'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' diyen Ata'mızın kemiklerini sızlatmayalım, bilim ve teknikteki gelişmeleri buradan takip edelim.Paylaşım arttıkça değişik şeyler öğrenir, kaçırdığımız haberleri yakalarız.
Yazdırılabilir Görünüm
'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' diyen Ata'mızın kemiklerini sızlatmayalım, bilim ve teknikteki gelişmeleri buradan takip edelim.Paylaşım arttıkça değişik şeyler öğrenir, kaçırdığımız haberleri yakalarız.
Dünyanın bir numaralı yazılım şirketi Microsoft, Amerikalı internet şirketi Yahoo'yu satın almak için sunduğu teklifi geri çekti.
Microsoft'un CEO'su Steve Ballmer, "Tüm çabalara ve teklifi yaklaşık 5 milyar dolar artırmamıza rağmen Yahoo teklifimizi kabul etmeye yanaşmadı" dedi.
Ballmer, yapılan ayrıntılı araştırmanın ardından Yahoo'nun talep ettiği miktarın kendileri için makul olmadığı sonucuna vardıklarını, Microsoft hissedarları ve çalışanların menfaati düşünülerek teklifi geri çekmeyi uygun gördüklerini söyledi.
Yahoo'nun stratejilerini hızlandırabileceğini düşündüklerini söyleyen Ballmer, ancak Yahoo olmadan da ilerleyebileceklerini ve başka ortaklarla stratejik birleşmelerin öngörüldüğünü ifade etti.
Microsoft, online reklamda dünyanın 2 numarası Yahoo'yu satın almak için toplam 46,2 milyar dolar teklif etmişti.
Yahoo, kendisini satın alarak, Google karşısında online reklam alanında avantajlı olmak isteyen Microsoft'un önerisine 3 aydır direniyordu.
İlke olarak teklife karşı olmadığını belirten Yahoo, Microsoft'un önerisini çok düşük bulduğunu bildirmişti. Bunun üzerine Microsoft daha fazlasını ödeyemeyeceğini duyurmuş ve geri çekileceği tehdidinde bulunmuştu. Son günlerde Microsoft son bir hamleyle fiyatı artırsa da Yahoo teklifi kabul etmedi.
AA
İyi olmuş alamadığı Bill Gates , bilgileri CIA'ya satip satmadığını konusundaki soruya cevap vermediğinden beri ayar oluyorum kendine.
Bir gün microsoftu satin alacagim....
vistayi alma,ondan sonra bir yazilim daha cikacakmis 2010 da onu bekle ..
:D
basliga da saygisizlik olmamasi icin ilgili ceken bir konuda kucuk bilgilendirme yapmak istiyorum.yeni bilgiler buldukca bu mesaji guncellerim :)
*****
Kelebek Etkisi,
bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. İsmi, Edward N. Lorenz'in hava durumuyla verdiği örnekten geliyor: Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir.
Kelebek Etkisi'ni 1963 yılında Edward N. Lorenz bilgisayariyla hava durumuyla ilgili hesaplar yaparken buldu. İlk hesaplamasında 0,506127 sayısını başlangıç verisi olarak kullandı. İkinci hesaplamada ise 0,506 sayısını verdi. İki sayı arasında sadece yaklaşık 1/1000 (binde bir), yani bir kelebeğin kanat çırpmasının yarattığı rüzgârla eşdeğerde fark olmasına rağmen, süreç içinde ikinci hesap birinci hesaba karşın çok farklı neticeler verdi.
Not: Lorenz'in 1963'te yayınlanan orijinal araştırması bir martının kanadını çırpmasının, hava durumunu sonsuza dek değiştireceğinden bahsetmektedir. Daha sonra verdiği konferanslarda Lorenz martıyı daha romantik olan kelebek ile değiştirdi. Ayrıca binde birlik fark ile kelebeğin kanat çırpmasının yarattığı rüzgarın arasında bilimsel bir ilişkinin olduğundan bahsettiğini zannetmiyorum, bu sebeple eşdeğer kelimesi yukarıdaki paragrafta doğru kullanılmamıştır. Aşağıdaki resim, Lorenz diferansiyel denkleminin AB-3 metodu kullanılarak simule edildikten sonra x ve z eksenlerinin birbirine karşı çizilmesi ile elde edilmiştir. Bu sonuç birçok kişi tarafından bir kelebeğe benzetilmektedir.
