hayat61
09.02.2007, 00:39
Tuğba Karademir Avrupa Artistik buz pateni Şampiyona'sında 10. oldu.
Torino'daki Kış Olimpiyat Oyunlarındaki performasına göre çok daha iyiydi.(tabi ki artistik için bunu söyleyebilir.Tekniğini yorumlayacak bilgim yok.)Birde düşmeseydi çok daha iyi olacaktı.Belki de düştüğü hareket yaparken aynı hareket nedeniyle sakatlanmış olması onu tedirgin etmiştir.
Kurstan gelen kardeşime ya Efes'in maçı ya da bu diyerek;bu ne ya al birini vur öbürüne söylenmeleriyle izledim.:) Çok demokrat biri olarak seçme hakkı tanıdım :D ama bu onu pek memnun etmedi.Söylenmeler sırasında yanlış duymadıysam;Torino'daki keşke bir Türk hakem olsa dileği erkekler katogorisinde gerçekleşmiş.
Torino'dan sonra sponsor bulamamasını(özellikle isim vemeden efesi eleştirmişti Rusya Federesyonun ve bir çok konuda sponsor olasına rağmen onunla ilgilenmemesini)Kostümlerini annesinin diktiğini(Mayruk dikecek diye haber oldu galiba sadece haber olarak kaldı.),paraları yetmediği için yeterli koragraf desteğini alaması gibi bir çok sorundan bahsetmişti.
Avrupa Artistik buz pateni Şampiyona'sında sonra verdiği röportaja gösteriyor ki sorunlarının bir kısmı devam ediyor.Buz pateni yapan ünlüler kadar önemsemmiyor malesef.
İnternet üzerinden yapılan son röportajı.
Ocak ayının son günlerinden Varşova'da yapılan Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası'nda elde ettiği 133 puanla Avrupa onuncusu oldu Tuğba Karademir.
İlk kez 8 yaşında milli formayı giyen Tuğba Karademir, Türkiye'de sınırların kendisine yetmediğini anlayınca ailesiyle birlikte zor bir karar vererek Kanada'ya yerleşmeyi düşündü ve yaptılar. Tüm zorluklara rağmen yolunda kararlılıkla ilerleyen Tuğba Karademir için hazırladığım sorular ve işte içten cevapları...
"AYLARCA KATHERINA WITT İZLEDİM"
-Her sporcunun o branşa ilgi duymasına yol açan idolü olmuştur. Senin bu spora merak salmana neden olan ya da başladıktan sonra idolün haline gelen bir sporcu var mı?
Buz patenine yeni başlamıştım. 5 yaşlarındaydım. Katherina Witt'in "Fire On Ice" adlı bir show videosunun çıktığını duymuştum. Annemle hafta sonu Ankara'da deliler gibi o videoyu aramıştık. Tüm kitapçıları alt üst ettik. Bulduktan sonra da aylarca her gün oturup o videoyu seyrettim...
-8 yaşında milli formayı giydin... Patene seni ilk teşvik eden kişi kimdi? Belki anne... Estetik bir spor olduğu için kızını buz üzerinde görmek istedi. Belki de sende bu yeteneği okuldaki bir öğretmenin keşfetti... Kimbilir?
Aslinda ailemin etkisi olmadı. Kreşimin diğer faaliyetleri arasına buz pateni de alındı. Bel-Pa açıldıktan kısa bir süre sonraydı. Annem de babam da kendi işlerine yoğunlaşmışlardı. O dönemlerde bir Rus hocanın liderliği altında ilk kez sporcu grupları oluşturuluyordu. Beni de yetenekli bulup en küçük yaş grubuna almak istemişler. Annemi de telefonla arayarak o aksam gerçekleştirilecek toplantıya çağırmışlar. Annem, toplantıda ciddi bir şekilde itiraz etmiş. "Aslında biz sporcu olsun diye başlamadık bu işe. Zevk alacağı şeyleri öğrensin istedik hepsi o. Hiç birimizin ne zamanı var, ne de böyle bir strese çocuğumuz sokmak isteriz" diyerek bir dizi bahane sıralamış. Ama, "Biraz deneyelim" diye hocaların ısrarı ve orada bulunan velilerden birinin, "Siz ne yapıyorsunuz? O çocuk bu grubun en yeteneklilerinden birisi. Üstelik de en küçükleri, aman lütfen!"diye anneme baskı yapınca annem de ikna olmuş. Ardından işin içine girdikçe de hepimiz kaptırdık kendimizi!..
-Ailenin tek çocuğu musun? Anne ve babanın meslekleri nelerdir?
