PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Osman Pamukoğlu’nun Trabzon Konuşması



mHİÇYILMAZ
14.06.2007, 19:28
http://img.blogcu.com/uploads/mukavemet_g01b.jpg


E.Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun Trabzon’da ilginç bir konuşma yaptığını duymuştum. Fakat maalesef herzaman olduğu gibi büyük basında bir internet sitesi hariç hiç bahsedilmedi. (benim görebildiğim)
Bir arkadaş sağolsun kısaltılmış metni bana gönderdi , ilginç konuşmanın metni aşağıdadır:


Osman Pamukoğlu’nun Trabzon Konuşması
Trabzon Türk Ocakları Trabzon Şubesi tarafından önceki akşam Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Hedefteki Ülke Türkiye” konulu konferansta konuşan emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun geçmişte yaşanan olaylarla benzerlik gösterdiğini ifade ederek,
“Türklerin egemenlik sürdüğü topraklarda dış güçlerin kışkırtmaları sonucu çok sayıda ayaklanma yaşandı. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar, 1860-1923 yılları arasındaki şartlarla benzerlik gösteriyor. O günlerin Girit’i, Düyun-u Umumiye’si, Galata bankerlerine karşılık bugün, Kıbrıs, IMF ve borç veren ülkeler var.
Atatürk döneminde, 1923-1938 arasında, Türk toprakları üzerinde 15 ayaklanma yaşanmıştır. Atatürk’ün büyük tepki gösterdiği bu ayaklanmaların hepsi kısa sürede bastırılmıştır. 1950 ve 1960′lı yıllarda Rus ve İngilizler’in desteğiyle Anadolu’da çeşitli ayaklanmalar çıkarılmıştır. Bunlar da bastırılmıştır. 1980′den sonra ise PKK aracılığı ile bir ayaklanma çıkarma yoluna gidilmiştir” diye konuştu.

Ermeni Oyunu
Ermenilerin, Ermeni Soykırımı Tasarısı’nı bütün Avrupa’ya kabul ettirmeye çalıştığına değinen emekli Tümgeneral Pamukoğlu,
“Ermeniler, bunu yaptıktan sonra 70-80 yıl önce Anadolu’da çoğunlukta olduklarını iddia edecekler. Ege Bölgesi’ni konuşmaya bile gerek yok. Orada kimin gözü olduğu herkesin malumudur. Maalesef emperyalizm, misyonerlik ve savaşlar zamanın eskitemediği kavramlardır. Savaşlara dinler ve peygamberler dahi engel olamamıştır” şeklinde konuştu.

Bedelli askerliği duymak bile istemiyorum
Bedelli askerliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu kaydeden Pamukoğlu, Süleymaniye olayıyla ilgili,

“Süleymaniye’deki olaydan 12 asker değil tüm askeri yetkililer sorumludur. Bu tür operasyonlarda tüm ihtimaller göz önünde bulundurulmalıydı.
Türk Bayrağını indirmeye kalkışan Yunanlının öldürülmesinin ardından İngiliz üslerinden sınırlarımıza sızan 7 Yunan askeri iki Türk askerini feci bir şekilde kurşunlamıştır. Biz de Süleymaniye olayına sessiz kalmamalıydık”
ifadelerini kullandı.
Bedelli askerlik uygulamısından söz edilmesinin bile kendisini rahatsız ettiğini kaydeden Pamukoğlu, “Böyle birşey olamaz. Parası olan, olmayan ayırımı. Anayasa’ya aykırı bir uygulamadır. Normal bir insana 12 ay eğitim yeterli olacaktır.
Bir örnek vereyim.. Karşındaki insana ‘Al sana 40 trilyon ben seni 10 saniye sonra öldüreyim’ bunu kim kabul eder. Bu iş parayla olacak bir iş değildir” dedi.

