PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sultan Vahdettin Hain midir?



Armağan Dere
28.12.2006, 19:13
çoğumuz tarih kitaplarında hep şöle okuduk.. ''vahdettin hain bizi satmıştır itilaf devletleriyle işbirliği yapmıştır''.. dedik fakat aşşağıda yazacaklarım öle olmadığının bir göstergesidir...hepinize saygılarımı sunarım..

Bismillah…

Arkadaşlar öncelikle hepinize selam olsun…

Tarih karanlıkların cirit attığı bir er meydanıdır benim bildiğim….

Ve o karanlıkların cirit oyuncuları hiç durmaksızın at koşturmuşlar…

Tarihte usul “Bir olayı değerlendirirken O zaman dilimine göre değerlendirmektir”…

Devletlerin geleceği için uğraşan insanlar ve bunları daha sonra tarih diye kitaplara kaydeden yalancılarla doludur meydanlar…Ve okuduğumuz her şey gerçek değildir…Gerçeği bilmek için yaşamak ve yaşamak gereklidir…

Çok klasik bir girizgah olacak belki ama okul sıralarında bize öğretilenler gerçeği yansıtmamakla beraber bir o kadar da yalan içermektedir…Yaşamakta olduğumuz sistem bunu gerektirmektedir çünki…Ezberlenmiş iki kelimelik savunmalar inandığı şeyleri, çok kolay olduğu üzere…Dolayısıyla ikna olduğuma inanmanız beni hayretlere düşürdü doğrusu…

Düşünmek gereklidir inanmadan evvel…Ne, ne kadar doğru…Ne, ne kadar yanlış…Ben nerdeyim bu ikisi arasında….İşte bizim sorunumuz bu noktada başlıyor yaşamına ve genellikle bir ömür bize yoldaş oluyor…
Gelelim konumuza….

Vahidettin….

Büyük Osmanlı İmparatorluğunun Son padişahı…Ve Abdülmecid Efendiyi saymazsak İslam’ın son Halifesi…İşte onun HAİN olmadığını açıklamaya yetecek iki sebep…Ama durun…Celallenmeyin hemen…Zira çok uzun sürecek bu yazı…Ve belgeleyeceğim saydıklarınızın aksini…Zira tarih, olaylar yaşanıldığı zaman değil yaşayanlar öldükten yazılıyor ve bu da savunduklarınızın doğru olmadığını ve düzmece şeyler olduğunu gösterecek yeterlilikte imkan sağlar…Ve bilmenizi istiyorum ki bu yazı İLKOKUL KİTAPLARINDAN KOPYALNMAMIŞTIR…BİZZAT TARİHİN TANIKLARIDAN FAYDALANILMIŞTIR….İşte Buyurun...

Öncelikle şunu belirteyim ki savaştan çıkmış bir ülkenin manevi değerleriyle birlikte maddi değerleri de yok olmaya ve tahrif edilmeye başlamıştır….Zira geçmişimize ışık tutacak belgelerimiz kaçakçılığa, ilgisizliğe, sorumsuz müzelere ve hepsinden önemlisi Sisteme emanet edilmiştir…Ve aşikardır ki Vahdettin dönemine bakacak olursak Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde doğum tebrikleri, davet mektupları, dost hasbihalleri gibi diplomatik açıdan 9 veya 10 derecelerine sahip belgeler ve yazışmalar mevcuttur…Peki nerede bu belgeler…YOK…Kayıtlardan silinmediği halde yerinde durmuyorlar…Birileri neyi saklamak istiyorlar acaba diye komplo kurası geliyor insanın…Dediğim gibi o döneme ait belgeler çoğunlukla kayıp, asılsız, tahrif edilmiş durumda…İŞTE BU SEBEPLE TARİHİN TANIKLARINI KONUŞTURACAĞIZ…NUTUK BELKİDE EN BÜYÜK TANIKLIK ESERİ OLABİLİR AMA BU BİR BELGE SAYILMAZ…ZİRA HATIRATLAR TEK TARAFLI OLARAK YAZILIR ONLARDA…

Sultan Vahidettin Sevr Muâhedename Projesini Tasdik Etmemiştir…

Vahidettin Han bu ahidnameyi imza etmemiştir iddiası pek bir komik geldi size… Değil mi…Ama Ünlü Tarih ve Devletler Arası Hukuk Uzmanı Prof.Dr. Charles GROZAT öyle demiyor…Bunu söyleyenin elindeki belgeler Vahidettinin imza etmediğinin en büyük belgeleridir…Damat Ferid paşayı sadrazam olarak hükümet kurdurmak elbette Vahdetinin suçu değildir…Öyle bir suç isnad edeceksek önce kendimize etmeliyiz…Zira bize hizmet edebilecek hükümetleri doğru dürüst seçemiyoruz…Dolayısıyla burada suç tesbiti yapılamamaktadır…Ardından Charles’e kulak verelim biraz…Devletler Umumi Hukuku adlı kitabının 1. cildi sayfa 399 dan değiştirmeden alıntılıyorum….

“Uluslar arası ahidnameler tasdik makamında imza edilmezse geçerliliğini yitirir...”

