Naim
04.12.2006, 19:27
"Öyleyse Öl Sezar!..."
Ne buyurmuştu bir “Devlet büyüğümüz”(!) kongreden önce :
“İki çıplak bir hamama yakışır!”
Çıplaklardan biri İskender Önal, diğeri de Özkan Sümer’di.. Bu hakarete muhatap olabilmek için işledikleri günah neydi peki : Trabzonspor Kulübü Başkanlığına aday olmak!.. Bak şu haddini bilmezlere!..
Çıplaklıklarından kasıt, ceplerindeki paranın, diğer aday Nuri Albayrak kadar çok olmaması idi zahir.. Öyle ya, Albayrak paralıydı, güçlüydü, Başbakanın arkadaşıydı, lobisi kuvvetliydi, medya patronuydu.. Daha neler neler!..
Başbakanın arkadaşı lobisi kuvvetli medya patronu paralımı paralı Nuri Albayrak, yıldız sözü de verdi, stadı da yapacağım dedi, şampiyonluk zaten çantada keklikti..E diğer iki aday da zaten çıplak ilan edilmişti; delegeye de Albayrak’a oy vermek düştü!..
Ne hazindir ki, şimdi bakın en çok şikayeti olanlar kongrede Albayrak ve ekibine oy atanlar.. “Aman bir olalım, kulübe sahip çıkalım, zaman kavga zamanı değildir” diyenler de tercihini Önal ya da Sümer’den yana kullananlar!..
Dönüp dönüp eskiyi konuşmanın hiçbirimize bir faydası olmayacak.. Delege büyük bir hata yaptı, bu hatanın bedelini de Trabzonspor ödüyor ve daha da ödeyecek gibi gözüküyor.. Şimdi ne yapmak lazım onu konuşalım..
Bir yönetim kurulunun başarısızlığını anlamak için daha neye ihtiyacı olabilir? Bu nasıl bir yüzsüzlüktür ki kendinden başka herkeste hata bulmak yanlışını defalarca tekrar ettirir insana?
Lazaroni’yi alan ben miydim? Onu kovan ve yerine Ziya’yı alan ben miydim? Musampa’yı alan? Fatih Tekke’yi satan? Fatih Akyel’i önce alan, sonra kaptan yapan, en sonunda da çok kritik bir maçtan önce kadro dışı bırakan? İyi bir kaleci yerine sol kanada beş eleman alma iş bilmezliğini gösteren? Geriden top çıkartacak bir futbolcu alma gerekliliğini göremeyen? 3 hoca 20 futbolcu transfer edip yine de küme düşmemek için oynayan bir kadro yaratan? 22 trilyon borçlandıran? Hem kasadaki, hem de Fatih’in transferinden gelen parayı har vurup harman savuran?
Hadi soralım hep beraber, “Hocamızın elinde sihirli değnek var” diye buyuran Nuri Albayrak’a : Nerede şimdi o değnek? Neremize kaçtı acaba? Tekrar soralım, “Neşteri zamanında vurduk” diyen Nuri Albayrak’a : Bu neşteri vururken şah damarımızı kesmiş olmayasın?
Ama yoookkkk..
Bütün bunlar müstahaktır bize..
Sen ki ey Trabzon, otuz bin kişi yürüdün haksızlık karşısında.. Eğilmedin, bükülmedin, kinini içine attın ve haksızlık yapanlara en iyi dersi verdin sandıkta, sonra anlat bakalım ne değişti de güçlü gördüğüne yaltaklanma ihtiyacı hissettin?!..
Ne oldu da başkaldırdığın sistemin kucağına bırakıverdin kendini? Tek istediğin şampiyonluktu öyle mi? Tek beklentin başarıydı öyle mi? “Ezmesinler bizi sahada, başımız yukarda olsun sokakta yürürken” diyordun öyle mi?
Oysa anlamadığın, senin başının dikliğinin sebebiydi..
Sen, zaferden zafere koştuğun için değil, bu kirli arenada verdiğin onurlu mücadele için başın dik geziyordun sokakta..
Sen, birilerinin desteğine ihtiyacın olmadan sahadaki o dimdik duruşunla dışarıda dolaşan bizlerin yüzünü hiç yere indirmiyordun..
Birileri “Yeter ki şampiyon ol da nasıl olursan ol” dediği anda varoluş sebebini kaybedişinin de altına imza atıyordun aslında..
Onurunu, şerefini, o dimdik, o yılmaz ve yıkılmaz görülen sert duruşunu başarıya tercih edenler, asıl şimdi yürürken kaldırmasınlar başlarını yukarıya..
Ve eğer sen de öyleysen şimdi.. ve eğer senin de silkinip bu pislikleri üzerinden atacak gücün kalmadıysa..
Öyleyse öl!...
Yusuf Reha Alp
bu GüzelimYazıya genelde konu açmadım
bir konu içerisinde gitmesinede içim elvermedi
Düşünenler için ne güzel Örnekler var :(
Yazacak başka Kelime bulamıyorum
Ne buyurmuştu bir “Devlet büyüğümüz”(!) kongreden önce :
“İki çıplak bir hamama yakışır!”
