Orijinalini görmek için tıklayınız : Salı Konserleri
Efendim;
Epeydir kafamda oluşturduğum bir proje vardı ama bir türlü vakit bulup da gerçekleştiremiyordum. Sizler sayesinde tanıdığım YouTube'da çok güzel klasik eserler bulunduğunu fark ettim. Tandıklarımı da sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Yalnız geçen gece, YouTube'da bulduğum Dünya Kupası Arjantin 78'in jenerik müziğininin adresini "YouTube'dan hoş görüntüler" başlığına koyunca, sevgili bordobluex'dan herhangi bir videoklibi forumun içine nasıl yapıştıralacağı konusunda açıklayıcı bir özel mesaj aldım. Yaş biraz kemale erdiği için, nasıl yapıldığını anlamam bayağı uzun sürdü. Hattâ ilk denemem tam bir fiyaskoyla sonuçlandı ki, Allah'tan gecenin geç bir vaktiydi sadece bordobluex ve Gamze bu rezalete şahid oldular.
Ama neticede galiba öğrendim (Bir sonraki mesajda anlayacağız :confused: ).
Evet;
Bu başlıkta size bana güzel gelen, çoğu dünyaca meşhur klasik müzik eserlerini tanıtacağım. Klasik müziğin halkımızın çoğu tarafından sevilmediğini biliyorum. Bu forum da sayı itibarıyla yeterli bir çokluğa sahip olduğu için, halkımızı iyi yansıttığından, sevmeyenlerin sevenlere göre, çok fazla olacağını tahmin ediyorum. O yüzden, klasik müzikten hiç hoşlanmıyorsanız ve hoşlanacağınızı da zannetmiyorsanız, bu başlık sizlere fazla hitap etmeyecektir. Ben şimdiden uyarayım.
Elimden geldiğince her salı gecesi buraya bir klasik eser koymaya gayret edeceğim. Koyacağım her eserde de, hakkında amatörce bildiklerimi yazacak, ve (veya) duygu ve düşüncelerimi de ilave edeceğim.
Eğer sizler de katkıda bulunmayı düşünürseniz, lütfen sadece adres bildirmekle kalmayın, tanıttığınız parça hakkında kısa bilgiler, sizin için önemi gibi eklemelerde de bulunun.
Bakalım başlığın ömrü ne kadar olacak?
Bugün sizlere tanıtmak istediğim ilk parça, Çek bestekâr Smetana'nın Ma Vlast (Vatanım) albümünün en çok bilinen parçası: Moldau. "Ma Vlast", yanılmıyorsam 6 parçadan oluşuyor ve her bir parça bestekârın vatanından çeşitli kısımları (dağ, nehir, ova vb.) konu alıyor. Moldau da, bölgedeki nehirlerden birinin adı. Nehrin ikinci bir adı daha var: Vltava. Onun için parçanın adı da zaman zaman Vltava diye de geçer. Hatta şimdi seyredeceğiniz konserde, ekranda Vltava yazısı görünecek.
Benim gençlik yıllarımda tanıştığım, hemen hemen herkesçe bilinen, çok güzel bir eserdir. Bestekâr, nehiri doğuşundan itibaren takibe başlar ve nehirle beraber akmaya devam eder. Bilhassa, parçanın hemen başında flütlerle yapılan daha henüz yeraltındayken duyulan kaynama sesleri, suya düşen başka damlalar, kaynayan suların gitgide yüzeye doğru tırmanmaları ve zorlanarak da olsa yeryüzüne çıkış kısımları (kemanların girdiği kısım) çok etkileyicidir. Ondan sonra aynı temayla yeryüzünde akış başlar. Çeşitli dağlardan ve ovalardan geçer, hava bozar, açar...
Bir köyün içinden geçerken, köyde kutlanmakta olan bir köy düğününe eşlik eder. Ve en nihayet bir ovaya ulaşırlar. Bestekâr bu ovada nehirden ayrılır. Nehir, kıvrılarak yoluna devam eder.
Müzik zevkinizi biraz bozacak ama, eser maalesef iki parça halinde:
LlLPLO90fSk
k0lPLOeBzyA
İyi seyirler.
antagonist
20.03.2007, 23:54
Hocam,üsttekki müzik eşliğinde Necip Fazıl'ın kendi sesinden "Zindandan Mehmet'e Mektup" ve "Sakarya Türküsü" adlı şiirlerini dinlemiştim...Ellerinize sağlık...
Hocam,üsttekki müzik eşliğinde Necip Fazıl'ın kendi sesinden "Zindandan Mehmet'e Mektup" ve "Sakarya Türküsü" adlı şiirlerini dinlemiştim...Ellerinize sağlık...
"Zindan'dan Mehmed'e Mektup" değil ama "Sakarya Türküsü"nün müziği budur. Necip Fazıl kendi şiirlerini okuduğu o plakta, her şiirinin müziğini özel olarak seçmiştir.
"Sakarya Türküsü"nde de elbette nehiri anlatan bir parça seçmesi gerekirdi.
antagonist
21.03.2007, 00:03
"Zindan'dan Mehmed'e Mektup" değil ama "Sakarya Türküsü"nün müziği budur. Necip Fazıl kendi şiirlerini okuduğu o plakta, her şiirinin müziğini özel olarak seçmiştir.
"Sakarya Türküsü"nde de elbette nehiri anlatan bir parça seçmesi gerekirdi.
Haklısınız hocam,unutmuşum,kusura bakmayın:o
Hocam dinledim,gerçekten çok hoşmuş.Teşekkür ederim.
Öyle klasik müzikten çok anladığım yahut sık sık dinlediğim söylenemez.Ama arada sırada dinlediğim bir kaç eser var.Haklarında bir bilgim de yok açıkçası :)
Şimdi internet üzerinden baktığımda öğrendim Mozart'ın ''Requiem''(1791) albümünde yer alıyormuş benim çok beğendiğim Kyrie. Youtube'da aradım ve bulduğum bir videoyu izninizle ben de buraya eklemek istiyorum.Gerçekten çok etkileyici.
VtjNTyvR9J4
Çok teşekkürler Gamze; seninki de güzelmiş.
Bugün sizlere tanıtmak istediğim ilk parça, Çek bestekâr Smetana'nın Ma Vlast (Vatanım) albümünün en çok bilinen parçası: Moldau. "Ma Vlast", yanılmıyorsam 6 parçadan oluşuyor ve her bir parça bestekârın vatanından çeşitli kısımları (dağ, nehir, ova vb.) konu alıyor. Moldau da, bölgedeki nehirlerden birinin adı. Nehrin ikinci bir adı daha var: Vltava. Onun için parçanın adı da zaman zaman Vltava diye de geçer. Hatta şimdi seyredeceğiniz konserde, ekranda Vltava yazısı görünecek..
Havanın elverişli olması sebebiyle muhteşem bir manzara yaratan ve Parg'ı ortadan bölüp geçen Vltava Nehri...
http://img340.imageshack.us/img340/8766/vltavaal7.jpg
Hocam keyifle izleyeceğim. Umarım başlığı sahipsiz bırakmazsınız..
Sevgili Tunga;
Fotoğraf için teşekkürler. Merak etmeyin, başlık sahipsiz kalmayacak. Mümkün oldukça, her salı bir parça koymaya çalışacağım.
Selamlar.
Bugünkü parçamız, Beethoven'in "Kreutzer Sonat"ı. Okumadıysam da, Tolstoy'un aynı isimli bir romanı olduğunu biliyorum. Konusu, iyi gitmeyen bir evlilik.
Parça, bir keman ve bir piyanoyla icra edilmiş. Karı-koca arasındaki dırdırı, vıdı-vıdıyı çok güzel anlatıyor. Genel olarak orkestra değil, piyano ve kemanla icra edilir. Ben kafamda, kemanı kadın, piyanoyu erkek olarak canlandırıyorum. Zaman zaman sakinleşiyorlar, zaman zaman birbirlerine giriyorlar. Aynı lâflar dönüp dolaşıyor, aynı cevaplar veriliyor. Tartışma, tam bitti derken, gene başlıyor. Vel-hasıl; benim çok beğendiğim bir eser olup, dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Üstelik görüntüler siyah-beyaz olduğundan, hoş bir nostalji de yaşayacaksınız.
İyi seyirler.
mixnMzHUYxA
Hocam harika!..Hikayesini de ne kadar güzel anlatıyor gerçekten...
Bence de keman kadın,piyano erkek olmalı :)
Hiç bu kadar keyif veren bir kavga görmemiştim :rolleyes:
Teşekkürler hocam.
Ludwig van Beethoven'in 1802-1803 yılları arasında yazdığı op. 47 la majör 9 numaralı üç bölümlü keman piyano sonatıdır.
Özellikle ilk bölümün keman partisyonunun zorluğu ve uzunluğu Beethoven'in bu sonatı virtüozitesinden tamamen emin olduğu George Augustus Polgreen Bridgetower için yazmış olmasındandır. Daha sonraları besteci sonatı bir başka keman virtüozu Frenchman Rodolphe Kreutzer'a adamıştır ve sonatın ismi de Kreutzer Sonat olarak kalmıştır (hatta parçayı ilk kez Beethoven ve Bridgetower birlikte çalmışlardır. Fakat konserden sonra içmeye giden iki dosttan Bridgetower, Beethoven'ın tanıdığı bir bayan hakkında yakışık olmayan bir yorum yapınca besteci bu işe çok içerlemiş ve bundan böyle onu görmek istemediğini söylemiştir. Beethoven bunun üzerine besteyi Rudolphe Kreutzer adlı farklı bir virtüöze yollamıştır ve ona adamıştır. Kreutzer sonatı görünce bu bestenin çalınamayacağını , Beethoven'ın kemandan anlamadığını iddia etmiştir ve bu sonatı bir kez bile çalmamıştır).
Hocam bu geceyi unutmadığınız için teşekkürler. Sayenizde bugüne kadar hiç duymadığım bir eserle karşılaştım. Yukarıdaki bilgiler bir internet sitesinden aldığım bilgilerdir. İzninizle burada paylaşmamın sebebi, "hazır farklı ve güzel bir işe başlamışken hakkını da verelim" kaygısındandır.
Tekrar teşekkürler.
Beethoven büyük adamdı :) Kulakları doğru dürüst duymadan (hatta sağırlık derecesinde) 9. Senfoniyi üretmek her babayiğidin harcı değildir, öyle değil mi?
Sevgili Tunga;
Gerçekten gözlerimi yaşarttınız. Salıları artık iple çekeceğim. Çünkü ben de birşeyler öğreniyorum :) .
Gamze'ye de güzel yorumları için teşekkürler.
Eveet, sevgili Cyzio hocamdan yediğim fırçadan sonra hemen zarardan dönüp kar elde etmek amaçlı bu başlığa koştum :) Salı değil bugün ama zaten salı günleri Cyzio hocama ait :rolleyes: (Güzel bahane :))
Albinoni - Adagio ___ Fazlaca tanıdık gelecektir herkese ;)
mz4dpbk8YBs&eurl
antagonist
31.03.2007, 18:44
Bugün Cumartesi değil mi ya? :D
Antagonissttt.....
Zaten Gamze'yi zor ikna ettim. karıştırma ortalığı :D :D .
Sayın Antagonist,hocamı dikkate alınız :D :D
düzenleme: ''o'' değil ''a''... :) Afedersiniz :)
antagonist
31.03.2007, 18:58
Düzenleme:Önemli değil ;)
Neyse canım,ne demişler:Salı'nın gelişi,Cumartesi'den bellidir :D
Efendim;
Bu başlıktaki ilk yazımda, klasik müziğin halkımız tarafından pek de sevilmediğini yazmıştım. Bu forumda da, bu köşeyi takip edenlerin sayısı, iki elin parmak sayısını geçmiyor; ama korkmayın, uzun müddet bu işe devam edeceğim.
Evet; klasik müzik halkımız tarafından pek sevilmez ama, klasik müzikten az-buçuk anlayan birisi, muhakkak ki Vivaldi'nin "Dört Mevsim"ini biliyordur ve dinlemiştir. Zannerdersem, Ülkemizde en sevilen klasik eserdir. Çünkü, ne zaman herhangi bir noktada bir klasik parça duysam, en çok Vivaldi'nin "Mevsimler"ini duyarım. Belki bu yüzden, pek de bir hayranı değilimdir. Ama, böyle bir köşede muhakkak olması gereken, "artık klasikleşmiş bir klasik :) "dir.
İtalyan bestekâr Antonio Vivaldi'nin en tanınmış eseridir. Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi, dört bölümden oluşur. Youtube'da, her bölüm üçer parçaya ayrıldığından, her mevsimi birer başlıkta vermeyi uygun gördüm.
İyi seyirler.
YRhfOWm_CXc
vf0k8TXqYzw
xEV8BIfTxCA
gnppRbzRxTg
UaJnQETW7FY
0iWj6y_ACk0
QxXUqWVIPAc
ltogzSmXVQw
aG23K5Eo7gY
9c6CX8UMv4s
aNgAzA-DbJM
q2vp_NFLukU
Ach so!.. ( Sema hocam kulakların çınlasın,yarınki quizin ne hale düşürdü beni!..Ama ''A time to break'' şimdi ;))
Hocam dediğiniz gibi,bunu bilmeyen heralde yoktur.Çoğumuz bilinçsizce öğrenmişiz :) Bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler.
Sonbahar,sonbahar,sonbahar...Ben bir sonbahar insanıyım,hani şu yaprakların sararmış vaziyette yollara döküldüğü günlerden birinde doğmuşum yani.Kan mı çekiyor ne :rolleyes: Sonbahar favorim oldu diyeyim :)
Sevgili Gamze;
İlginçtir, benim de en sevdiğim mevsim hep sonbahar olmuştur. Okul sıralarında arkadaşlarıma, hoca olduktan sonra öğrencilerime, Ömrüm boyunca Trabzonspor'a hep sonbaharda kavuştum. Bir başkadır sonbahar.
Hele ki ilk günleri ne kadar da güzeldir. Sessiz, sakin, âsûde...
klasik batı müziği sevmem ... kimbilir belkide çocukluğumuzda televizyonumuzu bizden çaldığını düşündüğümüz içindir ....
Ama bundan sonra her salı dinliycem hocam . bu gayreti desteklemek üzere ...ve kimbilir bir bakarsınız sevmiş olurum .. ben ünv başlayıncaya kadar kemençeden nefret ederdim ...
bu arada iyiki pazar konseri olmamış olsaydı asla dinlemezdim :))
bide eminim biliyorsunuzdur hani şu meşhur "sivas sivas olalı timur dan bu yana böyle zulüm görmedi ... hikayesini ,bmn mbn olalı ..............:))
sağlıcakla kalın....
Microsoft'un örnek müzik olarak ''belgelerim'' klasöründe bile vaz geçilmezliğini koruyan , bildiğim ender klasik eserlerden biri.Böyle tanıdık bildik olunca hoş oluyo hocam:D
klasik batı müziği sevmem ...
bide eminim biliyorsunuzdur hani şu meşhur "sivas sivas olalı timur dan bu yana böyle zulüm görmedi ... hikayesini ,bmn mbn olalı ..............:))
sağlıcakla kalın....
Reklamın kötüsü olmaz.
