Buyrun Beyler/Hanimlar okuyun ve gözlerinize inanmayin ... Bu Kadini da, bu gazeteyi de hemen protesto edelim...
Bu Kadinin Allah belasini verecektir,devlet vermedikce...
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=159792
Edited by: FatihTekke9
Yazdırılabilir Görünüm
Buyrun Beyler/Hanimlar okuyun ve gözlerinize inanmayin ... Bu Kadini da, bu gazeteyi de hemen protesto edelim...
Bu Kadinin Allah belasini verecektir,devlet vermedikce...
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=159792
Edited by: FatihTekke9
arkadasim hemen sinirlenme bu kadin bu yazisindan ötürü kovuldu...
haberim yoktu gerci ama yinede cok asiri yazmis...
Kirikkanat'in yazilarini neden yayimlamiyoruz?
Ismet Berkan 20 Agustos 2005
(6083 kisi okudu)
Hep öyle olur zaten, irili ufakli pek çok sey üst üste birikir ve en sonunda bardagi tasirir, sabir tasini çatlatir.
Baska birinin söz söyleme hakkina saygi duyayim derken kendi özgürlüklerinizin kisitlandigini, bir nevi rehine durumuna düstügünüzü fark edersiniz. En kötüsü budur iste, rehin alinmis hissetmek.
* * *
Bu gazetede köse yazarlari neredeyse sonsuz bir özgürlükle yazarlar. Kimsenin yazisina karisilmaz, kimseye 'Bu konuyu yazma' denmez.
Ama bu özgürlük ortami, hiçbir kuralin bulunmadigi anlamina gelmez. Daha önce kurallari açiklamistim, tekrar ediyorum: Yasalara aykiri olmamak, hakaret içermemek sartiyla köse yazarlarinin yazilarina müdahale edilmez bu gazetede.
Mine Kirikkanat, bu gazete çiktigi günden bu yana Radikal'de yaziyor. Yanlis bilmiyorsam, Kirikkanat, Radikal'le birlikte köse yazari oldu, ondan önce Milliyet gazetesinin Paris muhabiriydi, yazarlikla muhabirligi beraber sürdürdü.
Kirikkanat'in üslubunu ve yazilarini benim Radikal okurlarina yeniden hatirlatmama gerek yok. Ama bir seyi söylemem gerek, Kirikkanat, hakkinda en fazla hakaret davasi açilan yazarlarimizdan biri oldu.
Su an önümde Dogan Medya Grubu Yayin Konseyi'nin 10 Mayis 2002 tarihli karari duruyor. 20 Mart 2002 tarihli Radikal'de yayimlanan yazisinda Türk Silahli Kuvvetleri'ne hakaret eden Mine Kirikkanat'i uyariyor Yayin Konseyi.
Konsey kararindan birkaç satiri aktarmama izin verin: "Konseyimiz, yazarlarin düsüncelerini özgürce söylemelerinden yanadir. Bu husus, Konseyimizce benimsenen yayin ilkelerimiz okundugunda açikça görülebilir. Özgür elestiri, gazetecilik mesleginin temel islevleri arasinda yer alir. Ancak, elestiride kullanilan üslup ve ifadeler, kisileri veya gruplari asagilayici bir tarzda olmamalidir. Hakaret ve iftiranin basin özgürlügü kapsaminda olmadigi kanaatindeyiz. (...) Yazinizi iste bu ilkeler çerçevesinde degerlendirip tartistiktan sonra su sonuca ulastik: Yazinizda yukarida saydigimiz bu ilkelere riayet edilmedigi, kisi ve gruplari agir biçimde asagilayici ifadelerin kullanildigi, hakaret sinirlarinin hayli asildigi görülmektedir."
