PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aziziye Tabyasında Bir Kahraman, Kara Fatma



Külünkoğlu
24.04.2008, 09:56
İpsiz Recep Reis'den sonra Milli Mücadele yıllarında destanlaşan bir başka şahsiyetle devam edelim arkadaşlar. Erzurumlu Fatma Seher Hanımın, nam-ı diğer Kara Fatma 'nın kahramanlık ve sonunda hüzün dolu hayat hikayesi.



http://image.haber7.com/haber/86992.jpghttp://image.haber7.com/haber/86993.jpg

Erzurumlu Fatma Seher Hanım, nam-ı diğer Kara Fatma, Kurtuluş Savaşı’nın sembolleşmiş kadın şahsiyetlerinden biridir. İstiklal Madalyası sahibidir. Ve Üsteğmen rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli edilirken, Üsteğmen rütbesinden maaş bağlanmıştır kendisine. Ancak Kara Fatma burada örnek bir davranışta bulunarak para için savaşmadığını, bu maaşı alamayacağını söyleyerek onu tamamen Kızılay’a bağışlamıştır.

Bağışlamıştır bağışlamasına ya, dul bir kadın olarak trajedisinin kırışık satırları da yazılmaya başlamıştır böylece.

Savaş sırasında elleri bir şarapnelin isabet etmesiyle parçalanan 9 yaşındaki kızını zamanı gelince zar zor evlendirmiş, ancak bu travmanın etkisiyle kızı ‘deli gibi’ olmuş, çocuklarına dahi bakmaktan aciz duruma düşmüştür. Bunun üzerine torunlarını da yanına alan Kara Fatma, maaşını bağışladığı Kızılay’ın yardımına dahi başvurmadan bir geçim mücadelesinin içine atılmıştır.

Eş dostun bulduğu işlerde artık yaşının 50’yi geçmiş olmasından dolayı ayrılmış veya çıkarılmış, neticede beş parasız sokaklarda kalmıştır. Sözünü ettiğim yazımda da belirttiğim gibi, 1933 yılının 9 Ağustos’unda Yedigün dergisinde çıkan Mekki Sait Esen’in “Kara Fatma Rus manastırında” başlıklı röportajıyla perişan durumu ortaya çıkarılmışsa da, yine bir yardım eli uzanmamış olmalı ki, 1946’da yeni bir yardım haberi basında yer bulmuştur. 1933’de Galata’daki Rus manastırına sığınmış bulunan Kara Fatma, torunlarını geçindirebilmek için sokakta dilenmeye çıktığını anlatıyordu muhabire. 1946’da da, yeniden maaş bağlandığı 1954’de de durumun değişmediğini gazete haberlerinden öğreniyoruz.

Ne yazık ki, 1954 Şubat’ında bağlanan 170 lira maaşı yemeğe Kara Fatma’nın trajik ömrü vefa etmemiş ve ertesi yıl geçirdiği hastalıktan dolayı vefat etmiştir.

Bunların ayrıntılarını yukarıda işaret ettiğim yazımda bulabilirsiniz. Ancak tarihçiliğimizin ne kadar ilkel bir düzeyde seyrettiğini göstermek bakımından aşağıda Kara Fatma’nın ölüm tarihi üzerinde duracağım.

Kurtuluş Savaşı’nın sırtında mermi taşıyan, tüfek ve kurşun imal eden, bebeğinin battaniyesini merminin üzerine örttüğünü yaşlı gözlerle anlattığımız kadın kahramanlarımız hakkında henüz tatminkâr bir akademik etüt yapılabildiğini söyleyemeyiz. Laf üreten çok oluyor da, kalıcı iş yapana rastlamak pek olası değil.

Mesela Zeki Sarıhan’ın, üstelik 2006 yılında Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ödülü’nü aldığını kapağından gururla öğrendiğimiz Kurtuluş Savaşı Kadınları (Remzi Kitabevi, 2007) başlıklı çalışması, iyi niyetli bir çaba olmakla birlikte pek çok eksiklerle dolu. Bu eksiklere daha önce Gül Hanım’la ilgili yazımızda temas etmiştik. Benim Hayat dergisinde bulup burada yayınladığımız bir başka Kurtuluş Savaşı kahramanı Gül Hanım’la ilgili hayatî nottan haberi dahi yoktu ödüllü yazarın. Hatta bir kısmını alıntıladığı Halide Edip’in Türkün Ateşle İmtihanı adlı anılarının ileriki kısımlarında Gül Hanım’ın yeniden karşımıza çıktığını da gözden kaçırmıştı değerli araştırmacımız.

İşte bu ‘ödüllü’ kitapta Kara Fatma’nın ay ve gün belirtilmeden 1955 yılında öldüğü söylenmektedir: “Kara Fatma, ertesi yıl (1955) ölmüştür.”

