PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mehmet Akif Ersoy | Fikri ve Sanatı



Kaya
28.12.2006, 02:51
İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy'u ölümünün 70. yıl dönümünde anıyoruz.

İstiklal marşımız nasıl yazıldı
7 Kasım 1920’de gazetelerde bir ilan yer alıyordu. Genelkurmay Başkanlığı’nın isteği üzerine Millî Eğitim Bakanlığı’nın verdiği bu ilanda, bir İstiklal Marşı yarışması açıldığı ve bu marş için 500 lira para ödülü konulduğu bildiriliyordu. O zamanlar için çok büyük bir para olan bu ödülle neler alınmazdı ki... Dönemin en güçlü şairlerinden biri olan Mehmet Akif bu ilanla hiç ilgilenmedi. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Fakat hiçbirisi istenilen nitelikte bulunmadı. Bunun üzerine dönemin Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver ve arkadaşları Mehmet Akif’e başvurdular. Akif ise millet için yapılacak bu işi para için yapamayacağını belirterek başvuruyu geri çevirdi. Bunun üzerine Hamdullah Suphi Bey kendisinin yarışma dışında tutulacağı sözünü vererek yarışmaya katılmasını rica etti. Ve Mehmet Akif İstiklal Marşı’nı yazmaya başladı. Ankara’da gece gelen ilhamı kaçırmamak için bazı dörtlükleri mum ışığında Taceddin Dergâhı’nın duvarlarına kazıdı. Her kelimesine yüzlerce vatan evladının canını feda ettiği özgürlük şarkımız Akif’in kalemiyle en güzel ifade tarzını buldu. 17 Şubat 1921’de Sebilürreşad dergisinde yayımlandı.

Şiddetli alkışlar
1 Mart 1921’de Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver TBMM’de, insanların ancak kendi eserlerinden esirgemeyecekleri bir sesle okudu Akif’in şiirini. Okunurken şiddetli alkışlarla defalarca kesildi, ruhları bir heyecan sardı. 12 Mart 1921’de dört defa okunup ayakta alkışlanmış, Meclis’i bir coşku tufanı kaplamıştı. Alkışlarla Meclis inlerken Mehmet Akif, mahcubiyetinden başını kolları arasına alarak, sıranın üzerine yumuldu. Meclis’te duramayıp dışarı çıktı. Milleti için yaptığı bu işte alkışlarla gurur duyma ücretini bile çok gördü kendisine. Akif’in şiiri, 12 Mart 1921’de Meclis tarafından millî marş olarak kabul edildi.

Ödülü kabul etmedi
Verilen ödülü kabul etmemesi, o zaman bazı kimselerce tuhaf karşılandı; ama o bunlara aldırmadı. Merhum Âkif, bu eseri Türk Milleti’ne ve Kahraman Ordumuza hediye etmişti. Bundan dolayı eseri Safahat’a almak istemedi. İstiklal Marşı, ancak onun vefatından sonra Safahat’ta yayınlandı. Yüreğinde vatan ve millet aşkından kocaman bir alev taşıyan bu büyük insanın yazdığı millî marşımız her okunuşunda, mavi göklerin beyaz ve kırmızı süsünü dalgalandırıyor. Bayrağımızı rüzgar dalgalandırmıyor aslında. İstiklal Marşı’nı okurken, içimizdeki hürriyet duygusu, bayrak ve vatan sevgisi bir rüzgara dönüşüyor. İstiklal Marşı’yla içimize dolan coşkun ruh dalgalandırıyor bayrağımızı da.

Vefatından kısa bir süre önce Hakkı Tarık Us’un da aralarında bulunduğu misafirler, Mehmet Akif’i ziyarete gelmişlerdi. Akif, bitkin durumda yatağında uzanıyordu. Söz, nasıl olduysa, dönüp dolaşıp İstiklal Marşı’na gelmişti. Misafirlerden biri düşüncesizce:
-Acaba, yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı? demişti: Bitkin bir halde yatan Mehmet Akif, birdenbire başını kaldırdı ve kesin bir ifadeyle cevap verdi: Allah, bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!

Milli şairimizin hayatı
Asıl adı Mehmet Ragif olan İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tâhir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buhâri Mahalle Mektebinde başladı. İlk ve orta öğrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasının vefâtı ve evlerinin yanması üzerine mülkiyeyi bırakıp Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Zirâat nezâretinde baytar olarak vazife aldı. Üç dört sene Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da bulaşıcı hayvan hastalıkları tedâvisi için bir hayli dolaştı. Bu müddet zarfında halkla temasta bulundu. Âkif’in memuriyet hayatı 1893 yılında başlar ve 1913 târihine kadar devam eder. Memuriyetinin yanında Ziraat Mektebinde ve Dârulfünûn’da edebiyat dersleri vermiştir. 1893 senesinde Tophâne-i Âmire veznedârı M. Emin Beyin kızı İsmet Hanımla evlendi. 1920 târihinde Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisine seçildi. 17 Şubat 1921 günü İstiklâl Marşı’nı yazdı. Meclis 12 Martta bu marşı kabul etti.
1926 yılından îtibâren Mısır Üniversitesinde Türkçe dersleri verdi. Derslerden vakit bulduğunda Kur’ân-ı kerîm tercümesiyle de meşgul oluyordu, fakat bu sırada siroza tutuldu. Ağustos 1936’da Antakya’ya geldi. Mısır’a hasta olarak döndü. Hastalık onu harâb etmiş, bir deri bir kemik bırakmıştı. İstanbul’a geldi. Hastanede yattı, tedâvi gördü. Fakat hastalığın önüne geçilemedi. 27 Aralık 1936 târihinde vefat etti. Kabri Edirnekapı Mezarlığındadır. Mehmet Âkif milletini ve dînini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sâhip, şâir tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebî bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şâiridir. İstiklâl Marşı şâiri olması bakımından da “Millî Şâir” ismini almıştır.

Evindeki özel eşyaları
Akif İstiklal marşını yazarken, gece gelen ilhamı kaçırmamak için bazı dörtlükleri, Taceddin Dergahı’nın duvarlarına kazıdı.

Okulunu birincilikle bitirdi
Babasının vefatı üzerine okuduğu Mülkiye’yi bırakan Mehmet Akif, Halkalı Baytar
mektebine girdi ve burayı birincilikle bitirdi.

