Bulut61-34
06.02.2007, 04:24
Bugüne kadar Avni Aker’deki taraftarımızdan hep şikayet ettim. Yaptıkları tezahüratlardan başlarsak; futbolcuyu teşvike hiçbir faydası olmayan yıllardır söylenen, espriden ve mesajdan uzak tezahüratlar yapılıyor hep. Örneğin “…. beraber yürüdük biz bu yollarda,…..” bıktık artık bu tezahürattan. Çoğu böyle arabesk ve coşkudan uzak. Diğer bir beni utandıran tezahüratta “vur-kır-parçala bu maçı kazan”. Yakışmıyor Trabzonspor’umuza, bunu TV de duyan Trabzonsporlu olmayan ama Trabzonspor taraftarı olmaya meyilli olan biri ne düşünür? Ne düşündüğü önemli değil diyenlerin de, camiamızın büyümesi, güçlenmesi için yeni taraftarlara ihtiyacımızın olduğunu bilmesi gerek. Sakatlanan rakip futbolcuya da “OHH, OHH” diye tezahürat yapmak hangi Trabzonlunun vicdanına sığar.
Hakem bizim aleyhimize haklı yere penaltı verdiğinde(kupa maçında Stephanov’un yaptığı penaltıda ki gibi) edilen onca küfürdenler, akşam tv de hakemin haklı olduğunu gördükten sonra utandılar mı caba? Bence küfür insanlık onuruna sığmayacak bişey, ki hele haksız yere yapılan küfür aynen geri iadeyi hak eder. Kupa maçında hakeme “Trabzon ….. ….n” şeklinde edilen küfür hakem haklı çıkınca ”Trabzon, hakem …. ….n” şeklinde aynen geri iade edildiğini düşünürsek , hiç suçu olmayan Trabzonlunun bu küfrü yemesine sebep olanlar hiç mi utanmayacak! Kimin hakkı var bunu biz Trabzonlu ve Trabzonsporlu insanlara yapmaya.
Hamdi'nin röportaja başlamadan önceki o "DURUN LAAA" diye haykırışı o gün olduğu gibi bugünde yüzümde gülümsemeyle ve gözlerimde ki ıslaklığın tekrarlamasına sebep oldu.
Üniversiteyi kazandığım ilk yıldı, 1. maçı Fındıkzade deki Trabzon öğrenci yurdunda seyretmiştim. Rövanş maçını ise evimin yakınında ki kahvehanede seyretmiştim. Çünkü Trabzon öğrenci yurdunda yenilmenin yanında durmadan küfreden taraftarımız çok canımı sıkmıştı. İkinci maçı arkadaş grubumun ısrarına rağmen tek başıma kahvehanede seyretmiştim. O kadar 3 büyüklerin taraftarı arasında bir ben bir de yaşlı bir amca vardı Trabzonsporlu olarak. Maçın sonunda takımımla ve Trabzonsporlu olmakla o kadar guru duymuştum ki anlatamam.
Tunga kardeşimizin “En büyük Trabzonspor” başlığında yazdığım gibi küfrün bir taraftarı bile nasıl etkileyebileceğini gördükten sonra(o küfürler bana yapılmadığı halde), futbolcuya yapılacak küfürlerin sonucunu gelin siz düşünün.
Olay çıkarıp, sahaya yabancı cisimler atılması da çabası.
Bu yazılanlardan sonra gurbetteki taraftarlarımızın farkını ortaya koymaya çalışırsak. Birincisi daha coşkulu, daha cefakar. O kadar Fenerli, Beşiktaşlı, Galatasaraylının arasına bin bir güçlükle girmeyi göze alıyorlar. Onların ki daha gerçek bir sevgi, onlar Trabzonsporlu olmakla her şarta gurur duyuyorlar. Yürekli, iyi niyetli, sahtekarlıktan uzak, birbirini seven, adaletten yana olan, güzelliklerle dolu bir Trabzonspor’a sahip olduklarını düşünerek övünüyorlar. Trabzonspor’un kıymetini biliyorlar.
Küfür ve tezahüratlar konusunda Avni Aker’deki taraftardan çok da iyi olmamalarına rağmen yine de daha düzgün şeyler yapıyorlar.
Aklıma gelenler şimdilik bu kadar ama devamı gelecek.
Hakem bizim aleyhimize haklı yere penaltı verdiğinde(kupa maçında Stephanov’un yaptığı penaltıda ki gibi) edilen onca küfürdenler, akşam tv de hakemin haklı olduğunu gördükten sonra utandılar mı caba? Bence küfür insanlık onuruna sığmayacak bişey, ki hele haksız yere yapılan küfür aynen geri iadeyi hak eder. Kupa maçında hakeme “Trabzon ….. ….n” şeklinde edilen küfür hakem haklı çıkınca ”Trabzon, hakem …. ….n” şeklinde aynen geri iade edildiğini düşünürsek , hiç suçu olmayan Trabzonlunun bu küfrü yemesine sebep olanlar hiç mi utanmayacak! Kimin hakkı var bunu biz Trabzonlu ve Trabzonsporlu insanlara yapmaya.
Hamdi'nin röportaja başlamadan önceki o "DURUN LAAA" diye haykırışı o gün olduğu gibi bugünde yüzümde gülümsemeyle ve gözlerimde ki ıslaklığın tekrarlamasına sebep oldu.
Üniversiteyi kazandığım ilk yıldı, 1. maçı Fındıkzade deki Trabzon öğrenci yurdunda seyretmiştim. Rövanş maçını ise evimin yakınında ki kahvehanede seyretmiştim. Çünkü Trabzon öğrenci yurdunda yenilmenin yanında durmadan küfreden taraftarımız çok canımı sıkmıştı. İkinci maçı arkadaş grubumun ısrarına rağmen tek başıma kahvehanede seyretmiştim. O kadar 3 büyüklerin taraftarı arasında bir ben bir de yaşlı bir amca vardı Trabzonsporlu olarak. Maçın sonunda takımımla ve Trabzonsporlu olmakla o kadar guru duymuştum ki anlatamam.
Tunga kardeşimizin “En büyük Trabzonspor” başlığında yazdığım gibi küfrün bir taraftarı bile nasıl etkileyebileceğini gördükten sonra(o küfürler bana yapılmadığı halde), futbolcuya yapılacak küfürlerin sonucunu gelin siz düşünün.
Olay çıkarıp, sahaya yabancı cisimler atılması da çabası.
Bu yazılanlardan sonra gurbetteki taraftarlarımızın farkını ortaya koymaya çalışırsak. Birincisi daha coşkulu, daha cefakar. O kadar Fenerli, Beşiktaşlı, Galatasaraylının arasına bin bir güçlükle girmeyi göze alıyorlar. Onların ki daha gerçek bir sevgi, onlar Trabzonsporlu olmakla her şarta gurur duyuyorlar. Yürekli, iyi niyetli, sahtekarlıktan uzak, birbirini seven, adaletten yana olan, güzelliklerle dolu bir Trabzonspor’a sahip olduklarını düşünerek övünüyorlar. Trabzonspor’un kıymetini biliyorlar.
Küfür ve tezahüratlar konusunda Avni Aker’deki taraftardan çok da iyi olmamalarına rağmen yine de daha düzgün şeyler yapıyorlar.
Aklıma gelenler şimdilik bu kadar ama devamı gelecek.