İşte buna dayanarak şunu ispatlayayım size... Sultan Bu özene bezene hazırlanan ahidnamenin imza edilmesine karşı durmakla bu anlaşmanın uluslar arası platformda geçersiz olmasını sağlamıştır…Nasıl mı? Hangi birimiz servin altında Vahidettinin imzasını gördü…Peki buraya kim koyabilir asıl metni…Dolayısıyla anlaşma tek taraflı imzalanacağından İNGİLTERE, FRANSA ve İTALYAYI saf dışı ederek Sadece YUNANİSTANIN imza etmesine imkan bırakmıştır…Damat Ferid Paşa Hükümetinin ithamları bu noktada çürüyüp gitmektedir…Dolayısıyla Yunan işgali bu devirde olanak bulmuştur kendine…

ANCAK NE BÜYÜK TEZATTIR Kİ; 7. MADDESİNDE VATANIN İŞGALİNİ HUKUKİ OLARAK MÜMKÜN KILAN MONDOROS’U İMZA EDENLER HAİN SAYILMAMAKLA BERABER RAUF ORBAY GİBİ BAŞVEKİLLİĞE KADAR TERFİ ETTİRİLİYOR… AMA SEVRİ İMZA ETMEMEK İÇİN DİRENEN VE BU KÖTÜ PROJEYİ SAF DIŞI BIRAKAN SULTAN HAİN OLARAK TELAKKİ EDİLİYOR… ZİRA HAGİ BİRİMİZ SEVRİN UYGULANDIĞINI BİLİYORUZ… İŞGAL EDEBİLECEK GÜZE SAHİP OLANLAR MİLLİ MÜCADELEDEN KORKARAK MI GİRMEDİLER TOPRAKLARIMIZA O SENE... YOKSA ULUSLAR ARASI PLATFORMDA SUÇLU KONUMUNA DÜŞMEMEK İÇİNMİ… ÖYLE YA HANGİ GÜÇ DURDURABİLİRDİ ONLARI İŞGALE BAŞLASALARDI… AMA MONDOROSTAN SONRA RAHATÇA İŞGALE BAŞLANDI… BUNLARI GÖZ ARDI EDEREK SULATNI HAİN İLAN ETMEK NİYE…

Sultan İngiliz Muhibbi Değildir….

Servi kabul eden tek devlet olan Yunanistan bu davranışının gereği İzmir’i işgale başlaması üzerine Sultan Yıldız Sarayında “Saltanat şurası” adı verilen bir davet, 26 Mayıs 1366 günü devletin önde gelenlerinin iştirakiyle icra olunmuştur… Sultan İçeri girdiğinde bitkindi…Kendi nutkunu dahi okuyamayacak kadar halsizdi…Nutuk başlamadan kendisi ancak iki üç kelam edebilmişti… “Devletin düçar olduğu vaziyeti hazıraya dair müşavere etmek üzere vükela, ayan, ve mâtehayyızan-ı memleketi davet ettim…Devleti Osmaniyyemizin maruz kaldığı müşkilat hakkında acilen lazım gelen tedbirleri beyan etmeleri üzere bu içtimayı mutlu ve mes’ud telakki ediyorum….Nutku sadazzam paşaya havale ettim…”

Nutkun iradı bittikten hemen sonra ağlamaya başlaması sebebiyle salonu Kolunda Abdülmecid Efendi bulunduğu halde terk etmiştir…Merdivenlerden inerken “KARILAR GİBİ AĞLIYORUM DİYORDU!....”(Ali Fuat TÜRKGELDİ hatıratından)

Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Sultan Vahdettin Göndermiştir…

Muhakkak ki Sultan sadece ağlamakla kalmıyordu vatanı için…Tepesindeki işgal
Komutanlarına rağmen vatanın müdafası için elinden gelen her şeyi yapmaktan geri durmamıştır…Milleti kıyama getiren hareketin kadrosunun başında görülen M. Kemal paşayı bu göreve memur eden Sultandır…Diyeceksiniz ki oraya gidene kadar öyle olması gerekiyordu…Hayır bu saltanatın ve hilafetin yerine düşünülen yeni rejimin oturtulabilmesi için kamuoyu oluşturmaktan ibarettir…Zira Birinci Büyük Millet Meclisinde ve Erzurum Kongresinde bu hususta pek büyük tartışmalar yaşanmıştır…bu mevsuk vaziyete rağmen M. Kemal bu yönde hareket etmiştir…Çünkü Türkiye’de bin yıllık bir rejimin an’anelerini kaldırıp atmak için “HALİFE” ve “SALTANAT” sıfatlarını haiz bulunan Vaideddin’in hain gösterilmesi icap ediyordu…Tabiatiyle her rejim kendini oturtabilmek için kendinden önceki rejimi kötülemek ve hain ilan etmek durumundadır….

“Evvela belirteyim ki Şehzadeliğinden itibaren tanıdığı M. Kemal’e itimat etmek ve işgal kuvvetlerini aldatıp gözlerini boyayacak suni bir memuriyet ihdas etmek suretiyle onu Anadolu ya bizzat Sultan göndermiştir…Üstelik M. Kemal bu sırada Anadolu ya gitmeyi değil kabineye girmeyi düşünüyor ve bunun için çalışıyordu…İzzet Paşa’nın sadrazam kendisinin de Harbiye Nazırı olmasını temin için harekete geçmiş bulunuyordu…Bu durumda onu Anadolu ya gitmeye razı kılmak için Sultanın zorluk çektiği aşikardır…” (Kazım Karabekir…Kurtuluş Savaşımız…Sayfa 18)

İkna çalışmaları çok zorlu geçmiş olacak ki HAİN DİYE TELAKKİ ETTİĞİNİZ SULTAN BUNU SAĞLADIĞINDA huzura kabulden iki saat sonra Baş Yaver Naci Paşa Yaverler odasına sevinçle girip “HÜNKAR Mustafa Kemal PAŞA’yı ikna edebildi” demiştir…
(Ali Nuri BEY’den N.Fazıl Kısakürek…Vahidüddin…Sayfa 154)

