bahadiroglu
24.01.2005, 13:41
Türk milliyetçilerinin gündemini daima mesgûl eden ?Bati?nin Türkiye?yi bölme çabalari? konusundaki tartismalar, ulusal basin-yayinin da etkisi ile çogu zaman Avrupa Birligi ve kürtçülük üzerinde yogunlasiyor. Bu tartismalar ve mücadeleler devam ederken gizlice yürütülen bir baska bölücülük faaliyeti de var ki bu, birçok insanin gözünden kaçan ?Pontosçuluk?tur. Kürtçülükten farkli metodlarla yürütülmeye çalisilan Pontosçuluk faaliyetlerinin en önemli ayagini ise misyonerlik ve propaganda ugraslari olusturmakta? Bu propagandalarin çogunda kullanilan bir motif ise ?Lazlik?...
Psikolojik harbin gereklerini basariyla yerine getirmeye çalisan bölücü çevreler bütün Karadeniz?i ?Laz? olarak göstermeye çalismaktadir. Gazetelerde, televizyonlarda Karadenizlilerden bahsedilirken hep ?Lazlik? ön plâna çikariliyor. Bu propagandaya inanan bazi Karadenizli Türkler de kendilerini ?Laz? olarak adlandirmaya basliyorlar. Yurdun diger yörelerinde de etkisini gösteren bu olgu, diger bölge Türklerinin de Karadenizlileri ?Laz? sanmalarina neden oluyor. Bu süreç öyle rahat ve sessizce isliyor ki, ileride karsimiza hiç yoktan bir bölücülük davasi daha çikabilir.
Pontosçuluk ve Lazlik propagandalarini dogru tahlil edebilmek için Karadeniz?in etnik yapisini bilmek gerekir. Bu degerlendirmeye Lazlarla baslayalim.. ?Laz? sözcügü birçok kisi tarafindan ?Dadas?, ?Gakkos? gibi yöresel bir unvan olarak kullanilsa da aslinda etnik bir toplulugun adidir. Karadenizlilerin çok küçük bir bölümünü olusturan Lazlar, Türk olmayip Gürcü kökenli bir toplulukturlar. Kafkasya?dan Dogu Karadeniz?e göç ettikten sonra bölgedeki Rumlarla fazlaca karismislar ve Kafkasyali-Rum kirmasi bir etnik grup hâline gelmislerdir. Dilleri de aslen Svanca, Gürcüce ve Megrelce?nin de dahil oldugu Güney Kafkas Dil Ailesi?ne mensuptur. Ancak Lazca zaman içerisinde Rumca ile bütünlesme göstermis ve Lazlarin kendileri gibi dilleri de Gürcü-Rum kirmasi bir hâle gelmistir.
Lazlar günümüzde Rize il siniri içerisinden Gürcistan hududuna kadar uzanan alandaki Pazar, Ardesen, Findikli, Arhavi ve Hopa ilçelerinde yasarlar. Ancak toplam nüfuslarinin azligi nedeni ile Türkiye?nin hiçbir ilinde hatta ilçesinde çogunlugu saglayamamislardir. Laz nüfusu kesin olarak tespit edilmemis olsa da Türkiye?de ortalama elli bin Laz oldugunu söylemek mümkündür. Hâl böyle iken milyonlarca kisiyi barindiran Karadeniz?in tamaminin yahut büyük kisminin Laz oldugunu iddia etmek bir saçmaliktan ibarettir.
Karadeniz?de yerlesmis bulunan bir diger azinlik da Gürcülerdir. Kavgaci kisiler olarak bilinen Gürcüler yaklasik kirk binlik bir nüfusa sahiptirler. Lazlar gibi Rize-Artvin-Gürcistan arasinda yasarlar.
Karadeniz?deki Rum varligi ise sanilandan çok daha azdir. Karadeniz?in Türklestirilmesi süreci kendisini ?Karadeniz?in Rumlardan arindirilmasi? olarak da göstermis ve buna bagli olarak Rumlar giderek azalmislardir. Buna tipik bir örnek olarak 1828?den sonra iki binden fazla Rum ailesinin kisa süreli Rus isgâline sevinerek zihniyetlerini açiga vurduklari için Dogu Karadeniz?den sürülmesini gösterebiliriz. Millî mücadele döneminde Topal Osman Aga?nin Pontos çetecilerine karsi sert ve yürekli mücadelesi ve daha sonraki nüfus mübadelesi de nüfus dengesi üzerinde etkili olmus, 500 yil boyunca Türk göçleri alan Karadeniz bölgesi tam mânâsiyla Türklesmistir.