Kaynak : Wikipedia
Türkiye’nin satın alma gücü paritesine göre geniş bant internet ücreti en pahalı ikinci ülke olduğu belirlendi. En ucuz geniş bant ücreti Japonya’da. Türkiye, ev başına geniş internet erişiminde ise Polonya ile birlikte 26. sırada yer alıyor.
Bilgi Teknolojileri ve Yenilikçilik Vakfı’nın (ITIF), değişik kaynak ve istatistikleri kullanarak hazırladığı “2008 ITIF Geniş Bant Sıralama Raporu” yayımlandı.
30 OECD ülkesini kapsayan geniş bant raporuna göre, satın alma gücü paritesine göre dolar üzerinden aylık en pahalı ücret sıralamasında Meksika 18,41 ile ilk sırada bulunurken Türkiye 15,75 dolar ile ikinci sırada yer aldı. Çek Cumhuriyeti ise 9,70 dolar ile üçüncü sırada yer buldu. Ücret sıralamasında 0,13 dolar ile Japonya en ucuz ülke olurken, bu ülkeyi 0,33 dolar ile Fransa ve 0,35 dolar ile İsveç onu takip etti. 30 ülkenin ortalaması yaklaşık 3,77 dolar düzeyinde gerçekleşti.
Geniş bant internetin girdiği evler sayısında yüzde 93 ile Güney Kore ilk sırada bulunuyor. Bu ülkeyi yüzde 83 ile İzlanda ve yüzde 77 ile Hollanda takip ederken, Türkiye yüzde 23 ile Polonya ile birlikte 26. sırada bulunuyor.
Mbps üzerinden ortalama indirme (download) hızı sıralamasında da Japonya 63,6 ile birinci, Güney Kore 49,5 ile ikinci ve Finlandiya 21,7 ile üçüncü sırada bulunuyor. Türkiye ise 2,0 ile Çek Cumhuriyeti ile birlikte yine 26. sırada yer bulabildi. 30 ülke arasında Mbps olarak ortalama indirme oranı 9,2 seviyesinde bulunuyor.
“TÜRKİYE’NİN SERBESTLEŞME KARNESİ KIRIK”
İnternete ve bilgiye erişimin artık temel bir yurttaşlık hakkı haline geldiğini ve Anayasalara girdiğini belirten Bilkent Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Mustafa Akgül, “Ülkemizde Evrensel Hizmet Fonu, serbestleşme ve e-dönüşüm konusunda çabalar var ama bunlar dağınık, koordinasyon ve irade eksikliği söz konusu” dedi.
ADSL’de 5 milyon kullanıcı sayısının geçildiğini belirten Akgül, şöyle konuştu:
“Geniş bant internet erişiminde Kablo, Wimax ve başka alternatif teknolojilerin önü kapalı. Serbestleşme ve yeni teknolojilerin girişinde yeterli özen gösterilmiyor. Türkiye’nin serbestleşme karnesi kırık. Satılma paritesine göre, internet çok pahalı. Bugünlerde açılmaya başlanan KİEM - Kamu İnternet Erişim Merkezleri’nin, düşük gelirli yurttaşlarımıza internet kafelerle birlikte bu olanağı sunmasını bekliyoruz. Ülkemizin bilgi toplumu hedefini ciddiye alması, işin başında olanların daha katılımcı ve paylaşımcı olmasıyla mümkündür.”
----------
Başlıkta hergün bir teknolojik haber vermeye devam edeceğim,saygılar.
