Teoman Karadeniz
16.07.2015, 23:55
Hep tartışılır. Hep eleştirilir. Hep küfredilir. Hep ıslıklanır. Stad uğultuya boğulur. Tribünler boşalır. Takım hedefinden sapar. Ama Zeki Yavru, Fatih Atik, Mustafa Yumlu, Hüseyin Çimşir, Hasan Üçüncü, Takoz Recep, Mehmet Yılmaz gibi oyuncular senelerce kadroda kalır. Bu da yetmez, ilk on birin değişilmezi olur.
''Yeni sene yeni umutlar'' denir; transfer dönemi taraftarı heveslendirir. Yönetim değişir, teknik direktörler değişir, antrenörler değişir, formalar değişir, stadın çimleri değişir, yayıncı kuruluş değişir, spor bakanı bile değişir ama bu oyuncular değişmez. Peki neden?
Bilmediği bir şey mi var biz taraftarların? Evet var. Futbol'da fizyolojik, biyolojik, anatomik ve psikolohik faktörlerin çok büyük bir önemi var. Antrenmanlar, tüm bu verilerin ışığında gerçekleştirilir ve antrenman sonuçları da bu kavramlardan elde edilen verilerle; ''Başarılı'' ya da ''Başarısız'' diye değerlendirilir. Peki, nedir bu veriler?
Uzun uzun bahsetmenin yeri olmasa da en önemli faktörü ele alalım; Performans Testleri.
Bu testler sezon öncesi ve sırasında gerçekleştirilirler. Testlerin sonuçları ise; futbolcuların, Kardiyo Vasküler Sistem'in verimliliği, Kas Kuvveti, Kas Dayanıklılığı, Kas Esnekliği diye uzatabileceğimiz birçok konuda bize net bilgiler verir. Türkiye'deki antrenörler bu testlerin uygulanması ve verilerinin değerlendirilmesi konusunda federasyon tarafından eğitilirler. Bu eğitimler de ''3 gün'' sürer. Üç günlük bir eğitim sonucunda da kişilere ''antrenör'' belgesi verilir. Bu antrenörler de Trabzonspor'umuzun başına gelir ve aklında kaldığı kadarıyla bu testleri uygulamaya çalışır. En kolay uygulanıp, veri elde edebilen testin de; ''Kardiyo Vasküler Sistem'' testi olması, Zeki Yavru, Fatih Atik gibi oyuncuları başımıza bela eder.
Nedir bu Kardiyo Vasküler Sistem çalışması?
Ciğer, Kalp ve Kan üçlüsünün daha yüksek performansla çalışmasını amaçlamak diyebiliriz kısaca. Kısaca bahsetmek gerekirse; gerçekleştirilen kondisyon antrenmanları, ciğerlerin oksijen kapasitesini arttırır ve böylece Akciğer, Kalp'e daha fazla oksijen gönderir. Bunun sonucunda da Kalp, bir atımda daha fazla oksijeni vücuda pompalayabilir. Durum böyle olunca da iki kerede gönderebileceği oksijeni tek bir atımda vücuda gönderebilen Akciğer ve Kalp, daha az çalışarak daha çok iş yapabilir ve daha az yorulur. Bizler de halk arasında buna kısaca; Kondisyon deriz.
Peki bu sistemi geliştirmek ve testlerden iyi sonuç almak sadece antrenmana mı bağlıdır? Hayır! Genetik faktörler de bu konuda önemli bir rol oynar. Genetik olarak, kanındaki Alyuvar sayısı fazla olan futbolcular, diğerlerine göre daha avantajlıdır. Çünkü Alyuvarlar, kandaki oksijen ve karbondioksit taşıma görevini üstlenirler. E haliyle de alyuvar sayısı fazla olan oyuncular, antrenmanları da doğru yaparlarsa, Performans Testleri'nden ektra sonuçlar alırlar.
Bahsi geçen antrenörlerimiz de bu sistemi üç beş günlük eğitimlerle öğrendikleri için, kondisyonu iyi olan oyuncu ile şampiyon olunacağını sanır. Teknik, Taktik, Fizik gibi faktörleri görmezden gelirler.
Az önce sona eren maç sonrasında futbolcuların röportajlarını da dinlediyseniz duymuşsunuzdur ki; ''Takım olarak iyi mücadele ettik.'' cümlesini kurdular. Bunu her maçtan sonra söylüyorlar. Maç boyunca taraftarları heyecanlandıracak tek bir varyasyon yapmamalarına rağmen, tek bir şut çekmemelerine rağmen bu cümleleri kuruyorlar. Çünkü onlar; ''Koştular.'' Koştular ama nereye, ne için?
İşte Zeki Yavru, Fatih Atik, Mustafa Yumlu gibi adamlar bu testlerden yüksek sonuç aldıkları için kadroya girebiliyorlar. Çünkü antrenörler evrensel antrenman verilerine göre doğru yaptıklarını düşünüyorlar. Sergio Ramos ile Zeki Yavru'nun kondisyonunun aynı olmasının, sahada aynı sonucu vereceğini düşünüyorlar. İşte bu yüzden Umut Bulut son on senedir Trabzonspor ve Galatasaray'da oynayabiliyor; Koşuyor. İbrahim Üzülmez koşuyor... Hasan Üçüncü koşuyor.