Resmi paraya basıldı
1984 yılında emisyona çıkan 100 liranın arka yüzünde Mehmet Akif’in resmi ve İstiklal Marşı’nın ilk iki dörtlüğü bulunuyordu.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!

bordobluex
28.12.2006, 03:06
http://img99.imageshack.us/img99/1584/ndetalebeikenqv9.jpg http://img141.imageshack.us/img141/750/maevresim13pw6.jpg

Mehmet Akif Ersoy Halkalı Baytar Mektebi'nde talebe iken ve Mısırda iken çekilmiş bir fotoğrafı.

bordobluex
28.12.2006, 03:09
http://img138.imageshack.us/img138/1464/niversitededersverdiiylox7.jpg

Üniversitede ders verdiği yıllarda (renklendirilmiş fotoğrafı)

Kaya
28.12.2006, 03:12
''Bu marşın, İstiklâl davamızı anlatış cihetinden büyük bir mânâsı vardır. Benim en beğendiğim parçası da budur:

Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin İSTİKLÂL

Benim bu milletten daima hatırlanmasını istediğim vecizeler işte bunlardır.''

M.Kemal ATATÜRK

Kaya
28.12.2006, 03:16
http://www.mehmetakifersoy.com/img/gencbiradam.jpg

Temiz, aydınlık ve erdemli bir hayatla sporla elde edilmiş sıhhatli bir yüz... Gözlerinde düşünce ve duyarlığın beslediği ince bir hüzün tabakası... Karakter sağlamlığına işaret eden yerleşik çizgiler.. Ve her maceraya atılmaya hazır alevini içine hapsetmiş, gizlenmeye çalışılmasına rağmen hemen farkedilen tutuşmaya hazır mahcup ve onurlu pırıltılar.
Bütün bunlar belki de her gencin yüzden dışa vuran anlamlardır. Ama Akif'in çizgilerinde yaşının üstünde bir olgunluk, bir erdemlilik ve gençlerde görülen kendini ortaya koyma yerine kendini ortalamanın içinde gizleme inceliği var.
Bu fotoğrafında bile Akif e çok yakışan, tevazu' ve mahviyetin, kendisini olduğundan daha az gösteren, sadece kendi kendisiyle yarışan, hesaplaşan ve kendi olmak, kendi kalmak isteyen kişiliği hemen belli oluyor. Bütün gizlenme çabasına rağmen müthiş irade gücü ve kararlılığı da.
Kendi onuruna ve ait olduğu inancın ve milletin onuruna son derece düşkündür. Her zaman çalışkan ve öğrenmeye çalışan bir gençtir. Lisan derslerinde, Arapça, Farsça, Fransızca ve Türkçe derslerinde hep birincidir. Halkalı Ziraat Mektebinde bir hocasının okul birinciliğini Ermeni bir öğrencinin alacağını ihtar etmesi üzerine günlerce ders çalışır ve okulu birincilikle bitirir.
Dostları O'nun sadece sportif karşılaşmalarda iddiacı olduğunu, bunun dışında kendisini önemsemediğini belirtiyorlar.
Yine Halkalı'da okurken Ermeni bir güreşçinin idman tutmak amacıyla güreştiği bir öğrenciyi yüzünü, burnunu kanatacak ölçüde hırpalamasını onur meselesi yapar. Akif, Kıyıcı Osman Pehlivan'dan güreş dersleri almıştır. Ermeni güreşçiye kendisiyle güreşmeyi teklif eder. Rakibinin gücü karşısında Akif tekniğiyle bir kaç dakika içinde galip gelir. Yine aynı okulda üzerine kimseyi almayan Doru isimli ata binmeyi ve uysallaştırmayı başarır. Boğazı yüzerek geçer, saatlerce yürümekten büyük bir zevk alır, taş atma yarışlarına katılır. Bu fotoğrafta böylesine başarılı bir gencin hiçbir izine rastlayamazsınız. Tevazu, mahcubiyet, hüzün ve mahviyet. Akif genç yaşlarında da aynı Akif'tir.

Kaya
28.12.2006, 03:21
Gazeteci / Yazar Beşir Ayvazoğlu'nun bir makalesi...

ÇANAKKALE DESTANI ve İSTİKLAL MARŞI
Bugün 18 Mart, Çanakkale zaferinin yıldönümü. Tarihin en inanılmaz savunma harbi bundan seksen beş yıl önce Çanakkale’ de yapıldı. Hakikaten bu harp “Çelik zırhlı duvar” la “iman dolu göğüs” ün çarpışmasıydı.
İtilaf devletleri bütün güçleriyle Çanakkale’ ye yüklendikleri sırada Mehmed Akif, Berlin’ de bulunuyordu. İngiliz ve Fransızların sömürgelerinden topladıkları müslüman askerlerden esir alınanlar çeşitli kamplarda toplanmışlardı; farkında olmadan Osmanlı Devleti’ ne karşı savaşan bu askerlere telkinde bulunması için Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Almanya’ ya gönderilen Akif, gelişmeleri oradan yüreği ağzında takip ediyordu. Zaferden emindi; çünkü eğer Çanakkale geçilirse her şey bitecekti. Berlin Hatıraları’nda , “Korkma” diyordu; bu, ileride yazacağı İstiklal Marşı’ nın da ilk kelimesiydi ve Akif’ in sözlüğünde “Sakın endişe etme, asla ümidini kaybetme!” anlamına geliyordu:

Korkma!
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde
söndürürüz;
Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz
yürürüz;
Düşer mi tek taşı, sandın, harim-i
namusun?
Meğer ki harbe giren son nefer sehid olsun.

Akif, Enver Paşa’ nın Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Eşref Sencer Bey’ e gönderdiği telgraftan zafer müjdesini alınca doya doya ağlamıştı. Bu gözyaşları, bir süre sonra, Çanakkale’ de mucizeler yaratan Mehmetçik için kelimelerle ördüğü ihtişamlı türbenin harcına karışacaktı. Yazık ki savaşın akışını ne Çanakkale zaferi, ne Teşkilat-ı Mahsusa’ nın çabaları değiştirebildi.

Savaş arkasında büyük acılar ve yıkıntılar bırakarak sona erdiİ Osmanlı yenilmişti. Ve 30 Ekim 1918’ de o utanç verici Mondros Mütarekesi imzalandı. Dün Çanakkale Bozağı’ nda çakılıp kalan İtilaf devletleri donanması hiçbir engelle karşılaşmadan geldi., İstanbul Boğazı’ nda demir atıp toplarını Dolmabahçe ve Yıldız saraylarına çevirdi.