Bugünkü haberimiz bir hayli güzel :)
Evler güneş enerjisiyle aydınlatılacak
ODTÜ’lü araştırmacılar pencere camları arasına yerleştirilmiş güneş pilleri ile elektrik enerjisi üreten Türkiye’nin ilk güneş paneli prototipini üretti. Bunun ticarileşmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Şişecam, ODTÜ ile iş birliği yapacak.
ODTÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Turan, ODTÜ’deki araştırmacı ekibi ile yürüttükleri proje hakkında bilgi verdi. Turan, güneşin her yıl dünyaya 120 bin TerraWh enerji gönderdiğini, bu miktarın bugün dünyada harcanan yıllık enerjinin binlerce katı olduğunu ifade etti. Turan, “İnsanlığın ihtiyacı olan enerjinin tamamından çok daha fazlasını güneş cömertçe sağladığı halde bu enerjinin çok küçük bir bölümü kullanılmaktadır” diye konuştu.
Haberin devamı
İklim değişikliğine neden olan karbondioksit salınımının en önemli nedeninin fosil yakıtların kullanımı olduğunu anlatan Turan, bu nedenle son yıllarda güneş enerjisi kullanımının büyük bir önem kazandığını vurguladı.
Güneş enerjisi teknolojilerinin, güneşten gelen enerjiyi elektrik enerjisine çevirdiğini ve bu esnada çevreyi de kirletmediğini dile getiren Turan, dünyanın her yerinde, özellikle yoksul güney ülkelerinde bol olan güneş enerjisinin, insanlığın ve dünyanın geleceğinde önemli rol oynayacağının açık olduğunu belirtti.
Türkiye’nin de büyük bir güneş enerjisi potansiyeline sahip olduğuna işaret eden Turan, Türkiye’de güneşten elektrik enerjisi elde etmenin maliyetinin Almanya’daki maliyetin yarısından az olduğu bilgisini verdi.
Türkiye’nin enerji gereksiniminin yüzde 70’ten fazlasını ithal ettiğini anımsatan Turan, güneş enerjisinin Türkiye’nin enerji bağımsızlığını kazanması için sahip olduğu en önemli seçeneklerden biri olduğunu kaydetti.
ODTÜ’DEN, TÜRKİYE’NİN İLK GÜNEŞ PANELİ
Güneş enerjisi sistemlerinde dünyadaki gelişmelere paralel olarak ODTÜ’nün de araştırma çalışmalarına hız verdiğini bildiren Turan, bu çalışmalarla güneş enerjisinden elektrik elde eden fotovoltaik sistem teknolojilerinin Türkiye’de geliştirilmesi doğrultusunda önemli adımlar atıldığını anlattı.
Hücre üretimini de içeren panel prototipinin Türkiye’de ilk kez ODTÜ mikroelektronik tesislerinde üretildiğini bildiren Prof. Dr. Turan, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de ilk kez cam üzerine montajı yapılan güneş paneli prototipini gerçekleştirdik. Bu aynı zamanda yarı geçirgen pencere sistemlerinin bir örneğini oluşturmaktadır. Gerçekleştirdiğimiz hücre ve panel üretimi, Türkiye’de fotovoltaik teknolojilerinin gelişmesi yönünde önemli bir adım oluşturmaktadır. Bu alanda bundan sonra yürütülecek çalışmalar geniş ölçekli üretimi sağlamaya yönelik çabalara yol göstermek şeklinde olacaktır.”
Ekip olarak gerçekleştirdikleri çalışmalarının, özel sektörün de ilgisini çektiğini anlatan Turan, özel sektörün ODTÜ ile çalışarak yatırımlar gerçekleştirmesi çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.