Dogan Yayin Konseyi'nin mutlaka ciddiye alinmasi gereken bu uyarisinin üstünden üç yil geçtikten sonra, asagida aktaracagim satirlari yazdi Kirikkanat:
"Don paça soyunmus adamlar gevis getirerek yatarken, siyah çarsafli ya da türbanli, istisnasiz hepsi tesettürlü kadinlar mangal yellemekte, çay demlemekte ve ayaklarinda ve salincakta bebe sallamaktadirlar. Her 10 metrekarede, bu manzara tekrarlanmakta, kara halkimiz kiçini döndügü deniz kenarinda mutlaka et pisirip yemektedir. Aralarinda, mangalinda balik pisiren tek bir aileye rastlayamazsiniz. Belki balik sevseler, pisirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçali donlariyla yatmazlar, hart hart kasinmazlar, gevis getirip gegirmezler, zaten bu kadar kalin, bu kadar kisa bacakli, bu kadar uzun kollu ve killarla kapli da olmazlardi!" (Radikal, 27 Temmuz 2005)
Esasinda bu yazinin hiç yayimlanmamasi gerekirdi ama kusur tamamen benimdir. Daha önce de içim kan aglaya aglaya bazi yazilarin yayimlanmasina izin verdim, bu yazi da onlardan biri. Dikkatli okurlar hatirlayacak, yukarida aktardigim satirlar, üç yazilik bir seri yazinin ilkinden alindi. Ikinci yazi 29 Temmuz cuma günü çikti, son yazi ise 31 Temmuz pazar. O son yazi için müdahale etmek zorunda kaldim, önce Yaziisleri'ndeki arkadaslarima yaziyi koymamalari talimatini verdim, ardindan Mine Kirikkanat yazisinda ciddi degisiklikler yapip hakaretleri kaldirinca yayina izin verdim.
Genel Yayin Müdürleri, yazarlarinin ellerinde rehine degildir ve olmamalidir. Yazarlar da, Ertugrul Özkök'ün deyimini kullanarak söylüyorum, köselerini babalarinin mali gibi görmemelidir.
Daha sonra çok ama çok uzun düsünerek Mine Kirikkanat'in yazilarina son verme karari aldim. Ve hepinizin bildigi gibi geçen pazar gününden beri Kirikkanat'in yazilari Radikal'de yayinlanmiyor.
* * *
Son bir not, iki seferdir Kirikkanat mevzuunu diline dolayip Radikal'e laf etmeye kalkan Fatih Altayli için.
Berlin'in göbegindeki devasa parkta, son 40 yildir orada yasayan Türkler her hafta sonunda mangallariyla piknik yaparlar.
Mine Kirikkanat'in yazdigi bu yazidaki benzetmelerin onda biri, bir Alman gazetesinde çiksaydi ortaligi kim bilir nasil birbirine katardi Türk basini ve en basta da Fatih Altayli.
Bence Kirikkanat'in sadece bu yazisindan ötürü yazarligina son vermek bile yeterince radikal bir davranis. Irkçiligin ve gündelik fasizmin ne kadar içsellestirilip benimsendigini dehsetle fark etmekte oldugum ülkemde, benzerlerinden kesin bir biçimde ayrilmak, radikal olmak demektir.
Kaldi ki, Fatih Altayli'nin daha yeni transfer oldugu gazetesine bir bakmasini da öneririm. Sabah gazetesi zamaninda Necati Dogru'nun isine son verdi, daha geçenlerde bazi yazarlarin köseleri kaldirildi.
Türk basininda ne basyazarlarin bir günde yazi yazamaz hale geldigine, ne köselerin yok olduguna tanik olduk biz. Acaba benden baska kaç genel yayin yönetmeni okurlarina bir yazarin artik neden yazmadiginin hesabini verdi?
Benim ve gazetemin radikalligini sorgulamaya kalkan Altayli'ya önerim, kolundaki saate bir göz atmasi.