Ama bundan sonra her salı dinliycem hocam . bu gayreti desteklemek üzere ...ve kimbilir bir bakarsınız sevmiş olurum ..
Desteğinize teşekkürler. Sizlere lâyık olmaya çalışacağım.
Sevgili Harun;
Köşeyi takip et, pişman olmayacaksın. Teşekkürler.
Cyzio Hocam kusûra bakmasın, salı günü olmadığı hâlde şu ân dinlemekte olduğum Tschaikovsky'nin kemân konçertosunu eklemek isterim. Yorumcu, Jascha Heifetz.
kFaq9kTlcaY
YouTube videosu nasıl konuluyor, bilmiyorum. Ama yukarıdaki bağlantıya tıklarsanız açılır.
Çok ilginçtir;
Bu Salı, sıra Tchaikowsky'nin keman konçertosundaydı. Benden evvel davrandın :) .
Evet Cyzio Hocama söyleyip söyleyip ben atlamışım Salı'yı :)
Elinize sağlık hocam. Vivaldi'ye yorum yapmak gerektiğini düşünmüyorum.
Bu müziğe en uzak insanlara bile klasik müzik dinlettirebilen İlkbahar :)
Elinize sağlık.
Bu arada Gamze ve Kokturk'e de teşekkürler katılımları için.
Eveeettt... Kokturk arkadaşımın atağıyla, ben de bugün yayınlama durumuna geldim. Bugünkü eserimiz Tchaikowsky'nin "Keman Konçertosu".
Bilmeyenleriniz için konçerto hakkında biraz bilgi vereyim: Konçertolar, bir müzik eserinde, orkestranın yanı sıra, bir enstrümanın özel olarak öne çıktığı parçalardır. O yüzden de, hep "Keman Konçertosu", "Piyano Konçertosu", "Flüt Konçertosu" gibi, enstrüman isimleriyle adlandırılırlar.
Thcaikowsky ise klasik Rus Müziğinin, bana göre tartışmasız lideridir. Klasik Müzik Dönemini sırasıyla, "Baroque", "Classic" ve "Romantic" olarak üçe ayırırsak, Tchaikowsky, "Romantic" olarak tabir edilen son dönem bestekârlardandır. Sayısız eserleri vardır.
"Tchaikovsky' nin Keman Konçertosu"yla, klasik müzikle çok yoğun yaşadığım 16-18 yaş arası dönemimde tanıştım. İlk dinlediğimde vasat bir zevk aldığım bu parçayı gitgide çok sevmeye başladım. Zor icra edilen klasik müzik eserleri arasında yer alır. Bundan dolayı da, konservatuar bölümü keman öğrencileri için, güzel bir bitirme sınavı parçasıdır.
Sevgili Kokturk'un koyduğu klibin baş kemancısı Jascha Heifetz, dünyaca ünlü bir kemanistken, benim koyacağımın baş kemancısı Itzhak Perlman , o kadar da meşhur değildir. Her ikisinin ortak yönü, Yahudi olmaları. Ama ben, benim koyacağımın yorumunu daha çok beğenirim.
Yorum?...
Evet; bütün klasik eserler, değişik sanatçılar tarafından değişik şekilde yorumlanırlar. Bunu kavrayabilmek için, bir eseri önce, aynı yorumunu yedi - sekiz defa dinleyip, tabir-i caizse ezberlemek lâzımdır. Ondan sonra dinleyeceğiniz başka yorumların farklarını anlamaya başlarsınız. Gerçi, Bugün dinleyeceğiniz iki yorum, farklarını oldukça belli ediyorlar. Kokturk'un koyduğu yaklaşık 12 dakika sürerken, benim koyacaklarım 18 dakika civarında tutacak. Ama, farkedecebilek misiniz bilmiyorum; arada üslup farklarını da, biraz dikkâtli bir dinlemeyle sezebileceksiniz.
Bir de, Perlman'ın sanatını icra ederken duyduğu hazza özel olarak dikkâtinizi çekmek isterim.
İyi seyirler:
ATK_pj2iMqg
UKfdMR1WfNY
Hocam videoları izledim.Gerçekten çok da keyif aldım.Teşekkür ederim :alkış:
Bu arada hocam Salı konserleri gün mü değiştirdi? :)
Size de teşekkürler Kokturk, daha salı gelmeden bu güzel eseri dinlememize ön ayak oldunuz :)
Mecburen biraz öne aldık. Ama üzülmeyin; bu Salı gene bir konser var.
Ricâ ederim arkadaşlar.
Hocam, salı da Rachmaninov'la devâm etsek nasıl olur?
Sevgili Kokturk;
Gelin şu işi, sizin de katkılarınızla "Salı - Cuma Konserleri"ne dönüştürelim. Salıları ben bir eser tanıtayım; cumaları siz tanıtın. Böylece, üyelerimiz iki farklı klasik müzik severin zevkiyle tanışmış olurlar.
Olumlu cevabınızı alır almaz, başlığı değiştireceğim.
Selamlar.
Başlığı Fanatik Pacci'nin yardımıyla değiştirdik. Akşama Kokturk'e özelden ulaşıp, bir "yol haritası" :D önereceğim.
İkinize de kolay gelsin,teşekkürler.
Güzel bir yayın için tıklayın. (http://streamdb1.raxx.net/asx/1fm/baroque/32k/Listen.asx)
İnternet üzerinden yayın yapan hoş bir radyo.
Neyse ben kaçtım,iki gün sonra görüşürüz sevgili başlık.
Yedi cüceler,iyi geceler.
:D
Bu başlığı görünce TRT'nin bu alemde tek olduğu dönemlerde Pazar günleri yayınladığı Pazar Konserleri aklıma geldi. Çocukluğumda en nefret ettiğim şeydi. Şirinler varken bu salak konseri kim izler diye söylenirdim :) Klasik müziği severim ancak izlemek veya dinlemek için özel çaba sarfetmem. Türkiye'de klasik müziğin çok fazla sevilmemesinde TRT'nin ciddi bir payı olduğunu düşünüyorum :)
Benden de bu başlığa bir takviye.
Bir yüksek lisans öğrencisiyken Kanlıca'da 4 arkadaş otururduk. Sabah 09:00'daki derslere yetişebilmek için sabah saat 07:00 gibi evden çıkar, otobüsle Beykoz'a oradan da motorla Yeniköy'e geçerdim. Gerek Çubuklu sahilinden, gerekse motorla boğazdan geçerken o anı bir belgesel haline dönüştüren, ruhu dinginleştiren bir müzik parçası vardı.
İşte sabahları olağanüstü kılan o müziği ekleyeceğim şimdi. Barok dönemi Alman müzisyenlerinden:
Johann Pachelbel (1653 - 1706) - Canon in D
S8y7wlgYBCs
Önemli bir org sanatçısı olan Johann Pachelbel'in bu ölümsüz eserinin, günümüzde yüzlerce farklı "cover"ı yapılmış, belki de bu alanda bir rekorun da sahibidir.
Kanon (Canon) ne demektir?
Birkaç sesin sırayla girerek, hiç duraklamadan yürürken, ilk ezgiyi (şarkıyı) benzetlemeleridir.
Önce bir enstrüman ve vokal bir melodiyle başlar. Ardından ikinci bir enstrüman devreye girer ve ilk enstrümanın çaldığı notaların aynısını kısa bir zaman farkıyla çalmaya (tekrar etmeye - taklit etmeye) başlar. Devreye girecek enstrüman sayısını kompozitör ya da şef belirler.
Tunga Üstadım, çok teşekkürler. Hem şu ana kadar duymadığım (ama galiba modern yorumlarını duydum) eser için, hem de verdiğiniz bilgiler için. Ben de şimdi bu gecenin eserini takdim edeceğim
"Annemi Hatırlıyorum..."
Eminim ki, bir zamanlar TRT'de oynamış diziyi hiç biriniz hatırlamıyorsunuzdur. Ancak ben yaşlarda ya da benden biraz küçükler hatırlayacaktır. Yani 1970'den daha sonra doğduysanız, hafızanızı hiç zorlamayın. Yeniden gösterildiyse, bilemem tabii.
Dizi her bölümünde, jeneriğinde bir genç kızın hatıra defteri yazmasıyla başlar ve ona, insanın ruhunu ele geçiren, son derece duygusal bir keman sesi eşlik ederdi. Ya Rabbim.... O ne güzel bir melodiydi, öyle. Böyle güzel besteleri, insanlar nasıl yapıyorlardı, acaba?
Uzun müddet bu müziğin Mendelssohn'un Keman Konçertosu olduğunu bilemedim. İlk olarak konçertonun tamamını dinlediğimde, hoşuma giden ana temanın, fazla uzun sürmediğini anlayıp biraz hayal kırıklığına uğramıştım. Ama gene de çok güzel bir eserdi.
Buraya koyacağım yorumunda, baş kemancı bir bayan ve parçanın hakkını çok iyi veriyor. Bir de, sık sık alt yazıyla parça hakkında çok güzel bilgiler (yalnız İngilizce) veriliyor. Meselâ bu parçanın bestelenmesinin altı sene sürdüğünü bu alt yazılardan öğrendim. Gene alt yazılardan, kızın çalış tekniği hakkında da faideli bilgiler geçiyor.
İkinci videonun hemen başlarında, ana temayı bu sefer orkestra çalarken, baş kemancı, akor yapıyor. Bu da, galiba sadece bu konçertoya has bir durum.
Yalnız (bana göre) orkestra şefi bir felâket. Hareketleri, hâli tavrı, pek de makamına yakışmıyor. O kadar büyük bir orkestrayı yönettiğine göre, muhakkak ki ben yanılıyorum ama, bakalım sizler ne düşüneceksiniz?
Parça hakkında son söylemek istediğim şey; şu anki cep telefonu melodimin Mendelssohn'un Keman Konçertosu olduğudur.
Bir kere daha hatırlatayım: Parça başlar başlamaz, kemana lütfen dikkât edin. Ve hoperlörlerinizin sesini biraz açın.
İyi seyirler.
hLKXD_Ar5CM
mbVI0qmzXB4
3oL1jplPYNY
mzswC5tvY-I
Yoğun bir aşk, sevgiliye olan özlem ve ona kavuşabilmek adına yapılan büyük fedâkârlıklar, bu cümleden olmak üzere haftaya almam gereken A1...
Yukarıdaki paragrafı benim gibi bir adamın ellerinden çıkaran aşk çok ilginç -ve bence nörobilimciler, psikiatrlar ve nöroşirurglar tarafından didik didik araştırılması gereken- bir duygudur. Şimdi de bu adam, eskiden tiksindiği hâlde, romantik bir eserle huzûrlarınızda.
Ve huzûrlarınızda Elizabeth adlı amatör bir kızın yorumuyla, Robert Schumann'dan "C Major Arabesk, Op. 18". Bestecinin ve parçanın ilginç öyküsü altta.
QTT4HNiL0vY
1810'da Zwickau'da doğan Schumann, babsının teşvikleriyle piyano öğrenmeye başladı. Edebiyât ve müziğe büyük ilgi duyan besteci, iki alanda da kendini geliştirdi. Babası ölünce, annesinin ısrarlarıyla Leipzig'e hukuk okuma bahânesiyle gitti ama orada daha çok çeşitli sosyla etkinlikler, edebiyât ve müzikle uğraştı. Friedrich Wieck'ten piyano dersleri almaya başladı ve kısa sürede bir virtuoz oldu. Daha sonra annesini müzik kariyeri yapmasına engel olmaması için iknâ etmeyi başardı. Wieck 'â'ilesiyle birlikte yaşamaya başladı ve 'â'ilenin güzel ve yetenekli kızı Clara'ya âşık oldu. Friedrich Wieck, gençleri birbirinden ayırmak için elinden geleni yaptı. 1837’de sözlenseler de uzun süre bir araya gelemediler ve Robert Schumann, bu yüzden çok acı çekti. 1838 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1838)-1839 yıllarında Clara’nın çalması için çok başarılı bir piano eseri besteledi (C Major Arabesk, Op. 18). 1840’da yasal engelleri aşarak evlendiler. Evlilikten sonra Schuman, şarkılar bestelemeye başladı. 140 şarkı (lied) besteleyen Schumann, bu türün en güzel örneklerini verdi. Bu türdeki eserlerinin en ünlüsü Dichterliebe ‘dir. Bir pianist-besteci olan Schumann, şarkılarındaki duyugunun anlatımında pianoya büyük rol verdi.
Clara’ya söylemek istediklerini şarkılarla doğrudan söyleyebilmek için şarkı bestelmeyi seçmiştir. Ancak piano alanındaki yeteneği ile besteciliğini birleştirerek insan sesi ile pianonun eşit önemde olduğu eserler besteledi. Bu yaklaşım, Schumann’ın lied türüne en büyük katkısı oldu.
Schumann, 1850’de Dusseldorf şehri müzik direktörlüğü pozisyonuna getirildi, ancak 1854’te gençliğinden beri zaman zaman ortaya çıkan; son yıllarda ise ilerleyen ruhsal hastalığı nedeniyle görevinden alındı. Delirmekten her zaman korkmuş olan Schumann’ın bu korkusu halüsinasyonlarının artması sonucu iyice büyüdü ve sonuda 1854’te bir intihar girişiminde bulundu. Başarısız olan bu girişimden sonra bir akıl hastanesine yatırıldı ve 29 Temmuz 1856’da orada öldü.
"Romantiklerin en romantiği" olarak da bilinen Schumann, yukarıdaki eseri sonradan karısı olacak sevgilisi Clara'ya yazmıştır.
Sırf BMN'ye verdiğim sözü tutabilmek adına internete girip bu parçayı ekledim. Yoksa kafamı kaşıyacak vaktim yoktu. Bu yüzden, aceleye gelmiş bir yazı yazmak durumunda kaldım, herkesten özür dilerim.
Çok teşekkürler.
Cyzio hocam size de teşekkür ederim salı günü paylaştığınız eser için.Aynı gece dinledim ancak biraz kızgın olduğum saatlerdi yorum yazmadım.Sonrasında da unutmuşum :( Takipteyim hala yani :rolleyes:
Sırf BMN'ye verdiğim sözü tutabilmek adına internete girip bu parçayı ekledim. Yoksa kafamı kaşıyacak vaktim yoktu. Bu yüzden, aceleye gelmiş bir yazı yazmak durumunda kaldım, herkesten özür dilerim.
Aman sevgili Kokturk; aceleye gelmiş yazı buysa, itinalı hazırladıklarınız kim bilir ne kadar doyurucudur?
Sözünüzü tuttuğunuz için teşekkürler. Çok beğendim.
Salı görüşmek üzere.
Çok teşekkürler.
Cyzio hocam size biraz kızgın olduğum saatlerdi yorum yazmadım.Sonrasında da unutmuşum :( Takipteyim hala yani :rolleyes:
Gamze, bak bu iki oldu. Şu forumda en sevdiğim üyelerden birisin; senin bana yazdıklarına bak :( .
Gamze, bak bu iki oldu. Şu forumda en sevdiğim üyelerden birisin; senin bana yazdıklarına bak :( .
