PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İstanbul Dükalığını Yıkan Karadeniz Fırtınası!



tamuğ yamtar
24.12.2006, 19:02
Tercüman Gazetesinde Salıdan itibaren Yazı Dizisi var.

İlgilenen arkadaşları haberdar etmek istedim.

Aslında uygun yer değil başlık için ama, en çok ziyaret edilen yer olduğu için buraya yazıyorum.

Yönetici arkadaşlar uygun yere taşıyacaklardır zaten.

Enes Berfin
24.12.2006, 21:32
Basligin anlamini pek anlayamadim onun icin yorum yapamiyacagim.

Adem Erdoğan
24.12.2006, 21:51
İstanbul saltanatını yıkan karadeniz fırtınası.

Dükalık ta saltanat gibi bişey heralde bizansta.

Talat YAVUZ
24.12.2006, 21:59
buggunlerde medya çoştu trt de kaadeniz firtınası diye porgram yaptı eski oyunculara antrenörlere mıkrofon uzattı ozamna ki maçları kimleri yendiğmizi :)çok hoş bi duyguydu yaşatanlardan allah razı olsun.şu anki durumda bile hala bize bu en büyük olma gurulu şampıyonlukları yaşatanlara teşk.

CeSS
24.12.2006, 22:43
Bende (aslında bizde =kutoz,denizci61,since1967_ ,ben,) başlığı bugün bir gazete bayisinde gördük. Çok güzel bir başlık atmişlar. Salıdan itibaren Tercümancıyız , kaçırmayın...

maçkaloji
25.12.2006, 02:07
istanbul dükkalığı değil dünya krallığını yıkıcaz inşallah!!!!

sweetrose
25.12.2006, 07:08
Okumak isterdim; tatile kadar aldırayımda tatilde okurum...

Ertan 51
25.12.2006, 08:00
istanbulun dükalığını yıktık fakat iyi yönetilemediğimiz için saltanatını süremedik.o özlenen günlerin yeniden geleceğine ve istanbulun şikecilerine karşı yeni bir fetih yapacağımıza inanıyorum yeterki yeni sezonda iyi bir hoca dirayetli bir yönetim gelsin.

Tunga
26.12.2006, 16:58
Tercüman Gazetesinde Salıdan itibaren Yazı Dizisi var.

İlgilenen arkadaşları haberdar etmek istedim.

Aslında uygun yer değil başlık için ama, en çok ziyaret edilen yer olduğu için buraya yazıyorum.

Yönetici arkadaşlar uygun yere taşıyacaklardır zaten.


Sadece hatırlatayım... Gün bitiyor.

tsmaniac
26.12.2006, 18:37
istanbul dükalığını yıkan karadeniz fırtınası bitti yerine kendi çıkarları peşinde koşan istismarcıların oyuncağı haline gelen bir takım geldi

6Şafak Aydın1
27.12.2006, 01:15
Karadeniz fırtınası

26.12.2006
YAZI DİZİLERİ-4

BAŞLARKEN...
Öyle bir kent düşünün ki, vazgeçilmezlerini bir kalemde herkes sayar... Karadeniz denince akla Trabzon, Trabzon denince akla hep aynı şeyler gelir. İlk sırayı kimseye bırakmaz hamsi! Trabzon insanının masasında ekmeğidir, kalbinde sevgisi... Her Trabzonlu'nun evladıdır sanki. Fındıktır yöre insanının bir diğer ekmeği.
'Temel'lerin, 'Dursun'ların, 'Fadime'lerin kahramanlığındaki fıkralar neşe kaynağıdır, tüm Türkiye'nin. Ama bir başka değer vardır ki Trabzon'da, bir hafta boyunca sizlere o değeri enine boyuna aktarmaya çalışacağız. Yeri gelecek, bilgisayar başında coşup horon tepeceğiz, yeri gelecek Bordo-Mavi gözyaşları dökeceğiz...
Son yıllarda bir buruk Trabzonlu... Fındığını satsa da, hamsi ağları doldursa da, Karadeniz'i kemençe sesleri teslim alamıyor eskisi gibi. Neden mi? Trabzonspor... Büyüklüğüne kimsenin tek bir lafı yok... Türkiye'de 3 büyükler dükalığını yıkan, üst üste şampiyonluklarıyla Anadolu'nun 1 numarası olan, Avrupa zaferleriyle Avni Aker'i sallayan Trabzonspor dün gibi akıllarda...
Şampiyonluk özlemi 20 yılı aşsa da...
Bordo-Mavi fırtına eski günleri aratsa da...
'4. büyük' kolay olunmuyor. Kolay kolay da kaybedilmez!..

Heyecanlandık...
F.Bahçe ile başlayıp Beşiktaş ve G.Saray'la devam eden yazı dizisini nokta koymak, Türk futbolu olduğu kadar Trabzonspor'a haksızlık olurdu. Zaten Genel yayın Yönetmenimiz Ufuk Büyükçelebi de G.Saray dizisi bitmeden ilk sinyali çakmıştı. 'Trabzonspor için kolları sıvayın...'
Ancak, bu 3 kulübümüzün tarihine ışık tutarken, kaynaklar ne kadar geniştiyse, Trabzonspor için 'Ya Bismillah' derken işimizin bir hayli zor olduğunu gördük. Haksızlık etmeyelim, bire bir görüşmeler ve telefonlarla ilk işe koyulduğumuzda Trabzonspor'un doğuşundan bu yana geçen tarihinin bir o kadar gizemli, bir o kadar meşakkatlı, bir o kadar da heyecanlı olduğunu gördük. Demek istediğimiz tarih içinde tarih yatıyordu. Bildiklerimize yüzlercesini ekleyip, Trabzonspor için yayınlanan kitap ve dergilere de 4 kolla sarıldık. Bu araştırmada resim ve bilgi olarak zaman zaman imdadımıza, sevgili meslektaşımız Bülent Gürkan'ın 'Trabzonspor Efsanesi' kitabı yetişti. Çoğu zaman da 'www.trabzonspor.org.tr'den faydalandık. Tabii sevgili arkadaşımız Haluk Ayyıldız'ı... Ve bu dizinin sayfalara en güzel şekilde aktarmak için çalışan servisimizin acar sekreteri Serdar Sönmeztürk'ü de unutmuyoruz.
GÖRÜŞLERİNİZ İÇİN spor@tercuman.com.tr