Helal olsun adama ezmis karinin toynagini[img]smileys/smiley36.gif[/img][img]smileys/smiley36.gif[/img]
Buram buram bir sey kokuyor bu yazi, sey, siyasilikten öte sinifsal ayrimcilik, yok yokoda degil de neyse. Herkesin dini kendine, Radikal gazetesi geregini yapmis zaten.
Bende dün okudum o yaziyi ve o kadina lanet yagdirdim.Acaba kendi babasi o kisa bacakli killi türk erkeklerinden degilmiydi!!!!Annesine bir sormak lazim....
O ve onun gibi asuftelere en iyi cevabi Nihat Genç vermisti, bir makalesinde. Biraz uzun ama sikilmadan okuyacaginiza eminim. Egelenceli yazmis. [img]smileys/smiley17.gif[/img]Iste o makale...
Bir röportajimda kadin yazarlar soruldu, Nuray Mert, Perihan Magden, Vivet Kanetti, Kirikkanat, hatta Meral Tamer, bu son ismi yazmamislar, önemlidir, dedim. Röportaji yapan, peki Ayse Arman, Pakize Suda diye araya girdi, ?tenezzül etmedigim isimler üzerinde laf söylemek zorunda birakmayin beni? dedim...<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" />
Milliyet Eki?nde ?Sarikiz?in Anilan? basliginda bir köse var. Adini sakliyormus, ne boksa. Nükhet Duru?nun, Müjde Ar?in donlarini anlatir, durur, hayatim boyu hiç dikkatimi çekmeyen bir köse.
Vay sen misin Ayse Arman?a, Pakize Suda?ya dil uzatan diye tam sayfa dösenmis bana. Ne deseydim, kraliçemiz mi olurlar, deseydim.
Bu yazarlar Türk halkinin midesini bulandiriyor, biri pedlerini anlatir, digeri üçüncü sinif pavyonlardan Hürriyet?e büyük yazar oldurulmus, ne diyeyim..
Sarikiz kösesinde, kadin çildirmis, inanilmaz cümleler. ?Siz tasralilar, bizim gibi sarisinlara bayilirsiniz, tüm derdiniz bizim gibi sarisinlarla yatmaktir. Sizi aramiza almayacagiz. Sivri diliniz ve o tasrali komplekslerinizle aramiza giremeyeceksiniz!?... Su cümleler de onun: ?gençliginizde bir türlü ilgilerini çekemediginiz o sarisin kizlari hatirlatiyoruz size. Zengin sehirli oglanlarin tavladigi ama size bir türlü vermeyen kizlari hatirlatiyoruz, o yüzden ulasamiyor, kin kusuyorsunuz!?... Yazinim ana fikri su: ?Oh olsun size vermeyecegiz!?... Su cümle de onun: ?(siz tasralilar) yazdiniz yazdiniz, su ünlüler dünyasina kenarindan kösesinden geldiniz, peki su Ayse Arman niçin hala sizin kollarinizda degil. Eminim hep bunu arzuluyorsunuz!?...
Ve devam ediyor. Bu hanimin gençliginde bizim gibi kara kuru bir tasrali sevgilisi olmus. Ama bunu kandirmis. Simdi akillanmis. Bir daha Anadolulu mu, artik vermeyecekmis, dinleyin: ?...Yillarca onlar da insan, onlarla da iliski kurmak, dislamamak lazim gibi hümanist fikirler sahibi oldum, ama yanilmisim...?.
Neden yanilmis? Çünkü tasralilarin bütün dertleri bu boyali sarisin hanimlarin kollarina atilmakmis. Bu yüzden benim gibi insanlardan igreniyormus. ?Oh olsun, bizi aralarina asla almayacaklarmis..?;  ; Su cümle de onun: ?(Siz tasralilar) bosuna ugrasmayin, sizi aramiza almayacagiz!?, Neye ugradigimi sasirdim. Siz kimsiniz, orasi ne, bizi niye araniza alip almamak gibi derdiniz var, orada, araya alinma diye bir sey mi var...