Evet, ailemin tek çocuğuyum. Annem mühendis kökenli yonetici. Babam serbest çalışıyordu. Kanada'ya göç ettikten sonra onların meslek hayatları uzun bir süre allak bullak oldu. Her şeye sıfırın altında başladılar ki, Kuzey Amerika'da yabancı olarak gelip kendinizi kabul ettirip yeniden aynı seviyeye çıkabilmek oldukça zor. Bir de benim hayli pahalı antrenman masraflarımı bu tür işlerle karşılamak olanaksızlaşıyordu. Şımdi her şey daha iyi...
-Türkiye'nin en iyi buz pateni sporcusu olacağını ve ülkene bu şekilde dereceler kazandıracağını hiç düşünmüş müydün?
Ben zaten Türkiye'de en iyiydim, ama bu yetmiyordu. Türkiye de en iyi olup çıkıp yurt dışında yarışmalarda ezilmek istemiyordum. Türkiye'den ayrılmadan önce seviyem durağanlaşınca daha önce yurt dışı yarışmalarda kendilerini geçtiğim sporcular beni geride bırakmaya basladı. Bu da beni çok üzüyordu. Sonunda iyice geride kalacağımı anlayınca Kanada'ya göç etmek ve burada çıkış yollara aramaya karar verdik zaten. Benim Türkiye'de birinci olmam sadece beni Türkiye Sampiyonu yapacaktı ama Türkiye'ye bir şey kazandırmayacaktı. Evinizin de en sevimli veya en zeki çocuğu olan ama ilkokula başlayınca sınıfın alt seviyelerinde veya ortalarında kalan cocuklar gibi olmak istemiyordum.
"YENİ HAYAT İÇİN AİLEM MÜLKLERİNİ SATTI"
-Ailen ile Kanada'ya yerleşme hikâyen var. Şimdi orada burslu musun, devletten mi özel bir destek alıyorsun ya da federasyon mu çalışmalarını finanse ediyor. Kapsamlı bir bilgi alabilir miyim lütfen?
Kanada'ya tamamen kendi kararımızla ve ciddi bir risk alarak geldik. Yillarca mücadele etti ailem. Burada çok zorluk çektiler. Son bir kaç yıla kadar. Ailem, işleri düzelene kadar hiç bir zaman gelirimiz yüksek paten giderlerimi karşılayamadı. Bu durumda da daha once Türkiye'deyken sahip oldukları mülklerini sırasıyla satarak bütçemize ilave ettiler. Gerektiğinde günde 3 iş yaparak karşıladılar masraflarımı. Kanada'yı temsil etmediğim için buradan herhangi bir destek almam da soz konusu değildi zaten. 2006'nın Mayıs ayında Türkiye'de iken GSGM Genel Müdürü Mehmet Atalay Bey'i Federasyon Başkanımızla ziyaretimiz esnasında söz verdiği şekilde Haziran ayından itibaren yarışma ve antrenman masraflarımın büyük bir kısmını karşılıyorlar.
-Neden yurt dışındasın? Türkiye'de çalışma şartları mı uygun değil, ya da şartlar mı bunu gerektirdi?
Buz pateni sporu Türkiye'de daha çok yeni. Benim seviyemde bana yetecek öğretim kadrosu yok. Benim birlikte kayarken etrafimda motive olacağım sporcu da yok. Burada ayak oyunu için ayrı, spinler için ayrı, hız için ayrı, jumplar için ayrı antrenörle çalışıyorum. Ve bir de kendi özel antrenörüm var. Beni tümüyle tanıyıp, nerelerde eksiğim olduğunu yakinen takip edip, bu yan disiplinleri sürekli devreye sokuyor. Bu şartları Türkiye'de bulabilmem maalesef mümkün değil...
-Türkiye'de buz patenine verilen imkanlar yeterli mi?
Eskisinden çok daha iyi olduğunu sanıyorum. En azından büyük küçük bir kaç buz pisti açılmış değişik illerde. Belli bir seviyeye gelene kadar yetecek ortam var. Ancak bunun dışında eğitim sistemimizde sporun önünde bir engel Turkiye'de. Bizde alt seviyelerde sporcular iyiler, ben de o dönemlerde yurt dışında madalayalar aldım bir dolu. Ama tam 3'lü atlamalar ciddiye bindiğinde yeterli eğitici yok, hem bu yıllarda çocuklar özel okul, üniversite sınavları, hazırlık kursları derken kopuyorlar buzdan mecburen. Spora, sprocuya yeterli saygı ve olanak verilmiş olsa, iyi hayatları olabileceği ispatlanmış olsa belki aileler cocuklarinı "İlle de üniversite" diye bu kadar zorlamayacaklar ama, kendilerini de buna mecbur hissediyorlar.