Kavgadan doğan efsane
Rekabet, Karadeniz insanının doğasında var. İdmanocağı ile İdmangücü de, Trabzonspor'un temelini oluşturan iki kulüp. Bu iki tarihi kulüp birleşiyor, Türkiye'nin 4. büyüğü doğuyor. Ama binbir tartışmayla
Osmanlı'nın çöküş yılları... Birinci Dünya Savaşı öncesi çanlar ardı ardına çalıyor. Trabzon'un bugünkü Ortahisar Mahallesi... Yıllar boyu Trabzon'un tutkusu haline gelecek ateşi, Rumlar yakıyor. Ortahisar'ın parke taşları üzerinde Rumlar futbol oynuyor, Trabzonlu gençler meraklı gözlerle izliyor. Gel zaman, git zaman Rum gençlerine katılan Trabzonlular, futbol topuyla tanışıyor, bu yeni oyunu hemen benimsiyor. Her geçen gün çığ gibi büyüyen futbol sevgisi, 1. Dünya Savaşı döneminde sekteye uğruyor. Topu elden bırakan Trabzonlu gençler, silahlanıp cepheye koşuyor.
İLK KULÜP İDMANOCAĞI
1. Dünya Savaşı'nın ardından, gönüllerdeki futbol sevgisi, Trabzon'da yeniden ortaya çıkıyor. Şehrin dört bir yanında arsalarda top koşturan Karadeniz gençleri, daha sonra olayı daha organize bir hale getirmeyi hedefliyor. Fransızca öğretmeni Burhanettin Kahyaoğlu, Beden Eğitimi öğretmeni Sami Bey, Hifzirrahman Raşit Öymen, Tevfik Yunusoğlu, Kemal Özsubaşı ve Ali Yusufoğlu'nun gayretleri sonunda meyvesini veriyor. Takvim yaprakları 20 Ocak 1921'i gösterken, Trabzon'un ilk futbol kulübü olan İdmanocağı Sarı-Kırmızı renkleriyle kuruluyor. İdmanocağı'nı, zamanla İdmangücü, Necmiati ve Lise kulüpleri izliyor.
NEFES KESEN REKABET
Trabzon'daki futbol sevgisi gün be gün büyürken, Türkiye İdman Cemiyetleri ittifakinin kurulması ve örgütün Anadolu'ya yayılmasıyla, Kurtuluş Savaşı'nın ardından Trabzon'un iki kulübü arasında büyük bir rekabet başlıyor. İdmanocağı ile İdmangücü, F.Bahçe-G.Saray rekabetini gölgede bırakır bir mücadeleye tutuşuyor. Trabzon sanki Ocaklılar ve Güçlüler diye ikiye ayrılmış bir hale geliyor. 1923'te Trabzon'da ilk rnesmi lig maçları oynanıyor. Ilk sezon İdmanocağı sampiyon olurken, takip eden iki yılda Lise Takımı Ligi'ni zirvede tamamlıyor.
ÇATI KİM OLACAK?
1930-40 arası, Ocaklılar-Güçlüler rekabeti doruğa çıkarken, Lise 1940'tan sonra hem şampiyonlukları, hem de yetiştirdiği yıldızlarla bir adım öne çıkıyor. 1962-63 sezonunda Türkiye Ligi'nin güçlenmesi için dönemin Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak seferberlik başlatıyor. Proje, her ilde bir futbol takımının kurulmasını ve Türkiye Ligi'nde mücadele etmesini kapsıyor. Ancak Trabzon'da İdmanocağı-İdmangücü rekabeti, bu projenin önündeki en büyük engel olarak ortaya çıkıyor. Trabzon
spor adıyla bir kulübün kurulması fikri herkes tarafından benimsenmesine karşın, kulübün çatısı, renkleri büyük tartışmalara neden oluyor. Her gün üst üste toplantılar yapılmasına karşın, Ocaklılar da, Güçlüler de yeni kurulacak kulüpte kendi isimlerinin, hatta renklerinin hakim olmasını istiyor. Her gün umutla başlayan toplantılar, gereksiz ve sıkıntı veren kavgalarla son buluyor.
MASADAN MAHKEMEYE
Toplantılarda zaman zaman silahlar konuşuyor, karakollara, mahkeme salonlarına kadar uzayan tartışmaların önüne bir türlü geçilemiyordu. 21 Haziran 1966'da İdmanocağı, Martıspor ve Yıldızspor'un da katılımıyla Sarı-Kırmızı renklerle Türkiye 2.Ligi'ne alındı. Ancak, resmi yazının süresi içinde ilgililere tebliğ edilmemesi nedeniyle İdmanocağı'nın 2.Lig'de oynaması durduruldu. 20 Temmuz 1966'da bu kez İdmangücü, Karadenizgücü, Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla Trabzonspor kuruldu. Kulüp Kırmızı-Beyaz renklere sahipti. Ama bu kez de İdmanocağı, Danıştay'a başvurarak bu yeni oluşuma karşı çıktı.
YENAL'DAN KİLİT REST
Danıştay'dan çıkan, yürütmeyi durdurma kararının ardından ortalık yine karıştı. İşte bu noktada, dönemin Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi Yenal, rest çekerek İdmanocağı ve İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde Türkiye 2. Ligi'ne alınmayacaklarını bildirdi. Bu şokun ardından Trabzon'daki geceli gündüzlü toplantılar başladı. Yaşanan büyük tartışmalara karşın takvim yapraklarına 2 Ağustos 1967 günü, Trabzonspor'un kuruluş günü olarak geçti. İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesi, bir efsaneyi doğurmuştu.
BU DA RENK KAVGASI
Kuruluş sonrası bu kez de renk krizi çıktı. Ne İdmanocağı'nın Sarı-Kırmızı, ne de İdmangücü'nün Yeşil-Beyaz renklerini taşımamalıydı Trabzonspor. Trabzon'u ve Karadeniz'i simgeleyen renkler aranıyordu. Dört toplantıdan sonuç çıkmazken, beşinci birleşimde çözüm bulundu. Karadeniz'in gözbebeği olan Hamsi, Karadeniz'in yeni fırtınasına rengini verecekti. Hamsinin gümüş mavisi rengi ile gözlerinin bordosu üzerinde karar kılındı. Böylece, renk kavgası sona ermiş, Trabzonspor bugüne kadar gururla taşıdığı Bordo-Mavi renklere kavuşmuştu.