Ümidini sonuna kadar koruyan Akif’ in bile derin bir karamsarlığa düştüğü bir dönemdi bu. “İnler Safahat’ ımdaki hüsran bile sessiz” diyordu; ama kendini çabuk topladı; sebilürreşad’ da yayımlanan yazılarından birindeki şu cümle, Anadolu’ da başlayan kıyamın ve daha sonra bu kıyamın felsefesini dile getirecek olan İstiklal Marşı’ nın ruhunu vermektedir; “Türklerin yirmi beş asırdan beri istiklallerini muhafaza etmiş bir millet oldukları tarihen müspet bir hakikattir (…) Tarih de gösteriyor ki Türk istiklalsiz yaşayamamıştır.”
İslamcı bir şairin değil, Türkçü bir yazarın kaleminden çıkmışa benzeyen ve
“Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” mısralarında şiire dönüşen bu cümleler, Akif’ in duruşunu çok açık bir biçimde gösteriyordu. Milli mücadele konusunda onun asla bir tereddüdle dönemi olmamış, dergisiyle, kalemiyle ve fiili olarak başından itibaren bu mücadelenin içinde yer almıştı.

Milli Mücadele’ yi aslında Çanakkale’ de uyanan ruh kazanmıştır ve bu ruh benzersiz ifadesini Asım’ da, Köse İmam dilinden Çanakkale’ nin anlatıldığı bölümde bulmuştur. İstiklal Marşı’ nın bu bölümün inbikten geçirilmiş hali olduğu söylenebilir. Çanakkale’ yi anlamadan Milli Mücadele’ yi, Akif’ in Çanakkale Destanının anlamadan da İstiklal Marşı’ nı anlamak mümkün değildir. Ne demek istediğim, Erkan-ı Harbiye tarafından 1915 Temmuz’ unda Çanakkale cephesine davet edilen şairlerin yazdıkları şiirlerle 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına gönderilen şiirler okunduğu takdirde daha iyi anlaşılacaktır.

Hiç şüphe yoktur ki, imparatorluğun çöküşüne ve beş yüz yıllık vatan topraklarının bir bir elden çıkışına en içten ağlayan da Akif’ ti. Anadolu’ da başlayan Milli Mücadele’ nin ruhunu en iyi ifade eden de… Bu ruhu hissetmek istiyorsanız, aziz okuyucularım, Çanakkale’ deki muharebe alanlarını çocuklarınızla birlikte geziniz; ama mutlaka geziniz.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Orada yüreği titremeyen ve gözyaşı dökmeyen birinin bu topraklarla hiçbir bağı kalmamış demektir.

Beşir AYVAZOĞLU

bordobluex
28.12.2006, 03:22
İstiklâl Marşı'nın 'Açıksöz' gazetesinde ilk defa yayımlanışı.

http://img409.imageshack.us/img409/7383/stiklalmarnnbugnsylenmeiv2.jpg

İstiklal Marşı'nın bugün söylenmekte olan bestesi.

http://img157.imageshack.us/img157/5453/gazetesindeilkdefayaymlsx4.th.jpg (http://img157.imageshack.us/my.php?image=gazetesindeilkdefayaymlsx4.jpg)

Cengiz Çubukcu
28.12.2006, 09:55
Bana Mehmet Akifi sevdiren türkçe öğretmenim nur içinde yat...
Bir akrabamız çocuğuna mehmet akif sevgisinden dolayı aynı ismi vermişti, birgün okulda öğrencilerine sorar "çocuklar mehmet akif kimdir" cevap "sizin oğlunuz öğretmenim"

CeSS
28.12.2006, 09:57
Mekanı Cennet olsun.

anlamı çok büyük bir marş bıraktı bizlere.

TSelif
28.12.2006, 10:02
Mehmet Akif Ersoy'u saygıyla anıyoruz. Nur içinde yatsın.Kendisine böyle muhteşem bir eser bıraktığı içinde sonsuz teşekkür ediyoruz.

liginefendisi
28.12.2006, 10:37
Selam

Çağının ötesinde yaşayan,müthiş bir şair ve memleket sevdalısıydı....Onu öven bir yazı yazmak bile beni utandırıyor...Ne mutlu ona ki Dünya durdukça adı anılacak,yine ne mutlu ona ki Türkiye'yi ve Türkçe'yi bu haliyle görmedi...
Allah(c.c.)rahmet eylesin nur içinde yatsın...

Harun-61
28.12.2006, 10:53
Allah cc bu millete tekrar Istiklal mar$i yazmayi nasip etmesin.

Mekani Cennet olsun...saygi ve sevgi ile anacagiz onu hep.

Ayşe Aygün
28.12.2006, 10:57
Bize İstiklal marşı yanında , safahat gibi bir eserde bırakan.Allah rahmet etsin. mekanı cennet olsun.

Esra Yıldırım
28.12.2006, 11:32
Mehmet Akif Ersoy u saygıyla anıyoruz.Allah rahmet etsin.

Nebiye
28.12.2006, 11:49
Rahmetle ve saygıyla anmalıyız.
Ben İstiklal marşımızı çok seviyorum.Bu günlerde tekrar yazılmaya kalkılsa böylesi olmazdı eminim.
Avniaker arkadaşın dediği gibi Allah tekrardan yazdırtmasın inşaallah.

İskender66
28.12.2006, 13:16
Allah(c.c.)rahmet eylesin nur içinde yatsın... Mekanı Cennet olsun...
Nur içinde yatsın. Çok büyük bir insandı...

sancakbeyi_61
28.12.2006, 13:32
Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı ki dünyada eşi ?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle "bu, bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer,
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında;
Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil,
Kustu Mehmed'ciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her bir mülkü harab.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı:
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğımın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!..
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerir azmini tevkîf edemez sun-u beşer;
Bu gögüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun-u bedîim, onu çiğnetme!" dedi.
ÂSIM'ın nesli.. diyordum ya... Nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek,
Şühedâ gövdesi, baksan a, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ...
BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek KÂBE'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle,
Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana...
Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı SELÂHADDÎN'i,
KILIÇ ARSLAN gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran;
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.

Mehmed ÂKİF ERSOY


İstiklal marsımızın yanında böyle anlamlı bir şiiri yazan büyük insan.mekanı cennet olsun.safahat kitabını tavsiye ederim

macka61
28.12.2006, 13:43
Allah rahmet eylsin mekanı cennet olsun

Kaya
28.12.2006, 13:48
Vefatından kısa bir süre önce Hakkı Tarık Us’un da aralarında bulunduğu misafirler, Mehmet Akif’i ziyarete gelmişlerdi. Akif, bitkin durumda yatağında uzanıyordu. Söz, nasıl olduysa, dönüp dolaşıp İstiklal Marşı’na gelmişti. Misafirlerden biri düşüncesizce:
-Acaba, yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı? demişti: Bitkin bir halde yatan Mehmet Akif, birdenbire başını kaldırdı ve kesin bir ifadeyle cevap verdi: Allah, bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!