"YARIŞMALARDA BOYNUM BÜKÜK!"
-Ülkemizde buz pateni yeterince popüler mi? Ya da yeterince popülerleşmemesinin sebebi nedir?
Yeterince popüler olduğunu sanmıyorum. Bence bunda en büyük pay basına düşüyor. Başarı olmayınca ilgi olmayabilir. Ama artık başarı da yavaş yavaş başladı. Yazılı basında bir kaç tane haber çıkıyor. Televizyonlarda ne kadar gosteriliyor? Siz benden daha iyi bilirsiniz. Yurt dışındaki yarışmalarda her ülkenin sporcularının etrafında ülkelerinden gelmiş gazetecileri, televizyoncuları nefes aldırmıyorlar. Ben bugüne kadar herhangi bir yurt dışı yarışmamda bizden kimseyi göremedim malesef. Ama görmeyi çok isterdim...
-Avrupa onunculuğu derecen senin için sürpriz mi, yoksa yetersiz mi buluyorsun?
Sürpriz değil. Ben ilk 5 bekliyordum ve bir kaç küçük hatayı da yapmasaydım bu olabilirdi. Ama yarışma stresi ve sizler de gördünüz sadece ben değil herkes hata yapabiliyor bu tür büyük yarışmalardı. Önemli olan bundan öğrenebileceklerimi öğrenmem.
-Avrupa Şampiyonası'nda uzun programda aldığın puan şampiyonada dereceye giren diğer patençilere nazaran birbirine çok yakın puanlardı.. Kısa programdaki hata yüzünden 10. oldun. Kusursuz bir seri sergileseydin kaçıncı sırada olabilirdin?
İlk 5. En kötu ihtimalle de 7. olabilirdim.
-Kendini rakiplerin arasında kaçıncı görüyorsun?
Bu yılki yarışmada 5.
-Türkiye'yi bayanlarda bu alanda başarıyla temsil eden tek isim olmak sende ne gibi hisler yaratıyor?
Aslında iyi bir şey değil. Türkiye'de yaşıyor ve yarışıyor olsaydım beni motive edecek bir sey olmayacaktı. Yurt dışında surekli aynı seviyede veya daha kuvvetli sporcularla çalışarak ve yarışarak motive olabiliyorum.
-Bu durum seni motive mi ediyor, yoksa bir baskı hissetmene neden oluyor mu?
Hayır motive etmiyor. Baskı da hissetmiyorum. Ben elimden geleni, kendi istediğim için seve seve yapıyorum zaten.
"OLİMPİYAT MADALYASI TAŞIMAK İSTİYORUM"
-Kariyerinde hayal ettiğin tepe nokta nedir? Olimpiyat Şampiyonluğu, Dünya Şampiyonluğu gibi...
Avrupa, Dünya ve Olimpiyatlarda madalya sahibi bir sporcu olmak.
-Çocukken kendini bu günlerde hayal ettiğin olur muydu?
Oluyordu elbette. 8 yaşından itibaren sürekli yurt dışında yarışınca ve birkaç da madalya alınca daha da motive oldum.
-Uygun partner bulabilmen halinde çiftler kategorisinde yarışmayı düşünüyor musun?
Şimdilik öyle bir düşüncem yok.
-Neden ülkemizde patende sadece bir iki isim yarışmalara katılıyor. Buz pateni lüks bir spor mu? Ya da ülkemizde yetenekli sporcu mu yok? Acaba Türkiye'de altyapı mı yok? Yoksa yetenek var, altyapı var ama bu spora ilgi ve devlet desteği mi eksik?
Altyapı yok. Buz pateni aslında lüx bir spor değil. Çok daha pahalı sporlar ve diğer faalieyetlerle uğraşanlar var Turkiye'de. Binlerce kişi uğraşır içinden ancak 1-2 kişi zirveye çıkar. Bizde ise bin kişi yerine zaten 20 kişi uğraşınca zirveye çıkabilme olasılığı daha da azalıyor. Daha önce de söylediğim gibi maalesef eğitim sistemimiz de pek yardımcı olmuyor.
-Kısa vadeli ilk hedef nedir? Ayrıca, okul ve çalışmalar arasında bir günün nasıl geçiyor? Kısaca anlatabilir misin?
