PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Şenol Güneşi Anlamak



ibrahim
31.12.2016, 03:35
Stadyuma ve tesislere isminin verilmesinden tam olarak 12 gün geçti. Bu geçen süre içinde sabahım akşamım gecem gündüzüm bu son beş senedir verdiğimiz mücadeleyi ve Şenol Güneşin Trabzonsporu bıraktıktan sonraki sürecini düşünmekle geçti.

Daha önce bu sayfalarda stadyuma Şenol Güneşin isminin verilmesini belli başlı sebeplerle eleştirmiştim. Eleştirilerimin odağında Şenol Güneşin kendisi değil, Trabzonspor'dan ayrıldıktan sonraki davranışları ve söylemleri vardı. Kendisinin 40 senedir tanıdığı, bildiği benim ise son 5 senedir tam olarak ne olduğunu idrak edebildiğim Türkiye futbolundaki istanbul odaklı düzenin bir parçası olmasını hazmedememem ve bu hazmedemediğim hadisenin Trabzonspor camiası tarafından kabul görmesi beni kulüpten iyice uzaklaştırmıştı.

3 Temmuz şike sürecinden beri Trabzonsporun önde gelenlerinin bu konudaki duyarsızlıkları ve kişisel çıkarlarını gözetmesi, camiayı bir araya toplayamayıp derin bir sessizliğe gömülmesi benim bu konudaki mücadele azmimi sadece kamçılarken, camiada en çok değer verdiğim Şenol Güneşin istanbul düzeninin küçük veledine gidip söylemlerini değiştirmesi bütün mücadele hevesimi yerle bir etmişti.

Televizyonlara ve gazetelere sanki Türkiye futbolundaki her bir şey normalmiş gibi verdiği demeçler, yeni kulübünün yolunun açılmasında emeği geçen futbol baronlarının kıyaklarını yok sayarak haketmediği maçların sonundaki istanbulvari söylemleri, konu Trabzonspor iken duygusuz tek tonda konuşmaları, yani kısaca kendisini Şenol Güneş yapan değerleri hiçe saydığını düşünmem deyim yerindeyse yerle bir etti tüm duygularımı.

Son beş senedir şike meselesinden sonra tam anlamıyla Trabzonspor'a bağlanmış, 90 klasör tape okuyup yukarda bahsettiğim düzenin iç yüzünü görmüş, Trabzonspor uğruna 6222'li maddeden sonra çocukluğundan beri kurduğu çevreden ayrılmış vatandaşlıktan çıkmış bedel ödeyen biri olarak çok ağrıma gitti bu durum.

Bu durumda bu davanın peşinden koşmanın anlamsız olduğu kanısına vardım, bırakıyorum mücadeleyi de Trabzonsporu da derken şike davasındaki avukatımız Nusret Yılmaz'ın "Geldiği yeri ve gideceği yeri bilmek" başlıklı bir Facebook paylaşımına denk geldim Şenol Güneş hakkında.

Tüm bu düşüncelerimin ışığında zor da olsa Şenol Güneş'in perspektifinden bakmayı denedim. O cümle aslında çok şeyi özetliyor.

Camianın önde gelenlerinin kabuklarına çekilip ite köpeğe meydanı boş bırakması sadece beni değil, aslında Şenol Güneşi de aynı şekilde umutsuzluğa itti. Benim son beş senede görüp bildiğim ve ülke futbolundan soğumama sebep olan ne varsa, onun on mislisini 40 senedir gören bir adama çekip gitmesini çok gördüm ve kızdım boş yere. Hayatı boyunca kendisine engel olup bütün emeklerini çalan adamları sadece 3 Temmuzun sonuçlanmasıyla değil, tüm engeller kalkınca yakalağı başarılarla da alt edebileceğini düşünemedim.

İnsan sevdiği yerden kroşeyi yemiş gibi hisseder bazen. Kızar, öfkelenir, anlam veremez bazı şeylere. Anlayabilmek için sadece susmak ve bir süre kendi halinde kalmak da yetiyormuş demek.

Bu forumda attığım son mesaj bu saatten sonra geçerli değildir.

Başta Yiğit Gayretli olmak üzere bu konu yüzünden ters yaptığım herkesten özür diliyorum. Canımsınız.

Saygılar, sevgiler.

Yiğit Gayretli
31.12.2016, 11:28
Sen de canımsın İbrahim. Olayı bu şekilde değerlendirebilme olgunluğunu göstermen bile yeterli. Fikrinin değişip değişmemesinin önemi yok benim açımdan...

U.Sadıkoğlu
31.12.2016, 12:15
Altına imzamı atarım bir ara Şenol Güneş'e haddim olmayan laflar söyledim sarfettim bunlar için kendimden utanıyorum desem yeridir. Hoca bu camianın yetiştirdiği en büyük değerlerden birisidir bende İbrahim gibi sevdiğime haddinden fazla öfkelenen bir aşık gibiydim belki de...

Umarım Şenol hocayı bir gün başkanlık koltuğunda görürürüz.

My
31.12.2016, 12:47
Başkan mı :)

Umutsuzluktan ve kendini ispat için şikecilere katılıp kendini ve emeklerini inkar etmiş. Bu da mazeretten kabul görmüş :) E güzel.