PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Benjamin BEST | Şike Kitabı



Serdær
23.11.2013, 15:02
Fenerbahçe şike konusunda dünyada nam salmaya devam ediyor.

https://pbs.twimg.com/media/BZwcM3BCUAADDsr.jpg

2011 yılında CNN tarafından yılın gazetecisi seçilen Alman yazar Benjamin Best, Ekim ayında piyasa çıkan " Satın alınan futbol- şikeli maçlar ve dolandırılan taraftarlar- adlı kitabında Türkiye'deki şike olayına da değiniliyor. Aşağıda Türkiye ile ilgili bölümlerin tercümesini bulabilirsiniz.

“...İstisnasız bütün federasyonlar şike gibi olaylara karışmak,girmek istemez. Eğer herhangi bir ülkede böyle bir şey olsa o ülkenin federasyonu bunun kapatılması için her şeyi yapıyor...Federasyonlar genelde bir şey yapmıyor. Fakat bazı federasyonlar gerçekten de hiç bir şey yapmıyor. İşte bu çok nahoş"

“Türkiye'deki şike skandalında UEFA'nın oynağı rol buna tipik bir örnektir. 27 Haziran 2013'te Süddeutsche Zeitung bildirdi ; “kıta federasyonu yüzbinlerce futbol taraftarının gösterdiği baskıya boyun eğdi ve İstanbul'un gözde kulüpleri Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı Avrupa kupası sahnesinden sürdü.” Böylelikle UEFA Disiplin Komitesi Fenerbahçe'nin şampiyonluğu satın aldığı 2010/11 Süper Lig sezonunun şike olayını geç deşifre ederek cezalandırdı. Türk yargısı aylardır bu dolandırıcılığı katı ve kapsamlı ele almıştı. Şimdi UEFA arkasından gidiyor: Fenerbahçe, önümüzdeki katılmaya hak kazanacağı 3 UEFA kulübler mücadelesine katılamayacak. Kulüp , 2013/14 şampiyonlar ligini şimdiden unutabilir. Şehirdeki rakibi Beşiktaş bir sonraki UEFA ligine katılamıyor."

Ne olmuştu?

Adı geçen sezonda Fenerbahçe 17 maçın 16'sını kazanmıştı. Dinlenen telefonların da ait olduğu polis soruşturmalarından sonra Fenerbahçe'nin bu karşılaşmaların 13'ünde şike yaptığı ve teşvik primi verdiği ortaya çıktı. Bunlar arasında Fenerbahçe'nin Türkiye şampiyonu olduğu son maçtaki 4-3 lük galibiyet de vardı. 2011 yılında Türk yargısı tarafından 93 kişiye dava açıldı, 30'un üzerinde futbolcu, antrenör, yönetici hapise girdi. Bunlar arasında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve federasyon başkan yardımcısı da vardı. Organize suç örgütü kurmak ve yönetmekten Aziz Yıldırım 6 sene 3 ay hapis cezası aldı. Nüfuzlu girişimci bütün suçlamaları reddederek ve Yargıtay'a gitti.

Fenerbahçe, UEFA'nın dostça baskısı sonucunda Türk Futbol Federasyonu tarafından 2011/12 şampiyonlar ligine gönderilmedi. Ceza yargısı dolandırıcıları demir parmaklıklar arkasına gönderdiği halde bizzat PFDK buna rağmen şike ve teşvik için bir belge bulamadı. Federasyon tarafından hiç bir kulüp ceza almadı, Fenerbahçe bile.

Belki de profesyonel futbol disiplin kurulu üyelerinin, kendisini hapiste tekrar Fenerbahçe patronluğuna seçtiren Aziz Yıldırım'ın iyi bir arkadaşının ikaz eden kelimeleri kulaklarını çınlattı: “Türkiye Başbakanı ateşli Fenerbahçe kongre üyesi Erdoğan, demokrasilerde kurumların değil gerçek kişilerin cezalanması gerektiğine hükmetti. Eğer Fenerbahçe'ye ceza verilirse o zaman suçsuz milyonlarca taraftarı cezalandırıyorsunuz"

Aynı şekilde federasyon kör ve sağır olarak ortaya çıkarken taraftar tepki gösterdi. 2012 senesinde Türk Fair Play platformunu kurdular. Bu kuruluştan bir toplumsal hareket oluştu. Mart 2012'den itibaren insanlar her Cumartesi büyük şehirlerde şikeye karşı sokağa çıktılar. Uluslararası baskıyı da artırdılar: Yurtdışı Türkleri yerli futbol taraftarları ile kaynaştı, yakınlaştı. Eylemciler İsviçre'deki UEFA merkezini ablukaya aldılar ve yöneticileri maile boğdular; bazıları açlık grevi ile tehdit ettiler.

Gazeteler, UEFA 'nın Türk futbolu ve Fenerbahçe karşısındaki uysal tutumunu soruşturdu.

UEFA başkanı Michel Platini'nin tutumu da eleştirisel yorumlandı. O, final ve yarı final maçlarının İstanbul'da oynanacağı bütün Avrupa'da organize edilecek 2020 Avrupa şampiyonasını düşlüyordu.

Avrupa çatı örgütü, 2012/13 yılı şampiyonlar ligi için bir Türk sponsorun kazanıldığı öğrenildi: Yapı Kredi Bankası 30 milyon Euro ile başladı. 2012 yılına kadar Fenerbahçe yönetiminde bankanın ortak sahiplerinden biri vardı. Bankanın Avrupa'da bir şubesi yoktu. UEFA'ya baskı daha da arttı.

Süddeutsche Zeitung yazdı: " Disiplin komitesi üyeleri üzerine kayda değer olmayan baskı duyuldu. Fakat bırakın bir yerel spor mahkemesini hiç bir uluslararası spor mahkemesi profesyonel bir mahkemenin ortaya çıkardığı delilleri, dosyaları görmemezlikten gelemezdi.

Sonuçta İstanbul'un büyük kulüplerine UEFA'nın son cezasını, kızgın, öfkeli kamuoyunun baskısına borçludur. Gerçekten bu baskı olmadan UEFA yöneticilerinin şike ve teşvike karşı böyle önemli adımın atabileceği kuşku götürmez...”

Ender Kuyumcu
23.11.2013, 15:19
Son paragrafın ne anlama geldiğini sanırım herkes anlamıştır.

Îşte bu yüzden maillere, fakslara, telefonlara ve büyük çaplı gösterilere ihtiyacımız var ve bunları yapmaya devam etmeliyiz.

devam edelim ki şikecilerin düştüğünü görelim.