Ay hocam şok oldum bir an,ben de afalladım. :eek: Yahu ben böyle bir şey yazmadım,acaba yazarken bir yerleri sildim de orda kelimeler mi karıştı falan diyorum.:confused: Korku içinde esas mesajımı okudum hocam Allah iyiliğinizi versin :)
Senin bu durumlarda yazdığın birşey vardı ama?
-"Hocan mı var,...."
İyi hatırlattınız hocam :) Bakıyorum da siz de benimsemişsiniz bunu :)
Gamze, bak bu iki oldu. Şu forumda en sevdiğim üyelerden birisin; senin bana yazdıklarına bak :( .
Ben bu bölümü atlamışım :rolleyes: :tsmeşale:
Az evvel genel başlığında, kendime hakim olamayarak, Ziya Doğan'a hakaretamiz bir ifade kullandım. Eğer ceza yiyecek olursam, 17 Nisan'ı pas geçeceğiz.
24 Nisan'da görüşmek üzere.
Efendim;
Lâflarıma evvelâ bu gece aranızda olabildiğim için çok mutlu olduğumu söylemekle başlayayım. Hafta sonu, bir mesajımda Ziya Hoca'ya bayağı bir (bana göre ceza yiyecek kadar) dokundurmuştum ama; ya gözden kaçtı, ya da bir müsamaha durumuyla karşılaştım (bana kalırsa bu ikinci şık daha ağır basıyor). Her ne ise; neticede aranızdayım, işte.
Bu Salı sizlere tanıtacağım eser, her ne kadar bir konçerto formunda olsa da, ismi genellikle konçerto olarak anılmaz. Parçanın adı Rondo Capriccio, bestekârı Camille Saint-Saëns ("Sen Sans" olarak okunur).
Lise 2'deydim galiba. Radyoda hergün bölümleri yayınlanan, "Çocuk Bahçesi" diye "Arkası Yarın" misali bir program vardı. İşte o programda, Bernardin de Saint Pierre'in meşhur "Paul ile Virjini" adlı çocuk romanı seslendiriliyordu. Çok iyi hatırlıyorum, tok sesli TRT sanatçısı Yıldırım Önal da (Galiba öldü, Allah rahmet eylesin), ya hikâyeyi anlatıyordu, ya da bir rolü vardı.
Hikâye iki çocuğun arasında geçen, hüzünlü bir aşk masalıdır. Konusunu tam hatırlamıyorum. Ama jenerik müziği beni çok etkilemişti. Romanın konusuna çok uyan, hüzünlü, insanın ruhunu ele geçiren, kemanın doruklarda gezdiği bir parça.
Ben iddialı (Hatta iddiasız bile değil) bir klasik müzik dinleyicisi değilim. Tek-tük, popüler parçaları bilirim. Ama bu parça için, "kemanın daha iyi vurgulanabildiği bir parça yoktur" yorumunu yapmakta bir beis görmüyorum. Bilhassa, parçanın yaklaşık ikinci dakikasında başlayan melodi, bilmem sizi de benim gibi hüzün ülkelerine götürecek mi?
Babamın plakları arasında yer alan yorumunu Yehudi Menuhin yapmıştı. Buraya koyacağım videonun baş kemancısını görünce, gözlerinize inanamayacaksınız. Allah ne dehâlar yaratıyor.
İyi seyirler.
EAn2y71OopM
Hocam;küçücük uşağı gördüm moralim bozuldu,biz flüt çalmayı öğreniyorduk onun kadarken :( :)Kaç yaşında acaba :)
Hocam bahsettiğiniz o bölümün ( ikinci dakikadan itibaren başlıyor dediğiniz melodi kısmının) sadece ilk saniyelerinde hüzünlenir gibi olmakla birlikte eseri içim kıpır kıpır dinledim.Hüzünden öte bir coşku hissettim ben,nasıl anlatayım.Bir muzurluk var sanki melodide.İfade edemiyorum ama çok keyif aldım.Teşekkür ederim.
Belki "Paul ile Virjini"nin konusundan olsa gerek, bana hüzün veriyor. Ama güzel bir parça, değil mi?
Gecikmeden dolayı özür dilerim. Dün başım fecî bir şekilde ağrıyordu.
Bu haftaki Cuma(ertesi) konserimizin konuğu Johann Sebastian Bach. Bu büyük dehânın iyi bir biyografisini sizinle paylaşacağım (daha fazla gecikmemek adna kopyala-yapıştır yaptım, kusûra bakmayınız.), ardından da ünlü bir eserini sunaağım. Bundan sonra ise kronolojik bir sırayla beğendiğim bestecilerin güzel eserlerini her cum'â bu başlığa ekleyeceğim.
Johann Sebastian Bach
(Eisenach, 1685 - Leipzig, 1750)
Gelmiş geçmiş en büyük besteci ve orgculardan biri olan Johann Sebastian Bach, müziğin matematikçisi olarak da bilinir.
1685 yılında orgculuk yapan Johann Ambrious’un en küçük oğlu olarak dünyaya gelen Johann Sebastian 10 yaşında yetim kaldı. Bunun üzerine Ohrdruf’a giderek klavye ve org konusundaki ilk eğitimini ağabeyi Johann Cristian’dan aldı. 1700’de San Michel kilisesinde koroda çalışmaya başladı. 3 yıl boyunca bu görevde kaldı. Bu sırada orgcu George Böhm’den çok şey öğrendi. 18 yaşında Arnstadt’taki Neueskirche’ye orgcu olarak atandı. 1707 yılında kuzeni Maria Barbara ile evlendi. En güzel eserlerinden biri olan Re Minör Toccata ve Füg’ü (BWV 565) bu dönemde bestelemiştir. 1708’de Weimar sarayında işe başladı. Dük Wilhelm’in isteği üzerine, daha çok org üzerine yoğunlaştı. 1717’de dinî bestelere fazla ilgisi olmayan Anhalt-Köthen Prensi Leopold’un müzik yönetmeni olunca, oda ve orkestra müziğine ağırlık verdi. Birçok keman-piyano, viyola, gamba-piyano sonatı besteledi. Brandenburg Konçertoları’nı da 1721’de Köthen’de tamamladı.
1720’de eşini kaybeden Bach, 1721’de 20 yaşındaki Anna Magdelena Wilcken ile ikinci evliliğini yaptı. Bu sırada Köthen’de müziğe olan ilgi azalmış, Bach’in hayat şartları kötüleşmişti. Yeni iş aramaya başlayan Bach, San Thomas kilisesinde koro yöneticisi oldu ve ömrünün sonuna kadar bu görevi devam ettirdi. Bu dönemde 250’nin üzerinde kantat besteledi.
1740 yılında gözleri az görmeye başlamıştı. Bunun üzerine Haendel’in de sağlığını berbat eden John Taylor’a iki kez ameliyat olduktan sonra, ömrünün son yıllarını tamamen kör olarak geçirdi.
Bach yaşarken, org virtiözü olarak ün yapmıştı, müziği ise eski tarz olarak görüldüğünden, besteci olarak pek sevilmedi. Zamanında Telemann’in ününün yanına bile yaklaşamadı. Günümüzde yüzlerce eserinin yayınlanmasına rağmen, hayattayken sadece 12 eseri basılmıştır. Bach eserlerinin bugün bilinmesindeki en büyük pay ünlü besteci Mendelssohn’a aittir.
Bach ömrü boyunca hiç ara vermeden, bitmek bilmeyen bir verimlilikle beste yapmıştır. Müzik tarihinde en çok eser veren bestecilerin başında gelmektedir. Verimliliğini aile hayatında da sürdüren Bach’in 2 eşinden toplam 20 çocuğu olmuştur.
Müziği polifonik olarak eşsizdir. Barok olduğu kadar, Rönesans döneminden de izler taşır. Armoni ve melodi mükemmel olarak dengelenmiştir. Bach’in eserlerinde Fransız ve İtalyan müziğinin sentezini bulmak mümkündür. Hayatı boyunca Almanya dışına çıkmamış biri için yakaladığı kozmopolitlik ilginç bir durumdur. İtalyan yanını Vivaldi’nin Almanya’da yayınlanan eserlerini inceleyerek, Fransız yanını ise Almanya’da yaşayan Fransız klavsenci Froberger’den almıştır.
Hayatı boyunca opera dışındaki her türde eser vermiştir. Konservatif yapısından dolayı hiçbir yenilik yapmamasına rağmen; çalıştığı her türde en üst seviyeye ulaşmıştır. Wagner’e göre o, tüm müzik tarihindeki en büyük bestecidir.
Altta ise ünlü Brandenburg konçertolarından 5.'sinin 1962'deki bir kaydı yer almaktadır.
2626723245082747523
Konçertolara olan ilgim dikkâtinizi çekmiştir, bu büyük besteci ve yorumcuları san'âtlarının zirvesinde görmek çok hoş bir deneyim.
Sevgili Kokturk;
Teşekkürler ama videonu çalıştıramadım. Acaba hata bende mi?
Veee... A1 durumları nasıl gidiyor? Yetecek bir not alabildin mi?
Sevgiler.
Ayrıca dün için geçmiş olsun.
Şu hâlde, link vereyim: http://video.google.com/videoplay?docid=-2626723245082747523&q=johann+sebastian+bach++brandenburg+duration%3Alo ng
A1 alma olasılığım %80 gibi ama artık A1 umrumda değil. Amacıma ulaştım. :o ;)
"Geçmiş olsun" dilekleriniz için teşekkür ederim.
A1 alma olasılığım %80 gibi ama artık A1 umrumda değil. Amacıma ulaştım. :o ;)
Bravo.... :tsbayrak: :tsbayrak:
Tamam;
Şimdi dinlemeye başladım. Branderburg konçertoları, gerçekten güzel eserlerdir.
Teşekkürler.
Bu geceki eserimiz Johann Sebastian Bach'ın, Kokturk'ün yukarıdaki yazısında "en beğenilen eseri" diye bahsettiği Toccata & Fugue. Pek çoğunuzun en az bir kere dinlediğinizden emin olduğum bu eser, halkımız tarafından gene büyük ölçüde bilinir. En azından giriş melodisi.
Bu parçada, bir kilise enstrümanı olan org'la tanışacaksınız. Lütfen sadece dinlemekle kalmayın, aynı zamanda seyredin. Tek bir çalgının ne kadar zengin (adeta bir orkestra kadar) sesler verdiğini ve ne kadar büyük bir hacim kapladığını göreceksiniz.
Fazla uzun bir eser olmadığı için, tek videoya sığmış durumda.
İyi seyirler.
_FXoyr_FyFw
Bu haftaki konuğumuz :D Ludwig van Beethoven. Yaşam öyküsünü yine kopyala/yapıştır yaptım (Tanrım, ne kadar da tembelim son günlerde.). Kusûra bakmayın.
(16 Aralık (?) 1770’de Bonn’da doğmuş 26 Mart 1827’de Viyana’da ölmüştür).
Gariptir ama, büyük şahsiyetler günümüze ne kadar yakın olursa, hayatları bize o nispette efsanevi görünmektedir. Beethoven hakkında da o kadar çok fıkra, rivayet ve romanvari hikayeler söylenmiştir ki, onun asıl şahsiyeti ve karakteri, edebi hayalperestliğin keşif perdesi altında kaybolmuştur. Sevgiden doğan bir ihtimamla ve hiçbir emekten çekinmeksizin en ufak teferruata kadar yapılan yorucu ilmi araştırmalar, onun hayatında meçhul kalan bütün hususları aydınlatmışsa da bu durum hala devam etmektedir. Hala harikulade güzel bir eser olan SONATA QUASİ UNA FANTASİA hakkında AY IŞIĞI ile ilgili hayaller kurulur, “kaybolan kuruş yüzünden duyulan hiddetin“ gürültülü tasviri yapılır ve hala “Titan“ Beethoven’dan söz edilir. Yaşama sevincini tattığı Bonn’da geçen çocukluk hayatı bile, mutad olarak anlatıldığı tarzdan farklıdır. O sırada, müzikli piyesleriyle tanınan Neefe Beethoven’in başta gelen hocası oldu ve onun dikkatini Bach’ın eserleri üzerine çekti. Böylece Beethoven’in gerek tabiatı, gerekse besteciliğinin temeli bu gençlik çağında atıldı. Renania halkına mahsus canlılığını hiçbir zaman kaybetmedi. Bonn’da kendisini gören Haydn’ın tavsiyesi üzerine Mozart’ın talebesi olmak gayesiyle Viyana’ya gitti. Fakat annesinin ölümü bu teşebbüsün gerçekleşmesine engel oldu. İkinci defa Viyana’ya gidişinde ise Mozart ölmüştü. Haydn genç Beethoven’e rehber olmak vazifesini üzerine aldı. Lakin onun asıl hocası, füg tekniğiyle anılan Albrechtsberger oldu. Beethoven’e Ren sahilindeki memleketine bir daha dönmek nasip olmadı; Viyana’da kaldı. Tabiati haliyle insanlar arasına katılmayı ve hoş sohpetliği seven Beethoven’in hayatta yalnız kalması, önüne geçilemeyeceği anlaşılan sağırlığının gittikçe artması ve babalık yaptığı yeğeni yüzünden duyduğu derin üzüntüler hayatı üzerine bir gölge teşkil ediyordu. Fakat yaratıcılığı ile kendini insanlığa karşı borçlu ve vazifeli sayan Beethoven, bir zaman için kafasında beliren hayatına son verme düşüncesinden kendini uzaklaştırdı. Bu hareketi, onun asil tabiyatlı olduğunu ifade eder. O yüzdendir ki, büyük bir mesuliyet duygusu içinde fikri ve ahlaki prensiplerinden bütün hayatı boyunca hiçbir zaman ayrılmamıştır. HEİLİGENSTADT VASİYETNAMESİ diye anılan yazısı bunu ispat eden bir vesikadır. Beethoven’in bu karakterini eserleri aksettirmektedir. Çünkü Onun sanatı, şahsi itiraflarının tesiri altındadır. Onun sanatı ile, XIX. yy’ın başlangıcına rastlayan yeni bir devrin kapısı açılmıştır. Bu dönüm noktasında, mevcut nizamdan ayrılan, yeni bir nizam arayan insan tek bir fert olarak Tanrı, zaman veya keder dediğimiz kuvvetlerin karşısına kendi iddia ve sorularıyla çıkıyor. Bu gidişin derin izlerini taşıyan asrın sanattaki ifadesinin esasını, büyüklüğünü ve trajik mahiyetini doğru olarak anlamak istiyorsak, bu keyfiyeti iyice göz önünde tutmalıyız. Beethoven’in tarihi durumunu da bu gidiş tayin etmiştir. Haydn’ın sanatı, sosyal bir topluluk ve nizam içinde kökleşmiş bulunuyordu. Beethoven’in sadece 9 senfoni yazması bile bu durumu açıkça göstermektedir. Bunlardan bilhassa ikisi (biri onun tabiata bağlılığının delili olan 6. pastoral senfonisi ve diğeri, Schiller’in “Neşeye Od’unu“ bitiş korosu olarak kullandığı 9. senfonisidir) kendinden sonraki gelişme sahasını ihata etmektedir. Piyanonun yeni ifade imkanlarının keşfi (mesela piyano sonatlarında), yaylı sazlar kuvartetlerinin developman kısımlarında yeni şekillendirme unsurlarının ihdası, çok sayıda kontrpuvan tekniğinden faydalanan son eserlerinde beliren yeni form prensipleri etrafındaki teşebbüsler, müzikle büyük insani ve yapıcı fikirlerin birleştirilmesi gibi hareketler, yaratıcı yeni bir ışık altında gösteren unsurlardır. Bizce onun büyüklüğünü ve yüceliğini katiyetle tayin eden, umumi rağbete mazhar olan popüler eserlerden ziyade, çağdaş taraftarlarının bile anlamayarak reddettiği ve bizim de kısmen henüz çözemediğimiz “SON“ Beethoven devrinin eserleridir. O zamanki Beethoven, Haydn’a yakın olan ilk yaratma devrinin çekici güzelliğini terkederek, eskiden beri “orta devir“ denilen meşhur sonat, senfoni ve oda müziği eserlerindeki trajik ve şiddetli ifade tezahürlerinden sonra, vakitsiz gelen ihtiyarlığın saf ve halis ifadesini bulmuştu. Beethoven, ahlaki olgunluğunu ve insanlığı eserlerinde dile getirmiş bir sanatkardı. Şair E.Th. A. Hoffmann, çağdaşı Beethoven için “Romantik“ tabirini kullanmıştı. Beethoven’in açtığı asrın bütün yaratıcı sanatkarlarının onu örnek alarak hareket ettiği düşünülürse, Hoffmann’ın bu tabiri yanlış değildir. Schubert’ten Bruckner’e, Schumann ile Brahms’tan Reger’e, Berlioz ve Liszt’ten Strauss’a kadar uzayan, Wagner ve Pfitzner’de, hatta nihayet Bartok’da şekil alan bir gelişme bu BEETHOVENCİLİK’te toplanabilir ki, sanatlar arasındaki sınırları aşarak aynı asrın genç şairlerini de coşturmuş ve yaratıcı hamlelerle teşvik etmiştir. Böylece Beethoven’in kendi şahsiyetinde pek manalı bir şekilde nöbet değiştiren iki devir arasında mutavassıt bir mevkide bulunmaktadır.