Trabzonspor'a hayat verenler
İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesiyle doğan Trabzonspor, Bordo-Mavili renkler altında yakın gelecekte Türk Futbol Tarihi'nde yerini alacaktı. Bir şehri kenetleyen fırtına, yola çıkmıştı
- Trabzon'da futbol bir yaşam biçimi. Bugün Trabzonspor'un aldığı sonuçlar, halkın yüzünün renginden, gazete satışlarına kadar çok şeyi etkiliyor. Ancak bu tablo, yılların getirdiği bir alışkanlık adeta... Öyle ki, bu futbol aşkı, Trabzon
spor'dan da önceye dayanıyor. İdmanocağı ile İdmangücü arasındaki rekabet, Bordo-Mavi fırtınanın kuruluşunu bile geciktirmiş! Sonunda, İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesi, bir efsane'nin, Trabzon
spor'un doğuşunu sağlamış...
- 1967 yılı da, Trabzon için sanki bir milad olmuş. Ocaklılar-Güçlüler rekabeti, o büyük yarış yerini 'tek yürek haline gelmiş' bir şehre bırakmış. Trabzonspor'u 'yeni doğan bir bebek' gibi şefkatle kucaklayan şehir halkı, o günden bu güne her zaman takımının yanında, her şartta destek veriyor. 40 yaşını kutlamaya hazırlanan Trabzonspor da, bu destekle hayat buluyor, bugün yaşadığı kötü günlere bu destekle göğüs geriyor.
Cihangir ÖZBAY-Hasan ERCAZİP

minerva
27.12.2006, 01:21
şu hiç unutulmamalıdır. Biz Trabzonspor olarak birşeyi gözterdik. O da sizin paranız, pulunuz, medya egemenliğiniz, siyasi egemenliğiniz bize kar etmez arkadaş. Biz Karadenizliyiz inatçıyız. Analamzıs yok üç büyükler beş köfte. Çıkarız dümdüz ederiz payitahtınızı.
Trabzonspor İstanbul'a atılmış bir tokattır.

hayat61
27.12.2006, 01:31
...edit...
(Tercüman daki yazının özetini koymuştum.Yazarken yazının tamamı konulmuş.Bu yüzden yazdıklarımı sildim.)

renac
27.12.2006, 19:35
off offf ne olurdu şampiyonluk yaşasak düşünemiyorum ya nasıl bir duygu o ya heralde 1 hafta hiç bişi moralimi bozamaz sırf eğlenirim ne güzel trabzonu inletiriz bırak trabzonu tüm türkiyeyi inletiriz ya

Ayaz
27.12.2006, 19:41
İstanbul saltanatını yıkan karadeniz fırtınası.

Dükalık ta saltanat gibi bişey heralde bizansta.

bir krallık içerisindeki en büyük toprak parçasıdır. sayıları bir kaç taneyi geçmez. örneğin ingilterede cornwall ve lancaster olmak üzere sade iki tane dükalık bulunmaktadır.

Kasım Hilal
27.12.2006, 20:16
Yalnız renk konusunda ben Trabzonspor drgisinde farklı bir yazı okumuştum zamanında..
Rengi hamsiden almamıştık sanırım!

Ayaz
27.12.2006, 21:55
maviyi gökyüzünden, bordoyu ise güneşin batışında ufukda beliren güneşin son ışıklarının vurduğunda deniz ile gökyüzünün birleşiminde görünen o güzel renginden alırız.. bi bakıma gücümüzü doğadan almaktayız..

kenone
28.12.2006, 02:01
4.büyük kelimesine takıldım ben
dükalığı yıkan efsane olan bir takım diye girip 4.büyük diye devam etmiş değerli gazeteci dostlar ...hala dükalığı tam yıkamadık bu ağızdan bir gün komple kurtarıcaz bütün türkiye yi yeniden devrim yapıcaz

sancakbeyi_61
28.12.2006, 12:56
offf offf bi sampiyon olsak yıkcaz ortalıgı ama..benım anlamadıgım hala böle bi efsaneye sahip olmalarına karsın fb gs bjk yi tutan serefsızler.sayıları cok az da olsa gördümmü sinir oluyorum.bunları trabzondan yok etmek en büyük hayalım şampiyonluktan sonra

Burçak
28.12.2006, 13:26
@Safakno61

Yazının tamamı bu mu acaba? ben kaçırmışım bunu yoksa alırdım gazeteyi.

