PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sefa Alış | Ulusal Medyanın Trabzonspor İle İmtihanı



Sefa Alış
28.02.2014, 21:55
2.5 yıldır bu süreçte Trabzonspor'un ulusal medyada böylesine hırpalandığını görmek beni o kadar da şaşırtmamasına
rağmen Trabzon gibi büyük bir çoğunluğu sadece futbolla yatıp kalkan şehrin ulusal medyanın nasıl güçlünün yanında olduğunu görmesi beni mutlu etti.
Bu ulusal medyayı sadece yandaş ve yakın zamanda literatürümüze giren "penguen medya"sıyla sınırlamak doğru değil.
Öyle ki muhalif kimliğiyle tanıdığımız medya da Fenerbahçe'nin kalabalık bir camia olması onları cezbetmiş ki Fenerbahçe'den yana saf tutmuştur.
Bu muhalif medya anlamadığımız bir şekilde Fenerbahçe'yi mağdur durumuna sokmaya çalışmıştır. Aziz Yıldırım gibi geçmişi karanlık ve Türkiye futbolu üzerinde hegemonya kurmaya çalışarak kirli işlerini futbola bulaştıran bir sermayedarı bize direnişçi ve sütten çıkan ak kaşık gibi göstermeye çalıştılar.
Türkiye'de yıllardır tartışılan "Özel Yetkili Mahkeme"ler ve son zamanların modası paralel yapı üzerinden şike operasyonunu yargı ve emniyet içindeki belli kadrolaşmanın yürüttüğünü söyleyebiliriz. Burada biz de bir çok Fenerbahçeli ile aynı fikirdeyiz ama belli bir kadrolaşmanın operasyonu yürütmesi ne Aziz Yıldırım'ı masum kılar ne de şike yoktur diye bir yargıya varmanın önünü açar. Futboldaki tüm pisliğin siyaseten Fenerbahçe'ye yıkılmasına gerekirse
biz de hayır deriz, ama bu Aziz Yıldırım'ın da bu pisliğin içinde olduğunu unutmadan yapılmalıdır.

Bu tabloyu bize en açık şekliyle gösteren 16 şubat 2014 "Türkiye için adalet, Fenerbahçe için adalet" adıyla yapılan yürüyüş oldu.Öncelikle şunu söylemeliyim ki bir tribünde 30-40 bin kişinin Ali İsmail Korkmaz diye slogan atmasından daha güzel bir şey olamaz. Ali İsmail'in tuttuğu takım olan Fenerbahçe taraftarınca bu kadar sahiplenmesi de gayet güzel bir davranış. Ali İsmail için hazırladıkları slogan gibi düşlerinde özgür dünya olanlar Ali İsmail'i hiç unutmayacak, onu anmaya devam edecek.

Ancak 16 Şubat 2014'de yapılan yürüyüşte Ali İsmail ile Aziz Yıldırım'ın isminin yanyana gelmesi bir çok taraftar gibi beni de çok rahatsız etti. Ali İsmail'in ailesinin de davet edildiği yürüyüşte Aziz Yıldırım gibi bir adamın adalet bekçisi olarak yürüyüşün en önemli adamı haline getirilmesi çok acı verici bir durumdu.
Öyle ki yürüyüş olmadan önce Aziz Yıldırım,konuk olduğu Tarafsız Bölge programında başbakan ile aynı mağduriyeti yaşadıklarını sık sık dile getirmişti. Bunun yanında bugün(28.02.2014) Fenerbahçe'nin düzenlediği basın toplantısında Mahmut Uslu, hükümetin yanında olduklarını söyleyip durmuştur. Görünen o ki
Fenerbahçeli yöneticiler yolsuzluk davası ile şike davasını bizim de yorumladığımız gibi birbirinden ayırmamıştır. Dolaylı olarak yürüyüşte "hırsız Tayyip Erdoğan" diye bağıran taraftarlarına şu mesaj da gidebilir : hırsız diye bağırdığınız adam Aziz Yıldırım ile aynı mağduriyet içindedir. Tabii bütün bunlara rağmen yolsuzluğu ısrarla kabul edenler aynı kadrolaşmanın yürüttüğü şike davası için çıkıp da rahatça şike yoktur diyebiliyorlar. Bunu nasıl şekilde yorumlayabiliriz bilmiyorum: orasını size bıraktım. Böylesine bir durumda hiç suçu olmayıp sadece mağdur olan Trabzonspor'un yürüyüşlerini görmezden gelip, şaibeli Fenerbahçe yöneticilerinin ön saflarda yer aldığı yürüyüşleri gazetelerine birinci sayfa manşet yapan medyaya diyecek sözümüz de yok artık.

Trabzonspor zaten yıllardır her fırsatta İstanbul medyası tarafından ezilmeye çalışılmıştır.
Gereken cevabı dik duruşumuzla verdik, vermeye de devam edeceğiz.

Kısa bir yazı oldu, medyayla ilgili söylenecek çok daha fazla şey vardır mutlaka.
Günlerdir içimi kemiren konuyu burada kısa bir şekilde yazıya dökmek istedim sadece, sürç-i lisan ettiysek affola :)
Saygılarımla.