Berat
21.10.2013, 08:38
1 puan kötü mü, iyi mi?
Şu anda Akçay’ın Trabzon’u rahmetli Kazım Koyuncu’nun Zuğaşi Berepe döneminin futbol versiyonu gibi, kısaca daha iyisini sergilemek için zamana ve ara sıra Sivasspor maçında olduğu gibi alacağı öğretici derslere ihtiyacı var…
Sezon başından beri Mustafa Reşit Akçay hocanın münasip bir dille anlatmaya çalışıp benim de naçizane Trabzonspor analizlerimde açıklamaya çalıştığım futbol gerçeğinin tezahürü bir maç oldu. Bu kadro çok yeni: Sivas karşısında forma giyen 14 oyuncudan 7’si yani oyuncuların yarısı geçen sezonun ilk 11’inin banko isimlerinden değildi. Yani bu sezon yeniden yapılanıp önümüzdeki yıllar için tekrar şampiyonluk adayı olabilecek bir takım kurma mevsimi. Ancak Mustafa Reşit Akçay hoca yönetimindeki yeniden yapılanma mevsimi, puan olarak futbol meyvelerini daha önce vermeye başlayınca, beklentiler ekstradan yükseldi; taraftarın bir kısmı maalesef daha olmamış meyveyi bir an önce dalından koparma telaşında.
Meramımızı daha açık anlatmak için tarihin en güzel Trabzon taraftarı Kazım Koyuncu’dan örnek verelim: Rahmetli Kazım’ın Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) döneminde yaptığı müzikler de kaliteliydi ancak müzikal yeteneğinden daha fazla verimi daha da olgunlaştığı dönemde yaptığı Zuğaşi Berepe sonrası albümlerde eserlerine yansıttı. Şu anda Akçay’ın Trabzon’u rahmetli Kazım Koyuncu’nun Zuğaşi Berepe döneminin futbol versiyonu gibi, kısaca daha iyisini sergilemek için zamana ve ara sıra Sivasspor maçında olduğu gibi alacağı öğretici derslere ihtiyacı var.
NEO-ŞENOL GÜNEŞ: ONUR RECEP KIVRAK
Kalede Onur, şampiyon kadronun kalecisi Şenol Güneş’in Trabzon formasıyla reenkarne olmuş versiyonu kadar kudretli bir performans sergiliyor. Rakip Sivasspor, 90 dakikada Trabzon kalesine 17 şut atmasına rağmen Onur kalesinde bir kez daha devleşerek ligdeki gol yememezlik serisini 452 dakikaya çıkardı.
İşin aslı Trabzon ilk yarıda maçı kazanabilmesini sağlayacak gol pozisyonlarını buldu. 15’te Malouda yavaş kaldı, bitiremedi. 19’da Henrique kaleciyle karşı karşıya, kendisini bu kadar net bir gol pozisyonuna sokan harika ara pasın hakkını veremeyen kötü bir vuruş yaptı. Hâlbuki o pozisyonda Sivasspor kalecisi erkenden yere yatmıştı, Henrique’ye yakışan daha önce defalarca yapabildiği gibi topu sakince kalecinin üstünden aşırmak olacaktı.
HENRIQUE BUNLARI NASIL KAÇIRIR?
27. dakikada Henrique 2. % 99’luk net pozisyonunu kaçırdı. Sonrasında ise hem taktiksel hem de mental açıdan Trabonspor’un yazının başında anlatmaya çalıştığım yeterli mental-taktiksel tecrübe ve istikrar seviyesinde olmadığına şahit olduk. İlk 45’te özellikle 27’den sonra Trabzon sık sık Sivas kontrataklarında en az 1 oyuncu eksik yakalandı.
61’DE GOL ATILIR(DI)!
Bu mental-taktiksel tecrübe ve istikrar eksikliği 2. yarıda iki kritik pozisyonda tekrar sahaya yansıdı. Avni Aker’de 61. dakikada gol atılır (bakınız dakika 61 gol Hüseyin efsanesi) ancak Mustafa Yumlu kendisine özgü bir çelişkiyi sahaya yansıttı ve 61’de 2. sarıdan kırmızıyı gördü. İşin aslı pozisyon çok tartışılır, Yumlu’nun dirseğinden önce Ziya’nın müdahalesi de kartlıktı ancak Türkiye’de hakemler ve futbolu yönetenlerin kalitesi daha doğrusu kalitesizliği herkesin malumu: Ne olursa olsun Yumlu gibi Trabzonspor’da 4. sezonunu oynayan bir oyuncu hakemin atladığı adaleti kendi sağlayabileceği hatasına düşmeyip o dirsek reaksiyonu vermemeliydi. Lakin TFF ve MHK biraz hakkaniyet sahibi olabilseydi, olaylı Beşiktaş – Galatasaray derbisinden sonra Fırat Aydınus’a bir süre Süper Lig’de maç da vermemeliydi!