6Şafak Aydın1
28.12.2006, 14:44
@Safakno61

Yazının tamamı bu mu acaba? ben kaçırmışım bunu yoksa alırdım gazeteyi.



Karadeniz Fırtınası

28.12.2006
YAZI DİZİLERİ-5

7 sezonluk Süper Lig hasretinin ardından gelen şampiyonluğun kutlamaları karnavalı aratmamış, sıra yeni sezon hazırlıklarına gelmişti. Ahmet Suat Özyazıcı ile yola devam kararı alındı, kadro da aynen korundu. Trabzon, 1.Lig’de de kendi çocuklarıyla yarışacaktı. İlk sezonunda ligi 9. sırada tamamlayan Bordo-Mavililer, Fenerbahçe’yi kupadan elemiş, finale kadar yürümüş, Beşiktaş ve Galatasaray galibiyetleriyle “Geliyorum” sinyalleri vermişti. Galatasaray ve Beşiktaş’ı geçerek alınan Kıbrıs Barış Kupası da gururla taşındı müzeye... 1975-76 sezonu öncesi Necmi Perekli yuvaya döndü. Özyazıcı’nın görev kabul etmemesi üzerine teknik direktörlük görevine de Şükrü Ersoy getirildi.
2. LİG’DEN ZİRVEYE
Sezonun ilk maçında İstanbul’da alınan galibiyet mutlu sonun habercisiydi sanki. İlk 4 hafta sonunda Bordo-Mavi bayrak ligin zirvesine dikilmiş, ancak daha sonra gelen puan kayıpları teknik kadroda değişime neden olmuştu. 13. haftada Özyazıcı yeniden dümene geçti. Kan değişimi işe yaramış, ilk yarı Fenerbahçe’nin ardından ikinci sırada kapanmıştı. Artık rota belli oldu. Karadeniz’in gençleri şampiyon olacaktı. Ve ligin bitimine iki hafta kala hayaller bir adım mesafedeydi. Göztepe deplasmanına F.Bahçe’nin 4 puan önünde giden Trabzonspor, 0-0 sona eren maç sonunda haykırıyordu: Türkiye’de artık 3 büyük değil, 4 büyük var... 2 sezon önce 2.Lig’de yer alan Karadeniz ekibi, şimdi Türkiye’nin zirvesindeydi.
DİNMEYEN FIRTINA
Anadolu ihtilali gerçekleşmişti ama Karadeniz’in inatçı gençlerinin hızı kesilmemişti. Türkiye Kupası penaltılar sonucunda kaçsa da, G.Saray’ı geçerek Cumhurbaşkanlığı Kupası’na, F.Bahçe’yi devirerek Başbakanlık Kupası’na uzanıyordu Bordo-Mavi eller. Bu büyük başarıya karşın bazıları, şampiyonluğu tesadüf görüyordu. Onları susturmak şart olmuştu. Hem de muhteşem başarılarla. Öyle bir sezon geçirdi ki Trabzonspor, Fenerbahçe’nin önünde ikinci kez şampiyonluğa yürümekle kalmamış, sezonu Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı da alarak 3 kupayla kapatmıştı. Bordo-Mavi fırtına tüm Türkiye’yi etkisi altına almış, “tesadüf” diyenlerin sesini de tamamen kesmişti!
1 SEZONDA 7 GOL
76 ve 77’de şampiyonluğu kimseye bırakmayan Karadeniz fırtınası, bir sonraki sezon Fenerbahçe’nin ardından ikinci sırayı alıyor, ancak yine de sezonu 3 kupayla kapatıyordu. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı kupaları yine Trabzon’a taşınmış, Türkiye Kupası’nda da zafer kimselere bırakılmamıştı. 1978-79 sezonu sancılı başladı. 2 şampiyonluğun mimarı Ahmet Suat Özyazıcı yerini Özkan Sümer’e bırakmış, Cemil, Kadir ve Ali Kemal yuvadan uçmuştu. Ancak bu yıl Şenol Güneş yılı oldu. Üst üste 11 maçta kalesini rakiplere kapatan tecrübeli eldiven, lig boyunca sadece 7 gol yedi. Bu sayede Trabzonspor’un 3. şampiyonluğu geliyor, Cumhurbaşkanlığı Kupası da F.Bahçe’nin elinden alınıyordu.
YILMAZ İLE İLK ZAFER
Gelenek 79-80 sezonunda da değişmedi. Fenerbahçe’nin önünde zafere ulaşan Trabzonspor, Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı Altay galibiyetiyle müzesine götürüyordu. 80-81’de uzun maratonun galibi Trabzonspor’du. Dile kolay... 7 yıllık 1.Lig serüveninde 5. kez şampiyonluk yaşıyordu Bordo-Mavili fırtına. 1981-82 ve 82-83 sezonları şampiyonluklardan uzak geçti. Tek teselli 82-83’te alınan Cumhurbaşkanlığı Kupası oldu. Ancak hasret kısa sürdü. 1983-84 sezonunda Fenerbahçe’ye 5 puan fark atan Bordo-Mavili ekip, 6. şampiyonluğun onurunu yaşıyordu. Türkiye Kupası da bir kez daha Bordo-Mavi ellerde yükseldi. 30 yaşındaki genç Başkan Mehmet Ali Yılmaz ilk zaferine ulaştı. Ama büyü bozuluyordu.