Bu mudur tarihçilik? Tam ne zaman ve nerede, hangi şehirde öldü? Nasıl öldü? Hasta mıydı yoksa başka bir sebeple miydi ölümü? Hiçbir bilgi yok. Başka kaynaklarda ise Erzurum’a gittiği ve orada öldüğü söyleniyor. Oysa bulduğumuz bir gazete küpürü onun ölümü üzerindeki karanlığı büyük ölçüde aydınlatmaktadır.


Hürriyet gazetesinin 3 Temmuz 1955 günkü nüshasının ilk sayfasında yer alan bir habere göre Kara Fatma 2 Temmuz 1955 Cumartesi sabahı İstanbul Darülaceze’de vefat etmiş ve şimdilerde ortadan kaldırılıp yerine yol yapılmış bulunan Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedilmiştir (bu mezarlıktan kalan tek hatıra yoldan geçenlerin garip nazarlarla baktıkları yalnız bir türbedir). Bu mezarlık kaldırılırken Fatma Hanımın kemiklerinin nereye götürüldüğünü bilmiyorum. Belki onu da sevgili Erzurumlular merak edip bulurlar. Neden olmasın?


Aşağıda Hürriyet’te çıkan bu haberin resim altı yazısını olduğu gibi alıyor ve tarihe bir belge daha bırakmanın huzurunu yaşıyorum. İşte 3 Temmuz 1955 tarihli haberin metni:


Kara Fatma öldü:


İstiklâl Harbinin tanınmış kadın simalarından ve Kara Fatma namile maruf Fatma Savaşkan (yukarıda) dün sabah Darülaceze’de vefat etmiştir. İstiklâl Harbindeki sayısız kahramanlıklariyle kendisine şöhret yapan ve “Milli kahraman” olan Kara Fatma’nın cenazesi Darülaceze’den evine getirilmiş olup bugün öğle namazını müteakip Kasımpaşa Kulaksız Mezarlığına defnedilecektir. Kendisine lâzım geldiği kadar yardım yapılamadığı için son senelerde sefalete düşen Kara Fatma geçirdiği hastalıktan sonra bir lütuf olarak ancak Darülaceze’ye yatırılabilmiş ve orada birkaç aylık tedaviden sonra 67 yaşında hayata gözlerini yummuştur. Allah rahmet eylesin. (Foto: Hürriyet- A.B.)


http://image.haber7.com/haber/86994.jpg



Not: Bu haberin de ne yazık ki bir yerini düzeltmemiz gerekiyor. 1954’de TBMM’ye maaş bağlanması için verilen dilekçede yaşının 70’i aştığı yazılmıştı. Haberde geçen 67 yaşında öldüğü bilgisi herhalde yanlış olmalıdır. Nitekim 1922’de kendisiyle görüşen Ahmet Emin Yalman 45 yaşlarında göründüğünü yazmıştır. Buna göre öldüğünde yaşının 75’in üzerinde, muhtemelen 79 olması gerekir. Görüyorsunuz, daha doğum tarihini bile tam olarak tespit edebilmiş değiliz kahramanımızın. Neyse ki ölüm tarihini öğrenmekle teselli olabiliriz. Şimdilik…

Yazar : Mustafa Armağan

Bir başka kaynakdan Kara Fatma,

Rus orduları Erzurum'u işgal ettiği esnada Kara Fatma, Aziziye Tabyası'nda maiyetindeki üç-dört bin cengaverle birlikte savaşmıştır. Bu büyük Müslüman-Türk annesi, askerin içeceğini, yiyeceğini hazırlar, yaralıları tedavi eder, omuzlarında yararlı askerleri hastaneye taşırdı. Düşman, Aziziye Tabyası'nın her suretle müdafaasında gösterilen metanet ve şiddetin bertaraf edilmeyeceğini anlayınca hileye müracaat ederek bir gece yarısı askerlerimizin koğuşu yakınına sokmuş olduğu bir nefere, bir tüfek attırıp koğuşun lambasını söndürtmüş... Askerlerimiz kendilerini düşmanın bastığını zannederek rastgele, ateş etmiş ve birbirlerini sabaha kadar katlettikten sonra düşman kolaylıkla tabyayı zabtetmişti. Bu korkunç hile ve sarsıntımızdan son derece müteessir olan Kara Fatma, hemen Erzurum içlerine girmiş ve topladığı erkek, kadın, genç, ihtiyar birçok vatandaşı tüfek bulamayanları evlerden buldurduğu balta, satır ve kılıçlarla silahlandırıp Aziziye Tabyası'na yönlendirmiş gülle, kurşun yağmurları aldırmaksızın taarruz etmiştir. Yüzlercesi şehit olduğu halde ölümden asla yüz çevirmemiş ve tabyanın hendeklerini düşmanın leşleriyle doldurarak Aziziye Tabyası'nın kurtarılmasına muvaffak olmuştur."Meşhur Sivastopol Destanı'nda Kara Fatma'dan şöyle bahsedilir:

Sivastopol Destanı'nda Kara Fatma

Beş altı gün sonra geldi
Kara Fatma-i gazi
Nisalar kahramanı, şeref-razı

Beş altı yüz kişiyle geldi o an,
Kamusu hep süvari-i namdaran.