Aşağıdaki eser, ünlü "Ayışığı Sonatı"nın (Sonata Quasi Una Fantasia) bir parçasıdır ve yorumcu, dünyâca ünlü Rus piyanist Viktor Merzhanov. Merzhanov, Ziloty ve Rachmaninov'la başlayan ünlü rus piyanist silsilesinin devâmı kabûl edilen çok büyük ve yetenekli bir sanatçı.
9RpqH25Fxa4
vM99KPyo9Lk
Ay Işığı Sonatı'na teşekkürler. Keyifle dinledim.
Henüz dinleme fırsatını buluyorum eserleri yine.
Teşekkürler ikinize de. :alkış:
Ricâ ederim.
"Mârifet iltifâta tâbîdir." der eskiler. Anladığım kadarı ile BMN'de klasik müzik fazla sevilmiyor. kaç haftadır 3 sayfayı yeni dolduruyoruz. Olsun, devâm edeceğiz. İleride Türk klasik müziği ile devâm etmeyi düşünüyorum, elimdeki kronolojik sıra bittikten sonra. Bizde daha büyük müzisyenler var, Itrî'nin en büyük hayranları da batılı klasik müzik bestecileridir.
İleride Türk klasik müziği ile devâm etmeyi düşünüyorum....
Çok memnun olurum. İnşaallah o başlığı da siz açarsınız.
Bu arada, Gamze epeydir ortalarda yoktun; hoş geldin.
'Aklıma gelmişken, yukarıdaki alıntıda geçen Heiligenstadt Vasiyyetnâmesi http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=heiligenstadt+vasiyetnamesi bağlantısında yer almaktadır.
Bu akşamki klasik eserimiz Fransız bestekâr Maurice Ravel'in dünyaca meşhur "Bolero"su. En sinir bozucu klasik eserdir. Tek bir teması vardır; yaklaşık onbeş dakika bu tema üzerine sürer gider.
Parça çok yumuşak bir şekilde başlamasına rağmen, ilerleyen dakikalarda monotonluğun getirdiği gerginlik kendini hissettirir. Ağır bir tempoyla başlamasına rağmen, hem çok hafif bir hızlanma hem de gitgide hissedilen bir ses artışı vardır. Bilhassa vurmalı çalgılar başlarda hissedilmez şekilde icra ederken, sonlara doğru artık neredeyse sadece onların sesi duyulacaktır.
Parçayı ilginç kılan bir başka özellik, temanın her tekrarında bir başka nefesli sazın orkestraya iştirakidir. Parçanın sonlarına doğru gerginlik artık tam olarak hissedilmektedir ve kısa bir deşarjla son bulur.
Berlin Flarmoni Orkestrası'ndan, ilginç bir açık hava konseri.
İyi seyirler.
S2q-gWMAGjw
MP3qwZxm7p4
Teşekkürler hocam.
Dinleyiciler umarım sıkılmamıştır.
Hakikaten huzursuz oldum :)
Yine aşina olduğum ama nedir,nasıl yorumlanır(:)),kimindir bilmediğim bir eseri tanımış oldum.Teşekkür ederim hocam :alkış:
Saksafoncu abilerimizden biri de baya kiloluymuş. :D Oldu bitti saksafonun sesinden haz etmem zaten :)
Franz Joseph Haydn
http://tr.wikipedia.org/wiki/Franz_Joseph_Haydn
13GHrPNJzNQ
Bu eser, Haydn'ın C* viyolonsel konçertosu. İsveç Oda Orkestrası tarafından çalınmış ve son hareketi yapan san'âtçı Julian Lloyd Webber.
*Bizdeki karşılığının hangi nota olduğunu bilmiyorum. Bilen birisi bizi aydınlatırsa sevinirim.
Unutmadan, Haydn'ın en ünlü eseri olan Farewell Senfonisi'nden (45. senfoni) bir bölümü (Adaggio movement) ekleyeyim. Ne yazık ki video yok. Bu senfoninin özelliği, her bölümde bir san'âtçının çıkması. Tamâmını bulamadım. Bu kısımla idâre etmek durumundayız.
www.hyperion-records.co.uk:8080/ramgen/55118-01.rm (http://www.hyperion-records.co.uk:8080/ramgen/55118-01.rm)
http://en.wikipedia.org/wiki/Symphony_No._45_%28Haydn%29 Bu da tam öykü ve eser hakkındaki bilgi.
Sevgili Kokturk;
Paylaşım için teşekkürler. Yalnız "Keman" değil de, "Viyolonsel Konçertosu" olmasın ;) ? Eseri bilmediğim için, emin de değilim gerçi ama? :confused:
Her ne ise... Güzel bir parçayı da öğrenmiş olduk.
Bu eser, Haydn'ın C* kemân konçertosu. İsveç Oda Orkestrası tarafından çalınmış ve son hareketi yapan san'âtçı Julian Lloyd Webber.
*Bizdeki karşılığının hangi nota olduğunu bilmiyorum. Bilen birisi bizi aydınlatırsa sevinirim.
C bizdeki Do'ya karşılık geliyor. Ama yanında bir de major veya minör eki olması gerek sanki.
Neyse notalarla devam edelim.
C: Do
D: Re
E: Mi
F: Fa
G: Sol
A: La
B: Si
Sevgili Kokturk;
Paylaşım için teşekkürler. Yalnız "Keman" değil de, "Viyolonsel Konçertosu" olmasın ;) ? Eseri bilmediğim için, emin de değilim gerçi ama? :confused:
Her ne ise... Güzel bir parçayı da öğrenmiş olduk.Herkesten özür dilerim.
Youtube'da "Violin" yazıyordu, ben de dikkât etmeden "kemân" yazmışım.
Herkesten özür dilerim.
Youtube'da "Violin" yazıyordu, ben de dikkât etmeden "kemân" yazmışım.
Aman efendim; ricâ ederim. Bu arada, hayırlı bir işe vesile oldu: 4'üncü sayfaya geldik.
Ablam buranın müdavimi olmuş :) Ben hoşlanmam klasik müzikten ama yine de emekleriniz için teşekkür ederiz :alkış:
Gamze'nin kardeşi misin? Tanıştığımıza memnun oldum.
Evet,bu saatte burda olduğumu duymasın dicem ama sabah görecek :) Ben de meşhur Cyzio hocayı tanıdığıma memnun oldum. :)
Teşekkür ederim. Gerçi meşhurluğu biraz tartışılır ama, gene de hoşuma gitti.
Sevgiler.
Teşekkürler, iyi geceler.
Umarım yakında Farozlular'ı, Erdoğdulular'ı ve diğerlerini de görürüz burada.
Bak sen şu velede,hangi arada kaçmış salondan :) (Ne velet ne velet,1.80 boyunda!.. :D)
Sevgili Kokturk,
Çok hoş bir eser,teşekkürler paylaştığınız için.
Musa bir sen eksiktin kadro tamam oldu şimdi:D Şimdi diycek ki çocuk bu kim?:D
Abi seni buralarda görmek ne güzel :) Daha sırada annem var demiyorum tamam :D Bu arada abi annem dünden beri sigara içmiyor.Bırakcam diyor ama pek sanmıyorum,inşallah bırakır tabi :) Neyse başlığın tirajı artar inşallah bu konuşmalardan sonra.Reklamın iyisi kötüsü olmaz :D
Annen özele isim ve açık adres göndersin; kalemini elinde bilsin. Gerçi, köşesi bu değil ama...
Ben teşekkür ederim Gamze Hanım.
Bu gece sizlere çoğunuzun kulağına aşina olduğuna emin olduğum Bir eser tanıtacağım: Monti'nin Çardaş'ı
Önce biraz Çardaş'tan bahsedeyim: Genel olarak "Macar halk dansı" olarak tanımlanabilir. İki kısımdan oluşurlar. Birinci kısımları ağır, ikinci kısımları aksine çok hareketlidir. Bilinen pek çok çardaş vardır; ama buraya koyduğum, en bilinenlerinden biridir.
Oldukça kısa bir parça olduğu için sizlere iki değişik yorumunu birden dinleteceğim. İlk yorumu, parçanın aslına daha uygun ama orkestra ortamında değil, ev ortamında çekilmiş ve sadece tek bir kemancı çalıyor.
İkinci yorum ise bir konserden alınma. Kemancı ilk klipteki kemancıyla aynı. Biraz mizahî unsurların öne çıktığı bir çekim olmuş. Bir de bu klipte, kselefon denilen müzik aletini göreceksiniz.
Çok keyifli bir parçadır. Kemancının her iki klipteki muzip bakışlarına lütfen dikkât edin. Umarım size neş'eli dakikalar yaşatır.
İyi seyirler.
6ICviMNHPu8
O9D4lfXy00w
Şuayip Aydın
08.05.2007, 21:00
bursa da oturan arkadaslar resenbe gunu unide yaz senklikleri başliyo hafta sonu vega,mega,sebnem ferah bide bmn ]bursa uyelerinnin yaptıgı ts club satndı bulunacak zaman zamn burdan herkezi ben bizaat bilgilendirimmmm
tamm tammamına 300 parca ts club orjinal esyaları gelecek kemence flen fişmannn
Teşekkür ederim hocam:alkış:
Kemancı bey abimiz çok sempatikmiş :)
Herkese tavsiyem şudur ki hali hazırda kemanı öğrenmekte olan birini sakın ola ki dinlemeyin.Keman bilenden dinlenir :) Ben bir defasında kurstayken yaklaşık 1 buçuk saat henüz çekmeleri öğrenen bir kızın işkencesine maruz kalmıştım da oradan biliyorum.Kendime gelmek için 250 ml kadar suyu ortadan kaldırmam gerekti :)
Teşekkürler.
Mâdem halk müziği koyabiliyoruz, Kelt müziğinden bir örnek paylaşmak farz oldu. Metallica'nın yorumuyla ünlenen "Whiskey in the Jar"ın orijinalini koyalım cum'â günü.
Cumayı hasretle bakleyeceğim.
Başlığı Salı-Cumartesi konserleri yapmamız daha uygun olacak sanırım. Yine geciktim. :S
9TkV-5dunD8
Biraz gecikmeyle de olsa sözümüzü tutalım. Dubliners-Whiskey in the Jar
Bu hafta sizlere Rus Bestekâr Alexandre Borodin'in "Poloveç dansları" adlı eserini tanıtacağım. PoloveçDansları, Prens İgor Operası'nın bir parçasıdır. Önce aşağıda, bir internet sitesinden aldığım bilgileri sizlerle paylaşayım:
Prens İgor operasının konusu Rusya’da geçer. Prens İgor’un oğlu ile birlikte, bir Türk Boyu olan Poloveçlerle savaşmaya gitmesi, yenilip esir düşmesi, Poloveç’li komutan Konçak Han’ın savaşa son verirse Prens İgor’u özgür bırakacağını söylemesi, ancak bunun onur adına kabul görmesi ve kaçısı anlatılır. Öte yandan Prens İgor’un yerine bıraktığı Prens Galitzki’nin sorumsuzluğu, Prensin oğlu ile Konçak Hanın kızı arasında gelişen aşkın gücü ile Poloveç tutsaklığından kurtulmak isteyen Rus halkının yaşadıkları anlatılır. Aşk, savaş ve ihanetin yanında ünlü Poloveç ve Peçenek dansları ile Prens İgor Ruslarla Türklerin 12.yüzyıldaki ilişkilerini duyurmasıdır.
Ana teması sık sık değişen, dinlemesi kolay bir paraçdır. Kahramanları Türkler olduğundan, pek çok yerinde bizi hatırlatan, şark nağmelerine rastlarız. Üstelik, bu haftaki eserimizi diğerlerinde ayıran çok önemli bir özellik, hem kulağa hem göze hitap etmesi. Aşağıdaki videolarda, Poloveç Dansları'nı bir bale gösterisi şeklinde seyredip, dinleyeceksiniz. Klasik müzikten hoşlanmayanlarınıza bile tavisye ediyorum. Bu hafta pişman olmazsınız.
İyi seyirler.
xX6ashT-7qk
CT25bivysJI
Teşekkürler hocam.
Poloveçler hakkında konuşayım ben de. Sözcüğün aslı "Polovets" olup, Slav dillerinde "sarışın" anlamına gelmektedir. Ruslar'ın Kumanlar'a taktığı addır. Kumanlar bugünkü Tatar, Başkurt, Kazak, Nogay, Karaçay, Kumuk boylarının ataları olup, Ahıska ve Doğu Karadeniz Türkleri'nin önemli bir kısmı, ayrıca Ruslar'ın ve Gürcüler'in önemli bir kısmı Kıpçak kökenlidir.
Sevgili Kokturk;
Ben de bunları senden öğrenmiş oldum. Paylaşımın için teşekkürler.
Franz Liszt, Si Minör Sonat. 31 dakîkacık. :D
4906998194393884808
Franz Liszt'in hayât hikâyesi ve san'âtı hakkında bir yazı: http://tr.wikipedia.org/wiki/Franz_Liszt
Sevgili Kokturk;
Ne kadar yumuşak bir parçaymış. Kulaklarımın pası silindi. Teşekkürlerr.
ben teşekkür ederim Hocam.
