli bir yer var mi?'
    'Dogrusunu isterseniz, evet. Kasabanin kenarindaki eski bina.'
    'Sütunlu ev mi?'
    'Ta kendisi. Yanilmiyorsam üzerinde SATILIK tabelasi var.'
    Aaron kuru bir sesle, 'Evet.' dedi, 'Bizim satis listemizdedir.'
    Kalinca bir defterin yapraklarini karistirdi. Sonra daktilo ile yazilmis bir sayfayi isaret etti:
    '160 yillik bina. 8 odasi, 2 banyosu, otomatik gaz firini, genis teraslari, çevresinde agaçlari var. Çarsiya, okula yakin. 750.000 dolar.' diye okudu ve ekledi:
    'Hala ilgileniyor musunuz?'
    Adam oturdugu yerde rahatsiz olmus gibi kipirdandi.
    'Neden olmasin. Olumsuz bir yani mi var?'
    Aaron, 'Aslina bakarsaniz, bu evi defterime yalnizca yasli Sade Grim'in hatiri için kaydettim. Ev asla onun istedigi kadar etmez. Uzun zamandir onarim görmemis çok eski bir binadir. Kirislerden kimi birkaç yil içinde çökecek durumda. Bodrumu ise yilin yarisinda su ile doludur.'
    'Öyleyse sahibesi neden bu kadar çok istiyor.'
    Aaron omuz silkti.
    'Herhalde kendisi için manevi degeri olacak. Çok eskiden beri ailesine aitmis.'
    Sisman adam gözlerini yerde gezdirdi:
    'Bu çok kötü.' dedi.
    Basini kaldirip Aaron'a bakti ve çekingen bir biçimde gülümsedi:
    'Hosuma gitmisti. O, nasil söylesem bilemiyorum, tam aradigim evdi.'
    Aaron güldü:
    '100.000 dolara belki iyi bir alisveris olurdu ama, 750.000 dolara... Sanirim Sade'in düsüncesini de anliyorum. Hiç bir zaman fazla parasi olmadi. Kendisine kentte çalisan oglu bakiyordu. Sonra adam 5 yil önce öldü. Onun için evi satmanin akillica bir is olacagini biliyor. Fakat gönlü bir türlü evden ayrilmaya razi olamiyor. Bu yüzden eve kimsenin almaya yanasamayacagi bir fiyat koyuyor. Böylece kendini avutuyor.'
    Üzgün bir ifade ile basini salladi.
    'Dünya ne kadar garip degil mi?'
    Dill soguk bir sesle:
    'Evet.' dedi.
    Sonra ayaga kalkti.
    'Kendisini bulup fiyati biraz düsürmesini isteyecegim.'
    Otomobilini Bayan Grim'in evinin önündeki yikik dökük, çürümüs tahta parmakliklarin önüne park etti. Evin çevresini tümüyle yabani otlar kaplamisti. Kapiya çikan kadin kisa boylu, beyaz saçli idi. Yüzündeki hatlar, küçük inatçi görünüslü çenesine kadar iniyordu. Havanin sicak olmasina karsin sirtinda kalin, yün bir örme hirka vardi.
    'Bay Dill olmalisiniz. Aaron Hacker buraya gelmekte oldugunuzu telefonda söyledi. Içeri girmez misiniz?'
    Dill, 'Disarisi korkunç derecede sicak.' diye söylendi.
    'Öyleyse içeri girin. Buzluga biraz limonata koymustum. Içeriz.'
    Içerisi los ve serindi. Panjurlar kapatilmisti. Eski tarz genis koltuklarla dösenmis büyük bir salona girdiler. Yasli kadin ellerini siki kenetleyerek sallanan bir sandalyeye oturdu. Sisman adam öksürdü.
    'Bayan Grim, az önce emlâkçiniz ile konustum.'
    Kadin, 'Tümünden haberim var.' diye sözünü kesti.
    'Aaron fikrimi degistirebileceginiz düsüncesi ile sizi buraya yollamakla akilsizlik etmis. Dogrusunu isterseniz amacimin bu olduguna da pek emin degilim.'
    'Bayan Grim, sizinle biraz konusabilecegimi sanmistim.'
    Bayan Grim sallanan sandalyesini gicirdatarak arkasina yaslandi:
    'Konusmak için para alinmaz, ne istiyorsaniz söyleyin.'
    'Evet,haklisiniz.'
    Adam beyaz bir mendille yüzünün terini sildi:
    'Izin verirseniz anlatayim. Bir is adamiyim. Bekarim. Uzun yillar çalistim ve iyi bir servet yaptim. Artik dinlenmeyi hak ettim. Yasamimin sonlarini geçirebilecegim sakin bir yer ariyorum. Burayi sevdim. Bir kaç yil önce Albany'ye giderken buradan geçmistim. O zaman bir gün buraya yerlesebilecegimi düsünmüstüm. Bugün kasabadan tekrar geçerken, burayi gördüm. Tam istedigim yerdi.'
    'Burayi ben de severim, Bay Dill. Böyle oldukça yüksek bir fiyat isteyisimin nedeni de bu zaten.'
    Dill gözlerini kaldirip yasli kadina bakti.