Bu ikna vazifesinden sonra Sultan Maddi İmkan sağlamak maksadıyla kendi ahırındaki çok değerli atlarını satarak, bu suretle elde edilen 40.000 altını Mustafa Kemal Paşa’ya vererek Onu madden ve manen Milli Mücadele Komutanlığına teçhiz etmiştir…Ve bukadar büyük bir miktarın basit bir ordu müfettişliğiyle uzaktan yakından alakası olamaz…
(ATSIZ…Türk Ülküsü…Sayfa 86)

Üstelik buna ek olarak Mahmut Şevket Efendi bu meblağın padişah vesilesiyle gelen yardımlarla 400.000 altına kadar yükseldiğini 5 Temmuz 1967 tarihli Tercüman Gazetesinde ifşa etmiştir…

Ayrıca M. Kemal’in bizzat ifade ettiği 400.000 liralık bir meblağ “Donanma Cemiyetinden” Aydın Cephesi için kullanılmak üzere İSTANBUL HÜKÜMETİ tarafından tahsis edilmiştir…(M. Kemal….Nutuk….Sayfa 206)

Ve Anadolu’ya giderken aldığı bin liranın karşılığı olan makbuzu kendi imza etmiştir. Başka bir belge niteliğindeki İngiliz Vize memuruna ait ses kaydı yakın tarihte Haber Türk Kanalında Melih Meriç’in hazırladığı “Basın Kulübü” programında yayınlandı.

DOLAYISIYLA MİLLİ MÜCADELEMİZİN BAŞI SAYILAN ANADOLUYA GEÇİŞİ,
MANEN OLDUĞU KADAR MADDEN DE DESTEKLEYEN BİRİSİNE NE HAKLA HAİN DİYORSUNUZ…BUNU DÜŞÜNÜRSÜNÜZ UMARIM….
Size Başka bir belge olarak Sultanın M. Kemal’e Gönderdiği beldenin Türkçesini sunayım…

“ Erkan-ı Harbiye Mirvilası Mustafa Kemal Paşa’ya:

Malum olan harbin Makamı Hilafet ve Saltanatı Osmân’iyeyi mükül ve tehlikeli bir duruma sürüklediğinden görevlendirildiğiniz mıntıkada millet ve memleketin saldırıcı ellerden korunması için yek vücut olarak hareket edilmesinin selamı şahanemle birlikte ASKERE, MEMURA ve HALKA tebliğini irade ettim…”

Bu vesikanın tarihi 14 Mayıs 1919…Yani İzmir Henüz İşgal Edilmemiş ve Samsun’a gidilmemiş…Bu belgenin aslını yine ek olarak vereceğim…

ANCAK HANGİ OKUL KİTABINDA BU BEYANDAN SÖZ EDİLİR…HAİN İLAN EDİLEN KİŞİNİN BELGELERİ NEDEN VE NİÇİN GİZLENİR….BU BELGELER DAHA NE ZAMANA KADAR SAKLANBİLİR Kİ…HALA DAHA BİR HAİNİN MİLLİ MÜCADELEYİ BAŞLATABİLECEĞİNE ŞAŞMIYORMUSUNUZ…

Mustafa Kemal Samsunda…Ve Saltanata Hilafete Muhaliflik Yapıyor…

Ayak basılan ilk yer Havza olarak anılır…Peki her şey olurunda giderken ne oldu da Sultan M. Kemal’e karşı olmak durumunda kaldı….

Esasında en başından itibaren belgeleyerek gösterdiğimiz gibi Sultan M. Kemal’e “Hilafet” ve “Saltanat” hususlarında tam bir güven içindedir….Zira yaptığı ve benimde belgelediğim olaylar bunu gösteriyor…

Ancak Onun daha bu göreve getirilmeden devrim düşünceleri içinde olduğunu Albay Hüsamettin ERTÜRK’e AKARETLERdeki evinde açıklamıştır…Zira Samsuna ayak bastıktan sonra orada bulunan Rus heyeti ile yaptığı görüşmeyi de nakleden Hüsamettin Bey bu görüşmelerde de Onun o gün içinde dahi mevcut rejime karşı düşünceler içinde olduğunu ifade ederek ileriye yönelik Rus heyetiyle anlaşmalar yaptığını beyan etmektedir…
(Albay Hüsamettin ERTÜRK…İki Devrin Perde Arkası…Sayfa 318)

Daha ilk adımında kendisini Vatanı kurtarmakla görevlendirmiş bir sistemi kötülediği için ELBETTE SULTAN ONA KARŞI CEPHE ALACAKTIR…

Ve bu olay üzerine Şehzade Ömer Faruk Efendi bu görev için Samsuna gönderilmiş ancak M. Kemal tarafından geri gönderilmiştir...Bunun üzerine Vahidettin Şunları Söylemiştir…

“Seni kabul etmiyeceğini biliyordum lakin M. Kemal Paşanın Hilafet ve saltanata karşı kötü emeller beslediğini teeyyüd etmiş bulunuyorum…”

SULTAN KENDİ BAŞLATTIĞI HAREKETE DEĞİL M. KEMAL’E KARŞI OLMUŞTUR…BAŞINDAN BERİ DESTEK VERDİĞİ BİR HAREKETE NASIL KARŞI OLABİLİR Kİ BİR İNSAN…PEKİ BU NİYE ANLATILMAZ ÇOCUKLARA…
ONLARDAN KORKUYORMUYUZ YOKSA GERÇEKLERİ ÖĞRENİRLER DİYE…


Bu hadise üzerine M. Kemal aslında hiç bağlı olmadığı saltanat sahibine siyasi bir telgraf çekerek bağlılığını bildirmiştir…Burada kimin kandıran ve harekete karşı olduğunu tahlil etmemiz gerekir ki KİMİN HAİN OLDUĞUNU BİLELİM…Telgraf arşivlerde bulunduğu üzere buraya koymayıp sadece tarihini vereceğim…Ek olarak belgenin aslını göndereceğim…