Ürettikleri prototipte cam levha arasında güneş hücreleri bulunduğunu belirten Turan, ışığın belli miktarda içeri girmesinin sağlandığını, hücrelerin de elektrik enerjisi üretiminde kullanıldığını belirtti. Turan, geliştirdikleri teknolojinin özelliklerini şöyle anlattı:
“Silisyum bazlı fotovoltaik hücrelerin üretimi birçok kimyasal ve fisiksel prosese dayanıyor. Ham madde olarak satın alınan silisyum kristali, temiz oda şartlarında 15’i aşkın prosese tabii tutuluyor ve sonunda güneş ışınlarını elektron akışına çeviren hücre haline getiriliyor. Tüm bu işlemler ODTÜ mikroelektronik tesislerinde gerçekleştiriliyor. Bu tür fotovoltaik paneller bir evin elektrik enerjisinin tamamının ya da bir kısmının karşılanmasını mümkün hale getirir. Dünyada bu tür camlar kullanılarak yapılan binalar, tamamen yeni bir sisteme göre tasarlanıyor. Ancak bu camları günümüz binalarına da monte ederek aynı şekilde elektrik enerjisi elde etmek mümkün.”
Prof. Turan, nanokristaller kullanarak yüksek dereceli güneş pilleri oluşturulması için yeni bir Avrupa Birliği projesine başvurduklarını belirterek, “Şu anda silisyum tabanlı malzemelerle başlıyoruz. Nanoteknoloji kullanarak daha verimli pillerin de yapılması için projelerimiz devam ediyor” diye konuştu.
Son yıllarda özellikle Avrupa’da binalara entegre fotovoltaik sistemlerin(Building Integrated Photovoltaic systems-BIPV) hızla yaygınlaştığını ifade eden Turan, bu sistemlerin binaların dış cephe ve çatısının elektrik enerjisi üreten fotovoltaik panellerle kaplanması ile oluştuğunu anlattı.
Binaların henüz tasarım aşamasında BIPV uygulamasına göre en verimli enerji üretimini sağlayacak biçimde planlandığını aktaran Turan, binanın camlarının da özel üretilmiş yarı geçirgen panellerden oluştuğunu belirtti. Turan, ODTÜ’de üretilen güneş paneli prototipinin BIPV uygulamaları için bir örnek oluşturduğunu dile getirdi.
REKTÖR PROF. DR. AKBULUT’UN AÇIKLAMASI
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, ODTÜ’nün başlattığı proje ile dünyadaki güneş enerjisi konusundaki uygulamalara paralel bir uygulamaya geçtiklerini belirtti.
1975’lerden bu yana yapılan deneysel çalışmaların artık kullanıma geçtiğini, son 3 yıldır güneş enerjisi ile elektrik üretimi için büyük yatırımların yapıldığını ifade eden Akbulut, “Güneş enerjisinin Çin’de ve Japonya’da önemli kullanım alanları var. Avrupa’nın güneşi bizden çok az olmasına rağmen onlar da bu yatırımları yapıyorlar” dedi.
Akbulut, ODTÜ ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Şişecam ve bazı firmaların katılımı ile bir kamu projesi hazırladıklarını ve projeyi TÜBİTAK’ın da desteklemesinin beklendiğini bildirdi.
Akbulut, Şişecam’ın, güneş enerjisi sistemleri için en uygun camı yapacağını belirtti.
Ya akıl veriyormuş gibi olmayayım ama şu güzel başlığın daha ilgi çekici olması adına burada paylaşılan bilimsel haberleri olduğu gibi copy-paste yapmak yerine içeriğini kendi yorumunuz ile özetleyerek buraya aktarsanız daha bir kıyak olurdu sanki:)
En azından çuval dolusu kelimeleri alt alta gören insanların gözü korkmaz, daha fazla şeyler öğrenirlerdi..
Gerçi belki de benden hariç herkes baştan sona iştah ile okumuştur yazılanları, onu da bilemem artık:D
Ahahah :D Aynısını ben de düşündüm abicim fakat, okurken bakıyorum ki özetlenecek şeyler değil, birini çıkarsam öteki tarafı ağlıyor ççç
itiraf ediyorum sayfadaki 1-3-4-8-9 nolu mesajları okumuştum ve bu mesajı yazma gereği hissettim:)
Söylemlerinize hak veriyorum ama bilimsel haberlerde kesinti yapmak gibi bir imkanım yok :(
Yeni haberimiz bir hayli ilginç :)
Alıntı:
Fransız bilimadamları, ikiye kesilse bile kendini onarabilen ve yeniden yapışabilen bir materyal geliştirdiler.
Nature dergisinde yayınlanan bilimsel makaleye göre, henüz ad verilmeyen ve bir tür yapay lastik olarak tanımlanan materyal, bitkisel yağ ve idrarın içindeki bir bileşikten yapıldı.
Yeni geliştirilen bu malzeme, kesildiğinde, diğer tarafına güçlü kimyasal çekim özelliğini koruyan bir yüzey üretiyor. Böylece kesilen materyal, yapıştırıcı veya başka bir özel muameleye gerek kalmadan hiç ayrılmamış gibi yeniden yapışıyor.
Fransız araştırmacılar, bu materyalin üretiminde molekül mühendisliğinden yararlandılar.
Bir çoğumuza 'saniye nedir?' diye sorulsa büyük ihtimalle zincirleme sorular doğuracak cevaplar ortaya çıkar. (Dakikanın 1/60'ı, dakika nedir? 1 saatin 1/60'ı.......)
Saniye:
Sezyum-133 atomunun temel enerji durumunun hiperince düzeyleri arasındaki geçişe karşılık gelen ışınımın 9.162.631.770 periyotluk süresine eşit bir zaman birimi.
9.162.631.770 kez titreşim yapılan bir süre :confused: Çok ilginç.
işte sonunda kuantum fiziğine de girdik, Allah sonumuzu hayır etsin :D
Hocam kuantum fiziği şart değil herhangi bir teknolojik gelişme veya ilginç gördüğün bir bilgiyi aktarabilirsin :)
1 saatte tam 60 adet sabit diski imha eden cihaz
http://www.hurriyet.com.tr/_np/6788/5556788.jpg
Eski sabit diskinizi ya da eski bilgisayarınızı sabit diski ile birlikte sattınız... Muhtemelen diski satış öncesinde formatlayarak özel verilerinizin yabancı ellere geçmesini de engellediniz... Siz öyle sanın! Formatlasanız bile, daha önce sabit diskte bulunan veriler kolaylıkla geri getirilebilir.
Öyleyse en iyisi sabit diski satmamak, imha etmek için su altına sokmak, hemen ardından da onuncu kattan aşağı atmak. Artık hiç kimse verileri geri getirmez... Yine yanılıyorsunuz; böyle bir sabit disk bile gizli verilerinizi başarıyla saklayabilir. Yeni nesil sabit disklerdeki koruma engelleri, en sert darbelerle bile başa çıkabiliyor.
EDR Solutions isimli şirket, sabit diskleri tamamen imha etmek için "Hard Disk Crusher" adını verdiği ilginç bir cihazı satışa sundu. İlk bakışta basit bir meyve sıkacağını andıran cihaz, sabit diskleri ortasından "deliyor" ve plakaları geri dönülemez şekilde imha ediyor. Sonuçta elinizde hiçbir işe yaramayan ve ortasında kocaman bir delik olan eski bir sabit disk kalıyor.
Hard Disk Crusher'ın satış fiyatı tam 11.500 Dolar. Muhtemelen fiyatı da duyunca şunu düşüneceksiniz: "Kırk yılda bir kullanacağım, hatta birkaç saat uğraşarak aynı işi yapabileceğim bir cihaz için bu kadar parayı neden vereyim?" Kendinize göre haklısınız; ama zaten EDR Solutions cihazı bireysel ev kullanıcılarını düşünerek satışa sunmamış. Koca bir şirketin bilgisayarlarını yenilediğini düşünün. Bu şirket, gizli şirket sırlarını bile barındıran sabit disklerini imha etmek için günlerce uğraşmak yerine, sadece 1 saate 60 diski imha eden Hard Disk Crusher'ı kullanmak isteyebilir. Büyük bir şirket için 11.500 Dolar harcamak herhalde çok da büyük bir sorun olmayacaktır.