10 KİŞİ KALINCA AŞIRI TELAŞ YAPILDI
Trabonspor’un geçiş dönemi yaşamasından kaynaklanan mental-taktiksel tecrübe ve istikrar eksikliğinin sahaya yansıdığı diğer kırılma anı ise 10 kişi kaldıktan sonra rakibe 3 dakikada 3 gol pozisyonu fırsatı verilen 65 ile 68 arasıydı. Bir anda yeni bir araya gelmiş oyuncuların oluşturduğu ham bir kadroya özgü gereğinden fazla telaş yaşandı. Sadece savunma değil, hücum hattında da bu telaş Trabzon’un en büyük handikapı oldu. Trabzon nefes aldığı anlarda rakip sahada tehlikeli sayılabilecek bölgede serbest atış kazandığında genç yetenek Yusuf bu tip frikiklerde havadan tehlike yaratabilecek Bamba ve Aykut’un hücum hattına yerleşmesini beklemeden faulü alelacele kullanınca Bamba haklı olarak kızdı.
MALOUDA’YA YAKIŞMADI
Ancak Yusuf genç ve bu lig standardı ile 6 + 0 + 4 saçmalığının formüle ettiği kadro ölçeğinde özel bir yetenek. Asıl bireysel bir hata varsa o da Malouda kadar tecrübeli bir kalitenin 77’de Adrian’ın harika ara pasında kaçırdığı pozisyondaydı. Malouda daha fazlasını yapmalıydı çünkü daha önce çok daha fazlasını başarmış bir oyuncu. Belki de Malouda’yı gereken azami fizik-kondisyon ve oyun temposu seviyesine getirene kadar daha ekonomik kullanmak lazım. Malouda’nın kritik anlardaki fiziksel yetersizliği sadece transferinin hazırlık kampına yetişmeyip geç yapılmasından kaynaklanmıyor. Aksi tez doğru olsaydı Malouda’dan bile sonra gelen Bosingwa bu kadar etkili olamazdı. Mustafa Reşit Akçay hocaya bir başka iyi niyetli naçizane eleştirim de Colman yoksa kadroda Colman’ın alternatifi olabilecek profildeki tek oyuncu olan Soner’i daha fazla çalıştırıp daha fazla şans vermesi yönünde. Sanki Batuhan’a tanınan gereğinden fazla şans daha çok Soner’e tanınmalı. Çünkü gerçekten de kadroda ofansif merkez orta saha pozisyonu derinlik açısından büyük sıkıntı arz ediyor. Örneğin belki de Malouda asıl yeri olan hücumun kanatlarında oynasa fizik kondisyon eksikliği performansını bu kadar etkilemezdi.
Şu anda Akçay’ın Trabzon’u rahmetli Kazım Koyuncu’nun Zuğaşi Berepe döneminin futbol versiyonu gibi, kısaca daha iyisini sergilemek için zamana ve ara sıra Sivasspor maçında olduğu gibi alacağı öğretici derslere ihtiyacı var…
Sezon başından beri Mustafa Reşit Akçay hocanın münasip bir dille anlatmaya çalışıp benim de naçizane Trabzonspor analizlerimde açıklamaya çalıştığım futbol gerçeğinin tezahürü bir maç oldu. Bu kadro çok yeni: Sivas karşısında forma giyen 14 oyuncudan 7’si yani oyuncuların yarısı geçen sezonun ilk 11’inin banko isimlerinden değildi. Yani bu sezon yeniden yapılanıp önümüzdeki yıllar için tekrar şampiyonluk adayı olabilecek bir takım kurma mevsimi. Ancak Mustafa Reşit Akçay hoca yönetimindeki yeniden yapılanma mevsimi, puan olarak futbol meyvelerini daha önce vermeye başlayınca, beklentiler ekstradan yükseldi; taraftarın bir kısmı maalesef daha olmamış meyveyi bir an önce dalından koparma telaşında.
Meramımızı daha açık anlatmak için tarihin en güzel Trabzon taraftarı Kazım Koyuncu’dan örnek verelim: Rahmetli Kazım’ın Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) döneminde yaptığı müzikler de kaliteliydi ancak müzikal yeteneğinden daha fazla verimi daha da olgunlaştığı dönemde yaptığı Zuğaşi Berepe sonrası albümlerde eserlerine yansıttı. Şu anda Akçay’ın Trabzon’u rahmetli Kazım Koyuncu’nun Zuğaşi Berepe döneminin futbol versiyonu gibi, kısaca daha iyisini sergilemek için zamana ve ara sıra Sivasspor maçında olduğu gibi alacağı öğretici derslere ihtiyacı var.
NEO-ŞENOL GÜNEŞ: ONUR RECEP KIVRAK
Kalede Onur, şampiyon kadronun kalecisi Şenol Güneş’in Trabzon formasıyla reenkarne olmuş versiyonu kadar kudretli bir performans sergiliyor. Rakip Sivasspor, 90 dakikada Trabzon kalesine 17 şut atmasına rağmen Onur kalesinde bir kez daha devleşerek ligdeki gol yememezlik serisini 452 dakikaya çıkardı.
