salona giderken maçın çekişmeli olacağını biliyordum, bilmediğim şey ise ambiansın bu kadar güzel olacağı bana geçen seneyi hatırlatacağıydı.
ışıklandırmalar, maçın sunuluşu, taraftarın coşkusu, tüm salonun dolması, yöneticilerin coşkusu... bu maça gelmeyenler gerçekten çok şey kaçırdı.
maça takım olarak çok kötü başladık, ilk periyot konya'nın hücumlarına biz hücumlardan elimiz boş dönerek karşılık vermeye çalıştık. kerem'in pota altından bulduğu 6 sayı ile ilk periyotta maça ucundan kıyısından ortak olmaya çalıştık. kerem sanırım sakatlandı ve 7-8 dakika oynayıp maça daha devam edemedi.
çok kısır hücum ettik, sanırım 3 defa 24 saniyeyi bitirdik potaya topu değdiremeden ki bizim hoca kenarda çıldırdı, son derece haklı olarak. sadece biz değil konya'da çok kısır hücum yaptı. ikiliklerin yarısını bile atamamışlardır sanırım o derece kötüydüler. dış şutlarımız kritik anlarda 1-2 kere işe yaradı ama genelde içeri penetre ederek bulduk sayıları. tabi ben burda ayrı bir paragraf açmam lazım hakan'a. son periyotta sanırım bi 6 sayı attı sağdan penetre edip, havada asılı bir biçimde sayı bulup. zaten maçı son periyot kopardığımıza dikkat edecek olursak hakan ve fırat'ın son periyotta "kendileri gibi" oynayınca maçı kopardık. misal fırat yanlış hatırlamıyorsam son periyotta 2 tane ikilik ve 6 tane serbest atıştan toplamda 10 sayıyı son periyot attı ki sanırım toplamda 13-14 sayı falan atmıştır. keza az önce belirttiğim gibi hakan da son periyotta kendisi gibi oynadı.
volkan 10 dakika falan oyunda kalmıştır ama bence iyi bir günündeydi daha çok süre alabilirdi. her maç 2-3 kere üçlük deniyor birini de mutlaka atıyor, yine aynısı oldu. maçın sonunda sahaya dalan genç kızlar volkan'ın etrafını sardı, volkan'ın işi zor
kimi oyuncularımızda bu maç şut atmama sorunu vardı. önün bomboş, rüzgar yok, yağmur yağmıyor, pota titremiyor, o top girer yani belli, hop atmıyorsun sonra dön öbür sete.. yani bunu da yazmam lazım bu kadar iyi şeyin içine.
ilker sanırım şu ana kadar en kötü oynunu oynadı bizde. umarım daha bu halde görmeyiz onu. iyi mücadele etti ama sanırım sayısı yok.
fobbs sanırım sakatlığı nedeniyle fazla dakika almadı ama yine smaç basmasını bildi ve 2 tane yaptığı nizami bloktan biri sayılsa da, seyirciyi coşturdu. basketbolu oynamayı bilen insanları seviyorum ki fobbs bunlardan biri.
konya selçuk çok sert savunma yaptı, biz sert olmasa da paylaşımlı savunma yaparak, pota altında rahat sayı buldurmadık. tabi biz savunmayı insanlara karşı yapabiliriz demond diye bir adamları vardı. kaç sayı attı bilmiyorum ama içeri penetre ettiği zaman potayı yıkacak diye düşündüm, o derece "insani" bir arkadaş
7 numaraları vardı bir de, yüksek posta üçlük deneyip durdu, 3-4 tane de attı kritik anlarda. bir ara tribünlere dönüp öpücük yolladı, kızdırmışlar adamı
hakemlere de değinmek lazım. bu kadar berbat hakemle ne olacak bu lig ben anlamıyorum. buraya gelen kimi hakemlerin egosunun havası alınmalı. yani düşünün tırt tırt takımların maçını yönetiyorsunuz sürekli, adınız sanınız bilinmiyor, kendi özel yaşantınızda eziğin tekisiniz sonra sizi bir maça veriyorlar. aa o da ne ; Trabzonspor ile x takımının maçı. önce bir ego şişmesi oluyor, sonra "fenerasyonun", "ankara'nın sağında takım olmasa ne kadar mutlu mesut bir ligimiz olur" mottosu aklınıza geliyor. maça çıkıyorsunuz o "gazla" hurraaaaa abuk subuk hatalı yürüme kararları, nizami bloklara faul vermeler, atış halinde yapılan faulü görmeyip topu kenardan başlatmalar, yani buna takılıp kalmak istemiyorum ama hakemleri de yenmek lazım bir şekilde ki bunu bu maçta gayet güzel yaptık. özellikle o genç hakem için söylüyorum bunu, haftaya bu hakemi fenerin maçına versin "fenerasyon". neyse bunu sırf bu maç için değil, genel olarak yazdım. maçları izleyemeyen arkadaşlar bilsin ki Trabzonspor nelerle uğraşıyor...
insana ne lazım? umut. taraftara ne lazım? umut üzeri umut. peki bu yönetim bunu veriyor mu? kesinlikle. salonu taraftarın istediği şekle dönüştürmüşler. ambians o kadar mükemmeldi ki, hakemler bile melun melun taraftarları izledi, konya selçuk ısınırken öyle bakakaldı, bizim oyuncularımız coştu ki özellikle fırat, keza fobbs da. geçen sene bizim hemen her maç atmosfer böyleydi, oyuncularımıza bunu tekrar göstermiş olmak mutlu etti bizi. salonda öyle bir seyirci vardı ki, 70 sayı geriden gelse maçı alacaktı bizim takım. seyircinin biraz daha bilinçli olması lazım, misal ilk salona çıkarken konya'yı alkışladı herkes. sonra maç öncesi sunum yapılacakken ben bir yuh çektim, baktım tüm salon başladı yuhlamaya
keza karşı takım hücum yaparken de 1-2 kişi yuh çekmeye başlayınca, ordaki taraftar grupları da ıslıklamaya başlıyor, karşı takım ne yapacağını şaşırıyor
iyiydi bu maç taraftar, teşekkürler herkese.
yönetim maçın başında oyuncular salona çıkmadan önce kapıya gittiler, çocuklar gibi şen bir biçimde oyuncularla kucaklaşıp sahaya yolladılar onları. her attığımız sayıda protokol sıralarından fırladı birileri. maçın sonunda sahaya girip üçlü çektirdiler
yönetim bana umut veriyor, maç kazanırsınız kaybedersiniz lige çıkarsınız çıkamazsınız ama eğer "iyi yönetiliyorsanız" bir şekilde sonuç alırsınız. Trabzonspor Basketbol Takımı şu anda iyi yönetiliyor -umut tınay konusu hariç
- taraftarın "nasıl daha iyi oluruz" çıkışlarına son derece olumlu tepkiler verip, gerçekten takımın iyi yolda olduğunu bize tekrar hatırlatmış oldular. hani ne yalan söyleyeyim gelecek sene beko'ya çıktığımız zaman alt yapı oluşturamayacağımız düşünüyordum ama sanırım o da olacak
bu arada valimiz de maça geldi, başından sonuna kadar izledi, güzeldi bu. hayrettin bey de maça geldi, hatta sanırım eski gençlik spor müdürü de, bir ara protokole o kadar çok kişi geldi ki, kafam karıştı kim nerde oturuyordu diye
uzun lafın kısası güzel bir maçtı, geçen sene beykoz maçı 19 mayıs salonu için bir üst limitti, şimdi bu limit bu maç oldu. bunu yaşatan herkese teşekkürler