Bugün dinleyeceğiniz eseri hepinizin tanıdığından hiç şüphem yok. Mozart'ın Türk Marşı'nı duymamış bir Türk olamaz. Onun için fazlaca tanıtmaya gerek görmüyorum.
Fakat adresini vereceğim video, ilginç bir konserden çekilmiş. Türk marşı, on piyanodan oluşan bir orkestra tarafından icra ediliyor. Üstelik bir orkestra şefleri de yok. Kısa bir eser olduğu için, tek videoya sığmış durumda.
İyi Seyirler.
n2sxbLSzgR0
Yeniden merhabalar.
31 dakikacık olan eser dışında dinleyemediğim önceki iki eseri şimdi dinledim.Poloveç Dansları gerçekten çok hoşmuş.
Türk Marşı da ilginç sunulmuş :)
Cyzio Hocam ve Kokturk;emekleriniz için teşekkürler.
Rica ederim, Sevgili Gamze;
Aramızda olduğunu bilmek güzel.
Cyzio Hocam'a ve Gamze Hanım'a teşekkür ederim.
Hocam, salı da Rachmaninov'la devâm etsek nasıl olur?Demişiz vaktiyle. Şu hâlde, her ne kadar Cyzio Hocam sevmese de Rachmaninov'dan bir eseri dinleyelim. Rachmaninov Konçerto Nu 3, piyanist Horowitz, eşlik eden ise Zubin Mehta yönetimindeki New York Filarmoni Orkestrası. Özellikle, 3. kısmın başı tanıdık gelecektir.
Sh26Ui1TAmU
rWtP9Vw5eec
j1hgzvuR-tk
Rachmaninov en sevdiğim bestecidir, Horowitz ise en sevdiğim yorumcu.
Sevgili Kokturk;
Her ne kadar Rachmaninov'dan çok hoşlanmasam da, koyduğun konçertoyu büyük bir zevk ve keyifle dinledim. Ayrıca, eserin dünyaca meşhur piyanist Horowitz tarafından yorumlanması da çok güzel olmuş. teşekkürler.
Ben de Salı günü Horowitz'den kısa bir eser tanıtacağım. Görüşmek üzere.
Bugün sizlere çok kısa bir parça tanıtacağım: Schubert'ten "Moment Musical". Adını "Anlık Müzik" olarak çevirirsek, neden kısa olduğunu da anlarız.
Her ne kadar orkestra için yazılmış bir eser olsa da, You Tube'da piyanoyla icrasını bulabildim. Ama adam da çok güzel çalmış. Orta 2'de şu anda rahmetli olan hocamın verdiği madolin kursuna giderken, ben de mandolinle çalardım
Ben üyesi olduğum bizim liseden arkadaşların grubuna da her hafta bir klasik eser gönderiyorum. Onlara Moment Musical'i gönderdiğim zaman, aynı mail'i yakın arkadaşım olan rahmetli hocamın oğluna da göndermiştim. Aşağıda onun bu eser hakkındaki yorumları var:
Sevgili Cyzio'nun babamin ruhuna gonderdigi isiga birkac kucuk katki;
Schubert'in 6 adet Moment Musicaux'su vardir, hepsi 1828'de yayinlanmistir, hepsinin Opus (eser) numarasi 94 tur ve sira numaralari 1-6 arasindadir. Bu eserlerin ;
- ikisi 4 bemollu major tonda egitim icin (La bemol major - Ab Maj)
- ikisi 4 bemollu minor tonda egitim icin (Fa minor - f min)
- birisi en temel major tonda egitim icin (Do major - C Maj)
- birisi de 4 diyezli tonda egitim icin (Do diyez minor - c# min)
yazilmis kucucuk piyano eserleridir.
Bu sevimsiz bilgileri neden aktardim ?
1. Sanatsal deha ve isine saygi tam da Schubert'in yaptigi gibi birsey. Egitim amacli kucucuk eserler yaziyorsunuz, ama oyle guzel ve ozel eserler yaziyorsunuz ki insanliga mal oluyor, yuzlerce piyanist repertuarina alip caliyor, albumlerine kaydediyor. Demek ki bir kucucuk seyi yeteri kadar saygi duyarak yaratirsak insanliga malolmasi isten bile degildir. (Baska cok ornegi de vardir bunun...)
2. Gercek sanatcilik acisindan bakildiginda daha da onemli. You Tube'da calan Vladimir Horowitz piyano alaninda dev bir isim. Piyano eserlerinin 40-50 sayfalik, her biri 1 saate yakin, teknik acidan karmakarisik olanlarinin neredeyse tamamini calmis, kaydetmis referans bir isim. Dusunun ki topu topu 2.5 sayfalik bir kucuk piyano egitim eserini alip resitalinde caliyor. Seckin izleyici toplulugu alkisliyor. Demek ki adami efsane piyanist yapan sey bizdeki cok sayida sozumona sanatci bozuntusunun hic farkinda olmadigi "sanatsal degeri farketmek ve gosteristen cok icerige onem verip, 1 dakika 20 saniyelik esere bile bambaska bir ruh katabilmek. Demek ki aslinda hayatta nicelikler (quantities) degil, nitelikler (qualities) onemlidir ve bize tersini pompalayan gunumuz yasami aslinda sadece kendini tuketmek icin modellenmis bir toplum gelecegini empoze etmeye calismaktadir.
(Bu arada bu eseri herkes cocuklarina 2 hafta icinde caldirabilir, cok sayida sozumona unlu piyanistimiz de eseri birakin resitalinde calmak umursamaz bile.)
3. Eger dogru egitici dogru eseri insana ogretirse orta 2'de mandolin kursunda caldiginiz bir eserin uyandirdigi duygular otuz kusur sene (ve muhtemelen cok daha uzun sure) olmeyecek, icinize guzel, iyi ve cok ta degerli birseylerin tohumunu atacak, onu yesertecek, buyutecektir. Demek ki iyi seyleri dogru zaman ve dogru yerde ogretmekten, yaymaktan, aktarmaktan hic vazgecmemeli.. Vazgecmemeli ki iyi seyler de tipki kotu seylerin yayilis hizi ve orani gibi yayilabilirsinler (geometrik) ve yakindigimiz carpikliklara engel olabilsinler.
Yukarida diyezli bemollu ve belki bugun icin hickimseyi ilgilendirmeyen sevimsiz bilgiler aslinda hayatin icinde muhendislikten tip doktorluguna her alanda zincirleme reaksiyon yaratan bir dizi estetik, felsefi ve daha onemlisi matematik disiplini de icerdiklerinden bunlardan kasitli olarak mahrum birakilan toplumlarda da hepimizin bildigi sayisiz semptom basgosteriyor.
Yani o zaman kucucuk bir sey yapabilir (ama cok saygi duyarak ve severek yapabilir), ya da yapilmis kucucuk ama cok guzel bir seye kendi yorumumuzu katabilir (ama kucumsemeden ve degerini anlayarak katabilir) ya da bu kucucuk degerli seyin degerini anlamak icin caba sarfedip, bunu baskalarinin da farketmesini saglayabiliriz. Yukaridaki ornekte acikca gorebilecegimiz uzere bundan hic kotu birsey cikmaz.
Saygilarimla
C. B.
İyi seyirler.
o9Ak7Tk9B3s
Yasin N.
29.05.2007, 21:32
Bende bir klasik müzik cd si vardır arasıra atar dinlerim uyumadan önce güzel oluyor kendini verdiğin zaman dinlendiricide oluyor. Burda rastlamakta gerçekten çok güzel teşekkürler.
Biz teşekkür ederiz. Köşemizi Salı ve Cuma günleri takip ederseniz, memnun kalacağınızı umuyoruz.
Béla Bartók'tan Rumen halk dansı:
5CBzuSp6VxU
Béla Bartók, etnomüzikoloji biliminin kurucusudur. Konservatuar yıllarında kendi millî müziğini Lizst'ten duyduğu Çingene ezgilerinden ibâret sanmakta iken sonradan yaptığı araştırmalarla Macar halk ezgilerini buldu ve derlemeye başladı. Daha sonra Doğu Avrupa ve Balkanlar'da çalıştı. Atatürk döneminde Adnan Saygun ile ülekmizi dolaşarak özellikle Osmâniye yöresinin türkülerini notaya aktardı.
Batı'daki ününü ise ilk eşine yazdığı Mâvî Sakal Operası'na ve özellikle Tahta Prens Balesi'ne borçludur. Oğlu Peter'in piyano eğitiminde yardımcı olması için bestelediği Microcosmos piyano öğrencileri tarafından sıklıkla çalınır.
Sevgili Kokturk;
Bu güzel eser için teşekkürler. Zaman zaman Adnan Saygun nağmelerini işittim. Zevkle dinlediğim bir parça oldu.
Bugün size gene herkesçe bilinen bir eser tanıtacağım: Beethoven'dan Fur Elise. Ortalama bir gün içinde bu melodiyle muhakkak karşılaşırsınız. Ya cep telefonu melodisi, ya okul zili, ya da saat alarmı. Piyano deyince, hemen herkesin aklına gelen ilk eserdir.
Fur Elise, sizlere daha evvel tanıttığım "Türk Marşı" gibi, bu klipte de on piyano tarafından icra edilmiş.
İyi seyirler.
rSyjIv6-Akc
İlkokuldayken teneffüs zillerimiz bu idi :) Hey gidi günler...
Sevgili Hocam ve Kokturk;teşekkür ederim bu eserleri aktardığınız için.
İzninizle ben de yeni bir eser ekleyeyim.
Dünyaca ünlü İranlı keman virtüözü...Anlamışsınızdır.Farid Farjad'dan bahsediyorum.
Bir süredir sadece onun eserlerini dinlemeye başladım,gerçekten muhteşem...Keman terbiyecisi diyenler de var ona...Çalmıyor,konuşturuyor sanki kemanını...Ağlatıyor...Hem kemanını hem de dinleyenini...
Şimdi videosunu vereceğim eser sanatçının ''An Roozha IV'' adlı albümünün birinci parçası;''Taghtam Deh'' (taghatam deh olarak da geçiyor).
Gecenin bu saatinde,melankolide acıyı değil zevki bulan arkadaşlara özellikle tavsiye olunur.
meSTQAhLcRc
Dip not: Videoda bir forum reklamı var,başka bulamadığım için bunu eklemek zorunda kaldım.Umarım sorun olmaz.
İkinize de teşekkür ederim. Güzel eserler.
Fur Elise bana da çocukluğumu hatırlattı.
Gamze;
Koyduğun parça, insanın ruhuna işliyor. Çok güzelmiş. Teşekkürler.
Artık Çarşambalar'ı da sana mı versek? :)
Aman hocam,ben haddimi bilirim. :) Teşekkür ederim.Benim bu özel başlığa katkılarım dinleyici-öğrenci olarak devam etsin iyisi mi,öğrenecek çok şey var daha... :)
Gamze;harikaydıııııııı,çok teşekkürler.. :)
tamam diğerlerine bakmadım henüz! :o
Aman hocam,ben haddimi bilirim. :) Teşekkür ederim.Benim bu özel başlığa katkılarım dinleyici-öğrenci olarak devam etsin iyisi mi,öğrenecek çok şey var daha... :)Gamze Hanım, kendi adıma konuşmam gerekirse, ben de buraya parça ekledikçe birşeyler öğreniyorum. Yoksa birşey bildiğim yok klasik müzik konusunda.
Çarşambalar sizindir.:cool:
Bu hafta yukarıda da adı geçen Adnan Saygun'dan bir eser dinleyelim. "On Türkü"nün Bozlak adlı kısmı. Uluslararası bir yarışmada derece yapmış bir performans.
2NbygYxS9jw
Bestecinin yaşam öyküsü için: http://mssf.bilkent.edu.tr/turk/Adnan/index.htm
Sınavlar nedeniyle haftaya (Belki de bir ay kadar) yokum. Benim yerime birisi görevi kısa bir süre devralırsa çok mutlu olurum.
İlk defa dinliyorum.Çok enteresan geldi.İlginç,bir o kadar da hoş.Teşekkür ederiz bu güzel paylaşım için sevgili Kokturk.
Çok teşekkürler Sevgili Kokturk;
Sayende yeni yeni parçalar öğreniyoruz.
Ricâ ederim.
Gamze, benim yerime bir süre cumâ günlerini sen alsan?
Eğer ilgilenemeyeceksen,cumaları boş bırakmamaya çalışırım tabi ki de.
Bugün sizlere İtalyan bestekâr Paganini'nin çok beğendiğim bir bestesini tanıtacağım: Campanella. Aynı eser, yanlış olarak Liszt'in olarak da bilinir. Aslında, eser Paganini'nin olup, onun ölümü üzerine Liszt tarafından piyanoya uyarlanmıştır. Ben sizlere her iki yorumunu da vereceğim. Ben hangisini mi beğeniyorum? İlkini.
İyi seyirler.
tBEP8f6cjGk
dqvWBbKMh9g
Cyzio Hocam, ben bu parçayı Lizst'in sanıyordum. Sâyenizde birşey daha öğrendik. teşekkürler.
Bu hafta "Yemişim klasik müziği!" diyerek Finlandiya'ya uzanıyoruz. Sizi, etnik metal yapan Korpiklaani isimli grupla tanıştıracağım. Klibi beğeneceğinize ve bizimle benzerlikleri bulacağınıza emînim.
http://www.youtube.com/watch?v=OIc4VHxU7iM
Grubun Özgeçmişi (http://metal.deliriyum.com/bands.php?bid=231)
Gene İtalyan bestekâr Paganini ile devam edelim. Bu akşamki eserimiz kendisinin 24 numaralı Caprice'i. Cıvıl cıvıl çok neşeli bir eserdir. Dünyaca meşhur kemanist Heifetz tarafından yorumlanmış.
İyi seyirler.
vPcnGrie__M
Hocam kıpır kıpır bir eser,tıpkı söylediğiniz gibi.Teşekkürler. Bu arada imzanız da çok hoş :) En can alıcı mısraları seçmişsiniz...
Kokturk ; metal müzik hoşlanmadığım bir tarzdır esasında.Sadece Metallica'nın bir kaç kafa dinlendirici ( çok ciddiyim :)) şarkısını beğenirim.''Nothing Else Matters'' mesela.Eklediğin parça baya hareketli,yorucu geldi bana. :) Teşekkürler paylaşım için.
İzninizle ben de yine bir Farid Farjad eseri paylaşayım.
Daha önce müzisyenin ''Taghtam Deh'' isimli parçasını tanıtmıştım.Şimdi de yine aynı adlı albümden ( An Roozha IV ) 'Dejad Gity' isimli bir parçayı ekleyeceğim.
Müzisyenin bu Aralık'ta beşinci albümü çıkmış.Daha önceki dört albümünün de ismi ''An Roozha'' ve bunları I,II,III ve IV olarak numaralandırmış.
An Roozha Farsça'da ''O günler'' demekmiş.
Daha önce Beethoven'ın ''Kreutzer Sonat'ın da hocamız bir yorum yapmıştı.Bu eser bir karı-kocanın kavgasını anlatıyordu...Bunun bir benzerini Farid Farjad eserleri için söyleyeceğim.
