atomantcum
24.09.2014, 19:28
Geçen sezonun ikinci yarısında birkaç maç arka arkaya aldığımız galibiyet sonrası forumda herkes şöyle şeyler yazıyordu: “Ben maçları izlemeyi bıraktım bizim takım kazanmaya başladı şansa bak!”. İşin ilginç yanı ben de aynı durumdaydım. Takımın maçlarda üst üste sürdürdüğü kötü oyunu, kötü gidişi moralimi artık çok bozmuştu, maçları izlemek istemiyordum, ama tam da o zamanlar takım galibiyet serisine başladı. Peki sizce bu durum tesadüf mü?
Bence değil. Takımı kimse takip etmediği zaman takımın üstündeki baskı da azalıyor, dolayısıyla oyunlarını daha rahat oynuyorlar. Bu durumun doğruluğuna bu haftaki Başakşehir maçından sonra emin oldum. Takım gol yediği andan itibaren dengesini yitirdi. Zaten daha yeni yeni takım olmaya başlamışken, hücum organizasyonları henüz oturmamışken, galibiyet almaya alışmamışken; yenilen golden sonra tribünde yaşanan panik ve sinir hali sahaya anında sirayet etti. Daha maçın bitmesine 45 dakika olmasına rağmen acele paslar, doldur boşaltlar başladı. Tribünde tansiyon artınca zaten Vahid hoca da koptu, Onur da. Onların hakeme tepki göstermesinin sebebi sadece hakemin yanlı kararları mıydı? Maçı önde götürseydik böyle bir tepki gösterirler miydi? Tabi ki hayır. Onlar da tribündeki panik havasına karışmış, stres olmuştu, gösterdikleri tepki de bu stresin dışa vurumuydu.
Sözün özü, tribünde takıma destek değil köstek oluyoruz. Maalesef acı ama gerçek bu. Forumdaki yorumlar da aynen bu minvalde ilerliyor. Maç 0-0 giderken biraz eleştiriler vs olsa da dozunda gidiyor, ama golü yedikten hemen sonra küfürler havada uçuşuyor, “Bu takımdan bir yol olmaz” fikri etrafında birleşiliyor. Başka bir maçta güzel bir galibiyet alırsak da bu sefer tam tersi, hemen şampiyonluk şarkıları söylenmeye başlıyor, kadromuz ligdeki en iyi mi yoksa en iyi ikinci mi tartışmaları dönüyor. Taraftar olarak uçlarda yaşıyoruz. İyi gidişte hemen gaza geliyoruz, kötü gidişte de galeyana gelip el birliğiyle takımı yerin dibine sokuyoruz. Sabretmeyi bilmiyoruz. Bu yaklaşımla takıma en büyük zararı kendimizin verdiğinin farkında değiliz.
Bu forumda yorum yapmak çok zararsız, kendi halinde bir eylem gibi gözükebilir ama işin aslı öyle değil. Takımın yediği golden sonra bir kişi veryansına başlayınca ardı arkası kesilmiyor. Birisi bir küfür ettiyse arkasından gelen beş küfür ediyor, böyle böyle işin şiddeti artarak devam ediyor, sanki herşey bitmiş gibi forumda infial yaşanıyor. Burada kendi kendini öfkeyle dolduran bir kalabalık tribüne gittiğinde de işte bu haftaki Başakşehir maçındaki gibi takımı destekleyeceği yerde iyice panik havasına sokuyor. 45'ten sonra maçı çevireceğimiz varsa da o ihtimali kendimiz ortadan kaldırıyoruz. Üstelik bu forumdaki genel kullanıcı profili tribünün çoğunluğundan daha aklı selim bir grup gibi gözükmesine rağmen.
Kendi takımımızı kendi elimizle değersizleştirerek en büyük zararı biz veriyoruz. Taraftar olarak sabırlı olmamız, eleştirilerimizde aşırı boyutlara kaçmamamız lazım. Daha takım kurulalı iki ay olmuş, henüz emekleme aşamasında. Yürümeyi öğrenmeye çalışırken bir adımı yanlış attı diye öfkelenip bacağına kurşun sıkmakla aynı şey bu.
