Orijinalini görmek için tıklayınız : Uzay, Bilim, Komplo Teorileri Ve Diğer İddialar
İnançtan çok bilimsel olarak yaklaşmak daha doğru olur sanırım. Belki evrenin büyüklüğünü kavramış olduğunuza inanıyorsunuzdur ama evren gerçekten de düşünebildiğimizden çok daha büyük. Olasılığı kullandığımız zaman diğer gezegenlerde yaşam olma olasılığı neredeyse kesine yakın bir değer çıkıyor. Bu da inanç faktörünü biraz azaltıyor. Örneğin olasılığı %99 olan bir şeye inanmak ne kadar inançla alakalı bilemiyorum.
Araştıranlarınız vardır googleda evrenin büyüklüğüyle ilgili çok güzel şeyler var.
Evren değilde bir galaksinin büyüklüğü bile bizim için inanılmaz. 4 milyar yıl sonra galaksimizle çarpışacak olan Andromeda galaksisinin 1.5 milyar piksellik fotoğrafını inceleyin.
https://youtu.be/Q6ObSvJjdq0 Önce bu videoda 0:00-0:25 arasına bakın. daha sonra 1.5 milyar piksellik bu fotoğrafa http://www.spacetelescope.org/images/heic1502a/zoomable/ 0:25'de ki bu zaten.
maksimum oranda büyülttüğünüzde bile gördüğünüz her toz bırakın gezegeni milyonlarca güneş sistemini barındırıyor. Ve sadece galaksiden bahsediyoruz. Evren içinde galaksi bile çok küçük kalıyor..
Ben bu kadar büyük bir evrende sadece dünyada yaşam olduğuna pek ihtimal vermiyorum. Ki güneş sistemimizde bile dünya dışı yaşam olma olasılığı yüksek. Güneş sistemi :)
İnanç meselesi tabi,bir şey demek haddim değil ama uzaylılara inanıp,Allah'a inanmayan insanları anlamak çok güç...
ikisi bir birine zit seyler. Uzaylilar varsa Allah yoktur, Allah varsa uzaylilar yoktur. Ikisi var demek mümkün degil.
İlker Yazıcıoğlu
28.04.2015, 19:05
ikisi bir birine zit seyler. Uzaylilar varsa Allah yoktur, Allah varsa uzaylilar yoktur. Ikisi var demek mümkün degil.
İkisi var demek neden mümkün değil anlamadım?
Bilmişlik taslamak istemem, konuya hakim de değilim ama Kur'an da bile başka canlıların varlığından bahsetmiyor mu?
Ben mi seni yanlış anladım?
ikisi bir birine zit seyler. Uzaylilar varsa Allah yoktur, Allah varsa uzaylilar yoktur. Ikisi var demek mümkün degil.
Bende anlamadım. neden ?
İkisi var demek neden mümkün değil anlamadım?
Bilmişlik taslamak istemem, konuya hakim de değilim ama Kur'an da bile başka canlıların varlığından bahsetmiyor mu?
Ben mi seni yanlış anladım?
Allah başka yarattıkları vardır tabiki. Ama onlar ruhani dir yani gözle görünmezler.
Geçenlerde natgeo da bi uydu gösterdi bildigin fırtına var orda yani bildiğimiz yağmur yagmasada buz vs vs yagsada bir hareket vardır oralarda.
Biz insanlar nasıl bu dünyaya göre yaratilmissak ordada ruhaniler yani gözle goremedigin şeyler olabilir onlarda çok sıcak veya soğuğa göre yaratilmistir..
Ama orda uzaylı gibi senle anlasabilecek gorebilecegin şeyler aramak tamamen sacmalik.
Bende konuya hakim değilim bir arastirmisligim yok. Ama Uzaylılar diye bir şey yok.
İlker Yazıcıoğlu
28.04.2015, 19:38
Allah başka yarattıkları vardır tabiki. Ama onlar ruhani dir yani gözle görünmezler.
Geçenlerde natgeo da bi uydu gösterdi bildigin fırtına var orda yani bildiğimiz yağmur yagmasada buz vs vs yagsada bir hareket vardır oralarda.
Biz insanlar nasıl bu dünyaya göre yaratilmissak ordada ruhaniler yani gözle goremedigin şeyler olabilir onlar çok sıcak veya soğuğa göre yaratilmistir..
Ama orda uzaylı gibi senle anlasabilecek gorebilecegin şeyler aramak tamamen sacmalik.
Bende konuya hakim değilim bir arastirmisligim yok. Ama Uzaylılar diye bir şey yok buna emin olabilirsin.
Şu koyulaştırdığım yeri neye dayanarak söylüyorsun?
İlker Yazıcıoğlu
28.04.2015, 19:40
Bu kadar büyük bir evrende yalnız olduğumuza inanmıyorum....
Bir dayanağım var mı yok?
Ama gerek bu Dünya'da,gerekse de uzayda hiçbir nesnenin(buna ister gezegen deyin,ister yıldız ,ister başka bir galaksi) boşuna yaratıldığına inanmıyorum....
Canlılardan bahsetmiyorum.
O kadar büyük bir evrende sadece ve sadece Dünya'lıların olması pek mantığıma sığmıyor açıkçası...
İkisi var demek neden mümkün değil anlamadım?
Bilmişlik taslamak istemem, konuya hakim de değilim ama Kur'an da bile başka canlıların varlığından bahsetmiyor mu?
Ben mi seni yanlış anladım?
ben öyle uzaylilardan bahsedildigini bilmiyordum ve zaten öyle birsey hatirlamiyorum. Kuran'i Kerim'in icerigi komple insanlara dayali. Öyle uzaylilar, insanlik disi yaratiklar varsa, Kuran'i kerimde bahsedilmiyor, o yüzden bir birine zit dedim.
Tabi benim uzmanlik bilgim yok, ne dini konularda, ne de uzay konusunda. Yanlis birsey de diyebilirim, ben en iyisi transfer basligina geri cekileyim ve anladigim konulara yorum yapayim :D
İlker Yazıcıoğlu
28.04.2015, 19:43
ben öyle uzaylilardan bahsedildigini bilmiyordum ve zaten öyle birsey hatirlamiyorum. Kuran'i Kerim'in icerigi komple insanlara dayali. Öyle uzaylilar, insanlik disi yaratiklar varsa, Kuran'i kerimde bahsedilmiyor, o yüzden bir birine zit dedim.
Tabi benim uzmanlik bilgim yok, ne dini konularda, ne de uzay konusunda. Yanlis birsey de diyebilirim, ben en iyisi transfer basligina geri cekileyim ve anladigim konulara yorum yapayim :D
Yok kardeşim,estağfurullah.Ben de anladığımdan değil,merak ettiğim için soruyorum:)
Şu koyulaştırdığım yeri neye dayanarak söylüyorsun?
Kimseyle tartismak niyetinde değilim.
Ama şöyle dusunebilirsin; Sana göre kesinlikle doğru olan bir şeye inandiginda geriye kalanlarin yanlışlığının hiç bir anlamı kalmaz.
Sen sokakta bir adam gördün misal gördün eminsin öyle bir adam var, Sonra birisi geldi yanına öyle bir şey yok uyduruyorsun diyor sen şimdi gordugune mi, onun soyledigine mi inanacaksin.
Yani ordaki adamı görmen ,hayır yok diyenleri senin acindan anlamsizlastiriyor.
Olaya böyle bakiyorum ben bir bilgim yok uzayın her yerine de bakmadım, görüp inandığım bana o sorularin cevabını verdi.
Nerde gördün dersen, gözümde gördüm kulağımda gördüm, elmada gördüm.. Bunlar tesadufen oluşmuş olamaz dedim. Önce bir yaratıcı olduğuna kesin inandım sonra 2.asama O yaratıcı seni bu dünya ya başı boş mu gönderdi dedim.
Kimseyle tartismak niyetinde değilim.
Ama şöyle dusunebilirsin; Sana göre kesinlikle doğru olan bir şeye inandiginda geriye kalanlarin yanlışlığının hiç bir anlamı kalmaz.
Sen sokakta bir adam gördün misal gördün eminsin öyle bir adam var, Sonra birisi geldi yanına öyle bir şey yok uyduruyorsun diyor sen şimdi gordugune mi, onun soyledigine mi inanacaksin.
Yani ordaki adamı görmen ,hayır yok diyenleri senin acindan anlamsizlastiriyor.
Olaya böyle bakiyorum ben bir bilgim yok uzayın her yerine de bakmadım, görüp inandığım bana o sorularin cevabını verdi.
Nerde gördün dersen, gözümde gördüm kulağımda gördüm, elmada gördüm.. Bunlar tesadufen oluşmuş olamaz dedim. Önce bir yaratıcı olduğuna kesin inandım sonra 2.asama O yaratıcı seni bu dünya ya başı boş mu gönderdi dedim.
Renktas,
Tam olarak ne demek istedigini anlamadim. Son kisim da "once bir yaratici olduguna inandim" diyorsun. Bunlari bilmeden once, bir yaradanin olduguna inanmiyormuydun?
Renktas,
Tam olarak ne demek istedigini anlamadim. Son kisim da "once bir yaratici olduguna inandim" diyorsun. Bunlari bilmeden once, bir yaradanin olduguna inanmiyormuydun?
Diyorum ki uzayda bir yaşam olduğuna veya öldükten sonra yokluk olduğuna inanan insan cevresindeki herşeyin tesadufen oluştuğuna inanıyordur. Çünkü tesadufen olmadiysa kim yarattı sorusu çıkıyor ortaya..
Bir yaratıcı olduğuna inanan insanda uzayli olmadığına ve öldükten sonra dirilmeye katiyen inanir.
Yani iki sık çıkıyor ortaya..
A)herşey tesadüf( uzayda yaşam olabilir)
B) hiç birşey tesadüf değil ( dolayısıyla uzayda yaşam yok)
Bu sıkların yanındaki cümleleri ondan ayiramazsin .
Ben mandalina diliminin, elmanin, kirazin sayısız nimetin tesadufen olmadığına inandığım için uzayda yaşam yok diyorum. Uzayda yaşam var diyenler de çok ilginç şekilde bunların tesadufen olduğuna inanıp uzayda yaşam arıyor.
Umarım anlatabildim.
ben öyle uzaylilardan bahsedildigini bilmiyordum ve zaten öyle birsey hatirlamiyorum. Kuran'i Kerim'in icerigi komple insanlara dayali. Öyle uzaylilar, insanlik disi yaratiklar varsa, Kuran'i kerimde bahsedilmiyor, o yüzden bir birine zit dedim.
Tabi benim uzmanlik bilgim yok, ne dini konularda, ne de uzay konusunda. Yanlis birsey de diyebilirim, ben en iyisi transfer basligina geri cekileyim ve anladigim konulara yorum yapayim :D
Uzaylıların varlığı veya yokluğu üzerine böyle bir çıkarım nasıl yaptınız tam anlayamadım ama sonuçta biz de uzaylıyız , uzayda yaşıyoruz.
Ayrıca Kura'n-ı Kerim'de direkt uzaylı diye bir kelime arıyorsanız bunu bulamayacaksınız. Allah Kura'n-ı Kerim'i 1400 sene önceki bilimsel ve sosyal yapıya göre indirmiştir. Genel olarak Kura'n-ı Kerim'de uzay kelimesi "gökler" ve "alemler" olarak bahsedilir. Bu biraz da şuna benziyor Allah neden "atmosfer" , veya "supernova" gibi terimleri kullanmadı demek gibi bir şey oluyor.
Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve melekler, onlar hepsi de büyüklük göstermeden Allah’a secde ederler.” (Nahl Suresi, 16/49)
Bunun gibi birkaç ayetten de alıntı yapabilirim. Bu tür ayetlerden uzayda kesin yaşam vardır anlamını çıkaramayacağımız gibi yoktur anlamını da çıkaramayız. Ben de din konusunda profosyonel anlamda uzman değilim ama yaptığım araştırmalara göre Kura'n-ı Kerim'de bu konuda kesin hüküm yoktur. Ayrıca Kura'n-ı Kerim'de bu konuda hiç bahsedilmemiş olsa bile burdan uzaylılar yoktur anlamı çıkaramayız. Bu yüzden uzayda zeki bir yaşam olma ihtimali İslam dini ile çelişmez.
Felsefik açıdan da konuyu ele alırsak bir şeyden bahsedilmiyor olması onun "yok" olduduğu sonucunu doğurmaz. Tıpkı "armut vardır" yargısından "elma yoktur" yargısını çıkaramayacağımız gibi.
Kuranı kerim in hukumleri her zamana uygundur..
Gökte bulunan herşey onu zikreden den kasıt meleklerdir.. cimler den tut herşey Allahi zikreder.
Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım buyuruyor. Yani mükellef olan sadece insan ve cinlerdir. Melekler ise imtihanda olmadığı için Allah in varlığını birligini gorurler. Yani uzayda ki herşey Allahın birligini varlığını gorurler. Dolayısıyla uzaylı diye isimlendirdigin bir şey olamaz.
Felsefeye hiç girme derim ilk felsefe yapan seytandir.
Daha cevap yazmayacağım çünkü ilmim yok. Yanlış bir şey yazmaktan korkuyorum selametle..
Kuranı kerim in hukumleri her zamana uygundur..
Gökte bulunan herşey onu zikreden den kasıt meleklerdir.. cimler den tut herşey Allahi zikreder.
Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım buyuruyor. Yani mükellef olan sadece insan ve cinlerdir. Melekler ise imtihanda olmadığı için Allah in varlığını birligini gorurler. Yani uzayda ki herşey Allahın birligini varlığını gorurler. Dolayısıyla uzaylı diye isimlendirdigin bir şey olamaz.
Felsefeye hiç girme derim ilk felsefe yapan seytandir.
Daha cevap yazmayacağım çünkü ilmim yok. Yanlış bir şey yazmaktan korkuyorum selametle..
Yukardaki yazımdan "Kura'n-ı Kerim her zamana uygun değildir" anlamını çıkardıysan yanlış anladın. Önce bunu belirteyim. Kastım Kura'n-ın üslübunun ya da terimlerinin 1400 sene önceki sosyal yapıya göre olduğunu anlatmak içindi. O dönemde atomlardan, atom altı parçacıklardan söz edemezdi. Bu yüzdendir ki islam alimlerinin bile bazı konularda görüş ayrılıklarına düştüğünü görüyoruz. Yoksa içerik ve anlam olarak tabiki evrenin sonuna kadar güncelliğini koruyor ve koruyacaktır da. Ayrıca evrende olup biten herşeyden bahsetmesi de söz konusu değildir.
Çok ilmim yok diyorsun ama "uzaylı olamaz", "İslam dinine de aykırıdır" şeklinde çok kesin ifadeler kullanıyorsun. Ben ise kesin vardır veya yoktur şeklinde bir ifade kullanamıyorum ki zaten şu anda bulunan bir şey de yok. Şahsi fikrim bizden farklı bir boyutta olma ihtimalini çok daha fazla görüyorum. Ama bizim gibi karbon temelli bir yaşam ile karşılaşırsak da bu bana göre ne bilime ne de dinimize bir aykırılık oluşturur. Yanlış bir şey yazmaktan korkuyorsan bu kadar kesin konuşmamalısın bence. Yarın böyle bir yaşam bulunursa bunu kendi inancına açıklayamazsın. Bu konuda dini bir çok kaynak mevcut daha fazla araştırmanı tavsiye ederim.
Selametle.
Papa Uzaylıların varlığını Hristyanlık adına kabul etti sıra İslam aleminde onlarda kabul edecek daha doğrusu etmek zorunda. Bilim ile hiç bir inanç aşık atamaz en sonunda Caner Taslaman gibi reformcular çıkar en katı Dini kuralları lastik top gibi o tarafa,bu tarafa bükerek kılıfına uydururlar rahat olun :)
Caner abimiz Adem ile Havva'nın Cennet'te yaratılma hikayesini beğenmemiş olacak ki ayetleri lastik top gibi bükerek ikisinin de Dünya da bir bahçede yaratıldığına dair bizi ikna etmeye çalışıyor :)
Baya taktir ettim bu gayretini zeki adam, Adem ile Havva'nın hava olmayan, -300 küsür derece soğuk bir yapıya sahip Uzay boşluğundan Dünya'ya indirilebilmesinin mantıki hiç bir izahati olmadığını kavramış olacak ki hemen reform yapma yoluna gitmiş, tıpkı Reformist adaşları Yaşar Nuri Öztürk,İhsan Eliaçık ve türevleri gibi.
Dinde reform yapabilmek için sadece Din adamı değil arada böyle Fizikçi de lazım değişiklik olur.
Bu arkadaşlar ilk önce gardını alır üzerine hangi bilgiyle giderseniz gidin bu asla Dine aykırı değil derler çünkü onlar ayetleri bir şekilde o aykırı görünen duruma uyarlamak için para kazanıyor görevleri bu.Halkın tamamı cahil değil ya hoş arada sorgulama mekanizması geliştiren kesimler çıktığı için onları kaybetmemek için bir şekilde ikna etmek lazım bunun içinde reformcular işe el atıyor.
Ne demişti İhsan Eliaçık; "Kafası çalışan İmam hatipli Ateist olur" daha ne demişti; "Bana gelen insanlar Ateist olmaya ramak kalmış Deizme kayan genç insanlardan oluşuyor ben onları ikna etmeye çabalıyorum".
Adam görevini kendi ağzıyla açıklamış oluyor kısaca demek istiyor ki; "Bilim'in ve Bilişim'in bu kadar ilerledi bir çağda bir çok insanın gerçekleri görüp inanç eksenin de tutunacağı bir kaç dayanaktan birisi de benim"
Bundan 100 yıl kadar önce Hristyan camiası Dünyan'ın güneş etrafında döndüğüne dair henüz yeni bilimsel açıklamalar yapılırken "Bunu söyleyenler Şeytanın çocuklarıdır tüm gök cisimleri Dünyan'ın etrafında döner" diye fetva yağdırıyor İslam alemide bunu destekliyordu sonra zaman geçtikçe Dini kuralları eğip bükerek Bilimsel kriterlere uydurdular bir şekilde.
Ben bunları görmeye alışık birisiyim demek istediğim sizde alışın çünkü dediğim gibi bu kaçınılmaz bir süreç :)
Bu arada arkadaşın teki yukarı da ilk Felsefe yapan Şeytandır demiş aynı benim eski kafadan :D
Eğer doğru yol sadece zekayla bulunabilseydi imtihan olmazdi..
Sadece zeki insanlar için indirilmis olacaktı yani işin zekayla alakasi yok.
Sen Aklının sınırlarıyla maddeci zihniyetle bu alemi anlamaya calisirsan hata yaparsın..
Sen O Akılla tesadufen olduğunu düşündüğün şeyleri yapamiyorsun aciklayamiyorsun. Tesadüf eseri bir şey olsaydı aklın gücüyle herşey çok kolay açıklanabilirdi.
Şöyle düşünebilirsiniz ben gözüm kapalı elimdeki oklari farklı yerde ki noktalara bakmadan rastgele atarak vuruyorum. Ama sen o göz nimetiyle bunu hayli hayli yapman lazımken yapamiyorsun..Yani rastgele atıyorum ama senden daha iyi oluyorum bu akla uygun mu.
1000 kapılı bir sarayin açık bir kapısını görüyorsun ve biliyorsun ki o saraya girilir ama 999 kapısı kapalı.. Işte seytan kapalı olan kapilari gozune gösterir bu saraya girilmez der. 999 kapı; içinde ki o yanıt bulamadığın sorulardır. O açık kapı ise bu dünyanın tesadüfle değil Allahın dilemesiyle yaratildigidir. Buna inanıp, saraya girer ve diğer kapılarda acarsin.
Ayrıca Diyorsun ki önceden bende senin gibiydim..
Bende diyorum ki bende senin gibi olabilirim. çünkü Kalpler Allahın Elindedir. Kalpleri diledigi tarafa çevirir.
Konu madem Caner Taslaman'a getirildi. O halde Caner Taslaman’ı biraz daha yakından tanıyalım.
Camer Taslaman, ateistleri son dönemde en çok rahatsız eden kişidir. Adnan Oktar, Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri Öztürk gibi adamlar onları çok rahatsız etmez. Bunun sebebini anlamak için Caner Taslaman’nın kim olduğuna değinmek gerekir:
Boğaziçi üni. Sosyoloji bölümde eğitimini tamamladı. Eğitimi sırasında antropoloji, din sosyolojisi, bilgi sosyolojisi konularıyla ilgilendi. Bing Bang teorisinin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerinde yüksek lisans, evrim teorisinin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerinde yaptığı teziyle doktora derecesini kazandı. Daha sonra Kuantum teorisinin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerine yazdığı kitapla doçent oldu. Bilim-felsefe-din üçgeninde çalışmalarıyla prof. derecesini aldı. Ayrıca "Küreselleşme Sürecinde Türkiye'deki İslam" çalışmasıyla ikinci doktorasını İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakultesi'nde tamamladı. İlk olarak Tokyo Üniversitesi'nde daha sonra Oxford Üniversitesi'nde post doktora çalışmaları yaptı. Harvard Üniversitesi'nde ve Cambridge Üniversitesi'nde misafir akademisyen olarak bulundu. Son dönemdeki çalışmalarında ve yurtdışında bulunduğu üniversitelerde en çok odaklandığı konu modern bilim-felsefe-din ilişkisi olmuştur. Yıldız Teknik Üniversitesinde halen Felsefe Bölümü'nde profesör öğretim üyesidir.
Din-bilim-felsefe alanında akademik eğitim alan bir kişinin İslamı tercih etmesi ateistlerin kabul edemediği ve sürekli onun arkasından iftiralar atmak suretiyle saldırdığı kişidir Caner Taslaman. Arkasından diyorum çünkü sürekli tv programlarına ateistleri davet etmesine rağmen onun karşısına çıkacak cesareti bulamadıklarından, savunduğu argümanlar karşısında aciz kaldıklarından yapabildikleri tek şey sanal ortamdan saldırmak. Haksızlık etmeyim bir tanesi çıkayım dedi. Çıktığına bin pişman oldu, program boyunca saçmalayıp durdu. O gün bugündür başka davete iştirak eden bir fizikçi dışında biri olmadı.
https://www.youtube.com/watch?v=nuDhLa6vi84
https://www.youtube.com/watch?v=RuVWGnGjj7I
Ateist fizikçi de programdan kaçarak kurtulmuştur.
https://www.youtube.com/watch?v=BKqoOYrR1FU
https://www.youtube.com/watch?v=V-qvC8q_NZg#t=348
Bilimin kendi tekellerinde olduğunu zanneden atesit anlayış bu tip adamların ön planda olması onların en çok korktuğu şeydir. Onlara göre özellikle felsefe ve bilimle bu kadar iç içe olan biri ateist olmalıydı. Asıl bilimin düşmanı kendileri olan ateistler, bu yüzden kendisinden nefret ederler. Oysa bir felsefeci ateist olmalıydı! Adnan oktar, Zekeriya beyaz gibi adamlarla dalga geçerler ,o tip adamlardan yola çıkarak İslamiyeti karalarlar ama karşılarında Caner Taslaman’ı gördüklerinde ciddi şekilde sinirleri bozulur. Çünkü ateizm saçmalıklarını millete anlatıyor. Çünkü gelenekçi, yobaz dinci anlayışını da yerle bir ediyor bu adam. Bu yüzden bazı gelenekçiler tarafından da pek sevilmez. İşte bu durum entellektüel toleransı sıfır olan ateist kesim tarafından çok tehlikeli bulunuyor ve saldırıya geçiliyor.
Caner Taslaman, her biri onlarca, yüzlerce bilimsel yayın, makale, kitap yayınlamış, fizik, matematik, biyoloji ve felsefe gibi konularda otorite olmuş bir bilim adamıdır. Ateistler istiyor ki ilahiyatçı illa bir karış sakallı, sarıklı cübbeli filan olsun, abuk subuk saçma sapan iddialarda bulunsun, sonra da bu güruh istediği gibi İslam'a (tüm dinlere değil sadece islam) saldırsın, aşağılasın, alay etsin. Oysa Caner Taslaman öyle biri değil, akademik uslubundan taviz vermeyen bir akademisyendir. Bu kadar basit bir şekilde eleştirilmesinin ve ateistler tarafından saldırılmasının sebebi de budur. Caner Taslaman’ın ise bu saldırılar karşısında onlara verdiği cevap şudur: Hesabı verilemeyen süslü söz, boş bir retoriktir.
Bunun gibi bilim insanlarının sayıları ne kadar artarsa gelecekte İslamiyet daha başka yerlere gelecektir. Tıpkı bilimin İslamın altın çağında olduğu senelerde korkmadan, çekinmeden Eski Yunan eserlerini tek tek Arapçaya çeviren, onların argümanlarıyla tartışan büyük alimler gibi.
Yukardaki yazımdan "Kura'n-ı Kerim her zamana uygun değildir" anlamını çıkardıysan yanlış anladın. Önce bunu belirteyim. Kastım Kura'n-ın üslübunun ya da terimlerinin 1400 sene önceki sosyal yapıya göre olduğunu anlatmak içindi. O dönemde atomlardan, atom altı parçacıklardan söz edemezdi. Bu yüzdendir ki islam alimlerinin bile bazı konularda görüş ayrılıklarına düştüğünü görüyoruz. Yoksa içerik ve anlam olarak tabiki evrenin sonuna kadar güncelliğini koruyor ve koruyacaktır da. Ayrıca evrende olup biten herşeyden bahsetmesi de söz konusu değildir.
Çok ilmim yok diyorsun ama "uzaylı olamaz", "İslam dinine de aykırıdır" şeklinde çok kesin ifadeler kullanıyorsun. Ben ise kesin vardır veya yoktur şeklinde bir ifade kullanamıyorum ki zaten şu anda bulunan bir şey de yok. Şahsi fikrim bizden farklı bir boyutta olma ihtimalini çok daha fazla görüyorum. Ama bizim gibi karbon temelli bir yaşam ile karşılaşırsak da bu bana göre ne bilime ne de dinimize bir aykırılık oluşturur. Yanlış bir şey yazmaktan korkuyorsan bu kadar kesin konuşmamalısın bence. Yarın böyle bir yaşam bulunursa bunu kendi inancına açıklayamazsın. Bu konuda dini bir çok kaynak mevcut daha fazla araştırmanı tavsiye ederim.
Selametle.
Uzaylı diye bir şey olamaz derken, melekleri uzaylı diye niteledirmiyorum. Yanlış anlasilmasin. Uzaylilardan kastin meleklerse haklısın. Onlar uzayı kapsamıslardir.. Benim kastım filmlerdeki gibi senle konuşan Allahı bilmeyen şeyler..
Az bilgimle bunları yazdigiminda farkında olduğum için korkuyorum dedim. Ehli sünnet Hocalarımızin bu konudaki görüşlerini arastirmak lazım.
Uzaylı diye bir şey olamaz derken, melekleri uzaylı diye niteledirmiyorum. Yanlış anlasilmasin. Uzaylilardan kastin meleklerse haklısın. Onlar uzayı kapsamıslardir.. Benim kastım filmlerdeki gibi senle konuşan Allahı bilmeyen şeyler..
Az bilgimle bunları yazdigiminda farkında olduğum için korkuyorum dedim. Ehli sünnet Hocalarımızin bu konudaki görüşlerini arastirmak lazım.
Farklı boyutta olma ihtimalini daha yüksek görüyorum. Teolojik olarak "melek" "cin" gibi ruhani şeyler. Fakat evrenin herhangibir yerinde oksijenli veya oksijensiz bir ortamda, daha farklı formlarda da zeki bir yaşam olabileceğini de karşı değilim. Olabilir diyorum.
Mesela evrende bilim çevrelerince "karanlık enerji" veya "karanlık madde" olarak tanımlanan bir enerji türünden bahsedilir. Bu bütün astronomi de artık kabul görmüş bir şey. Karanlık madde ve karanlık enerjinin evrendeki tahmini dağılımı: %74'ünü karanlık enerji, %22'sini Karanlık madde , %3,6'sı ise bildiğimiz anlamda atomlardan oluşan ve galaksiler arasında bulunan gazlar, %0,4'ünü ise yine bildiğimiz anlamda atomlarda oluşan yıldızlar, gezegenler vb. oluşturmaktadır.
Yani evrenin büyük bir kısmı karanlık madde ve enerjiden oluşuyor. Bunlar bilimsel olarak hiçbir şekilde gözlemlenemiyor, ölçülemiyor, algılanamıyor ama var olduğu kesin bir şekilde kabul ediliyor.
Bilinen fizik kurallarına göre, herhangi bir şekilde hareketlendiren bir cisim ya zamanla hızı azalarak durur ya da hiçbir enerji kaybı yoksa aynı hızla hareketine devam eder. Eğer yerçekimsiz ve havasız bir ortamda (uzayda) aynı cismi fırlatırsak karşısına bir engel çıkana kadar hareket eder. Evrende buna tek engel kitle yerçekimi gücüdür. Evren'in kendisi ise bahsedilen fizik kuralları aksine Bing bang'den beri genişlemektedir ve zamanla evrenin genişleme hızı da artmaktadır. Normalde fizik yasalarına göre hızın sabit olması ya da bir süre sonra kitle yerçekimi gücüne maruz kalarak yavaşlaması gerekirdi. Ama hızlanarak devam ediyor. Bilim adamları da bu hızı arttıran şeyin karanlık enerji olduğunu kabul etmişlerdir. Fakat bu enerji, bırakın herhangi bir maddeyi ışıkla bile etkileşime girmez, hatta dünyanın da içinden geçerler, yanımızdan geçerler biz bunu bilimsel anlamda da ölçemiyoruz, göremiyoruz ama varlar.
Kura'n- Kerim evrenin genişlediğinden çok açık olarak bahseder. Bu, bana göre Kura'n-ın bilimle ilişkili verdiği en önemli mesajlardan biridir. Ayrıca şuna da değinmekte fayda var. Kura'n bir fizik kitabı da değildir. Herşeyden açık açık bahsetmesi söz konusu olamaz. Fakat insanlığa bazı mesajlar vermek suretiyle, aklın kullanması yolunu gösterir ve buna yönelik bazı atıflarda bulunur.
Benimde anlatmak istediğim oydu insanlar Bilimin ilerlemesiyle beraber artık Din adamlarının yaptığı sığ anlatımları yeterli görmediği için Bilim,Felsefe,Din sentezi yapacak yeni yorumculara ihtiyaç duyuluyor.
Malum hükümetin malum kanalıda bu açığı kapatmak için Caner Taslaman ve türevlerini ekrana getiriyor ki Bilim karşısın da bir hayli gardı düşen Dinlerin zamana uyarlanması sağlanabilsin.
Biyografi paylaşarak belki konunun cahili olan insanları aldatabilirsin oysa Caner Taslama'nın tek bir Bilimsel makalesi olmadığı gibi Uluslararası camia da onaylanan hiç bir makalesi,dergisi,yazısı vs. yoktur.
Hiç bir otoritesi olmadığı gibi yine Uluslararası Bilim camiasın da kale alınan tek bir Akademik çalışması yoktur.
Kısacası kendi çalıp kendisi oynayan birisidir.Öyle 2 Üniversite okuyup bir kaç doktora yapınca Uluslararası Bilim heyeti seni kale almıyor. Bilim adamı olmak öyle Din ile Bilimi birbirine karıştırıp çorba yapmaya çalışarak olmuyor buna Bilim Dünyası sadece güler.
Birde Ateistlerin bu adamdan korktuğunu iddia etmişsiniz neden korkalım..? Biz korkuyla beslenmiyoruz ki asıl Turan Dursunu öldüren Aziz Nesini yakmaya çalışan yobazlar korkuyla beslenir bilgiye karşı cehaletin korkusu her çağda açık olarak hissedilmiştir.
Ateistlik uçak düşene kadardır sığlığında bir açıklama yaptıktan sonra sizin gibilerin Dini anlayışının bütünüyle korku üzerine kurulu olduğunu gayet iyi anlamıştım iki sözünüzden birisi korku çünkü sizi inanç Dünyanız da besleyen duygu bu.
Bizim böyle bir takıntımız yok kanser hastası olan,uçakta defalarca tribülansa giren Ateistler var hiç biriside korkup Dine yönelmiyor.İnsanların inanmadığı bir şeyden kortuğunu iddia etmek kusura bakmayın ama çok komik kaçıyor.
Bilakis yobaz Dincilere nazaran kendisiyle daha rahat tartışabileceğimizi düşündüğümüz için Caner Taslamanı Ateistforuma davet ettik ama gelmeye cesaret edemedi oysa Edip Yüksel davetimizi kırmayıp foruma gelerek bizimle bir çok konuda tartıştı yaptığımız savunmalara mantıklı bir izahat veremeyince siteden ayrıldı.
Yandaş medyanın kanalında taraflı olacağı her halinden belli bir tartışma programın da 3'e bir yapılan tartışmayla dedem de kendisini haklı gösterir ondan sonra Ateist Fizikçi programdan kaçtı derler asıl orada durana şaşmalı.
Müslüman olduğu halde bir şehre ve bir takım taraftarına taraflı davranıp haksızlık yapan yönetimin kanalında Ateistlere eşit bir tartışma ortamı sağlanacağını düşünenlere gülerler :)
Gelsin foruma cesareti varsa bizimle tartışsın ama çok büyük Bilim adamıya tenezzül etmez :)
Kitaplarından bazılarını okudum Kuran da geçen mucizeleri dahi kabul etmiyor ayın ikiye yarılması,isra vs.. Adem ile Havva Dünya da yaratıldı diyor. Evrimi kabul edip bunu Kuran ile açıklamaya çalışıyor.
Şu korku konusuna bir daha deyinelim Türkiye'de Ateist nüfus %10,Deist nüfus ise %15'lere doğru hızla tırmanıyor yeni nesil çocukların en az %40'ı Ateist yahut Agnostik olacak bunu sanal platformlar da yapılan yorumları ve aldığı beğenileri takip ederek kavramak gayet mümkün.
Facebook,Twitter gibi sanal platformlar da açılan Ateist ve Agnostik sayfaların 500 bini aşan beğeni sayıları var.Ekşi Sözlük,Hürriyet,Milliyet gibi yine geniş üye kitlesine sahip sitelerde yapılan yorumlardan Ateist nüfusun hızlı bir şekilde arttığını gözlemliyoruz.
Yani %99'u Müslüman olan ülke klişesi çok eskilerde kaldı tabiki bunda "Zorla Dindar nesil yetiştireceğiz" tarzı söylemler de bulunan hükümetin payıda çok yüksek şimdi onlarıda bir korku sarmış olacak ki sahip oldukları kanallar da Bilim ile Dini sentezleyen yorumcuları çok fazla görür olduk :)
Nihat Güneş
30.04.2015, 20:28
Benimde anlatmak istediğim oydu insanlar Bilimin ilerlemesiyle beraber artık Din adamlarının yaptığı sığ anlatımları yeterli görmediği için Bilim,Felsefe,Din sentezi yapacak yeni yorumculara ihtiyaç duyuluyor.
Malum hükümetin malum kanalıda bu açığı kapatmak için Caner Taslaman ve türevlerini ekrana getiriyor ki Bilim karşısın da bir hayli gardı düşen Dinlerin zamana uyarlanması sağlanabilsin.
Biyografi paylaşarak belki konunun cahili olan insanları aldatabilirsin oysa Caner Taslama'nın tek bir Bilimsel makalesi olmadığı gibi Uluslararası camia da onaylanan hiç bir makalesi,dergisi,yazısı vs. yoktur.
Hiç bir otoritesi olmadığı gibi yine Uluslararası Bilim camiasın da kale alınan tek bir Akademik çalışması yoktur.
Kısacası kendi çalıp kendisi oynayan birisidir.Öyle 2 Üniversite okuyup bir kaç doktora yapınca Uluslararası Bilim heyeti seni kale almıyor. Bilim adamı olmak öyle Din ile Bilimi birbirine karıştırıp çorba yapmaya çalışarak olmuyor buna Bilim Dünyası sadece güler.
Birde Ateistlerin bu adamdan korktuğunu iddia etmişsiniz neden korkalım..? Biz korkuyla beslenmiyoruz ki asıl Turan Dursunu öldüren Aziz Nesini yakmaya çalışan yobazlar korkuyla beslenir bilgiye karşı cehaletin korkusu her çağda açık olarak hissedilmiştir.
Ateistlik uçak düşene kadardır sığlığında bir açıklama yaptıktan sonra sizin gibilerin Dini anlayışının bütünüyle korku üzerine kurulu olduğunu gayet iyi anlamıştım iki sözünüzden birisi korku çünkü sizi inanç Dünyanız da besleyen duygu bu.
Bizim böyle bir takıntımız yok kanser hastası olan,uçakta defalarca tribülansa giren Ateistler var hiç biriside korkup Dine yönelmiyor.İnsanların inanmadığı bir şeyden kortuğunu iddia etmek kusura bakmayın ama çok komik kaçıyor.
Bilakis yobaz Dincilere nazaran kendisiyle daha rahat tartışabileceğimizi düşündüğümüz için Caner Taslamanı Ateistforuma davet ettik ama gelmeye cesaret edemedi oysa Edip Yüksel davetimizi kırmayıp foruma gelerek bizimle bir çok konuda tartıştı yaptığımız savunmalara mantıklı bir izahat veremeyince siteden ayrıldı.
Yandaş medyanın kanalında taraflı olacağı her halinden belli bir tartışma programın da 3'e bir yapılan tartışmayla dedem de kendisini haklı gösterir ondan sonra Ateist Fizikçi programdan kaçtı derler asıl orada durana şaşmalı.
Müslüman olduğu halde bir şehre ve bir takım taraftarına taraflı davranıp haksızlık yapan yönetimin kanalında Ateistlere eşit bir tartışma ortamı sağlanacağını düşünenlere gülerler :)
Gelsin foruma cesareti varsa bizimle tartışsın ama çok büyük Bilim adamıya tenezzül etmez :)
Kitaplarından bazılarını okudum Kuran da geçen mucizeleri dahi kabul etmiyor ayın ikiye yarılması,isra vs.. Adem ile Havva Dünya da yaratıldı diyor. Evrimi kabul edip bunu Kuran ile açıklamaya çalışıyor.
Şu korku konusuna bir daha deyinelim Türkiye'de Ateist nüfus %10,Deist nüfus ise %15'lere doğru hızla tırmanıyor yeni nesil çocukların en az %40'ı Ateist yahut Agnostik olacak bunu sanal platformlar da yapılan yorumları ve aldığı beğenileri takip ederek kavramak gayet mümkün.
Facebook,Twitter gibi sanal platformlar da açılan Ateist ve Agnostik sayfaların 500 bini aşan beğeni sayıları var.Ekşi Sözlük,Hürriyet,Milliyet gibi yine geniş üye kitlesine sahip sitelerde yapılan yorumlardan Ateist nüfusun hızlı bir şekilde arttığını gözlemliyoruz.
Yani %99'u Müslüman olan ülke klişesi çok eskilerde kaldı tabiki bunda "Zorla Dindar nesil yetiştireceğiz" tarzı söylemler de bulunan hükümetin payıda çok yüksek şimdi onlarıda bir korku sarmış olacak ki sahip oldukları kanallar da Bilim ile Dini sentezleyen yorumcuları çok fazla görür olduk :)
Muhteva kardesim , Ihsan Eliacik hakkinda ne dusunuyorsun ogrenebilir miyim ?
Dini kabul etmeyip üstüne ukalalık taslayan densizler ve dini kabul ettiğini söyleyip yanlış işlere bulaşıp ve yetmezmiş gibi bu durumu savunarak, insanları dinden soğutan densizler yüzünden ne çekti bu millet. Allah yardımcımız olsun
(Bu genel bir yorumdur).
Bir uzaylı muhabbetinin geldiği noktaya bak.
He uzaylı var o da benim. Dünya da saklanıyorum. Ve kandıracak saf beyinler arıyorum.
dini kabul ettiğini söyleyip yanlış işlere bulaşıp ve yetmezmiş gibi bu durumu savunarak, insanları dinden soğutan densizler yüzünden ne çekti bu millet. Allah yardımcımız olsun
(Bu genel bir yorumdur).
Genel bir yorum demişsin ama bu sözleri direkt üzerime alındım. Bu sözler bana mı ?
Genel bir yorum demişsin ama bu sözleri direkt üzerime alındım. Bu sözler bana mı ?
Yok renktaş estağfurullah sana demedim.
Yok renktaş estağfurullah sana demedim.
Yanlış anladım kardeşim kusura bakma.
@Muhteva,
Öncelikle şunu söylemeleyim ki yazıların da ekşi sözlük esintileri görüyorum. Orda da Caner Taslaman’a aynı şeyler söyleniyor, İşte bilim adamı olmadığı, yandaş kanalın adamı olduğu, hiçbir bilimsel makalesi, yazısı, kitabı olmadığı gibi şeyler söyleniyor. Hatta senin burda söyleyemediğin o bir şarlatandır, medya maymunudur ve türlü türlü hakaretler.. Senin bilgi arayışın , bilim kaynağın ekşi sözlük, twitter, facebook, ateistforumları gibi sitelerse, ordaki ahlaki gelişimini tamamlayamamış insanlarsa neden böyle iddialarda bulunduğunu anlayabiliyorum.
Ayrıca beni burda insanları biyografı paylaşarak aldatmakla itham etmişsin. Hayatımda ilk kez biri bana insanları aldattığımı söyledi. Aramızda bir hak oluştu galiba. Ama sen inanmadığın için senin için bir sıkıntı yok :) Neyse çok fazla takılmıyorum bu sözüne ancak şöyle de diyebilirdin; senin edindiğin bilgiler yanlış benimkiler doğru. Ben uzun süredir takip ettiğim, tüm kitaplarını okuduğum ve araştırdığım bir kişi hakkında bazı bilgiler paylaştım.Bilişim çağındayız, bugun konunun cahili olarak tanımladığın insanlar istediği bilgiyi her an her yerde bulabilir. Bu çok zor bir şey değil.
O söz ettiğin platformlardaki insanlar Cambridge ve Harvard üniversitesini belki ancak internetten fotoğraflarını görebilir. Ama Harvard için Amerika’ya , Cambridge içinİngiltere’ye de gitseniz kapısından bir selfie bile çektirmezler adama. Caner Taslaman bu üniversitelere misafir akademisyen olarak davet edilmiş ve orada çeşitli sempozyumlar ve seminerlere katılmıştır. Kaç tane Türk bilim insanı bu üniversitelerde misafir akademisyen olarak bulunmuş istersen bunu da ateist forumlarında ya da sosyal medyada bir araştır. Belki sana yardımcı olabilecek birilerini bulabilirsin.
Korku üzerine niye bu kadar demogoji yaptığını anlayamadım. Caner Taslaman’dan çekindiğinizi, onun karşısına çıkmaktan korkuğunuzu söyledim. Ama sen korku kelimesini ölüm anlamında çarpıttın ve konuyu Turan Dursun’a Aziz Nesin’e getirdin. Konuyu saptırmaya gerek yok.
Bizim inanç dünyamızı besleyen duygu, Allah’ın rızasını ve rahmetini kazanmak içindir. Rızasını ve rahmetini kazanmak için de onun emir ve yasaklarına uymaya çalışırız. Allah’a gönülden, isteyerek yöneliriz, ona taparız ve boyun eğeriz. Her Müslüman Cennet’i ister orda Allah ile kavuşmayı ister. Bunun yanında Allah’ın gazabından da sakınırız senin tabirinle korkarız. Bu düşünceyi salt korkaklık olarak tanımlıyorsan ben kendi adıma korkak bir insan olduğumu kabul ediyorum.
Ya da Yunus Emre gibi :"Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri, isteyene ver sen anı, bana seni gerek seni" diyerekten Allah’ı aşkla severiz.
Bu arada sizin de ne kadar cesaretli bir topluluk olduğunuzu da önceki sayfadaki yazıdan anlamış oldum. Açıkçası bu konuda biraz farklı düşünüyordum. Genelde kendinizi sakladığınızı, senin de bu başlıkta başlarda yaptığın gibi Müslüman gibi görünen ateistler olarak kendinizi hep sakladığınızı sanıyordum. Oysa ki cesaret her ne olursan ol çıkıp bunu her yerde söyleyebilmektir. Sanal veya reel hayat neresi olursa. Mesala cesaret ekşi sözlükte veya sosyal platformlarda insanların kutsallarına, daha doğrusu İslamiyetle dalga geçmek, hakaret etmek, küfretmek , küfürden daha öte insanlıkla bağdaşmayan ifadeler kullanmak mıdır? Madem o kadar cesaretlisiniz orda kullandığınız ifadeleri sokakta da kullanın.
Öncelikle sizler dini, felsefeyi, Allah’ın varlığı filan bunları bir kenara bırakın, Kendini ait hissettiğin topluluğun ahlaki yapısına bir bak, mesala ateizmin bir ahlak anlayışının olduğunu söyleyebilir misin? Sınırlarınız var mı? Özgürlük anlayışınız nedir?
Diyorsun ki Caner Taslaman ateist foruma gelmeye cesaret edemedi. Kendisi sosyal platformlardaki hesaplarında sorulara dahi cevap veremeyeceğini söylüyor. Yahu adam bir bilim insanı ve sürekli çalışyor, işi gücü yok sizin forumlara gelecek, ergenlerin sorularını cevaplayacak. Adam sizi veya bir temsilcinizi tvye davet ediyor. Yüz yüze konuşmaya ve tartışmaya her zaman hazırım diyor. Şimdi cesaret, sanal ortamda konuşmak ve tartışmak mıdır yoksa bir tvde yüz yüze konuşmak mıdır? Sizin bu cesaret kavramınızı anlayamadım doğrusu. Ayrıca kendisi son derece mütevazi bir kişiliğe sahip öyle bağıran çağıran bir tip değil sakin ve akademik bir üslüpla konuşur. Sinirlenmez ve kavgacı da biri değil. Endişe etmenize mahal yok.
Yandaş medya tarafsız olmaz diyorsun? Moderatör mü sizi susturacak , kim nerde taraf tutacak? Ayrıca ben sana daha önce çıktığı kanalları da söyleyim. Bunların hepsi mi yandaş ; ntv, cnntürk, tv8, habertürk, trt, ulusal tv, çay tv, ülke tv, 24, 360, tvnet, beyaz tv, hilal tv, karadeniz tv, a haber, cine5, kanaltürk. Bir kısmı yandaş evet doğrudur ama hepsi öyledir diyorsan izlenecek tv yok o zaman ülkede. Bu arada sizin bir kanalınız varsa oraya da gelir ayrıca. Siz davetinizi yapın ama Ayşe Hür gibi insanları çıkarmayın karşısına. İlmi, irfanı yüksek biri olsun ki komik durumlara düşmeyin. Celal Şengör mesala orda burda atıp tutuyor yerinizde olsam bir şekilde ona ulaşır ikna edip karşısına çıkartırdım.
Adem ile Havva konusunu gündeme getirmeye çalışıyorsun direkt bu konulara girmek istemiyorum. ama yanlış aktarmalar yapıyorsun. Adem ile Havva’nın dünyada yaratıldığına dair kesin bir iddiası yok. Yeryüzüne indirilme meselesini de direkt olarak reddetmiyor. O süreçlerin yoruma açık olduğunu söylüyor sadece. Bu mu şimdi en büyük çelişki? Ayrıca önceki sayfada yazmışsın bayağı bir güldüm. -300 derecede havasız bir ortamda bunun olamayacağını anladığı için böyle yapmış diyorsun. Yahu biz sonsuz güç sahibi Allah’a inanıyoruz. Bu güce sahip biri -1000 derece ısıda uzaydan yeryüzüne indirecek bir sistemi sağlayamamış mıdır? Nasıl bu kadar sığ bir düşünce yapısına sahip olabiliyorsun?
Ya da sana söyle sorayım bu soruyu tamamen bilimsel olarak soruyorum. -1000 derece ısıda evrenin herhangi bir yerinde zeki bir yaşam oluşamaz mı? Ya da daha yakınımızdaki cehennemi andıran Venüste +500 derecede zeki bir yaşam olabilir mi ? Ben bunun olabileceğini söylesem sen buna imkansız olamaz diyebilir misin?
Ayrıca evrimi kabul ettiğini söylemişsin. Evrimi çok araştıran biri olarak sanırım o kitabını okuyamamışsın. Kısaca şunu der ; Kura’n’da canlıların oluşumunda bir sürecin olduğu, belli aşamalardan bahsedildiğinden söz eder. Ancak burdan Kuranda evrim vardır anlamının çıkamayacağını altını çizerek vurgular. Bilim insanlarının iddia ettiği şekilde evrim varsa da bunun Kura'n'la çelişmediğini, çelişmesini gerektirecek herhangibir ifade Kura’n’da olmadığını söyler. Evrimin de Allah’ın koyduğu yasalara göre gerçekleşebileceğini ifade eder. Şahsi kanatinin ise evrimin olmadığını açıkça ifade eder. Bunun yanında yaratılışın aniden olduğuna dair de emarelerin olduğuna dikkat çeker. Özünde anlatmak istediği evrimin yaradanın kontrülünde olabileceğini ve bunun hiçbir şekilde Kura’n’la çelişmediğini iddia eder. Bir şeyin Kura’an ile çelişebilmesi için onun tersi bir ifadenin bulunması gerektiğini anlatır. Örneğin Kura’n evreni Allah’ın yarattığını söyler. Birisi bu tesadüfler eseri oluştu diye bir şey söyler veya bunu ispatlarsa bu Kura’an-ı Kerim’le çelişir. Ya da Kura’an oruç tutun, namaz kılın der, birisi hayır dinde oruç ve namaz yoktur derse bu Kura’n-ı Kerim’le çelişir.
Ayrıca şunu da ifade belirteyim ki Caner Taslaman bir tarikat lideri değil. Ben de onun müridi değilim. O sebeple burdan her görüşünü savunduğum anlamı da çıkmasın.
Ateist nüfusun arttığından bahsetmişsin. Baktığımda verilerin gene sanal ortamlar. Üstelik rakamlar da vermişsin. Oysa temel dayanağınızın bilim olduğunu sandığım ateist birinden daha bilimsel veriler beklerdim. Yaptığınız bir anket çalışması veya bilimsel bir araştırma mı var? Eğer verdiğin bu değerler doğruysa şimdi bizim bundan korkmamız mı gerekir? Savaş mı açacaksınız bize? Ayrıca bir de şunu anlamıyorum. Kendinizi deist ve agnostik kesimle niye bu kadar yakın görüyorsunuz? Halbuki temelde sizin temel düşüncenize iki fikir de karşı.Birisi Allah’ın varlığının bilinemeyeceğini ileri sürer, diğeri ise yaratıcının olduğunu ama dinleri reddeder. Bu yakınlığınızın nedeni üç düşüncenin de dini reddetmesi midir? Yani tüm derdiniz din olduğu için mi kendinize yakın hissediyorsunuz. Bana göre Agnostiklerin biraz kafası karışık , ayrıca Darwin ateist değil agnostiktir. Bir çok deistin de aklını kullanarak İslam’a yöneldiğini biliyorum. Siz işin ne tarafındasının onu bilmiyorum.
Şu konuyu dini bir tartışma üzerinden sürdürmek niyetinde değilim. Çünkü bir sonuç alamayacağız, bilakis ortam gerilir. Bu konuşmalar insanları rahatsız edebilir. Ben bu dünyaya bir amaç için geldiğimi düşünürüm bu kısa dünyevi hayatın geçici olduğunu ve bu yüzden doğru yaşamaya çalışırım. Ebedi hayatın ölümden sonra başladığına inanırım. Sen ise kendi düşüncene göre büyük tesadüfler silsilesi ile bu dünyaya geldin ve sana göre bir hiç olup gideceksin. Tesadüfler silsilesi ile başlayan bu hayatın evrenin yaşına baktığın zaman çok kısa bir sürede sona erecek. Bundan ötesi yok değil mi? Bu dini değil felsefik açıdan sorgulanması gereken bir sorudur. Hayatın anlamı bu mudur!
Çağdaş DENİZ
02.05.2015, 15:32
@Muhteva,
Öncelikle şunu söylemeleyim ki yazıların da ekşi sözlük esintileri görüyorum. Orda da Caner Taslaman’a aynı şeyler söyleniyor, İşte bilim adamı olmadığı, yandaş kanalın adamı olduğu, hiçbir bilimsel makalesi, yazısı, kitabı olmadığı gibi şeyler söyleniyor. Hatta senin burda söyleyemediğin o bir şarlatandır, medya maymunudur ve türlü türlü hakaretler.. Senin bilgi arayışın , bilim kaynağın ekşi sözlük, twitter, facebook, ateistforumları gibi sitelerse, ordaki ahlaki gelişimini tamamlayamamış insanlarsa neden böyle iddialarda bulunduğunu anlayabiliyorum.
Ayrıca beni burda insanları biyografı paylaşarak aldatmakla itham etmişsin. Hayatımda ilk kez biri bana insanları aldattığımı söyledi. Aramızda bir hak oluştu galiba. Ama sen inanmadığın için senin için bir sıkıntı yok :) Neyse çok fazla takılmıyorum bu sözüne ancak şöyle de diyebilirdin; senin edindiğin bilgiler yanlış benimkiler doğru. Ben uzun süredir takip ettiğim, tüm kitaplarını okuduğum ve araştırdığım bir kişi hakkında bazı bilgiler paylaştım.Bilişim çağındayız, bugun konunun cahili olarak tanımladığın insanlar istediği bilgiyi her an her yerde bulabilir. Bu çok zor bir şey değil.
O söz ettiğin platformlardaki insanlar Cambridge ve Harvard üniversitesini belki ancak internetten fotoğraflarını görebilir. Ama Harvard için Amerika’ya , Cambridge içinİngiltere’ye de gitseniz kapısından bir selfie bile çektirmezler adama. Caner Taslaman bu üniversitelere misafir akademisyen olarak davet edilmiş ve orada çeşitli sempozyumlar ve seminerlere katılmıştır. Kaç tane Türk bilim insanı bu üniversitelerde misafir akademisyen olarak bulunmuş istersen bunu da ateist forumlarında ya da sosyal medyada bir araştır. Belki sana yardımcı olabilecek birilerini bulabilirsin.
Korku üzerine niye bu kadar demogoji yaptığını anlayamadım. Caner Taslaman’dan çekindiğinizi, onun karşısına çıkmaktan korkuğunuzu söyledim. Ama sen korku kelimesini ölüm anlamında çarpıttın ve konuyu Turan Dursun’a Aziz Nesin’e getirdin. Konuyu saptırmaya gerek yok.
Bizim inanç dünyamızı besleyen duygu, Allah’ın rızasını ve rahmetini kazanmak içindir. Rızasını ve rahmetini kazanmak için de onun emir ve yasaklarına uymaya çalışırız. Allah’a gönülden, isteyerek yöneliriz, ona taparız ve boyun eğeriz. Her Müslüman Cennet’i ister orda Allah ile kavuşmayı ister. Bunun yanında Allah’ın gazabından da sakınırız senin tabirinle korkarız. Bu düşünceyi salt korkaklık olarak tanımlıyorsan ben kendi adıma korkak bir insan olduğumu kabul ediyorum.
Ya da Yunus Emre gibi :"Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri, isteyene ver sen anı, bana seni gerek seni" diyerekten Allah’ı aşkla severiz.
Bu arada sizin de ne kadar cesaretli bir topluluk olduğunuzu da önceki sayfadaki yazıdan anlamış oldum. Açıkçası bu konuda biraz farklı düşünüyordum. Genelde kendinizi sakladığınızı, senin de bu başlıkta başlarda yaptığın gibi Müslüman gibi görünen ateistler olarak kendinizi hep sakladığınızı sanıyordum. Oysa ki cesaret her ne olursan ol çıkıp bunu her yerde söyleyebilmektir. Sanal veya reel hayat neresi olursa. Mesala cesaret ekşi sözlükte veya sosyal platformlarda insanların kutsallarına, daha doğrusu İslamiyetle dalga geçmek, hakaret etmek, küfretmek , küfürden daha öte insanlıkla bağdaşmayan ifadeler kullanmak mıdır? Madem o kadar cesaretlisiniz orda kullandığınız ifadeleri sokakta da kullanın.
Öncelikle sizler dini, felsefeyi, Allah’ın varlığı filan bunları bir kenara bırakın, Kendini ait hissettiğin topluluğun ahlaki yapısına bir bak, mesala ateizmin bir ahlak anlayışının olduğunu söyleyebilir misin? Sınırlarınız var mı? Özgürlük anlayışınız nedir?
Diyorsun ki Caner Taslaman ateist foruma gelmeye cesaret edemedi. Kendisi sosyal platformlardaki hesaplarında sorulara dahi cevap veremeyeceğini söylüyor. Yahu adam bir bilim insanı ve sürekli çalışyor, işi gücü yok sizin forumlara gelecek, ergenlerin sorularını cevaplayacak. Adam sizi veya bir temsilcinizi tvye davet ediyor. Yüz yüze konuşmaya ve tartışmaya her zaman hazırım diyor. Şimdi cesaret, sanal ortamda konuşmak ve tartışmak mıdır yoksa bir tvde yüz yüze konuşmak mıdır? Sizin bu cesaret kavramınızı anlayamadım doğrusu. Ayrıca kendisi son derece mütevazi bir kişiliğe sahip öyle bağıran çağıran bir tip değil sakin ve akademik bir üslüpla konuşur. Sinirlenmez ve kavgacı da biri değil. Endişe etmenize mahal yok.
Yandaş medya tarafsız olmaz diyorsun? Moderatör mü sizi susturacak , kim nerde taraf tutacak? Ayrıca ben sana daha önce çıktığı kanalları da söyleyim. Bunların hepsi mi yandaş ; ntv, cnntürk, tv8, habertürk, trt, ulusal tv, çay tv, ülke tv, 24, 360, tvnet, beyaz tv, hilal tv, karadeniz tv, a haber, cine5, kanaltürk. Bir kısmı yandaş evet doğrudur ama hepsi öyledir diyorsan izlenecek tv yok o zaman ülkede. Bu arada sizin bir kanalınız varsa oraya da gelir ayrıca. Siz davetinizi yapın ama Ayşe Hür gibi insanları çıkarmayın karşısına. İlmi, irfanı yüksek biri olsun ki komik durumlara düşmeyin. Celal Şengör mesala orda burda atıp tutuyor yerinizde olsam bir şekilde ona ulaşır ikna edip karşısına çıkartırdım.
Adem ile Havva konusunu gündeme getirmeye çalışıyorsun direkt bu konulara girmek istemiyorum. ama yanlış aktarmalar yapıyorsun. Adem ile Havva’nın dünyada yaratıldığına dair kesin bir iddiası yok. Yeryüzüne indirilme meselesini de direkt olarak reddetmiyor. O süreçlerin yoruma açık olduğunu söylüyor sadece. Bu mu şimdi en büyük çelişki? Ayrıca önceki sayfada yazmışsın bayağı bir güldüm. -300 derecede havasız bir ortamda bunun olamayacağını anladığı için böyle yapmış diyorsun. Yahu biz sonsuz güç sahibi Allah’a inanıyoruz. Bu güce sahip biri -1000 derece ısıda uzaydan yeryüzüne indirecek bir sistemi sağlayamamış mıdır? Nasıl bu kadar sığ bir düşünce yapısına sahip olabiliyorsun?
Ya da sana söyle sorayım bu soruyu tamamen bilimsel olarak soruyorum. -1000 derece ısıda evrenin herhangi bir yerinde zeki bir yaşam oluşamaz mı? Ya da daha yakınımızdaki cehennemi andıran Venüste +500 derecede zeki bir yaşam olabilir mi ? Ben bunun olabileceğini söylesem sen buna imkansız olamaz diyebilir misin?
Ayrıca evrimi kabul ettiğini söylemişsin. Evrimi çok araştıran biri olarak sanırım o kitabını okuyamamışsın. Kısaca şunu der ; Kura’n’da canlıların oluşumunda bir sürecin olduğu, belli aşamalardan bahsedildiğinden söz eder. Ancak burdan Kuranda evrim vardır anlamının çıkamayacağını altını çizerek vurgular. Bilim insanlarının iddia ettiği şekilde evrim varsa da bunun Kura'n'la çelişmediğini, çelişmesini gerektirecek herhangibir ifade Kura’n’da olmadığını söyler. Evrimin de Allah’ın koyduğu yasalara göre gerçekleşebileceğini ifade eder. Şahsi kanatinin ise evrimin olmadığını açıkça ifade eder. Bunun yanında yaratılışın aniden olduğuna dair de emarelerin olduğuna dikkat çeker. Özünde anlatmak istediği evrimin yaradanın kontrülünde olabileceğini ve bunun hiçbir şekilde Kura’n’la çelişmediğini iddia eder. Bir şeyin Kura’an ile çelişebilmesi için onun tersi bir ifadenin bulunması gerektiğini anlatır. Örneğin Kura’n evreni Allah’ın yarattığını söyler. Birisi bu tesadüfler eseri oluştu diye bir şey söyler veya bunu ispatlarsa bu Kura’an-ı Kerim’le çelişir. Ya da Kura’an oruç tutun, namaz kılın der, birisi hayır dinde oruç ve namaz yoktur derse bu Kura’n-ı Kerim’le çelişir.
Ayrıca şunu da ifade belirteyim ki Caner Taslaman bir tarikat lideri değil. Ben de onun müridi değilim. O sebeple burdan her görüşünü savunduğum anlamı da çıkmasın.
Ateist nüfusun arttığından bahsetmişsin. Baktığımda verilerin gene sanal ortamlar. Üstelik rakamlar da vermişsin. Oysa temel dayanağınızın bilim olduğunu sandığım ateist birinden daha bilimsel veriler beklerdim. Yaptığınız bir anket çalışması veya bilimsel bir araştırma mı var? Eğer verdiğin bu değerler doğruysa şimdi bizim bundan korkmamız mı gerekir? Savaş mı açacaksınız bize? Ayrıca bir de şunu anlamıyorum. Kendinizi deist ve agnostik kesimle niye bu kadar yakın görüyorsunuz? Halbuki temelde sizin temel düşüncenize iki fikir de karşı.Birisi Allah’ın varlığının bilinemeyeceğini ileri sürer, diğeri ise yaratıcının olduğunu ama dinleri reddeder. Bu yakınlığınızın nedeni üç düşüncenin de dini reddetmesi midir? Yani tüm derdiniz din olduğu için mi kendinize yakın hissediyorsunuz. Bana göre Agnostiklerin biraz kafası karışık , ayrıca Darwin ateist değil agnostiktir. Bir çok deistin de aklını kullanarak İslam’a yöneldiğini biliyorum. Siz işin ne tarafındasının onu bilmiyorum.
Şu konuyu dini bir tartışma üzerinden sürdürmek niyetinde değilim. Çünkü bir sonuç alamayacağız, bilakis ortam gerilir. Bu konuşmalar insanları rahatsız edebilir. Ben bu dünyaya bir amaç için geldiğimi düşünürüm bu kısa dünyevi hayatın geçici olduğunu ve bu yüzden doğru yaşamaya çalışırım. Ebedi hayatın ölümden sonra başladığına inanırım. Sen ise kendi düşüncene göre büyük tesadüfler silsilesi ile bu dünyaya geldin ve sana göre bir hiç olup gideceksin. Tesadüfler silsilesi ile başlayan bu hayatın evrenin yaşına baktığın zaman çok kısa bir sürede sona erecek. Bundan ötesi yok değil mi? Bu dini değil felsefik açıdan sorgulanması gereken bir sorudur. Hayatın anlamı bu mudur!
Helal olsun
Signal,ayakta alkışlıyorum.
Diyecek laf kalmamış.
Uzay bilimini tartışamayacaksak sayfaya kilit vurulması istiyorum.
Allah 'ı kayıtsız şartsız kabul etmek, onun varlığına ve birliğine inanmak ve ondan korkmak Müslümanliğın en önemli şartlarından birisidir. Ateist olabilmek için de bunları inkardan daha kolay bir şey yoktur. Şimdi söyle düşünmekte fayda var. " Diyelim ki Allah yok( haşa) ben varlığına inanıyorum. Bu dünyada O' nun rızası için çalışıyorum, cabaliyorum. Olmaması durumunda kaybedecek bir şeyim yok. Ama Allah varsa ve inanmayanlar için gazabını hazırlamış sa o zaman sizlerin kaybedecek çok şeyi var ve yeriniz ebedi cehennem olacaktır.
Bu arada bir Müslümanın dayanağı ve yol göstericisi Kuran-ı Kerim ' dir. Kuran-ı Kerim de insanın yaratılısı, yaşamı, doğanın döngüsü, insanın öldükten sonraki yaşamı , bilimin bir çok gerçeği ve kıyamet gününün nasıl olacağı açık bir şekilde yazılmıştır.
Sadece bir gözden yola cikiyorum, Neden 2 göz aynı hizada meydana gelmiş hemde olabilecek en iyi yerde. Neden kafamızın üstünde veya gobegimizde meydana gelmemiş ki öyle olsa bile tesadufen olması imkansız.. Buna tesadüf demek sacmaligin tam kendisi. Bunun gibi sayamayacaginiz kadar örnek var kainatta.
Mesela suan natgeo izliyorum adam mavi balinalar o kadar büyük ki yetiskin bi insan kan damarlarında yuzebilir diyor. Bu Hz. Yunus a.s mı aklıma getirdi. Doğada ki Herşey Kuran-i Kerim in hakikatini gözler önüne seriyor.
İnsanlarin çoğu digerlerinden farklı olabilmek için ateistim diyor. Ama çok tehlikeli sularda yuzuyorlar.
Ayrıca birakinda inandığımız değerleri savunalim.
Muhteva kardesim , Ihsan Eliacik hakkinda ne dusunuyorsun ogrenebilir miyim ?
Bu sıralar yoğunum sorunuza geç cevap yazabildim kusura bakmayın..
İhsan Eliaçık İslam dini adına tam bir faciadır.O kadar çok şeyi inkar ediyor ki hangi birisini açıklasam bilemiyorum.
Onlarca ayet ve sahih hadislerle sabit olan mucize konusu için "İslamı yıkan 3 şeyden birisidir" demesi gerçekten ne denli Din tahrifçisi bir reformist olduğunu açıkça ortaya kokuyor.
Bunun gibi yalnızca Kuran diyen ve devamın da Kuran'da ki pek çok ayeti bile inkar etmekten çekinmeyen din adamları olsun Bilim adamı geçinenler olsun hepsi iki arada bir derede kalıp bocalayan tiplerdir.
İhsan Eliaçık Aşere-i Mübeşşere denilen hayattayken Cennet ile müjdelenmiş 10 Sahabe olayını bile inkar ederek orjinal İslamı ve buna dayalı sayısız ayet ve hadisle desteklenen pek çok gerçeği yok etmeye çalışan bir anlayışa sahiptir.
Şu paylaşmış olduğum Muhammed hakkında ki açıklaması dahi İslam Dinine göre kendisinin Dinden çıkmasına yeterli gelen bir açıklamadır;
“Bir tavşan deliğinden geçerek masal adasına gitmiş ve orada fantastik bir hayat sürmüş değildir. Doğduğunda ne Kisra’nın ateşi sönmüş, ne Bizans’ın gölleri kurumuş, ne de yıldız kaymıştır.
“Hepimiz gibi bir ‘beşer’ olarak doğduğunda hiçbir şey olmuş değildir.
“Kâinat onun ‘yüzü suyu hürmetine’ de yaratılmış değildir.
“Oysa…
“Ne olduysa onun ‘öksüz yüreğinde’ olmuştur. Esasında Muhammed, insanlığa dair esaslı sorular ve büyük arayışlar içinde çıktığı, derin vicdani sorgulamalar ve metafizik gerilimler yaşadığı ‘Hira’ da dünyaya gelmiştir. Oradan şehre inmiş, büyük hareketini başlatmış, iddialarının arkasında durmuş, Bedir’de, Uhut’da vuruşa vuruşa tarihin meydanına çıkmış, böyle böyle ‘doğmuş’tur!”
Yani utanmasa diyecek ki Muhammed'e vahiy falan gelmedi o Hira mağarasın da kendi iç dünyasında,vicdanın da hayatı sorgulayarak bazı iddialarda bulunmuş ve kendine göre bir hareket başlatmıştır.
Kainatın Muhammed'in yüzü suyu hürmetine yaratılmadığını iddia etmesi çok daha vahim bir iftiradır.(İslam inancına göre)
Dini bilerek çarpıttığını düşünüyorum oysa sağlam Dini bilgiye sahip insanlar şunu bilirler;
Allah kendisinden başka hiç bir şey yokken ilk önce kendi nurundan Muhammed'in nurunu yaratmıştır.
Daha sonra onun nuruyla Kainatı var etmiştir yani Allah'ın ona Habibim yani sevgilim demesi temelde hiç bir şey yokken ilk olarak onun nurunu yaratıp en çok onu sevmesiyle alakalıdır.
Çünkü İslam Dinine göre kainat başta olmak üzere her şeyin yaratılma sebebi sevgidir.
Allah bir hadisi kutsi'de "Bilinmekliğimi sevdim onun için halkı yarattım" der.
Bu sevginin asıl temeli de Muhammed'i sevmesi ve nurunu yaratmasıyla başlamıştır bunu destekleyen ayetler onlarca sahih hadis ve hadisi kutsi gösterilebilir.
İslami bilgisi sınırlı olanlar için açıklamak gerekirse Hadisi Kutsi Allahın sözüne denir fakat bu sözler ayet olarak Kuran da yer almaz kaynağına hadislerden ulaşıyoruz.
https://www.facebook.com/video.php?v=990622610966005&video_source=pages_finch_thumbnail_video
Şu yukarı da verdiğim video'da İhsan Eliaçık Namazı inkar etmekle kalmıyor;"Korkmayın kılmayın bir şey olmaz bu sadece ritüeldir cehennem de falan yanmazsınız" diyor.
Bu adam gerçekten kafa buluyor olmalı oysa İslamın temeli İmandan sonra Namazdır.
Namaz kılmayan bir insan pek çok sahih hadise göre Dinden çıkar.
Hadi biz yine yumuşatılmış ve muhafakar Din algısıyla baksak dahi Namaz kılmayan bir insanın hali haraptır.
İmanı olsa dahi Cehennem de çok uzun süre boyunca yandıktan sonra Cennet'e girebilir oda Allah'ın takdirine kalmış bir durum.
Bazı hadislere göre bir vakit namaz kılmayanın cezası 80.000 yıl Cehennem de yanmaktır.
Kuran da en çok üzerinde durulan namaz konusu için "Korkmayın kılmayın bu sadece ritüel" diyen bir insan için sadece gülünür :)
İslam'ın 5 şartından birisi olan,İman ile küfür arasında perde olarak görülen,Dinin direği olan namaz için bu ifadeleri kullanan bir insan resmen Dinden çıkmış olur.
Bu açıklamalardan sonra; "Aaa sen nasıl Ateistsin bunları nasıl söylüyorsun" diyen çıkarsa bu gayet doğal bir durum İslam Dinini en iyi bilen ve araştıran insanlar Ateistlerdir zaten bu yüzden Ateist olurlar :)
İhsan Eliaçık bunlar gibi daha pek çok konuda inkarcı politika izliyor hepsini dillerdirmeye gerek yok sanırım,bu kadarı yeterli olmuştur.
Nihat Güneş
03.05.2015, 23:39
Bu sıralar yoğunum sorunuza geç cevap yazabildim kusura bakmayın..
İhsan Eliaçık İslam dini adına tam bir faciadır.O kadar çok şeyi inkar ediyor ki hangi birisini açıklasam bilemiyorum.
Onlarca ayet ve sahih hadislerle sabit olan mucize konusu için "İslamı yıkan 3 şeyden birisidir" demesi gerçekten ne denli Din tahrifçisi bir reformist olduğunu açıkça ortaya kokuyor.
Bunun gibi yalnızca Kuran diyen ve devamın da Kuran'da ki pek çok ayeti bile inkar etmekten çekinmeyen din adamları olsun Bilim adamı geçinenler olsun hepsi iki arada bir derede kalıp bocalayan tiplerdir.
İhsan Eliaçık Aşere-i Mübeşşere denilen hayattayken Cennet ile müjdelenmiş 10 Sahabe olayını bile inkar ederek orjinal İslamı ve buna dayalı sayısız ayet ve hadisle desteklenen pek çok gerçeği yok etmeye çalışan bir anlayışa sahiptir.
Şu paylaşmış olduğum Muhammed hakkında ki açıklaması dahi İslam Dinine göre kendisinin Dinden çıkmasına yeterli gelen bir açıklamadır;
�Bir tavşan deliğinden geçerek masal adasına gitmiş ve orada fantastik bir hayat sürmüş değildir. Doğduğunda ne Kisra�nın ateşi sönmüş, ne Bizans�ın gölleri kurumuş, ne de yıldız kaymıştır.
�Hepimiz gibi bir �beşer� olarak doğduğunda hiçbir şey olmuş değildir.
�Kâinat onun �yüzü suyu hürmetine� de yaratılmış değildir.
�Oysa�
�Ne olduysa onun �öksüz yüreğinde� olmuştur. Esasında Muhammed, insanlığa dair esaslı sorular ve büyük arayışlar içinde çıktığı, derin vicdani sorgulamalar ve metafizik gerilimler yaşadığı �Hira� da dünyaya gelmiştir. Oradan şehre inmiş, büyük hareketini başlatmış, iddialarının arkasında durmuş, Bedir�de, Uhut�da vuruşa vuruşa tarihin meydanına çıkmış, böyle böyle �doğmuş�tur!�
Yani utanmasa diyecek ki Muhammed'e vahiy falan gelmedi o Hira mağarasın da kendi iç dünyasında,vicdanın da hayatı sorgulayarak bazı iddialarda bulunmuş ve kendine göre bir hareket başlatmıştır.
Kainatın Muhammed'in yüzü suyu hürmetine yaratılmadığını iddia etmesi çok daha vahim bir iftiradır.(İslam inancına göre)
Dini bilerek çarpıttığını düşünüyorum oysa sağlam Dini bilgiye sahip insanlar şunu bilirler;
Allah kendisinden başka hiç bir şey yokken ilk önce kendi nurundan Muhammed'in nurunu yaratmıştır.
Daha sonra onun nuruyla Kainatı var etmiştir yani Allah'ın ona Habibim yani sevgilim demesi temelde hiç bir şey yokken ilk olarak onun nurunu yaratıp en çok onu sevmesiyle alakalıdır.
Çünkü İslam Dinine göre kainat başta olmak üzere her şeyin yaratılma sebebi sevgidir.
Allah bir hadisi kutsi'de "Bilinmekliğimi sevdim onun için halkı yarattım" der.
Bu sevginin asıl temeli de Muhammed'i sevmesi ve nurunu yaratmasıyla başlamıştır bunu destekleyen ayetler onlarca sahih hadis ve hadisi kutsi gösterilebilir.
İslami bilgisi sınırlı olanlar için açıklamak gerekirse Hadisi Kutsi Allahın sözüne denir fakat bu sözler ayet olarak Kuran da yer almaz kaynağına hadislerden ulaşıyoruz.
https://www.facebook.com/video.php?v=990622610966005&video_source=pages_finch_thumbnail_video
Şu yukarı da verdiğim video'da İhsan Eliaçık Namazı inkar etmekle kalmıyor;"Korkmayın kılmayın bir şey olmaz bu sadece ritüeldir cehennem de falan yanmazsınız" diyor.
Bu adam gerçekten kafa buluyor olmalı oysa İslamın temeli İmandan sonra Namazdır.
Namaz kılmayan bir insan pek çok sahih hadise göre Dinden çıkar.
Hadi biz yine yumuşatılmış ve muhafakar Din algısıyla baksak dahi Namaz kılmayan bir insanın hali haraptır.
İmanı olsa dahi Cehennem de çok uzun süre boyunca yandıktan sonra Cennet'e girebilir oda Allah'ın takdirine kalmış bir durum.
Bazı hadislere göre bir vakit namaz kılmayanın cezası 80.000 yıl Cehennem de yanmaktır.
Kuran da en çok üzerinde durulan namaz konusu için "Korkmayın kılmayın bu sadece ritüel" diyen bir insan için sadece gülünür :)
İslam'ın 5 şartından birisi olan,İman ile küfür arasında perde olarak görülen,Dinin direği olan namaz için bu ifadeleri kullanan bir insan resmen Dinden çıkmış olur.
Bu açıklamalardan sonra; "Aaa sen nasıl Ateistsin bunları nasıl söylüyorsun" diyen çıkarsa bu gayet doğal bir durum İslam Dinini en iyi bilen ve araştıran insanlar Ateistlerdir zaten bu yüzden Ateist olurlar :)
İhsan Eliaçık bunlar gibi daha pek çok konuda inkarcı politika izliyor hepsini dillerdirmeye gerek yok sanırım,bu kadarı yeterli olmuştur.
Bir an karsimda Cubbeli Ahmet var sandim :)
Neyse tartisma uzamasin ama soyledigin seylerin hic biri dogru degil :)
Selametle...
@Signal
Bende öncelikle şunu belirteyim ki Ekşi sözlük ve türevi sözlüklerde yazan birisi değilim.Bu sitelerde üyeliğim dahi yok ara sıra girip yorumlara bakarım hepsi bu.
Ateist nüfusun arttığına yönelik sanal ortamdan örnekler verdim sadece,çünkü insanlar reel hayatlarında Aile ve çevre baskısı yaşadıkları için Ateist olduklarını açıklamaya korkarlar bu sebeple kendilerini sanal ortamlar da dile getirirler.
Şarlatan olduğunu düşünmüyorum böyle bir düşüncem olsaydı açıkça söylerdim benim düşünceme göre iki arada kalıp bocalayan bir insan ne Bilimden kopabiliyor ne de Dini bırakabiliyor.İç Dünyasın da belkide derin şüpeler yaşayan birisi benim analtmak istediğim mevcut hükümet bu tip yorumcuların önünü açıyor onlarda bundan istifade kanallar da boy gösterebiliyor.
Ben sahip olduğum bilgileri sosyal paylaşım sitelerinde ki yorumlardan almıyorum bunu iddia etmeniz son derece komik kaçmış burada kaç yıldır paylaştığım bilgiler ve yaptığım yorumlardan zeki olan herkez bunu anlar zaten.
İnternet'ten tabiki faydalanıyorum Bilişim çağında olmanın gereğidir bu fakat ben bunu yaparken doğru kaynakları bulmaya çok özen gösteren bir insanım kalkıpta sosyal platformlar da yazan insanların yorumlarını doğru bilgi olarak kale alacak değilim.
Ben söylediğim şeylerin kaynağını araştırıp söylerim ve arkasında dururum eğer söylediğim bir tahminden ibaretse onu gerektiğinde açıklarım bu konuda çekincem yok.
Bazı Ateistforumlar da yazdığım doğrudur eğer önyargıyla bakmazsanız o forumlar da hakaret edenler olduğu gibi son derece saygılı ve bilgi düzeyi yüksek yorumları da görürsünüz :)
Ahlak Dinlerin tekelinde olmayan bir olgudur. Evrensel kuralları barındıran bir kavramdır ve sosyal evrim yoluyla oluşmuştur.Dolayısıyla kendi ahlak algınız eğer evrensel değilse başkalarını bağlamaz.
Bazı Ateistlerin hakaret vari yorumlar yapması beni bağlayan bir husus değildir ben kendime bakarım.Ateistler Din gibi herkezin üzerinde mutabık olduğu tabusal görüşlere sahip olmadıkları için hepsinin fikirleri ve görüşleri birbirinden çok farklı olabiliyor.
Bu insanlar özgürlükçü bir yapıya sahip senin elma dediğine o armut diyebilir kimsede bundan dolayı tıpkı dindarların yaptığı gibi onu kınayıp baskı altına almaya çalışmaz.
Hakaret etmek hiç bir zaman kullanmadığım bir yöntemdir fakat bu tarz sitelerde sizin gibi siteye üye olup Ateistleri ahlaksızlıkla,sapıklıkla suçlayan tipler olduğu zaman haliyle bazı ateistler sinirlenip hakaret edebiliyor bunu yapmaya kimsenin hakkı yok.
Atesitlerin içinde de kötü insanlar olabilir bu gayet normal bir durum her kesim içinde olan bir husus bu,burdan tutupta o insanlar ateist oldukları için kötüler demek Müşrik iken sinirli ve celalli birisi olan Ömer'in Müslüman olduktan sonra da sinirli ve celalli birisi olmasına İslam sebep oldu demek kadar komik bir durum olur.
Dinlerin insan karakteri üzerine etkisi çok fazladır orası ayrı bir konu Ortadoğu da yaşananlara bakarsak bunu rahatlıkla görebiliriz.
Verdiğin Biyografi'nin yanlış olduğunu söylemedim sadece kattığın yorumlarla öyle bir resim oluşturmuşun ki görende bu adamı Avrupa Bilimler Akademisi üyesi olmuş bir çok üst düzey Üniversiteden yaptığı akademik çalışmalarla ödüller kazanmış birisi sanacak.
Daha Türkiye Bilimler Akademisine üye olamamış bir insandan bahsediyoruz.
Sen aldatma işini illaki bilerek yapıyorsun demiyorum bilmeyerekte yapabilirsin bilgi eksikliği buna sebep olabilir.
Hak konusuna en az sizin kadar riayet ederiz rahat olun tabiki Dünya hakkı için geçerli bu :)
Caner Taslaman Profesör ve Öğretim görevlisi olduğu için Türkiye'yi temsilen yurt dışında ki Üniversiteler de seminerlere katılabilir.Misafir akademisyen olarakta orada bulunup çalışmaları takip edebilir.
Ben bunların yalan olduğunu iddia etmiyorum ki bu gayet doğal bir durum Yaşar Nuri Öztekin de ilahiyat Profesörü olduğu için yurt dışında bir çok Üniversiteye konferansa yahut seminere katılmak için gidiyor.
Saydığınız Üniversiteler de çalışan Bilim adamların'ın %90'ı Ateist olsa bile farklı ülkelerden gelen Profesör,Dekanvs ünvanlara sahip insanları içeri sokarken Müslümanmısın yoksa Ateistmisin diye sormazlar çünkü açıkça bağnazlık olur bu böyle bir zihniyete sahip değil onlar.
Mühim olan Cambridge,Harward gibi Üniversitelerde yaptığı çalışmalarla ödül kazanmış pek çok Ulusal ve Uluslararası Bilim Akademilerine üye olmuş Bilim insanlarıdır.
Yoksa oraya gidip seminere katıldığın için kimse senin yaptığın çalışmaları kale almıyor.
Binlerce Bilim adamı oralarda makale yayınlayabilmek için bir tarafını yırtıyor öyle Türkiye de oturduğu yerde makale yazıp siteden yayınlayınca Bilim camiası bu makaleleri bilimsel olarak kabul etmiyor.
İlk önce inceliyorlar gerçekten makale anlatılan olayın Bilimsel yönüyle uyuşuyor mu diye daha sonra en uygun olanlarını seçip yayınlıyorlar.
Avrupa Bilimler Akademisin'in ilk Türk üyesi olan,Amerika Bilimler Akademisine üye seçilen,Rusya Bilimler Akademisine üye seçilen ve Dünyan'ın en köklü Bilim Akademilerin den birisi olan Leopoldina Doğa Araştırıcıları Akademisine üye seçilen,Türk Bilim Akademisin'in kurucularından olan ayrıca Oxford gibi pek çok Üniversite da çalışıp yine bir çok Üniversiteden ödül ve madalya kazanmış olan Celal Şengör ile Caner Taslamanı kıyaslamak dahası Celal Hoca gibi Türkiye'nin belkide en önemli 3 Bilim adamından birisi için orada burada atıp tutuyor demek bana gerçekten komik geliyor.
Celal hoca yinede gayet mütevazi bir insandır bir gün Din profesörü olan birisiyle dahi programa çıkmıştı.
Kendisinin Caner Taslaman ile tartışmaktan korkacağını düşünmüyorum hatta bu iddia bana komik geliyor müsait olursa bir gün çıkabilir neden olmasın :)
Agnostikleri kendimize yakın hissetmemizin sebebi her iki kesim olarak Dini tabulardan kurtulmuş olmamızdır.
Ayrıca biz kimseyi düşman olarak görmediğimiz için her ferdi insan olarak ele aldığımız için bize baskı oluşturmayan herkezi kendimize yakın görüyoruz.
Ahlaki anlayışınıza bir bak demişin bakıyorum ve gayet iyi bir Ahlaka sahibiz.
Dünya genelini ele alırsak suç oranların'ın en düşük olduğu ülkelerin başında Ateist ülkeler geliyor.
Yapılan araştırmalara göre Dünya genelinde ki cezaevlerinde kalanların sadece %2'si Ateist Dünya da 1 milyara yakın Ateist yaşadığını düşünürsek bu oran genele vurulduğun da çok düşük kalıyor.
%70'i Ateist olan Japonya da bir deprem oluyor şehirler Tsunamiyle yerle bir oluyor bakıyorsunuz insanlar yardım kuyruğun da tek sıra olmuş hiç kimseye saygısızlık göstermeden o kadar sıkıntıya rağmen kendi sırasını bekliyor.
Sonra dönüp Van depremine bakıyorsunuz Müslüman dediğimiz o insanlar yardım tırlarını yağmalıyor,geceleri çadırları talan edip başkasının hakkını çalıyor.
Enkazlardan maddi değeri yüksek eşyaları çalarak o facia da hala çıkarını düşünüyor.
Madem İslam Dini Ahlak konusun da çok iyi o halde şu Ortadoğu da ki rezaleti nasıl açıklayacağız.
Onlar gerçek İslamı yaşamıyor diyeceğiz çünkü işimize geliyor bunu demek en kolayı bu, hiç bir yerde gerçek İslam yaşanmıyor gerçek İslam Mars'a göç etmiş sanırım :)
Şunu anlamak gerekiyor bu tür iddialara insanlar artık kanmıyor çünkü gerçekleri açıkça görüyorlar ve kaynağın ne olduğunu anlamaya başlıyorlar.
Ahlaki bir anlayışımız tabiki var daha öncede belirttiğim gibi Ahlak Dinlerin tekelinde olan bir kavram değildir.
Ahlak apış arasıyla yahut bazı insanların karşısında el pençe durmakla alakalı bir kavram değildir bize göre.
Mesela Eşcinsellik gayet doğal bir olaydır ahlaksızlıkla uzaktan yakından alakası yoktur.
Doğa'da 1500'den fazla Eşcinsel hayvan var bunlarda mı ahlaksız yahut sapık :)
Bu iddialar gerçekten komik doğaya baktığımız zaman Eşcinselliğin de evrimsel süreçle gelişen bir olgu olduğunu rahat bir şekilde görüyoruz.
İnsanlar eşcinsel olmaz eşcinsel doğarlar yani bu onların tercihi değildir nasıl biz eşcinsellikten hoşlanmaz hatta iğrenç görürsek onlarda Heteroseksüellikten(Kadınlara karşı cinsel ilgi duymaktan) hoşlanmaz ve iğrenirler bu genlerle alakalı bir durumdur kişinin kendi tercihi değildir.
Amerika,Avrupa gibi Bilim alanında gelişen ülkeler 1980'den önce hastalık ve ahlaksızlık olarak tanımladıkları Eşcinselliği bu tarihten sonra doğal bir durum olarak tanımlamışlardır.
Çünkü Bilimsel veriler böyle olduğunu açık olarak kanıtlamıştır.
Bu sadece bir örnekti bizim ahlaki anlayışımız da insanları cinsel tercihinden dolayı yahut mini etekle gezdiğinden dolayı kınamak söz konusu değildir.
İnsanlara zarar vermemek onların özgür şekilde yaşamasına engel olmamak,Hayvanlara iyi davranmak,Hırsızlık yapmamak,Doğayı korumak vs. gibi Evrensel olan pek çok Ahlaki kavramı bizde savunuyoruz.
İyi bir insan olmak için Dinlere ihtiyacımız yok çünkü karşılığında Cennet,köşk,Huri vs bekleyerek iyilik yapmıyoruz menfaatimiz yok bu konuda.
Buna karşı çıkanlar Allah rızası için iyilik yaptıklarını söyleyebilir değişen bir şey yok yine karşılığın da bir menfaatin,bir beklentin var.
Menfaatin en büyüğü bana göre budur zaten, eğer hiç bir beklentiniz olmadan iyilik yaparsanız işte o zaman saf iyilikle tanışmış olursunuz diye düşünüyorum.
Sınırlarımız var özgürlük anlayışımız başkasının hayatını ihlal noktasın da sınırlanır.
Bir insanı öldürmek,yaralamak yahut bir hayvana tekma atmak,ağaçları kesmek,çiçekelri kopartmak,böcekleri öldürmek vs bunlar gibi pek çok davranış bizim için özgürlük değil suç teşkil eder ve bu insanları akılsız,cahil ve ahmak olarak nitelendiririz.
Söz konusu Ateist dahi olsa düşüncelerimiz değişmez bu konuda.
Bizim ne kadar cesaretli olduğumuza şaşırmışsınız hak veriyorum bundan 10 yıl öncesine kadar bu kadar cesur adımlar yoktu.
Arada Turan Dursun gibi insanlar çıktı onları öldürdüler.Bu ülkede Oruç tutmuyor diye adam öldürülürken siz kalkmış dışarda da Ateist olduğunuzu korkusuzca açıklayın diyorsunuz.
Bunu iyi niyetle söylemediğinize eminim niyetiniz akşam haberlerinde dayak yiyen,öldürülen Ateist haberlerini izleyerek keyiflenmek olmalı, çünkü başka şekilde bu söylediklerinizin bir izahati olamaz..!
İnsanlarla dalga geçmektir bu evet günümüzde artık Ateizm Derneği dahi kuruldu ve bu güne kadar mucizevi bir şekilde herhangi bir saldırıya maruz kalmadı ama eli kulağındadır diye düşünüyorum.
Bu insanlar bence Türkiyede ki en cesur insanlardan oluşuyor ölümü göze alarak böyle bir dernek kurdular ve üye sayıları hızla artıyor.
Türkiye her ne kadar içinde yaşayan toplumun büyük kesimi istemese de sosyal bir evrim sürecinden geçiyor 10 yıl öncesiyle şimdisi çok farklı muhtemelen 10 yıl sonra çok daha farklı şeyler konuşuyor olacağız.
Ortadoğu da bu evrim süreci çok,çok daha yavaş ve sancılı olacak ama en sonunda insanlar daha modern ve akılcı bir kimliğe bürünecektir diye düşünüyorum.
Evrim konusun da Caner Taslaman'ın "Kuran da canlıların oluşumuyla ilgili belli aşamalardan söz eder" diyerek sonrasın da fakat bu evrimden bahsettiğini ortaya koymaz demesi tıpkı Harun Yahya'nın "Ben Mehdi değilim ama Mehdi'de ben Mehdi değilim diyecek zaten" demesiyle birdir bana göre.
O halde adama sormazlar mı neden Kuranı bu konuya bulaştırıyorsun..? Madem onu kastetmiyorsa Kuran'da sanki Evrime dair Bilimsel bulgular varmış gibi halkı kandırmaya çalışmanın amacı nedir..?
Maksat insanlara ara gazı vererek "Haa bak Kuranda geçiyormuş demek ki ilerde gerçek olduğuna inanmak zorunda kalırsak nasıl olsa Kuran da vardı(!) deriz" dedirtmek için mi bu çabalar..?
Ne güzel İstanbul :) Eğer Bilim adamların'ın dediği doğru çıkarsa zaten Kuran da var bu denilecek yok biz inkar edersek Kuran da da zaten bu anlam yok denilecek.
Bu nasıl bir komedidir. Yabancı bir Bilim adamın'ın Müslüman Din adamları ve Felsefecilerin Kurandan Bilimsel deliller çıkartma çabası için "Kurandan Bilimsel delil çıkartma çabası boş bir kartona ok atıp sonra onun üzerine hedef tahtası çizmeye benzer" sözü cuk diye oturuyor buna.
Taraflı yayın konusuna gelirsek evet moderatör konuşturmayacak seni 5 dakika konuştururken karşı tarafı 20 dakika konuşturacak senin sözlerini çarpıtmak için debelenecek bunları sanki normal de görmüyoruz da Ateist'in katıldığı program da görmeyeceğiz.
Adam Trabzonspor'lu yorumcuya bile daha az süre verirken Ateist'ten bahsediyoruz,neden bahsediyorsun sen bunları görmek bu kadar zor olmamalı.
Tesadüf konusuna da kısaca değinecek olursak 4.5 milyar yıllık bir süreçte canlılığın tesadüfler sonucu oluşması gayet mantıklı bir olgudur ve onbinlerce fosil,moleküler biyoloji sayesinde de kanıtlanmış bir olgudur.
Siz tesadüfü zart diye bir anda ortaya çıkan bir şey olarak görüyorsanız o ayrı konu.
Sen eline 5 tane zar alsan onları fırlatarak hepsinin düşeş gelmesini istersen bunu aylarca hatta yıllar boyunca sürekli yaparsan 1 yıl içinde yahut 1 ay içinde mutlaka bir yahut daha fazla denk getirirsin.
Hadi 5 yıl olsun daha fazla süreyi kapsamayacaktır.
Eline 15 tane zar alıp onların hepsinin aynı anda düşeş gelmesini istersen bu sefer bir kaç yıl değil bir kaç asır yahut bin yıl beklemen gerekebilir ama sonunda mutlaka hepsi düşeş gelir.
Sizin burada algılayamadığınız konu zamanın büyüklüğü Dünya da yüz yıl içinde bile tesadüfen o kadar fazla şey olurken 4.5 milyar yıllık bir süreçte canlılığın tesadüfen oluşamayacağını iddia etmek mantıklı olmaz.
Bazı resimler görürsünüz otobüste 3 tane sarışın arka arkaya oturmuştur ve bu tesadüf ilgi çektiği için paylaşılır.
Böyle bir tesadüfün oluşması belki bir kaç yılda denk gelecek bir olaydır.
Doğa da buna dair çok fazla örnek var evrim konusun da devasa zamanı görmezsek olayı algılamak zor olur.
Ateist nüfüsun arttığına yönelik verdiğim rakamlar kendi tahminim 10 yıllık süreçten beri sanal ortamda bu artışı gözlemliyorum bunun için bir tahminde bulundum.
Ayrıca bunu sadece ben değil pek çok kişi söylüyor yani birden fazla insanın tahmini bu.
Tıpkı %99'u Müslüman kilişesi nasıl istatiksel bir veriye dayanmıyorsa onun gibi ama Ateizm Derneği yakında bu konuda kapsamlı bir anket yapmayı düşünüyor o zaman yaptığımız tahminlerin doğruluk oranını görmüş oluruz.
Adem ile Havva konusunu bilerek gündeme getirdim bu konuda Caner Taslaman'ın kesin bir iddia'sı yok demişsin ben canlı yayında kendi kulağımla duydum.
Bana göre Dünya'da bir bahçede yaratıldılar dedi yani daha nasıl kesin bir ifade kullanamsı gerekiyor bilmiyorum :)
Sanırım yazınızın büyük bölümünü cevaplandırmış oldum atladığım yerler olmuş olabilir.
Ben insanları açıklarından yahut inançlarından dolayı eleştirip köşeye şıkıştırmayı seven bir insan değilim.
Bu sebeple bu forumda Dini konular da yorum yazarken her zaman saygı çerçevisinde kaldım insanları köşeye sıkıştırmaya çalışmadım.
Fakat senin gibi Ateistleri ahlaksızlıkla,korkaklıkla suçlayanlar olursa daima karşısında beni bulur.
Ben yorumlarımı yine belirli bir üslup çerçevesinde yazarım bir kaç kişi üzerinden insanların inançlarına hakaret etmem ama bizi aşağılamaya çalışan kişilere de her zaman cevabını veririm.
Bir an karsimda Cubbeli Ahmet var sandim :)
Neyse tartisma uzamasin ama soyledigin seylerin hic biri dogru degil :)
Selametle...
Senin kendi görüşündür saygı duyarım sonuç olarak Türkiye de deforme olmuş pek çok İslami görüş arasında yaşayan insanların bu tip farklı fikirler geliştirmesi benim için anormal bir durum değil :)
Eğer namaz ile alakalı verdiğim video'dan sonra hala aynı görüşteysen diyecek sözüm olmaz.
Yalnız şu konuya değinmem gerekir şahsen hayatınız da kaç tane Dini ilim kitabı okuduğunuzu bilmiyorum ama Cübbeli Hoca gibi 40 bin ciltten fazla İslami ilim kitabı barındıran kütüphaneye sahip bir insanı bir çırpıda şarlatan ilan etmek işin kolayına kaçmak olur bence.(Sildiğiniz yorumu gördüm :) )
Evet bana görede anlattıkları uçuk şeyler lakin İslamın bozulmamış orjinal hali siz sevmeseniz yahut istemeseniz de malesef bu şimdi bu konuda tartışmak kısır bir döngü oluşturacaktır.
Lakin Araplara inmiş olan ve onların dilinde inen bir Dini, 400-500 yıl sonra coğrafi koşullar sebebiyle tesadüfen benimseyip kabul etmiş olan Türkler'in yaklaşık 900 yıl orjinal şekilde yaşadıktan sonra hasbel kadar Atatürk gibi bir adamın gelip ülkeyi Ortadoğu ve Arap ülkelerine nazaran daha çağdaş ve Batı Bilimlerine yönelen bir Cumhuriyet hüviyetine sokması sonrası haliyle Dini sorgulama ve çok daha yumuşak bir zemine yerleştirme politikalarından sonra ortaya çıkan binlerce farklı Din algısıyla yorumlayıp daha sonra da "Siz Dini yanlış biliyorsunuz,Araplar gerçek İslamı yaşamıyor,Gerçek İslam bu değil" türü yorumlar da bulunmak malesef yine belirtiyorum ki İslamın orjinal halini kabullenmeyip kendi oluşturduğumuz Dini algıların eseridir.
Son paragraf biraz uzun ve karışık oldu idare edin artık :)
Türkiye de yaşayan toplumun büyük bölümü Dinini araştırmıyor bu konuda çok bilgisiz Din adamların'ın konuşmalarına bakarak kendi fikrine hangisi uygun gelirse onu benimsiyor sonra da karşımıza gelip senin söylediklerin gerçek İslam değil hurafe bunlar diyorlar ne diyelim saygı duyuyoruz :)
Senin kendi görüşündür saygı duyarım sonuç olarak Türkiye de deforme olmuş pek çok İslami görüş arasında yaşayan insanların bu tip farklı fikirler geliştirmesi benim için anormal bir durum değil :)
Eğer namaz ile alakalı verdiğim video'dan sonra hala aynı görüşteysen diyecek sözüm olmaz.
Yalnız şu konuya değinmem gerekir şahsen hayatınız da kaç tane Dini ilim kitabı okuduğunuzu bilmiyorum ama Cübbeli Hoca gibi 40 bin ciltten fazla İslami ilim kitabı barındıran kütüphaneye sahip bir insanı bir çırpıda şarlatan ilan etmek işin kolayına kaçmak olur bence.(Sildiğiniz yorumu gördüm :) )
Evet bana görede anlattıkları uçuk şeyler lakin İslamın bozulmamış orjinal hali siz sevmeseniz yahut istemeseniz de malesef bu şimdi bu konuda tartışmak kısır bir döngü oluşturacaktır.
Lakin Araplara inmiş olan ve onların dilinde inen bir Dini, 400-500 yıl sonra coğrafi koşullar sebebiyle tesadüfen benimseyip kabul etmiş olan Türkler'in yaklaşık 900 yıl orjinal şekilde yaşadıktan sonra hasbel kadar Atatürk gibi bir adamın gelip ülkeyi Ortadoğu ve Arap ülkelerine nazaran daha çağdaş ve Batı Bilimlerine yönelen bir Cumhuriyet hüviyetine sokması sonrası haliyle Dini sorgulama ve çok daha yumuşak bir zemine yerleştirme politikalarından sonra ortaya çıkan binlerce farklı Din algısıyla yorumlayıp daha sonra da "Siz Dini yanlış biliyorsunuz,Araplar gerçek İslamı yaşamıyor,Gerçek İslam bu değil" türü yorumlar da bulunmak malesef yine belirtiyorum ki İslamın orjinal halini kabullenmeyip kendi oluşturduğumuz Dini algıların eseridir.
Son paragraf biraz uzun ve karışık oldu idare edin artık :)
Türkiye de yaşayan toplumun büyük bölümü Dinini araştırmıyor bu konuda çok bilgisiz Din adamların'ın konuşmalarına bakarak kendi fikrine hangisi uygun gelirse onu benimsiyor sonra da karşımıza gelip senin söylediklerin gerçek İslam değil hurafe bunlar diyorlar ne diyelim saygı duyuyoruz :)
Bu yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum fakat yukarıda "namaz kılmayan dinden çıkar " bilgisinin yanlış olduğunu belirtmeliyim. Bir insanın dinden çıkmadı için Allah'ın helal veya haram saydığı şeyleri inkar etmesi gerekiyor. Yani namazı kabul edip kılmayan gunahkardır ve tövbe kapısı açıktır. Ama olmadığını söyleyen musriktir.
Nihat Güneş
04.05.2015, 12:37
Senin kendi görüşündür saygı duyarım sonuç olarak Türkiye de deforme olmuş pek çok İslami görüş arasında yaşayan insanların bu tip farklı fikirler geliştirmesi benim için anormal bir durum değil :)
Eğer namaz ile alakalı verdiğim video'dan sonra hala aynı görüşteysen diyecek sözüm olmaz.
Yalnız şu konuya değinmem gerekir şahsen hayatınız da kaç tane Dini ilim kitabı okuduğunuzu bilmiyorum ama Cübbeli Hoca gibi 40 bin ciltten fazla İslami ilim kitabı barındıran kütüphaneye sahip bir insanı bir çırpıda şarlatan ilan etmek işin kolayına kaçmak olur bence.(Sildiğiniz yorumu gördüm :) )
Evet bana görede anlattıkları uçuk şeyler lakin İslamın bozulmamış orjinal hali siz sevmeseniz yahut istemeseniz de malesef bu şimdi bu konuda tartışmak kısır bir döngü oluşturacaktır.
Lakin Araplara inmiş olan ve onların dilinde inen bir Dini, 400-500 yıl sonra coğrafi koşullar sebebiyle tesadüfen benimseyip kabul etmiş olan Türkler'in yaklaşık 900 yıl orjinal şekilde yaşadıktan sonra hasbel kadar Atatürk gibi bir adamın gelip ülkeyi Ortadoğu ve Arap ülkelerine nazaran daha çağdaş ve Batı Bilimlerine yönelen bir Cumhuriyet hüviyetine sokması sonrası haliyle Dini sorgulama ve çok daha yumuşak bir zemine yerleştirme politikalarından sonra ortaya çıkan binlerce farklı Din algısıyla yorumlayıp daha sonra da "Siz Dini yanlış biliyorsunuz,Araplar gerçek İslamı yaşamıyor,Gerçek İslam bu değil" türü yorumlar da bulunmak malesef yine belirtiyorum ki İslamın orjinal halini kabullenmeyip kendi oluşturduğumuz Dini algıların eseridir.
Son paragraf biraz uzun ve karışık oldu idare edin artık :)
Türkiye de yaşayan toplumun büyük bölümü Dinini araştırmıyor bu konuda çok bilgisiz Din adamların'ın konuşmalarına bakarak kendi fikrine hangisi uygun gelirse onu benimsiyor sonra da karşımıza gelip senin söylediklerin gerçek İslam değil hurafe bunlar diyorlar ne diyelim saygı duyuyoruz :)
Kardesim nasil Islam in bozulmamis gercek hali olabilir...Elimizde tek ve saglam bir kaynak var O da Kur an i Kerim. Ayette kitap yuklu merkepler diye geciyor, isterseniz 100 bin cilt kitap okuyun temeli bozuk olduktan sonra ne anlami ne kiymeti var :)
Her indirilen din yuzyillar gevtikce insanlar tarafindan bozulmus Hristiyanlik Musevilik ve Dinimiz Islam...Sen simdi asil kaynagi gormeyip, oradaki ayetlere bakmayip insan elinden cikmis , bir takim uydurma Hadis ve rivayetlere dayanan dini bana gelip , gercek Islam da tam budur diyorsun :)
Yorumumu silme nedenim her nekadar olaya bakis acim bu olsa da, bu insanlarin pesinden gidenleri incitmek istemememdi :) Ama sohbetlerini dinledim kitaplarini okudum Kur an dan baska her kaynagi kaynak olarak kullaniyorlar. Ayetlere acikca ters olan inanislara sahipler.
Allah in surekli aytelerinde akletmez misiniz diye soruyor, surekli. Kur an kaynaktir akil rehberimizdir. Dinin emri budur, dinin emri bir takim evliyalar seyhler pesinden sorgusuz sualsiz gitmek degildir. Peygamberimizden 200 sene sonra uydurulmus , sahih olmayan hadisler degildir. Ucan kacan evliyalar, Allah tarafindan yazidirildigina inanilan Kur an harici kitaplar degildir. :)
Dedigim gibi Ateistler akilci gercekci din yorumlari yerine , bu tarz din disi Kur an disi yorumlari tercih ediyor ve bunu iste gercek islam gercek din bu diye yutturmaya calisiyorlar. Isinize oyle geliyor, ama bir Caner Taslaman, Yasar Okuyan, ihsan Eliacik , Edip Yuksel gibi dini hurafe ve batil inanclardan ayirmaya ozune dondurmeye calisan insanlar rahatsizlik veriyor :)
Senin gercek islam budur diye one surdugun her arguman Kuran dan ayetlerle cok rahat curuturlur. AMA Kuran i mezarliklara hapsetmis, olulere okuyan , yasama dahil etmeyen, mabetlere hapsetmis, sevap almak icin ayet okuyan, muska yapmak icin sulara batiran bir halka bu tarz yorumlar dinden sapmak olarak geliyor.
Nihat Güneş
04.05.2015, 13:00
Bazi argumanlarina cevaplar da vereyim musadenle :)
Islam da asere i mubessere diye bir kavram yoktur. Uydurmadir 1
Allah kainati peygamberimiz icin yaratmamistir. Uydurmadir 2 :)
Say say bitmez :) Cogunlugun dedigi dogru olmayabilir hatta genelde oyledir :)
http://images.tapatalk-cdn.com/15/05/04/1e24f25a9ecd2c2ee3698b0d4bb335a2.jpg
Yiğit Gayretli
04.05.2015, 13:21
Bu tartışmalar başlıktaki "...Komplo Teorileri..." kısmına mı giriyor? :)
Bu tartışmalar başlıktaki "...Komplo Teorileri..." kısmına mı giriyor? :)
Konu buraya nereden geldi ben de anlamadım ama en uygun konu o olsa gerek.
Sayın yönetici bu başlıkta defalarca mesaj atmama rağmen dini konular eleştiriliyor. Nasıl ki bi siyasi başlık hemen kapatılıyorsa bu başlıkta kapatılmalıdır. Kendi mesajımı birkez daha raporluyorum.
Adem Erdoğan
04.05.2015, 15:53
Bu başlığı ilgiyle takip ediyorum, her mesajı okuyorum tek tek. Konunun ilk mesajından da okumaya başladım, zamanım oldukça sayfa sayfa ilerliyorum.
Bence seviyeli bir tartışma ortamı var.
Hakaret küfür iftira göremedim bu yüzden kapatılması gerektiğini düşünmüyorum.
Yiğit Gayretli
04.05.2015, 15:53
İletiler hayli uzun. Eğer hakaret yoksa bu iletileri (emek verilmiş her biri için) buradan kaldırmak için konudan bağımsız/alakasız yazılmış olması gerek. Yukarıdaki soruyu bu yüzden sordum.
İnsanların saatlerini ayırıp, araştırmalar yapıp yazdıkları yazıları bir çırpıda silip oldu-bittiye getirecek kadar insafsız değilim.
Herkese merhaba,
Bu başlık altında çok mesajım yok; ya da belki de hiç mesajım yok.
Ancak üslup açısından henüz bir saygısızlık görmedim. Biraz daha birbirimize anlayışlı olabilirsek güzel bir tartışma başlığı...
artvints
04.05.2015, 16:26
@muteva
eşcinselliğin genlerle alakalı bir durum olduğundan emin misiniz? çok yeterli bir bilgim yok ama, çocukluk dönemindei ( 3, 5 yaş aralığı) yaşananlarla alakalı olduğunu duymuştum. freud'un teorisine gre ödipal yenilgiyi tatmayan çocukta cinsel tercihler farklılaşabilirmiş. bu da aile yaşamıyla yakından ilgili. islama göre yaşayan, anne ve babanın bir arada bulundğu bir ailede bu tip eğilimlerin görülme olasılığı düşük olur, teoriye göre tabi.
@muteva
eşcinselliğin genlerle alakalı bir durum olduğundan emin misiniz? çok yeterli bir bilgim yok ama, çocukluk dönemindei ( 3, 5 yaş aralığı) yaşananlarla alakalı olduğunu duymuştum. freud'un teorisine gre ödipal yenilgiyi tatmayan çocukta cinsel tercihler farklılaşabilirmiş. bu da aile yaşamıyla yakından ilgili. islama göre yaşayan, anne ve babanın bir arada bulundğu bir ailede bu tip eğilimlerin görülme olasılığı düşük olur, teoriye göre tabi.
Ben Medrese de okudum o kadar çok homoseksüel vaka oluyordu ki bir çocuğun 15 farklı kişiyle ilişki yaşadığı bile ortaya çıkmıştı.
Eşcinsellik İslam ülkelerinde de çok yaygın bu ülkelerde baskı ve korku olduğu için tabiki Batı ülkelerin de olduğu gibi insanlar kendini açıkça belli etmeye çekinirler.
Birde sırf farklı arayışlar içine girip eşcinsel ilişki yaşayanlar oluyor bu insanlar eşcinsel değildir yukarda ki yorumum da söylediğim gibi eşcinsel olan bir insan eğer erkekse bir kadınla birlikte olmaktan tiksinir bunu yapamaz elinde olmayan bir durum doğuştan gelen bir özellik.
Yine bir bayan ise oda bir erkekle birlikte olmaktan iğrenir.
Ama sırf farklı arayışlara girip hem kadınlarla hem erkeklerle ilişki kuran kişilere Biseksüel deniyor onlar eşcinsel değiller.
Bu konuda Bilim alanında çok çalışma yürütülüyor doğuştan gelen bir özellik olduğu için genlerle ilgisi olduğu düşünülüyor.
Eşcinselliğin evrimi hakkında harika bir makale var evrim başlığında paylaşırım bi ara :)
Bu yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum fakat yukarıda "namaz kılmayan dinden çıkar " bilgisinin yanlış olduğunu belirtmeliyim. Bir insanın dinden çıkmadı için Allah'ın helal veya haram saydığı şeyleri inkar etmesi gerekiyor. Yani namazı kabul edip kılmayan gunahkardır ve tövbe kapısı açıktır. Ama olmadığını söyleyen musriktir.
Bu konuda şu sahih kaynaklara dayanan hadisler durumu sıkıntıya sokuyor :)
"Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır." (Ebu Davud)
"Küfürle iman arasında namazın terki vardır." (Tirmizi)
"Kulla küfür arasında namazın terki vardır." (Tirmizi,Ebu Davud)
"Benimle onlar (münafıklar) arasındaki ahid (antlaşma) namazdır. Kim onu terkederse küfre düşer." (Müslim)
artvints
04.05.2015, 17:44
Ben Medrese de okudum o kadar çok homoseksüel vaka oluyordu ki bir çocuğun 15 farklı kişiyle ilişki yaşadığı bile ortaya çıkmıştı.
Eşcinsellik İslam ülkelerinde de çok yaygın bu ülkelerde baskı ve korku olduğu için tabiki Batı ülkelerin de olduğu gibi insanlar kendini açıkça belli etmeye çekinirler.
Birde sırf farklı arayışlar içine girip eşcinsel ilişki yaşayanlar oluyor bu insanlar eşcinsel değildir yukarda ki yorumum da söylediğim gibi eşcinsel olan bir insan eğer erkekse bir kadınla birlikte olmaktan tiksinir bunu yapamaz elinde olmayan bir durum doğuştan gelen bir özellik.
Yine bir bayan ise oda bir erkekle birlikte olmaktan iğrenir.
Ama sırf farklı arayışlara girip hem kadınlarla hem erkeklerle ilişki kuran kişilere Biseksüel deniyor onlar eşcinsel değiller.
Bu konuda Bilim alanında çok çalışma yürütülüyor doğuştan gelen bir özellik olduğu için genlerle ilgisi olduğu düşünülüyor.
Eşcinselliğin evrimi hakkında harika bir makale var evrim başlığında paylaşırım bi ara :)
benim söylediğim de çok yüzeysel bir çıkarım oldu. eğilimler farklı, hele ki medrese işleri falan çok farklı zaten.aynı şekilde rahiplerle ilgili hikayeleri biliyoruz :) genetik olması öyle kesin bir durum değil ama.bir sürü etken olabilir. araştırmalar sürüyormuş zaten. net bir karar yok.olsa bile değişmeyeceğinin veya yeni bir bulgunun gelmeyeceğinin garantisi yok.ucu açık bir mesele.
genetik olarak kabul edilmesinin çok yararı olabilir ama.insanların önyargılarını, eşcinsel ayrımını, şiddeti engelleyebilir.belki de bu yüzden araştırmalara o yönde ağırlık veriliyor bile olabilir.
Bazi argumanlarina cevaplar da vereyim musadenle :)
Islam da asere i mubessere diye bir kavram yoktur. Uydurmadir 1
Allah kainati peygamberimiz icin yaratmamistir. Uydurmadir 2 :)
Say say bitmez :) Cogunlugun dedigi dogru olmayabilir hatta genelde oyledir :)
http://images.tapatalk-cdn.com/15/05/04/1e24f25a9ecd2c2ee3698b0d4bb335a2.jpg
Uydurmadır,uydurmadır,uydurmadır..
Peki hani kaynak..? Siz yalnızca Kuran diyen tayfanın tek argümanı Kuran dışında ki bütün kaynaklar uydurmadır söylemi oluyor :)
Ben sana binlerce kaynak kitabı gösterebilirim elimde 800 yıllık hadis kitapları var.
O kadar İslam alimi asırlar boyunca sürekli İslam adına uydurma masallar icat etti fakat 1900 sonrası ortaya çıkan reformist ilahiyat profesörleri mi doğruyu söylüyor yapmayın buna gülerler :)
Cübbeli Ahmet Hocanın bağlı olduğu İsmailağa cemaati nasıl çoğunluğu temsil edecek adamlar Fatih'te küçük bir getto oluşturmuşlar toplasan sempatizanlarıyla beraber İslam aleminde 1 milyon taraftarını bulamazsın :)
Ayrıca o azınlığın özelliklerini Muhammed'in hadislerinden öğreniyoruz onlar Kurana ve Sünnete uyan bir topluluk olacak.
İhsan Eliaçık sünneti bütünüyle inkar ediyor nasıl o müjdelenen azınlığın içinde olduğu iddia edilebilir.
Tabi size göre bütün hadisler,icma,kıyas gibi fıkıh bilgileri uydurma tek kaynak Kuran..
Kuran da 5 vakit namaz bile geçmiyor hangi namazın kaç rekat olacağı geçmiyor.
Orucu bozan şeyler geçmiyor,Zekatın malın kaçta kaçından verileceği geçmiyor..
Hac konusunda bir ço könemli husus geçmiyor..
Hadisleri,sünneti yok saydığınız zaman ortada Din adına bir şey kalmaz bunu yalnız Kuran diyenlerin iyi idrak etmesi gerekiyor :)
Kuran bir özet kitaptır onun için ince detaylara girilmez bu yüzdendir ki bir çok ayette Allah "Peygamberime itaat edin,onun sözünden çıkmayın,o size neyi verirse alın neyi yasak ederse sakının" diye söyler..
Biz bu ayetlerden din hakkında pek çok önemli konuyu hadislerden,sünnetten öğrenmemiz gerektiğini gayet iyi kavrıyoruz :)
Peygamber postacımıydı size göre..? Sadece görevini yaptı Kuranı insanlara açıkladı onun dışında hiç bir hükmü olmayan bir insandı öyle mi..?
Oysa onlarca ayet siz yalnızca Kuran diyenlerin iddialarını açık şekilde reddediyor..
benim söylediğim de çok yüzeysel bir çıkarım oldu. eğilimler farklı, hele ki medrese işleri falan çok farklı zaten.aynı şekilde rahiplerle ilgili hikayeleri biliyoruz :) genetik olması öyle kesin bir durum değil ama.bir sürü etken olabilir. araştırmalar sürüyormuş zaten. net bir karar yok.olsa bile değişmeyeceğinin veya yeni bir bulgunun gelmeyeceğinin garantisi yok.ucu açık bir mesele.
genetik olarak kabul edilmesinin çok yararı olabilir ama.insanların önyargılarını, eşcinsel ayrımını, şiddeti engelleyebilir.belki de bu yüzden araştırmalara o yönde ağırlık veriliyor bile olabilir.
Mesela aşağıda verdiğim linkte olduğu gibi genetik olduğuna dair çok farklı çalışmalar yapılıyor ve ortaya çıkan bulgular bunu doğruluyor.
http://www.milliyet.com.tr/content/dosya/escinsel/escinsel02.html
Ama tabiki bütün eşcinsel insanların genetik sebepler yüzünden eşcinsel doğduklarını iddia edemeyiz tıpkı normal cinsel ilişkiyi tercih eden heteroseksüeller gibi.
Tamamen psikolojik sebepler yüzünden eşcinsel olan insanlar da olabilir.
Fatih Çelik
04.05.2015, 19:26
Hadis ve sünnetin varlığını inkar etmek İslam ile bağdaşmayan bir tutumdur. Bugün sünnet olmasa idi emrolunan namazın nasıl kılınacağını bilemezdik.
Kur'an ve Hadis ilişkisi ile ilgili geçenlerde güzel bir programa denk gelmiştim güzel bir sohbetti. Hadis ile ilgili genel olarak başvurulan kaynaklar Kütüb'i Sitte ve özellikle Buhari'nin Sahih-i Buhari'si hadisler konusunda esas alınan temel kaynak olmuştur. Muhaddisler hadisleri toplayıp değerlendirirken bazı kriterlere göre sahih olup olmama konusnda değerlendirme yapılmıştır. Özellikle aktaran kişinin kişiliği,şahsi özellikleri ve aktarım zinciri değerlendirmeye alınmıştır ve çeşitli kaynaklar ile eşleştirilerek denetlenmiştir. Ancak bu eser Peygamber Efendimiz'in ölümünden çok sonra oluşturulduğu için konuyu Buhari'ye aktaran toplum ve kişi ile ilgili değerlendirme yapmak mümkün iken zincirin önceki halkalarına ulaşılmadığı için değerlendirmek mümkün olmamıştır. Sözgelimi Buhari'de sahih hadis olarak geçen hamam ve hamamın sakıncası ile hadisler bulnmaktaır. Ancak aynı dönemde Medine'de Msülümanlar'a ait 2 su kuyusu bulunmakta ve Arap coğrafyasında hamam kültürü bulunmamaktadır.Bu yönüyle baktığımzda Buhari gibi sağlam olarak belirtilen kaynak dahi bu tip hallerle karşılaşabilmekte. O yüzden:
"Bana nisbet edilen her şeyi, Allah'ın Kitabına arz ediniz; ona uyarsa, ben söylemişimdir, ona aykırı ise ben söylememişimdir. Ben, ancak Allah'ın kitabına muvafık olurum zira Allah, beni, onunla Hidayete erdirmiştir"
Hadisini ilke alarak yapılacak hadis değerlendirmesi bu problemi çözecek mantıklı bir tutumdur.
Bugün içinde metafizik kavramların da yer aldığı ,ruhani temelli ve imana dayalı bir dini fiziksel teoriler üzerinden sadece somut bir temelde tartışmanın bu dine inanan veya inanmayan kişilere kazandıracağı pek bir şey yoktur diye düşünüyorum.
Fikirlerime ne kadar katılırsınız veya katılmazsınız bilemem ama bu konuya da tartışmalara da bu yazımdan sonra katılmayacağım.Sadece duyduğum ve taşıdığım bir kaç fikri katkısı olur düşüncesi ile bildirmek istedim.
Nihat Güneş
04.05.2015, 19:41
Uydurmadır,uydurmadır,uydurmadır..
Peki hani kaynak..? Siz yalnızca Kuran diyen tayfanın tek argümanı Kuran dışında ki bütün kaynaklar uydurmadır söylemi oluyor :)
Ben sana binlerce kaynak kitabı gösterebilirim elimde 800 yıllık hadis kitapları var.
O kadar İslam alimi asırlar boyunca sürekli İslam adına uydurma masallar icat etti fakat 1900 sonrası ortaya çıkan reformist ilahiyat profesörleri mi doğruyu söylüyor yapmayın buna gülerler :)
Cübbeli Ahmet Hocanın bağlı olduğu İsmailağa cemaati nasıl çoğunluğu temsil edecek adamlar Fatih'te küçük bir getto oluşturmuşlar toplasan sempatizanlarıyla beraber İslam aleminde 1 milyon taraftarını bulamazsın :)
Ayrıca o azınlığın özelliklerini Muhammed'in hadislerinden öğreniyoruz onlar Kurana ve Sünnete uyan bir topluluk olacak.
İhsan Eliaçık sünneti bütünüyle inkar ediyor nasıl o müjdelenen azınlığın içinde olduğu iddia edilebilir.
Tabi size göre bütün hadisler,icma,kıyas gibi fıkıh bilgileri uydurma tek kaynak Kuran..
Kuran da 5 vakit namaz bile geçmiyor hangi namazın kaç rekat olacağı geçmiyor.
Orucu bozan şeyler geçmiyor,Zekatın malın kaçta kaçından verileceği geçmiyor..
Hac konusunda bir ço könemli husus geçmiyor..
Hadisleri,sünneti yok saydığınız zaman ortada Din adına bir şey kalmaz bunu yalnız Kuran diyenlerin iyi idrak etmesi gerekiyor :)
Kuran bir özet kitaptır onun için ince detaylara girilmez bu yüzdendir ki bir çok ayette Allah "Peygamberime itaat edin,onun sözünden çıkmayın,o size neyi verirse alın neyi yasak ederse sakının" diye söyler..
Biz bu ayetlerden din hakkında pek çok önemli konuyu hadislerden,sünnetten öğrenmemiz gerektiğini gayet iyi kavrıyoruz :)
Peygamber postacımıydı size göre..? Sadece görevini yaptı Kuranı insanlara açıkladı onun dışında hiç bir hükmü olmayan bir insandı öyle mi..?
Oysa onlarca ayet siz yalnızca Kuran diyenlerin iddialarını açık şekilde reddediyor..
Kardesim sana ozamn bir soru sorayim cevabina gore tartismayi uzaticam veya kesicem cunku sonu yok :)
O okudugun Hadis kitaplarinda Asere i mubessere konusu gecer ve 10 sahabenin cennetlik oldugu yazar.
Peki ayni Hadis kitaplarinda su da gecer :) Peygamberimiz kizi Zeyneb e soyle der : Ya Zeynep ben bile sonumun ne olacagini bilmiyorum, o yuzden Peygamber kiziyim diye kendine guvenme. Peygamber bile kendi akibetinden endise duyarken , henuz hayatts olan 10 kisi nasil cennetle mujdelenir. Hasa Peygamber den daha takva sahibi insan mi bunlar ?
Simdi ben bu kaynaklari sorgusuz sualsiz kabul edeceksem bu durumda ne yapacagim. Hangi hadise inanacagim veya senin gibi sigortlarim atip Ateist mi olacagim :)
Kişiler ön yargılarını bırakmadıktan sonra nasıl bir bilimsel bir tartışma yapılabilir, kaldıki bu özelliklere haiz kaç kişi var..
konuşulan konularda kimler ehil. Çok laf yapmak mı haklılık oluyor yoksa çok kalabalık olmak mı...
Hele de bilimselliği olmayan ve sade Teorem'den öteye gidemeyen ve bilimsel analizden yoksun, hipotezlerin deney ve gözlemden desteklenmediği, sadece sanlarla açıklamaya çalışmak çok zavallıca.
Yaratıcıya inanmayı inançla eleştirenler, Teorilere iman ettiğinin farkında değiller.
bu durum Dünya'da bu şekilde.
Kardesim sana ozamn bir soru sorayim cevabina gore tartismayi uzaticam veya kesicem cunku sonu yok :)
O okudugun Hadis kitaplarinda Asere i mubessere konusu gecer ve 10 sahabenin cennetlik oldugu yazar.
Peki ayni Hadis kitaplarinda su da gecer :) Peygamberimiz kizi Zeyneb e soyle der : Ya Zeynep ben bile sonumun ne olacagini bilmiyorum, o yuzden Peygamber kiziyim diye kendine guvenme. Peygamber bile kendi akibetinden endise duyarken , henuz hayatts olan 10 kisi nasil cennetle mujdelenir. Hasa Peygamber den daha takva sahibi insan mi bunlar ?
Simdi ben bu kaynaklari sorgusuz sualsiz kabul edeceksem bu durumda ne yapacagim. Hangi hadise inanacagim veya senin gibi sigortlarim atip Ateist mi olacagim :)
Hadis kitapları derken kaynağını belirtirmisiniz çünkü Kütübü Sitte dışındaki hadisleri bende güvenilir görmüyorum yani Buhari,Müslim,Ebu Davud,Tirmizi,Nesai ve Ibni Mace..
Hadisleri sağlam kaynak gösterirken tutupta 2 milyon küsür hadisin hepsini güvenilir gördüğümü iddia etmiyorum.
Öte yandan bahsettiğiniz hadisi hatırladım bu hadis Mecmauz zamain diye bir kaynakta geçiyor ve tartışmalı bir hadis yani güvenilir değil.
İkide bir vurguluyorsunuz ama benim Ateist olmam da hadislerin hiç bir etkisi olmadı sadece Kurani okumak yeterli oldu.
Evrim bile bu konuda ilk sırayi almıyor Kuran başlı başına yeterli bu konuda.
Misal olarak çok örnek veririm ama telden yazıyorum onun için kısa kesmek zorundayım şimdilik.
Nihat Güneş
04.05.2015, 23:59
Hadis kitapları derken kaynağını belirtirmisiniz çünkü Kütübü Sitte dışındaki hadisleri bende güvenilir görmüyorum yani Buhari,Müslim,Ebu Davud,Tirmizi,Nesai ve Ibni Mace..
Hadisleri sağlam kaynak gösterirken tutupta 2 milyon küsür hadisin hepsini güvenilir gördüğümü iddia etmiyorum.
Öte yandan bahsettiğiniz hadisi hatırladım bu hadis Mecmauz zamain diye bir kaynakta geçiyor ve tartışmalı bir hadis yani güvenilir değil.
İkide bir vurguluyorsunuz ama benim Ateist olmam da hadislerin hiç bir etkisi olmadı sadece Kurani okumak yeterli oldu.
Evrim bile bu konuda ilk sırayi almıyor Kuran başlı başına yeterli bu konuda.
Misal olarak çok örnek veririm ama telden yazıyorum onun için kısa kesmek zorundayım şimdilik.
Sorun yok Muhteva kardesim ben de telden yaziyorum :) Yazacak cok sey var ama kisa kesiyorum ben de seni anliyorum :)
Boyle hadisler Kutub i Sidde de var , sadece bir ornek sayisi artirilabilir....Yazarim onlari da musait bir zamanda insallah.
Kur an okudum ve ateist oldum derken, arapca biliyor musun ...Hangi Kuran i veya hangi meali okudun...Cunku meallerde de hadislerde oldugu gibi inanilmaz hatalar var. Herkes isine geldigi gibi, veya ideolojisine gore ceviri yapmis. Misal bir ayetten Erkek kadinin uzerine hakimdir anlami verenler se oluyor, hayir Erkek kadini gozetir ustune titrer anlami verenler de. Cok basit bir yorum farki ama bu Islam dunyasinin kadina bakisini tamamen degistirebilen bir yorum farki.
Ve ya Peygamberimizin cok evlilik olayi. Bu meselede de ayetler tamamen yetim hakkini korumak amaciyla indirilmis ve cok evliligi de bu baglamda ele alirken, diger ve hakim olan goruste yetimlerin y sinden bahsedilmeyip sanki cok eslilik tavsiye ediliyor hatta emrediliyor havasi veriliyor.
Ornegin Kur an da Kader e imanla alakali tek ayet bulunmazken , kader inanci Imanin sarti haline gelebiliyor. Yani demek istedigim Kur an okumak ama hangi Kur an i okumak?
Bir baska ornek ise Peygamberin Mekke de iken 11 yil suresince surekli kolelikten, mal mulk paylasimindan, zayifi ezmememkten Allah a ortak kosmamaktan, kul hakkina girmemmekten, adam oldurmemekten hemen hemen her surede bahsedilirken ne namazdan ne basortusunden ne hacdan ne kurbandan bahsedilmiyor...Bu konularla ilgili hemen hemen her ayet Medine doneminde iniyor. Yani Kur an in derdi oncelikle hak hukuk adalet !
Yine dinsiz imansizlari yani kafirleri nerde bulursaniz oldurun ayeti :) Tamamen farkli yorumlaniyor. Kur an da hicbir zman durduk yere bir yeri isagl edip insanlari oldurmek diye bir emir yok.Ateistleri zorla musluman yapin diye bir emir yok! Hatta bana gore atesitler kafir falan degil. Kafir olan Allah a ortak kosan demektir, zulmeden, Allah in mulkune sahip cikip yoksulu ezen demektir.Nitekim Mekkeli musrikler de Allah a inanan , namaz kilan , hacca giden oruc ttan insanlardi ancak Allah ortak kosuyorlardi. Allah in altinda bir takim evliyalara kimselere tapiyor bunlar bizi Allah a daha cok yaklastiriyor diyorlardi. Yani bana gore sen kafir falan degilsin :) Savas konusuna donecek olursak savsla ilgili her ayetin basinda mutlaka su ibare var: Size karsi savasanlarla sizde Allah yolunda savasin.
Allah Peygambere soyle buyuruyor: Allah in ayetleriyle alay edilen yerde durma oradan uzaklas, ta ki onlwr bu isten vazgecene kadar. Allah kendi ayetleriyle dalga gecenlere bile bu kadar hosgorulu. Oradan uzaklas diyor. Savasin oldurun vurun asin kesin falan demiyor.Ama degil Allah onun peygamberiyle alay edildiginde hakim goruse gore ve Hadislere gore boyun vuruluyor. Bu konuda ayetlerden de cikarim yapiliyor tabii. Yani daha cok ayet verebilirim bu konuda :)
Yani demek istedigim Kur an okuyalim ama nasil okuyalim hangi meali okuyalim, piyasadaki bir kac meal haric hepsi yine hadislere dayandiriliarak meal veriliyor. Kuran i kendi butunlugunde yorumlayan ve akil suzgecinden gecirip meal veren tefsir eden cok az sayida kisi var.
Nihat Güneş
05.05.2015, 00:13
Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı elbette içinde birçok çelişkiler bulacaklardı.
4-Nisa Sûresi 82
Hiç şüphesiz Hatırlatıcı’yı Biz indirdik Biz. Onun koruyucuları da gerçekten Biziz.
15-Hicr Sûresi
1- ALLAH’IN BALDIRI OLUR MU?
Kuran : O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.
42- Şura Suresi 11
Hadis: “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”
Müslim-İman 302; Buhari 97/24, 10/29; Hanbel 3/1
Bu hadisin hangi kitaplarda geçtiğine iyice dikkat edin. Hadis kitaplarının “en doğrusu” olarak gösterilen, tek hadisini inkar edenin kafir olacağı söylenen Müslim ve Buhari’de. Hadisçilerin mantığına göre bu hadisi inkar eden kafir, bu hadise inanan gerçek Müslüman olacaktır. Allah’a hiçbir şeyin benzemediğini söyleyen ayete karşın, hiçbir mecazi ifadeyi çağrıştırmadan, Allah’ın baldırı olduğunu ve ahirette baldırını açacağını söylemenin yanlışlığını uzunca anlatmaya gerek var mı?
2- ALLAH EL SIKIŞIR MI?
Kuran: Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.
112- İhlas Suresi 4
Hadis: “Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”
Hanbel 5/243
Yine bu hadiste hiçbir mecazi manayı çağrıştırmadan, Allah’a parmak, parmaklarına da soğukluk atfedilerek; Allah şekilleştirilmektedir. Bu hadis, İhlas Suresi’nin Allah’ın hiçbir şeye denk olmadığını söyleyen ayeti gibi daha birçok ayetle de çelişir. Eğer hadisteki “el” ifadesi, mecazi bir mana akla getirip -güç ve kudret gibi- insani eli çağrıştırmasaydı, kabul edilebilirdi. Örneğin “Her şey Allah’ın elindedir” dediğimizde cümlenin akışından “her şeyin Allah’ın kontrolünde” olduğu anlaşılır. Fakat Allah’a parmak, parmaklara soğukluk atfeden bu hadisten böyle mecazi bir manayı kimse çıkaramaz. Üstelik bu hadiste Allah ile Peygamber’in el sıkışması gibi kabul edilemez bir ifade de yer almaktadır. Şimdi bu hadisleri “din” kabul etmek, bu dine kötülük yapmak değil midir?
3- DİN DEĞİŞTİREN ÖLDÜRÜLSÜN MÜ?
Kuran: Dinde zorlama yoktur.
2-Bakara Suresi 256
Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”
Nesei 7-8/14; Buhari 12/1883
Allah’ın hükmünü hadisle aşmaya, Allah’ın dinini kendi kafalarına uydurmaya çalışanların bu anlama gelen uydurmaları yüzünden birçok insan öldürülmüştür. Bazı dine referanslar veren örgütlerin yaptığı katliamları, bu örgütlerin zihinlerinde meşrulaştıran da bunun gibi hadislerdir. Evlerinin bodrumunu insan mezarına çevirenleri Diyanet kınamaktadır, ama aynı Diyanet, Buhari ve Nesei gibi hadis kitaplarını ise övmekte, dinin kaynağı olarak göstermektedir. Bu bir çelişki değil de nedir? Ne yazık ki bahsedilen katliamları meşrulaştıracak izahlar, Sunni hadis kitapları ve mezhep izahlarında mevcuttur.
4- ÖLÜNÜN SUÇU NE?
Kuran: Doğrusu hiçbir günahkar bir başkasının günah yükünü yüklenmez.
53-Necm Suresi 38
Hadis: “Ölü, ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır.”
Buhari-K. Cemiz 32, 33, 34
Ne akla, ne de Kuran’ın genel mantığına uyan bu hadis de uydurmacılığın Kuran ve akılla çelişkilerine bir başka örnektir.
5- KADIN DÜŞMANLIĞI
Kuran: Ben sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz.
3-Ali İmran Suresi 195
Hadis: “Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.”
Buhari 9/1391
Kuran hayır üreten erkeğin de kadının da önünü açık tutarken, hadisler kadının önünü kapamaktadır. Kadın konusu, Peygamber’e iftira olarak uydurulan hadislerin en çok olduğu alanlardan birisidir. Ayrıntılı bilgi için 21. ve 22. bölümleri okuyunuz.
6- ZALİM KİM?
Kuran: Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.
25- Furkan Suresi 8
Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.”
Buhari 76/47; Hanbel 6/57, 4/367
Yakın dönemde Muhammed Abduh ve eski dönemlerde Mutezile’nin bu hadise itirazlarına karşın Muhammed Ebu Şehbe bu hadisi şöyle savunur: “Eğer Abduh sihir hadisini inkar etmişse akıl ve nakil ilimlerinde söz sahibi el Maziri, el Hattabi, Kadı İyaz, İbn Teymiyye, İbnul Kayyım, İbn Kesir, en Nevevi, İbn Hacer, el Kurtubi ve Alusi gibi pek çok alim de O’nun hem rivayet ve hem de dirayet yönünden doğru olduğunu ispat etmişlerdir.” Şehbe, Buhari ve Müslim’in de hadisi kabul ettiğini anlatır ve “sihir sonucu” olanları hadislere dayandırarak şöyle aktarır: “Peygamberimiz’e sihir yapılmıştı. Öyle ki hanımları ile cinsi münasebette bulunmadığı halde bulunduğunu zannederdi. Süfyan bunun en şiddetli sihir olduğunu söylemiştir.” (Ebu Şehbe, Sünnet Müdafaası) Kuran’a göre ise Peygamber’in büyülendiğini söyleyenler zalimlerdir. “En güvenilir” hadisçilerin çoğuysa Peygamber’in büyülendiğini söylemektedir.
7- MİRASTA VASİYET VAR MI?
Kuran: Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi, yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızda iki kişi.
5-Maide Suresi 106
Hadis: Varis için vasiyet yoktur.
Hanbel 14/238
Kuran’da hem Maide suresindeki bu ayetten, hem diğer ayetlerden vasiyetin varlığı anlaşılır. Vasiyetten arta kalanlar ise Kuran’da tavsiye edilen şekilde dağıtılır. Vasiyeti iptale yönelik bu hadis, aslında Kuran’ın bir hükmünü iptale yönelik bir girişimdir.
8- EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI?
Kuran: Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediği kişi için bağışlar.
4-Nisa Suresi 48
Hadis: “Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.”
Buhari-Tesavir, 89
Kuran’a göre en büyük günah Allah’a ortak koşmaktır. Allah, ortak koşmayı affetmeyeceğini söylemekte, bunun dışında her günahın affedilebileceğini belirtmektedir. Bu yüzden Allah’ın en şiddetli azabına uğrayacak olanlar da ortak koşanlardır. Oysa Buhari’nin yukarıda alıntıladığımız hadisine göre en şiddetli azaba ressamlar uğrayacaklardır. (Mezhepçi, hadisçi yaklaşımı benimseyenlerin sanat dallarıyla ilgili uydurdukları hadisleri kitabın 18. bölümünde okuyabilirsiniz.) Bu hadis başta Kuran ile çelişmektedir. Ayrıca mantık ile çelişen bu hadisin çeliştiği başka hadisler de vardır. Örneğin diğer bir hadise göre cehennemde en şiddetli azaba satranç oynayanlar çarptırılacaklardır. (Büyük Günahlar, Hafız Zehebi)
9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?
Kuran: De ki; “Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etti?” De ki: “Bunlar dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için Biz ayetleri böyle detaylı anlatırız.
7-Araf Suresi 32
Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”
Müslim 2/16
Altın ve ipek hem erkek için, hem de kadın için bir süs eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayrımı yapmaz. Her hadisinin doğru olduğu iddia edilen Müslim’de de yer verilmiş olan bu hadis, Kuran’ın belirttiğimiz ayeti ile çelişir.
10- DEPREMLERİN SEBEBİ OLAN BALIK
Kuran: Bundan sonra yeri yumurta biçimine soktu.
79-Naziat Suresi 30
Hadis: “Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya’da depremler olur.”
İbn-i Kesir Tefsiri, 2/29 68/1’in açıklamaları
Kuran, mucizevi bir şekilde dünyanın yumurta biçiminde elipsoid olduğunu, ceninin geçirdiği evreleri, evrenin oluşumunu, rüzgârların aşılayıcı olması gibi birçok konuyu açıklarken (Bakınız: İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu, Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize); hadislerde yer alan yukarıdakilere benzer akıl, bilim ve Kuran dışı ifadeler hem Kuran’la, hem de mantıkla çelişmektedirler. Dünyayı balığa oturtan, depremleri balığın kuyruğunun sallanmasına bağlayan bu anlayışın İslam’la ilgisi olmadığını açıklamak ve bu yanlışa yol açan temel yöntem hatalarına dikkat çekmek, bu dine hizmet değil midir?
...
Fakat senin gibi Ateistleri ahlaksızlıkla,korkaklıkla suçlayanlar olursa daima karşısında beni bulur.
...
Lütfen virgülü doğru yere koyalım (Yaptım gene hocalığımı :D).
.
Sorun yok Muhteva kardesim ben de telden yaziyorum. Yazacak cok sey var ama kisa kesiyorum ben de seni anliyorum.
Boyle hadisler Kutub i Sidde de var , sadece bir ornek sayisi artirilabilir....Yazarim onlari da musait bir zamanda insallah.
Kur an okudum ve ateist oldum derken, arapca biliyor musun ...Hangi Kuran i veya hangi meali okudun...Cunku meallerde de hadislerde oldugu gibi inanilmaz hatalar var. Herkes isine geldigi gibi, veya ideolojisine gore ceviri yapmis. Misal bir ayetten Erkek kadinin uzerine hakimdir anlami verenler se oluyor, hayir Erkek kadini gozetir ustune titrer anlami verenler de. Cok basit bir yorum farki ama bu Islam dunyasinin kadina bakisini tamamen degistirebilen bir yorum farki.
Ve ya Peygamberimizin cok evlilik olayi. Bu meselede de ayetler tamamen yetim hakkini korumak amaciyla indirilmis ve cok evliligi de bu baglamda ele alirken, diger ve hakim olan goruste yetimlerin y sinden bahsedilmeyip sanki cok eslilik tavsiye ediliyor hatta emrediliyor havasi veriliyor.
Ornegin Kur an da Kader e imanla alakali tek ayet bulunmazken , kader inanci Imanin sarti haline gelebiliyor. Yani demek istedigim Kur an okumak ama hangi Kur an i okumak?
Bir baska ornek ise Peygamberin Mekke de iken 11 yil suresince surekli kolelikten, mal mulk paylasimindan, zayifi ezmememkten Allah a ortak kosmamaktan, kul hakkina girmemmekten, adam oldurmemekten hemen hemen her surede bahsedilirken ne namazdan ne basortusunden ne hacdan ne kurbandan bahsedilmiyor...Bu konularla ilgili hemen hemen her ayet Medine doneminde iniyor. Yani Kur an in derdi oncelikle hak hukuk adalet !
Yine dinsiz imansizlari yani kafirleri nerde bulursaniz oldurun ayeti Tamamen farkli yorumlaniyor. Kur an da hicbir zman durduk yere bir yeri isagl edip insanlari oldurmek diye bir emir yok.Ateistleri zorla musluman yapin diye bir emir yok! Hatta bana gore atesitler kafir falan degil. Kafir olan Allah a ortak kosan demektir, zulmeden, Allah in mulkune sahip cikip yoksulu ezen demektir.Nitekim Mekkeli musrikler de Allah a inanan , namaz kilan , hacca giden oruc ttan insanlardi ancak Allah ortak kosuyorlardi. Allah in altinda bir takim evliyalara kimselere tapiyor bunlar bizi Allah a daha cok yaklastiriyor diyorlardi. Yani bana gore sen kafir falan degilsin Savas konusuna donecek olursak savsla ilgili her ayetin basinda mutlaka su ibare var: Size karsi savasanlarla sizde Allah yolunda savasin.
Allah Peygambere soyle buyuruyor: Allah in ayetleriyle alay edilen yerde durma oradan uzaklas, ta ki onlwr bu isten vazgecene kadar. Allah kendi ayetleriyle dalga gecenlere bile bu kadar hosgorulu. Oradan uzaklas diyor. Savasin oldurun vurun asin kesin falan demiyor.Ama degil Allah onun peygamberiyle alay edildiginde hakim goruse gore ve Hadislere gore boyun vuruluyor. Bu konuda ayetlerden de cikarim yapiliyor tabii. Yani daha cok ayet verebilirim bu konuda.
Yani demek istedigim Kur an okuyalim ama nasil okuyalim hangi meali okuyalim, piyasadaki bir kac meal haric hepsi yine hadislere dayandiriliarak meal veriliyor. Kuran i kendi butunlugunde yorumlayan ve akil suzgecinden gecirip meal veren tefsir eden cok az sayida kisi var.
Hadis sahih demek ki var :)
Bakın ben sizin gibi kıvırmadım oysa bu hadis değilde ayet olsaydı 40 defa takla atılır bunun mecazi anlam olduğu ispatlanmaya çalışırdı tıpkı onlarca açık ayet için yapıldığı gibi :)
İşte sizin yaptığınız tam olarak bu oluyor ayetleri dilediğiniz gibi yorumlarken iş hadise gelince böyle bir şey olabilir mi diyorsunuz :)
O zaman Cübbeli çıkıyor bu hadis mecazi anlamdadır diyor sizin gibi insanlar ayetlerin manalarını dilediği gibi yorumlarken o hadisleri yorumlamış çok mu :)
Arapça bilgim var söylediğim gibi Medrese de okudum ki bunun bir önemi olduğunu düşünmüyorum.
Kuran anlaşılmayacak bir kitap değil İngilizce,Fransızca yahut başka bir dilde yazılmış olan bir kitap gibi Türkçe'ye çevrildiği zaman gayet iyi anlaşılıyor.
Sizi anlıyorum bende zamanın da Kuranı öyle herkez anlayamaz onun çok derin manası var bir ayetten 20 cilt ansiklopedi değerinde bilgi çıkartılır diye inanıp öyle savunma pozisyonuna geçiyordum.
Arapça da bir kelimenin sekiz,on türlü manası oluyor diyerek kendimi Tanrı yerine koyarak falan ayette ondan değil bundan bahsediliyor diye çok savunma yapmışlığım vardır.
Fakat Türkçe Mealini okuduğumuz zaman işin böyle olmadığı anlaşılıyor ayetler gayet açık bir şekilde ortada.
Kelime oyunları oynayıp ayetleri lastik top gibi bir o tarafa bir bu tarafa cektiğimiz zaman zaten yaptığımız şeyin bir inandırıcılığı kalmıyor.
Mesela kadınları dövmeye izin veren ayetin orasıyla,burasıyla oynayarak işte efendim orada son çare olarak dövülsün deniyor yoksa Allahta istemiyor dövülmesini öyle isteseydi ilk önce yatağınızı ayırın dermiydi türünde savunmalar mantıksız ve komik oluyor.
Sonuç olarak dövmeye izin veriyor yok efendim hafifçe dövün demiş,yok yüzüne vurmayın vücudunu da iz çıkmayacak şekilde dövmekten bahsetmiş,yok o dövme kelimesi korkutmak amacıyla söylenmiş aslında öyle demek istemiyormuş sabaha kadar evir,çevir farklı mana yükle bunun bir anlamı yok ayet gayet açık.
Kendini Tanrı yerine koyduktan sonra her ayete farklı bir mana ve bakış açısı üretmek gayet mümkündür.
Mesela Enam suresi 151. ayette ayete "De ki Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım" dedikten sonra ikinci sırada Anaya,Babaya iyi davranın diyerek haram olan şeyleri sayacağı yerde araya haram olmayan iyilikleri katması bunun apaçık insan kaynaklı bir hatadan ileri geldiğini gayet net ortaya koyuyor.
Tanrı böyle bir hata yapabilir mi bu bariz şekilde insan hatası ve gayet doğal bir durum çünkü insan hata yapabilir.
Bunun içinde yok öyle demek istemiyor onun manası farklı diye iddia da bulunmak baya bi komik durur isterseniz 45 farklı meal okuyun bu farklı değildir.
Belkide bir çok ayette olduğu gibi bu ayetin anlamını da tümüyle değiştirecek şekilde mealleştirmek mümkündür ancak o zaman yaptığınız şey Kuranı ayetini değiştirmek oluyor :)
Yok ayetin zahiri manası öyle değilmişte batini manası şöyleymişte kafadan binbir türlü hikaye uyduruluyor.
O zaman da herkezin kendine göre bir Kuranı oluyor yüzlerce farklı Kuran sonra deniyor ki bu kuran asla değiştirilemez ohoo :)
Bu konuları hocamız Medrese de anlatırken Kuran'ın arapça manası değişmedikten sonra Türkçe meal de anlamının değişmesi bir şey ifade etmez derdi.
Aman ne güzel bu nedir şimdi resmen dil ırkçılığı değilmidir ? Türk milleti'nin %90'ı Arapça bilmiyor o halde bu insanlar ömürlerinin sonuna kadar ayetlerin değiştirilmiş haline inanacaklar sonra sen Kuran değiştirilmedi diye kendini avutacaksın.
Kuran da durduk yere bir yeri işgal edin diye bir ayet yok diyorsun buna gülerler
Kafirlerle kendi elleriyle aşağılık bir şekilde cizye verinceye kadar savaşın ayetini orasından evirip,çevirmenin bir manası yok gayet açık bir ayet.
Eğer bir devlet Müslüman değilse onlara İslam teklif edilir kabul etmezlerse Cizye(vergi) vermeleri istenir onuda kabul etmezlerse savaş açılır bu Dünya da tek kafir devlet kalmayana dek mecburi olarak yapılması gereken Allahın kesin emridir.
Osmanlı keyfinden mi Avrupaya açılıyor her yeri feth ediyordu.İslam halifeleri keyfinden mi sadece Arabistan dururken bir Dünya yeri feth ettiler.
Yani bu tür savunmalar nereden bakılırsa bakılsın bir anlam ifade etmiyor.
Hadi kafirleri gördüğünüz yerde öldürün diye başlayıp devam eden başka bir ayet için o ayette düşman saldırı yaptığı zaman öldürün diye emrediyor savunması bir yere kadar mantıklı olabilir ama bahsettiğim "Kafirlerle kendi elleriyle küçülmüş şekilde cizye verinceye kadar savaşın ayeti" noktayı koymuştur.