Böyle bir yazi olur mu, oluyor iste, geçen haftanin Milliyet Eki?nde.. Bu yazilari )i sizin vergilerinizle yaziyorlar.
Bir de küçücük beyniyle cinlik yapiyor, yazisinda laflari gargaraya getiriyor, bakin: ?su bir yazar var ya, Zeki Müren?i, Selda?yi, Ayse Arman?a kadar herkese hakaret eden!?.. Yalan. Ayni röportajda, bir yigin kadin yazari övdüm, ayrica Zeki Müren?i ve Selda?yi da fazlasiyla övdüm. Ayse Arman?a da bir statü vermek istiyor ya.
Neyse, bize is düstü. Hayatim boyu travesti gibi kiritan, travesti ses tonuyla konusan, travesti gibi giyinen, döt sümügü bir yigin kadin gördüm. Hiçte küçümsemem, hayati böyle seçmisler, ne yapayim...
Ancak, burada, sosyoloji dersi olacak cümleler var. Mesela, tasralilari neden küçümser, tasralilik eglenilecek bir sey midir? Simdi size birkaç tasralidan söz edeyim: Mesela: Kanuni Sultan Süleyman, Mevlana, Yunus Emre, Pir Sultan, Ibni Sina, Karacaoglan... Bunlarin hepsi tasrali. Bu yüzden mi acaba, bu isimleri araniza almiyor, yazilarinizda hiç bahsetmiyorsunuz. Mesela, Sekspir, Jack London, Hazreti Isa, daha bir yigin tasrali. Bunlar da tasrali oldugu için mi bu isimlerden hiç bahsetmiyor, yazilarinizda, Nükhet Duru ve Müjde Ar?in donlarindan baska bahis bulamiyorsunuz. Ayiptir söylemesi, hani, Aydin Dogan patronunuz da tasrali, Koç, Sabanci, hepsi tasrali.
Tasraliligin bir asagilanma vasitasi olarak kullanilmasi, bu kafadan sakat boyali böceklerin acikli ruh halini anlatiyor. Simdi kendisi sosyete mi oluyor. Saçlari boyaninca, sarisin olununca, bir de arabesk sanatçilar Alisanlar?in haberlerini gazete ilavelerinde yapinca, Ferdi Tayfurlar?a sinema senaryolari yazinca, ?sosyete mi?? olunuyor.
Bogaz?da bir lokantada bir balik rakiya fit olan birçok kadin kendini sosyeteyim diye satiyor olabilir. Zavalliligi anlatmada Türkçe?de kelime yok.
Birakin medyayi biz rezil etmeye çalisalim. Bu utanilacak yazilarinizla küstah, simarik, düzeysiz suratlariniz acikli bir sekilde ortaya çikiyor. Ama o gazetenizde Melih Asiklar, Meral Tamerler, Hasan Pulur?lar gibi bu tür cehaletleri midesi kaldirmayan, utanarak okuyan yazarlar var. Rezilliklerinizle onlari üzmeyin!
Sanirim siz bu. sosyete fiyakanizla, bu yazarlari da o gazeteden kovarsiniz, hatta, patronunuzu da o gazeteden kovarsiniz. Kimseyi begenmeyen bir üslubunuz, masallah, burnunuzu havaya kaldirmissiniz ama, biraz da beyninizle ilgilenmeliydiniz...
Bakin hanimefendi, ?araniza almayacakmissiniz? gibi çalimli laflar etmeyin, burada ismini yazmaya terbiyem yetmez, o gazetede size verilen paranin yüzlerce kati para teklif ettiler, telefon edin, kimlerin kaç lira verdigini söyleyeyim..