Bu zafer unutulmaz
- Türkiye’yi etkisi altına alan Trabzonspor fırtınası, 1976-77 sezonundan itibaren Avrupa’da da esmeye başladı. 1975-76 sezonundaki ilk şampiyonluğun ardından Trabzonspor, Türkiye’ye o günkü adıyla “Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası”nda boy gösterecekti. İlk rakip, İzlanda’nın Akranes takımı idi. Tarihinin ilk Avrupa maçına İzlanda’nın başkenti Rejkavik’te çıkan Bordo-Mavililer, Ali Kemal (2) ve Necmi’nin golleriyle 3-1 galibiyete ulaştı, Türkiye’ye zaferle döndü. Karadeniz ekibinde 3 kez gol kralı olan Necmi Perekli, Trabzonspor’un Avrupa’daki ilk golünün de sahibi oluyordu. Avni Aker’deki rövanşta da gülen taraf 3-2’lik skorla Trabzonspor’du.
2. turda Trabzonspor’un yolu bir dünya devi ile kesişti. Keagan, Hughes, Toschack gibi yıldızlarıyla Avrupa’yı kasıp kavuran Liverpool, 20 Ekim 1976’da Avni Aker’in konuğuydu. İngilizler, “En az 4 fark atarız” havalarıyla Türkiye’ye geldi. Ama futbolda kazanan sahada belli oluyordu. 63. dakikada Cemil’in attığı penaltı golüyle Trabzonspor, sahadan 1-0 galip ayrılıyor, Türkiye’yi sokaklara döküyor, Avrupa’da ses getiriyordu. Rövanşta sahadan 3-0’lık zaferle ayrılan Liverpool, 3. tura yükseliyordu. 1983-84 sezonunda Avni Aker’de bir başka büyük “cehennemden” çıkamadı. O dev, Altobelli, Zenga, Bergomi gibi yıldızlarıyla Inter’di. Tuncay’ın 88. dakikada attığı gol Trabzon’a UEFA Kupası’nda bir büyük zafer yaşattı.
Yarın:
Trabzonspor’da kupa hasreti
Avni Aker’de 3 yeni efsane
Barca ve Villa’ya futbol dersi
Hazırlayanlar:Cihangir ÖZBAY-Hasan ERCAZİP

medya bölümüne tasinmasi gerek ....

saglam
28.12.2006, 16:16
Adamlar yazi dizisi cikariyorlar ama, spor sayfasinda Yattara`nin sozlerini carpitip "ben donunce kume dusmeyecegiz" diye yazmaktan da kacamiyorlar!!!!




Yattara konusunda açıklama
http://www.trabzonspor.org.tr/images/haberpic/271206yattara.jpg
Basın Sözcümüz Zeyyat Kafkas, bir açıklama yaparak oyuncumuz Ibrahima Yattara’ya atfen bazı gazetelerde yer alan ifadelerin amacından saptırıldığının tespit edildiğini vurguladı.


Profesyonel Futbol Şube Menajeri Necmi Perekli’nin Antalya kampında Yattara’yla bir görüşme yaptığını ve bu konuda kendilerine bilgi verdiğini kaydeden Kafkas, “Buna göre oyuncumuzun farklı amaçla dile getirdiği söylemlerinin kamuoyuna bazı medya organlarınca yanlış aksettirildiğini üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız” ifadesini kullandı.

Kafkas, şunları söyledi: “Oyuncumuz Yattara, Menajerimiz Sayın Perekli’ye olayın doğrusunu aktarmış ve gazetecilerin yönelttiği soruya karşılık bırakın küme düşmeyi, takımın ikinci yarıda kendisinin de katılımıyla çok daha üst sıralara yükseleceğini bildirmiştir. Zaten bazı basın organlarında haber aynen bu şekilde yer almış ancak bazılarında da farklı yorumlarla okuyucuya aktarılmıştır. Yanlış anlamadan kaynaklandığını düşündüğümüz bu hatayı yapan değerli basın mensubu arkadaşlarımızı daha dikkatli olmaya çağırıyor, bu hatanın da aynı şekilde düzeltilmesini bekliyoruz.”

Kasım Hilal
28.12.2006, 16:17
maviyi gökyüzünden, bordoyu ise güneşin batışında ufukda beliren güneşin son ışıklarının vurduğunda deniz ile gökyüzünün birleşiminde görünen o güzel renginden alırız.. bi bakıma gücümüzü doğadan almaktayız..

Vaktim varken yazayım şimdi..
Efendim bizim meşhur İmanocağı ve İdmangücü birleşip Trabzonspor kuulduktan sonra renk konusunda bir ittifak sağlanamammış. Bir ara Kırmızı Beyaz olarak gerçekleştirmek isteseler de İdman gücü buna karşı çıkmış çünkü Ocak'ın renklerinde biri hali hazırda kırmızı imiş. Daha sonra bir büyüğümüz (ki adını şu anda hatırlayamadığım için özür diliyorum) son kararı vermiş ve bu iki ağır gruptan her birinin birer renk söylemelerini teklif etmiş. Nihayetinde gruplardan biri "Koyu bordo" diğeri de "Açık mavi" rengini söylemişler ve bizim rengimiz de
"Bordo Mavi" olarak kararlaştırılmış. dediğim gibi bu yazıyı Trabzonspor dergisinden okuduğuma kesinlikle eminim. Şu anda evimde olmadığım için kontrol edemiyorum en kısa zamanda onları da size sunarım (hangi sayının hangi sayfasında olduğunu bildiririm)..