Onümüzde Mart ayı ortalarında Japonya'da Dünya Şampiyonası var, ona hazırlanıyorum. Buz okulu Toronto'nun 100 km kuzeyindeki Barrie ilinde olduğu için biz de geldiğimizden itibaren 10 yıldır burada yaşıyoruz. Evimiz ise paten okuluna 5 dakika yürüme mesafesinde. Ancak üniversite Toronto'da ve dersler için arabayla gidip gelmek zorunda kalıyorum. Part-time gidebiliyourm ancak okula. En az 2- 2.5 saatim yolda geciyor. Sabah 6 da kalkıyorum, öğlene kadar buzdayım, öğlen çıkıp okula, akşam gelince de jimnastik ve ödevlerle boğuşuyorum.
-Patencilerin çok antreman yaptığını biliyorum, sen bu durumu nasıl karşılıyorsun?
Herkes vücudunu tanıyarak antrenmanına ağırlık vermeli. Çok çalışmak gerekiyor ama bazen vücudumuza kulak vermeyi unutup aşırı yüklenip sakatlanmalara neden olabiliyoruz. Beklenmeyen kazalar olabildiği gibi (anormal düşmelerden dolayı) aşırı yüklenmeden olan sakatliklar da olabiliyor. En azından buna dikkat edebilirsek spor hayatımız daha uzun sürer.
"ISINDIKÇA SOYUNUYORUZ!"
-Sürekli buz üzerinde çalışmak üşütmüyor mu? ;) Bunun için ne gibi tedbirler alıyorsun?
Esasında çok hızlı bir tempoyla çalıştığımız için terliyoruz bile. Buza ilk çıktığınızda önce soğuk geliyor insana. Ama çalıştıkca ısınıyor ve terlemeye başlıyoruz ki, asıl zararlı olan bu... O nedenle kat kat giyiniyoruz normal antrenmanlarda. Isındıkça da birer birer çıkartıyoruz. En son yarışmalarda gördüğünüz gibi kolsuz, hatta incecik askılı kıyafetler kalıyor üzerimizde...
-Türkiye'de Show TV'de "Buzda Dans" isimli bir yarışma ekrana geliyor, seyretme imkanın olduysa görüşlerini almak isterim.
Duydum, fakat burada seyretme imkanımız yok. Basında çıkan yorumlardan spordan çok magazinsel bir program olduğunu anlıyorum. Bu nedenle ona göre değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Beğenen, beğenmeyen kişiler tarafından da bir sürü de yorum var ortada. Bence herhangi bir şekilde bu sporun tanıtımına katkıda bulunuyorsa çok güzel bir şey. Ayrıca o kadar kısa sürede öğrenip yüreklilikle halkın karşısına çıkmaya cesaret eden ünlüleri de kutlarım.
-Müzikle aran nasıl? Ne tarz müzik dinlersin? Beğendiğin sanatçılar? Programında şu müzikle seyirci karşısında olmak istiyorum dediğin "EN" bir parça oldu mu? (Belki bize özgü bir türkü, yerel kıyafetlerle dans etmek gibi...)
Müzik dinliyorum. 11 yaşımdan itibaren burada olduğum için daha çok batı müziği yakın geliyor bana. Türk müziklerini de seviyorum ve bir gün Türk müziğiyle de kaymak isterim. Mesela çok iyi bir sekilde birleştirilmiş değişik yörelerin söz içermeyen yöresel müzikleri olabilir. Ama dediğim gibi çok iyi aranje edilmesi lazım.
-Herhangi bir enstrüman çalıyor musun? (Dinlenmek, kafana boşaltmak gayesiyle olabilir diye düşünmüştüm...)
Hayır. Türkiye'de piyanom vardı evde. Ama orada kaldı. Aslında bir türlü de üstüne duşemedik. Paten kendi başına yeterince hayatımda yer kaplıyor zaten.
"TÜRKİYE BANA KİLO ALDIRIYOR!"
-Katherina Witt'in yıllarca dondurma ve çikolataya hasret kaldığını hatırlıyorum. Senin kendine bu spordan dolayı koyduğun yasaklar var mı?
Çikolatayla pek aram yok. Ama çok olmamak şartıyla yaz kış yiyorum dondurmayı. Onun dışında dengeli beslenmeye calışıyorum. Kızartma yemem. Yemeklerde, salatalarda bile yağı pompayla püskurterek kullandırtıyorum evde annemlere de. Bir de zaten çok yoğun çalıştığım için yakıyorum. Hafta sonunda antrenman yapmadığm zamanlar ise vücudumun alışık olmadığı için yakmadığını düşünüyorum.
-Belirli bir kiloda kalabilmek sorunu yaşıyor musun? Her bayan gibi diyet diye bir kâbusun var mı?!!!
Yazın Türkiye'ye gelince güzel yemekler ve geleneksel ısrarcılığımızı da kıramadığım ayrıca da antrenman yapmadığım için biraz kilo alıyorum. Ama buraya dönüp antrenmanlara başlayınca hemen fazla kilolarımı veriyorum.