İşin aslı Trabzon ilk yarıda maçı kazanabilmesini sağlayacak gol pozisyonlarını buldu. 15’te Malouda yavaş kaldı, bitiremedi. 19’da Henrique kaleciyle karşı karşıya, kendisini bu kadar net bir gol pozisyonuna sokan harika ara pasın hakkını veremeyen kötü bir vuruş yaptı. Hâlbuki o pozisyonda Sivasspor kalecisi erkenden yere yatmıştı, Henrique’ye yakışan daha önce defalarca yapabildiği gibi topu sakince kalecinin üstünden aşırmak olacaktı.
HENRIQUE BUNLARI NASIL KAÇIRIR?
27. dakikada Henrique 2. % 99’luk net pozisyonunu kaçırdı. Sonrasında ise hem taktiksel hem de mental açıdan Trabonspor’un yazının başında anlatmaya çalıştığım yeterli mental-taktiksel tecrübe ve istikrar seviyesinde olmadığına şahit olduk. İlk 45’te özellikle 27’den sonra Trabzon sık sık Sivas kontrataklarında en az 1 oyuncu eksik yakalandı.
61’DE GOL ATILIR(DI)!
Bu mental-taktiksel tecrübe ve istikrar eksikliği 2. yarıda iki kritik pozisyonda tekrar sahaya yansıdı. Avni Aker’de 61. dakikada gol atılır (bakınız dakika 61 gol Hüseyin efsanesi) ancak Mustafa Yumlu kendisine özgü bir çelişkiyi sahaya yansıttı ve 61’de 2. sarıdan kırmızıyı gördü. İşin aslı pozisyon çok tartışılır, Yumlu’nun dirseğinden önce Ziya’nın müdahalesi de kartlıktı ancak Türkiye’de hakemler ve futbolu yönetenlerin kalitesi daha doğrusu kalitesizliği herkesin malumu: Ne olursa olsun Yumlu gibi Trabzonspor’da 4. sezonunu oynayan bir oyuncu hakemin atladığı adaleti kendi sağlayabileceği hatasına düşmeyip o dirsek reaksiyonu vermemeliydi. Lakin TFF ve MHK biraz hakkaniyet sahibi olabilseydi, olaylı Beşiktaş – Galatasaray derbisinden sonra Fırat Aydınus’a bir süre Süper Lig’de maç da vermemeliydi!
10 KİŞİ KALINCA AŞIRI TELAŞ YAPILDI
Trabonspor’un geçiş dönemi yaşamasından kaynaklanan mental-taktiksel tecrübe ve istikrar eksikliğinin sahaya yansıdığı diğer kırılma anı ise 10 kişi kaldıktan sonra rakibe 3 dakikada 3 gol pozisyonu fırsatı verilen 65 ile 68 arasıydı. Bir anda yeni bir araya gelmiş oyuncuların oluşturduğu ham bir kadroya özgü gereğinden fazla telaş yaşandı. Sadece savunma değil, hücum hattında da bu telaş Trabzon’un en büyük handikapı oldu. Trabzon nefes aldığı anlarda rakip sahada tehlikeli sayılabilecek bölgede serbest atış kazandığında genç yetenek Yusuf bu tip frikiklerde havadan tehlike yaratabilecek Bamba ve Aykut’un hücum hattına yerleşmesini beklemeden faulü alelacele kullanınca Bamba haklı olarak kızdı.
MALOUDA’YA YAKIŞMADI
Ancak Yusuf genç ve bu lig standardı ile 6 + 0 + 4 saçmalığının formüle ettiği kadro ölçeğinde özel bir yetenek. Asıl bireysel bir hata varsa o da Malouda kadar tecrübeli bir kalitenin 77’de Adrian’ın harika ara pasında kaçırdığı pozisyondaydı. Malouda daha fazlasını yapmalıydı çünkü daha önce çok daha fazlasını başarmış bir oyuncu. Belki de Malouda’yı gereken azami fizik-kondisyon ve oyun temposu seviyesine getirene kadar daha ekonomik kullanmak lazım. Malouda’nın kritik anlardaki fiziksel yetersizliği sadece transferinin hazırlık kampına yetişmeyip geç yapılmasından kaynaklanmıyor. Aksi tez doğru olsaydı Malouda’dan bile sonra gelen Bosingwa bu kadar etkili olamazdı. Mustafa Reşit Akçay hocaya bir başka iyi niyetli naçizane eleştirim de Colman yoksa kadroda Colman’ın alternatifi olabilecek profildeki tek oyuncu olan Soner’i daha fazla çalıştırıp daha fazla şans vermesi yönünde. Sanki Batuhan’a tanınan gereğinden fazla şans daha çok Soner’e tanınmalı. Çünkü gerçekten de kadroda ofansif merkez orta saha pozisyonu derinlik açısından büyük sıkıntı arz ediyor. Örneğin belki de Malouda asıl yeri olan hücumun kanatlarında oynasa fizik kondisyon eksikliği performansını bu kadar etkilemezdi.