Bu telgraf üzerine Sultanın şüpheleri kavileşmiştir…Ancak bunu kendi SALTANATI İÇİN DEĞİL HİLAFETİ İÇİN HİSSETMEKTEDİR….ZİRA HZ. PEYGAMBERİN SON TEMSİLCİSİ KENDİSİDİR…VE BUNU KORUMAK ÜZERE GÖREVLENDİRDİĞİ KOMUTANI KENDİNE İSYAN HALİNDEDİR….NASIL ENDİŞE İÇİNDE OLMASIN…

Mecliste İKİNCİ GRUP olarak tanınan muhafazakar milletvekillerinin de katkısıyla Meclis Adına Bağlılıklarını bildiren Mustafa Kemal Bu beyannamede Padişah’ı kandırmaya devam ederek “Biz vekilleriniz Cenab’ı Hak ve Rasul’ü Erkemi namına yemin ederiz ki: Padişaha, HALİFEYE isyan sözü bir yalandan ibarettir…”demiştir…

DOLAYISIYLA KANDIRILMIŞ BİR PADİŞAH EN BAŞINDAN BERİ ÖN AYAK OLDUĞU KUTSAL HAREKETİ YIKMAYA DEĞİL KENDİNİ KANDIRANLAR CEPHE ALMAYA BAŞLAMIŞTIR…BUNLARI ÖĞRENMEK NE KAYBETTİRECEK Kİ BİZE…NEDEN SAKLANIR OLDU BUNLAR…

M. Kemal İçin Ölüm Fetvası…Ve İstanbulun İşgali..Sultanın Son Çabaları…

Evet Geldik en çok itiraz olunan konuya…

Sultan İşgal kuvvetlerinin ağır baskısı altında eli kolu bağlı bir durumdadır…Bu halin verdiği elem ve ıstırapla bitap ve perişandır…

Bu duruma rağmen kabinede Ankarayla irtibatın devamını ve milli mücedelenin tahsisini sağlamaya çalışıyordu…

Ve Kemalistlerin her daim kullandıkları fetvaya gelince:

ŞEYHÜL İSLAM DÜRRÜZADENİN FETVASI PADİŞAH TARAFINDAN VEYA ONUN EMİR VE RIZASI DAHİLİNDE DEĞİL İNGİLİZ TZYİKİ İLE ORTAYA ÇIKMIŞTIR… ZİRA KENDİNDEN EVVEL ŞEYHÜLİSLAMLIK YAPAN HAYDARİZADE BU FETVAYI İNGİLİZLER İÇİN VERMEYEREK GÖREVİNİ TERKETMŞTİR…SONRASINDA FETVA VEREBİLECEK BİRİ OLARAK DÜRRÜZADE BULUNARAK FETVA ÇIKARTILMIŞTIR…DOLAYISIYLA SULTANIN HERHANGİ BİR ALAKASI YOKTUR…AMA İLLEDE ÖYLE DİYORSANIZ….

Yıldız Sarayı Yangını…Tahttan İndirilme…Yurt Dışına İltica...Eziyet…Ölüm…


Yıldız Sarayı o gece her zamankinden daha aydınlıktı…Zira cayır cayır yanmaktaydı…Ve bir kenarda ayakta bekleyen Sultan yanına ağlaya sızlaya gelen bir adama “MİLLETİM OCAĞI YANIYOR BENİM EVİM YANMIŞ ÇOK MU?...” diyerek Tam Bir Vatanperver Olduğunu Kanıtlamıştır…
Evet artık Sultan değildir Vahidettin…Hemde vatanında da değil yurt dışındadır…Kendi Mülkü sayılan devletin zerrece miktarını almadan gitmek HANGİ HAİNE ÖZGÜ BİR NİTELİKTİR…Yapmayın Allah aşkına…Mili mücadeleye kendi mülkünden yardım eden bir insan elbette giderken bir şey almaz yanına…ZİRA DEVLET HERŞEYDEN ÜSTÜNDÜR….Bunu kanıtlayacak konuşması yurt dışında olmuştur Sultanın…

Niye terki vatan sorusunun cevabıdır…

Halife sıfatıyle hakarete maruz kalmak “Peygamber vekilliği” olan bu sıfatın kudsiyyeti muvaceesinde bana çok ağır geldi…Yok…yok..!..Şahsımda bu makamın böyle en adi bir biçimde tecavüze maruz kalmasına razı olamazdım…Birde bu takdirde milletin ikiye bölünmesi ihtimali vardı ki Hilaetin hakarete maruz kalmasına tepki verecekler ve vermeyecekler diye…O VAKİT HENÜZ DÜŞMANDAN YENİ KURTULAN VATANIM İÇİN YENİ BİR İHTİLAF UNSURU OLMAK İSTEMEDİM…AYRICA BÖYLE BİR HAREKETLE ALEMİ İSLAMA HAKARET OLCAKTI Kİ BU ŞUÇU MİLLETİME YÜKLEMEK İSTEMEDİM…
(Ahmet Reşit REY….Gördüklerim- Yaptıklarım…Sayfa 263)

Öldüğünde cenazesinin defni için borç para alınmıştır...Başka söze hacet yok...Rabbim Rahmet Eylesin...

