<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comffice
ffice" /><O:P></O:P>
Merhaba Arkadaslar,
<O:P></O:P>
Özel istek üzerine, unutulmaz futbolcumuz Iskender hakkinda bir seyler karalamak istiyorum. Gördügüm kadariyla BMN üyelerinin yas ortalamasi
hayli genç ve dogal olarak Trabzonspor tarihinin eski sayfalarini hatirlamiyorlar. O zaman da görev benim gibi ak saçlilara düsüyor. Acisiyla, tatlisiyla o günleri tekrar hatirlamama sebep oldugu için, ben de bu görevi seve seve yerine getirmeye çalisiyorum.
<O:P></O:P>
Iskender, tipik bir 4-3-3 sistemi oyuncusuydu. Bilindigi gibi, 1970 Dünya Kupasi?nda Brezilya?nin uyguladigi ve Brezilya?dan baska hiçbir takimin uygulayamayacagi -o da yalniz o turnuvadaki Brezilya takiminin- 4-2-4 fantazisinden sonra Dünya futboluna 4-3-3 adli son derece gerçekçi bir sistem hakim olmus ve uzun süre bu hakimiyetini devam ettirmisti. Bu sistemde herkesin yeri ve görevi belliydi. Defans savunmasini yapar, orta saha gol hazirlar, forvet de gol atmaya çalisirdi. Toplu hücum-toplu defans günlerine daha çok vardi o zamanlar ve çagin futboluna göre lüks kaliyordu. O dönemlere ait iki ilginç hatiram var, sizinle paylasmak isterim:
Birincisi, 1977 Aralik ayinda, ilk yarinin son maçinda F.Bahçe adli takim Trabzon?a deplasmana gelmis ve iki puan farkla lider durumda. Ancak Trabzonspor?un averaji daha iyi ve bilindigi gibi 3 puan sistemine daha yillar var. Yani Trabzonspor yenerse lider olacak. Ben de rahmetli babamla birlikte tribünlerde yerimi almisim. Adi geçen takim maç boyunca Çanakkale savunmasi yapiyor ve büyük ölçüde kaleci Ivançeviç?in devlesmesiyle 0-0?lik beraberligi koparip gidiyor. Maç adi geçen takimin ceza sahasi içinde sürüp giderken, bir sey dikkatimi çekiyor. Belli ki adi geçen takim, beraberlik için gelmis. Ancak forvet oyunculari Cemil Turan, hiç kendi ceza alani civarina gelmiyor ve santra yuvarlaginda bekliyor. Efendim? Kontraatak mi dediniz? Hayir, hayir? O günleri hatirlasaniz, maçtan önce Istanbul medyasinin bile adi geçen takimi maskara ettigini, 3 farktan asagisini galibiyet sayacak kadar korkmus olduklarini da bilirdiniz. Sahadaki mücaadele öyle bir intiba birakiyordu ki, adamlar sanki futbolda galibiyet diye bir sey oldugunu bile unutmuslardi.
<O:P></O:P>
Ikinci hatiram, tv?de seyrettigim bir Bati Almanya-Galler Avrupa Futbol Sampiyonasi grup eleme maçi ve yanlis hatirlamiyorsam 1979 yilina ait. Almanya?nin basinda Jupp Derwall var. Maçin baslarinda, Alman sag bek Manfred Kaltz, sag kanattan çizgiye iniyor, ortaliyor ve bir forvet oyuncusunun kafa darbesiyle top aglara gidiyor. ?Eee? Ne var bunda?? mi diyorsunuz? Çok sey var. Bir de baktim, o zamanlarin genç spikeri Ilker Yasin yeri gögü yikiyor? ?Sayin seyirciler! Bir sag bekin son çizgiye kadar inip orta yapmasi kollektif futbol adina çok büyük anlam tasiyor!? Evet, cümle aynen böyleydi ve kelimesi kelimesine aklimda kaldi.
<O:P></O:P>
Yani anlayacaginiz, o dönemin futbol anlayisinda sahaya beraberlik için bile çikmis olsaniz santraforunuz savunmaya gelmez, savunma oyuncusunun çikip da gol ortasi yapmasi böyle dünyada olay olurdu?
<O:P></O:P>
Bu uzun girizgahi neden yaptigimi ilerleyen bölümlerde anlayacaginizi tahmin ediyorum. Anlamissinizdir ki, bu sistem hayli duragan, agir ve tatsiz bir futbol anlayisi içeriyordu. Bu tatsizligi da arada bir çikan yildiz oyuncular fazla fazla gideriyorlardi. Onlarin yüzü suyu hürmetine o günleri sikintiyla degil, özlem ve saygiyla aniyoruz.
<O:P></O:P>
Iste Iskender de o dedigim dönemin sonlarina dogru yetismis, romantik bir sövalyeydi. Süratli bir futbolcu degildi. Hele Ali Kemal?in sol kanattaki versiyonu hiç degildi. Isini yaparken hiç acele etmez, kendi eliyle gelistirdigi ataklari bir kuyumcu titizligiyle isler, rakip defans ne kadar önlem alirsa alsin, o ne yapar eder, topu rakip kale sahasina gönderiverirdi. Bana kalsa, penalti noktasi üzerine bir fasülye sirigi bile dikilse, Iskender?in ortalariyla daha fazla gol olurdu ama o dönemlerde santrfor mevkiinde çaginin çok ilerisinde bir futbol oynayan ve yerinde duramayan Tuncay vardi. Bu yüzden bazen hedef sasiyordu. Sahsi görüsüm, o çok hareketli, presle rakibi bogan, her iki ayagini da ayni derecede kullanan, kafa toplarina çok hakim Tuncay bugün oynasa, ?kral? Hakan Sükür eline su bile dökemezdi.
<O:P></O:P>
Iskender, dünya futbolunun üzerine tam yol hizla gelmekte olan ?pres, savas, toplu hücum-toplu defans, kos Ali kos?? gibi vahsi kavramlara inat, o yukarida tarif etmeye çalistigim stiliyle uzun müddet gözlerimizi oksadi, hafizamizda doyumsuz lezzetler birakti.
<O:P></O:P>
Hele bir maç var? Ve o maçtan bir enstantane var? Hiç unutmadigim? Ve unutamayacagim? 1983 senesi, Cumhurbaskanligi Kupasi maçi? Trabzonspor, F.Bahçe adli takimla oynuyor? Iskender yildizlasiyor? O çalimlar? O verkaçlar? O ortalar? Ve ?o an? geliyor? Top Iskender?de? Adi geçen takimin iki oyuncusu, ?modern futbolun geregi? olarak onu sikistirip, ayagindan topu almak üzere yaklasiyorlar? Ve Iskender, tipki bazi filmlerde hayaletlerin duvarlardan, kapilardan geçmesi gibi ikisinin arasindan geçiveriyor? Ya da bize öyle geliyor.. Iskender, maçin sonlarina dogru kendine özgü hareketleriyle gelistirdigi atagi zarif bir golle süsleyip, bu zaferi taçlandiriyor? O maç, Iskender?in maçi olarak hafizalara kaziniyor..
<O:P></O:P>
Sonralari, daha yasi genç olmasina ragmen, futboldaki degisimin, yillarini vererek meydana getirdigi paha biçilmez tabloyu bir anda komik bir karikatüre dönüstürebilecegini anliyor ve bir aksam üstü, tipki kendinden önceki güzel insanlar gibi güzel atina atlayip gidiyor. Arkasinda, buruk yürekleriyle parildayan nallarina bakan bizleri birakarak?
<O:P></O:P>
Yeniden görüsmek ümidiyle?