Barzani ve Talabani’ye kandılar
Barzani ve Talabani’nin PKK ile savaştıkları dönemde Türkiye’nin yanındaymış gibi davrandıklarını da hatırlatan Pamukoğlu, şunları söyledi:
“Bu duruma aldanmamak gerekir. Bu kişiler, gerçekte PKK ile işbirliği içindedir. Bugün tehlike çok net bir biçimde açığa çıkmıştır. Bazı güçler, Türkiye’nin güneydoğusunu, Irak’ın kuzeyiyle Kürdistan adı altında birleştirmek istemektedirler.
Bakın benim Barzani ve Talabani ile ilgili başımdan geçeni anlatayım. Bir gün habersiz bir şekilde PKK’nın en önemli kamplarından birine operasyon hazırlığı içindeyiz. O dönemlerde büyük baskınlar yapıyordu PKK.
Bir karakol baskınında 28 kişiyi birden öldürüyordu. Onlar çatışmaya girdiklerinde bir ailenin tüm fertlerini öldürürlerdi ki geride intikam alacak o aileden kimse kalmasın.
Hazırlıklarımızı tamamladık ve o dönem Ankara’dan izinsiz operasyon yapamıyorduk. Ankara’ya operasyonun içeriğini anlatan bilgiyi geçtikten sonra bize bir emir geldi. Gelen emirde operasyon güzergahındaki iki karakolun bize rehberlik edeceği, bizim o karakollarla işbirliği içinde olmamızı söylediler. Operasyonu başlattık.
Denilen iki karakola yaklaşan askerlerim bana bilgi verdiler. ‘Komutanım bize rehberlik edecek olan karakollara yaklaştık, üzerimize yağmur gibi mermi ve füze yağdırıyorlar.
Evet bu olaydan sonra anladım ki bu Barzani’nin Ankara temasları PKK’ya yardım içinmiş. Ve bu operasyon sonrası yaptığım operasyonların hiçbirinde Ankara’yı haberdar etmedim”

Kıbrıs çok önemli
Konuşmalarında sık sık Kıbrıs’ın önemine değinen Pamukoğlu, “Kıbrıs çok önemli bir üsttür. Malta, Cebelitarık ve Kıbrıs. Bu üç yerin önemi tartışılamaz. Şu anda Kıbrıs üzerinde oynanan oyun, geçtiğimiz yıllarda Girit üzerinde oynanan oyunla aynıdır.
Nasıl Girit için şu kadar insan kalacak, bu kadar asker kalacak dediler ve Girit’i bizden aldılar. Kıbrıs’ta aynen böyle olacak. Yıllar sonra bakacaksınız ki Kıbrıs da gitmiş” dedi.

Atatürk’ün Lozan’ı kurtarır
Konferansın ardından Trabzon halkının sorularını cevaplayan Tümgeneral Pamukoğlu bir vatandaşın, “Paşam bize bir yol göster, bu gidişatın sonu ne olacak” sorusuna, “Bu gidişat iyi bir gidişat değil. Sizi kurtarsa kurtarsa yine Atatürk’ün Lozan Anlaşmasına dahil ettiği ‘azınlıkların korunması’ maddesi kurtarır” ifadelerini kullandı.
Bazı vatandaşlar da Pamukoğlu gibi doğruyu konuşan insanların kısa zamanda zarar gördüğünü ifade ettiler.

ABD Vietnam’dan beter olur
Irak’ta gelişen olaylara da değinen Pamukoğlu, ABD’nin Irak’tan kısa süre içerisinde çekileceğini belirterek, ABD ile ilgili şunları anlattı, “Bakın ABD Irak’ın çölllerinde bu kadar zorluk çekiyor. Daha o 430 km’ye 300 km’lik dağlık araziye çıkmamış. O cehenneme girmemiş. Dümdüz yerde gerilla savaşı ile karşılaştı ve yüzlerce, binlerce kayıp verdi. O dağlık araziye girdiğinde ne yapabilir. Hiçbirşey.
Bizim Tugay’ımıza bağlı iki helikopterimiz düştüğünde ABD’den gelen ve onların en eğitilmiş askerlerinden olan yeşil bereliler boylarını aştığı için karlık alana inmekten korktular.
Ne zaman ki ben savaş eğitimi almamış askerlerimden birkaçını yanıma alarak kara atlamalarını istedim ve atladılar, o zaman Türkler atladı birşey olmadı deyip onlar da atladılar. Yani bu kadar korkaklar.
Düşünün, şimdi o dağlık araziye girdikleri zaman halleri ne olur” şeklinde konuştu.