Çok eski devirlerden beri Saka, Apar, Tatar, Kipçak, Peçenek ve Hazar Türklerinin saldirisina ugrayan Dogu Karadeniz, bu saldirilar sirasinda Türklerce iskân edilmeye baslamistir. 1461?de Fatih Sultan Mehmet Han tarafindan Rum Pontos Imparatorlugu olarak adlandirilan Komnenos Devleti?ne son verilip Trabzon fethedilince bu yöreye yogun Türk göçleri baslamistir. Amasya, Niksar, Bafra, Osmancik, Iskilip, Tokat, Merzifon, Turhal, Zile gibi Türk yerlesimlerinden Trabzon, Giresun ve civarina göçler olmustur. Oguzlarin en savasçi boyu olarak bilinen Çepnilerin ve Bayindirlarin da bu yöreye yerlestirilmesi ile Türklestirme faaliyetleri güç kazanmistir. Bu tarihten sonra Çepniler ve diger Karadeniz Türkleri, her türlü ayaklanmaya karsi devletin yaninda yer almislardir.
Karadeniz bölgesinin yüzyillar süren Türklesme süreci bilinirken bütün Karadenizlilerin ?Laz?, ?Rum? vb. küçük etnik gruplarin adiyla anilmasi elbette gerçegi yansitmamaktadir. Bu adlandirmanin ardinda baska amaçlar vardir. Yunanlilarin eskiden beri sahip oldugu Pontos?u diriltme hülyasi diger Batililarin Türkiye?yi saf disi etme arzusu ile birlesince Karadeniz üzerinde, özellikle de Dogu Karadeniz üzerine oyunlar oynamak Türk düsmanlari için vazgeçilmez hâle gelmistir. Ancak bu oyunlar Güneydogu Anadolu?daki kurallarla oynanamazdi. Çünkü Güneydogu Anadolu?da kürtlerin önemli bir nüfusa sahip bulunmasina karsilik Karadeniz?in büyük çogunlugu Türk idi. Karadeniz halkini devlete karsi kiskirtmak hiç de kolay olmayacakti çünkü devlet kendi devletleriydi. Su hâlde farkli bir yola basvuracaklardi. Bunun çözümünü de psikolojik harp taktikleri içerisinde buldular ve her türlü propaganda aracini kullanarak Karadenizlilerin ?Laz? olarak adlandirilmasini sagladilar. Hâlen dahi ugraslari bu adlandirmanin yayginlasmasi üzerinedir. Bundan baska gönderdikleri misyonerlerle halka ?Siz Türk degilsiniz Müslümanlasmis Rum?sunuz, Laz?siniz.? seklinde propaganda yapmaya çalismaktadirlar. Bu ugraslarin sonunda amaçlari Karadeniz?i Türkiye?den ayirmak, ya da en azindan Türkiye?nin basini uzun müddet yeni bir dertle agritmaktir.
Karadeniz?imize yönelik bir baska tehdit ise bütün Türkiye?nin derdi olan kürt sorunudur. Karadeniz bölgesi Türkiye?de en az kürt barindiran bölgedir. Bunda Karadeniz?in zaten göç vermekte olan, geçim sikintisi yükseklerde seyreden bir bölge olmasi ne kadar etkili ise, Karadenizli Türklerin kürtleri sevmemesi de en az o kadar etkilidir. Bu durum Karadeniz Türkleri için bir övünç kaynagidir. Ancak asil önemli olan bu dengeyi sürdürebilmektir. Ucuza çalismalari nedeniyle güneydogudan gelen kürt isçilere Karadeniz?de kazanç saglama imkâni sunulmamalidir. Kürtler yerlestikleri bölgeyi hizli üremeleri sayesinde kisa sürede kürtlestirirler. Bu durum daha önce birçok yörede gözlemlenmistir. Bu sebeple Karadeniz Türklerinin bilinçli davranmasi büyük önem tasimaktadir. Karadeniz gereken biçimde bilinçli davranirsa kürtlerin nüfus hareketlerine karsi mücadelede bir bayrak olma özelligi tasiyabilir.
Harp konusunda bir efsane olan biz Türkler, artik psikolojik harp alaninda kendimizi korumayi da basarmaliyiz. Düsmanlarimizin amaçlarina ulasmalarini engellemek istiyorsak, bunu her alanda mücadele ederek basarmamiz gerektigini bilmeliyiz. Bu sebeple hiçbir Türk, Karadenizli soydaslarini ?Laz? olmakla itham etmemelidir. Espri amaçli dahi olsa, gayri ciddî dahi olsa Türklerin ?Laz? olarak adlandirilmasini engellemek sart olmustur. Karadenizli soydaslarimiz da kendilerinin Laz degil Türk oglu Türk oldugunu bilmeli ve yöresel bir unvan olarak dahi ?Laz? sözcügü dillerinden silmelidirler. Artik, tarih boyu devletinin yaninda yer alan Karadeniz Türklerinin, Millî Mücadele sirasinda Giresun Müdafaa-i Milliye Reisi Topal Osman Aga?nin tepeledigi Rum çetecilerin bulundugu salonun duvarina yazdigi gibi haykirmalarinin vakti gelmistir:
?Vatana ihanet edenler yerlerde gördükleriniz gibi tepelenecektir.?