Belki başarılı oluruz, belki olamayız, futbol bu, hiçbir şey kesin değil. Ama daha 3. haftadan biz böyle bir ruh haline girersek asla başarılı olamayız, işte bu kesin.
Bence değil. Takımı kimse takip etmediği zaman takımın üstündeki baskı da azalıyor, dolayısıyla oyunlarını daha rahat oynuyorlar. Bu durumun doğruluğuna bu haftaki Başakşehir maçından sonra emin oldum. Takım gol yediği andan itibaren dengesini yitirdi. Zaten daha yeni yeni takım olmaya başlamışken, hücum organizasyonları henüz oturmamışken, galibiyet almaya alışmamışken; yenilen golden sonra tribünde yaşanan panik ve sinir hali sahaya anında sirayet etti. Daha maçın bitmesine 45 dakika olmasına rağmen acele paslar, doldur boşaltlar başladı. Tribünde tansiyon artınca zaten Vahid hoca da koptu, Onur da. Onların hakeme tepki göstermesinin sebebi sadece hakemin yanlı kararları mıydı? Maçı önde götürseydik böyle bir tepki gösterirler miydi? Tabi ki hayır. Onlar da tribündeki panik havasına karışmış, stres olmuştu, gösterdikleri tepki de bu stresin dışa vurumuydu.
Sözün özü, tribünde takıma destek değil köstek oluyoruz. Maalesef acı ama gerçek bu. Forumdaki yorumlar da aynen bu minvalde ilerliyor. Maç 0-0 giderken biraz eleştiriler vs olsa da dozunda gidiyor, ama golü yedikten hemen sonra küfürler havada uçuşuyor, “Bu takımdan bir yol olmaz” fikri etrafında birleşiliyor. Başka bir maçta güzel bir galibiyet alırsak da bu sefer tam tersi, hemen şampiyonluk şarkıları söylenmeye başlıyor, kadromuz ligdeki en iyi mi yoksa en iyi ikinci mi tartışmaları dönüyor. Taraftar olarak uçlarda yaşıyoruz. İyi gidişte hemen gaza geliyoruz, kötü gidişte de galeyana gelip el birliğiyle takımı yerin dibine sokuyoruz. Sabretmeyi bilmiyoruz. Bu yaklaşımla takıma en büyük zararı kendimizin verdiğinin farkında değiliz.
Bu forumda yorum yapmak çok zararsız, kendi halinde bir eylem gibi gözükebilir ama işin aslı öyle değil. Takımın yediği golden sonra bir kişi veryansına başlayınca ardı arkası kesilmiyor. Birisi bir küfür ettiyse arkasından gelen beş küfür ediyor, böyle böyle işin şiddeti artarak devam ediyor, sanki herşey bitmiş gibi forumda infial yaşanıyor. Burada kendi kendini öfkeyle dolduran bir kalabalık tribüne gittiğinde de işte bu haftaki Başakşehir maçındaki gibi takımı destekleyeceği yerde iyice panik havasına sokuyor. 45'ten sonra maçı çevireceğimiz varsa da o ihtimali kendimiz ortadan kaldırıyoruz. Üstelik bu forumdaki genel kullanıcı profili tribünün çoğunluğundan daha aklı selim bir grup gibi gözükmesine rağmen.
Kendi takımımızı kendi elimizle değersizleştirerek en büyük zararı biz veriyoruz. Taraftar olarak sabırlı olmamız, eleştirilerimizde aşırı boyutlara kaçmamamız lazım. Daha takım kurulalı iki ay olmuş, henüz emekleme aşamasında. Yürümeyi öğrenmeye çalışırken bir adımı yanlış attı diye öfkelenip bacağına kurşun sıkmakla aynı şey bu.
Belki başarılı oluruz, belki olamayız, futbol bu, hiçbir şey kesin değil. Ama daha 3. haftadan biz böyle bir ruh haline girersek asla başarılı olamayız, işte bu kesin.