Nükhet Duru?nun donlarini yazarak bir yere varamadiginiz için medya ahlaksizlik içinde can çekisiyor. Bakin, nasil seçkin olunacagini ögreteyim size. Bu ülkenin, sanatina, sinemasina, romanina, siyasetine, yönetimine, hukukuna, bilimine bir ?deger? katacaksiniz. Bir fikir söyleyeceksiniz, iste o zaman ?seçkin? insanlar sinifina girersiniz. Müjde Ar sevgilisiyle yan odada sevisirken, siz öbür odadan duydugunuz sesleri kösenizde yazarak, ?seçkin? olamazsiniz.
Müjde Ar?in sevgililerini yazarak size ?sosyetelik? bagislayan patronunuz Aydin Doganlarla iste sizin gibi insanlari yazar yaptigi için hala mahkemelerde savasiyorum.
Ben orada her seye ragmen onurunu, kimligini koruyan, kisilikli ve düzeyli bir edebi dil tutturmaya çalisan birçok kadin yazari övdüm, övmedigim sadece Ayse Arman, Pakize Suda. Bu yüzden, bana karsi hayatinizin en öfkeli, en kendini kaybetmis yazisini yazdiniz!.
Çünkü sizler, akilli, zeki, ince fikirli, zarif ve hikayeler, makaleler yazmasini bilen kadinlardan hoslanmiyor, kiskançliktan çatliyorsunuz. Kendine düzgün bir okuyucu kitlesi yapmis birçok basarili kadinlari çekemiyor, kuduruyorsunuz.
Ne yapayim, Müjde Ar?in donlarini yazan, pedlerini yazan kadinlara kraliçe mi diyeyim. Belki su arabesk sanatçisi Alisanlar, senaryolarini yazdiginiz arabesk sanatçilari, onlar, böyle çalimli, boyali, bos laflariniza inaniyordur. Ama iste düzeyiniz bu, ulastiginiz sosyetenin boyutu: Alisanlar, Özcan Denizler...
Kafayi yemis kadin, Ayse Arman, biz tasralilara vermiyormus diye çok kizip elestiriyormusuz. iyi de ben Ertugrul Özkök?ü de çok elestiriyorum. O da mi acaba vermedigi için, elestiriyorum. Yani, bu kadinlar aralarinda oturup, suna verelim, buna vermeyelim, diye mi tartisirlar. Sonunda da, ?hani su var ya bize yine laf atmis, çünkü, ona vermedik, o yüzden? diye bir sonuca mi ulasiyorlar.
Neden söyle bir sonuca ulasmiyorlar! Bizler yazar olamayacak kadar basit insanlariz, insanlar bizleri okuyunca mideleri kalkiyor, çünkü zirvaliyoruz, bu yüzden halk bizi sevmiyor!..
Ama siz böyle yorumlaniyorsunuz. Yetmis milyon tasralinin sabah aksam sizi arzuladigini hülyalar içinde anlatiyorsunuz, iyi de, niye arzulayalim, orasi gazete, arzular, sehvetlerle, gazete köselerinin ne isi var.
iste böyle. Eskiden yazarlar birbirleriyle tartisir, fikir savastan yaparmis.. Bakin su ise, bu ünlü fikir tartismalari, nereye kadar düstü, verdi, vermedi, sulandi, vermeyecek, sana vermem, ona veririm, meselesine kadar...
Ama pek fetbaz bir kadinmis, bak, verdin, vermedin, benim de içime bir kurt düsürdü.. Baksaniza pazarliga basladik bile...
Erkan abi mükemmel bir Nihat genç yazisini bizimle paylastigin için tesekkürler.Nihat abi herseyi ayrintisiyla yazmis.Su kariya içimden ne sövüyorum varya[img]smileys/smiley7.gif[/img][img]smileys/smiley7.gif[/img]Ulaaaa kariya bak bize vermiycekmis kendini lan biz seni napalim kartlasmis tavuk neyse Nihat abi gereken cevabi vermis bizede [img]smileys/smiley32.gif[/img][img]smileys/smiley32.gif[/img][img]smileys/smiley32.gif[/img]düser.
ya yurt disinda oturup ta türkiyenini insani hakkinda yorum yapmak o kadar kolayki hanimefendi için..bide üstüne üstlük dedigi sey su niye benim yazilarim yayinlanmiyo...