saglam
28.12.2006, 16:31
Artık bütün resmi işlemler tamamlandıktan sonra sıra gelmişti Trabzonspor'un renklerine. Renk bulmak öyle kolay olmadı. Trabzon'da uzun yıllar süren İdmanocağı-İdmangücü rekabetinde Sari-Kırmızı ve Yeşil-Beyaz renkler hakimdi. Trabzonspor'un renkleri bu renklerin dışında olmalıydı. Trabzon'u ve Karadeniz'i simgeleyen renkler aranıyordu. Bu konuda yarışma açılması da gündeme geldi ancak sonra vazgeçildi. Renk için geceli gündüzlü toplantılar düzenleniyordu. Dört toplantıdan sonuç alınamamıştı. Beşinci toplantıda her şey bitecekti. Artık taraftarın da sabrı kalmamıştı. Dönemin Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak sorunu çözmeye çalışırken Federasyon Genel Müdürü Ulvi Yenal'ın makamında toplanan taraflar iki kulübün renklerinden farklı bir rengin seçilmesi üzerinde yoğun tartışmalar gerçekleştirirler. Yaşanan gelişme üzerine sabrı taşan Yenal iki kulübün temsilcilerinden birer renk seçmesini talep eder. Böylelikle İdmanocağı grubu "koyu bordo", İdmangücü ise "açık mavi" üzerinde görüş bildirir. Sonuçta Trabzonspor'u kuran iki köklü kulüp renk konusunu "BORDO-MAVİ" diye karara bağlarlar. Böylece bir haftadır şehirde süren renk kavgası sona erer ve Trabzonspor Bordo-Mavi renklerine kavuşur.

http://www.trabzonspor.com/bolum.asp?MainID=448&PID=481&HaberID=27645

tamuğ yamtar
28.12.2006, 20:56
27.12.2006

KARADENİZ'de "olmazsa olmaz"dı iddia... Ve fırtına, 6 sezon sonunda hedefe ulaştı.

TRABZON'da BAYRAM VAR!

2.Lig'deki ilk yılını 6.sırada kapatan Boro-Mavi fırtına, şampiyonluk için yanıp tutuşmaya başladı. Çekirge iki kez sıçradı, 1.Lig bileti iki yıl üst üste son maçta kaçtı. Ama 73-74 sezonunda zafer Trabzonspor'undu.

Ocaklılar-Güçlüler kavgasını noktalayıp tek bir çatı altında toplanan, renk tartışmasını da "hamsi formülü" ile aşan Trabzonspor, artık gözünü lige dikmişti. 1967-68 sezonunda 2.Lig'de Beyaz Grup'ta mücadele edecekti Bordo-Mavililer. Ali Osman Ulusoy başkanlığındaki yönetim, Halil Özyazıcı'yı teknik direktörlük görevine getirmiş, çalışmalar başlamıştı. Sezon, Güneşspor deplasmanında alınan 3-1'lik mağlubiyetle başladı, sürdü gitti. Bu maçta takımın tek golünü atan Osman, Trabzonspor'un ilk golcüsü olarak tarihe geçiyor, takımda gelecekte başkanlık koltuğuna kadar yükselecek Özkan Sümer ile genç Atay Aktuğ da yer alıyordu.

İLK YILINDA ALTINCI

Halil Özyazıcı ile başlayan sezon, Harun Kırman'ın teknil direktörlüğünde sürmüş, Trabzonspor 2.Lig'deki ilk yılını 45 puanla altıncı sırada kapatmıştı. Bir sonraki sezonu Bordo-Mavililer 39 puanla 4. sırada kapatırken, Necmi Perekli 22 golle "Gol Kralı" oluyordu. Ama şampiyonluk ateşi kenti sarmıştı artık. 1969-70 sezonu için kollar sıvanmış, başkanlık koltuğuna geri dönen Ali Osman Ulusoy, kesenin ağzını açmıştı. O dönem için inanılmaz bir para olan 1 milyon 200 bin lira karşılığında 14 transfer yapılıyor, yeni teknik patron Metin Karlıklı'dan tek bir şey isteniyorsu: "Şampiyon yap bizi..." Ancak lig sonunda derece yine 4.'lüktü.

100 BİN LİRA PRİM!

2.Lig'de 3 sezon geride kalırken, Karadeniz'de sabırsızlık da başladı. 1970-71 sezonunda takım içinde geniş çaplı bir revizyon yaşanıyor, Romanya'dan getirilen Koska da Trabzonspor tarihinin ilk yabancısı oluyordu. Ancak bu sezon, Trabzonspor'un 2.Lig'deki en kötü deneyimi oldu ve Bordo-Mavililer, sekizincilikte kaldı. 71-72 sezonu için Giresun ve Samsun'u 1.Lig'e çıkaran Kamuran Soykıray'a transfer için sınırsız imkanlar sunulurken, ağızları açık bırakacak bir söz verildi: "Şampiyon olalım, 100 bin lira senin." 1971 Türkiyesi'nde bu bir servetti. Toplam 8 8 futbolcu alındı, 7 futbolcu gönderildi. Son haftaya kadar her şey toz pembeydi!

Son hafta öylr bir maç vardı ki, nefesleri kesecek türden. 37 puana sahip iki takım Ankara'da kapışacaktı. Trabzonspor, ligin ilk yarısında 6-1 yendiği PTT ile berabere bile kalsa, averajla şampiyon olacaktı. Maç başladı, ilk yarı golsüz bitti. Ama 55. dakikada Zeki'nin golü Ankara'dan başlayıp Trabzon'a kadar yayılan bir hüznün sebebi oldu. Trabzonspor beraberliğin yeteceği maçı 1-0 yitirmiş, şampiyonluk bileti PTT'ye gitmişti. 1972-73 sezonu öncesi genç Kral Necmi, Giresunspor'un yolunu tutarken, genç bir kadro kuruluyor, Trabzonspor'un tarihine geçecek iki isim tarnsfer ediliyordu: Şenol Güneş ve Ali Kemal Denizci.