Torino'daki Kış Olimpiyat Oyunlarındaki performasına göre çok daha iyiydi.(tabi ki artistik için bunu söyleyebilir.Tekniğini yorumlayacak bilgim yok.)Birde düşmeseydi çok daha iyi olacaktı.Belki de düştüğü hareket yaparken aynı hareket nedeniyle sakatlanmış olması onu tedirgin etmiştir.
Kurstan gelen kardeşime ya Efes'in maçı ya da bu diyerek;bu ne ya al birini vur öbürüne söylenmeleriyle izledim.:) Çok demokrat biri olarak seçme hakkı tanıdım :D ama bu onu pek memnun etmedi.Söylenmeler sırasında yanlış duymadıysam;Torino'daki keşke bir Türk hakem olsa dileği erkekler katogorisinde gerçekleşmiş.
Torino'dan sonra sponsor bulamamasını(özellikle isim vemeden efesi eleştirmişti Rusya Federesyonun ve bir çok konuda sponsor olasına rağmen onunla ilgilenmemesini)Kostümlerini annesinin diktiğini(Mayruk dikecek diye haber oldu galiba sadece haber olarak kaldı.),paraları yetmediği için yeterli koragraf desteğini alaması gibi bir çok sorundan bahsetmişti.
Avrupa Artistik buz pateni Şampiyona'sında sonra verdiği röportaja gösteriyor ki sorunlarının bir kısmı devam ediyor.Buz pateni yapan ünlüler kadar önemsemmiyor malesef.
İnternet üzerinden yapılan son röportajı.
Ocak ayının son günlerinden Varşova'da yapılan Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası'nda elde ettiği 133 puanla Avrupa onuncusu oldu Tuğba Karademir.
İlk kez 8 yaşında milli formayı giyen Tuğba Karademir, Türkiye'de sınırların kendisine yetmediğini anlayınca ailesiyle birlikte zor bir karar vererek Kanada'ya yerleşmeyi düşündü ve yaptılar. Tüm zorluklara rağmen yolunda kararlılıkla ilerleyen Tuğba Karademir için hazırladığım sorular ve işte içten cevapları...
"AYLARCA KATHERINA WITT İZLEDİM"
-Her sporcunun o branşa ilgi duymasına yol açan idolü olmuştur. Senin bu spora merak salmana neden olan ya da başladıktan sonra idolün haline gelen bir sporcu var mı?
Buz patenine yeni başlamıştım. 5 yaşlarındaydım. Katherina Witt'in "Fire On Ice" adlı bir show videosunun çıktığını duymuştum. Annemle hafta sonu Ankara'da deliler gibi o videoyu aramıştık. Tüm kitapçıları alt üst ettik. Bulduktan sonra da aylarca her gün oturup o videoyu seyrettim...
-8 yaşında milli formayı giydin... Patene seni ilk teşvik eden kişi kimdi? Belki anne... Estetik bir spor olduğu için kızını buz üzerinde görmek istedi. Belki de sende bu yeteneği okuldaki bir öğretmenin keşfetti... Kimbilir?
Aslinda ailemin etkisi olmadı. Kreşimin diğer faaliyetleri arasına buz pateni de alındı. Bel-Pa açıldıktan kısa bir süre sonraydı. Annem de babam da kendi işlerine yoğunlaşmışlardı. O dönemlerde bir Rus hocanın liderliği altında ilk kez sporcu grupları oluşturuluyordu. Beni de yetenekli bulup en küçük yaş grubuna almak istemişler. Annemi de telefonla arayarak o aksam gerçekleştirilecek toplantıya çağırmışlar. Annem, toplantıda ciddi bir şekilde itiraz etmiş. "Aslında biz sporcu olsun diye başlamadık bu işe. Zevk alacağı şeyleri öğrensin istedik hepsi o. Hiç birimizin ne zamanı var, ne de böyle bir strese çocuğumuz sokmak isteriz" diyerek bir dizi bahane sıralamış. Ama, "Biraz deneyelim" diye hocaların ısrarı ve orada bulunan velilerden birinin, "Siz ne yapıyorsunuz? O çocuk bu grubun en yeteneklilerinden birisi. Üstelik de en küçükleri, aman lütfen!"diye anneme baskı yapınca annem de ikna olmuş. Ardından işin içine girdikçe de hepimiz kaptırdık kendimizi!..
-Ailenin tek çocuğu musun? Anne ve babanın meslekleri nelerdir?