Türk Sad
http://www.nihalatsiz.org/anasayfa.htmadresinden alintidir
Psikolojik harbin gereklerini basariyla yerine getirmeye çalisan bölücü çevreler bütün Karadeniz?i ?Laz? olarak göstermeye çalismaktadir. Gazetelerde, televizyonlarda Karadenizlilerden bahsedilirken hep ?Lazlik? ön plâna çikariliyor. Bu propagandaya inanan bazi Karadenizli Türkler de kendilerini ?Laz? olarak adlandirmaya basliyorlar. Yurdun diger yörelerinde de etkisini gösteren bu olgu, diger bölge Türklerinin de Karadenizlileri ?Laz? sanmalarina neden oluyor. Bu süreç öyle rahat ve sessizce isliyor ki, ileride karsimiza hiç yoktan bir bölücülük davasi daha çikabilir.
Pontosçuluk ve Lazlik propagandalarini dogru tahlil edebilmek için Karadeniz?in etnik yapisini bilmek gerekir. Bu degerlendirmeye Lazlarla baslayalim.. ?Laz? sözcügü birçok kisi tarafindan ?Dadas?, ?Gakkos? gibi yöresel bir unvan olarak kullanilsa da aslinda etnik bir toplulugun adidir. Karadenizlilerin çok küçük bir bölümünü olusturan Lazlar, Türk olmayip Gürcü kökenli bir toplulukturlar. Kafkasya?dan Dogu Karadeniz?e göç ettikten sonra bölgedeki Rumlarla fazlaca karismislar ve Kafkasyali-Rum kirmasi bir etnik grup hâline gelmislerdir. Dilleri de aslen Svanca, Gürcüce ve Megrelce?nin de dahil oldugu Güney Kafkas Dil Ailesi?ne mensuptur. Ancak Lazca zaman içerisinde Rumca ile bütünlesme göstermis ve Lazlarin kendileri gibi dilleri de Gürcü-Rum kirmasi bir hâle gelmistir.
Lazlar günümüzde Rize il siniri içerisinden Gürcistan hududuna kadar uzanan alandaki Pazar, Ardesen, Findikli, Arhavi ve Hopa ilçelerinde yasarlar. Ancak toplam nüfuslarinin azligi nedeni ile Türkiye?nin hiçbir ilinde hatta ilçesinde çogunlugu saglayamamislardir. Laz nüfusu kesin olarak tespit edilmemis olsa da Türkiye?de ortalama elli bin Laz oldugunu söylemek mümkündür. Hâl böyle iken milyonlarca kisiyi barindiran Karadeniz?in tamaminin yahut büyük kisminin Laz oldugunu iddia etmek bir saçmaliktan ibarettir.
Karadeniz?de yerlesmis bulunan bir diger azinlik da Gürcülerdir. Kavgaci kisiler olarak bilinen Gürcüler yaklasik kirk binlik bir nüfusa sahiptirler. Lazlar gibi Rize-Artvin-Gürcistan arasinda yasarlar.
Karadeniz?deki Rum varligi ise sanilandan çok daha azdir. Karadeniz?in Türklestirilmesi süreci kendisini ?Karadeniz?in Rumlardan arindirilmasi? olarak da göstermis ve buna bagli olarak Rumlar giderek azalmislardir. Buna tipik bir örnek olarak 1828?den sonra iki binden fazla Rum ailesinin kisa süreli Rus isgâline sevinerek zihniyetlerini açiga vurduklari için Dogu Karadeniz?den sürülmesini gösterebiliriz. Millî mücadele döneminde Topal Osman Aga?nin Pontos çetecilerine karsi sert ve yürekli mücadelesi ve daha sonraki nüfus mübadelesi de nüfus dengesi üzerinde etkili olmus, 500 yil boyunca Türk göçleri alan Karadeniz bölgesi tam mânâsiyla Türklesmistir.
Çok eski devirlerden beri Saka, Apar, Tatar, Kipçak, Peçenek ve Hazar Türklerinin saldirisina ugrayan Dogu Karadeniz, bu saldirilar sirasinda Türklerce iskân edilmeye baslamistir. 1461?de Fatih Sultan Mehmet Han tarafindan Rum Pontos Imparatorlugu olarak adlandirilan Komnenos Devleti?ne son verilip Trabzon fethedilince bu yöreye yogun Türk göçleri baslamistir. Amasya, Niksar, Bafra, Osmancik, Iskilip, Tokat, Merzifon, Turhal, Zile gibi Türk yerlesimlerinden Trabzon, Giresun ve civarina göçler olmustur. Oguzlarin en savasçi boyu olarak bilinen Çepnilerin ve Bayindirlarin da bu yöreye yerlestirilmesi ile Türklestirme faaliyetleri güç kazanmistir. Bu tarihten sonra Çepniler ve diger Karadeniz Türkleri, her türlü ayaklanmaya karsi devletin yaninda yer almislardir.