Ertan 51
28.12.2006, 13:55
allah bu millete bidaha istiklal marşı yazdırmasın diyen milli şairimizin duasına katılıyor allahtan kendisine rahmet diliyorum mekanı cennet olsun.ne yazıkki en büyük değerlerimizin o öldükten sonra anlıyoruz kıymetini az çile çekmemiştir vatan şairimiz cenazesini de çok az sayıdaki üniversite öğrencisi kaldırmıştır o gençlerin arasında olup salının ucundan tutmak isterdim.orda yoktum ama maneviyetının ve fikirlerinin bekçisiyiz.mehmet akif ersoy adına başlık açılması onun burada yad edilmesine sebep olanlara hepimizin bi teşekkür borcu var ben o borcu ödeyim hepinize teşekkürler.

SDanışmaz
28.12.2006, 13:58
Allah Rahmet eyLesin, mekanı cennet oLsun...

zky_ts
28.12.2006, 13:59
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah...bize bıraktığı büyük eserler içinde kendisine minnettarız...

bordobluex
28.12.2006, 14:05
Şehitler Abidesi İçin

Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde,
Ey yolcu, şu toprak için can veren erler.
Hakk'ın bu velî kulları taş türbeye girmez,
Gufrâna bürünmüş, yalınız Fâtiha bekler.

Hilvan, 27 Kûnunevvel 1340 (1924)

Mehmet Akif Ersoy

Özge
28.12.2006, 15:36
Allah rahmet eylesin

sümela61
28.12.2006, 15:57
mekanı cennet olsun; bıraktığı eserler sayesinde arkası kesilmeyecek dualar aldı, alıyor, alacak...

Allah günahlarını affetsin, O'ndan razı olsun...

Burçak
28.12.2006, 15:58
Allah Rahmet eylesin Mekanı Cennet Olsun.

Cengiz Çubukcu
28.12.2006, 15:59
şiirin en can alıcı noktası olduğunu düşünüyorum..

BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ...
BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.

Kaya
28.12.2006, 16:06
Mehmet Akif...

Özgür Öztürk
28.12.2006, 16:07
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Nur içinde yat M.A.Ersoy. Bu vatan seni unutmayacak. :tr:

http://img143.imageshack.us/img143/2526/makifersoyxs1.jpg

hayat61
29.12.2006, 20:16
Mekanın cennet olsun.

antagonist
29.12.2006, 20:24
Mekanın cennet olsun "gerçek şair"...
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın...

antagonist
06.03.2007, 03:08
Kültür ve Turizm Bakanlığı Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 70.yıl dönümü ve İstiklal Marşının kabulünün 86.yılı nedeniyle bir konferans düzenleyecek.


Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, yarın saat 14.00'da Adnan Ötüken Halk Kütüphanesinde Prof. Dr. Ramazan Kaplan, "Mehmet Akif Ersoy'un Düşünce ve Sanatında Gençlik ve Çalışma" konulu bir konferans verec

http://www.aktifhaber.com/read_news.php?nID=104686

KUTADGU
06.03.2007, 08:29
Allah rahmet eylesin

Mekanın Cenent Olsun

ve İstiklal Şairi.....

Salih61
06.03.2007, 20:11
Vatanımız gerçek Şairlerinden İstiklal Marşımızın Büyük Yazarı Üstadlar Üstadı Mehmet Akif Ersoyu birkez daha Minnetle ve Özleyerek Anıyoruz...Allah mekanını Cennet eylesin...Allah bizleri onun yolundan ayırmasın...

hayat61
12.03.2007, 18:55
İstiklal Marşımızın kabulünün 86.yıl dönümünde M.Akif Ersoy/u minnetle anıyoruz.

tamuğ yamtar
12.03.2007, 22:13
12 Mart 1921 İstiklal Marşımızın kabulü.

86. yılını kutladığımız bu yıl Büyük Üstad Mehmet Akif ERSOY'u rahmetle ve minnetle anıyoruz.

cicero9
13.03.2007, 01:33
Toprağın bol olsun, büyük üstad.

O zor dönemlerde, zihninin gücüyle kaleminin ortaya koyduğu muhteşem eserlere hayran olmamak mümkün değil.

Kaya
27.12.2007, 21:21
Koca 1 sene geçti yine aradan ve Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u rahmet, sevgi ve saygıyla anıyoruz...

28TS61
27.12.2007, 21:24
Allah Rahmet eylesin Mekanı Cennet Olsun

Mehmet Fırat
27.12.2007, 21:27
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Nur içinde yat M.A.Ersoy. Bu vatan seni unutmayacak. :tr:

http://img143.imageshack.us/img143/2526/makifersoyxs1.jpg

Allah rahmet eylesin.

macka61
27.12.2007, 21:37
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun

antagonist
27.12.2007, 21:45
Mekanın cennet olsun "gerçek şair"...
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın...

Geçen sene yazdığımız mesajımızı tekrarlayalım.

Ruhun şad olsun "vatan şairi"...

ilhan
27.12.2007, 21:56
Sen ne büyük insansın ki " ölümsüz " bir eser bıraktın geride.. Ruhun şad, mekanın cennet olsun büyük insan.

oflubektas
27.12.2007, 22:21
O Mehmet Akif ki vefatını tesadüfen duyan birkaç üniversite öğrencisi dışında kimse cenazesine gid(e)memişti. Hatta onun bu durumuna imrenen Necip Fazıl '' cenazemde olmasın çelengim, top arabam / tabutumu taşısın dört tam inanmış adam'' diyerek durumu ortaya koymuştur. Devlet eliyle kendisine yazdırılan Kuran-ı Kerim meali çalışmasının ortasında ''Yazdığım meal Allah Kelamı, ben bu yükü kaldıramıyorum'' diyerek çalışmasını yarıda bırakıp yazdıklarını da yaktırmasından sonraki yaşamı son derece düşündürücüdür. Hatta çocuğunun cesedinin bir çöplükte ölü olarak bulunduğu bile söylenir.

Fikirlerinin temelinde İslami değerlerle modernleşme düşüncesi olsa da fikrî yönünün tam anlaşılamadığı kanaatindeyim. (heee... bi sen anlun da. :) Safahat kitabının içeriğinde yer alan ''Süleymaniye Kürsüsü'' ve ''Asım'' adlı eserleri dikkatle incelendiğinde farlı bir ütopya sahibi olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Ancak Mısır seyahati sürecinde Musa Raşit ve Cemalettin Afgani gibi '' modern islamcılık'' temsilcilerine fazla değer verdiğini düşünüyorum. Ancak Sultangaliyev'i 1990'lı yılların Türk aydınlarından çok daha önce keşfetmiş ve özümsemiştir.