Taner Gündoğdu
28.12.2006, 20:54
Sultan Vahtettin'in vatan haini ilan edilmesinin bence en büyük sebeblerinden birisi M.Kemal Atatürk'ün kendisinin yazdığı ve günümüze kadar birçok yayın evinin farklı versiyonlarını yayınladığı Nutuk isimli eserdir. farklı versiyonları diyorum çünkü piyasada birbirinden farklı birkaç çeşit Nutuk bulunmaktadır 3 ciltinden tutunda 200 sayfalık özete kadar... bu basımlardan birisinde "Vahdettin bir şerefsizdir" ifadesi yer almaktadır. bu üniversiteden bir arkadaşımın elinde olan nutukta bulunmakatadır. ve bunu okulun (İ.T.Ü) en iyi tarih hocası sayılan hocamıza soruldu M.Kemal Sultan Vahdettin için böyle bir şey yazmışmıdır diye? çünkü başka bir kaynakta böyle bir yazı yok. hocamız aynen şunu söyledi."şuan piyasada bulunan kitabın bazı baskıları üzerinde oynamalar yapılmıştır. böyle bir söylem yoktur gerçek nutukta." çamur at izi kalsın kampanyası vardır ve bu şekilde amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadırlar. vatan haini olan birisi saraydan kaçarken yanında hiç mi bişey götürmez? sefalet içinde mi ölür?

Misina
28.12.2006, 22:05
bence haindir.yanında bişey götürmemiştir çünkü yapacağının fazlasıyla yapmıştır.ingilizlere valilere güvenmiyorum her valinin yanına siz bir adamınızı yerleştirin diyen vahdettin değil midir? bundan büyük hainlik mi olur

macka61
28.12.2006, 22:49
bencede haindir bir türke kaçmak yakışmaz hele Osmanlı padişahına hiç yakışmaz bizim tarihimizde bildiğim kadarıyla böyle bir şey o zaman ATATÜRKTE kaçabilirdi o niye kaçmadı çünkü biz türkler bağımsız olmadan yaşayamayız sadece bu yeter hemde bu vahdettin İSLAM dinine inanıyor olsaydı böyle bir şey yapmazdı sana karşı saldırdıklarında taş bile olsa düşmana saldıracaksın belki başka bir şey yapmamıştır ama dediğim gibi sadece bu neden yeter bana göre

Taner Gündoğdu
29.12.2006, 00:38
hain olmadığının en büyük kanıtı çok iyi tanıdığı M.Kemali samsuna 9.kolordu müfettişliği gibi hem sivile hemde askere emir verme yetkisiyle donatıp göndermesidir... unutmayın ki eğer bugün biz bu topraklarda yaşıyorsak kurtuluş savaşında atalarımızın gösterdiği birlik beraberlik duygusu sayesinde yaşıyoruz. ve bu birlik beraberlik duygusu sırasıyla havza mitingi-amasya genelgesi-erzurum kongresi-sivas kongresiyle oluştu. bu olayların gerçekleşe bilmesi için M.Kemal'e gerekli tüm yetkiler "hain" diye suçlanan Sultan Vahdettin tarafından verildi. lütfen kurusıkı atmayalım! tarih kemal kara'nın yazdığı tarih kitabından ibaret değildir. lise tarih kitaplarınızı bir tarafa bırakıp değşik kaynaklarına da lütfen yönelin. olaya hep tek taraftan bakmayın...

dr.muhsin
29.12.2006, 00:42
hain olmadığının en büyük kanıtı çok iyi tanıdığı M.Kemali samsuna 9.kolordu müfettişliği gibi hem sivile hemde askere emir verme yetkisiyle donatıp göndermesidir... unutmayın ki eğer bugün biz bu topraklarda yaşıyorsak kurtuluş savaşında atalarımızın gösterdiği birlik beraberlik duygusu sayesinde yaşıyoruz. ve bu birlik beraberlik duygusu sırasıyla havza mitingi-amasya genelgesi-erzurum kongresi-sivas kongresiyle oluştu. bu olayların gerçekleşe bilmesi için M.Kemal'e gerekli tüm yetkiler "hain" diye suçlanan Sultan Vahdettin tarafından verildi. lütfen kurusıkı atmayalım! tarih kemal kara'nın yazdığı tarih kitabından ibaret değildir. lise tarih kitaplarınızı bir tarafa bırakıp değşik kaynaklarına da lütfen yönelin. olaya hep tek taraftan bakmayın...

Kardeş eline sağlık ben de bunu söylerim hep. Hata yaptığımız nokta o günün koşullarına göre düşünmememiz. Rahmetli Ecevit bile sol görüşlü olmasına rağmen vatan haini değildi demişti. Anlayana tabi...