Karadeniz bölgesinin yüzyillar süren Türklesme süreci bilinirken bütün Karadenizlilerin ?Laz?, ?Rum? vb. küçük etnik gruplarin adiyla anilmasi elbette gerçegi yansitmamaktadir. Bu adlandirmanin ardinda baska amaçlar vardir. Yunanlilarin eskiden beri sahip oldugu Pontos?u diriltme hülyasi diger Batililarin Türkiye?yi saf disi etme arzusu ile birlesince Karadeniz üzerinde, özellikle de Dogu Karadeniz üzerine oyunlar oynamak Türk düsmanlari için vazgeçilmez hâle gelmistir. Ancak bu oyunlar Güneydogu Anadolu?daki kurallarla oynanamazdi. Çünkü Güneydogu Anadolu?da kürtlerin önemli bir nüfusa sahip bulunmasina karsilik Karadeniz?in büyük çogunlugu Türk idi. Karadeniz halkini devlete karsi kiskirtmak hiç de kolay olmayacakti çünkü devlet kendi devletleriydi. Su hâlde farkli bir yola basvuracaklardi. Bunun çözümünü de psikolojik harp taktikleri içerisinde buldular ve her türlü propaganda aracini kullanarak Karadenizlilerin ?Laz? olarak adlandirilmasini sagladilar. Hâlen dahi ugraslari bu adlandirmanin yayginlasmasi üzerinedir. Bundan baska gönderdikleri misyonerlerle halka ?Siz Türk degilsiniz Müslümanlasmis Rum?sunuz, Laz?siniz.? seklinde propaganda yapmaya çalismaktadirlar. Bu ugraslarin sonunda amaçlari Karadeniz?i Türkiye?den ayirmak, ya da en azindan Türkiye?nin basini uzun müddet yeni bir dertle agritmaktir.
Karadeniz?imize yönelik bir baska tehdit ise bütün Türkiye?nin derdi olan kürt sorunudur. Karadeniz bölgesi Türkiye?de en az kürt barindiran bölgedir. Bunda Karadeniz?in zaten göç vermekte olan, geçim sikintisi yükseklerde seyreden bir bölge olmasi ne kadar etkili ise, Karadenizli Türklerin kürtleri sevmemesi de en az o kadar etkilidir. Bu durum Karadeniz Türkleri için bir övünç kaynagidir. Ancak asil önemli olan bu dengeyi sürdürebilmektir. Ucuza çalismalari nedeniyle güneydogudan gelen kürt isçilere Karadeniz?de kazanç saglama imkâni sunulmamalidir. Kürtler yerlestikleri bölgeyi hizli üremeleri sayesinde kisa sürede kürtlestirirler. Bu durum daha önce birçok yörede gözlemlenmistir. Bu sebeple Karadeniz Türklerinin bilinçli davranmasi büyük önem tasimaktadir. Karadeniz gereken biçimde bilinçli davranirsa kürtlerin nüfus hareketlerine karsi mücadelede bir bayrak olma özelligi tasiyabilir.
Harp konusunda bir efsane olan biz Türkler, artik psikolojik harp alaninda kendimizi korumayi da basarmaliyiz. Düsmanlarimizin amaçlarina ulasmalarini engellemek istiyorsak, bunu her alanda mücadele ederek basarmamiz gerektigini bilmeliyiz. Bu sebeple hiçbir Türk, Karadenizli soydaslarini ?Laz? olmakla itham etmemelidir. Espri amaçli dahi olsa, gayri ciddî dahi olsa Türklerin ?Laz? olarak adlandirilmasini engellemek sart olmustur. Karadenizli soydaslarimiz da kendilerinin Laz degil Türk oglu Türk oldugunu bilmeli ve yöresel bir unvan olarak dahi ?Laz? sözcügü dillerinden silmelidirler. Artik, tarih boyu devletinin yaninda yer alan Karadeniz Türklerinin, Millî Mücadele sirasinda Giresun Müdafaa-i Milliye Reisi Topal Osman Aga?nin tepeledigi Rum çetecilerin bulundugu salonun duvarina yazdigi gibi haykirmalarinin vakti gelmistir:
?Vatana ihanet edenler yerlerde gördükleriniz gibi tepelenecektir.?
Türk Sad
http://www.nihalatsiz.org/anasayfa.htmadresinden alintidir