Bir başka büyük şairimiz Nazım Hikmet'in dizeleriyle bitirelim sözümüzü:

Akif, büyük adam
Akif, inanmış adam

littlebighorn
27.12.2007, 22:52
Sultangaliyev kısmı ile ilgili detay var mı? Kaynak da olur.
Teşekkürler.

Adem Erdoğan
27.12.2007, 23:46
Allah rahmet eylesin.

http://www.youtube.com/watch?v=9amOsrC-TLU

Cem Balcı
28.12.2007, 00:39
mekanı cennet olsun,Allah rahmet eylesin.

Mustafa Uzuner 61
28.12.2007, 00:45
allah rahmet eylesin mekanını cennet eylesin
bir edebiyatçı değil veteriner hekim olmasına rağmen dünya da eşi benzeri olmayan bir marş yazmasının yanında çanakkale şehidlerine yazdığı şiir de unutulmamalı
allah bu vatana tekrar istiklal marşı yazdırmasın

Mayls
28.12.2007, 01:02
Allah rahmet eylesin.
Atamizin degil tüm Atalarimizin izindeyiz. Mekani Cennet olsun.

Fatih Efe
28.12.2007, 02:49
fatihalarla yad ettiğimiz abide şahsiyet

Onur
28.12.2007, 10:06
Allah bize tekrar İstiklâl Marşı yazdırmasın. Ve sonsuza kadar gidecek olan İstaklâl Marşımızın yazarı Mahmed Akif, herkes seni tanımalı...

UğuR
28.12.2007, 10:21
Allah Gani gani rahmet eylesin,Mekanı Cennet olsun,
Taksim Metroda eserleri ve resimleri ile ilgili bir sergi var...İlgilenenlerin dikkatine...

Mehdi
28.12.2007, 10:44
Mekanın cennet olsun üstad.

Senin beyin patlatıp günlerce uğraşıp yazdığın bir milletin varoluş destanını arabasının cd çalarında ezberleyenler utansın!..

Oğuuz
28.12.2007, 12:57
milli şairimzi rahmetle anıyoruz..

Ahmet Kuru
28.12.2007, 13:05
Mevlam Bu Millete birdaha İstiklal Marşı yazılmasını nasip etmesin.(M.AKif ERSOY)
Mekanı Cennetin En Güzel Bahçesi Olsun...

Yasin N.
29.01.2008, 01:10
Belkide daha önce marşımızı hiç bu şekilde dinlemeyen onlarca arkadaşımız vardır. Bu marş ilk zamanlarda bu şekilde okunmuştur. Yüce TÜRK milletinin Yüce İstiklal Marşı :
0fRGjFcWih4

ilhan
29.01.2008, 01:39
Her ritmde söylenişi bile güzel be! Tüylerim diken diken oldu, içim ürperdi. Daha önceden dinlemiştim. Yine böyle olmuştum.

Ruhud şâd olsun Mehmet Akif Ersoy. Ölümsüz eserin için bu gençlik minnettar sana..

Adem Erdoğan
29.01.2008, 01:48
Mehter havası var biraz.İstaiklal Marşının her kıtasının her mısrasının anlamı vardır.

Yasin N.
29.01.2008, 01:52
Bazı insanlar vardır ömürlerinde tek bir şey yaparlar ve kıyamete kadar kalıcı olurlar M.Akif ERSOY br çok eser yaptı ama içlerinde İstiklal marşımız gibi mükemmel bir eseri yaparak dünyaya öyle bir imza attıki eminimki ondan sonra kim gelirse gelsin bu imzayı kesinlikle çıkartamaz. Ruhun şâd olsun.

U.Sadıkoğlu
29.01.2008, 03:32
Bu videoda çok güzel hepinizn izlemesini tavsiye ederim
f9RaBB-lUgU[/QUOTE]

Yasin N.
29.01.2008, 10:14
video için teşekkürler, gerçekten insan gururlanıyor.

tuğba61
29.01.2008, 17:47
İsmini bile duyduğumda gözlerim doluyor, bidaha bukadar içtenlikle böyle bir marş yazılamaz kesinlikle. Mekanı cennet olsun Mehmet Akif' in..

Kaya
30.01.2008, 00:19
Geçmiş dönemde açtığımız anma başlığı ile "İstiklal Marşı" başlıkları birleştirilmiştir. Böylelikle Mehmet Akif Ersoy'u senede sadece 1 gün hatırlamaktan daha fazlasını yapabiliriz...

Serdær
30.01.2008, 00:29
Bir Yabancı İSTİKLAL MARŞI okuyor..

_fGoGBGOaTI


Bu Videoyu izlerken tüylerim diken diken olmuştu.

Paylaşmak istedim...

Serdær
30.01.2008, 00:31
AğLamıştım bunda...

Pqeo0u--QNA

Tunga
30.01.2008, 00:32
Mehmet Akif'i anarken, sadece İstiklal Marşı ile kısıtlamak ne kadar eksikse, İstiklal Marşı'nı andığımızda Zeki Üngör'ü anmamak da bence bir o kadar eksik kalıyor.

Dün Hollanda'dan bir arkadaşım geldi. Tamamı Hollandalı olan bir çevrede yaşayan tek Türk. Kendisine daha önce geldiğinde hediye olarak Tuluyhan Uğurlu'nun "Türk Senfonisi" albümünü vermiştim. O albümde ilk bölümde İstiklal Marşımız'ın bir bölümü, ikinci parçada ise Mehter Marşımız'dan bir bölüm mevcut. Bana Hollandalılar'ın dahi CD'de tam o iki bölümü açıp açıp dinlediğini anlatıp durdu dün gece.

Ben de İstiklal Marşımız'ın hem güftesi; ama hem de bestesi ile gurur duyuyorum. Zeki Üngör'ü de aynı şekilde anmamız gerekli diye düşünüyorum.

Serdær
30.01.2008, 00:36
Valla bunları izLerken ağLıyorum..

vOMNvYxtvFM

Harun-61
31.01.2008, 11:07
Medeniyyet dediğin açmaksa bedeni.?
Desene Hayvan senden daha medeni..

M.Akif Ersoy

.

