Halit Ziya Kurbetçi ( Barbon Ziya ) Ruhun Şad Olsun.
Masada beni bekleyen yüzlerce not ve makale var, ama ben o masaya dönmemek için kendime bahaneler uyduruyordum. Bir anda "Türkiye'de ve dünyada neler oluyor acaba" soru cümlesi bana epey meşru geldi ve bir anda kendimi internetin başında buldum. Bir haber sitesinde dolaşırken sayfanın aşağılarında bir başlık gözüme çarptı:
- Barbon Ziya Son Yolculuğuna Uğurlandı
Halit Ziya Kurbetçi, nam-ı diğer Barbon Ziya...
Kendisinin adını ilk defa Hakan Kulaçoğlu'nun derlediği "Fırtına İhtilal Efsane: Trabzonspor" kitabında Necati Kola'nın makalesinde görmüştüm.
Okuduklarımdan sonra hakkında araştırma yapmak istedim ama gerek internette fazla bilgi olmayışı gerekse zaman darlığı nedeniyle bu isteğimi hep Trabzon'a gideceğim zamana atıyorum. Açıkça söylemek gerekirse, onun hayatta olduğunu dahi bilmiyordum.
Tam da Kazım Koyuncu'yu anarken onun da yakasına yapışan kanser illeti yüzünden öğrenmek ise işin daha da sarsıcı tarafı. Star Gazetesi'nin onunla 2004'te yaptığı röportajda o güne kadar hiç hastalanmadığını söylüyor ve ekliyor:
- Hastalığı ciddiye almıyorum ben. Ciddiye alırsam yaşam iyice çekilmez oluyor.
Kendisini geçen ay hastanede ziyaret eden Taka Gazetesi yazatrı İhsan Öksüz'e şöyle kızmış:
- Ne o? Ölmemi bekliyorsunuz değil mi? Daha çok beklersiniz! Daha uzun süre yaşacağım!
Vefat haberini okurken bir tarihin göçüp gittiğini hissettim çünkü Halit Ziya Kurbetçi, Trabzon'da sadece futbolun değil neredeyse bütün spor dallarının gelişmesine en önemli katkıyı yapan değerlerden biriydi. İdmanocağı'nın en önemli isimlerinden biri olan Barbon Ziya'nın Trabzonspor'a öyle bir katkısı vardır ki bugün hepimizin onun ismini aklımıza, kalbimize kazıyıp saklamamız gerekir. Bu katkıyı, Necati Kola, yukarıda bahsettiğim makalesinde şöyle açıklıyor:
- Şehrin potansiyelini fark edemeyen Trabzonspor dönemi, kulübün kurulmasıyla birlikte başlıyor. (...) Trabzonspor bir an evvel Birinci Lig'e yükselmek için kentteki potansiyeli bırakıp dış transfere, yani İstanbul'a yöneliyor. İstanbul takımlarında futbolu bırakma yaşına gelmiş yıldız futbolcularla başarıyı tez elden yakalamayı amaçlayan Bordo-Mavili takım ne yazık ki her seferinde hüsrana uğruyor. (...) Beş yılda paralar tükenince ve başarı gelmeyince, dönemin Trabzonspor Başkanı Suat Oyman, eski futbolcu Barbon Ziya'dan rapor istiyor. Kendisi olmaya başlayan Trabzonspor dönremi işte bu raporla başlıyor.
Trabzonspor literatürüne "Barbon Ziya Raporu" olarak geçen bu raporda neler önerilmişti? Necati Kola'dan devam ediyoruz:
- Barbon Ziya raporunda Karadenizli olmayan bütün futbolcuların gönderilmesini ve Trabzon'da amatör takımlardaki oynayan Şenol Güneş, Turgay Semercioğlu, Bekir Barçın, Necati Özçağlayan, Kadir Özcan, İhsan Sakallıoğlu, Cemil Usta ve Rizespor'da oynayan Ali Kemal Denizci ile Ali Yavuz gibi genç futbolcuların alınmasını öneriyor. Bu rapor doğrultusunda Trabzonspor'un efsanevi kadrosu çok ucuza kurulmuş oluyor."
Elbette bir takımın başarısı tek bir unsurla açıklanamaz ama Halit Ziya Kurbetçi'nin raporunda yansıttığı zihniyet ve bu zihniyet doğrultusunda kurduğu kadronun iki sene sonra Trabzonspor'u Birinci Lig'e taşıdığını, genç Trabzonlu çocuklarda takviye edilen bu temel kadronun daha sonra Türk futbolunda açtığı beyaz sayfayı düşündüğümüzde Barbon Ziya'nın önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Aslında şunu fark ediyorum şimdi: Biz bilmeden de olsa Barbon Ziya'yı hiçbir zaman dilimizden düşürmedik. Çünkü "Barbon Ziya Raporu" demek "öze dönüş" dediğimiz şeyin ta kendisi. Trabzonspor kurulduğunda da İdmanocağı ve İdmangücü gelenekleri yadsıyarak son yirmi yılda yaptıklarımıza benzer bir politika izlemişti. O zamanın "öze dönüşü" de bu Barbon Ziya Raporu'ydu.
Tarih tekekkür ediyor. Şartlar elbette değişti, inkar edemem, ama insan düşünmüyor da değil: Bir "Barbon Ziya Raporu 2007" yazılsa, acaba ne olur?
Mekanın cennet olsun Halit Ziya Kurbetçi...
Bin saygı, bin şükran sana...