240 terörist sorguladım
Türkiye’nin Doğusunda PKK’yı yok eden Hakkari Dağ Komando Tugayı Komutanı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, 11 yaşından 43 yaşına kadar üniformasını gururla taşıdığını belirtti.
Kürtlerin hepsinin Kürdistan devletini kurmak ve bağımsızlıklarını ilan etmek ortak hedefinde birleştiklerini kaydeden Pamukoğlu, “240 PKK’lı sorguladım. Hepsi ağız birliği etmiş gibi, “Kürdistan, bağımsızlık” dedi durdular.
Teslim olanlar da bizim yapacağımız operasyonları önceden haber aldıklarını ve o bölgeyi terk ettikerini söylediler. Şu anda Irak’ta Kürdistan devleti ABD tarafından kurdurulmuştur. Bunu herkes böyle bilsin. Çünkü bir devletin oluşabilmesi için gerekli olan esas unsur ve öğeler orada tamamlanmıştır” ifadelerine de yer verdi.



Kaynak: http://arsiv.wordpress.com/2006/01/08/osman-pamukoglunun-trabzon-konusmasi/

mHİÇYILMAZ
14.06.2007, 19:32
http://i18.tinypic.com/4hjo7qq.jpg (http://sehitlerolmez.blogcu.com/1295823/)

Osman Pamukoğlu

Emekli Tümgeneral ve yazar.

1947 yılında Sinop'un Gerze ilçesinde doğmuştur. Eğitimini sırasıyla, Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde sürdürmüştür. Harp Okulu'ndan 1967'de mezun olmuştur. 1993-1995 yıllarında Hakkari Dağ ve Komando Tugayı ve Hakkari Tugay Komutanlığı yapmıştır. Bu dönemde PKK'ya karşı yapılan en büyük harekât olan Çelik-1 Operasyonu'nu yönetmiştir. Çelik-1 harekatı 19 Mart 1995 günü başlamış ve toplam 37 gün sürmüştür. Operasyona 6 Tugay'dan 35 bin asker ve 10 bin korucu katılmıştır. Güneydoğu görevinden sonra KKTC Paşaköy'de 28.nci Tümen Komutanlığı'nı üstlenmiştir. 4 Ağustos 2002 tarihinde emekli olmuştur. Pamukoğlu, Türk Ordusunda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı'na sahip tek kişidir.

ESERLERİ
•Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok
•Kara Tohum
•Ey Vatan
•Cumhuriyet Dönemi Öncesinde Türkler




13/2/2007



• Yakın zamanda Güneydoğuda ortaya çıkan terörist saldırıların geçmişin tekrarı olduğunu düşünüyor musunuz?

Kitap yazılalı iki yıl oldu. Adından da belli değil mi? (Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok). Bu bir. İki:Güneydoğu’da her şey aynı kaldığı için bu kitap yazıldı. Üç:Geçmiş diye bir şey yok. Sadece geçici bir duraksama oldu.

• Kitabınızda bahsettiğiniz gibi askerlerimize vermiş olduğunuz gerilla eğitimiyle ilgili taktiksel savaş öğretileriniz şu anki komutanlar tarafından uygulanıyor mu

Gerilla veya gayri nizami harbin taktiklerinin esası; baskın ve pusudur. Bana bunları yedi adet askeri yüksek okul ve akademi diploması öğretmedi. Bunları doğadan elde ettim. Bu bir. İki:Bu iş yaratıcılık ve zeka ile yapılır. Üç:Hiçbir taklidin şaheser olma şansı yoktur. Dört: Bilgi ile olmaz sanat ile olur. Beş:her şeyin başı cesarettir. Eğer cesaretiniz yoksa:Şayet varsa diğer hiçbir niteliğinizin kıymeti yoktur. Çünkü harekete geçiremezsiniz.
“ Harman yeri düz olunca, sap yığını dağ gibi görünür. “

• Kitabınızda MİT ‘in Irak’ ın kuzeyinde toplantı halinde bulunan Pkk ‘ nın büyük bir kongre düzenlediği raporunun size ulaştırılmamasının nedenleri ve buna bağlı olarak İran da ki kampa yapmayı düşündüğünüz baskının durdurulmasını nasıl açıklarsınız?