Dün gece sat 03:00 civarları Farid Farjad'ı dinlerken yattığım yerde,telefonumdan; bir anda fark ediverdim.Ya da yakıştırdım diyelim...
Farjad'ın eserlerinde ağlayan bir kadın vardı.Ve acı çeken bir erkek...Erkek anlatır,kadın ağlardı...Belki bir ayrılık anıydı,gözyaşı ve acıyla dolu.
Bu eserde ağlamaklı sesiyle erkek başlıyordu anlatmaya...Kadın erkeğin suskunluğundan faydalanıp giriyordu konuşmaya.Ağlayarak ''Gitme'' diyordu belki...Erkek sebeplerini söylüyor,aynı şeyleri tekrarlıyordu...Kadınsa gözyaşı içinde durdurmaya çalışıyordu sevdiğini.''Gitmemeliydi''
Aynı şeyleri söyleyip duruyorlardı birbirlerine...Erkek anlatıyor,kadın ağlıyordu...Başladığı konuşmayı bitiren,son sözü söyleyen yine erkek oluyordu...Çekip gidiyordu...
Farid Farjad - Dejad Gity
veS8QBb88V0
Erdem Keser
20.06.2007, 19:48
hey yarrabbim ya laa birak bu isleri kankacan:)ne guzel ismail yk var dinlesenize :D:D
Sana gerekli cevabı hocam verecektir Erdem efendi :cool: :)
Sevgili Gamze;
Senin şu İranlı bestekâr Farid Fahjad ne de güzel çalıyor. Bir kere daha yazmıştım ama, gerçekten insanın ruhuna hitap ediyor. Gerçekten...
Hikâyesi de aynen senin dediğin gibi. Sonunda gidip gitmediğini bilmiyorum ama, gerçekten bir yalvarma ve ikna temaları hissediliyor. Bu arada Çarşambaları da üstlendik, galiba...:alkış:
Sana gelince Ey Chovy kardeş... Ya da, Gamze'nin hitabıyla "Erdem Efendi"... :D Burası "Klasik Müzik" köşesidir ve Gamze de bu köşenin en değerli üyelerinden biridir. Gerek dinleyici olarak, gerekse bizle paylaştığı eserlerle.
Lütfen köşemize lâf etmeyelim; eğer edeceksek, uğramayalım. :D
(Nasıl? İyi konuştum mu, Gamze?)
Sevgili Gamze;
Senin şu İranlı bestekâr Farid Fahjad ne de güzel çalıyor. Bir kere daha yazmıştım ama, gerçekten insanın ruhuna hitap ediyor. Gerçekten...
Hikâyesi de aynen senin dediğin gibi. Sonunda gidip gitmediğini bilmiyorum ama, gerçekten bir yalvarma ve ikna temaları hissediliyor. Bu arada Çarşambaları da üstlendik, galiba...:alkış:
Sana gelince Ey Chovy kardeş... Ya da, Gamze'nin hitabıyla "Erdem Efendi"... :D Burası "Klasik Müzik" köşesidir ve Gamze de bu köşenin en değerli üyelerinden biridir. Gerek dinleyici olarak, gerekse bizle paylaştığı eserlerle.
Lütfen köşemize lâf etmeyelim; eğer edeceksek, uğramayalım. :D
(Nasıl? İyi konuştum mu, Gamze?)
Bana laf mı düşer daha hocam? Ben bu sözlerin altına imzamı atarım.
Ahan da attım:
''Nefesime karışan;küfür kokusu.Sıktım dişimi,kırdığım ölüm korkusu...Açtım ağzımı.Sana döndü sözümün namlusu...
Vurdum , vurdum , vurdum ... ''
:D:D:D
Teşekkür ederim. :)
Bu arada, hazırcevaplık ve espritüelliğimizden de birşey kaybetmemişiz.
Estağfurullah hocam,bir şeyler öğrenebildiysek sizlerden ne ala. :)
Erdem Keser
20.06.2007, 23:04
vayyyy helal olsun:D:D demek gamzeyle cyzio hocam bana savas acmislar :)peki oyle olsun napalim kaderde varsa cekeriz :)
bu arada lisedeki muzik hocasi devamli onlari dinletiyodu bize koca ders saatinde ...beethovenla caykovskiyi ordan duymustum..heralde klasik muzigi onlar soyluyolar ama ne yalan soylim pek etkilenmedim neyse zaten zevkler ve renkler tartisilmaz...:)
Bu akşamki eserimiz Rus bestekâr Rimsky Korsakoff'un İspanyol Capriccio'su. Eser gene iki videoya sığabilmiş. Bilhassa ikinci video çoğunuza aşina gelecektir.
İyi seyirler.
trqsMoD_h7Q
IOnP3F0DDpE
poetricus
26.06.2007, 22:00
Of of! Ben bu forumu nasıl bırakıp gideceğim Allah aşkına?
Farid Farjad'ın tek tiryakisi benim zannediyordum.
Birkaç eser de benden:
1. Nicos- Secret Love: Claude Challe'nin Hazırladığı Buddha Bar Albümlerinde bulabilirsiniz).
COJMYHPX6M8
(Klibe ve şiire aldırmayın. Güzel şarkı.)
2. Shakila- Ghohayeh-e setaregân: Bir başka İranlı. Tür olarak klasik değil ama harika bir şarkı. Piyano bu kadar duygulu çalınabilir.
(Sanırım dünyada bir tek bende var. O da ses dosyası olarak.)
3. Hasan Cihat Örter- Akdenizli Kadın: Kadının Senfonileri albümünde yer alıyor. Rodrigo'yu saymazsak gitarı klasik müzikte bu kadar iyi kullanan yok diyebiliriz.
Nuri Bilge Ceylan'ın fotoğraflarıyla.
jPeCXvcnEA8
Üstadım;
Sizi burada görmek ne şeref.
Yalnız istirham etsek, bahsettiğiniz eserleri köşemize koysanız.
poetricus
26.06.2007, 22:10
Bulabilirsem ekleyeceğim.
Araştırmadayım.
poetricus
26.06.2007, 22:28
Bekleyeceğiz.
İkisini ekledim mesaj kirliliği yapmamak için şarkı adlarının yer aldığı mesajda düzenleme yaptım. Bu arada video eklemede gerçek bir acemi olduğumun ispatını da orada bulabilirsiniz.
Cyzio hocam;
Biliyordum,biliyordum oley :) Ama sadece melodik olarak. :) Teşekkürler hocam,çok hoş bir eser yine.
Poetricus hocam;
Eklediğiniz iki şarkı da gerçekten çok güzel ve de çok tanıdık.Kime ait olduklarını öğrenmem iyi oldu :) İkinci eseri de duymak isterdim.İranlı müzisyenlere sempatim oluştu da son dönemlerde :) Teşekkür ederim. Sizi bu başlıkta sık sık görmek isteriz.Hoşgeldiniz.
Bu başlığın da akademik seviyesi yükseliyor mu ne? :rolleyes: :)
antagonist
26.06.2007, 23:32
Poetricus hocamın 2.videosundaki fotoğraflar çok iyi...
Müzikler hakkında çok fazla yorum yapamayacağım.O konuda biraz daha yontulmam gerekiyor.:)
Poetricus hocamın 2.videosundaki fotoğraflar çok iyi...
Sayfanın ilk mesajında benim eklediğim videodaki fotoğraflar da ( resim diyesim var,Berk aklıma gelince hemen fotoğraf diyorum :)) Nuri Bilge Ceylan'a ait.Gerçekten çok güzeller.
poetricus üstad valla ne diyim.bu şarkıyı ne zamandır arıyordum.bulamıyordum.eklediğiniz ilk video.çok teşekkürler
poetricus
26.06.2007, 23:51
Garden:
gmRVQCt5G6w
Water Lily:
xXgPIxSEFAY
Forever Forever:
XzqsWxau_gI
poetricus
26.06.2007, 23:55
Allegria:
opcKw-3zWpk
Eres Todo Para mi
pO6Tqa_A2so
tek kelimeyle hepsi birbirinde güzel çok teşekkür ederim bize bu klasikleri dinlettiğiniz için.
Sonunda Poetricus Hocamız da geldi buraya. Hoş geldiniz.
Cyzio Hocam ve Poetricus Hocam, teşekkürler.
poetricus
27.06.2007, 00:32
Sonunda Poetricus Hocamız da geldi buraya. Hoş geldiniz.
Cyzio Hocam ve Poetricus Hocam, teşekkürler.
Hoş bulduk Köktürk. Elimde değil. Üstat Cyzio'nun açtığı her başlık mıknatıs gibi çekiyor beni.
Bu arada kontrolden çıktım. Biri beni durdursun!
1. Gitar'ı klasik müziğe sokan büyük Üstat Joaquín Rodrigo'nun ölümsüz eseri :Concierto de Aranjuez'dan II. Adagio:
e3_sML4prLE
2. Secret Garden'dan Nocturne :
fd3a189vcVc
Sali bitti. Ben de bittim galiba!
Herkese iyi geceler!
Sonunda Poetricus Hocamız da geldi buraya. Hoş geldiniz.
Cyzio Hocam ve Poetricus Hocam, teşekkürler.
Rica ederim. Zevkle.
Elimde değil. Üstat Cyzio'nun açtığı her başlık mıknatıs gibi çekiyor beni.
Teşekkürler, Sevgili Poetricus. Ayrıca koyduğunuz eserler için de teşekkürler.
Bu akşam size gene pek çoğunuzun bileceğinden emin olduğum, kısa ve güzel bir eser tanıtacağım: Johann Bhrams'ın 5 numaralı Macar Dansı.
Güzel bir keman-piyano uyumu.
İyi seyirler.
G639ZmTHcQM
poetricus
03.07.2007, 22:53
Üstat,
Yine yaptınız yapacağınızı. Yoğun, yorgun ve bol ağrılı bir günün ardından kısa süren bir arkadaş sohbetinde bu köşeden bahsederken aklıma Macar Dansı gelmiş, eklense iyi olacağını düşünmüştüm. Daha önce eklenip eklenmediğini kontrol etmek için başlığı gözden geçirmeye niyetlenmiştim ki sürprizinizle karşılaştım. Pes doğrusu!
Yoksa yine şeyh mürit diyalektiği mi?
Bir şarkı da benden:
Brahms'ın Ninni'sini Harp'la dinlemeye ne dersiniz?
Otobüslerle yapılan uzun yolculuklarımın sadık refakatçisi walkmanınmdan eksik etmediğim bir şarkı. Benim için biraz nostaljik değeri var. Oğluma sıkça dinletirdim, sizlerle de paylaşmak istedim.
fZW7osG8iAk
ben de geçen Poetricus hocamı sayesinde tanıdığım Nicos un "Nihavent Oriental" şarkısını bulursam koymaya çalışacağım.
Poetricus Üstadım;
Son satıra gelinceye kadar, benim de aklımda "Şeyh-mürid" ikilemi vardı. Ama siz benden önce davranmışsınız.
poetricus
03.07.2007, 23:01
Son satıra gelinceye kadar, benim de aklımda "Şeyh-mürid" ikilemi vardı. Ama siz benden önce davranmışsınız.
Şeyhimden bir şeyler kapmışım demek ki?
Cyzio hocam,ilk defa dinledim bu eseri :o Teşekkür ederim paylaştığınız için.
Poetricus hocam; hey gidi günler diyesim geldi :) Vazgeçilmez anneler günü hediyelerimdendi küçükken,müzik kutuları.Müzik kutularının vazgeçilmez şarkısı ise bu güzel ninniydi. :) Teşekkürler.
Ve Olgun Cabri ; hoşgeldiniz başlığımıza.Ee biraz ev sahibi sayılırız değil mi ama? :rolleyes: :)
Arkadaşlar merhaba....Konu ve içeriği gerçekten müthiş. Ben de klasik müzüği sıkça dinleyenlerdenim. Açıkçası böyle bir başlık kaçırılmaz bir fırsat. emeği geçenlere teşekkürler.
Ben daha çok radyodan dinliyorum klasik müziği. Fakat yayın akışları ve frekansları hakında fazla bir bilgim yok. Bildiğim NTV radyo 24.00 dan sonraları yayın yapıyordu o da şu sıralar kesti yayını.
Bana bu konuda yardımcı olursanız sevinirim.
poetricus
03.07.2007, 23:26
İki büyük gelenekten iki usta: Asya'nın, özellikle Hint yarımadasının kadim enstrümanı sitarın büyük üstadı Ravi Shankar ve minimalist müziğin piri Philip Glass'ın ortak çalışması;
Zen Varyasyonları:
AQ0_VrrRXBA
Huzur ve sükûnet için.
Poetricus Üstad;
Eserler için teşekkürler.
Gamze;
Epeydir ortalarda görünmüyordun; gördüğüme sevindim.
İhsan.g;
Aşağıdaki linke girip; her radyonun sagindaki linki tiklayip ekrana gelen dosyayi kaydederseniz wmp calismaya basliyor. Çoğu da 24 saat açık.
http://classicalwebcast.com/usa.htm
Poetricus hocam; gerçekten çok hoşmuş,huzur verici...Aklıma hemen Kitaro'nun ''Sounds Of Nature'' isimli eseri geldi.O da böyle dingin ve çok rahatlatıcı.Tavsiyemdir. :)
Cyzio Hocam,bu aralar pek sık uğrayamıyorum.Önümüzdeki Pazartesi'den sonra da uzun sayılabilecek bir süre buralarda olamayacağım.Son demlerim :)
Özleyeceğiz seni, Gamze. Görüşmek üzere.
Teşekkür ederim hocam,ben de özleyeceğim sizleri.
Lakin biraz tatil fena olmayacak hani :)
poetricus
03.07.2007, 23:52
İyi tatiller Gamze.
Teşekkür ederim hocam.Tatilin de kısası makbul;benim için,sizin için... ;)
Sanırım müzik konusunda hep aynı noktada buluşuyoruz :) ''Huzur nerde ben orda'' diyorum kendimce; klasik müziği de,''New Age''i de bu yüzden seviyorum...Enya'yı,Kitaro'yu,Farid Farjad'ı,Fahir Atakoğlu'nu bu yüzden dinliyorum.Enstrüman dinlemeyi seviyorum dahası,sözlerden çok daha manidar o nağmeler,inişler,çıkışlar...Müziğin dilini seviyorum,insan dili her yerde... :)
Mantelitenin ışığı üzerimize olsun,cümleten...
Yahu, Gamze gitti; biz başlığı unuttuk. Benim de bir tatile ihtiyacım var galiba.
Yaklaşık iki ay kadar bu başlığı kapatıyorum. Eylül veya Ekim'de buluşmak üzere.
Sizler tabii ki devam ettirebilirsiniz.
Eveeet... İki aylık bir fasıladan sonra bu başlığa yeniden dönme zamanı geldi. Bu akşamki eserimiz benim belki de ilk tanıdığım klasik müzik parçasıdır. Bu köşenin müdavimlerinin çoğu tarafından bilindiğine eminim. Hele ki giriş nağmesi.
Benim yaklaşık kırk yıldır bildiğim bu parçayla sezonu açalım, bakalım.
İyi seyirler.
wKhH2hRa-WQ
Hoşgeldiniz Hocam,hoşbulduk hepimiz...Özlemiştik :)
''Bir Küçük Gece Müziği''...Bu dingin geceyle iyi uyum sağladı.Teşekkürler hocam.