Fatih Kuloğlu
28.09.2008, 23:57
İstiklal Marşımızı bize armağan eden bu büyük kişi hakkında bir konu bulamadığım için bu başlığı açmak istedim...Yanlışsa lütfen kitleyin...Şimdiden özür dilerim...

http://img224.imageshack.us/my.php?image=mehmetakifersoyei9.jpg

Bundan tam 82 yıl önce , 12 Mart 1921 günü , M.Kemal Atatürk'ün bizzat başkanlık ettiği oturumda , Mehmet Akif Ersoy'un kahraman ordumuza ve aziz milletimize ithaf ettiği , malum ,İstiklal Marşı kabul edilir.Dört kez okunur ve çok büyük alkış alır.Büyük şair ''Onu, milletime ve ordumuza hediye ettik ;zaten o milletin malıdır.''demiştir ve bu nedenle İstiklal Marşı'nı Safahat'ına almamıştır kendisinin sağ olduğu dönemde; ''O benim değil, milletimin marşıdır.''demiştir.Ödülü olarak 500 lirayı kabul etmediği birdönemde, bunu bir kız lisesine bağışladığı anda, kendisinin cebinde Zonguldak milletvekili Hayri Bey'den borç olarak aldığı 2 lira vardı.M.Kemal Atatürk, İstiklal Marşı'mızla ilgili olarak şunları söylüyor: '' Bu marş, bizim inkılabımızı anlatır.İnkılabımızın ruhunu anlatır; bunu ne unutmak nede unutturmak lazımdır; İstiklal Marşı'nda istiklal devamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır.Benim en beğendiğim yeride şurasıdır.'' der ve şunu okur: '' Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet / Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal! '' devam eder: '' Benim, bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır, hürriyet ve istiklal bu milletin ruhudur.'' demiştir.


İstiklal Marşımızın İlk Hali
http://img217.imageshack.us/my.php?image=hattattaneristiklalmarsxg6.jpg

http://img224.imageshack.us/my.php?image=86642917ba4.jpg

antagonist
12.03.2009, 00:26
Arkadaşlar, bugün İstiklal Marşı'nın kabulünün 88.yıldönümü...

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ruhun şâd olsun Âkif!

İskender66
12.03.2009, 17:58
Ruhun şad olsun büyük üstad..

Emirhan Makul
12.03.2009, 18:03
Helal olsun Mikael.

boztepeliyasin
12.03.2009, 19:12
mehmet akif ersoyu ve vatan - bayrak uğruna hiç çekinmeden, düşünmeden kanını son damlasına kadar akıtan şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyoruz. kimin torunları ve nasıl bir neslin evlatları olduğumuzu unutanlar istiklal marşını okuyarak görebilirler. allah bizi mehmet akif ersoy gibi insanlara layık olmayı nasip etsin.

Adil ÖZGÜR
12.03.2009, 22:48
Bugün 12 Mart'da ve Mehmet Akif ERSOY'u hatırlamak.

Örnek bir yazı Sn.Osman DİYADİN teşekkürlerimle.

Bugünün anlamı!http://www.karadenizgazete.net/images/yazar/28.jpgOSMAN DİYADİN
osman.diyadin@karadenizgazete.com.tr

Şanlı tarihimizin her sayfasını, her tarihini unutmamak, bu milletin birer evladı olarak hepimizin görevidir.
Bugün 12 Mart.
Günün anlamı öylesine büyük ki; bu büyüklük, şanlı bayrağımızın gölgesi altında tek vücut olarak okuduğumuz, dünya var oldukça okumaya devam edeceğimiz İstiklal Marşımızın kabulünün 88. yıl dönümüdür (12 Mart 1921).
Birini vatan evlatları kanlarıyla, canlarıyla, tükenmez emekleriyle, alın terleriyle; diğerini ise Milli Şair Mehmet Akif engin kültürü, köklü imanı, sağlam kafası, güçlü kalemiyle yazmışlardır.
Milli marşımızın bütünündeki ifade, bin iki yüz sene önce Bilge Kağan'ın taşa kazınmış şu sözlerinin, başka bir tarihi olay içinde tekrarından başka bir şey midir?
"Ey Türk milleti! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe senin elini (yurdunu), töreni (devletini, düzenini) kim bozabilir?"
Allah (c.c)'ın izniyle kimse bozamaz, ebediyete kadar yaşayacaktır.
İstiklal Marşı'nda bir milletin gururu, kendine güveni; haklılığı haykırışı; haklarını elde edebilme ve elde tutabilme gayretinin temeli; hür ve müstakil yaşayabilmek için taşıdığı imanın kaynağı; Allah'a teslimiyetin ve geleceğe uzanan duası vardır.
Gelin İstiklal Marşı’nın önemini bir kez daha anlayalım:
***
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Mehmet Akif, Türk milletine cesaret ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için, şiirine “Korkma” sözüyle başlıyor. Bayrak, bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi, Türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair, ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız, milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır.
Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz.
Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!
Şair, ikinci kıtada bayrağımızın o zamanki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları işgal edilmiştir. Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş, yerine düşman bayrakları asılmıştır.
Kaş çatmak, öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca, edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir. Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır.
Kahraman Türk milletini üzmektedir. Türk’ün beklediği, özlediği, gülen bir bayraktır. Türk bayrağının gülmesi, göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milleti de özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir.
Bu, milletimizin en doğal hakkıdır. Çünkü, Türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah’a inandığı için özgürlük onun hakkıdır.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Şair “ben” diyor. (Ancak kastettiği mana aslında bizdir Türk milleti adına konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır, hür yaşayacaktır. Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı, zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılırlar. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp denizleri taşıracak güçtedir.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Bu kıtada şair, vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. 20. asrın başında Avrupa medeniyeti 19. yüzyıldaki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair, batıyı “tek dişi kalmış canavar”a benzetiyor. Ancak Avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır.
Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken Mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Şair, kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurduna alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor. Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif, düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah’ın Türk milletine Kur’an-ı Kerim’de va’dettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Şair, Türk ordusuna vatanin kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır.
Toprağı vatan haline getiren, onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı, uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır. Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir.
Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır.
Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsın da yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.
Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Şair, Allah’a hitap ediyor. Mehmet Akif’in Allah’tan tek dileği, ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar Türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizin de ruhları şad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır. Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Artık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitlerimizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah’a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır.
***
Mehmet Akif öyle bir Mehmet Akif’ki...
Yarışma için verilen mükâfatı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağışlamıştır. Kızını da okula kaydettirmek için okula verilen harç parasını karşılayamayıp bunun karşılığında kolundaki saatini veren Akif, milleti için yazdığı marşın maddi boyutunun da kendine tahsis edilmesine razı olamazdı.
Çünkü bu topraklar için kan akıtan Mehmetçiğin ulusal ülküsünü destanlaştıran marşın, madde katında hiçbir değeri olmayıp mânâ katında yüce değeri vardı.
Bu yüce değer para karşılığında kaybolacaktı. Çünkü biz bu mücadeleyi şehitlerimizin kanıyla, âlimlerimizin mürekkebiyle kazandık.
Çünkü bu mürekkep vatan aşkıyla atan kalbin damarlarından çekilmiştir.
Mehmet Âkif, İstiklâl Marşı’nı “Safahat” adlı eserinden koymamış, “Bu marş benim değil, milletimize aittir.” demiştir.
Allah’ın bir daha İstiklâl Marşı yazdırmaması için dua etmiştir.