MİT, istihbaratını devlet üst kademesine gönderir. Benim konumumla hiçbir ilgileri yoktur. MİT, haberi kitapta yer alan devlet üst kademelerinin hepsine defalarca bildirmiştir. Yapılacak ne varsa onlara aittir. Benimkisi bir idealizmdir. Sanki bütün devletin sorumlusu gibi hareket etmektir. MİT müsteşarının yaptığı çalışmaları, rapor halinde bana göndermesi ben bu işin üzerine çok gittiğimden “Osman Paşa doğruları öğrensin, MİT’in bunda günahı yok” demek içindir.
İran kampı meselesi; önce cesaret gerektirir, sonra da bizim bu işi hangi teknik ile yapacağımızı onların hayallerinin dahi alamamasından kaynaklanır.

• Kitaplarınızı okurken heyecanlandık. Gurur duyduk. Sinirlendik ve ağladık. Birilerine hesap sormak istiyorduk. Belki bizim gücümüz yetmiyordu ama , siz veya sizin gibiler bir anlamda bunun savaşını nasıl verdiniz?

“Halk ne kadar doğruları bilir ise ülkede o kadar güvende olur.” Ben bu ilkeyi yürütüyorum. İkinci kitabı da yazdım (Ey Vatan). O da 50.000 civarındaki insana ulaştı. Onlarca kez TV programına çıktım. Üniversite ve sivil toplum kuruluşlarına PKK ve liderlik konularında 40 kadar konferans verdim. Yüzlerce kişi ile mektup, telefon ve elektronik posta ile irtibattayım. İlk kitap ise 125.000 resmi satış, 400.000 kadar korsanla 500.000’in üzerindeki kişiye ulaştı

• Afrikada ve ortadoğuda cetvelle çizilmiş sınırlara sahip ülkeler de istediklerini uygulayan bazı güçler şimdi Kuzey Irak da yine aynı oyunları oynandıklarını düşünüyor musunuz?


Ona ne şüphe? Yeni dünya düzeni ve küreselleşme denilen şey; eski sömürgecilik politikalarının yeniden yürürlüğe konmasından başka bir şey değildir.

“ Hatayı önlemenin tek yolu ihtiyatlı olmak değil, cesarettir. Kötü oduncu, baltasıyla cebelleşir. “


• Pkk ile savaş konusunda uzman biri olarak Ordu sizden daha uzun yararlanmak istemedi mi ? Emeklilik süreciniz uzatılamaz mıydı?

Bunun için önce bu işin uzmanlık olduğunu anlayabilecek kapasite lazım.
“ Vatan sevgisinden beslenen fedakarlık duygusu dejenere insanlara gülünç gelir. “

• Abdullah Öcalan’ ın yeniden yargılanması konusunda ki görüşleriniz nelerdir?

Avrupa’nın gelecek günlerde daha da artacak olan baskıcı, siyasi uzantısından başka bir şey değil.

• Avrupa Birliği süreci hakkında neler düşünüyorsunuz? Hükümetin uyguladığı strateji doğru mu?

Ey vatan kitabında da yer aldığı gibi Avrupa birliği nesnesi olmayan bir eflatuni aşktan başka bir şey değildir. Asla gerçekleşmeyecek. Strateji mi? O da ne demek. Strateji güç kullanma sanatıdır. Mahkumların gücü olmaz, demir parmaklıkları olur.

“ Ödü varsa düşmanın meydan açık hazırız
Bu toprakta biz doğdu, biz yaşadık, biz varız. “

• Bugün size aynı göreviniz tekrar verilmiş olsa yapmak isteyip de yapamadıklarınızı anlatabilir misiniz?