Onların namı var Türkmen ilinde
Kılıç belinde, kargı yollarında.

Onlar çok kırdı düşman, döktü kanın
Şehid oldu karındaşı nisanun.

O hatun kendi dahi yaralandı
Onuldu yarası hoş varlandı.

Ömer paşa olup Şumn–da kaim
Onlara gönderir cephane daim.

Kara Fatma bu harpte yüz bin kişilik düşman ordusunun karşısında geceli gündüzlü harbederek Türk ordusunun en ileri hatlarına kadar giderek askere cesaret aşılamıştı. Bu harpte bir ara yaralanmış ve kardeşini kaybetmişti. Kahramanlığı yabancı eserlere de geçmiştir. Allah şefaatinden mahrum eylemesin.

Kaynak:

Kuva-yı Milliye'nin kahraman kadınları
Oğuz KÖROĞLU

Great White
24.04.2008, 10:15
Ne garip..

Dünya' nın hangi ülkesinde bir vatan kahramanı ile tiksinç bir böceğin isimleri tam olarak aynıdır?

Bir böceğe böyle bir kahramanın varlığı ortada iken başka bir isim konulamaz mıydı?

Hadi kahramanlığı da geçtim..

Annelerimizin, ablalarımızın, eşlerimizin isimlerinin herhangi bir hayvan ile beraber özdeşleşmesini de hoş karşılamıyorum..

Bu kendisinin sosyal hayatında başkaları tarafından alay ya da hakaret malzemesi yapılabilir, yapılıyor da maalesef..

Kara Fatma' yı asla unutmayalım ama karafatmaları unutalım artık..

A.Hilal Çakıroğlu
24.04.2008, 10:22
Ruhu Şâd olsun. Kahramanımızın bu hallere düşmesi ne kadar vefasız olduğumuzu gösteriyor. Gururundan bağlanan maaşı kabul etmeyen Kara Fatma, sonraları dilenmek hatta Rus manastırından yardım almak zorunda kalmış. Ne kadar acıdır:( Allah Rahmet eylesin, nur içinde yatsın:(

ÖmerFarukYılmaz
24.04.2008, 10:26
Kara Fatma' yı asla unutmayalım ama karafatmaları unutalım artık..

:alkış:Bende bunu anlamakta zorluk çekiyorum.

Çağatay_
24.04.2008, 10:26
Utanılacak birşey.

Ayrıca geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz en yaşlı gazimizin cenaze töreni ile Fransada ölen bir gazinin cenaze törenini karşılaştırmak bile istemiyorum.

SDanışmaz
24.04.2008, 12:04
Ruhu Şâd olsun :(

Dünya tarihini değiştiren gazilerimizin nasıl vefat ettiğine bakın, birde savaşı kaybeden ülkelerin gazilerine.. Yazık çok yazık..

Ahmet Kuru
24.04.2008, 12:13
Hangi Kahramanımıza bu zamana kadar göstermemiz Gereken değeri gösterdikti?
İnönüyü el üstünde tutan zihniyet Böyle gerçek Kahramanları ellere muhtaç Ediyor.
Yazık hemde Çok yazık...
Mekanı Cennet Olsun...

antagonist
24.04.2008, 12:23
Klişeleşmiş bir laf vardır "Türk milleti bu kahramanlıkları unutmayacaktır."...Kahramanlık nutukları atılırken çok kullanılan bu söze aykırı davranıyoruz. Hangi mankenin kiminle fink attığını bilirken tarihimizi, değerlerimizi bilmiyoruz, unutuyoruz, unutturuluyoruz...

Milliyetçiliği Kurtlar Vadisi izleme, milli maçlarda sevinme ,şehit cenazelerinde slogan atma vs. olarak algılyan çok insan var...

Kabul edelim. Vefasızız...Hem de çok...

macka61
24.04.2008, 14:27
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun vede Metin abi sanada teşekkürediyorum bu kadar uğraşıp bizi bilgilendirdiğin için

Yiğit Gayretli
21.06.2014, 12:42
İlk kez okudum. Utandım.

Muhteva
26.06.2014, 13:45
Ruhu şad olsun söylenecek çok şey varda en iyisi susmak..