Çıplaklardan biri İskender Önal, diğeri de Özkan Sümer’di.. Bu hakarete muhatap olabilmek için işledikleri günah neydi peki : Trabzonspor Kulübü Başkanlığına aday olmak!.. Bak şu haddini bilmezlere!..
Çıplaklıklarından kasıt, ceplerindeki paranın, diğer aday Nuri Albayrak kadar çok olmaması idi zahir.. Öyle ya, Albayrak paralıydı, güçlüydü, Başbakanın arkadaşıydı, lobisi kuvvetliydi, medya patronuydu.. Daha neler neler!..
Başbakanın arkadaşı lobisi kuvvetli medya patronu paralımı paralı Nuri Albayrak, yıldız sözü de verdi, stadı da yapacağım dedi, şampiyonluk zaten çantada keklikti..E diğer iki aday da zaten çıplak ilan edilmişti; delegeye de Albayrak’a oy vermek düştü!..
Ne hazindir ki, şimdi bakın en çok şikayeti olanlar kongrede Albayrak ve ekibine oy atanlar.. “Aman bir olalım, kulübe sahip çıkalım, zaman kavga zamanı değildir” diyenler de tercihini Önal ya da Sümer’den yana kullananlar!..
Dönüp dönüp eskiyi konuşmanın hiçbirimize bir faydası olmayacak.. Delege büyük bir hata yaptı, bu hatanın bedelini de Trabzonspor ödüyor ve daha da ödeyecek gibi gözüküyor.. Şimdi ne yapmak lazım onu konuşalım..
Bir yönetim kurulunun başarısızlığını anlamak için daha neye ihtiyacı olabilir? Bu nasıl bir yüzsüzlüktür ki kendinden başka herkeste hata bulmak yanlışını defalarca tekrar ettirir insana?
Lazaroni’yi alan ben miydim? Onu kovan ve yerine Ziya’yı alan ben miydim? Musampa’yı alan? Fatih Tekke’yi satan? Fatih Akyel’i önce alan, sonra kaptan yapan, en sonunda da çok kritik bir maçtan önce kadro dışı bırakan? İyi bir kaleci yerine sol kanada beş eleman alma iş bilmezliğini gösteren? Geriden top çıkartacak bir futbolcu alma gerekliliğini göremeyen? 3 hoca 20 futbolcu transfer edip yine de küme düşmemek için oynayan bir kadro yaratan? 22 trilyon borçlandıran? Hem kasadaki, hem de Fatih’in transferinden gelen parayı har vurup harman savuran?
Hadi soralım hep beraber, “Hocamızın elinde sihirli değnek var” diye buyuran Nuri Albayrak’a : Nerede şimdi o değnek? Neremize kaçtı acaba? Tekrar soralım, “Neşteri zamanında vurduk” diyen Nuri Albayrak’a : Bu neşteri vururken şah damarımızı kesmiş olmayasın?
Ama yoookkkk..
Bütün bunlar müstahaktır bize..
Sen ki ey Trabzon, otuz bin kişi yürüdün haksızlık karşısında.. Eğilmedin, bükülmedin, kinini içine attın ve haksızlık yapanlara en iyi dersi verdin sandıkta, sonra anlat bakalım ne değişti de güçlü gördüğüne yaltaklanma ihtiyacı hissettin?!..
Ne oldu da başkaldırdığın sistemin kucağına bırakıverdin kendini? Tek istediğin şampiyonluktu öyle mi? Tek beklentin başarıydı öyle mi? “Ezmesinler bizi sahada, başımız yukarda olsun sokakta yürürken” diyordun öyle mi?
Oysa anlamadığın, senin başının dikliğinin sebebiydi..
Sen, zaferden zafere koştuğun için değil, bu kirli arenada verdiğin onurlu mücadele için başın dik geziyordun sokakta..
Sen, birilerinin desteğine ihtiyacın olmadan sahadaki o dimdik duruşunla dışarıda dolaşan bizlerin yüzünü hiç yere indirmiyordun..
Birileri “Yeter ki şampiyon ol da nasıl olursan ol” dediği anda varoluş sebebini kaybedişinin de altına imza atıyordun aslında..
Onurunu, şerefini, o dimdik, o yılmaz ve yıkılmaz görülen sert duruşunu başarıya tercih edenler, asıl şimdi yürürken kaldırmasınlar başlarını yukarıya..
Ve eğer sen de öyleysen şimdi.. ve eğer senin de silkinip bu pislikleri üzerinden atacak gücün kalmadıysa..
Öyleyse öl!...
Yusuf Reha Alp
bu GüzelimYazıya genelde konu açmadım
bir konu içerisinde gitmesinede içim elvermedi
Düşünenler için ne güzel Örnekler var :(
Yazacak başka Kelime bulamıyorum