Emorfo
29.12.2006, 00:43
Vahdettin İstanbul'dan ayrıldıktan sonra Fransa'nın Nice kentinde bir süre sonra ailesiyle beş parasız kalır, plajlarda yatmaya başlarlar. Osmanlı padişahına Fransızlar acır yemek ikram ederler. Vahdettin bunca yokluk içerisinde torununun, o dönemde Türkiye'de çok meşhur olan Ata'ya itafen söylenen Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa şarksını, kahrol Mustafa Kemal Paşa Kahrol diye söylediğini duyunca torununu yanına çağır. Kim öğretti sana bu şarkıyı der dadısını gösterir, Vahdettin hiddetlenir ve hiç kimse benim Paşama kahrol diyemez diyerek torununu ve dadısını azarlar. Ölümü de çok açıklıklıdır. Yalnış hatırlamıyorsam öldükten sonra 10 yıl cenazesi müslüman topraklarda gömülmesi için Paris Camii'sinde bekletilmiştir. Torunları ve damatları cenazesinin Türkiye'de gömülmesi için çok uğraşmışlardır. Fakat o dönemin hükümeti buna izin vermemiştir. Daha sonra Naaşı Şam'da bir caminin avlusuna defnedilmiştir. Adnan Menderes'in başbakan olmasından 6 yıl sonra naaşının Türkiye'ye nakledilmesine izin verilmiştir. Tarihi olaylarda yargıya varırken geçmişi bugünün değer yargıları ve şartları değerlendirmek en büyük yanlıştır. Vahdettin çöken bir sistemin son temsilcisidir. Bu nedenle bazı konularda hain gibi gözükmesi gayet normaldir. Osmanlı'nın son 200 senesinde padişahlardan çok sadrazamların sözü geçiyordu. İngilizlerle bütün anlaşmları ayarlayan bunun için padişahı yönlediren Damat Ferit Paşa'dır. Gerçek bir hain aranacaksa o isim Damat Ferit'tir. Atatürk'ün Vahdettin ile ilgili bir anısı şöyledir; Vahdettin'in ölüm haberi geldiğinde Adana'da bulunan Atatürk'ün sofrasında Hamdullah Suphi de vardır. Atatürk, "Çok namuslu bir adam öldü. İsteseydi Topkapı'nın bütün cevahirini götürür ve öyle bir ordu kurup geri dönerdi ki.." demiş. Bu sözleri Hamdullah Suphi kuzeni Fethi Sami Baltalimanı'na aktarmış. Fethi Sami Sultan Vahideddin'in ablası Mediha Sultan'ın torunudur. Vahdettin İstanbul'u terketmeden bir süre önce yanında bulunan ve kıymetli taşlar ve elmaslarla süslü Hz. Osman'a ait olduğu söylenen el yazması Kuran-ı Kerim'i Topkapı Sarayı'na iade ettiği biliniyor. Kalabalık maiyetiyle İstanbul'dan ayrılan Sultan Vahideddin yokluk, zaruret ve vatan hasreti içinde San Remo'da can verdi. Mezarının Anadolu'ya daha yakın olduğu için Şam'da defnedilmesinin tercih edildiği söylenir.
Cumhuriyet'ten sonra geçmişi karalamak adına bir çok eser yazıldı ve okutuldu. Osmanlı'ya düşman bir nesil yetiştirildi. Atalarını rededen bir nesil. Bu nedenle Atatürk'ün Nutuk kitabı ve daha bir çok eser Atatürk'ü kendilerine kalkan yapan adeta içine kapalı bir tarikat Türkiye'nin üstüne karabasan gibi çöktü. Neyin gerçek neyin yalan olduğu malesef hep soru işareti kaldı. Osmanlı arşivleri yakıldı, kağıt olarak Bulgarlara satıldı. Öyle şeyle rolduki şeytanın bile aklına gelmeyecek şeyler. Vahdettin'in hain olduğuna inanmıyorum. İktidarı biten bir adamın sarayına hapsedilmiş bir adamın memleketi için çırpınışlarını görüyorum. Vahdettin hain değildir ihanete uğramıştır en yakınları tarafından...

Taner Gündoğdu
29.12.2006, 00:57
@dr.muhsin
evet en büyük yanlış o günün şartlarına göre düşünülmemesi! şimdi bakıp geçmişte yapılan şeyleri "ya nasıl bunu anlayamamışlar" diye yorumlamak çok kolay. kim bilir 50 sene sonra bugünkü siyasi durumumuz nasıl yorumlancak kim vatan haini ilan edilcek! nasılsa yapabildiğimiz en güzel şeylerden biri suçlu bulmak! öyle bir durumdaki ülke düşünün M.Kemalin en yakın arkadaşı,davasında hep yanında olan kişi Rauf Bey sivas kongresinde çıkıp Amerikan Mandasına girilip ülkeyi korumalıyız demiştir! biraz mantık yürütün biz o zmana bunu gerçekleştirseydik ne olurdu? demekki o anları yaşayanlar o kadar sağlıklı düşünemiyor düşünende zaten sivrilip "lider" oluyor. bu durumda Rauf Bey vatan hain midir? bunun örneklerini ilgilenene ve isteyene sabaha kadar anlatırım. ama yok maksat laf olsun diyorsanız DEMEYİN!!!
@emorfo
faruk abi işte malesef bu gerçekler hep gizlenmek isteniyor.amaç başkaları üzerinden prim yapmak. tarih kitaplarında bu gerçekleri yazmak birilerinin zoruna gidiyor. imzanda zaten olayı özetlemişsin "İNANDIĞI GİBİ YAŞAYAMAYAN İNSAN,BİR SÜRE SONRA YAŞADIĞI GİBİ İNANMAYA BAŞLAR". birileri bi hikaye uydurmuş herkes bunu yaşamış ve artık buna inanmaya başlamış... yazık...

Tunga
29.12.2006, 01:00
Önce uzun uzun yazacaktım, sonra vazgeçtim.

Size en özet tavsiyem, bu konuda en ciddi yayını yapan Popüler Tarih Dergisi'nin Ağustos Sayısını bulup okumanızdır. Bu sayıda hatrı sayılır tarihçilerimizin, Lozan konferansına gidecek Türk Ekibi'nin yaşadıkları ile ilgili bir bölüm var, sadece o bölümü okumanız yetecektir.

Ha bir de TRT Marketlerde satılmakta olan "Sınırlar Arasında" Programının Ermenistan ve Sözde Soykırım sorunu ile ilgili bölümünü edinmenizi tavsiye ediyorum.

İnterneti bilimsel / tarihsel olarlar için referans kaynağı görmemeniz gereklidir. Hep bu hataya düşüyoruz. İsteyenin istediği manipülasyonu yapabildiği internet kaynakları bilimsel çerçevede referans alınamaz, alınmaz.

Ama bir de şu var: Bunu burada tartışmanın ne anlamı var? Neyi çözeceğiz?

