PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 5 Mayıs 1996... Unutursak Kalbimiz Kurusun!



Emre Aksu
05.05.2014, 13:12
5 Mayıs 1996... Unutursak kalbimiz kurusun!

5 Mayıs... Tarihin en kara günü... Yılın belki de en acı dolu günü. fenerbahçeye lanetler, hakaretler yağdırmak için ayrıcalıklı bir gün. Yazıma başlamadan önce 5 Mayıs'ı bilmeyenler için özet geçmek istiyorum.

5 Mayıs 1996, Mayıs ayının kasvetli bir günü. Şampiyonluk maçında tribünler tıklım tıklım doluydu Hüseyin Avni Aker'de, stres ve heyecan doruktaydı. Yapılan bütün çirkefliklere yine baş kaldıramadık. Bir kez daha çaldılar şampiyonluğumuzu.

* * *

Giresun'un Görele ilçesinde oturan çocuk babası Mehmet Dalman, maçtan sonra eve dönüp kağıda bir şeyler karalamıştı. Belki de o yazıyı bile zor yazıyordu Mehmet. Yazarken aklından geçenleri tahmin etmek zor değil. Hazmedememişti Mehmet Trabzonspor'un şampiyonluğunun çalınmasına. Buna engel olamamasını hazmedememişti. Trabzonspor'a yapılan pislikleri hazmedemiyordu Mehmet, ve biliyordu o yılların tekrarlanacağını... Dayanamadı. Ve kağıda yazdığı "Beni gömerken Trabzonspor bayrağına sarın, ölümümden kimse sorumlu değildir. Dünyaya bir daha gelsem, yine Trabzonsporlu olurdum." notunu bıraktıktan sonra evlerinin önündeki ağaca astı kendini.

Hüsnü Civelek... O sadece 12 yaşındaydı. Ağzı daha süt kokan 12 yaşındaki bir çocuk. O da dayanamadı. Katlanamadı daha fazla bu acıya, 12 yaşındaki bir çocuğun bile yapılanlar karşısında içi içini yiyordu. Evinde eline aldığı tabancayla 12 yaşında yaşama veda etti Hüsnü...

* * *

5 Mayıs, tarihin en kara günü. Herkes hayatlarını emek hırsızlığına adayanların şampiyonluğuna odaklanmıştı. fenerbahçe konuşuluyordu. Verilen bu canlar? 12 yaşındaki bir çocuğun çalınan emekler uğruna can vermesi? Kimin umrundaydı...

Her 5 Mayıs'ta fenerbahçe taraftarları "aykut nasıl da koydu kocaman kocaman" diye çirkince hakaretler ederken hangimizin sesi çıktı? Şehitlerimize "İyi ki öldüler! Nasıl da koyduk kocaman kocaman!" sloganları yağdırırken biz neler yaptık? Biz bir şey yapamayız... Ne zaman sesimizi çıkarmaya kalksak "Terörist" damgası yedik bu ülke de. fenerbahçe taraftarlarının bu ülke de yapmadığı pislik kalmamışken terörist olan bizler oluyoruz. Konumuza gelelim...

Camiasından taraftarına o kadar yüzsüz, arsız, onursuz, gurursuz bir kulüptür ki fenerbahçe, hala daha yaptıklarından gurur duyuyorlar. Biz ise hep sustuk. Biz yorulduk. Biz onların yaptıklarını, emek çalmayı kendimize yakıştıramadık. Biz düzenin, sistemin kurbanı olduk. Ne zaman baş kaldırmaya çalışsak masa başı oyunlarıyla susturmaya çalıştılar.

* * *

Daha acılarımız tazeyken bir de 2010-2011 sezonunu yaşadık. Şampiyonluk yeminiyle başlamıştık o sezona. Biliyorduk, yıllar sonra şampiyonduk. O yıllarca beklediğimiz şampiyonluk gelecekti. Bir çoğumuzun en büyük hayali olan, göremediğimiz o şampiyonluğu görecektik. Her sezon başında, "Bu sezon şampiyon biz olcaz demi baba?" diye soran çocukların senesi olacaktı o sezon. Sınıfın tek Trabzonsporlusu, tek başına giydiği o bordo mavi forma ile gururla gezinen çocukların senesi olacaktı.