Bu akşam sizlere son derece kısa bir müzik eseri tanıtacağım: İspanyol bestekâr Manuel de Falla'nın "Ateş Dansı isimli parçası. Küçüklüğümde, bir radyo programının jenerik müziğiydi.
İyi seyirler.
3pjjmgagF0E
Bazı kısımların önce yüksek sonra alçak (acaba bunun için hangi tabiri kullanıyorlar :confused: ) çalınması çok hoş. :)
Efsane Salı'lar geri döndü...Teşekkürler hocam...
Bazı kısımların önce yüksek sonra alçak (acaba bunun için hangi tabiri kullanıyorlar :confused: ) çalınması çok hoş. :)
Efsane Salı'lar geri döndü...Teşekkürler hocam...
Bahs ettiğin terimler Crescendo (Kreşendo olarak okunur): Sesin giderek artması, ve Decrescendo (Dekreşendo olarak okunur): Sesin giderek azalması.
Alâkana ben teşekkür ederim.
Hocam asıl ben teşekkür ederim,yeni yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum sayenizde. :)
poetricus
26.09.2007, 01:35
Başlık yeniden faaliyete geçmiş ve düet Başlamış: Gamze & Cyzio.
İyi ki varsınız.
Bir arya müptelası olarak, hazır bu başlık açılmışken eklemeden edemeyeceğim bir şarkı var. Soğuk bir şehirde geçen dizginlenemz romantik günlerin yâdigarı.
Amalia Rodriguez Söylüyor; Aranjuez Mon Amour
pNM-Wzz2dy4
Soğuk bir şehirde geçen dizginlenemz romantik günlerin yâdigarı.
Üstadım hoş geldiniz. Bahs ettiğiniz bu soğuk şehir hangisi ola ki :D?
Bu köşeyle arayı açmayalım.
poetricus
26.09.2007, 12:33
Üstadım hoş geldiniz. Bahs ettiğiniz bu soğuk şehir hangisi ola ki?
Orada sanırım benden daha fazla kaldınız.
Bu köşeyle arayı açmayalım.
En önemlisi bu.
arkadaşlar ellerinize sağlık...
Bu gece dinleyeceğimiz eseri, bu köşenin en müdavim üyesine, BMN-İstanbul İftarı'nda yüzyüze tanışma sevincine erdiğim, Sevgili Gamze'ye armağan ediyorum.
Bu gece Fransız bestekâr George Bizet'nin, dünyaca meşhur Carmen operasının bölümlerinden biri olan "Dans Boheme"i dinleyeceğiz. İspanyol bir Çingene kadını olan Carmen'in aşkını anlatan eserin, şahsen en beğendiğim bölümü "Dans Boheme"dir. Burada size iki değişik yorumunu vereceğim. Birincisi, operadan klasik bir yorum; ikincisi ise çok ilginç.
İyi seyirler.
uOK0SeLPTH4
ZN8v95kuX0k
Samet Türkmen
02.10.2007, 22:08
Islıktan bütün şeytanlar toplandı. Hep beraber izliyoruz :D
poetricus
02.10.2007, 22:11
Benim de aklımda Bizet vardı ama Cyzio'nun kerametine maruz kaldım. Yine de elim boş dönmeyeyim.
Bu da Carmina Burana'dan "Blanziflor et Helena". Ben bu bölümü çok severim. Berlin Filarmoni Orkestrası'nın icrasıyla, buyurun:
hhITslxZFhs
Cyzio Hocam çok teşekkür ederim,çok zarifsiniz.Carmen'den bir bölüm bana hediye edilmiş,bunun tadı bir başka,ayrı bir keyifle dinledim :)
Poetricus hocam,çok hoş ve aşina olduğum bir bölüm.Teşekkürler. :)
Poetricus Üstad;
Aramızdaki bu keramet tartışması hiç bitmeyeceğe benziyor. Carmina Burana'ya teşekkürler. Ben de size "Aslında ben Carmina Burana'yı bir ara koymayı düşünüyordum" desem, ne diyeceksiniz?
poetricus
03.10.2007, 00:13
Poetricus Üstad;
Aramızdaki bu keramet tartışması hiç bitmeyeceğe benziyor. Carmina Burana'ya teşekkürler. Ben de size "Aslında ben Carmina Burana'yı bir ara koymayı düşünüyordum" desem, ne diyeceksiniz?
Allah derim. Başka ne diyeyim?
İyi akşamlar;
Heçen hafta size Carmen Suiti'nin benim en sevdiğim parçası olan Dans Boheme'i tanıtmıştım. Bu hafta da gene Carmen'in giriş kısmıyla tanışalım: Prelude - Aragonaise. Gene çoğunuzun tanıyacağından emin olduğum bir parça. Kulağa hoş gelen İspanyol nağmeleriyle beğeneceğiniz tahmin ediyorum.
İyi seyirler.
6ntEvxo2UGc
Carmen'den gidiyoruz.Gecikmeli de olsa buldum başlığımızı :) Teşekkürler hocam.İlk olarak çizgi filmlerde duymuştum bu kısmı heralde.
Ohhh, çok şükür.... Ben de "Gamze'yi kırdık mı acaba?" diye düşünmeye başlamıştım.
Carmen'in başlangıç ve bitiş parçalarını verdik. Bu gece de ortalarından iki parça verip, Carmen'i noktalayalım.
İyi seyirler.
Les Toreadores (Boğa güreşinde boğayı kızdırılanlara verilen ad):
CcOX0ILLv5Y
Ve Chanson du Toreador (Toreador'un Şarkısı):
63Z2DyftjcA
Bu geceki parçamız, daha evvel bir kaç kere misafirmiz olan meşhur Rus Bestekâr Tchaikowski'nin, Fındıkkıran adlı bale suitinin 5 numaralı ve benim o suitte en beğendiğim parça olan Danse Arabe (Arap Dansı). Dans Arabe, Fındıkkıran'ın en ağır tempolu parçasıdır.
Bazı eserlerde yaptığım gibi, buraya gene iki yorumunu koyacağım: İlki St. Petersburg, Mariinsky Tiyatrosu Bale topluluğundan klasik bir yorum.
İkincisi ise daha modern bir yorum. İkisi de seyre değer.
İyi seyirler.
rx8cCLumV10
MZT1JwxurWc
ne oliyi ula purada...
Nedur ha bunlar...
Çimdur bu gavurlar...
(Affola)
Sevgili kuTaDgU;
Bir zamanlar Chovy de senin gibi köşemize dil uzatmaya kalmıştı da, Gamze'yle bir olup, ağzının payını vermiştik.
Nasıl mı? Bak bakalım, aşağıya:
hey yarrabbim ya laa birak bu isleri kankacan:)ne guzel ismail yk var dinlesenize :D
Sana gerekli cevabı hocam verecektir Erdem efendi :cool: :)
...Sana gelince Ey Chovy kardeş... Ya da, Gamze'nin hitabıyla "Erdem Efendi"... :D Burası "Klasik Müzik" köşesidir ve Gamze de bu köşenin en değerli üyelerinden biridir. Gerek dinleyici olarak, gerekse bizle paylaştığı eserlerle.
Lütfen köşemize lâf etmeyelim; eğer edeceksek, uğramayalım. :D
(Nasıl? İyi konuştum mu, Gamze?)
Bana laf mı düşer daha hocam? Ben bu sözlerin altına imzamı atarım.
Ahan da attım:
''Nefesime karışan;küfür kokusu.Sıktım dişimi,kırdığım ölüm korkusu...Açtım ağzımı.Sana döndü sözümün namlusu...
Vurdum , vurdum , vurdum ... ''
:D:D:D
Teşekkür ederim. :)
Sevgili kuTaDgU;
Bir zamanlar Chovy de senin gibi köşemize dil uzatmaya kalmıştı da, Gamze'yle bir olup, ağzının payını vermiştik.
Nasıl mı? Bak bakalım, aşağıya:
Hııı...
Tehlikeli sularda kulaç atmaktaymışım da haberim yok..
Halt etmişim hatta bu köşeye dil uzatarak.
Tehlikeli yorumlarda da bulunmuşum üstelik...
Yanlış anlamlara yol açacak cümleler kurmuşum haddime olmayarak...
son söz...
İroni'ye bu kadar çabuk anti ironi mi üretilir be üstadım...
Ve derim ki...
Affola ve de affola...
Çenesi ve burnu arasındaki mesafeye ithafen 'Fındıkkıran' denen masal kahramanının öyküsünün uyarlaması oluyor bu değil mi hocam?Hoffmann'ın öyküsü Fındıkkıran ve Fare Kral...Nasıl unuturum?Ey gidi... :)
Çok hoşmuş,teşekkür ederiz hocam.
Ekleme:
Hmm,benim pas vermeme gerek kalmamış.Hocam tek başına gole çevirmiş pozisyonu zaten :)
poetricus
23.10.2007, 23:11
Siz ikiniz;
Ziya Doğan gider gitmez hücum oynamaya başladınız. Ne o paslar, gole çevirmeler falan? Daha dün bir bugün iki.
Gülmekten klipleri izleyemedim. Mantalite yahu!
Ve derim ki...
Affola ve de affola...
Aman efendim; affa mazhar olacak bir hareket varsa, onu da biz yapmışızdır :o.
Çenesi ve burnu arasındaki mesafeye ithafen 'Fındıkkıran' denen masal kahramanının öyküsünün uyarlaması oluyor bu değil mi hocam?
Evet, o... :)
Siz ikiniz;
Ziya Doğan gider gitmez hücum oynamaya başladınız. Ne o paslar, gole çevirmeler falan? Daha dün bir bugün iki.
Gülmekten klipleri izleyemedim. Mantalite yahu!
Üstadım, neden şaşırıyorsunuz? Bizim Gamze ile uymumuzu siz daha evvelden de fark etmiştiniz:
Başlık yeniden faaliyete geçmiş ve düet Başlamış: Gamze & Cyzio.
İyi ki varsınız.
poetricus
23.10.2007, 23:39
Üstadım, neden şaşırıyorsunuz? Bizim Gamze ile uymumuzu siz daha evvelden de fark etmiştiniz:
Of, kafam allak bullak anlatamadım işte. Tekrar deneyeyim:
Uyumuza söz yok ama kullandığınız dil değişmiş. Ofansif kelimeler gırla gidiyor.
Eeee, olacak o kadar... Yalnız, bu arada sizi anlayamamışız, özür dileriz (Gamze, sen de yazsana birşeyler.).
Araya salça olmak istemem ama; Gamze ben yazmadan yazmaz Hocam.:)
Aha da denemesi bedeva.:)
Araya salça olmak istemem ama; Gamze ben yazmadan yazmaz Hocam.:)
Aha da denemesi bedeva.:)
Vaayyy... İddialı konuştuk... Ama şimdi yazsa bile haklı olacaksın. Çünkü, 197 numaralı mesaj sana ait :D.
Off,öyle zor durumda bıraktı ki beni şu abim dediğim uzaktan akrabam. :mad:
Hocam bu yazı tamamen sizin davetiniz üzerine yazılmıştır.Bu güzel üçlemeyi bozan Selman Gürcü'yle alakası yoktur.
Poetricus hocam öyle bir gidiş ki bu,telefonuma gelen mesajla öğrendiğimde dersin ortasında ''Ohh be'' diye ayağa fırladım.Şaşkın bakışların üzerimde dolanmasına aldırmadan...Sonra tabi hocaya açıklama yapmam gerekti ama,o kısmı geçiyorum :):)
Bundan böyle ''İlerii,ilerii,ilerii''...
Yaşa var ol Ziya!
Teşekkürler Gamze :).
Böylece bir sayfayı daha bitrmiş olduk :D.
Aslında şimdi vicdanım sızladı.Selman abi orda bana pek bir şey demediydi,ama olsun sinirimi birinden çıkarmam gerek :D (Özrüm kabahatimden yüce)
Cyzio hocam,en kötü Salı Konserimiz bunun gibi olsun :)
Aslında şimdi vicdanım sızladı.Selman abi orda bana pek bir şey demediydi,ama olsun sinirimi birinden çıkarmam gerek :D (Özrüm kabahatimden yüce)
Ben ne olduğunu anlayamadım ama, bu gece bayağı eğlendik.
Cyzio hocam,en kötü Salı Konserimiz bunun gibi olsun :)
Evet, öyle olsun.
Ben ne olduğunu anlayamadım ama, bu gece bayağı eğlendik.
Hocam laf aramızda,msn yoluyla Selman abiden ultimatomvari bir açıklamaya tabi tutuldum da,toparlamaya çalışıyorum. :) Neyse,olay karışık.Aslında ben de anlamadım...Aman Allahım! :eek:
Ne diyeyim,neyse diyeyim... :)
Fındıkkıran güzeldi bu arada...Evet,güzeldi...Hı hı...
Bu geceki eserimiz Carmen'in bestekârı George Bizet'den Arlesienne Suiti'nin ilk iki parçası. Her iki parçanın da girişi sizlere aşina gelecektir, bilhassa birincisi. Birinci parçanın giriş kısmını ben çocukken yanlış bir şekilde Fransız Millî Marşı "Marseilles" zannederdim. Gene bu parça, 2 numaralı mandolin metodumun en sevdiğim parçaları arasında yer alırdı.
İyi seyirler.
-KA76yUSK44
3jKWBUG_PMA
Çok hoşuma gitti bu benim yau :) Baya hoşuma gitti hem de,ilk bölümü ve son 2 dakikası özellikle. Teşekkürler hocam.Bu haftayı daha sakin geçirdik. :rolleyes:
İyi geceler.
Sizlere bugün gene küçükkem hem mandolin, hem de flütle çaldığım bir parçayı tanıtacağım: Rameau'nun "Tambourin"i. Ben parçanın ilk kısımlarını çalmazdım. Zaten o kısımların varlığını da, bu klipten öğrendim. Yaklaşık 2'inci dakikadan itibaren parça size de aşina gelecektir. Tam hareketlendiği kısımlar. İşte ben o andan itibaren çalmayı bilirdim.
İyi seyirler.
Sjimg0OCK0M
Great White
06.11.2007, 22:34
Klasik müzik denince benim aklıma çocukluğumun nadide pazar tatillerini kabusa(!) çeviren Pazar Konseri (ya da kanserihttp://www.frmtr.com/images/smilies/biggrin.gif) programı gelir..
Rahmetli Hikmet Şimşek amcam o caanım kovboy filmlerinin hemen ardından o lanet(!) çubuğu eline alır ve en az 1 saat boyunca bizi hayata küstürürdü:o
Zaten tek bir tane kanal var.. Onda da Hikmet Amcam.. Üstelik saat de daha öğlen 12 falan.. Artık evde bile duramazdık. Direkt uzardık sokağahttp://www.frmtr.com/images/smilies/biggrin.gif
Şaka bir yana klasik müzik tüm musikinin atasıdır. Safkan müzikal bir şölendir. Oturup saatler boyunca dinlemesem de saygım sonsuzdur. Hem dinleyene, hem de icra edenehttp://www.frmtr.com/images/smilies/wink.gif
Teşekkürler bu son derece güzel ve bilgilendirici konu için:alkış:
Çok teşekkür ederim, Sevgili Great White;
İnşaallah daha fazla dinlemeniz ümidiyle.