Ertan 51
29.12.2006, 08:48
gerçektende üstteki yazının son satırında arkadaş demiş ya neyi çözeceğiz diye hiç birşeyi çözemeyiz niye mi okumuyoruz da ondan.sultan vahteddin kişilerin beyninde hain se hain vatan severse vatan sever. yukarda yazılanlar insanların düşüncesinde 1 milim değişme yapacağını zannetmiyorum çünkü bilende konuşur bilmeyende halbuki gerçeği bulmak çok kolay sadece okumak lazım okumak okumak.600 yıllık imparatorluk çökme noktasına gelmiş o şekilde bile 36 yıl direnebilmiş 1.dünya savaşının sonuçları malum derken bu tartışma.ben kendisine dua ediyorum allah rahmet eylesin.oturduğum yerden o zamanki şartları tam bilmeden sallamam çünkü çok asil bi soydan geliyor fatih,yavuz selim,kanuni dedeleri olur iyi olsun diye uğraştığına inanıyorum.yanlışı olduysa ki mutlaka olmuştur onun hesabınıda öbür tarafta verecektir bize sadece saygı düşer.mekanı cennet olsun inşallah.

Emorfo
29.12.2006, 13:08
Bu konuda bir süre önce kanal D' de yayınlanan Son Osmanlılar belgeselini izlemenizi öneririm. Bir çok sorunuzun cevabını alacaksınız.

Tunga abi bu arada internetteki bilgilerin sağlıklı veya sağlıksız olduğuna nasıl karar verebiliyorsun, kaynağı belli olduğu sürece bir sorun görmüyorum ben. Hatta internet bu gibi durumlarda bir çok kaynağa ulaşabilme adına çok daha yararlıdır.

Tunga
29.12.2006, 13:21
Bu konuda bir süre önce kanal D' de yayınlanan Son Osmanlılar belgeselini izlemenizi öneririm. Bir çok sorunuzun cevabını alacaksınız.

Tunga abi bu arada internetteki bilgilerin sağlıklı veya sağlıksız olduğuna nasıl karar verebiliyorsun, kaynağı belli olduğu sürece bir sorun görmüyorum ben. Hatta internet bu gibi durumlarda bir çok kaynağa ulaşabilme adına çok daha yararlıdır.


Faruk buna ben değil, tüm dünya bilim dünyası karar veriyor. Mesela internetten aldığın referanslar ile bir makale yaparsan, bunu dünyada yayınlatacak bilimsel bir dergi bulamazsın. Sebep? İnternette bir bilgi yaymak için herhangi bir filtreleme var mı bilimsel olarak? Ama hatırısayılır yayınların hepsinin bir süzgeci var.

Ben intenetteki herşey yalandır demiyorum ama özellikle Türk Tarihi ve İslam Tarihi konularındaki yayınlar genelde tek cepheden ve tek sesli olarak ve daha da acısı manipüle edilmiş olarak yayınlanıyor.

Osmanlı Tarihi konusundaki en verimli kaynaklar, özellikle 1700 ve 1800'lü yıllardaki yabancı kitaplardır. Sebebi ise Türklerin Yüzyıllar Boyu 3 kıtada hüküm süren ve tüm halklarını memnun edebilen yönetim anlayışını merak edip araştırmaları ve bunları da raporlar halinde yayınlamalarıdır. Sende sansür vardır, sende yağcılık vardır, sende kelle korkusu vardır... Nasıl yazacaksın doğru tarih bilgisini?

Vahdettin konusundaki kaynaklar ise o kadar da dar değildir. Eğer bahsettiğim ve bilimsel anlamda bir değeri olan dergiyi elde ederseniz, orada sadece Lozan Barış Konferansına giden Türk Heyeti ve onların yoluna döşenen mayınların (mecazi) kaynağını belgeleriyle gördüğünüzde ben şaşırmadım ama sizler şaşırabilirsiniz.

Bir de olaya nasıl bakıyorsunuz o önemli. Yani referansınız...

Vahdettin hain midir? Kime göre ya da hangi kuruma / devlete göre?

Türkiye Cumhuriyeti'ne (yani millet egemenliğine) mi, yoksa Osmanlı İmparatorluğu'na mı? Bence "hain midir?" sorusunun yanıtı her iki şart için değişiktir. İhanet yapmışsa kime yapmıştır? Bu sorular ve tespitlerde hemfikir olmadan biri hain değildir der, biri de hain.

Diyorum ya gereksiz bir tartışma.

Özsu
29.12.2006, 14:10
Önce uzun uzun yazacaktım, sonra vazgeçtim.

Size en özet tavsiyem, bu konuda en ciddi yayını yapan Popüler Tarih Dergisi'nin Ağustos Sayısını bulup okumanızdır. Bu sayıda hatrı sayılır tarihçilerimizin, Lozan konferansına gidecek Türk Ekibi'nin yaşadıkları ile ilgili bir bölüm var, sadece o bölümü okumanız yetecektir.

Ha bir de TRT Marketlerde satılmakta olan "Sınırlar Arasında" Programının Ermenistan ve Sözde Soykırım sorunu ile ilgili bölümünü edinmenizi tavsiye ediyorum.

İnterneti bilimsel / tarihsel olarlar için referans kaynağı görmemeniz gereklidir. Hep bu hataya düşüyoruz. İsteyenin istediği manipülasyonu yapabildiği internet kaynakları bilimsel çerçevede referans alınamaz, alınmaz.

Ama bir de şu var: Bunu burada tartışmanın ne anlamı var? Neyi çözeceğiz?

Abi yine en güzel şekilde analizini yapmışın. Kısa öz ve eğitici.. Teşekkürler her zamanki gibi..

