Yeni baskısı varsa bu kitabı almak ve okumak isterim.
-“Yaşamak Sanatı”, Mustafa Aşlamacı
1919, Rize doğumlu yazarımız kendisini şöyle tanımlıyor: Türk seyyahı, çelebi filozof.
(…) Ve kendini halk kütüphanelerinde yetiştirdi. Şimdi ise gezici fahri olarak dünya ülkelerinin üniversite öğrencilerine ders vermektedir. Birleşmiş Milletler örgütünün fahri olarak Unesgo üyesidir. Merkezi Paris’tir.
İşte arka kapak yazısı, işte yazar!
Mustafa Aşlamacı’nın kitabını benzersiz yapan en önemli özelliği, yazarın yaradılıştan gelen yazma azminin kabından taşıp coşması. Öyle bir taşkın ki bu, kitap basıldıktan sonra yazma eylemi devam etmiş. Aşlamacı bastırdığı kitabın boş kalan kıyı ve köşelerine el yazısıyla incilerini döktürmüş. Böylelikle hem her bir nüsha eşsizleşmiş hem de kitap içeriği katmerlenmiş.
Aşlamacı’nın kitap iç kapağına el yazısıyla döktürdüğü aforizmalarından örnekler sunalım:
-Allah bir şehri korumazsa bekçiler boşuna uyanık kalır.
-Eğer benden nefret edilirse o halde söylediklerim doğrudur.
Kendini “yaşayan ölüler arasında Türk seyyahı, çelebi filozof” olarak tanıtan Mustafa Aşlamacı, dünya üniversitelerinde okuttuğu ders notlarını adeta bir manifestoyla taçlandırıyor.
Fikirlerini değiştirmeyenler, ölülerle, delilerdir.
Ben bir zamanlarda yaşayan bir ölü gibiydim. Şimdi ise yaşayan bir diriyim. Ve ölümün, ölüler diyarının anahtarları bu eserimden bulacaksınız. İlim bir hazine ise, tatbikat o hazineyi açan bir anahtardır.
Çünkü bedenin düşüncesi ölüm, fakat ruhun düşüncesi hayat ve selâmettir. Hakikati arayan hayata erer; ve şerrin ardından giden kendi ölümü için gider. Yol var ki, adamın önünde doğru görünür, fakat sonu ölüm yollarıdır. Boş lakırdı insanı yoksulluğa götürür.
(s.9)
Aşlamacı iyimserliği önemsiyor ve iyimserliğin dünya üzerine yayılmasında kendini görevli sayıyor.
Öte yandan yazdıkları arasında yaşadığı çağa ve hayata bakışını da süzüyoruz. İşte “En sadık dostum Pisikletimdir,” kısmından altı çizilecek satırlar.
Açık havada yaptığım pisiklet gezintisi bana tabiatın güzelliklerini içime sindire sindire seyretmek imkânı veriyor. Gittikçe telâşçı ve aceleci olan çağımızda pisiklet özgürlük ve iç huzurun bir timsalidir.(…)
Haz ve heyecan içinde yaşarım. Her günüm yeni bir gün. Aynı zamanda en son günüm imiş gibi yaşarım. İlgi çekici kitaplar okurum, durumu dikkatle incelemeyi öğrenirim. Hiçbir zaman servet ve şöhret peşinde olmadım, makama iltifat göstermedim. Kendimi hep ilime verdim.
(s.143)
kitapdan bir alıntı
bisiklet camiasında böyle bir hemşeriminin olması ne kadar güzel
Konu Halil Atalay tarafından (04.01.2010 Saat 09:20 ) değiştirilmiştir.
Zirve bizim işimizdir...
Yeni baskısı varsa bu kitabı almak ve okumak isterim.
Stand-upçı başkan istemiyoruz!
galiba yok bende bu şahsı dernek bakanı sayesinde tanıdım
trabzon da kadir yeter abimizde kitap mevcut galiba resimler onun avşivnden
Zirve bizim işimizdir...
Halil Abi açtığın konu çok güzel! Kitap benimde ilgimi çekti. Bu kitabı okumayı çok isterim. Internetde araştırdımda 1976 yılında yayınlanmış bu kitap, gittigidiyor.com gibi sitelerde satılıyor kullanılmışları.. Kitabevlerindede bulunamazmı acaba? Sen okudunmu bu kitabı? Nerden bilgin oldu veya nerden buldun kitabı?
Bu arada "Trabzon Bisiklet Sporu (Tarihi)" başlığı ile bir konu açılsa veya bu konunun başlıgı bu dogrultuda degiştirilse daha çok ilgi görür belkide.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)