Hocam,teşekkürler bu güzel eser için. :)
Great White; yine bekleriz.Biz burdayız :)
poetricus
06.11.2007, 23:26
Uzun zamandır bu parçayı eklemeyi düşünüyordum.
Stravinsky: Firebird Suite (1919) - Finale
Oe9_bszUQQs
Üstad;
Güzel bir parçaydı, teşekkürler.
poetricus
07.11.2007, 00:19
Üstad;
Güzel bir parçaydı, teşekkürler.
Dokuz yıldan beri en çok dinlediğim parçalardan biridir.
Beğenmenize sevindim.
Bu arada Stravinsky'nin orijinal kayıtlarına da sahibim.
Bu gece, daha evvel "Ateş Dansı" parçasıyla tanıdığımız İspanyol bestekâr Manuel De Falla'nın "La Vie Brieve" (Kısa Hayat) adlı, gerçekten kısa ama çok beğendiğim bir eserini dinleyeceğiz. Ünlü kemanist Jasha Hefietz'in cıvıl cıvıl yorumuyla.
İyi seyirler.
xYr33VU3si8
Hocam bu basliga eklediginiz videolar icin tesekkur ediyorum:)... Uzun sure dinleyemesem de cok seviyorum klasik muzigi.. Teske ben de calabilseydim :(...
poetricus
13.11.2007, 22:56
Manuel De Falla'nın bende iki albümü vardı ama bu parçayı daha önce dinlemek nasip olmamıştı. Güzelmiş, teşekkürler üstat.
Great White
14.11.2007, 13:47
ziThYl6B2vw
Hocam izninizle Metallica' nın bir Hardn Heavy klasiği olan Nothing Else Matters isimli balladını da San Francisco Senfoni Orkestrası eşliğinde burada sunma istedim:o
Sizin sunduklarınızın yanında biraz hafif kaçar mı bilemem ama çok da sırıtmayacaktır umarım:)
Başlık tamamen aklımdan çıkmış.Miraç sağolsun,anımsattı :)
Cyzio hocam ve Great White büyüğüm;
Teşekkürler.
Great White
17.11.2007, 01:56
Başlık tamamen aklımdan çıkmış.Miraç sağolsun,anımsattı :)
Cyzio hocam ve Great White büyüğüm;
Teşekkürler.
Miraç' ın buraya yazma yetkisi yok muymuş:p
Şaka bir yana.. Rica ederim:)
Umarım en geç salı günü Czyio Hocamız yeni bir klasikle aramızda olur:rolleyes:
Miraç Atalay Çiftçi
17.11.2007, 01:59
Miraç' ın buraya yazma yetkisi yok muymuş:p
Şaka bir yana.. Rica ederim:)
Umarım en geç salı günü Czyio Hocamız yeni bir klasikle aramızda olur:rolleyes:
Yok, yani var da şöyle ki başka bir başlıkta latife ederken Salı konserleri laf arasında geçti...
Umarım en geç salı günü Czyio Hocamız yeni bir klasikle aramızda olur:rolleyes:
Her ne kadar klasik müzik olmasa da, koyduğunuz parça gerçekten ilgimi çekti. İnşaallah Salı gecesi görüşmek üzere.
Orta 2'den beri bildiğim bir eserdir Boccherini'nin Menuet'i. Babamın plakları arasında yer alan, kısa, akılda kalan, şirin parçalardan biridir. Bunu da Moment Musical gibi rahmetli mandolin öğretmenim Necati Borlak'ın nezdinde çalardım.
Son derece ilginç bir orkestrayla karşılaşacaksınız. Şu kadarını söyleyeyim: Görüntü pek çoğunuzun hoşuna gidecek.
Kayıdın bir de hediyesi var: El Condor Basa.
İyi seyirler.
odApho-ZXR8
Great White
20.11.2007, 22:25
Her ikisini de dinledim. Meğer daha evvel belki yüzlerce defa bir yerlerde duyduğumuz ama adını dahi bilmediğimiz melodilermiş:)
Şimdiye kadar belki boş boş dinlemiş, hatta salt bir fon müziği olmaktan öte görmemişiz sanki:o
Teşekkürler hocam.. Hem müzik hem de bilgilendirme için:)
Rica ederim....
Seni de yavaş yavaş bu başlığa alıştırdık, galiba ;).
Efendim, iyi akşamlar;
Bu gece sizlere Liszt'in 2 numaralı Macar Rapsodisi'ni tanıtacağım. Başlangıç kısımları duygusal, ardından gelem ksımlar neşeli ve hareketlidir. Benim dinlemekten zevk aldığım eserlerin başında gelir. Bu akşam buraya iki yorumunu koyacağım.
İlki Rachmaninoff tarafından yorumlanmış. Biraz cızırtılı bir kayıt ama yorum çok güzel. İkincisi ise daha kısa ama, yüzlerinizde biraz tebessüme yol açacak.
İyi seyirler.
srWOlCnY0K0
qyArTMtgT1w
Burayı biraz ihmal ettim :) En kısa zamanda vakit bulduğumda sakin kafayla eklenen eserleri dinleyeceğim. ( Lizst var hem de :eek: )
İyi akşamlar.
Bu Salı gecesi sizlere, Antonin Dvorak'ın kısa ama gene çok beğendiğim Humoresque adlı eserini tanıtacağım. Eseri yorumlayan kemanistlerden biri daha evvel Tchaikowski'nin Keman Konçertosu'ndan tanıdığımız Itzhak Perlman.
İyi seyirler.
ScSCILXXLnM
Hocam teşekkürler. :) Bu gece mesainiz iki başlıkta da devam ediyor sanırım. :rolleyes:
Itzhak Perlman; ailemizin kemanisti oldu. :)
Görüşmek üzere.
Hocam izninizle çok beğendiğim bir çalışmayı paylaşmak istiyorum.Daha önce konuldumu bilmiyorum.Konu ile belki alakasız olabilir şimdiden özür dilerim:)Bakalım beğenecek misiniz?
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası
T8o1dKD6QSc
Çok teşekkürler, Harun. Konuyla hiç de alâkasız kaçmadı. Beğenerek dinledim. Bu köşeye katkılarını bekliyorum.
Gamze, seni epeydir göremiyorduk. Sonunda yuvaya döndün.
Great White
10.12.2007, 01:32
rrhdx5W8GFI&feature=related
Hoşgörünüze sığınarak dünyanın en büyük gitar virtüözlerinden bir tanesi olan ve hatta kimilerine göre bir numarası olan Yngwie Malmsteen' in Beethoven' a ait 5 nci senfonisini burada paylaşmak istedim:)
Üstelik kendisi Ebru adında İzmir' li bir hanım ile evli olduğundan dolayı uzaktan eniştemiz de sayılır:rolleyes:
Salı gecesine kadar başlık boş kalmasın dedim:o Umarım beğenirsiniz:)
Sevgili Great White;
İlginçtir, koyduğun klip, dünden bu yana kaldırılmış; o yüzden seyredemedim. Ama düşüncen için teşekkürler.
Great White
10.12.2007, 15:44
Sevgili Great White;
İlginçtir, koyduğun klip, dünden bu yana kaldırılmış; o yüzden seyredemedim. Ama düşüncen için teşekkürler.
Hocam sen öyle yazınca ben de şüpheye düştüm ama bende bir sorun gözükmüyo şu an:)
Seyredememiş olmana üzüldüm:o
Hekimoğlu
10.12.2007, 16:15
benim çocukluk yıllarımda trt'de pazar konserleri adında klasik müzik yayını olurdu.hikmet şimşek sunardı programı.benim için tam bir eziyetti o yaşlarda hatta pazar konseri değil pazar kanseri derdik.:) ama şimdi bende çok beğeniyorum klasik müziği.bu topicte çok hoş olmuş.ilgi ile takip ediyorum.
İskender
10.12.2007, 18:18
Katkı vermek isterdim bu başlığa...
Ama şartlar pasif izleyici konumunda kalmama neden oluyor...
Hocam sen öyle yazınca ben de şüpheye düştüm ama bende bir sorun gözükmüyo şu an:)
Seyredememiş olmana üzüldüm:o
Daha bu sabah, görüntüye tıkladığımda "This video is no longer available" yazıyordu. Demek akşama gene açmışlar.
Neyse bu sefer seyredebildim; teşekkürler.
Öyleyse yarın gece de 5'inci Senfoni'nin klasik yorumunu ben koyayım :).
Bu başlık geri gelmiş, ne güzel.
Katkı yapmaya çalışacağım.
Dün de belirttiğim gibi, bu gece sizlere Alman bestekâr Beethoven'in, Türkiye'de belki de en bilinen eseri olan "Beşinci Senfoni"yi tanıtacağım. Beethoven'ın, bu eserinde kaderin kapıyı çalışını talit ettiği belirtilir: "Tak tak tak, taak..." Eser sürekli bir hareket ve iniş çıkışlarla doludur. Pek de dinlendirici bir havası olduğu söylenemez.
İyi seyirler.
zhcR1ZS2hVo
Katkı vermek isterdim bu başlığa...
Ama şartlar pasif izleyici konumunda kalmama neden oluyor...
Yalnız değilsiniz. :)
Dün gece bu başlığın aktif olduğunu gördüğümde bir an afalladım. Günlerim öylesine karıştı ki bu aralar, dünün salı olmadığını idrak etmem 5-10 saniyemi aldı. :)
Teşekkür ederim Great White ve tabii ki değerli hocam...
Rica ederim, Gamze. Herhalde tanıyorsun, değil mi?
Eseri tanıyorum tabii ki hocam. Şu kaderin kapıyı çalışı ''Tak, tak, tak, taak...'', halk dilinde ''da, da, da, daann'' olarak kullanılıyor sizce de öyle değil mi? :) Bilhassa yaşı 20'nin altında olan gençler biraradayken, aralarından biri heyecanlı bir olay anlatacağını sezdirmiş ise, diğer gençlerden birkaçı muhakkak lafa karışır ve bu ''da, da, da, daan...'' fon müziğiyle söyleme renk katar. :) Defalarca yaşadım, bilirim. :) Gündelik yaşamımıza böylesine girebilmiş ve kullanılabilir (:)) olan bir de Mozart'ın Ölüm Marşı vardır her halde. :)
Great White
11.12.2007, 22:40
Yazık oldu Malmsteen' e:)
Cyzio Hocam "5 nci senfoni öyle çalınmaz, böyle çalınır" dedi resmen:rolleyes:
Teşekkürler hocam, Rica ederim GaMZe61..
Yazık oldu Malmsteen' e:)
Cyzio Hocam "5 nci senfoni öyle çalınmaz, böyle çalınır" dedi resmen:rolleyes:
Teşekkürler hocam, Rica ederim GaMZe61..
Estağfurullah; o maksatla koymamıştım :o.
Bu akşam sizlere Rus Bestekâr Modest Mussorgsky'nin çok sevdiğim bir eserini tanıtacağım: "Çıplak Dağda Bir Gece"
Önce bir klasik müzik sitesinde bulduğum bilgileri aktarayım:
"Çıplak Dağda Bir Gece"...
Rus besteci, 1867 yazını erkek kardeşinin Minkino'daki evinde geçirdi. Mussorgsky, yüzlerce yıl sonra bile müthiş bir beğeni ve saygıyla dinlenen, korkunun, acının, coşkunun, heyecanın ve onlarca yoğun duygunun bir arada yaşandığı ilk önemli orkestra çalışması olan "Night On The Bare Mountain"ı (Çıplak Dağda Bir Gece) bu evde yazdı.
Gerçekten de, parça boyunca, cinler, periler ve tabiatüstü varlıklar kendini sürekli hissettirir. Hep bir korku ve heyecan hâkimdir. Bütün bu gerilimin ardından, parça sabah olmasıyla beraber duyulan huzur ve selametle son bulur.
"Çıplak Dağda Bir Gece"yi, Walt Disney'in harika çizgileri eşliğinde seyretmeye ne dersiniz?
İyi seyirler.
V8Ca_edg6RE
Bilvesile hepinize çok mutlu bir bayram temenni ederim.
.
Great White
18.12.2007, 23:00
Hocam, eğer bu parça sözünü ettiğiniz etkileri sahiden de hissettiriyorsa, ben en iyisi gündüz vakti izleyeyim :o
Teşekkürler:)
Ne olur, ne olmaz; gündüz gözüyle... :D
Keyifle dinledim, teşekkür ederim.
....Gündelik yaşamımıza böylesine girebilmiş ve kullanılabilir (:)) olan bir de Mozart'ın Ölüm Marşı vardır her halde. :)
Mozart'ın "Ölüm Marşı" isimli bir eseri olup olmadığını bilmiyorum. Ama bu gece sizlere Chopin'in "Cenaze Marşı"nı tanıtayım. Eğer Yattara da Trabzon'a dönmemek üzere kaçtıysa, klübün itibarı için uygun bir parça olacak sanırım.
İyi seyirler.
umgty3qGCcY
Great White
25.12.2007, 23:14
Hocam iki haftadır bünyemize bir kasvettir yükleyip duruyorsunuz ama hayırlısı artık:)
Bunca melankoliden sonra umarım bazı şeyler ters gitmez:o
Teşekkürler.. Ayrıca sayenizde cenaze marşını piyano ile de ilk kez dinlemiş oldum :)
Hocam bir karışıklık olmuş :) Haklısınız, Chopin olmalıydı.
Teşekkürler. :)
Son iki haftaki karamsar parçalardan sonra bu Salı eğlenceli bir şey çalalım: Mendelsshon'un Düğün Marşı. Eminim pek çoğunuz en az bir kere nikâh ya da düğünlerde karşılaşmışsınızdır. Bu klipteki yorum, benim daha evvel hiç karşılaşmadığım bir şekilde, piyanoda üç piyanist tarafından icra edilmesi.
Bu yakınlarda evlenecek bütün üyelerimize sevgilerimle (Bir zamanlar "Yakında evleneceğim" diye esip gürleyenler vardı, ama sesi sedası çıkmaz oldu:)).
İyi seyirler.
drWZHgY-zFo
Great White
02.01.2008, 00:30
Hocam teşekkürler:)
Bu seferki eser daha canlı ve neşeliydi:)
Bu arada umarım şu an TV başında NTV' yi izliyorsunuzdur..
"VİYANA FİLARMONİ YENİ YIL KONSERİ" nin tekrarı var da:rolleyes:
Bu gece biraz (!) geciktim ama, Salı bitmeden (23.56) parçayı koyacağım.
Bu geceki parçamız olan Danse Macaber, daha evvel bir kere daha misafirimiz olan SAINT-SAËNS'ın bir eseri. Bazı parçalarda yaptığım gibi gene sizlere iki yorumunu dinleteceğim. Birincisi bir orkestra yorumu, ikincisi ise, harika bir piyano düeti. İkinci yorumda, embedding klibi koyan tarafından engellendiği için ancak adresi verebileceğim.
İyi seyirler.
-LupmmElMoI
http://youtube.com/watch?v=m9rn-HQzGf8
vBulletin v4.2.5, Copyright ©2000-, Jelsoft Enterprises Ltd.