BİR BÜYÜK HAKSIZLIK

Şampiyonluk bir yıl önceki gibi yine son haftaya kaldı. 39 puanlı iki takımdan Kayserispor 3 gol averajla Trabzon'un önünde zirvedeydi. Son hafta komşu Ordu, Kayseri ile kapışacak, Trabzon'un rakibi Gençlerbirliği olacaktı. Şampiyonluk yolu, Kayseri'nin attığından 4 fazlasını Gençlerbirliği ağlarına göndermekten geçiyordu. Ama "kader" Trabzonspor'a bu şansı bile tanımadı. Gençlerbirliği "yeterli güvenlik sağlanmadığı" için Trabzon'a gelmedi, maç 3-0 Bordo-Mavililer lehine tescil edildi. Federasyona yapılan itirazlar, Mecli'teki tartışmalar sonuş vermedi. Kayserispor şampiyon olmuş, 1.lig umutları bir başka bahara kalmıştı.

VE BÜYÜK ZAFER

1973-74 sezonunda "öze dönüş" parolasıyla girilmiş, genç hoca Ahmet Suat Özyazıcı takımın başında kalmıştı. Kalede Şenol, önünde Turgay-Şener, Necati Bekir ve Cemil'den örülü savunma rakiplere geçit vermiyor, Bordo-Mavili fırtına adım adım şampiyonluğa yürüyordu. Türkiye Kupası'nda 0-0'lık maçın rövanşında İstanbul'da Trabzonspor'u güç bela 3-2 geçen Fenerbahçe'nin efsane hocası, "Bu takımın 2.lig'de ne işi var" sözleriyle yiğidin hakkını yiğide veriyordu. Didi'nin merakı fazla sürmedi. Ligin bitimine 3 hafta kala Gaziantep'i 1-0 yenen Trabzonspor, 7 yıllık hasrete noktayı koydu, 1.Lig'e yükseldi. Şimdi Trabzon'da bayram zamanıydı.

6Şafak Aydın1
29.12.2006, 22:09
Karadeniz fırtınası

29.12.2006
YAZI DİZİLERİ-5

1983-1984 sezonunda altıncı şampiyonluğa ulaşan Trabzonspor’da, zaferler yerini bir anda kahırlara bıraktı. 12 yılın özlemi 1996’da dinmek üzereyken F.Bahçe yenilgisi hayalleri yıkmış, iki taraftar da bu acı sonrası intihar etmişti
HASRET YILLARI
Dile kolay... 2.Lig’den gelip 10 sezon içinde 1.Lig’in tartışmasız en büyüğü olmak. 10 sezon içinde 6’sı şampiyonluk olmak üzere 18 kupayı Trabzonspor’un müzesine taşımak. Ancak büyü bozulmuştu bir kere. 1984-85 sezonuna Başkan Mehmet Ali Yılmaz’ın, “Trabzonspor artık Türkiye sınırlarını aşmıştır. Amacımız Türk Futbolu’nu Avrupa’ya ve dünyaya tanıtmaktır” sözleriyle başlayan Bordo-Mavililer sezonu şampiyon F.Bahçe’nin 8 puan ardında, Başbakanlık Kupası tesellisiyle kapattı. Sezon içinde yıllarca ismi şampiyonluklarla anılan Özkan Sümer’in görevden alınması herkesi şaşkına çevirmiş, 1985-86 sezonuna Trabzon tarihinde bir “ilk”e imza atılarak başlanmıştı.
İLK YABANCI HOCA
Evet, Trabzonspor’un teknik direktörlük koltuğunda şimdi bir yabancı oturuyordu: Sundermann. Jurgen Groh da 15 yıl aradan sonra Trabzonspor’un ikinci yabancı futbolcu oldu. Karadeniz’in hırçın çocuklarıyla Türkiye’yi titreten Bordo-Mavililer, şimdi kurtuluş için yabancı ellerdeydi. Ancak aşı tutmadı. Ne Sundermann, ne daha sonra görev alan Biskup, Urbain Breams o görkemli günleri geri getirebildi. 1985’te alınan Başbakanlık Kupası’nın ardından 1992’ye kadar eller hep boştu. Taa ki, mucize Türkiye Kupası şampiyonluğuna kadar. Çeyrek finalde G.Saray’ı, yarı finalde Beşiktaş’ı eleyen Karadeniz ekibi, finalde Bursaspor’un karşısına çıkmış, deplasmandaki ilk maç 3-0’lık bir hüsranla sonuçlanmıştı.
MUCİZEVİ KUPA FİNALİ
Finalin ikinci ayağında 4 fark gerekiyordu Trabzonspor’a. Bir yıl daha kupasız tamamlanmak üzeriydi. Ama eski günlerden kalma bir ruh vardı o gün sahada. Tribünlerde de “zafere inanmış” 21 bin kişi vardı. Henüz 1. dakikada Hami açtı gol perdesini, ama Bursaspor’un Vedat’ın golü umutları kırıyordu. Önce Hami, sonra Orhan skoru 3-1’e getirdi, Hamdi heyecanı doruğa çıkardı: 4-1. Öyle ki, Başkan Sadri Şener bile maçı izleyememiş, kendini şeref tribünü salonuna atmıştı. Kupa hala Bursa’nın ellerindeydi. Ama... Bitime 4 dakika kala Şehmuz’un ağlara giden vuruşu Türkiye Kupası’nı Bursa’nın ellerinden söküp, Avni Aker’in göbeğine indiriyordu: 5-1. 84’ten sonra ilk kupa 92’ye nasip oldu!
PARREİRA’YA KARŞI GÜNEŞ
1993-94’te Başbakanlık Kupası “teselli ikramiyesi” gibiydi. 1994-95’te ise ligi Beşiktaş’ın 3 puan gerisinhde ikinci sırada kapatan Bordo-Mavililer, hem Türkiye Kupası, hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı müzesine götürüyordu. Bu iki kupanın, ezeli rakipler G.Saray ve Beşiktaş’ın elinden alınması da keyif vermişti. Ancak asıl özlem şampiyonluktu. 1983-84’ten sonra o özlemle beklenen sevgili 1995-96 yılında kolların arasına alınmıştı adeta. 1994 Dünya Kupası’nı Brezilya’ya kazandıran Parreira yönetimindeki Fenerbahçe’ye karşı, efsane kaleci Şenol Güneş yönetiminde mücadele ediyordu Trabzonspor. Ali Şen başkanlığındaki F.Bahçe de, Bordo-Mavililer gibi şampiyonluğa susamıştı.
KARA BÜYÜ VANSPOR
Son 5 haftaya girilirken, Trabzonspor 4 puanlık bir avantaja sahipti. Üstelik tek rakibi olarak kalan F.Bahçe ile Avni Aker’de oynayacaktı. 30. haftada bir büyü vardı sanki Trabzon’un üzerinde. Ligin ilk yarısında deplasmanda 5 gol attığı Vanspor’u konuk eden Bordo-Mavililer, maç boyunca tam 21 net pozisyona giriyor, ancak top bir türlü ağlara gitmiyordu. Kara büyü etkisini gösteriyor, 21 pozisyonda kalesini korumayı başaran Vanspor, Erkan’ın attığı tek golle Avni Aker’den 3 puan çıkarıyordu. Kimsenin hayal edemediği bu sonucun ardından F.Bahçe ile aradaki puan farkı 1’e indi. Vanspor şokunu, 4-1’lik İstanbulspor zaferi ile atlatan Trabzonspor’un şampiyonluk için önünde sadece 3 maç kalmıştı.
ÖLDÜREN MAĞLUBİYET
Tarih: 5 Mayıs 1996... Yer: Avni Aker Stadı... Rakip: F.Bahçe... Ligin final maçıydı adeta. 12 yılın özlemiyle zafere susamış olan Trabzonlular, maçtan 10 saat önce Avni Aker tribünlerini tıka basa doldurdu. Maç da “rüya gibi” başlamıştı. Abdullah’ın 20. dakikada attığı golle Trabzonspor 1-0 öne geçmiş, ilk yarı bu skorla tamamlanmıştı. İkinci yarıda F.Bahçe’nin atacağı 1 gol bile dert değildi! Ama “kara büyü” bir kez daha hortladı. Oğuz ve Aykut’un golleriyle Trabzon ölüm sessizliğine bürünüyor, şampiyonluk vefasız bir sevgili gibi Avni Aker’i terkediyordu. Mehmet Dalman ve Hüsnü Civelek adlı iki taraftar bu acıya dayanamıyor ve intihar ediyordu. Şampiyonluk kaçmış, kazanılan Başbakanlık Kupası kimseyi tatmin etmemişti.