Harun-61
12.03.2009, 23:07
mehmet Âkif, İstiklâl marşı’nı “safahat” adlı eserinden koymamış, “bu marş benim değil, milletimize aittir.” demiştir.
Allah’ın bir daha İstiklâl marşı yazdırmaması için dua etmiştir.
amin.......

İskender66
11.03.2010, 21:55
Yarın İstiklal Marşı'nın kabulünün 89.yıldönümü..
Ruhun şâd olsun büyük üstad Mehmet Âkif Ersoy.. Mekanın cennet olsun. Nur içinde yat..

irfanb
11.03.2010, 23:24
Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir
Müslümanlık bilmem amma galiba göklerdedir...

Makberdeki hakiki Müslümanlardan.
Allah mekanini Cennet eylesin.

Bilâl ÇOBAN
12.03.2010, 03:18
1921 de hiçbir şeyi kalmamış bir millete yeniden eski ihtişamlı günlerini bir gök gürültüsü nidasıyla hatırlatılan mukavemet hissiyâtının sahibidir Mehmet Akif.

1921 bütün kaleleri işgal edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, imparatorluğun talan edilmedik tek toprak parçasının kalmadığı zor ve netameli günlerde İstiklâl Marşı yarışmasına bir gök gürültüsü edasıyla girmiştir...

724 tane şiir içerisinden elenip 7 ye düşürülen, sonra da 7 şiir içerisinden diğer altısının okunmasına gerek duyulmayacak kadar büyük bir mutabakatla kabul edilmiş eserinin ilk cümlesi Anadolu'da bir gök gürültüsü etkisi yapmıştır. O söz;

KORKMA, SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN ALSANCAK sözüdür.

Mehmet Akif; sözü bütün millete malolmuş bir şair olmasına rağmen,
Mehmet Akif; sözünün bedelini ödemiş bir kahraman olmasına rağmen,
Mehmet Akif; El - Muazzama istasyonunda Çanakkale galibiyetinin haberini Enver paşanın telgrafıyla aldıktan sonra, sabahlara kadar hıçkırıklara boğularak yazdığı "Çanakkale Şehitlerine" adlı destanına rağmen, bir avuç inanmış adam tarafından defnedilmiştir.

Mehmet Akif; hilâl adına söz kuşanmış, irade kuşanmış bir kahramandır...

vesselam.

Bilal ÇOBAN

antagonist
12.03.2010, 14:47
Âkif İstiklal marşı yarışmasına para ödülü için katılmamıştı. Hasan Basri Bey, para meselesinin kaldırıldığını söyleyerek, Akif’in yarışmaya katılmasını sağladı. Âkif'in yazdığı marş, TBMM'de büyük bir coşkuyla kabul edildi. İşte o gün, Ankara'nın , o soğuğunda TBMM'ye ceketiyle gelen yani giyecek bir platosu dâhi olmayan Akif, ödül olarak kendisine verilen 500 TL'yi Darü'l Nisaiyye'ye bağışlamıştır.

"Kahraman ordumuza" diye başlayan İstiklal Marşı'nı Safahat'ına almayan Âkif'e neden almadığı sorulunca "O, benim değil, milletimdir" cevabını vermiştir.

Bilal'in dediği gibi ölümü çok hazindir...

Ruhun şâd olsun Âkif...

irfanb
12.03.2010, 15:55
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına

İnmemiştir hele Kuran bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.

Tangerine Dream
12.03.2010, 16:02
Âkif İstiklal marşı yarışmasına para ödülü için katılmamıştı. Hasan Basri Bey, para meselesinin kaldırıldığını söyleyerek, Akif’in yarışmaya katılmasını sağladı. Âkif'in yazdığı marş, TBMM'de büyük bir coşkuyla kabul edildi. İşte o gün, Ankara'nın , o soğuğunda TBMM'ye ceketiyle gelen yani giyecek bir platosu dâhi olmayan Akif, ödül olarak kendisine verilen 500 TL'yi Darü'l Nisaiyye'ye bağışlamıştır.

"Kahraman ordumuza" diye başlayan İstiklal Marşı'nı Safahat'ına almayan Âkif'e neden almadığı sorulunca "O, benim değil, milletimdir" cevabını vermiştir.

Bilal'in dediği gibi ölümü çok hazindir...

Ruhun şâd olsun Âkif...



Bugün Cuma hutbesinin konusu buydu. Teşekkürler.

Dursun Kaplan
12.03.2010, 16:14
Nur içinde yat ustam. Mekanın cennet olsun.

Hasan ZAİMOĞLU
12.03.2010, 16:15
Gamsız İnsanlara Eğlence Gelirmiş Yaşamak, Yüreğin Hisli mi İşkencedesin, Talihe Bak !... M.Âkif.

Enes Başkaya60
12.03.2010, 17:02
Vatan ve İslam Şairimiz MEHMET AKİF ERSOY' u Rahmetle anıyoruz Nur içinde yat büyük üstat...

Adil ÖZGÜR
14.03.2010, 00:11
http://www.internethaber.com/images/gallery/1754/3.jpg (http://www.internethaber.com/hazir-cevap-unluler-foto-galerisi-1754-p4.htm)

Bir toplantıda bir genç Mehmet Akif'i küçük düşürmek için sorar;

-Affedersiniz, siz veteriner misiniz?

Mehmet Akif'in cevabı;

-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu.

K:İnternethaber.

Bu söylentiyi öğrencilik yıllarımdan beri okurum, ancak doğruluk derecesine şahsen hiç inanmıyorum. Aslında merhuma dil uzatan o kadar kişiler varki? Sadece kendisine değil, yazmış olduğu İstiklal Marşımızı bile hazmedemeyen hainlerle dolu Türkiye, onun için her kim hain ise, bu söylem onun için çok uygun düştüğünden köşesine eklemek istedim.

Sinan SARI
14.03.2010, 11:38
Şiiri sevemedim ama hayatımda okuduğum en güzel şiir kitabı Akif'indi.

Adil ÖZGÜR
14.03.2010, 15:45
Şiiri sevemedim ama hayatımda okuduğum en güzel şiir kitabı Akif'indi.

