"Masada kazanmak" son gunlerin en populer ifadelerinden biri. Bu ifade gunumuzde belki de farkinda olunmadan anlam kaymasina ugramis durumda: bu iki kelime artik rusvetle, entrikayla, komployla, sikeyle, tehditle, santajla vebaskiyla;yani, haksiz ve adeletsizce netice almaya denk dusuyor. Halbuki daha onceleri siyaset ve diplomasi literaturunde tercih edilen bu ifade bilgi, tecrube ve kivrak zekayla sonuc almak; kararlari lehinize cevirebilmek anlamina geliyordu. Su anki haliyle masada kazanmak, "masabasi ayak oyunlariyla kazanmak"la es anlamli.Ozetle ortada ciddi bir anlam erozyonu var.
Gunumuz anlamiyla masada kazanmakfelsefesinin enonemli savunucularindan olan ve bunu her zaman her yerde ovuncle, gogsunu gererek anlatmaktan geri durmayan Ali Sen`e ve basta halefi Aziz Yildirim olmak uzere onun gibi inanlara gore, rakibi ve rakip taraftari provoke etmek, basta devlet ve medya gucleri olmak uzere tum maddi gucleri manipule etmek, masada kazanmakadi altinda cok kolay mesrulastirilabiliyor. Bu da aslinda "amacaulasmak icin her yol mubahtir"felsefesinin bir yansimasindan ibaret.
Malum sahis, son zamanlardaki aciklamalarinda piskince "sahada kazanmak futbolcu ve hocanin isi yoneticinin isi de masada kazanmaktir" diyorve gecmiste yaptiklarindan dem vurmaya devam ediyor. MeselaG.Saray`inNeuchatel maciyla ilgili kurulan komitenin basindaki Iskocyali`yla gorusmek icin gittigi Iskocyaseferininsebebini ve icerigini aciklamasi durumunda G`Saray`in 5 yil ceza alabilecegini soyluyor. Bu aslinda su demek: bu adam karsitirdigi haltlarinne anlama geldigini ve aslinda illegal oldugunu bildigi haldeyapmaktan geri durmuyor. Cunku bu onun ve onun gibilerin hayat felsefesi...
Gelelim can alici soruya: Peki masada kazanmak baglaminda bizim alacagimiz pozisyon vetakinacagimiz tavir ne olmali? Rakibe veya dusmana (!) kendi silahiyla karsilik vermek mubahtir deyip kendi degerlerimizi hice sayip baskalasmayi mi secmeliyiz yoksa hak, adalet ve emegi onceleyen degerlerimize sarilarak o masayi sallayanguclu bir yumruk mu olmaliyiz?Kulubumuzun etkili noktalarda lobi gucu yok, yonetimimiz masada zayif ve pasif kaliyor serzenisiyle hayiflanan taraftarimizinbilincaltindaki beklentisi acaba ne tur bir yonetim? Birinci turden mi yoksa ikinci turden mi?
Bugune kadar nezaketi elden birakmayan, hep alttan alan; gerilimi azaltmak pahasina cogu zaman taviz vermek durumunda kalan (en azindan Faruk Ozak`tan beri) yonetimlerimizin (ve de camiamizin) artik Trabzonspor`a yakisan tavirla masaya oturup edilgen degil etken olarakmeselelere yonvermevakti coktan gelmistir!
Bundan sonra masada kaybetmeyecegiz ve kaybettirmeyecegiz.Bu masada artik hak ve adaletin egemen olmasini misyon edinecegiz. Bugune kadar masada kazanmis olanlara bundanboyle musaade etmeyecegimiz gibi bugune kadar hep kaybetmis olanlarin kayiplarina da goz yummayacagiz. "Bana dokunmayan yilan bin yasasin" felsefesi degil "hak, hukuk ve adalet.. herkes icin!" ideali hedefimiz olacak. Guce tapinan ve gucu hakim kilan zihniyet yikilacak, gucu adaletin hizmetine sokacak anlayis egemen olacak!
Bunlari yapamayacaksak sampiyonluk da bos!..
Selam ve sevgilerimle...