Büyüklük ; çok taraftarının olmasıyla değil, en çok kupalar ve şampiyonluklar kazanmakla hiç değil.
Büyüklük; 18 canını bağrına basabilmekle, onları sahiplenip sonsuza dek yaşatabilmekle oluyor.
Bizi bir yapan ve bir arada tutan, 26 yıldır gelmeyen şampiyonluklara rağmen heyecanından hiçbir şey kaybetmeden yarına umutla bakabilmenin sırrı işte burada yatıyor.Aidiyet duygusu.
Büyüklük; resmi sitelerinde "Benim şehrimde Trabzonsporlular hatıra ormanı yapamaz" diye ısmarlama haber yapabilen kulübün ve şehrinin, adına tahsis edilen alandaki dostluk fidanını kendi başkanına diktirebilmekte yatıyor.
Ağabeylik ve Anadolu büyüklüğü sözde olmuyor.3 puan için türlü rezilliğe alet olmakla ise hiç değil.
Ağabeylik ve anadolu büyüklüğünün sırrı, 35 kulübün başkanını "dostluk ormanında" bir araya getirebilmekte yatıyor.
Bugün, Çankırıspor'un bayan başkanı konuşurken Trabzonspor adına gurur duyup sevindik.Alptekin'in annesinin ve kızkardeşinin gözlerinden akan yaşlarını görünce hüzünlendik.Serhat Kırkayak'ın babasının "Çocuklarımızın sahplenilmesi adına yapılan bu güzellikler karşısında acımızın hafiflediğini hissettik" demesiyle biraz olsun rahatladık.
Kısacası pek karmaşık duygular içerisindeydik bugün.
Trabzonspor devasa kökleri olan koca bir çınar.Bu çınarın ve kulübün marka değerini yükseltmek ise biz taraftarların birinci görevidir.
Taraftarlık sadece tribünden ibaret değil.Tribün taraftarlığın sadece bir parçasıdır.Tribünde çile çekenlerinde, bir bütünün parçalarını bir araya getirebilmeleri açısından bizler gibi sosyal sorumluluk alabilen taraftarlarına ihtiyaçları vardır.
Tribünler uğruna can verenler adına 18 yıldır yapılamayana önayak olabilenler gibi.
Kısacası bugün, belki de dünyada eşi olmayan bir ilk gerçekleşti.Bunun gururu hepimizindir.
Evladını kaybedenlerin bugün eğerki acıları biraz hafifleyip sahiplenildiklerinin hissini yaşayabildilerse ne mutlu bize.Ne mutlu Trabzonspor'a.
Trabzonspor bugün; adına dikilecek olan fidanlarına sarılan acılı ailelerin "işte bu benim oğlumun fidanıdır" diyecek kadar manevi mutluluğa erişmelerine sebep olduysa, 26 yıldır kovaladığı şampiyonluğu yakalamıştır.
Ben kupaları ve şampiyonlukları ne yapayım uğruna can verdiklerimi sahiplenemedikten sonra.
Teşekkürler Sadri başkan,
Teşekkürler Hayrettin bey,
Teşekkürler Sırrı bey,
Teşekkürler Cahit bey.
Teşekkürler orada bulunan fidanların her birinde katkısı olanlar.
KısacasıTeşekkürler Trabzonspor.Arkada kalmasın.Üç sene önce bir anma organizasyonu için Mehmet Sevgi Bey ile görüştüğümüzde böyle bir anıt olsa ne güzel olur diye konuşmuştuk. Çok şeyler yaşandı o günden bugüne. Sonunda Trabzonspor onu hayatları pahasına kalbinde taşıyan aşıklarına kol kanat geldi. Tam 18 sene sonra; ama hiç olmamasından iyi değil midir?
Katılan kulüplere elbette teşekkür ediyoruz hep birlikte. Dostluk, kardeşlik elbette düşmanlıktan yeğ tutulmalıdır. Hatta iki şehrin arasını açıp, vefat eden canlarımızı dahi ezip geçebilme raddesine ulaşmış haysiyetsizlere inat, o şehrin takımının başkanını "mütekabiliyet" aramadan evinde misafir eden Trabzonspor, "Trabzonsporlu, Trabzonspor'a yakışanı yapandır" sözünün altını çizmiştir.
1992'den bugüne vefat etmiş gönüldaşlarımızın aileleri, bizim ailemizdir. Aynı gole havaya sıçrayan, aynı acıda ağlayan bizler, kayıplarımızı da aynı acı ve gururla sahipleneceğiz.
Samsun'da yaşadığımız büyük travmanın ardından bu işe sahip çıkan ve en güzelini yapan Trabzonspor'a müteşekkiriz.
"Sonunda" toğrağa düşen fidanlara ait bir anıtımız olduğu için buruk bir mutluluk yaşıyoruz.
İptal ettirilen geceden düne kadar yaşanan pek çok şey çok yıpratsa da bizleri, bazı nifak tohumları saçılsa da etrafa, bu nifak tohumları İzlanda'dan gelen küller gibi gelip geçse de İstanbul'dan, baki kalan saf Trabzonspor aşkı olmuştur.
Kaybettiğimiz canlarımıza bir kere daha Allah'tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun. Allan onlar yattıkça, ailelerine uzun ömürler versin.
Yaşa, Büyük Trabzonspor...
Mahçup etmedin bizi.
----