Ve bizlerin; hayatlarını bordo maviye, Trabzonspor'a vermiş, adamış taraftarların senesi olacaktı. Sezon boyunca kar, kış, soğuk, buz demeden deplasmanlara giden, Trabzonspor'u yalnız bırakamayan, yıllar sonra gelecek şampiyonluk için varını yoğunu Trabzonspor'a yatıran bizlerin senesi olacaktı.

O sezonu düşünüp gözlerden yaşların akmaması mümkün değil. Bir sezon boyunca kurduğumuz bütün hayaller bir an da yıkıldı. Bitti. Kayboldu. Hakkımı asla helal etmeyeceğim bülent yıldırımın Eskişehir maçında Mustafa'nın golünü vermeyerek şampiyonluğumuzu diğer hırsızlar ile birlikte elimizden aldı. O gece... Bütün mutluluklarımız, sevinçlerimizi, beklentilerimiz, hiç göremediğimiz; yıllar sonra göreceğimiz şampiyonluğumuz bir kez daha elimizden alındı. Bütün mutluluk gözyaşları bir an da acı dolu gözyaşlarına döndü. Daha acılarımız çok tazeyken bir 1996 daha yaşadık.

* * *

UEFA onaylı, CAS onaylı, YARGITAY onaylı 2010-2011 şampiyonu Trabzonspor'dur. Bunların hepsi 2010-2011 sezonu şampiyonu Trabzonspor derken Türk adaleti, ve Türk futbolunun patronları bizleri yok sayarak fenerbahçeyi adeta ülkenin üstünde tuttular. Bunun yanında bizleri de bu ülkenin dışına attılar. Bizler bu ülkenin evlatları değiliz, bizler bu ülkenin zencileriyiz. Başbakanından muhalefetine, siyasilerinden ülkenin zenginlerine kadar herkes "fenerbahçe şampiyondur" diyerek taraflarını belli etti. Biz bu ülke de hiçbir zaman istenmedik.

Emek hırsızlarının camiasında öyle bir yüz var ki, hala daha bu lig de sahaya çıkıpta top oynayabiliyorlar. Ve utanmadan şampiyonluk kutlayabiliyorlar.

Biz mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ne 1996'yı, ne de 2010-2011'i unuturuz. Adaletin yerini bulması için gerekirse kan akacaktır. Şenol Güneş'in de dediği gibi, "Adaletin olmadığı yer de anarşi başlar." sözünden yola çıkarak ülkeyi birbirine katmasını da biliriz. Trabzonspor ile oynamak ateşle oynamaktır bunu da çok iyi biliyorsunuz.

* * *

Yazıma yazdığım bir sözle son vermek istiyorum; "Küme düşmesi gereken takımın şampiyonluk kutladığı garip ve saçma bir ülkedir Türkiye."

Ve sizlerden istediğim, Mehmet için, Hüsnü için davamızdan vazgeçmeyelim. 2010-2011'i unutmayalım. Adalet yerini bulana kadar mücadelemize devam edelim. Unutmayın, Hüsnü sadece 12 yaşındaydı, ve şu an hala lig de bulunan fenerbahçe camiası taraftarından yöneticisine kadar herkes onun katilidir...

EMRE AKSU

İzinsiz kullanılması yasaktır. 5846 sayılı yasaya göre suçtur.

GÖLONSA
05.05.2014, 13:39
O acı hala üzerimizde büyük bir yüktür.Bizler belki çabalıyoruz,ama o hırsızlar yakalandığı halde,isim isim bilindikleri halde bu güne kadar gereği yapılamadı.

Bizler ise adaletin sağlanmasını başkalarından bekliyoruz.Asıl adaleti sağlaması gerekenleri bunu yapmadıkları halde baş tacı yapıyoruz.

Bugün rahmetle andığımız MEHMET ve HÜSNÜ öteki tarafta haklarını sadece hırsızlardan değil asıl bizden talep edecekler.