Emorfo
29.12.2006, 14:49
Tunga Abi
Birincisi burda bilimsel bir makale yazmıyoruz. İkincisi o bahsettiğin kitapların veya dergilerin kopyaları nette oldukça mevcuttur. Kimse burdan bir yerlerinden tarih yazmıyor. Burda interneti referans olarak gösteren kim. Benim yazdığım ve verdiğim bilgilerin çoğu Son Osmanlılar belgeselinde direk torunlarının anılarına dayanıyor. Sonuçta kaynak belli. Bu konudan neden bu kadar rahatsız oldun onu da anlamadım. Yukarda örnek verdiğin kitaplardaki o bölümleri daha öncede okumuştum. Lozan'a giden Türk heyetinin başına nelerin geldiğini biliyorum. Buna rağmen kendi görüşüm Vahideddin hain değildir. Vahiddeddin Han'dır.

Tunga
29.12.2006, 16:04
............. Kimse burdan bir yerlerinden tarih yazmıyor. Burda interneti referans olarak gösteren kim. Benim yazdığım ve verdiğim bilgilerin çoğu Son Osmanlılar belgeselinde direk torunlarının anılarına dayanıyor...........



Faruk sen neden üstüne alıyorsun ki bunu durduk yerde? İnternet referans olmaz diyorum. Gene de diyorum ve senin buraya aktardığın bilgilerle bir lakası yok bu sözümün. Zaten yazdığın mesaj çoğunlukla bilgi değil, yorum içeriyor. Bana ne başkasının yorumundan. Sadece saygı duyar ve katılırım veya katılmam. Amma iş bilgiye geldi mi orada da ilk bakacağım bilginin kaynağı olur.


.............Buna rağmen kendi görüşüm Vahideddin hain değildir. Vahiddeddin Han'dır.....

ben de sana hayır haindir demiyorum ki zaten. Gene ön yargılarınla hareket ediyorsun. Ben diyorum ki:


...Bir de olaya nasıl bakıyorsunuz o önemli. Yani referansınız...

Vahdettin hain midir? Kime göre ya da hangi kuruma / devlete göre?

Türkiye Cumhuriyeti'ne (yani millet egemenliğine) mi, yoksa Osmanlı İmparatorluğu'na (bunu şimdi ekliyorum - Osmanlı Hanedanına) mı? Bence "hain midir?" sorusunun yanıtı her iki şart için değişiktir. İhanet yapmışsa kime yapmıştır? Bu sorular ve tespitlerde hemfikir olmadan biri hain değildir der, biri de hain.

Ben "Milli Egemenlik" penceresinden bakmayı tercih ediyorum.

Not: Bu konu benim için kapanmıştır. İki defa söyleyip de kendim de uymadığım gibi: Neyi çözmeyi çalışıyoruz?

antagonist
29.12.2006, 16:08
Vahdettin belki hain değildi ama bazı konularda acizdi.Çevresinin etkisi altında çok fazla kalmıştı,özellikle de bence Türk tarihinin en büyük haini olan Damat Ferit'in...
Gerçi bunları şimdi konuşmamız biraz abes olabilir.Biz günümüzdeki hainleri konuşsak???

Taner Gündoğdu
29.12.2006, 16:08
eğer burda bunu tartışarak birşeyi çözemiyeceğimizi düşünüyorsak olaya öyle yaklaşırsak o zaman forum gereksiz olmuş oluyor. açın genel'i bakın topiclere hepsi o zaman anlamasız.orda konuşulanların hepsi gereksiz tartışma oluyor.. olaya bu kadar basit bakmamak gerekmez mi?

Eyüphan
29.12.2006, 18:22
Vahdettin vatan hainidir. Tarihi belgeler bunu göstermektedir. Zannetmeyle sanmayla onun vatan haini olmadığı ispatlanamaz.

Taner Gündoğdu
29.12.2006, 20:04
şu tarihi belgelerden sunarak bizide aydınlatır mısın? eğer zahmet edip sayfa başında yazılanları bir okursan sanmayla zannetmeyle hain olmadığnı söylemedik!

Can basten
30.12.2006, 00:33
ÇAYKARALI_61 adlı arkadaş...

Hatırladığım kadarıyla uzunca bir süre önce "Adolf Hitler" başlığı açarak forumun birbirine girmesine sebep olan kişi sendin. Şimdi de kalkmış Vahdettin tartışmasını gündeme getiriyorsun. Kardeş sen cins misin, internet üzerinden mi böyle gözküyorsun anlamadım ama bu forumun varlık sebebini hatırlasan da bu triplerine bir son versen iyi olur.

Bu arada yine de konuyla ilgili yorumda bulunmadan edemeyeceğim. Yahu arkadaşlar Atatürk bu biçare herifin hain olduğunu söylüyor da siz kim oluyorsunuz da bunu kabul etmiyorsunuz, bunu anlamak oldukça zor. Öte yandan Vahdettin ve Osmanlı hanedanıyla ilgili yüceltmelerin Atatürk'e dolaylı yoldan çamur atmayı amaçladığı hesaba katılırsa bu başlığın kapatılması için de uygun gerekçe bulunmuş olur sanırım.

Armağan Dere
30.12.2006, 00:50
@can basten'e cevaptır: okuduğumuz tarihin yanlışlarla dolu olduğunu göstermeye çalışmak cinslikse kabul ediyorum sen yazıyı okudun mu da konuşuyosun...atatürk'e kimsenin çamur attığı fln yok.. körü körüne inanmayın yeter..köşeye sıkışınca böle oluyor sanırım...

Kaya
30.12.2006, 00:54
Bu konunun bordomavi.net forumlarında irdelenmesine gerek yok arkadaşlar.

Daha fazla uzatmayalım...

İyi geceler...

Kilit!..