Barca ve Villa’ya ders
Türkiye’de şampiyonluklara uzak kalsa da, Bordo-Mavi fırtına Avrupa’da ses getiren zaferlere devam ediyordu. 1990-91 sezonunda Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda mücadele eden Karadeniz ekibinin yolu, Barcelona ile kesişti. Zubizaretta, Koeman, Bakero, Stoitchkov gibi yıldızlarla süslü Katalan ekibi, 19 Eylül 1990’da Avni Aker’in konuğuydu. Tüm Avrupa, Barcelona’nın kaç fark atacağını tartışırken, “Karadeniz ruhu” bir kez daha ortaya çıktı. Johan Cruff’un talebelerini K.Hamdi’nin golüyle dize getiren Trabzonspor, tarih yazıyordu. Bir sonraki sezon bugünün yenilmez armadası Lyon ile kapışan Bordo-Mavililer, deplasmanda 4-3, Avni Aker’de 4-1 yendiği Fransızlara futbol dersi verdi. 18 Ekim 1994’te de Avni Aker bu kez Aston Villa’ya “cehennem” oluyor, 1-0’lık galibiyette altın gol K.Orhan’dan geliyordu.

Trabzon’da bir dünya yıldızı: PFAFF
1988-89 sezonunda Türkiye’ye dünya markası bir kaleci geliyordu. F.Bahçe, Toni Schumacher’i almış, o sezon rekorlar kırarak şampiyon olmuştu. Trabzonspor’un başkanlık koltuğuna geri dönen Mehmet Ali Yılmaz ise bir sezon sonra Schumacher’i aratmayacak bir ismi İstanbul’a getirdiğinde herkes ayağa kalktı. Belçika Milli Takımı ve Bayern Münih’in dünyaca ünlü kalecisi Jean-Marie Pfaff Trabzonspor’daydı. Ancak Belçikalı’nın Trabzon macerası pek parlak geçmerdi. İlk olarak Teknik Direktör Şenol Güneş ile arasına kara kedi girdi. Bu kriz, Güneş’in gidişi ile aşıldı. Ancak ligin ikinci yarısında Pfaff’ın formsuzluğu sıkıntı yarattı. Yönetim5 Mayıs 1990’da sürpriz bir karar aldı: Pfaff’ın kulüple ilişiği kesilmişti!
Hazırlayanlar: Cihangir ÖZBAY-Hasan ERCAZİP

Tunga
29.12.2006, 23:04
Tamuğ Yamtar sayesinde başladığından beri alıyorum Tercüman'ı. Öncelikle aslında onlara teşekkür etmemiz lazım diye düşünüyorum.

Ama hayal kırıklığına da uğradım. Hani ben çok değişik grafikler, resimler ve bilgiler beklerken daha ilk gün kulüp renklerinin çıkışı konusundaki bilgiden sonra soğudum biraz açıkçası.

Demek ki bizler, aslında bilinmesi gereken herşeyi öğrenmişiz. Bu da tesellisi.

macka61
29.12.2006, 23:47
hey gidigünler ne zaferler yaşamışız keşke bizede görmek nasip olsaydı