PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Hakan Kulaçoğlu - Büyük $ik€ Koalisyonu



kurt61
12.02.2014, 14:45
Bugün büyük gün (!)

Büyük $ik€ Koalisyonu için…

Sabah, Fanatik’te Yılmaz Özdil, akşam CNN’de Ahmet Hakan…

Sarı Gazete grubunun, şikecileri kurtarmak için son hamleleri.

Sarı Gazete, Büyük $ik€ Koalisyonu’nun bir nevi amiral gemisidir. Yılmaz gibi, Ahmet gibi yazarlar bu gemiye yıllarca komuta eden Ertuğrul, Yakup ve Uğur gibi ağabeylerinin sözünden çıkamazlar. Daha doğrusu, çoğu alanda özgür bırakılmışlardır ama kilit konularda bağımsız davranamazlar, ortak hareket planına aykırı yazı yazamazlar. Başka türlü, beş haneli maaşlara veda etmek zorunda kalırlar.

İktidarlara ne kadar muhalefet ederse etsinler, bu ülkede her medya organı bizatihi bir iktidardır. Yazarlar da o iktidara bağlı memurlardır. Siyasi görüşler değişebilir, ancak medya grubunun çıkarlarına hizmet etmek, kazanca kazanç katmak sistemine bağlı kalmak gibi kurallar asla değişmez, değişemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez. Yazarlar, o organın birer parçası, birer hücresi gibi davranmak zorundadır, aksi takdirde doku reddi gelişir ve uzaklaşmak zorunda kalırlar.

Bugünkü iktidara yandaş medya üyesi gazeteler gibi bazı köklü gazeteler de yıllarca derin devletin yandaş medyası olmuş, o düzenin devamı için uygun görülen figürleri yüceltmiş, engel olarak görülen kişileri ise karalamıştır. Söz konusu medya unsurlarının bugün şike konusuna yaklaşımları da o eski alışkanlıklarının devamı niteliğindedir. Buna bir de iktidara yakın bazı dönem köşecilerinin siyasette yaşanan son kutuplaşma sonrasındaki çark edişleri eklendiğinde, şikeciler için bir ümit belirmiş gibi bir hava oluşması doğaldır. Geçerlidir, belirleyicidir, demiyorum; sadece doğaldır. Haklıdır, doğrudur, demiyorum; doğaldır, o kadar.

Şike skandalı patladığında önce bir şok yaşayan Sarı Gazete, bir süre sonra ağabeylerin büyük deneyimi (!) vasıtasıyla kendilerine yakışan duruşu almak üzere bir re-organizasyon işine girdi. Skandalın mağdur tarafı olduğunu çok açık şekilde bildikleri Trabzonsporluları yumuşatmak ve mücadeleden caydırmak için de ince bir çalışma başlattılar. Bir yandan, Trabzonspor’a gerçekten sempatisi olan ve Trabzonsporlular tarafından sevilen Yılmaz Özdil, diğer yandan da aslında Trabzonsporlu olmayı bir “çıkıntılık” olarak gören (http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=333803&yazarid=131) Ahmet Hakan Coşkun devreye sokuldu. Eskiden “…olaya bir parça ideolojik yaklaşanlar ‘çıkıntılık' yapmak için o dönem yükselişte olan Anadolu takımı Trabzonspor'dan yana olurlardı… bir aykırılık, bir çıkıntılık filan yapmadım.” diyen Ahmet Hakan’a Trabzonspor forması giydirildi. Sonra da kaleminden “Şenol Güneş’in gadre uğradığı halde mağrurluğundan ödün vermeyişinden, Özkan Sümer’in asil duruşundan ve takıma gönül verenlerin adanmışlığından öylesine etkilendim ki...Anında tornistan edip adımı Trabzonspor Kulübü Kayıt Defteri’ne yazdırdım.Bir de söz verdim, “Pazara kadar değil mezara kadar Trabzonsporluyum” diye... En son İnter galibiyetinin İstanbul medyasında hak ettiği ölçüde karşılık bulmadığını görünce... Yani yapılan açık haksızlığı fark edince... Kararımı verdim:Ben artık ‘aktif bir Trabzonspor taraftarı’ olacağım.Yolumdan hiç dönmemecesine...” cümleleri döktürülüverdi.

Şimdi o ‘yapılan açık haksızlığı fark eden’ Ahmet Hakan, Tarafsız Bölge programına şike şebekesinin başını, yandaşları ile çıkarıyor, söz hakkı tanımak adı altında aklamaya çalışıyor. 3 Temmuz 2011 gününden bu yana, bırakın o günü, Kanal 7’deki “İskele, Sancak” programı döneminden beri bir gün, bu ülkenin en önemli sosyolojik olgularından Trabzonspor’u konu, bir Trabzonsporluyu konuk etmemiş olan Ahmet Hakan, şimdi de ‘tarafsız’ dediği bölgesinde tek tarafa söz hakkı tanıyor, sadece 16.ACM ve Yargıtay değil, UEFA ve CAS tarafından da şikeciliği defalarca onaylanmış figürlere destek veriyor. Niye? Hukuk adına mı, adalet adına mı? Yoksa Büyük $ik€ Koalisyonu kararıyla mı?

Burada elbette hiç de haz etmedikleri siyasi iktidara karşı 7 Şubat 2012 ve 17 Aralık 2013 tarihlerinde yapılan iki hamle sonrası oluşan refleksif/defansif ortamı kullanmaya çalışarak şöyle bir hava estirilmek isteniyor: Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Şike gibi davaların tamamı kumpastır, uyduruktur, sahte delillerle oluşturulmuş tuzaklardır. Bir kere 2010-2011 sezonunu çok dikkatle yaşamış bir eski futbolsever ve halen Trabzonsporlu bir vatandaş olarak şunu söylemem gerekir ki, Trabzonsporlular o sezon yapılan şike ve teşvik rezilliklerini hafta hafta, günbegün fark ettiler, seslendirdiler. Ancak Büyük $ik€ Koalisyonu bunlara yer vermedi, görmezden geldi. Ta ki, 3 Temmuz’da deliller ortaya konuncaya kadar. 3 Temmuz sabahı Trabzonsporlular da büyük bir sürpriz yaşadılar, ama “Aaaa! Şike varmış” şeklinde değil, “Bu ülkede şikeyi ortaya çıkaracak devlet varmış” şeklinde. Zira Trabzonsporluların, rakiplerinin hangi maçta şike yaptığını, hangi maça teşvik gönderildiğini öğrenmek için mahkemeye, UEFA’ya ihtiyaçları yoktu. 2011 yılının mayıs ayı biterken hepsini tek tek sayabilecek acı deneyimlere çoktan sahip olmuşlardı.

Güya iktidara muhalif geçinip, şike davasını siyasi davalar ile benzer göstermeye çalışıp aynı torbaya koymaya yeltenenlerin, bir gecede kırk ayrı çeşit konudaki yasal düzenlemeyi ‘torba yasa’ adı altında geçiren iktidarlardan ne gibi bir farkı kalır ki? Siyasi dava siyasi davadır, şike davası, adi ama organize hırsızlığın yargılanıp hüküm verildiği çok ayrı bir mecradır. Hırsız hırsızdır, arsız da arsız. Şike eşittir yolsuzluktur. Yolsuzluk tapelerine inanıp şike tapelerine ‘delil sayılmaz’ muamelesi yapmak, yolsuzluklardaki teknik takiplere hayran hayran bakıp şikedeki teknik takiplerden hiç söz etmemek objektif gazeteciliğin neresinde yer almaktadır acaba? Bizce.. Yolsuzluğa var deyip, şikeye kumpas demek ne demokratlığa, ne Cumhuriyetçiliğe, ne Atatürkçülüğe, ne muhalifliğe, ne sosyal demokratlığa, ne de solculuğa sığmayan devasa ama ucuz bir pragmatizm, bayağı bir manevradır.

Şimdi siz istiyorsunuz ki, Özel Yetkili Mahkeme kararı iptal edilsin, Özel Görevli Mahkeme kurulsun, görevi de şikecileri aklamak olsun. Bunu kanuna, kitaba, anayasaya, evrensel hukuka, dünya demokratik hukuk konjonktürüne uyduramadığınız için de kıvranıyorsunuz.

Değerli dostlar… Şike, aşağılık bir suçtur, adi hırsızlıktır. Trabzonspor’un tam üç şampiyonluğu şike ile çalınmıştır. Bunun ikisinde, 3 Temmuz davasının hükümlüleri Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu ile onların uzantıları vardır. Bu hükümlüler, yargılandıkları dönemde, ‘polis fezlekesi’ diye alay ettikleri sabit delillere, dinleme kayıtlarına, teknik takip raporlarına itiraz etmemişler, savunmalarını da bunların üzerinden yapmışlardır. Özel Yetkili Mahkeme denilen mahkemede kendilerine her türlü savunma hakkı ve zaman tanınmış, ancak onlar makul bir savunma yapmamış (yapmaları mümkün olmadığı için) başkalarını suçlamış ve eski maçları anlatmış, izlettirmişlerdir. 16. ACM ve Yargıtay gerekçeli kararlarını okuyan her orta zekâlı ve üzeri vatandaş suçun sabitliğini açıkça görür. Bu süreçte sanal âlemde çok aktif olan Ersin Gökalioğlu’nun bir sözü durumu gerçekten çok olarak ifade etmektedir: Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ın adil şekilde yargılanmadığı tek yer futbol federasyonudur.”

Türkiye Futbol Federasyonu, 2012 yılı başında baskıyla istifa ettirilmiş ve siyasi irade ile Aziz Yıldırım tarafından oluşturulan kukla federasyona şikecileri aklama görevi verilmiştir. Onlar aklanırken de birçok kulübün camianın hakkı gasp edilmiştir. Bugün “Trabzon’a Mektup-2” diye yazı yazan Yılmaz Özdil’i ve koruduğu zümreyi sadece Trabzonsporlular değil, Bucasporlular, Bursasporlular, Kayserisporlular, Ankaragüçlüler, Galatasaraylılar ve daha niceleri affetmemekte, Eskişehirsporlular ve Sivassporlular da o sezon kendilerine yaşatılan utancı unutmaya çalışmaktadırlar.

Bugün Özdil şöyle yazıyor: “TOKİ Bakanı Bayraktar ‘Trabzonumuz’un kupasını almak için çok ince ayar çalışma yapıyoruz’ demişti.” Aklı sıra, ince ayarla Tabzonspor’a hakkı olmayan bir kupanın verilmeye çalışıldığı havasını vermeye çalışıyor. Bakın Yılmaz bey! Seni ve Ahmet Hakan’ı, Büyük $ik€ Koalisyonu’nun durgun zekâlı köşe yazarları ve TV konuşkanları ile aynı kefeye koymuyorum, zekisin, istediğinde, rahat bırakıldığında doğru analiz yapabiliyorsun. Sen de pekâlâ biliyorsun ki, orada kastedilen ince ayar, politikaya atılana kadar Trabzonsporlu da olmayan Erdoğan Bayraktar tarafından Trabzonspor için değil, çok ama çok koyu bir Fenerbahçeli olan Başbakan tarafından Fenerbahçe için yapılmaya çalışılıyordu. Amaç, kupayı da asıl sahibi olan Trabzonspor’a –mecburen- teslim etmeden önce, küme düşmesi gereken Fenerbahçe’yi, UEFA’dan ricacı olarak puan silme cezası ile kurtarmaktı. Bunu İstanbul’da ve Ankara’da yaşayan herkes biliyordu. Ancak herkesin yazacak Büyük $ik€ Koalisyonu mensubu gazetesi, anlatacak Büyük $ik€ Koalisyonu üyesi televizyon kanalı yoktu. Yoksa Trabzonspor’a hakkı olmayan bir kupayı vermek için bir ince ayar, bir operasyon yapılmıyordu. Zaten Trabzonspor, hakkı olmayan bir şeyi isteyecek açlıkta, açgözlülükte, fırsatçılıkta bir camia değildir. Siz onu başka camialarla karıştırmayın lütfen...

Şimdi gelelim Yılmaz Özdil’in ‘Bitmek bilmeyen kupa beklentisi, hem Trabzonspor’u mahvediyor, hem de yüreklerdeki Trabzon sevgisini.” safsatasına. ‘Verilmeyen kupa, gasp edilen hak’ süreci gerçekten Trabzonspor’u perişan, Trabzonsporluyu rencide etti. Bu ülkenin en vatansever kentlerinden birini, haksızlığa karşı isyan karakterleri, ‘Güçlülerin iktidarına karşı Trabzonspor’ düşünceleri nedeniyle Trabzonsporlu olmuş milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını çok sevdiği ülkesine, devletine düşman olma sınırına getirdi. Ancak Trabzonspor sempatisini azaltmadı, aksine arttırdı. Zira bu mağduriyetini asla fiziksel şiddete ve toplumsal terbiyesizliğe dönüştürmedi. Bugün ülkede Trabzonspor sempatisi örseleniyorsa, zaten hakkı olan kupayı alma umuduyla, “Sen kupanın peşini bırak, biz de sana para bulalım, yıldız alalım” siyasi telkiniyle mitinglerde boy gösteren mevcut başkanı nedeniyledir. Onun cahil kurnazlığından, Trabzonsporluluk kültüründen nasibini alamamışlığındandır.

Yoksa Trabzonspor, mafyöz havalar vermeyi seven, siyasette, ticarette ve medyada çok güçlü bir başkanını seçim yoluyla bizzat demokratik bir şekilde koltuğundan indirmiş bir camiadır. O figürün bin katı sorunlu kişilerin başkanlık yaptığı diğer bazı camialara örnek olamaması ise ülke futbolunun şanssızlığıdır. Çokça da sizin gibiler sayesindedir.

Courage
12.02.2014, 15:19
Kapak!

oflubektas
12.02.2014, 15:29
Tam zamanında ve tam da yerinde yazılmış, muhteşem bir yazı. Trabzonspor'un ne olduğunu ve NE OLMADIĞINI da çok güzel anlatıyor.

Bera B.
12.02.2014, 15:32
Başlık sanki Hakan Kulaçoğulu ile şikecilerin koalisyon yaptığı gibi anlaşılıyor yalnız.

GÖLONSA
12.02.2014, 15:35
Anlayana....

S.ÖZKAN
12.02.2014, 16:04
Bunlar ya kendilerini çok zeki zannediyor yada bizi aptal.Ne kadar yırtınırsanız yırtının ALLAH'ın izni ile biz kazanacağız.

a f s
12.02.2014, 18:03
Hakan abi -eskilerin tabiri ile- "ağzın şeker şerbet yesin".

OrkHun
12.02.2014, 18:26
Çok saçma bir yazı.

Hakan Kulaçoğlu'nu severim ama saçma yani.

"Burada elbette hiç de haz etmedikleri siyasi iktidara karşı 7 Şubat 2012 ve 17 Aralık 2013 tarihlerinde yapılan iki hamle sonrası oluşan refleksif/defansif ortamı kullanmaya çalışarak şöyle bir hava estirilmek isteniyor: Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Şike gibi davaların tamamı kumpastır, uyduruktur, sahte delillerle oluşturulmuş tuzaklardır." diye yazmış.

A.Hakan nasıl hem hükümete karşı, hem de bu davalara karşı olabilir ki?
Bugün bu davalara kumpas diyenler ulusalcılar ile iktidar çevreleridir.
A.Hakan iktidar çevresinden sayılmaz, hatta yazıları okursanız yolsuzluk davalarının sıkı takipçisidir. Öyle kumpas deyip geçmeye çalışan havuz kanalı gazetecileri gibi takılmıyor bu ara.

Burada rolleri yanlış dağıtmış Kulaçoğlu, süreci rasyonel okuyamamış maalesef.

kurt61
12.02.2014, 18:38
Çok saçma bir yazı.

Hakan Kulaçoğlu'nu severim ama saçma yani.

"Burada elbette hiç de haz etmedikleri siyasi iktidara karşı 7 Şubat 2012 ve 17 Aralık 2013 tarihlerinde yapılan iki hamle sonrası oluşan refleksif/defansif ortamı kullanmaya çalışarak şöyle bir hava estirilmek isteniyor: Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Şike gibi davaların tamamı kumpastır, uyduruktur, sahte delillerle oluşturulmuş tuzaklardır." diye yazmış.

A.Hakan nasıl hem hükümete karşı, hem de bu davalara karşı olabilir ki?
Bugün bu davalara kumpas diyenler ulusalcılar ile iktidar çevreleridir.
A.Hakan iktidar çevresinden sayılmaz, hatta yazıları okursanız yolsuzluk davalarının sıkı takipçisidir. Öyle kumpas deyip geçmeye çalışan havuz kanalı gazetecileri gibi takılmıyor bu ara.

Burada rolleri yanlış dağıtmış Kulaçoğlu, süreci rasyonel okuyamamış maalesef.
Bence siz yanlis anlamissiniz. Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök daha önce ılımlı yazılar yazarken yolsuzluk operasyonu sonrası iktidara karsı çok sert yazılar yazmaya başladılar. Hakan beyin yazdığı davalar arasında yolsuzluk davası yok. Zaten çelişki de burada. Bu şahsiyetler yukarıda sayılan davalara Başbakanın tezinden yola çıkarak "kumpas" derken yolsuzluk operasyonunu bu kapsama sokmayıp çok ağır yazılar yazıyorlar. Eeee hangisi kumpas hangisi değil? Eğer hepsi bir kumpassa o zaman başbakanı da elestirmeyecekler.

Erman Aydın
12.02.2014, 18:43
Paramız olmasın, yıldız da olmasın, gerekirse 3-5 sene şampiyonluk hedeflerinden de vazgeçelim ama Trabzonsporlu olma duruşunu bilen, vizyon sahibi , belki de çok büyük bir sermayesi olmayan Hakan Kulaçoğlu gibi başkanımız olsun isterim
Eline, yüreğine sağlık...

Pshycologist41
12.02.2014, 20:10
Bu yazı nerede yayınlandı ? Kaç kişiye ulaştı ? Biz bunları zaten biliyoruz bu yazıyı bizim okumamız neyi değiştirir ki ?

macka61
12.02.2014, 20:20
çok güzel yaıl Hakan Kulaçoğlunu tebrik ederim

kurt61
12.02.2014, 20:29
Bu yazı nerede yayınlandı ? Kaç kişiye ulaştı ? Biz bunları zaten biliyoruz bu yazıyı bizim okumamız neyi değiştirir ki ?

http://www.medyatrabzon.com/hakan-kulacoglu-sike-koalisyonunu-yazdi-93155h.htm
http://www.hakankulacoglu.com/index.php/kulacogluyazi/futbol/yeniyazi/473-sioalioni

ESER
13.02.2014, 00:50
Hakan Kulacoglu farki.

Adem Akyüz'
15.02.2014, 01:26
Hakan Kulaçoğlunu tebrik ederim. güzel bir yazı olmuş..

Burak Bıyıklı
15.02.2014, 11:05
On numara yazi olmuş.UEFA birşeyler yapmaya başlasa ne destanlar görecek daha bu memleket

Cem Zırıh
15.02.2014, 11:14
Bu yazı nerede yayınlandı ? Kaç kişiye ulaştı ? Biz bunları zaten biliyoruz bu yazıyı bizim okumamız neyi değiştirir ki ?

yazilar bilen kitleyi hedef alinarak yazilmaz zaten bilmeyenler ogrensin diye yazilir nitekim bu yaziyida sadece bilenler okumadigi icin bilmeyenler de ogrensin diye yazilmis bir yazi :)

burasıdaTRABZON
15.02.2014, 11:54
Aklı başında bi yönetimde basın sözcüsü olarak görmek istediğim adam

HOPA'LI TS'Lİ
15.02.2014, 12:03
Mücadelemiz 50 yılda 100 yılda sürse, o şampiyonluk kupamızı trabzonspor'umuza kazandıracağız.

En büyük ts taraftarlarıdır.

ESER
15.02.2014, 13:08
Paramız olmasın, yıldız da olmasın, gerekirse 3-5 sene şampiyonluk hedeflerinden de vazgeçelim ama Trabzonsporlu olma duruşunu bilen, vizyon sahibi , belki de çok büyük bir sermayesi olmayan Hakan Kulaçoğlu gibi başkanımız olsun isterim
Eline, yüreğine sağlık...


oyle bir durus yok malesef sayin renktas . bu sozler ile kendimizi kandiriyoruz sadece ve kulagimiza hos gelen soylemlerden ibaret. yilmaz vural isimli sahsiyet Trabzonspora alenen sikeci demis ve bu sozlerine karsilik kulup resmi siteden kendisine cevaben bir metin yayinlamis ama gel gor ki kendi kulubunu sikecilikle itham etmis 3. sinif bir hocayi Trabzonsporda hoca olarak gormek istemeyenden gecilmiyor . Hangi durus ? fenerin sikeci kadrosundan bir adami iskartaya cikinca Trabzonlu ayagina Trabzonspora kakalanmis , taraftar bu adami havaalininda omuzlarda karsilamis. hangi durus ? kendisini yok sayan siyaset kurumuna karsi ortak bir tavir gostermek yerine birbirinin kopyasi olan oy bu avcilarindan birinin yaninda saf tutup savunan bir tavir takinmis Trabzonsporlu.. bugun kendisini yok sayan 3 partinin de fanatik derece savunuculari var ise hangi Trabzonsporluluk durusundan soz ediyoruz ? oyle bir durus malesef yok sayin kardesim. bu durus soylemleri sadece laf i güzaf

yaranozlu
15.02.2014, 14:13
Enfes bir yazı, zekice yazılmış. Saygı duyuyorum