Yapmak istediğim her şey sorumluluk taşıdığım dönemde kendi bölgemde asker olarak yapılmıştır. Türkiye ve yabancı topraklardaki tüm PKK varlığını 6 ila 8 bin askerle, 14 ayda bitireceğimizi Hakkari dönüşünde bütün üst kademelere bildirdim ve rapor ettim. Orada o dönemde görevli olan 360.000 askerin gereksiz olduğunu belirttim. Yapamadılar. Şu anda da yaparız. Subayları seçmeliyim. Subay ve askerleri ben eğitmeliyim. Bu eğitim, 6 ila 8 ay sürecek. Tıpkı PKK’lılar gibi. Dağlara çıkacak ve bütün dağlar temizlenip iş bitince ovalara döneceğiz.


“ Türk Askeri sabır ve tahammülü dolayısıyla dünyanın en dayanıklı askeridir. “

• Hakkınızda kitaplarınızdan sonra bir çok eleştiriler yazıldı. Örneğin Mehmet Ali Birand’ ın 16,04,2005 tarihinde Posta gazetesinde çıkan köşesinde “ Pamukoğlu Paşa’ nın TV söyleşileri ve kitapları öylesine abartılı, öylesine komplo teorileriyle doludur ki, bizlerdeki inandırıcılığı çoktan kaybolmuştur. “ sözlerini nasıl karşılıyorsunuz. Bu eleştiriler sizi ne yönde etkiliyor?

Herşeyin ortada olduğu bir durumla ilgili nasıl komplo teorisi diyebilirsiniz. Herkes tarafından bilinen gerçekler var... Sayın Birand da zaten tarafımdan uyuruk haberleri yüzünden mahkemeye verilmiştir. Bunlar beni yıpratamaz.

• Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılması, Hadep üyelerinin meydanlarda , mitinglerde rahatça Abdullah Öcalan posterleri asması ve hala bu partinin seçim olması durumunda rahatça seçimlere girebilme haklarının olmasını nasıl karşılıyorsunuz? Sizce Türkiye bu kadar özgür olmalı mı?

Bunlar siyasi baskılara maruz kalan devletin basiretsizliğidir. Yapılmaması gereken olaydır. Çünkü bunlar onları motive eden yüreklendiren küstahlaştıran ve bize karşı duruşlarına kuvvet kazandıran bir durumdur.

• Askerlik Süresi ve bedelli askerlik , hakkındaki düşünceleriniz nelerdir

Anayasa gereği Türk Silahlı Kuvvetleri’ nin harbe hazır olmasından Bakanlar Kurulu ( Hükümet) Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ne karşı sorumludur. Bedelli sistemini son zamanlarında osmanlı önce Türk ve Müslüman olmayanlara; bunları askere almıyoruz, silah ve malzemeye katkıları olsun diye uygulamıştır. Sonradan Türklere de tatbik ederken 1. Dünya Harbi öncesi Ermeni ve Rumları da askere almış, fakat fiyaskoyla bitmiştir. Ermeni asteğmen ve askerler silah ve mermileriyle karşı tarafa geçmiş, Rumlardan da amele taburları yapılmıştır. Vatan savunması neyi gerektirir? Savaş sanatını öğrenmeyi. Bu sanatı öğretecek bireysel eğitim 3-4 haftada verilebilir ve alınabilir mi? Muharebenin ne olduğu ortada değil mi? Ne bedelli, ne de 8 aylık askerlik yapmanın eşitlik, adalet ve vicdanı yönü yoktur. Anlamak da mümkün değildir. Siz bilmiyor musunuz, muharebe sahası daha çok işlenmiş kafa gerektirmiyor mu? Madem memletin başı belada bu dönemde iyi eğitim yapanlar daha fazla silah altında tutulmalı. Genç nüfus fazla, vesaire gibi mazeretler statükoculuktan başka bir şey değildir. Osmanlının kadrolu temel askeri gücü neydi? Yeniçeriler’ di. Yükseliş dönemi dahil, bazı dönemler dışında Yeniçeriler’ in mevcudu 20.000’ i geçmemiştir. Yeniçeriler’ den sonra kurulan Nizamı Cedidin mevcutları 48 ila 70 bin arasında değişmiştir. M:Ö. 1540 ‘ larda bugünkü anlamdaki ordu nizamı ilk kez Mısırlılarda görülür. Ve bugüne kadar dünyada sistematik bir şekilde altı askere alma usulü uygulanmıştır. En pahalı sistem de şu anda bizim uyguladığımızdır. Yani bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanan sistem. Bu sistemde paranın yarısından fazlası da yeme, içme , yatma, kalkma, ayakkabı ve çoraba gider. Bu da eski zamanı geçmiş bir düzendir. Genişleme , kalabalıklaşma, bu devrin ve geleceğin teşkilat yapısı değildir.