Peki, Trabzonspor bir Atletizm kulübü mü? Koşuyorlarsa, Atlet olsunlar.
''Yeni sene yeni umutlar'' denir; transfer dönemi taraftarı heveslendirir. Yönetim değişir, teknik direktörler değişir, antrenörler değişir, formalar değişir, stadın çimleri değişir, yayıncı kuruluş değişir, spor bakanı bile değişir ama bu oyuncular değişmez. Peki neden?
Bilmediği bir şey mi var biz taraftarların? Evet var. Futbol'da fizyolojik, biyolojik, anatomik ve psikolohik faktörlerin çok büyük bir önemi var. Antrenmanlar, tüm bu verilerin ışığında gerçekleştirilir ve antrenman sonuçları da bu kavramlardan elde edilen verilerle; ''Başarılı'' ya da ''Başarısız'' diye değerlendirilir. Peki, nedir bu veriler?
Uzun uzun bahsetmenin yeri olmasa da en önemli faktörü ele alalım; Performans Testleri.
Bu testler sezon öncesi ve sırasında gerçekleştirilirler. Testlerin sonuçları ise; futbolcuların, Kardiyo Vasküler Sistem'in verimliliği, Kas Kuvveti, Kas Dayanıklılığı, Kas Esnekliği diye uzatabileceğimiz birçok konuda bize net bilgiler verir. Türkiye'deki antrenörler bu testlerin uygulanması ve verilerinin değerlendirilmesi konusunda federasyon tarafından eğitilirler. Bu eğitimler de ''3 gün'' sürer. Üç günlük bir eğitim sonucunda da kişilere ''antrenör'' belgesi verilir. Bu antrenörler de Trabzonspor'umuzun başına gelir ve aklında kaldığı kadarıyla bu testleri uygulamaya çalışır. En kolay uygulanıp, veri elde edebilen testin de; ''Kardiyo Vasküler Sistem'' testi olması, Zeki Yavru, Fatih Atik gibi oyuncuları başımıza bela eder.
Nedir bu Kardiyo Vasküler Sistem çalışması?
Ciğer, Kalp ve Kan üçlüsünün daha yüksek performansla çalışmasını amaçlamak diyebiliriz kısaca. Kısaca bahsetmek gerekirse; gerçekleştirilen kondisyon antrenmanları, ciğerlerin oksijen kapasitesini arttırır ve böylece Akciğer, Kalp'e daha fazla oksijen gönderir. Bunun sonucunda da Kalp, bir atımda daha fazla oksijeni vücuda pompalayabilir. Durum böyle olunca da iki kerede gönderebileceği oksijeni tek bir atımda vücuda gönderebilen Akciğer ve Kalp, daha az çalışarak daha çok iş yapabilir ve daha az yorulur. Bizler de halk arasında buna kısaca; Kondisyon deriz.
Peki bu sistemi geliştirmek ve testlerden iyi sonuç almak sadece antrenmana mı bağlıdır? Hayır! Genetik faktörler de bu konuda önemli bir rol oynar. Genetik olarak, kanındaki Alyuvar sayısı fazla olan futbolcular, diğerlerine göre daha avantajlıdır. Çünkü Alyuvarlar, kandaki oksijen ve karbondioksit taşıma görevini üstlenirler. E haliyle de alyuvar sayısı fazla olan oyuncular, antrenmanları da doğru yaparlarsa, Performans Testleri'nden ektra sonuçlar alırlar.
Bahsi geçen antrenörlerimiz de bu sistemi üç beş günlük eğitimlerle öğrendikleri için, kondisyonu iyi olan oyuncu ile şampiyon olunacağını sanır. Teknik, Taktik, Fizik gibi faktörleri görmezden gelirler.
Az önce sona eren maç sonrasında futbolcuların röportajlarını da dinlediyseniz duymuşsunuzdur ki; ''Takım olarak iyi mücadele ettik.'' cümlesini kurdular. Bunu her maçtan sonra söylüyorlar. Maç boyunca taraftarları heyecanlandıracak tek bir varyasyon yapmamalarına rağmen, tek bir şut çekmemelerine rağmen bu cümleleri kuruyorlar. Çünkü onlar; ''Koştular.'' Koştular ama nereye, ne için?
İşte Zeki Yavru, Fatih Atik, Mustafa Yumlu gibi adamlar bu testlerden yüksek sonuç aldıkları için kadroya girebiliyorlar. Çünkü antrenörler evrensel antrenman verilerine göre doğru yaptıklarını düşünüyorlar. Sergio Ramos ile Zeki Yavru'nun kondisyonunun aynı olmasının, sahada aynı sonucu vereceğini düşünüyorlar. İşte bu yüzden Umut Bulut son on senedir Trabzonspor ve Galatasaray'da oynayabiliyor; Koşuyor. İbrahim Üzülmez koşuyor... Hasan Üçüncü koşuyor.
Peki, Trabzonspor bir Atletizm kulübü mü? Koşuyorlarsa, Atlet olsunlar.