Allahım bir daha hiç kimseye böyle acılar yaşatmasın.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.

U.Sadıkoğlu
05.05.2014, 13:55
Eline ve yüreğine sağlık.

Öznur61
05.05.2014, 17:44
Trabzonspor uğruna can veren günahsız taraftarımızı, ne Mehmet Dalmanı ne çocuk yaştaki Hüsnü Civeleği unutmadık.
Unutmayacağız.
Mekanları tekrardan cennet olsun.

Anıl C
05.05.2014, 17:50
Yüregine saglik renktas
Sadece Trabzonspor taraftarı değildir, bizzat Trabzonspor'dur...

Rıza ÇOLAK
05.05.2014, 18:09
Çaldıkları şampiyonluklar uğruna ölen kardeşlerimizin kanlarında boğulsunlar inşallar

Emre İskender
05.05.2014, 18:12
Kalemine ve Yüreğine sağlık...

Mehmet BAL
05.05.2014, 18:39
yüreğine sağlık

Kaya
05.05.2014, 19:41
Teşekkürler, çok anlamlı bir yazı...

Hürgün Aygün
05.05.2014, 19:49
Ellerine sağlık. Çok güzel, duygulu bir yazı olmuş.

SEDAT
05.05.2014, 19:52
* Hüsnü ve Mahmet dalman... Ali Şen seninde A.A.S.S.S.

hodlu
05.05.2014, 20:42
Acımız ilk günkü gibi çok büyük. Hüsnü ve Mehmet kardeşlerimiz sizlerin katili ALİ ŞEN'dir. Eğer iki kardeşimizi unutursak kalbimiz kurusun...

zalperen
06.05.2014, 14:48
Yavşak rüştü hayatının maçını oynamıştı o gün.

Samet Türkmen
06.05.2014, 14:54
Gerçek hayatta 5 Mayıs 1996 dediğimde birşey hatırlayan yok. Aslında hatırlamaya da gerek yok. Bundan sonraki lig sezonlarını umursamamamız gerektiği gibi.

Semih58
08.05.2014, 13:53
5 Mayıs 1996 'da yaptığımız hatalardan ders almalıyız. İleriye bakmalıyız. En kısa zamanda Şampiyon olmalıyız.

Murat'
08.05.2014, 14:03
Çok anlamlı bir yazı, kalemine sağlık.

Armağan Dere
27.10.2014, 01:14
1996'daki tarihi Trabzonspor-Fenerbahçe maçı film oldu


http://fotocdncube.gazetevatan.com/vatanmediafile/Haber220x183/2014/10/09/1996-daki-tarihi-trabzonspor-fenerbahce-maci-film--1084274.Jpeg

Trabzonspor'un, kendi sahasında Fenerbahçe'ye 2-1 yenilerek lig şampiyonluğunu kaybettiği tarihi maç ve merhum Kazım Koyuncu'nun yaşam öyküsünün anlatıldığı 'Yağmur: Kıyamet Çiçeği' adlı filmde bordo mavili taraftarlar da oynadı.

Trabzonspor'un 1995-96 sezonunda Fenerbahçe'ye kendi sahasında 2-1 yenilerek kaybettiği lig şampiyonluğu, bir filme konu oldu.

Yönetmenliğini ve senaristliğini Onur Aydın'ın yaptığı 'Yağmur: Kıyamet Çiçeği' adlı filmde, bordo mavili camiayı derinden sarsan bu olayın yanı sıra, kanser hastalığı nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden müzisyen Kazım Koyuncu'nun hayat hikayesi anlatılıyor.

10 BİN FİGÜRANIN ROL ALDIĞI FİLMİN BAZI SAHNELERİ AVNİ AKER'DE ÇEKİLDİ

Haber61.net'in haberine göre, film yaklaşık 2 yıl süren ön hazırlık sonrasında; Trabzon, Hopa, Kazım Koyuncu'nun köyü Pançol'da ve İstanbul'da 9 hafta süren bir çalışma sonucunda çekildi.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun izniyle Avni Aker Stadyumu’nda gerçekleşen çekimlere Trabzonspor’un taraftar grupları da katıldı. Engin Hepileri Kazım Koyuncu’nun kanser olduğu dönemi canlandırdığı sahneler için özel bir diyetle kilo verdi. Maç sahneleri ve miting sahneleri de dahil olmak üzere 10 bine yakın figürasyon kullanıldığı ifade ediliyor.

'YAĞMUR: KIYAMET ÇİÇEĞİ'NİN ÖYKÜSÜ

Yakın tarihin en büyük felaketlerinden biri olarak gösterilen Çernobil faciasından sonra eşini kanserden kaybeden Elena, oğlunun da aynı hastalıktan müzdarip olduğunu öğrenince çareyi tedavi için Türkiye’ye gelmekte bulur. Elena Trabzon’da tedavi süreciyle uğraşırken, bir gün Trabzonspor’da oynama hayaliyle yanıp tutuşan futbolcu Şenol ile tanışır. Şenol sonuna düşünmeden ilk görüşte kadına aşık olur...

Öte yandan 1995-1996 futbol sezonunda şampiyonluğa doğru giden Trabzonspor son, maçta şampiyonluğu kaybedince, amigo Ahmet’in de dünyası başına yıkılır...

Bir diğer yanda ise sesi ve kişiliği ile milyonlarca insanın gönlünde taht kuran Kazım Koyuncu vardır.

BAŞROLLERDE ENGİN HEPİLERİ, ALTAN ERKEKLİ VE DEVRİM SALTOĞLU OYNADI

Filmin yönetmenliğini ve senarsitliğini aynı adlı kitabın yazarı da olan Onur Aydın üstleniyor. Filminin oyuncu kadrosunda ise Engin Hepileri, Altan Erkekli, Devrim Saltoğlu, Sevtap Özaltun, Erkan Kolçak Köstendil, Sait Genay, SettarTanrıöğen, Hüseyin Avni Danyal, Elena Viunova, Rıza Sönmez ve Serap Aksoy gibi isimler yer alıyor. Film, 19 Aralık 2014'te vizyona girecek.

5 MAYIS 1996'DAKİ O MAÇTA NE OLMUŞTU?

1995-96 sezonunun 32. haftasına 76 puanla lider giren Trabzonspor, 1 puan gerisindeki Fenerbahçe'yi Avni Aker Stadı'nda konuk etti. Rakibi karşısında 18. dakikada Abdullah Ercan'ın golüyle 1-0 öne geçen bordo mavililer, 55'te Oğuz Çetin ve 82'de Aykut Kocaman'ın gollerine engel olamayınca sahadan 2-1 mağlup ayrıldı. Bu galibiyetle puanını 78'e yükseltip liderliği ele geçiren Fenerbahçe, daha sonra oynadığı İstanbulspor (2-0) ve Vanspor (3-0) maçlarını da kazanıp şampiyon oldu. Trabzonspor ise, Karşıyaka'yı 4-1, Eskişehirspor'u 7-1 yenmesine rağmen ikinciliği elde etti.



http://www.gazetevatan.com/1996-daki-tarihi-trabzonspor-fenerbahce-maci-film-oldu-685534-editorun-secimi/

signal
27.10.2014, 01:54
o dönemi çok iyi biliyorum. O maçın tekrar görüntülerini izleyemiyorum. Ömrümden birkaç yıl almıştır o maç. O sezonda şike yapılmıştır. Hakem satın almaları da oldu. 5 Mayıstaki maçta türlü entrikalar yaptı ali şen. Şehri öyle bir gerdiki güvenliğimiz yok yaygarası kopardı. Hatta maçın Trabzon dışında oynanmasına kadar türlü türlü senaryolar yapıldı. Çevre illerden binlence polis geldi. Nerdeyse Trabzonda olağanüstü hal ilan edilmiş gibiydi.

Ama herşeye rağmen o maçı kazanabilirdik. Şenol Güneşin taktiksel hataları , ille maçı kazananalım, feneri 3 lük 5lik yapalım hırsı maçı bize kaybettirmiştir. Zira beraberlik bile yetiyordu bize.

Fatih Öztürk
27.10.2014, 02:41
Istanbul'da arabayi süsleyip Kadıköy'de hava atacaktik.maci sikecilerle ayni kahvede izledik mac sonu masaya yığıldım kaldım.sonra okula bile gitmedim bir kac gün.yok arkadaş aklima geldikçe çildiriyorum.

Armağan Dere
18.11.2014, 16:31
http://www.dailymotion.com/video/x2ai8wu_trabzonspor-un-sampiyonlugu-kacirdigi-mac-film-oldu_sport?start=129

Berke6198
18.11.2014, 16:33
İyi ki görmemişim o günleri. Sonrasında eğer bir de 2011'i görseydim, bu kadar travmayı kaldıramazdı bünyem.

Sadece 2011 bile paramparça olmama yetti.


Biraz geç gördüğümü itiraf ederek özür diliyorum. Ellerine sağlık, çok iyi bir yazı olmuş.

Courage
18.11.2014, 19:42
Istanbul'da arabayi süsleyip Kadıköy'de hava atacaktik.maci sikecilerle ayni kahvede izledik mac sonu masaya yığıldım kaldım.sonra okula bile gitmedim bir kac gün.yok arkadaş aklima geldikçe çildiriyorum.

hey gidi hey.

Aynı duygular aynı yıkımlar.

Babamla beraber seyretmiştik ,Apo'nun golünde ne bağırmıştım az kaldı pencereden aşağıya atlyacaktım. Sonrası tam bir felaket olmuştu ... :cool:

(ben de 3 gün okula gitmemiştim)

carantinas
18.11.2014, 19:52
Manisa'nın Soma ilçesinde Tokatlı bir ailenin iki çocuğundan büyük olanı yani ben daha 10 yaşındaydım. Sezonu hatırlamıyorum bile ne oldu ne bitti ama o maçı çok iyi hatırlıyorum. Lojmanın karşısındaki karadenizliler kıraathanesinin dışından içerdeki küçük televizyonu görmeye çalışıyordum. Aponun golüyle kendimi caddeye atıp eve kadar koşmuştum. Anneme golü haber vermiştim. SOnrası malum. yazıdaki gibi sınıftaki tek trabzonlu ertesi gün okula yine boynu bükük gitmişti.

hanzale
18.11.2014, 21:50
o yıl van maçında ilk kez ağlamıştım yaş on ve sivasın ücra bir köyünde. O sene cine 5te Anadolu takımlarının maçlarını bir şekilde şifresiz izleyebiliyorduk ve o malum maçta buna son vermişlerdi emindim kesin alacaktık ama olmadı yıkıldım resmen yıllarca atamadım o travmayı, o maçın maalesef en büyük hatasını Şenol hoca yaptı sürekli yüklendi takım ve metin mert maalesef saçma bir gol yedi ki hakem metin tokattı sanırım hatırlamak bile istemiyorum

colman
18.11.2014, 22:06
Ah ulan ah kalbimin sıkıştığını hissettim. ..

batugol
18.11.2014, 22:38
halen daha sakladigim
ilk resmi formami aldigim
ama giyemedigim tarih
unutmak ne mumkun

HOPA'LI TS'Lİ
18.11.2014, 22:52
5 Mayıs 1996... Unutursak kalbimiz kurusun!

5 Mayıs... Tarihin en kara günü... Yılın belki de en acı dolu günü. fenerbahçeye lanetler, hakaretler yağdırmak için ayrıcalıklı bir gün. Yazıma başlamadan önce 5 Mayıs'ı bilmeyenler için özet geçmek istiyorum.

5 Mayıs 1996, Mayıs ayının kasvetli bir günü. Şampiyonluk maçında tribünler tıklım tıklım doluydu Hüseyin Avni Aker'de, stres ve heyecan doruktaydı. Yapılan bütün çirkefliklere yine baş kaldıramadık. Bir kez daha çaldılar şampiyonluğumuzu.

* * *

Giresun'un Görele ilçesinde oturan çocuk babası Mehmet Dalman, maçtan sonra eve dönüp kağıda bir şeyler karalamıştı. Belki de o yazıyı bile zor yazıyordu Mehmet. Yazarken aklından geçenleri tahmin etmek zor değil. Hazmedememişti Mehmet Trabzonspor'un şampiyonluğunun çalınmasına. Buna engel olamamasını hazmedememişti. Trabzonspor'a yapılan pislikleri hazmedemiyordu Mehmet, ve biliyordu o yılların tekrarlanacağını... Dayanamadı. Ve kağıda yazdığı "Beni gömerken Trabzonspor bayrağına sarın, ölümümden kimse sorumlu değildir. Dünyaya bir daha gelsem, yine Trabzonsporlu olurdum." notunu bıraktıktan sonra evlerinin önündeki ağaca astı kendini.

Hüsnü Civelek... O sadece 12 yaşındaydı. Ağzı daha süt kokan 12 yaşındaki bir çocuk. O da dayanamadı. Katlanamadı daha fazla bu acıya, 12 yaşındaki bir çocuğun bile yapılanlar karşısında içi içini yiyordu. Evinde eline aldığı tabancayla 12 yaşında yaşama veda etti Hüsnü...

* * *

5 Mayıs, tarihin en kara günü. Herkes hayatlarını emek hırsızlığına adayanların şampiyonluğuna odaklanmıştı. fenerbahçe konuşuluyordu. Verilen bu canlar? 12 yaşındaki bir çocuğun çalınan emekler uğruna can vermesi? Kimin umrundaydı...

Her 5 Mayıs'ta fenerbahçe taraftarları "aykut nasıl da koydu kocaman kocaman" diye çirkince hakaretler ederken hangimizin sesi çıktı? Şehitlerimize "İyi ki öldüler! Nasıl da koyduk kocaman kocaman!" sloganları yağdırırken biz neler yaptık? Biz bir şey yapamayız... Ne zaman sesimizi çıkarmaya kalksak "Terörist" damgası yedik bu ülke de. fenerbahçe taraftarlarının bu ülke de yapmadığı pislik kalmamışken terörist olan bizler oluyoruz. Konumuza gelelim...

Camiasından taraftarına o kadar yüzsüz, arsız, onursuz, gurursuz bir kulüptür ki fenerbahçe, hala daha yaptıklarından gurur duyuyorlar. Biz ise hep sustuk. Biz yorulduk. Biz onların yaptıklarını, emek çalmayı kendimize yakıştıramadık. Biz düzenin, sistemin kurbanı olduk. Ne zaman baş kaldırmaya çalışsak masa başı oyunlarıyla susturmaya çalıştılar.

* * *

Daha acılarımız tazeyken bir de 2010-2011 sezonunu yaşadık. Şampiyonluk yeminiyle başlamıştık o sezona. Biliyorduk, yıllar sonra şampiyonduk. O yıllarca beklediğimiz şampiyonluk gelecekti. Bir çoğumuzun en büyük hayali olan, göremediğimiz o şampiyonluğu görecektik. Her sezon başında, "Bu sezon şampiyon biz olcaz demi baba?" diye soran çocukların senesi olacaktı o sezon. Sınıfın tek Trabzonsporlusu, tek başına giydiği o bordo mavi forma ile gururla gezinen çocukların senesi olacaktı.

Ve bizlerin; hayatlarını bordo maviye, Trabzonspor'a vermiş, adamış taraftarların senesi olacaktı. Sezon boyunca kar, kış, soğuk, buz demeden deplasmanlara giden, Trabzonspor'u yalnız bırakamayan, yıllar sonra gelecek şampiyonluk için varını yoğunu Trabzonspor'a yatıran bizlerin senesi olacaktı.

O sezonu düşünüp gözlerden yaşların akmaması mümkün değil. Bir sezon boyunca kurduğumuz bütün hayaller bir an da yıkıldı. Bitti. Kayboldu. Hakkımı asla helal etmeyeceğim bülent yıldırımın Eskişehir maçında Mustafa'nın golünü vermeyerek şampiyonluğumuzu diğer hırsızlar ile birlikte elimizden aldı. O gece... Bütün mutluluklarımız, sevinçlerimizi, beklentilerimiz, hiç göremediğimiz; yıllar sonra göreceğimiz şampiyonluğumuz bir kez daha elimizden alındı. Bütün mutluluk gözyaşları bir an da acı dolu gözyaşlarına döndü. Daha acılarımız çok tazeyken bir 1996 daha yaşadık.

* * *

UEFA onaylı, CAS onaylı, YARGITAY onaylı 2010-2011 şampiyonu Trabzonspor'dur. Bunların hepsi 2010-2011 sezonu şampiyonu Trabzonspor derken Türk adaleti, ve Türk futbolunun patronları bizleri yok sayarak fenerbahçeyi adeta ülkenin üstünde tuttular. Bunun yanında bizleri de bu ülkenin dışına attılar. Bizler bu ülkenin evlatları değiliz, bizler bu ülkenin zencileriyiz. Başbakanından muhalefetine, siyasilerinden ülkenin zenginlerine kadar herkes "fenerbahçe şampiyondur" diyerek taraflarını belli etti. Biz bu ülke de hiçbir zaman istenmedik.

Emek hırsızlarının camiasında öyle bir yüz var ki, hala daha bu lig de sahaya çıkıpta top oynayabiliyorlar. Ve utanmadan şampiyonluk kutlayabiliyorlar.

Biz mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ne 1996'yı, ne de 2010-2011'i unuturuz. Adaletin yerini bulması için gerekirse kan akacaktır. Şenol Güneş'in de dediği gibi, "Adaletin olmadığı yer de anarşi başlar." sözünden yola çıkarak ülkeyi birbirine katmasını da biliriz. Trabzonspor ile oynamak ateşle oynamaktır bunu da çok iyi biliyorsunuz.

* * *

Yazıma yazdığım bir sözle son vermek istiyorum; "Küme düşmesi gereken takımın şampiyonluk kutladığı garip ve saçma bir ülkedir Türkiye."

Ve sizlerden istediğim, Mehmet için, Hüsnü için davamızdan vazgeçmeyelim. 2010-2011'i unutmayalım. Adalet yerini bulana kadar mücadelemize devam edelim. Unutmayın, Hüsnü sadece 12 yaşındaydı, ve şu an hala lig de bulunan fenerbahçe camiası taraftarından yöneticisine kadar herkes onun katilidir...

EMRE AKSU

İzinsiz kullanılması yasaktır. 5846 sayılı yasaya göre suçtur.

UNUTMADIK
UNUTMAYACAĞIZ
yılmadık
yılmayacağız

Yeniden yargılama sonucu azize aklanırsa kan da dökülsün artık, yeter bu taraftarın çilesi

HOPA'LI TS'Lİ
18.11.2014, 22:55
Istanbul'da arabayi süsleyip Kadıköy'de hava atacaktik.maci sikecilerle ayni kahvede izledik mac sonu masaya yığıldım kaldım.sonra okula bile gitmedim bir kac gün.yok arkadaş aklima geldikçe çildiriyorum.

6 ay kendime gelemedim o günden sonra

işe sarhoş gibi gidip geldim

HOPA'LI TS'Lİ
18.11.2014, 22:57
şb 2 atak 2 gol
biz tek kale oynadık 1 gol

Haminin füzelerini 23'lük Rüştü insanüstü çıkararak şampiyonluğu kazandırmıştı maalesef.

Trabzon şehrinde ertesi gün çıt çıkmadı.

Buhrana girenler, ağlayanlar, ah ah, bir daha yaşatmasın Allah.

Cafer Bulur
18.11.2014, 23:01
6 ay kendime gelemedim o günden sonra

işe sarhoş gibi gidip geldim

6 ay mi,o da bir sey mi?

Ben o günden beri daha kendime gelemedim.:mad:

HOPA'LI TS'Lİ
18.11.2014, 23:23
6 ay mi,o da bir sey mi?

Ben o günden beri daha kendime gelemedim.:mad:

ÇOK HAKLISIN

22 MAYIS 2011'DEN BERİ BEN DE KENDİMDE DEĞİLİM.
HALA HAKKIMIZI VERMİYORLAR.

Sözün bittiği yerdeyiz.