    'Oldukça yüksek bir fiyat degil mi? Kabul etmelisiniz ki Bayan Grim, bu günlerde böyle bir ev en fazla...'
    'Yeter.' diye bagirdi kadin:
    'Bay Dill bu konuda sizinle kesinlikle tartismak istemiyorum... Eger istedigim parayi vermeyecekseniz, üzerinde durmayalim.'
    'Fakat, Bayan Grim...'
    'Iyi günler Bay Dill.'
    Adamin da ayni seyleri yapmasini belirten bir tavirla ayaga kalkti. Fakat adam kalkmadi:
    'Bir dakika bayan, delilik oldugunu biliyorum ama, istediginiz parayi ödeyecegim.'
    yasli kadin uzun süre adama bakti:
    'Emin misiniz, Bay Dill?'
    'Kesinlikle, yeterince param var. Eger evi satmanizin tek yolu buysa, parayi alacaksiniz.'
    Grim hafifçe gülümsedi:
    'Sanirim limonata iyice sogumustur. Size getireyim. Siz içerken ben de evi anlatirim.'
    Kadin elinde tepsi ile geriye döndügünde Dill yine mendille alnindaki terleri siliyordu. Limonatayi zevkle yudumlamaya basladi.
    Yasli kadin sallanan sandalyesine yaslanirken:
    'Bu ev...' diye söze basladi, '1902'den beri aileme aittir. Kasabadaki en saglam ev olmadigini da biliyorum. Oglum Michael dogduktan sonra bodrumum su basti. O günden bu yana da bir türlü kurutamadik. Aaron bazi yerlerin çürüdügünü de söylüyor. Yine de bu eski evi severim. Bilmem anlatabiliyor muyum?'
    Dill:
    'Evet.' dedi.
    'Michael 9 yasinda iken babasi öldü. Ondan sonra sikintilar basladi. Michael belki de benden çok babasini özlüyordu. Çok vahsi ve hasin bir çocuk olmustu. Liseyi bitirince kasabayi terk edip kente gitti. Çok hirsli bir insandi. Kentte ne yaptigini bilmiyorum. Fakat basariya ulasmis olmaliydi. Bana düzenli para gönderirdi.' Gözleri nemlenmisti.
    'Kendisini 9 yil görmedim. Dokuz yil sonra geldiginde basi dertte idi. Zayif ve yaslanmis bir durumda bir gece yarisi çika geldi. Yaninda ufak, siyah bir valizden baska bir sey yoktu. Valizi elinden almak istedigim zaman bana vurdu. Bana, annesine vurdu. Ertesi gün bir kaç saat için evi terk etmemi söyledi. Ne yapmak istedigini açiklamadi. Döndügümde valiz ortadan yok olmustu.'
    Sisman adam gözlerini limonata bardagina dikmis öylece dinliyordu.
    'O gece evimize bir adam geldi. Içeriye nasil girdigini bilmiyorum. Michael'in odasindan sesler duydum. Oglumun içinde bulundugu tehlikenin ne oldugunu ögrenmek istiyordum. Kapinin arkasindan dinlemeye çalistim. Fakat yalnizca bagrismalar tehditler ve...'
    Bir an durakladi. Omuzlari sarsiliyordu:
    '...ve bir silah sesi duydum.' diye devam etti:
    'Içeriye girdigim zaman yatak odasinin penceresi açikti ve yabanci gitmisti. Michael'im da yerde yatiyordu. Ölmüstü. Tüm bunlar bundan 5 yil önce oldu. Ondan sonra polis bana olanlari anlatti. Michael ve tanimadigim o adam birçok suç islemisler. Bir sürü yerlerden bir kaç milyon dolar çalmislar. Michael parayi alip kaçmis. Parayi bu evde, hala bilemedigim bir yerde saklamisti. Sonra diger adam hissesini almak için oglumu arayip bulmustu. Paranin yok oldugunu görünce de oglumu öldürmüstü.'
    Basini kaldirip adama bakti.
    'Iste o zaman evimi 750.000 dolara satisa çikardim. Bir gün oglumun katilinin dönecegini biliyordum. O bir gün gelip fiyati ne olursa olsun evi almak isteyecekti. Bütün yapacagim, yasli bir kadinin köhne evine bu kadar çok para vermeye razi olacak adami buluncaya kadar beklemekti.'
    Sandalyesini agir agir salliyordu. Dill bardagi yere birakti, diliyle dudaklarini yaladi.
    'Uff!' dedi.
    'Bu limonata çok aci...'
    Bakislari canliligini kaybetti, hafif titreme ile basi, omzunun üzerine cansiz düstü.

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. sizce dünyanin en güzel stadi hangisi?
    Konu Sahibi 61 POWER Forum Türk Futbolu
    Cevap: 61
    Son Mesaj : 23.04.2006, 02:57
  2. En Güzel Söz..
    Konu Sahibi MeKanSiZ Forum Ganita
    Cevap: 48
    Son Mesaj : 15.04.2006, 18:39
  3. Güzel bir test
    Konu Sahibi TURHAN Forum Ganita
    Cevap: 45
    Son Mesaj : 14.08.2005, 12:32

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •