Toplam 14 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 14 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Hangi Peygamber Hangi Meslektendi

  1. #1
    Harun-61 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.05.2004
    Nereden
    Trabzon
    Yaş
    41
    Mesajlar
    18,198

    Lightbulb Hangi Peygamber Hangi Meslektendi


    Onlar insanlığa kurtarıcı olarak gönderildiler. Bizim gibi onlar da insandı ve hayatlarını daim ettirmek için çalışmak zorundalardı.


    Allah'ın azmış toplumlara kurtarıcı olarak gönderdiği nebiler, ahlaklıların en üstünü olmalarının yanında iyi bir de meslek sahipleriydi.
    İşte Hz. Adem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar peygamberlerin meslekleri ve nitelikleri:

    Hz. Adem sofi, ekinci idi.
    Hz. Şit hallac idi.
    Hz. İdris yazıcı, terzi idi.
    Hz. Nuh neccar (marangoz) idi.
    Hz. Hud tüccar idi.
    Hz. Salih deveci idi.
    Hz. İbrahim Haleb'de sütçü idi.
    Sonra Cenab-ı Hakkın emriyle Kabe-i Mükerreme'yi yapmaya memur oldu.
    Hz. İsmail avcı idi.
    Hz. İshak çoban idi.
    Hz. Yakub Salih kimse idi.
    Hz. Yusuf sabah akşamı bilmek için zindanda saat yapardı. Sonra Melik oldu.
    Hz. Eyyüb sabırlı idi.
    Hz. Şuayb abid (ibadet eden) idi.
    Hz. Musa çoban idi.
    Hz. Harun vezir idi.
    Hz. Zülkif ekmekçi idi.
    Hz. Lüt cihan müverrihi idi.
    Hz. Uzeyr bağcı idi.
    Hz. İşmuil tercüman idi.
    Hz. İlyas dokumacı idi.
    Hz. Davud cenk aleti için cebe yapardı.
    Hz. Süleyman hurma yaprağından zenbil yapardı. Halife ve Emir idi.
    Hz. Zekeriya zahid idi.
    Hz. Lokman doktor idi.
    Hz. Yunus balık avcısı idi.
    Hz. İsa marangozdu.


    Sonra nebilerin sonuncusu Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimiz gelip Hadice-i Kübra'nın parasıyla Şam yakınında Busra şehrine ve başka şehirlere varıp ticaret yaparlardı. Ve Allah uğruna cihad yapan idi ki "Ve cahedü fi sebilillah.........." ayet-i kerimesi gereğince gaza ederlerdi. Bizzat kendileri yirmi sekiz gaza etmişlerdir.[/QUOTE]

    .
    Konu Harun-61 tarafından (02.12.2008 Saat 15:10 ) değiştirilmiştir.
    *
    * Ağızdan çıkan söz muallakta kalmaz, ya sağ tarafa yazılır ya da sol tarafa *

    ~Tasavvuf, Dünya adamını ALLAH adamı yapma Sanatı'dır ~

  2. #2
    Erdogan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    17.03.2005
    Nereden
    Almanya
    Yaş
    39
    Mesajlar
    1,609

    Standart

    Güzel bir bilgilendirme, bu tür konularin da forumda olmasi gerek bence.
    Trabzonspor

  3. #3
    ÜNAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.09.2007
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    6,246

    Standart

    Bilgilendirme için teşekkürler..

  4. #4

    Üyelik tarihi
    18.08.2008
    Nereden
    Aksaray
    Yaş
    38
    Mesajlar
    836

    Standart

    teşekkürler
    Kapitalizmin zaafı sunduğu nimetlerin eşit paylaşılmamasıdır;Sosyalizmin nimeti ise sefaletin eşit paylaşılmasıdır

  5. #5

    Üyelik tarihi
    15.07.2007
    Nereden
    Kocaeli
    Yaş
    46
    Mesajlar
    2,309

    Standart

    Güzel bir genel kültür başlığı olmuş.Teşekkürler
    TRABZONSPOR DÜNYANIN EN BÜYÜK ŞEHİR TAKIMIDIR

  6. #6
    Burak_52 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.06.2008
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    1,359

    Standart

    çok teşekkürler
    Bordo Mavi...

  7. #7
    Yasin Berber - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.08.2006
    Nereden
    Sakarya
    Mesajlar
    776

    Standart

    BİR TAŞIN SOM ALTUN HALİNE GELMESİ

    İnbi asakir`in nakline göre bu mucize şöyle zuhur etmiştir:

    Allah`ın muhterem Peyganberi Yahya (aley-his-selam), bir gün habib-i kerim`ine niyaz etti:
    Ya rabbi , dedi, sen kitabında --Dünya ve dünya nimetleri insanlar için fitnedir!-- buyurdun.Bu nasıl bir fitnedir bana göster...
    Duası henüz bitmişti ki, göklerin sultan meleği hazret-i cibril geldi ve:
    --- Ya Nebiyyallah, dedi. Rabbinin sana selam var. şu yanışı toprağa gömülü taşın üzerine küçük abdestini yap. Sonra da şu ağaçların arasında otur gördüğün hiç bir şeye de karışma. Yüce Allah sana, dünyanın ve nimetlerin nasıl bie fitne ve afet oldu-ğunu gösterecektir

    Yahya (aleyhisselam), denileni aynen yaptı....

    Toprağa gömülü taş anında altın olu verdi. Pırıl pırıl, gözleri kamaştıran 'bir altın


    Emredildiği gibi kendisi de ağaçların arasına gidip oturdu...
    Şimdi tecelli edecek hadiseyi bekliyordu...Baka-lım neler görecek, nelere şahid olacaktı..
    Az sonra üç kişi geldi.Orada bulunan çeşmeden su içtiler, ellerini, yüzlerini yıkadılar ve dinlenmek üzere yere uzandılar
    Henüz birkaç nefes almışlardı ki, ilerde pırıl pırıl yanan altını gördüler.sevinç ve saadetle koştular. Gördükleri yanlış değildi. Gerçekten bu halis altındı... Sanki toprağın gözüne sürme olsun diye çekilmişti. Şimdi sevinç devriydi, onlar da sevinçler çığlık atıyorlardı:
    --İşte rızkımız çıktı...Kimse görmeden bu altını kazıp çıkaralım !..
    --Evet,öyle yapalım!..
    Derhal yakın kasabadan kazma kürek temin ettiler. Zevk ve şevkle toprağı kazdılar ve altını çıkardılar.
    Altın çıkmıştı ama, onlar da iyice yorulmuşlardı.Üstelik karınları da açtı... O kadar kıymetli olmasına rağmen altın yenmezdi ki!... Sadece kedi gözü gibi parıldayıp duruyordu...

    Aç mideye altının pırıltısı bir faide vermiyordu ki...içlerinden biri:
    --Biz, dedi, önce karnımızı doyuralım. Birimiz şehre inerek yiyecek alsın!..
    Şehre kim gidecekti?Burada altını bırakıp şehre gitmek hiçbirinin işine gelmiyordu.
    Birbirlerine gü-venemi-yorlardı. Nihayet biri razı oldu ve şehrin yolunu tuttu...

    Altının yanında kalan iki kafadarın yüreği bir başka sevda ile çırpınmaya başladı:
    --Bu altın iyi ve güzel bir servettir... Ne var ki. üç kişiye taksim edilmesi hoş değil. O takdirde hissemize az altın düşer... :
    --Peki ne yapalım
    --Bir çare düşünelim... Mesela bunu ikimiz aramızda bölüşelim.

    --Öyle de nasıl yaparız bunu ? O da bizimle beraberdi. Biz altını kaçırırsak o gider hükümete haber verir.Başımız belaya girer.
    --Geriye bir çare kalıyor!..

    --Nedir o?

    --Bilirsin ölüler konuşamaz.

    --Yani onu öldürecek miyiz?

    --Evet!..

    --Hiç sebepsiz nasıl öldürürüz?

    --Kolay o!..

    --Ne gibi

    --Niçin geç kaldın deriz ye bir kavga çıkarıp işini bitiririz...

    --Öyle ama, köyden çıktık . Dönüşte zevcesine(Karısına) ne deriz_?
    --Onu da düşündüm.Hastalandı cve eceliyle öldü diyeceğiz. Dul kadına ve yetimlere bir kaç kuruş verdik mi, bizden hiç kimse şüphelenmez.Böylece altın ikimize kalır ce bu çileli hayatttan kurtuluruz.
    --Beğendim bu fikrini, gerçekten yamansın!..
    İki kafadar bu planı yapmışlar, arkadaşlarını öldürmeyi kafalarına koymuşlardı... Şimdi şehre ekmek almaya giden adamı bekliyorlardı. Bir bahane ile onun işini bitireceklerdi..
    Şehre giden adam gerçekten biraz geç kalmıştı...
    Dört gözle onu bekliyorlardı.Nihayet adam uzaktan göründü.Küt küt yürüyerek çeşme başında bekleyen arkadaşlarının yanına geliyordu.

    Az sonra bilmeden ölümün kucağına geldi.Arkadaşlar fena kızmışlardı.

    Öfke ile haykırdılar:
    --Beceriksiz adam,nerede kaldın?Burada acımızdan bizi kıvrandırdın.Üstelik yoldan herhangi biri geçiverir diye de yüreğimiz kuş gibi çırpındı...Sen ne vurdumduymaz birisib!..
    Şehirden hayretle baktı:
    -- Ey arkadaşlar, dedi, telaş etmeyin ..! Size ne kadar leziz ve nefis yiyecekler hazırlattım.. Madem ki altın bulduk, ilk ziyafeti de kendimize çekmeliyiz.
    Sefil midelerimiz bir gün de bayram etsin...
    O henüz sözünü bitirmişti ki, suratına okkalı bir yumruğun indiğini gördü:
    --Şu sefil adama bak,bide konuşuyor!.. diyerek bağırıyorlardı.Arkadaşlarında,n böyle bir şeyi hiç beklenmeyen adam hayret ve dehşetle haykırdı:
    --- Sizde hiç utanmak yok mu ki, arkadaşınıza vuruyorsunuz? Ben size neler getirdim,siz bana neyi reva görüyorsunuz.Vah size!..
    Zavallı adam bilmiyordu k, arkadaş bildiği bu iki adam onun ölüm fermanını çokdan imzalamışlardı. O böyle biri ile münakaşa ediyorken . öbürü arkadan kazmanın sivri tarafını bir hançer gibi sapılayı verdi
    Kazmanın sivri uıcu akılsız kafasına girip çıkıyordu...
    Adam, dibine balta vurulmuş ağa misali yere seriliverdi.Beyni akmış her taraf havuzu haline gelmişti...
    Canının bile kuş gibi uçmasına müsaade etmediler.Derhal ayaklarından tutup sürüklediler ve altını çıkardıkları çukura atıp üzerine toprak ile örttüler..Altın sevdası adama pahallıya mal olmuştu...
    İki kafadarın gözleri sevinçten parlıyordu.
    Birbirlerini tebrik ediyorlardı:
    --Ah, diyorlardı, güzel iş başardık. Şimdikarnımızı doyuralım. Altınları taksim edip, sonra ayrılalım. Herkes kendi yoluna gitsin!..
    Öyle diyorlardı ya, bakalım bir yere gidebilecekler miydi? Bu altın kimbilir daha ne işler açacaktı başlarına..
    Şehirden getirilen yiyeceklerin başına oturdular. Bir iki lokma yemişler diki midelerinde bir tufan ... Hem öyle bir acı ki, insanı yılan gibi kıvrım kıvrım kıvrınıyorlardı. Az sonra sıcak kumjlar üzerine cansızca uzanı verdiler .Meğer, şehre ekmek almaya giden adam da, altına tek başına sahip olmak istemiş ve yemekleri zehirlemişti...

    Zehirli yemeği yiyen bu iki arkadaş da hemen oluverdi...

    Uğruna üç kişinin canı giden, hayatı defa olan altın ise toprağın üstende yine parlay parlayıp duruyordu.
    Ağaçların areasından bütün bu olup bitenleri seyreden Hazret Yahya (aleyhisselam)'ın mübarek kalbi sızladı. Bu manzaradan kader ve alem duyanak altını lanetledi
    TRABZONSPOR

  8. #8

    Üyelik tarihi
    18.08.2008
    Nereden
    Aksaray
    Yaş
    38
    Mesajlar
    836

    Standart

    Alıntı todoron Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    BİR TAŞIN SOM ALTUN HALİNE GELMESİ

    İnbi asakir`in nakline göre bu mucize şöyle zuhur etmiştir:

    Allah`ın muhterem Peyganberi Yahya (aley-his-selam), bir gün habib-i kerim`ine niyaz etti:
    Ya rabbi , dedi, sen kitabında --Dünya ve dünya nimetleri insanlar için fitnedir!-- buyurdun.Bu nasıl bir fitnedir bana göster...
    Duası henüz bitmişti ki, göklerin sultan meleği hazret-i cibril geldi ve:
    --- Ya Nebiyyallah, dedi. Rabbinin sana selam var. şu yanışı toprağa gömülü taşın üzerine küçük abdestini yap. Sonra da şu ağaçların arasında otur gördüğün hiç bir şeye de karışma. Yüce Allah sana, dünyanın ve nimetlerin nasıl bie fitne ve afet oldu-ğunu gösterecektir

    Yahya (aleyhisselam), denileni aynen yaptı....

    Toprağa gömülü taş anında altın olu verdi. Pırıl pırıl, gözleri kamaştıran 'bir altın


    Emredildiği gibi kendisi de ağaçların arasına gidip oturdu...
    Şimdi tecelli edecek hadiseyi bekliyordu...Baka-lım neler görecek, nelere şahid olacaktı..
    Az sonra üç kişi geldi.Orada bulunan çeşmeden su içtiler, ellerini, yüzlerini yıkadılar ve dinlenmek üzere yere uzandılar
    Henüz birkaç nefes almışlardı ki, ilerde pırıl pırıl yanan altını gördüler.sevinç ve saadetle koştular. Gördükleri yanlış değildi. Gerçekten bu halis altındı... Sanki toprağın gözüne sürme olsun diye çekilmişti. Şimdi sevinç devriydi, onlar da sevinçler çığlık atıyorlardı:
    --İşte rızkımız çıktı...Kimse görmeden bu altını kazıp çıkaralım !..
    --Evet,öyle yapalım!..
    Derhal yakın kasabadan kazma kürek temin ettiler. Zevk ve şevkle toprağı kazdılar ve altını çıkardılar.
    Altın çıkmıştı ama, onlar da iyice yorulmuşlardı.Üstelik karınları da açtı... O kadar kıymetli olmasına rağmen altın yenmezdi ki!... Sadece kedi gözü gibi parıldayıp duruyordu...

    Aç mideye altının pırıltısı bir faide vermiyordu ki...içlerinden biri:
    --Biz, dedi, önce karnımızı doyuralım. Birimiz şehre inerek yiyecek alsın!..
    Şehre kim gidecekti?Burada altını bırakıp şehre gitmek hiçbirinin işine gelmiyordu.
    Birbirlerine gü-venemi-yorlardı. Nihayet biri razı oldu ve şehrin yolunu tuttu...

    Altının yanında kalan iki kafadarın yüreği bir başka sevda ile çırpınmaya başladı:
    --Bu altın iyi ve güzel bir servettir... Ne var ki. üç kişiye taksim edilmesi hoş değil. O takdirde hissemize az altın düşer... :
    --Peki ne yapalım
    --Bir çare düşünelim... Mesela bunu ikimiz aramızda bölüşelim.

    --Öyle de nasıl yaparız bunu ? O da bizimle beraberdi. Biz altını kaçırırsak o gider hükümete haber verir.Başımız belaya girer.
    --Geriye bir çare kalıyor!..

    --Nedir o?

    --Bilirsin ölüler konuşamaz.

    --Yani onu öldürecek miyiz?

    --Evet!..

    --Hiç sebepsiz nasıl öldürürüz?

    --Kolay o!..

    --Ne gibi

    --Niçin geç kaldın deriz ye bir kavga çıkarıp işini bitiririz...

    --Öyle ama, köyden çıktık . Dönüşte zevcesine(Karısına) ne deriz_?
    --Onu da düşündüm.Hastalandı cve eceliyle öldü diyeceğiz. Dul kadına ve yetimlere bir kaç kuruş verdik mi, bizden hiç kimse şüphelenmez.Böylece altın ikimize kalır ce bu çileli hayatttan kurtuluruz.
    --Beğendim bu fikrini, gerçekten yamansın!..
    İki kafadar bu planı yapmışlar, arkadaşlarını öldürmeyi kafalarına koymuşlardı... Şimdi şehre ekmek almaya giden adamı bekliyorlardı. Bir bahane ile onun işini bitireceklerdi..
    Şehre giden adam gerçekten biraz geç kalmıştı...
    Dört gözle onu bekliyorlardı.Nihayet adam uzaktan göründü.Küt küt yürüyerek çeşme başında bekleyen arkadaşlarının yanına geliyordu.

    Az sonra bilmeden ölümün kucağına geldi.Arkadaşlar fena kızmışlardı.

    Öfke ile haykırdılar:
    --Beceriksiz adam,nerede kaldın?Burada acımızdan bizi kıvrandırdın.Üstelik yoldan herhangi biri geçiverir diye de yüreğimiz kuş gibi çırpındı...Sen ne vurdumduymaz birisib!..
    Şehirden hayretle baktı:
    -- Ey arkadaşlar, dedi, telaş etmeyin ..! Size ne kadar leziz ve nefis yiyecekler hazırlattım.. Madem ki altın bulduk, ilk ziyafeti de kendimize çekmeliyiz.
    Sefil midelerimiz bir gün de bayram etsin...
    O henüz sözünü bitirmişti ki, suratına okkalı bir yumruğun indiğini gördü:
    --Şu sefil adama bak,bide konuşuyor!.. diyerek bağırıyorlardı.Arkadaşlarında,n böyle bir şeyi hiç beklenmeyen adam hayret ve dehşetle haykırdı:
    --- Sizde hiç utanmak yok mu ki, arkadaşınıza vuruyorsunuz? Ben size neler getirdim,siz bana neyi reva görüyorsunuz.Vah size!..
    Zavallı adam bilmiyordu k, arkadaş bildiği bu iki adam onun ölüm fermanını çokdan imzalamışlardı. O böyle biri ile münakaşa ediyorken . öbürü arkadan kazmanın sivri tarafını bir hançer gibi sapılayı verdi
    Kazmanın sivri uıcu akılsız kafasına girip çıkıyordu...
    Adam, dibine balta vurulmuş ağa misali yere seriliverdi.Beyni akmış her taraf havuzu haline gelmişti...
    Canının bile kuş gibi uçmasına müsaade etmediler.Derhal ayaklarından tutup sürüklediler ve altını çıkardıkları çukura atıp üzerine toprak ile örttüler..Altın sevdası adama pahallıya mal olmuştu...
    İki kafadarın gözleri sevinçten parlıyordu.
    Birbirlerini tebrik ediyorlardı:
    --Ah, diyorlardı, güzel iş başardık. Şimdikarnımızı doyuralım. Altınları taksim edip, sonra ayrılalım. Herkes kendi yoluna gitsin!..
    Öyle diyorlardı ya, bakalım bir yere gidebilecekler miydi? Bu altın kimbilir daha ne işler açacaktı başlarına..
    Şehirden getirilen yiyeceklerin başına oturdular. Bir iki lokma yemişler diki midelerinde bir tufan ... Hem öyle bir acı ki, insanı yılan gibi kıvrım kıvrım kıvrınıyorlardı. Az sonra sıcak kumjlar üzerine cansızca uzanı verdiler .Meğer, şehre ekmek almaya giden adam da, altına tek başına sahip olmak istemiş ve yemekleri zehirlemişti...

    Zehirli yemeği yiyen bu iki arkadaş da hemen oluverdi...

    Uğruna üç kişinin canı giden, hayatı defa olan altın ise toprağın üstende yine parlay parlayıp duruyordu.
    Ağaçların areasından bütün bu olup bitenleri seyreden Hazret Yahya (aleyhisselam)'ın mübarek kalbi sızladı. Bu manzaradan kader ve alem duyanak altını lanetledi
    teşekkürler.çok güzeldi
    Kapitalizmin zaafı sunduğu nimetlerin eşit paylaşılmamasıdır;Sosyalizmin nimeti ise sefaletin eşit paylaşılmasıdır

  9. #9
    Yasin Berber - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.08.2006
    Nereden
    Sakarya
    Mesajlar
    776

    Standart

    Alıntı krilenko_00 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    teşekkürler.çok güzeldi
    Reca ederim kardeşim en büyük hobim peyganberlerin hayatını okumakdır böyle gelişi güzel olaylar isterseniz acizane yazarım elimden geldiği kadarıyla
    TRABZONSPOR

  10. #10
    Anıl Caner - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    02.02.2005
    Nereden
    Kocaeli
    Yaş
    36
    Mesajlar
    4,182

    Standart

    Hz. Eyyüb sabırlı idi.

    sektörün ne olduğunu tam olarak anlamadım ben.

    Bazı peygamberlerinki yazılmış olsun diye yazılmış sanki.
    Hz. Yakub Salih kimse idi.
    Hz. Eyyüb sabırlı idi.
    Hz. Şuayb abid (ibadet eden) idi
    Delikanlı kız arkadaşına "Sana olan aşkım 4 kardeşiminki gibi olacak.Bedenen ölse de onu ruhen hep yaşatacaklar" diyordu.

  11. #11
    Adem Erdoğan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    09.03.2005
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    39
    Mesajlar
    18,017

    Standart

    Alıntı Anıl Caner Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hz. Eyyüb sabırlı idi.

    sektörün ne olduğunu tam olarak anlamadım ben.

    Bazı peygamberlerinki yazılmış olsun diye yazılmış sanki.
    Hz. Yakub Salih kimse idi.
    Hz. Eyyüb sabırlı idi.
    Hz. Şuayb abid (ibadet eden) idi
    İşte Hz. Adem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar peygamberlerin meslekleri ve nitelikleri:

    Özkan SÜMER

  12. #12
    Yasin Berber - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.08.2006
    Nereden
    Sakarya
    Mesajlar
    776

    Standart

    Alıntı Anıl Caner Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hz. Eyyüb sabırlı idi.

    sektörün ne olduğunu tam olarak anlamadım ben.

    Bazı peygamberlerinki yazılmış olsun diye yazılmış sanki.
    Hz. Yakub Salih kimse idi.
    Hz. Eyyüb sabırlı idi.
    Hz. Şuayb abid (ibadet eden) idi

    Katılıyorum sabırlı olmak zaten bir görevdir Hz hamza sabırsızdı diye peyganber olamadı her peyganberde iman ve sabır olması şarttır bunlar yazılmış olsun diye yazıldı gerçekden katılıyorum
    TRABZONSPOR

  13. #13
    İskender66 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    11.03.2005
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    48
    Mesajlar
    2,844

    Standart

    Güzel bilgiler. Teşekkürler..

  14. #14
    Anıl Caner - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    02.02.2005
    Nereden
    Kocaeli
    Yaş
    36
    Mesajlar
    4,182

    Standart

    başlıkta meslekler yazınca ben sazanlamışım biraz. içerikte meslek ve nitelikleri diye yazıyormuş tamam.

    teşekkürler paylaşım için.
    Delikanlı kız arkadaşına "Sana olan aşkım 4 kardeşiminki gibi olacak.Bedenen ölse de onu ruhen hep yaşatacaklar" diyordu.

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •