24 Kasim: "Abi, Hangisi Queen?"
"Abi, Hangisi Queen?"
ya da
Seni Hala Seviyoruz Freddie
Soguk bir Ankara sabahi... Hani derler ya Ankara'nin ayazi farklidir. Aynen oyle bir soguk. Sanirim Orta 2'deydim. Ankara Atatürk Lisesi'nin gestapovari sabah kontrollerinden kacirip okula sokabildigim walkman'im elimde, siniftaki herkese yeni buldugum bir sarkiyi dinletiyorum. Opera vokalleriyle bezenmis, temposu sürekli degisen bu muhtesem sarkiyi cogu kisi icin ilginc kilan ise koro halinde bir yerde "Bismillah, Noooo! We won't let you go!" diye bagrilmasiydi. "Bu kim abi yaaa" diye soranlara "oglum / kizim ne cahilsin be... Wayne's World'un müzik albümü!" diye yapistiriveriyorum cevabi. Acayip kasiliyorum falan. Dostum, kardesim Serkan'in beni bir kenara cekip "oglum, millete hava basiyorsun ama haberin olsun; bu sarkinin adi Bohemian Rhapsody, söyleyen de Queen" diyene kadar tabii...
Queen mi? Hayatinda yabanci muzige sadece "Capital Radio"da dinledigi kadar asina olan biri icin son derece dumura ugratici bir uyariydi bu. O gün acayip bozuldugum hatirliyorum. Hatta sarkinin guzelligini duyup da gelip dinlemek isteyenleri "kalmadi canim, olsa dukkan senin" diye geri cevirmistim!
Ertesi gun Serkan elinde bir kutu ile cikageldi. "Bu ne" demeye kalmadan kutuyu acip icindeki kasetleri bana verdi: "Al da dinle abi, Queen iyidir". (Simdi bu satirlari okuyanlar sakin Serkan acayip kültürlü bir herifti falan diye düsünmesin, herifcioglunun abisi bu konularda acayip donanimli bir adam da ondan!) Ben hic ihtimal vermiyorum begenecegime, zira o siralar, ne yalan soyleyeyim, Mustafa Sandal falan dinliyorum (Bu konuda cok emegi gecen degerli dostum Murat'a da buradan saygilarimi sunarim). Ha bir Cartel, o sirada cok populerdi. "Karteeeeeeel, bir numero, en buyyyyuk" diye gezerdik ortaliklarda. Oyle rock, metal falan filandan hic hazzetmezdim. Hatta simdilerde nefret ettigim o cahil tayfanin yaptigi gibi aninda "satanist" etiketi yapistiriverip, ötekilestirirdim. Simdi düsünüyorum da amma sacmalardim bos keseden. Deep Purple'a satanist derdim ya. Neyse ki atlattim. Murat da atlatti.
Velhasil o aksam evde önyargilarla emektar teybime koydugum kasetlerden eve yayilan ezgilere asik oluverdim. Anlayabildigim kadariyla sözleri cikarmaya calisiyor, yaptikca daha da vuruluyordum Queen'e. Brian Harold May (BHM)'in kendi elleriyle yaptigi gitarindan süzülen tonlar, Roger Taylor'un vurucu davullari, John Deacon'in yeri geldiginde aglatan, yeri geldiginde costuran bas tinilari ve elbette Freddie Mercury'nin bugun hala esi benzeri olmayan o müthis sesi.
"I want to break free"yi, "I want it all"u, "Miracle"'i, "A kind of Magic"i onlarca kere arka arkaya dinledigimi hatirliyorum. Her bir sarkida, aslinda sagda solda, reklamlarda, filmlerde rastladigim o büyüleyici tinilarla karsilasiyordum. Maclarda, sinifta siralarla yaptigimiz "dum-dum-tak"in bizzat "We Will Rock You" sarkisinda vuku buldugunu da o gece kesfettim.
Ertesi gün okula gittigimde Serkan'i cekip güzelce bir öptüm. "Hah iste be abi, söyle yola gel" demesini bugün gibi hatirlarim. Sonra beraber Queen koleksiyonumuzu olusturmaya basladik. Her ay harcliklarimizdan arttirip gidip bir Queen kaseti, cdsi alirdik. Daha sonra bu merak kasetin falan disina cikti, t-shirtlere daldik. Queen ile alakali ne varsa almaya basladik. Hatta o siralar Freddie coktan ölmüs, Queen fiilen dagilmis olmasina ragmen internet sitelerine mail cekip onlari Türkiye'ye konser vermeye cagiriyorduk. Tabi ne desin herifler, "oyle bir program yok" deyip gecistirirlerdi, biz gene de mail geldi diye deli gibi atlayip ziplardik. Hatta bir gün Queen'in uluslararasi satis magazasindan (tabi ki istek üzerine) brosür geldi diye ortaligi birbirine katmistik. Cartmanvari bir sekilde "evet bu Queen'den bize geldi, kim bize dokunmak istiyor?" diye hava atmistik. Herkese Queen'i dinletiyor, elimizdeki resimleri gösteriyorduk. Hatta, ismi bende kalsin, bir arkadasa grubun resmini gösterdigimde aldigim tepkiyi unutamam:
- Abi hangisi Queen bunlarin?
Az da kavga etmedik Queen icin. Kim "top lan onlar!" ya da "gec abicim Queen'i, geride kaldi onlar" dediginde dagarcigimizda ne kadar küfür varsa bosaltirdik o an.
Bir ara Serkan, hakkini yemeyeyim, yetenekli bir oglan oldugundan gitara merak sardi ve Queen sarkilarini "calmaya calismaya" basladi. Bana da sarki söyleyemeyecegimden bas calmak vazife olarak kalmisti. Valla ugrastim, ama ÖSS denen tek disi kalmis canavar beni klasik gitarda bir iki sarkiya mahkum etti diyeyim.
Ne olursa olsun, icimizde hep bir nokta ukde olarak kaldi: Queen'i canli izleyememistik. Zaten Freddie'yi 1991'de kaybettigimizden grubu görmek mümkün degildi ama en azindan Brian May'i görmek, canli canli o ortacag prensivari görüntüsüyle izlemek hic bir sekilde nasip olmayacak bir düs gibi geliyordu bize.
Serkansiz yaptigim icin "o düs gerceklesmedi" demek geliyor icimden ama ne diyeyim, ben Queen'i canli izleyebildim. Almanya'da master yaparken bir zamanlarin cizmeli ve deri ceketli rock varyetesinin en karizmatik isimlerinden Paul Rodgers'i yanina alan Queen turneye cikmaya karar vermisti ve Almanya'ya geliyorlardi. Frankfurt'ta ve Köln'de sahit oldum efsaneye. O konserler kendi basina birer yazi konusudur ama su kadarini söyleyeyim; Brian May'in o dev perdeler arasindan ciktigini gördügümde ve Bohemian Rhapsody sirasinda Freddie'nin görüntüsü dev ekrana yansitildiginda suratimda olusan kocaman gülümseme ve gözlerimden süzülen yaslari baska hic bir zaman ayni anda yasamamistim. Sanki tanri dünyaya inmisti ve önümde gitar caliyordu! Ve belki de o konserlere dair atlanmamasi gereken bir nokta: Evet, 50.000 kisi birlikte "Love of My Life"i söylerken insan tutmak istemiyor kendini; döküveriyor gözyaslarini hic sorgulamadan...
Beni rock müzige ya da genel anlamda -yerli ve/veya yabanci- kaliteli (olarak algiladigim) müzige yönelten yollarin harcini, tasini, cakilini, kumunu, asfaltini Queen tasimisti. Belki de bu yüzden aradan neredeyse on yil gecmesine ragmen her gün illa ki Queen dinliyorum. Öyle özümsedim ki o sihirli müzigi, konusurken hep Queen'den alintilar yapiyor, yazdigim "akademik" makaleleri bile Queen'le süslüyordum. Hatta benim magnum opus'um, derin-güzel-essiz insan Aysun'a yazdigim bir e-posta'ydi sanirim; sadece Queen'in sarki sözlerinden olusan.
Bu duygularla bir 24 Kasim'dayim gene. Freddie'yi AIDS'e kurban ettigimiz bu kötü, ugursuz günde elimde bir bardak cay, Queen dinleyerek onu yad ediyorum. Cay tabii... Karadeniz stili anma iste. Aklimda Köln'de ve Frankfurt'ta sahnenin arka planina yansitilan resimleri esliginde söyledigimiz sarkilar var. Öyle bitireyim ben de, bir kac misra esliginde...
Iste bunlar hayatimizin günleriydi,
Kötü anlar cok ama cok azdi
O günler simdi gecti gitti ama tek bir sey dogru kaldi:
Geriye baktigimda görüyorum
Seni hala seviyorum...*
Seni hala seviyoruz Freddie!
Izninizle, Yavuz Saltik'a öykünerek seslenmek istiyorum:
Freddie bir de sana zahmet; Kazim Abi'mize de selam söyle biz Hamsilerden.
Tanir misin onu? Karadeniz semalarinda, bulutlardan yaptigi takasiyla dolasan, elinde gitari hüzünlü hüzünlü türküler okuyan bir yandan da gözünün ucuyla Trabzonspor'un maclarini izleyen birisini görürsen, bil ki o Kazim Koyuncu'dur. Onu da kanser aldi bizden. Ne senin AIDS'ine ne de onun kanserine tam olarak cözüm bulabildik insanlik olarak. N'olur kusurumuza bakmayin...
* Queen, These are the Days of our Lives, Innuendo, 1991
Merak edenler icin
Iste o an! Tanri dünyaya iniyor: Brian May Köln Rhein Energie Stadyumu'nda dev perdelerin arasindan gecerek sahnede...
Brian May, Freddie'nin önünde "These are the Days of our Lives"daki o muhtesem soloyu atiyor (Köln).
Freddie Mercury banttan Bohemian Rhapsody'i söylüyor (Köln)
60lik dev Brian May "Hammer to Fall"u calarken... Kafa mi sallayayim yoksa fotograf mi cekeyim ikilemini yasadigim onlarca andan biri. Resme bakinca, fotograf cekmeyi sectigime seviniyorum. (Köln)
Nazim Hikmet, "sen mutlulugun resimini cizebilir misin Abidin" diye sormustu. Sanirim konser sonrasindaki bu resim, benim icin gercekten de "mutlulugun resmi". (Köln)
Yeni Baslayanlar icin Queen
Arkadaslar bakiyorum da Queen'e ilgi var.
Yeni baslayacak olanlara gerek albüm gerekse sarki temelinde bazi önerilerde bulunayim bir Queen hayrani olarak:
- Siralama önem/güzellik sirasina göre DEGILDIR -
Albüm:
1. Greatest Hits 2: Queen müzigini tanimanin en kolay ve güzel yollarindan biridir. 80 sonrasi en güzel sarkilari bu albümdedir.
2. Greatest Hits 1: Queen'in ilk ve daha sert sarkilarini iceren toplama albüm. We Will Rock You, We are the Champions, Bohemian Rhapsody bu derlemede yer alir.
3. Innuendo: Queen'in Freddie ölmeden önceki son albümü. Müzikalite olarak asmis bir albümdür.
4. A Night at the Opera: Queen'i Queen yapan albümdür. Bohemian Rhapsody'nin yer aldigi saheser. Herkes sevmeyebilir ama Queen müziginin temelleri bu albümde gizlidir.
5. The Miracle: Her yönüyle muhtesem bir albüm. Su kadarini diyeyim: "I want it all" bu albümde. Ve hayir, albümün en iyi sarkisi o degil. Düsünün yani.
Sarki:
1. Bohemian Rhapsody: Yoruma gerek yok.
2. These are the Days of our Lives: Sözlere dikkat, müzige dikkat. Aglatir, bastan söyleyeyim.
3. Too Much Love Will Kill You: Freddie öldükten sonra cikan Made in Heaven albümündeki iki damar sarkidan biri. Sevgili icin.
4. Mother Love: Freddie öldükten sonra cikan Made in Heaven albümündeki iki damar sarkidan biri. Anne icin.
5. Love of My Life: Benim icin tarihte yazilmis en güzel ask sarkisi; bulursaniz konser kayitlarini da dinleyin
6. We Will Rock You
7. We are the Champions
8. I want it all
9. Under Pressure
10. Somebody to Love
11. Crazy Little Thing Called Love
12. A Kind of Magic
13. Who Wants to Live Forever
14. Tie Your Mother Down
15. Don't Stop Me Now
16. Show Must Go On
(Allah'im duramiyorum, hepsi cok guzel!)
Bir de söyle bir kiyak cekeyim:
Rock/metal müzikten hoslanan arkadaslara albüm önerilerim:
1. Queen 1 & 2
2. Queen Rocks
3. Innuendo
4. Sheer Heart Attack
5. News of the World
6. A Night at the Opera
ve tüm konser albümleri
Pop müzikten hoslanan arkadaslara albüm önerilerim:
1. Hot Space
2. The Works
3. A Kind of Magic
4. The Miracle
5. Made in Heaven
Greatest Hits 1 ve 2, Freddie Mercury'nin solo albümleri ile tüm konser albümleri.
60 yasindaki adamlarin Hard Rock'in sinirlarini hem de canli canli nasil zorladigini görmek isterseniz...
Queen + Paul Rodgers... Return of the Champions, 2006 turnesi konser kayidi elzemdir.