Evet, ailemin tek çocuğuyum. Annem mühendis kökenli yonetici. Babam serbest çalışıyordu. Kanada'ya göç ettikten sonra onların meslek hayatları uzun bir süre allak bullak oldu. Her şeye sıfırın altında başladılar ki, Kuzey Amerika'da yabancı olarak gelip kendinizi kabul ettirip yeniden aynı seviyeye çıkabilmek oldukça zor. Bir de benim hayli pahalı antrenman masraflarımı bu tür işlerle karşılamak olanaksızlaşıyordu. Şımdi her şey daha iyi...
-Türkiye'nin en iyi buz pateni sporcusu olacağını ve ülkene bu şekilde dereceler kazandıracağını hiç düşünmüş müydün?
Ben zaten Türkiye'de en iyiydim, ama bu yetmiyordu. Türkiye de en iyi olup çıkıp yurt dışında yarışmalarda ezilmek istemiyordum. Türkiye'den ayrılmadan önce seviyem durağanlaşınca daha önce yurt dışı yarışmalarda kendilerini geçtiğim sporcular beni geride bırakmaya basladı. Bu da beni çok üzüyordu. Sonunda iyice geride kalacağımı anlayınca Kanada'ya göç etmek ve burada çıkış yollara aramaya karar verdik zaten. Benim Türkiye'de birinci olmam sadece beni Türkiye Sampiyonu yapacaktı ama Türkiye'ye bir şey kazandırmayacaktı. Evinizin de en sevimli veya en zeki çocuğu olan ama ilkokula başlayınca sınıfın alt seviyelerinde veya ortalarında kalan cocuklar gibi olmak istemiyordum.
"YENİ HAYAT İÇİN AİLEM MÜLKLERİNİ SATTI"
-Ailen ile Kanada'ya yerleşme hikâyen var. Şimdi orada burslu musun, devletten mi özel bir destek alıyorsun ya da federasyon mu çalışmalarını finanse ediyor. Kapsamlı bir bilgi alabilir miyim lütfen?
Kanada'ya tamamen kendi kararımızla ve ciddi bir risk alarak geldik. Yillarca mücadele etti ailem. Burada çok zorluk çektiler. Son bir kaç yıla kadar. Ailem, işleri düzelene kadar hiç bir zaman gelirimiz yüksek paten giderlerimi karşılayamadı. Bu durumda da daha once Türkiye'deyken sahip oldukları mülklerini sırasıyla satarak bütçemize ilave ettiler. Gerektiğinde günde 3 iş yaparak karşıladılar masraflarımı. Kanada'yı temsil etmediğim için buradan herhangi bir destek almam da soz konusu değildi zaten. 2006'nın Mayıs ayında Türkiye'de iken GSGM Genel Müdürü Mehmet Atalay Bey'i Federasyon Başkanımızla ziyaretimiz esnasında söz verdiği şekilde Haziran ayından itibaren yarışma ve antrenman masraflarımın büyük bir kısmını karşılıyorlar.
-Neden yurt dışındasın? Türkiye'de çalışma şartları mı uygun değil, ya da şartlar mı bunu gerektirdi?
Buz pateni sporu Türkiye'de daha çok yeni. Benim seviyemde bana yetecek öğretim kadrosu yok. Benim birlikte kayarken etrafimda motive olacağım sporcu da yok. Burada ayak oyunu için ayrı, spinler için ayrı, hız için ayrı, jumplar için ayrı antrenörle çalışıyorum. Ve bir de kendi özel antrenörüm var. Beni tümüyle tanıyıp, nerelerde eksiğim olduğunu yakinen takip edip, bu yan disiplinleri sürekli devreye sokuyor. Bu şartları Türkiye'de bulabilmem maalesef mümkün değil...
-Türkiye'de buz patenine verilen imkanlar yeterli mi?
Eskisinden çok daha iyi olduğunu sanıyorum. En azından büyük küçük bir kaç buz pisti açılmış değişik illerde. Belli bir seviyeye gelene kadar yetecek ortam var. Ancak bunun dışında eğitim sistemimizde sporun önünde bir engel Turkiye'de. Bizde alt seviyelerde sporcular iyiler, ben de o dönemlerde yurt dışında madalayalar aldım bir dolu. Ama tam 3'lü atlamalar ciddiye bindiğinde yeterli eğitici yok, hem bu yıllarda çocuklar özel okul, üniversite sınavları, hazırlık kursları derken kopuyorlar buzdan mecburen. Spora, sprocuya yeterli saygı ve olanak verilmiş olsa, iyi hayatları olabileceği ispatlanmış olsa belki aileler cocuklarinı "İlle de üniversite" diye bu kadar zorlamayacaklar ama, kendilerini de buna mecbur hissediyorlar.
