"En büyük taraftar" ağlıyor!
Bana göre, Trabzonspor efsanesini baştan sona yaşamış ve yaşamaya devam eden ender birkaç insandan biri Cuma akşamı telefonuma konuk oldu. Ki telefon ekranına her adı düştüğünde onur ve heyecanın içi içe geçtiği trans anlarımı yaşarım, bunu ayrıcalık olarak kabul ediyor ve sizlerle paylaşırken de egomu tatmin ediyorum, içten içe, insanız zira..
Sesi ağlamaklıydı, yok kelimeleri yalanlara alet etmeyelim, düpedüz ağlıyordu. Benden en az 10-15 yaş büyük bir ağabeyim, konusu Trabzonspor olan bir konuşmamıza ağlayarak başlıyordu. Evet kardeşlerim, bu "dev" adam ağlıyordu. Üstelik bu konuşma, rezaletin son perdesi Antalya' maçından da önceydi.
" Selo ne olacaksa olsun artık, dayanamıyorum ben. Gözbebeğimiz, anamız, avradımız, sevgilimiz, herşeyimiz Trabzonsporumuz eriyor. Geceleri uyuyamıyorum artık, önüme ne çıkarsa yıkıp devirmek istiyorum, ruhsal travmalar yaşıyorum, sağlığım bozuldu, oğlumla iletişim kuramaz oldum , nedir bu durum, ne yapacağız biz?"
Eminim birçoğunuz, böylesi idealize edilen bir ismin, ne diye benim gibi bir çulsuzdan çare aradığına şaşırmıştır, şimdilik şöyle ifade edelim; Trabzonspor söz konusu olduğunda bizler için küçük- büyük, zengin-yoksul, ünlü-sıradan vb gibi zahiri sıfatların hiçbir önemi kalmaz. Bu "feryadın" bir başka nedeni de yakın tarihte bu minval üzerine dertleşmiş olmamızdır. Bir hafta önce O'nun bulunduğu şehirde buluşmuş ve hayatı konuşmuştuk.İki Trabzonsporlunun hayatı konuşması Trabzonsporu konuşmaktır, konuştukça hüzne bulanmış ve giderek öfkeye dönüşmüştük ikimiz de, ve konuşmanın sonuna doğru bir ağlama hali ikimizin de içine tahtını kurmuştu. Ama erkek adamlardık, ağlamamış, ayrılmıştık, ceplerimizde cevabını bulamayan sorular, yüreklerimizde ağır sızılarla..
"Abi" dedim " geçen hafta sana izah etmiştim, duyduğuma göre Mehmet Ali Yılmaz yine başkanlık için nabız yoklamaya başlamış. Yılmaz hakkındaki fikirlerini biliyorum, benim fikirlerimi de sen biliyorsun. Trabzon takımının kendi değerlerinden uzaklaşma süreci Yılmaz zamanında başlamıştır ve bugün gelinen noktanın startını o vermiştir, biliyorsun" diye ekledim
"Ben bu takımı kurulduğu günden beri adım adım izliyorum Selo. Bu takım tarihinin hiç bir döneminde bu kadar şahsiyetsiz top oynamadı, bu kadar kimliksiz ve ilkesiz olmadı. Olamaz da zaten! Bu karanlık gidişe kim son verecekse ona destek vermeye hazırım artık. Yeter ki bu trajedi sona ersin. Ben bu takımın gözlermizin önünde erimesine dayanamıyorum artık"
Özellikle Mehmet Ali Yılmaz'lı cümleye takıldı kafam..Ne demeli bilemez bir halde;
"Abi MAY'ı bunca eleştirdikten sonra, nasıl dururuz arkasında? Bize kim inanır artık"
Ve..Takımı uğruna vaktiyle duvara uçarak kafa atacak kadar kendinden geçebilen abiden, abimizden, heralde ölene dek unutamayacağım şu cümle döküldü kulaklarıma; "Tut ki gecedir"
"Selo biz bu takımın orospuları olduk. Bizi bu bataktan biri kurtarsın da kim kurtarırsa kurtarsın artık. Nuri Albayrak ve ekibinin bizi götüreceği tek yer ikinci ligdir, bunu herkes bilsin, benim onlara zerre kadar inancım kalmadı artık"
Ben de zaman zaman bu takımın, Trabzonsporun, azat kabul etmez köleleri olduğumuzu düşünmüştüm, padişahına kulluk eden Memlukluler ve Allah'a köle olan Yavuz Sultan Selim'den sonra, bu toprakların gelmiş geçmiş en belirgin köle figürlerinden birine sahip olduğumuzu öteden beri kabul ediyordum.. Ama bu takımın orospuları olacağımız hiç aklıma gelmemişti. Ama büyük yazarları farklı kılan, sezgi güçleri olsa gerek. Evet biz bu takımın orospularıyız artık, kim kurtaracaksa o gelsin!
"Abi önce MAY, şimdi de orospuluk. benim kafam allak bullak oldu. MAY ile görüşüp izlenimlerimi sana da anlatmak istiyordum. ama bu saatten sonra buna gerek yok, mu!?"
"Bizim artık şu saatten sonra hiç bir şeyi sorgulama lüksümüz kalmadı, bunu herkes bilsin. Atay Aktuğ yapabilir mi diye düşünüyorum, "evet" diyemiyorum, aklıma başka isimler de gelmiyor.
Senin köşenden tüm Türkiye'ye ilan ilan ediyorum;
Ey Trabzonsporlular! Trabzonsporu yönetmeye talip olanlar;
Ben bu takımın sevdalısıyım! Ben annemden babamdan çok bu takımı sevdim, ben bu takımı seyredebilmek için sevgililerime yalanlar söyledim! Bu takım yok oluyor, bu takım yenilgileri kanıksıyor, bu takım çok büyük bir hızla çöküyor!
Şu andan itibaren,
Kim bu takımı yok olmaktan kurtaracaksa ortaya çıksın artık, bu saatten sonra ben bu takımın orospusuyum"
Fatih Akyel’e, yani bu kentin değerlerine ve oynadığı her camiaya ,llk fırsatta hakaret edebilecek karattaki isimlere “kaptanlığını” verebilen ve bu alçalmayı içine sindirebilen “besleme” taraftarlara sahip Trabzonspor, artık sona mı geliyor… Önümüz karanlık..
“Abi” dedim, sesim çatal çatal; “ Bu takımın formasına bahis lekesi çalan adamı da gereğini yapıp layığınca uğurlasak, bu takım bu ligden düşer, hoş şimdi de garantisi yok ya, halimiz budur”
Başka şeyler de konuştuk, salya sümük...Bir ucunda ben telefonun, bir ucunda Nihat Genç...
Kaynak: http://www.internetspor.com/v3/yazar.php?yaziID=2238