• Genel af ve pişmanlık yasası hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

İki yılı aşkın zamanda bizim bölgede 202 PKK militanı kendiliğinden teslim oldu. Bunların 170 kadarını ben de sorguladım. Bu gelenler samimi. Fakat sizi bağışladık diye afla her haltı yiyenleri tekrar halkın arasına sokarsanız bu kurumaya yüz tutmuş tarlayı yeniden sulamaya benzer. Sonuçlarını görür, bedelini de millete ödetirsiniz. Sonra da “ pişman olmakta geç kalındı, sayılmaz” dersiniz.

Tehditler alıyor musunuz?


Dostumuzda oluyor düşmanımızda. Eğer arkandan havlayan köpekler yoksa kurt değilsindir. Dikkate alınmazsın. Demek ki bir şeylerin savaşını iyi veriyoruz. Ben küçüklükten itibaren korku nedir bilmezdim. Size bir anımı anlatayım. Evimizin yakınlarında bir orman vardı. İlkokuldayım. Okuldan çıkıp gece o ormanda kalmaya karar verdim. Ailem izin vermedi ama ben yinede geceyi orda geçirecektim. Tahta bir çantam vardı. Gece oldu. Ormanda yatıyorum. Çakalların bana doğru yaklaştığını hissettim. Biliyordum ki çakallar asla tek dolaşmazlar. En az iki tane olurlar. Yine biliyorum ki çakallar kendilerinden güçlü olanları hissettikleri zaman korkar dağılırlar. İyice yaklaştıklarını hissettim. Bir çakal arkama doğru gelmişti. Tahta çantamla ona vurdum. Beline gelmiş olmalı ki bağıra bağıra kaçtı. Diğerleri de ondan ürkerek kaçtılar. Ertesi gün teyzeme anlattım olayı ve bana evladım sen korkuyu ne zaman öğreneceksin dedi. Hayattaki ilk sınavımı vermiş oldum.

SİZLERDEN GELEN BAZI SORULAR...
• Devletimiz istese PKK örgütünü ortadan kaldıramaz mı? Şu saatten sonra Aponun asılması gibi bir ihtimal gerçekleşirse PKK teröründe bir değişiklik olur mu? İsmail Oğuz Başağa sorusu için teşekkürler...

Kaldırılabilir. 1830 senesinden itibaren terör örgütleri belli başlı yerlerde konuşlandırılmıştır. Zamanla isimleri değişmiştir. Bunların hepsinin yapmak istedikleri vatana millete sözde bağımsızlık savaşı adı altında savaş verdiklerini iddia ederek devleti milleti bölmektir. Hakkarı içerisende yazlık ve kışlık kampların mevcut olduğu anlaşılıyor. Bunlar Hakkari merkezi batısında Kato ( Karanlık Dağ), güneyinde Oramar ( Alandüz) ; Yüksekova güneybatısında İkiyaka Dağları ile Şemdinli Derecik bölgesinde Balkaya Dağları’ dır. Bunlar dışında bahar, yaz ve sonbaharda bir çok bölgeyi üs ve harekat çıkış ve toplanma alanı olarak kullanıyor, ancak kışa girerken buralardan saydığım yurt içi ve yurt dışı kamplara çekilip askeri ve siyasi eğitime başlıyor. Adamlar bizimle yanyana yaz kış yaşıyor. Eğitim yapıyor , dinleniyor. Yerleri belli. Bahar gelince de buralardan çıkarak her yere dağılıp, yapacaklarını yapıyorlar. Coğrafya değişmediğinden bunların yeri de değişemez.imparatorluk döneminde de, Cumhuriyet döneminde de ne zaman bir silahlı kalkışma olduysa, arazide nerelerde bulundularsa şimdi de aynı yerlerdeler. . Yüreği olan gider onları ordan söker (Onlardan korktukları için değil) Dış güçlerinde varlığını unutmamak lazım.