"YARIŞMALARDA BOYNUM BÜKÜK!"
-Ülkemizde buz pateni yeterince popüler mi? Ya da yeterince popülerleşmemesinin sebebi nedir?
Yeterince popüler olduğunu sanmıyorum. Bence bunda en büyük pay basına düşüyor. Başarı olmayınca ilgi olmayabilir. Ama artık başarı da yavaş yavaş başladı. Yazılı basında bir kaç tane haber çıkıyor. Televizyonlarda ne kadar gosteriliyor? Siz benden daha iyi bilirsiniz. Yurt dışındaki yarışmalarda her ülkenin sporcularının etrafında ülkelerinden gelmiş gazetecileri, televizyoncuları nefes aldırmıyorlar. Ben bugüne kadar herhangi bir yurt dışı yarışmamda bizden kimseyi göremedim malesef. Ama görmeyi çok isterdim...
-Avrupa onunculuğu derecen senin için sürpriz mi, yoksa yetersiz mi buluyorsun?
Sürpriz değil. Ben ilk 5 bekliyordum ve bir kaç küçük hatayı da yapmasaydım bu olabilirdi. Ama yarışma stresi ve sizler de gördünüz sadece ben değil herkes hata yapabiliyor bu tür büyük yarışmalardı. Önemli olan bundan öğrenebileceklerimi öğrenmem.
-Avrupa Şampiyonası'nda uzun programda aldığın puan şampiyonada dereceye giren diğer patençilere nazaran birbirine çok yakın puanlardı.. Kısa programdaki hata yüzünden 10. oldun. Kusursuz bir seri sergileseydin kaçıncı sırada olabilirdin?
İlk 5. En kötu ihtimalle de 7. olabilirdim.
-Kendini rakiplerin arasında kaçıncı görüyorsun?
Bu yılki yarışmada 5.
-Türkiye'yi bayanlarda bu alanda başarıyla temsil eden tek isim olmak sende ne gibi hisler yaratıyor?
Aslında iyi bir şey değil. Türkiye'de yaşıyor ve yarışıyor olsaydım beni motive edecek bir sey olmayacaktı. Yurt dışında surekli aynı seviyede veya daha kuvvetli sporcularla çalışarak ve yarışarak motive olabiliyorum.
-Bu durum seni motive mi ediyor, yoksa bir baskı hissetmene neden oluyor mu?
Hayır motive etmiyor. Baskı da hissetmiyorum. Ben elimden geleni, kendi istediğim için seve seve yapıyorum zaten.
"OLİMPİYAT MADALYASI TAŞIMAK İSTİYORUM"
-Kariyerinde hayal ettiğin tepe nokta nedir? Olimpiyat Şampiyonluğu, Dünya Şampiyonluğu gibi...
Avrupa, Dünya ve Olimpiyatlarda madalya sahibi bir sporcu olmak.
-Çocukken kendini bu günlerde hayal ettiğin olur muydu?
Oluyordu elbette. 8 yaşından itibaren sürekli yurt dışında yarışınca ve birkaç da madalya alınca daha da motive oldum.
-Uygun partner bulabilmen halinde çiftler kategorisinde yarışmayı düşünüyor musun?
Şimdilik öyle bir düşüncem yok.
-Neden ülkemizde patende sadece bir iki isim yarışmalara katılıyor. Buz pateni lüks bir spor mu? Ya da ülkemizde yetenekli sporcu mu yok? Acaba Türkiye'de altyapı mı yok? Yoksa yetenek var, altyapı var ama bu spora ilgi ve devlet desteği mi eksik?
Altyapı yok. Buz pateni aslında lüx bir spor değil. Çok daha pahalı sporlar ve diğer faalieyetlerle uğraşanlar var Turkiye'de. Binlerce kişi uğraşır içinden ancak 1-2 kişi zirveye çıkar. Bizde ise bin kişi yerine zaten 20 kişi uğraşınca zirveye çıkabilme olasılığı daha da azalıyor. Daha önce de söylediğim gibi maalesef eğitim sistemimiz de pek yardımcı olmuyor.
-Kısa vadeli ilk hedef nedir? Ayrıca, okul ve çalışmalar arasında bir günün nasıl geçiyor? Kısaca anlatabilir misin?
Onümüzde Mart ayı ortalarında Japonya'da Dünya Şampiyonası var, ona hazırlanıyorum. Buz okulu Toronto'nun 100 km kuzeyindeki Barrie ilinde olduğu için biz de geldiğimizden itibaren 10 yıldır burada yaşıyoruz. Evimiz ise paten okuluna 5 dakika yürüme mesafesinde. Ancak üniversite Toronto'da ve dersler için arabayla gidip gelmek zorunda kalıyorum. Part-time gidebiliyourm ancak okula. En az 2- 2.5 saatim yolda geciyor. Sabah 6 da kalkıyorum, öğlene kadar buzdayım, öğlen çıkıp okula, akşam gelince de jimnastik ve ödevlerle boğuşuyorum.
