bi yerde gördüm güzel bir yazi paylasmak istedim.
radikal
2005-06-12
lig bitti. trabzonspor geçen yil oldugu gibi bu yil da "gönüllerin sampiyonu" oldu ve gönül sampiyonlugu siralamasinda rakiplerine bir puan daha fark atti! ama bu bizi tatmin ediyor mu? keske bir de gönüllerin sampiyonlugu kupasi olsaydi! trabzonsporu tutmak nasil bir seydir, trabzonsporlu taraftarin haleti ruhiyesi nasildir?
firtina gibi estigimiz ve ne yazik ki benim göremedigim 70'li yillarda, avrupa'nin büyük takimlarini dize getiren takimdik. bunu hayal meyal hatirladigim son sampiyonlugundan (83-84 sezonu) sonra ve üç-bes yil öncesine dek, avrupa kupalarindaki trabzonspor maçlarini anlatan sunucularin agzindan her maçta yeniden duyar, gururlanir, söyle doya doya bir sampiyonluk sevinci yasayamadigim için bir parça da olsa avunurdum. avunmalarin sonu, o talihsiz 95-96 sezonunda gelecek sandim ama gelmedi. aradan on yila yakin zaman geçti ama hâlâ, sanki elime bir zaman makinesi geçecek ve bir ucunu tutkuyla yakaladigim sampiyonluk sevincini elimden alan "topun yuvarlakligina ve futbolun cilvesine" bir çalim atarak, gol kaçirma rekorlarini altüst ettigimiz vanspor maçinin en azindan beraberlikle bitmesini saglayacagim gibi bir hisse kapiliyorum.
önce "üç büyükler" vardi, sonra biz anadolu'nun bagrindan çikip, sahalara arzi endam eyledik, yeter dedik, gayri yer açin! ve çok geçmeden "büyükleri dörtledik". ancak yillardir bir türlü gelmeyen sampiyonlukla birlikte, trabzonspor'un büyük takim oldugunu kamuoyu unutmaya basladi (biz de mi unuttuk acaba?). zaman içinde bir de baktik ki, "dört büyükler" gitmis, yerine sadece "üç büyükler" kalmis; spor programlarinda konusanlar rahatlikla "üç büyükler" deyip trabzonspor'u unutabiliyorlar, nadiren de olsa duyarli bir sunucunun aklina "tabii bir de trabzon var ama" demek geliyor. üzülüyoruz. sonra gün geldi sezon basindaki fikstür çekimleri sonunda haberciler "ilk derbi su hafta" derken yalnizca o üç büyük takimin maçlari derbiden sayilir olmus, trabzonspor maçlarinin büyüklügü filan kalmamis. yillar içinde büyüklükler arasindaki yerini nasil da kaybetmisti öyle? kaybetmis miydi gerçekten? 1000. gün serefine yedi ek birden yayinlayan bir gazetenin spor ekinde "bir sezon böyle geçti" basligiyla tam alti sayfa verilen haberlerin bir tekinde bile takimimdan dogrudan bahsedilmiyor; trabzon'da galatasaray'a, istanbul'da da o olayli maçta fenerbahçe'ye yenilmesek esamimiz okunmayacak. sayfalar üç büyüklere yapilan güzellemeler ve taraftarlarina verilen gazlarla dolup tasmis durumda. kiziyoruz: yahu fatih tekke'nin gol krali olmasinin, emre'nin nobre'ye attigi parmak kadar bile degeri yok mu? spor programlarinin o son dakikalara sikismis "gelelim trabzonspor'a" repligi ölçüsünde olsun bir kadirbilirligi, oynadigimiz futbolla hak etmiyor muyuz?
trabzonspor üç büyük istanbul takiminin saltanatini yikan mucizevi basarinin, inancin ve azmin adidir. bir umuttur. reytinglerin, tirajlarin prangasindaki spor basini bu gerçegi simdilik ihmal ediyor olabilir. takimim bu ihmalkarligin önüne, sunucularin ya da genel yayin yönetmenlerinin duyarliligindan medet umarak degil, yeni basarilarla geçmeyi bilecek. trabzonspor taraftari biraz da türkiye gibidir, geçmisin parlak basarilariyla övünmek kâr etmiyor, bugünde de var olmak ve artik su lig sampiyonluguna yeniden ulasmak istiyor.
talip kursun: trabzonsporlu
ek olarak ben birseyler söylemek istiyorum, takimimiz iyi. ancak su an da yeterli degil geçen yil hepimiz gördük yeterli olmadigini. paramiz var borcumuz yok ama para harcamiyoruz nedense. yöneticilerimiz futbolcu transfer etmeyi yatirim olarak görmüyor maalesef. trabzonsporuma daima gönülden destek oldum,olacagim ancak benim hatirladiklarim 95 den ötesine gitmiyor yasim itibariyle, yasadiklarimin çogu hayal kirikliklari, üzüntüler. ama artik degismeli trabzon büyümeli, bazi tabulari yikmali artik. inaniyoruz, güveniyoruz, basaracagiz, çünkü ;trabzonsporluyuz..