• OHAL bölgesine Kürt ve alevi kökenli vatandaşlarımızın bilerek gönderildiği kanısı var? Bunun doğruluğu nedir? Ali Gürsoy’ a sorusu için teşekkürler...

Bu tamamen deli saçması olarak oradaki bilgisi olmayan vatandaşlarımızın beyinlerine yerleştirilmeye çalışılan dedikodu ve siyasi görüşten ibaret söylenti. Zaten bu söylentileri tersine kanıtlayan “ Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok” kitabımda o bölgede şehit verdiğimiz askerlerimizin kökenlerini inceleyerek de varabiliriz. Çoğu Trakya, İçanadolu, Ege ve Karadeniz ‘ li evlatlarımız. Bu ülkenin hepsi bizim evlatlarımız bunun ayrımının yapıldığını düşünmüyorum.

• En son olarak bir soru sormak istiyorum... Hakkari’ye ne zaman gittiniz?

Hakkari’ye gitmem için bir sebep ve gerekçe yok. Çünkü sorumlu biz değiliz. Yetkileri biz kullanmıyoruz. Biz çarpışarak elden çıkmış bölgeyi geri aldık. Ama bir Trakya türküsü hep kulaklarımdaydı.

“Kara tren aramıza kara duman ekti de,
Göz göre göre yazık, eyvah.
Buraları sevemedim, gönül arada
Deli gönül eremedi, eyvah murada.”


Kaynak: http://sehitlerolmez.blogcu.com/1214365/ (http://sehitlerolmez.blogcu.com/1214365/)

macka61
14.06.2007, 20:17
çok doğru diyon kendisi kafalı bir adamdır ey gidi ülkem ne hale geldi

okan6161
23.06.2007, 17:01
evet kan uykusu kitabının diğer ismi unutulanlar sışında yeni bir şey yok du ve harika bir kitapdı okurken ytüylerim diken diken omuş ve saatlerce ağlamıştım bir sebebdende çok üzülmüştüm başka bir komutana gidermisin dendiğinde istifa ederim demişti ama osman pamukoğlu hemen gidebilirim diyerek cesaret örnegi göstermişdir doğuda yaptığı üstün görev aşkından dolayı tşk ederim

oflubektas
24.06.2007, 18:08
Kan uykusu belgesellerini ben de izledim ve oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca bu ülkenin insanları için yapılan her hizmeti de takdirle karşılamak gerek. Ancak bu zatın "benden öncekiler birşey beceremedi, Hakkari ve çevresinde ne kadar başarılı iş varsa benim sayemdedir" bağlamındaki söz ve davranışlarını ise tasvip etmiyorum. Her insanın görevi sırasındaki anılarını yazma, hatta bunları belgeselleştirme hakkı var tabi. Ancak görevini başarıyla ifa etmek zaten bir generalin asli vazifesi değil mi? Bu böyleyse reklam yaparcasına olayları yansıtmanın alemi ne?

Ayrıca bu şahsın Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, bizzat Mustafa Kemal'in "emice" diye hitap ettiği İpsiz Recep için küfür dolu yazılar ve sözler sarfetmesine ne demeli ? O İpsiz Recep ki Karadeniz 'den Karasu'ya sırf Kuvayı Milliye için gelmiş, savaş sonrası Sakarya Ovası'nda kendi mülkiyetine sunulan geniş arazi tekliflerini reddetmişken sırf torunu Doç.Dr. Emin Gürses'le olan çekişmesinden dolayı ipe sapa gelmez hakaretlerde bulunuyor. Kısacası ben bu şahsın samimiyetine inanmıyorum.