-Patencilerin çok antreman yaptığını biliyorum, sen bu durumu nasıl karşılıyorsun?
Herkes vücudunu tanıyarak antrenmanına ağırlık vermeli. Çok çalışmak gerekiyor ama bazen vücudumuza kulak vermeyi unutup aşırı yüklenip sakatlanmalara neden olabiliyoruz. Beklenmeyen kazalar olabildiği gibi (anormal düşmelerden dolayı) aşırı yüklenmeden olan sakatliklar da olabiliyor. En azından buna dikkat edebilirsek spor hayatımız daha uzun sürer.
"ISINDIKÇA SOYUNUYORUZ!"
-Sürekli buz üzerinde çalışmak üşütmüyor mu? ;) Bunun için ne gibi tedbirler alıyorsun?
Esasında çok hızlı bir tempoyla çalıştığımız için terliyoruz bile. Buza ilk çıktığınızda önce soğuk geliyor insana. Ama çalıştıkca ısınıyor ve terlemeye başlıyoruz ki, asıl zararlı olan bu... O nedenle kat kat giyiniyoruz normal antrenmanlarda. Isındıkça da birer birer çıkartıyoruz. En son yarışmalarda gördüğünüz gibi kolsuz, hatta incecik askılı kıyafetler kalıyor üzerimizde...
-Türkiye'de Show TV'de "Buzda Dans" isimli bir yarışma ekrana geliyor, seyretme imkanın olduysa görüşlerini almak isterim.
Duydum, fakat burada seyretme imkanımız yok. Basında çıkan yorumlardan spordan çok magazinsel bir program olduğunu anlıyorum. Bu nedenle ona göre değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Beğenen, beğenmeyen kişiler tarafından da bir sürü de yorum var ortada. Bence herhangi bir şekilde bu sporun tanıtımına katkıda bulunuyorsa çok güzel bir şey. Ayrıca o kadar kısa sürede öğrenip yüreklilikle halkın karşısına çıkmaya cesaret eden ünlüleri de kutlarım.
-Müzikle aran nasıl? Ne tarz müzik dinlersin? Beğendiğin sanatçılar? Programında şu müzikle seyirci karşısında olmak istiyorum dediğin "EN" bir parça oldu mu? (Belki bize özgü bir türkü, yerel kıyafetlerle dans etmek gibi...)
Müzik dinliyorum. 11 yaşımdan itibaren burada olduğum için daha çok batı müziği yakın geliyor bana. Türk müziklerini de seviyorum ve bir gün Türk müziğiyle de kaymak isterim. Mesela çok iyi bir sekilde birleştirilmiş değişik yörelerin söz içermeyen yöresel müzikleri olabilir. Ama dediğim gibi çok iyi aranje edilmesi lazım.
-Herhangi bir enstrüman çalıyor musun? (Dinlenmek, kafana boşaltmak gayesiyle olabilir diye düşünmüştüm...)
Hayır. Türkiye'de piyanom vardı evde. Ama orada kaldı. Aslında bir türlü de üstüne duşemedik. Paten kendi başına yeterince hayatımda yer kaplıyor zaten.
"TÜRKİYE BANA KİLO ALDIRIYOR!"
-Katherina Witt'in yıllarca dondurma ve çikolataya hasret kaldığını hatırlıyorum. Senin kendine bu spordan dolayı koyduğun yasaklar var mı?
Çikolatayla pek aram yok. Ama çok olmamak şartıyla yaz kış yiyorum dondurmayı. Onun dışında dengeli beslenmeye calışıyorum. Kızartma yemem. Yemeklerde, salatalarda bile yağı pompayla püskurterek kullandırtıyorum evde annemlere de. Bir de zaten çok yoğun çalıştığım için yakıyorum. Hafta sonunda antrenman yapmadığm zamanlar ise vücudumun alışık olmadığı için yakmadığını düşünüyorum.
-Belirli bir kiloda kalabilmek sorunu yaşıyor musun? Her bayan gibi diyet diye bir kâbusun var mı?!!!
Yazın Türkiye'ye gelince güzel yemekler ve geleneksel ısrarcılığımızı da kıramadığım ayrıca da antrenman yapmadığım için biraz kilo alıyorum. Ama buraya dönüp antrenmanlara başlayınca hemen fazla kilolarımı veriyorum.