Nihat Genç'in bu yazisini okumustum ama aklimdan uçmus, Erkan abinin hatirlattigi iyi oldu,konuyla da iyi bagdasti...
Simdi burada asil sorun ne biliyor musunuz, ayse arman adli kevasenin bir tarafi almandir, yani Türk degildir, burada onun tasidigi özellikler yüceltilirken, tasrali olarak nitelenen Nihat Genç ise kaba Türk olarak vasiflandirilmistir. Yani burada göze çarpan sinifsal bir konudan daha ziyade Türklügü asagilamaktir..
Ikincisi, Trabzon'un Türkiye'de sarisinin en bol oldugu yerlerden biri oldugu bilinmektedir.. O zaman sorun ne?? Sorun su; Trabzonlular onlargibi levanten ve kisiliksiz degildir,Türklük özelliklerini eniyi sekilde yansitan,degerlerine bagli bir halktir, yani sözün özü Trabzonlular onlarin tasarladigi, arzu ettigidüzene uymamakta,onlar gibi olmaya direnmektedir... Böyle olunca da statükonundüsmanligini çeker tabi ki...Zaten sorun sarisin olmak ya da olmamak olsa, bu ismi geçen kadinlarin nedense en büyük ilgi ve sempatiduyduklari yerlerin dogu bölgeleri oldugu nasil açiklanabilir ki???
Üçüncüsüveen önemlisi Trabzon tasra falan degildir, Trabzon baskentlik yapmis bir sehirdir, çok eski bir kültüre sahiptir, Trabzon'da gezmek bile bu havayi hissettirir, tarihi çok zengindir... O nedenle Trabzon'un bu sekil de tanimlanmasi da bir dezenformasyondan baska birsey degildir...
Bu vesileyle Atatürk'ün bir sözünü hatirlatayim: "Trabzon; Türk dünyasinda Cumhuriyet'in zengin, saglam ve duyarli en önemli kaynaklarindan biridir..."
[img]smileys/smiley36.gif[/img]Alıntı:
kutoz Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:
mrblacksea Nickli Üyeden Alıntı
RUHSATSIZ DIYE manyak bu kadin yaa [img]smileys/smiley5.gif[/img]
nihat genc in yazisi için gercekten çok tesekkurler.. cok eglenceli bi yaziydi ama bi noktada benimda kafam bulandi acaba ertugrul ozkok vermiyo diye mi.... töbe töbe :) neyse
benim cikardigim sonuçta nihat genc le ayni ikiside tasraliya takmis kafayi anlasildi bu kadindan da umudu kesin bize vermeyecek..
tobe yarabbim..
Bir parantez açayim:Kutoz'un alintiladigi güzel yazi,Nihat Genç'in "Amerikan Köpekleri" adli kitabinda mevcuttur...
Kötü yanlari var ama katildigim yanlarida epey dogrusu
Mine Kirikkanat'in yaptigi sey tipik halk düsmanligidir... Basinda bunlardan mebzul miktarda bulunur ama hiç biri onun kadar pervasizca ifade etmemistir bugüne kadar... Bu konu daha çok su kaldirir ama neyse...
Türklere yapistirdigi Avrupali irkçilarin aklindan çiktigi belli olan
genellemeler, inancini yerine getirenlere tahammülsüzlügü hatta onlara
hayvanmislar gibi bakmasi, dinden ve "Islamistan" a ait olmaktan nefret
etmesi, insanliga tapmanin getirdigi azap ve kivranistan ileri
geliyor...
Gerçekten layik olduklari cevabi ancak Nihat abimiz verirdi helal olsun ona, bir kez daha hayran kaldim kendisine..
Edited by: Cenkhan