Şiiri sevmediğin, sevilen veya kişilik kazanılmaz. Yani şahsiyetle alakalıdır. Saygı duyulması gereken haklar arasına girer.

Ancak şiirin tarif ettiği o kadar huylar varki o duyguları, davranışları, düşünceleri ancak şiir ile tarif edebilirsiniz.

Şiir yazan insan romantikdir. Bazen dili ile konuşmasını unutur, düşünceleriyle konuşur. Dil ikinci planda kalır.

Bakın maneviyatta çok ileri gitmiş insanlardan örnek verelim. Anadoluda, Mevlana Hazretlerinin eserlerinin bir tanesi tamamen şiir olarak yazıldı.

Yunus Emre eğer bir mertebeye gelmiş ise tamamıyle şiirleri yüzünden gelmiştir.

Hoca Ahmet YESEVİ Hazretleri kalp gözü açık olan insanların davalarından vazgeçmeyene örnek olan kişilerin bir tanesi Molla Mansur'un idam edilmesindeki ulema geçinen insanları şiiri ile nasıl dövüyor. Haklı bir davayı haksıza çeviren sözde ulemaları nasıl dile getiriyor.

Çünkü şiirindeki konu çok ağır "ENEL HAK" bir kul Enel Hak olabilirmi? Olursa nasıl olur'u Hoca Ahmet YESEVİ Hazretleri şiiri ile nasıl ispat ediyor.

Mansur bir gün ağladı
Erenler rahm eyledi
Kırklar şerbet içirdi
Mansur değerin bilip

Mansur der ki “Enel Hak”
Erenler için doğru
Mollalar der yanlıştır
Gönlüne kötü alıp

Söyleme Enel Hakk’ı
Kafirsin Mansur, diye
Kuran da budur, diye
Öldürdüler taş atıp

Bilmediler mollalar
Enel Hakk’ın manasın
Kâl ehlihe hâl ilmin
Hakk görmedi münasip

Rivayette yazıldı
Onun hali bilinmedi
Mansur gibi evliya
Koydular dâra asıp

Sapıtmış, der mollalar
Şeyh Mansur öldürüldü
Kâfir diye öldürdü
Üçyüz molla toplaşıp

Külün göğe savurdu
Atıp deryaya saldı
Zevk denizi kabardı
Aktı derya kaynaşıp

O gündeki o derya
Kıldı efgan vaveyla
Aşıklara Allahım
Kılsın didarın nasip

Alem halkı toplandı
Mansur’a feryad kıldı
Mansur dostları kaldı
Kaldı orda ağlaşıp

Tevbe kıl Hoca Ahmet
Olur Hak’tan inayet
Yüzbin evliya geçti
Sır sırlara ulaşıp (N.K.Z)

T.C. tarihinin en mümtaz şairlerinden, devlet adamlarından bir tanesi de Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'dur. O Bizim manevi üstadımız dır. Ardından N.Fazıl gelir....

Ne mutlu sizlereki maneviyatı şiir ile tarif eden Milli Şairimizi övdünüz. Tebrik ederim.

İskender66
27.12.2010, 21:06
http://www.sagliksen.org.tr/files/sendikamizdan/insanhaklari/mehmetakif.jpg

Milli şair, destanların şairi Mehmet Akif Ersoy, bundan 74 yıl önce aramızdan ayrıldı. Yurtdışındaki hayatına, tedavi olmak için İstanbul'a gelerek son verdi. Ancak, 27 Aralık 1936 tarihinde, İstanbul'da sessiz sedasız vefat etti. Cenazesine, Asım'ın Nesli dediği gençler sahip çıkarak Edirnekapı Mezarlığı'na defnettiler. Ancak, Mehmet Akif'in cenazesi daha sonra yol çalışmaları sebebiyle Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi.

Akif, bir şiirinde;

Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu heyulayı da er geç silecektir
Rahmetle anılmak ebediyet budur amma
Sessiz yaşadım kim beni nerden bilecektir?

diyordu. Kim bilecek sorusuna, gençler vefatından sonra adeta ‘biz biliriz' diyerek kendisine sahip çıkmış, aynı duygunun yıllar sonrasına taşınmasına vesile olmuştur.

Mehmet Akif, edebiyat hayatında önceliği milletin sesine kulak vermeden yana kullandı, sanat için edebiyat yapanlardan olmadı. Mehmet Akif Ersoy'un ilk destanı, Çanakkale Şehitleri'ne, ikinci destanı ise Bursa'nın işgali üzerine yazdığı Bülbül'dür. Üçüncü olarak da İstiklâl Marşı'nı yazan Ersoy, milli marşımızı Safahat'a almayarak, bu şiiri milletine armağan ettiğini ifade etmiştir.


Vefatının üzerinden bugün 74 yıl geçmiş olmasına karşın, aynı heyecan ve duyguyla anılması de milletin, şairine karşı vefası olarak görülmeli.

Buradan Mehmet Akif Ersoy'u tekrar rahmet, minnet ve saygıyla anıyor, eserleri ve emanetlerinin yüzyıllar ötesine taşınacağına olan inancımızı belirtiyoruz. Ruhun şad, mekânın cennet olsun.

Oğuz ZEYTİN
29.12.2010, 12:46
Mili şairimiz Mehmed Akif ERSOY'un duasını hatırlayalım:

" O şiir bir daha yazılamaz, o'nu ben de yazamam. O'nu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değil, milletin malıdır. Benim, millete en kıymetli hediyem budur.

Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın."

Bir kez daha Allah rahmet eylesin.

Külünkoğlu
29.12.2010, 12:53
Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitleri'ne isimli şiirini yazdığında bu ülkede bile değildi. Nasıl bir duygu yoğunluğu ile yazdıysa artık.
Allah her insana vermiyor işte.

Mekanı cennet ruhu şad olsun. Allah rahmet eylesin inşallah.

Tangerine Dream
29.12.2010, 13:09
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir
Değil mi ortada bir sine çarpıyor yılmaz
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz

Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun.

sakaryalı.61
29.12.2010, 13:40
allah cennetiyle mükafatlandırsın inş. dava adamı m. akif ersoy. ecdadımızla ne kadar gurur duysak yinede azdır

Şühedâ gövdesi, baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, yâ Rab, ne Güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

antagonist
27.12.2011, 22:08
Ruhun şâd olsun Âkif... Vatan şairi...

farfara
28.12.2011, 12:22
Ne kendisine sahip çıkabildik ne de oğluna.Oğlu çöplükte vefat etmiş.Yazık.

Ba®ış
12.03.2012, 11:32
bugün İstiklal Marşımızın kabulünün 91.yılı.bu vesile ile büyük usta Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle analım.