1400 yıllık İslam aleminde yapılan tüm cihat hareketleri bütün fetihler bu ayetin emri yüzündendir.
Hangi birisini yazayım ki Kuran da sürekli aklını kullanmazlar mı dediğini söylemişsin oysa aklı kullanma organı olarak kalp gösterilir bu da gayet normaldir çünkü beynin keşfinden önce ilkel dönemler de düşünme,akletme organının kalp olduğuna inanılırdı.
Hac Suresi(46) "Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
Muhammed Suresi(24) "Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?
Nahl Suresi(22) "Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar."
İsra Suresi(36) "Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur."
İsra Suresi(46) "Kur'an'ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar."
Kehf Suresi(57) "Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar."
Biz bugün modern Bilim sayesinde biliyoruz ki düşünme,akletme organı Beyindir kalbin bu konuda hiç bir etkisi yoktur.
Hatta hala filmlerde,afişlerde vs aşkı anlatırken kalp resmi kullanılır buda trajikomik durumlardan birisi.
Şimdi bu ayetler için yok orada o kastedilmiyor onun manası farklı diyerek kendimizi Tanrı yerine koyup onun dediğini değiştirmeye çabalamanın ne mantığı olabilir ki.?
Açık olarak görüyoruz ki Kuran bir insan eseridir.Çelişki yok demişin çelişkinin tillahı var.
Her surede bir veya daha fazla çelişki bulmak mümkündür.
Bu kadar fazla çelişkiyi es geçmek yahut hepsini evirip,çevirerek farklı yorumlamak gerçekten artık gülünçten de öte bir durum olur :)
a)İLK MÜSLÜMAN KİMDİR ÇELİŞKİSİ..Sizce ilk Müslüman kimdir?
Enam-163. O’nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.” Yukarıdaki ayet, Muhammed hazretlerinin ilk müslüman olduğunu belirtir ama hükümsüzdür.
Araf-143. “Sen sübhansın”, “tevbe ettim, sana döndüm ve ben müminlerin ilkiyim,” dedi.
Yukarıdaki ayet de Musa‘nın ilk müslüman olduğunu belirten ayettir ve o da hükümsüzdür.
Her iki ayeti de hükümsüz kılan ayet:
Ali İmran- 67. İbrahim, ne Yahudi, ne de Hristiyandı. Fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
İbrahim, Muhammed’den de, Musa’dan da önce yaşadığına göre müslümanlığı onlardan öncedir. Adem, İdris, Nuh gibi İbrahim’den önce yaşamış olan peygamberlerin Müslümanlık sırasının ise hesaba katılmadığını görüyoruz.
b)MİRAS KONUSUNDAKİ ÇELİŞKİLER
Kur’an’a göre miras paylaşımında vasiyetin geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bakara-180. Sizden birisine ölüm yaklaştığında, eğer ardında mal bırakacaksa, vasiyet etmek farz kılındı.Bu vasiyetin anne ve baba ile akrabaya uygun şekilde yapılması gerekir. Bu, takvâ sahipleri üzerine bir borçtur.
Bu ayete göre vasiyetin farz olduğunu ve bir Müslüman öldüğünde bıraktığı vasiyetin geçerli olduğunu düşünüyorsanız aldanırsınız. Ne vasiyet ederseniz edin hükmü yoktur. Miras paylaşımı aşağıdaki ayetlere göre yapılır:
Nisa/ 11-12. Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır…. (diye devam ediyor)
C)ALLAH ACELE EDEN VE ACELE ETMEYEN OLARAK GÖSTERİLİR HANGİSİ DOĞRU
NİSA-12..Bütün bunlar, Allah'tan birer emirdir. Allah her şeyi bilen,cezalandırma da acele etmesede, ihmal etmeyendir.
ENAM-165..O, sizi yeryüzünün halifeleri yapan ve sizleri verdiği şeylerle denemek için kiminizi kiminize üstün kılandır. Şüphe yok ki, Rabbin çabuk cezalandıran ve yine şüphe yok ki, O tek bağışlayan, tek merhamet edendir.
Kuranda Allahı Bir surede cezalandırmada aceleci bir surede acele etmeyen olarak belirtmiştir????
Sadece bu bile Kuranın Tanrıyla ilgili olmadığını anlamaya yetecektir.
d) İSLAMIN HOŞGÖRÜSÜ-HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜ
"Islâm'da zorlama yoktur" (K. Bakara 256) seklindeki hükümlere dayanarak "Islâm hosgörü dinidir" diye konusur
Zorlamayi öngören ve hosgörü'yü kökünden yok eden hükümlere dayali olarak farkli din ve inançta olanlara karsi düsmanlik beslemekten geri kalmaz ve örnegin Kur'ân'daki "Islâm'dan gayri bir dine yönelenler sapiktir!” (K. Imrân 85; Tevbe 33 ),
Ya da “Müsrikleri nerede görürseniz öldürün!” (K. Tevbe, 5
Ya da “Islâm'a aykiri bir inanista ise analariniz, babalariniz, yakinlariniz için magfiret dilemeyin, onlarin namazini kilmayin vs..." (örnegin K. Tevbe 23, 84, 113; Ahzâb 60-61) seklindeki nice buyruklarlara uymayi dogal sayar.
e)İSLAMİYETİN KADINLARA BAKIŞI
Bu ayni kisi, bir yandan: "Kur'ân'in 14 asir önce ilân ettigi kadin haklari hâlâ ulasilamamis bir yüceliktedir" seklinde konusurken diger yandan, seriât'in kadini asagilatan hükümlerine sarilmakta sakinca bulmaz; bunlari rahatlikla savunabilir, ki bunlar arasinda:"Kadinlar aklen ve dînen dûn yaratilmislardir; Iki kadinin tanikligi bir erkegin tanikligina denktir; Cehennemin çogunlugu kadinlardandir; Sûtresiz olarak namaz kilanin önünden esek, köpek, kadin geçerse namaz bozulur vs ..." seklinde insan sahsiyetinin haysiyetiyle bagdasmayan hükümler vardir. Birbiriyle çelisen ve çatisan bu iki düsünce tarzina saplanmislik ona ters gelmez. Daha dogrusu çelisme ve çatisma'nin varligindan muhtemelen habersizdir.
f)BİR TARAFTAN ÖZGÜR DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ DİĞER TARAFTAN İSE SİZİN ADINIZA ALLAH DÜŞÜNÜR ÇELİŞKİSİ
Yine bunun gibi, bir yandan Kur'ân'in: "Basiniza gelen her hangi bir musibet kendi ellerinizin yaptigi isler yüzündendir" (Sûra 30; Nisha 79 vs...);
ya da:"Yaptiklarinizdan dolayi mutlaka sorguya çekileceksiniz" (al-Nahl 93) seklinde olan ve “irâde serbestisi”ne ve “kisi'nin sorumlulugu”na yer verir gibi görünen âyet'lerine sarilirak "Islâm akil dinidir, özgürlük dinidir" diye konusurken,
diger yandan Kur'ân'in bu hükümleriyle çatisan, örnegin:"Süphesiz Allah diledigini saptirir, diledigini de dogru yola eristirir" (K. al-Nahl 36, 93: Fâtir 8; Müddessîr 31, 42, vs); ya da: "Tanri dilediginin gönlünü açar onu Müslüman yapar... dilediginin kalbini dar kilar (kâfir yapar)" (K. En'âm 125); ya da: "Allah isteseydi puta tapmazlardi..." (K. En'âm 107) seklinde olan hükümlerini benimseyerek, gerçeklere “irâde serbestisiyle”, yâni “akilci düsünce” yolu ile degil fakat gökten indigi söylenen Kur'ân hükümleriyle gidilebilecegini savunur. Bundan dolayidir ki Islâm dünyasinin "büyük bilgin ve düsünür" diye bildigi nice kisiler "Ben aklimi kullanmam, kullanmamakla iftihar ederim" diyebilecek kadar kendilerini vahy”lerin egemenligine terketmislerdir
g)EŞİTLİK DİNİ-DİĞER TARAFTAN IRK VE CİNSİYET FARKI GÖZETEN DİN
Yine bunun gibi seriâtçi kisi, bir yandan :"Islâm esitlik dinidir; irk, renk, cins farki gözetmez; ne Arap, ne Acem, ne Türk vs... (gözetmeyip) insanligin güzel usaresinin bir belirisi(dir)" derken, diger yandan köleligin dogal oldugunu vurgulayan seriât hükümlerini (örnegin al-Nahl sûresi, âyet: 75) ya da siyah derili insanlarin tiksinti yaratici bir cild'e sahip olduklarina daîr hüküm'leri, ya da Arap'larin "Kavm-i necib" olarak diger müslümanlara üstünlügünü tanimlayan yönlerini benimseyebilir. Yani bir yandan Islâm'in esitlik dini oldugunu söylerken, diger yandan Seriât'in insanlar arasi esitligi yok bilen hükümlerini benimseyebilir; ve bunda bir çelisme görmez.
Ama öyle ayet de vardır ki hükmü kaldırılmasa da, yazıldıktan hemen sonra değişikliğe uğramıştır.
Abese suresinde peygamberin yüzünü ekşittiği gözleri görmeyen âmâ ile ilgili bir ayet daha var. Nisa-95 ayetinin “mazereti olanlar müstesna” kısmı bu âmâ sebebiyle ilave olunmuştur."
Daha burada paylaşmadığım çok fazlası var.
Mantıksız olan durumlardan bir başkası Nuhun gemisine her hayvandan birer çift alınması hususu..
Bana birisi Antartikada ki Kutup ayısıyla,Penguenleri temsilen birer çiftin Ortadoğuda ki Nuhun gemisine nasıl geldiğini izah edebilir mi..?
Yahut Amazon ormanlarında ki Bukalemun çeşitleri'nin sadece Yeni Zelanda da yaşayan onlarca farklı hayvan türünün bu gemiye nasıl ulaştığını izah edebilir mi..?
Cevabı basit tabiki sonsuz güce sahip olan Allah onları bir çırpıda gemiye ulaştırmıştır ama bugün yaşadığımız dünya da böyle bir gücün olmadığını biliyoruz.
Sorgulamadığımız müddetçe kendi aklımızı kullanmak yerine bu tür söylentilere inanmaya devam ederiz.
Bu konuda çok daha fazlasını yazabilirim ama ben en hafif noktalara değiniyorum ki kimsenin inancına karşı bir saygısızlık olmasın diye.
Peygamberin çok evlilik yapmasını yetim hakkını korumaya bağlamışınız e buna yuh artık derler..
Nasıl bir hak koruma anlayışıdır bu Peygamberin eşlerinden Safiye savaş esnasında düşman safında ki Babası ve oğlu öldürüldüğü için ortada kalmasın diye Peygamber ile evlendiriliyor bir seçme hakkı yok.
Babası,oğlu İslam ordusu tarafından öldürülüyor neyin yetim hakkı buna gülerler.
Bunun hakkında ki hadisleri inkar etsenizde ortada birde İslam tarihi denen husus var onu hangi kefeye koyacağız.
İş sadece hadis değil ki aklı başında tarih yazarları da bunlara değiniyor.
Uydurma diyerek bu çıkmazdan kurtulmak mümkün değil malesef.
Burada kesiyorum cinsel konulara girersem konu kilit yiyebilir ortadan gitmeye devam edebiliriz.
Yorumunuz da bir noktayı es geçmişim "Bana göre siz kafir değilsiniz" demişsiniz doğru mu okudum :D
Ben kafir değilsem o zaman Dünya da kafir yok sizin mantığınıza göre benden ala kafir mi olur :D
Yorumunuz da bir noktayı es geçmişim "Bana göre siz kafir değilsiniz" demişsiniz doğru mu okudum :D
Ben kafir değilsem o zaman Dünya da kafir yok sizin mantığınıza göre benden ala kafir mi olur :D
Allah affetsin, Allah hidayete erdirsin diyelim kardeşim. Inşallah tez zamanda doğru yolu bulursun. Kafirler ömür boyu cehennemde kalacaklar. Ben özellikle bir Trabzonsporlu nun ömur boyu cehennemde kalmasını istemem. Cehennemde Aziz Yıldırım gibiler olmalı. :)
İslam dinini anlamak için bir çok farklı açılardan bakmamız gerekir. İslam dinine bakarken bir de ateizmin burdaki duruşuna değinmek gerekecek. Konu çünkü farklı yerlere doğru yol almış durumda ve bu durumda da bazı tespitlerin ortaya konulması gerekiyor.
Sosyolojik açıdan bakarsak, sosyal hayatı düzenleyen beş kural vardır.
1-Din kuralları 2-Ahlak kuralları 3-Görgü kuralları 4-Hukuk kuralları. 5-Örf ve Adetler
Din, bunların en başında gelir. Çünkü diğer kuralların hepsi ile ilişki içindedir ve onlara yardımcı olur. Genel anlamda din ile çatışan bir takım tavır ve davranışlar (tümünü kastetmiyorum) diğerleri ile de sorun oluşturur. Çok basit bir örnek ile hırsızlık yapmak dinimizde günahtır. Ahlak kuralları ile de çelişir ve hukuk kurallarına göre de suçtur. Dolayısıyla din sosyal hayatımızın tam içindedir. Ateizm bu sosyal hayatı düzenleyen kuralların neresindedir? Ateizmin hukuk kuralları dışında sosyal hayatı düzenyelen kuralların hiçbirinde var olduğu söylenemez. Aklınıza ve mantığınıza ters gelen her şey sizin için yanlıştır. Hiçbir düşünce sizi bağlamaz. İşin garip tarafı ise yaşadıkları çevre bu temel kurallar üzerinde. O reddettikleri din, savaş açtıkları din, onların sosyal yaşamını kolaylaştıran etmenlerden biridir. Ateistler, Hıristiyanların egemen olduğu toplumlarda, kiliseye gitmeseler de Hıristiyanlar gibi, Müslüman bilinen ülkelerde de, camiye gitmeseler de, tıpkı diğer Müslüman bilinen insanlar gibi yaşam sürerler.
Caner Taslaman’ın da ahlak konusunda yazdığı bir kitapta aynen şu ifadeleri kullanır:
“İnsanların çıkarları,arzuları ve tutkuları kimi zaman ahlaki gerekliliği yerine getirmemeye sebep olabilir. Örneğin yere düşen, içi para dolu bir cüzdanın, hiç kimsenin görmeyeceğinin garanti olduğu ve bu parayla hayatın sonuna kadar rahat yaşanabileceği bir durumda, “çalmayacaksın”ahlaki ilkesi gereğince alınmaması için, Allah’ın varlığı yok kabul edildiğinde herhangi bir “rasyonel temel” bulunamaz. Bu anlayışı kabul edenler, ellerini yıkarken bakterileri öldürmeleriyle, suçsuz bir insanı öldürmeleri arasındaki fark gibi, çok temel bir ahlaki görüşü bile temellendiremezler. Her şeyin tesadüflerle birbirinden evrimleştiği bir anlayış açısından, insan hayatını bakterilerden daha anlamlı kılacak “rasyonel temel”nedir?” Caner Taslaman’ın bu tespitine tümüyle katılıyorum.
Bir ateist, gerçek bir Müslüman kadar erdemli olabilir mi?
Kişi, aklını doğru işleterek dürüst, adaletli, sorumlu, sözüne bağlı, empati kuran, hoşgörülü vb. birtakım olumlu karakter özelliklerine sahip olmanın yanı sıra yalan, cana kıymak, çalmak, yetim hakkı yemek, alkolizm ve uyuşturucu batağına düşmek, tecavüz, haksızlık ve zulüm gibi birtakım hak hukuk dışı eylemlerin ne denli sakıncalı ve zararlı olduğunun farkına varabilir, bilebilir. Ancak bencilliği, çıkarcılığı, doymazlığı, cimriliği, egoizmi, riyakârlığı gibi içgüdüsel istek ve eğilimleri onu eğer bulabildiyse yukarıdaki ahlaki ve evrensel değerlerden alıkoyabilir, onlar hakkında kuşkuya düşürebilir. Güç, makam, mevki, taraftar sahibi olunca/olmayınca bunları daha da güçlendirmek için dürüstlüğü ve çalmamayı enayilik olarak görebilir.
Bir ateist eğer ahlaki erdemleri önemsiyor, ciddiye alıyor ve bunları hayatının vazgeçilmezleri arasında görüyorsa, bunlardan ödün vermiyorsa, onun böylesi değerlere sahip bir yapıtı ve buna sahiplenen insanları görmezden gelmesini uzun vadede açıklayamayız. Her dürüst insan kendisiyle en fazla ortak değerlere hangi düşünce veya inanç sistemi ya da kişiler sahip ise onlarla yakınlık duyar ve yakınlık kurar. Aksi takdirde kendisiyle çelişir.
Ancak ne yazık ki ateist akımların yoğun olarak görüldüğü gerek Türkçe gerekse de yabancı forumlarda bırakın ahlaki erdemleri sahiplenmelerini, alabildiğince ve yoğun biçimde Allah’a ve ilahi değerlere saygısız bir üslup kullandıklarına tanık olmaktayız. Buraya tabloya baktığımda ateistlerin genel olarak bu ahlaki erdemlerden yoksun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Örneğin eşcinsellik size son derece normal gelebilir. Bunu da genlerden bilime bağlayıp insanların önüne meşru bir şekilde servisini yapabilirsiniz. Eşcinsellik, biseksüellik bir süre sonra evrim geçirerek ensest ilişkileri de bu düşünce sistemine ekleyebilir. Çünkü sosyal anlamda da evrim geçiriyoruz ya. Bunu da genlere bağlarız olur biter. Ateizm sadece Allah’ı inkar etmez temel felsefesinde sapkınlıkları da barındırabilme potansiyeline sahip bir düşünce sistemidir. Bu söylemlerimi ateizmin rasyonel bir temeli bulunmayışına dayandırıyorum. İçlerinde dürüst, ahlaklı insanlardan da olabilir. Ama bu durum inançsızlık sisteminde ve madem her şeye mantıklı yaklaşımlar yapılıyor, tesadüfi ve olasılık hesapları yapıyorsanız bu tür sapkın düşüncelere ateizmin yol açmasını pek daha olası olduğunu söyleyebilirim. Bu tamamen kişinin ahlaki değerleri nasıl algıladığına da bağlıdır. Bu değerler göreceli olarak kişiden kişiye de değişilebilir. Size göre ahlaklı olan bana göre değildir. Bu tür sapkınlıklar Müslüman kesimde olamaz mı , olabilir ama altını çizerek söylüyorum gerçek bir Müslüman’ın bu tür sapkınlıklara yönelmesi mümkün değildir.
Bu tür sapkın düşünceler kişilik bozukluğudur. Yetiştirilme tarzı, aldığı eğitim, sosyal çevre bunda son derece etkilidir. Bu açıdan bakıldığında konu genetik bilimin değil psikiyatri ve psikolojinin konusudur. Bunun tek istisnası hormonal dengelerin bozukluğu ve fiziksel anlamda bir kusur varsa bunla ilgili hükümlerde dinimizde bellidir. Ayrıntıya girmeyeceğim.
Fiziksel manada bir kusur yoksa bunu sadece hislerle açıklayamayız. Eşcinsel meyiller de bazı kişiler için farzedelim ki genetik bir temelden kaynaklanan, neredeyse zorunlu bir yönelim varsa; o kişilerin de bu anormal yönelimlerini kontrol etmeleri beklenir, bunu becermeleri beklenir yani dinde buna nefis denir. Nefsini terbiye etmeyip arzuların peşinden koşmak genetik temelle açıklanamaz.
Sonuç olarak ateizm, ahlaki düzenleyen yasalardan ayrışarak ahlaki deformasyona neden olur.
Bir diğer konu İslam dininin Türk kültür ve medeniyetleri üzerinde etkisi ne olmuştur?
İslamiyetin kabulü Türklere yeni bir ruh ve kuvvet vermiş, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar uzanan sahalarda büyük ve uzun ömürlü devletlerin kurulmasında başlıca sebep olmuştur. Bunlardan daha önemlisi İslam dininin ortaya koyduğu nizam ile Türk töre ve yaşayışı birbirine uyduğu ve birbirini tamamladığı için Türkler milli varlıklarını devam ettirmişlerdir. İslam dinini kabul eden Türk boylarından hiçbirisi, milli benliğini kaybetmemiştir. İslamiyetin bu müspet tesiri, devlet idaresinden sanata kadar toplum alanının her alanında kendisini göstermiş, ilham kaynağı olmuş ve ölümsüz eserlerin meydana gelmesini sağlamıştı .Nice zaferler “Allah Allah” nidalarıyla kazanılmıştır. Karahanlılardan başlayan ve Türkiye Cumhuriyete kadar gelen süreçte İslam dininin Türk kültür ve medeniyetine yaptığı katkıları sıralarsak herhalde bu sayfalar yetersiz kalacaktır. Bu açıdan bakıldığında ateizm Türk kültür ve medeniyetine de karşıdır. Burda da ateizmin bozucu bir etkisi vardır. Ateizmde gelenek, görenek, töre ve Türk ahlakı ve kültürü olamaz. Türk ahlakı yiğitlik, kahramanlık, yüksek karakter, cesaret, namus onur, gurur , şeref, dürüstlük, merhamet, inanç ve irfan demektir. Bunlar her zaman İslam dini ile anlam bulmuştur. Hiçbir atesit bütün bu tanımları içeren bir Türk ahlakını savunamaz. Bir düşünün, ateizm düşüncesi Türk toplum yapısına egemen olursa ne olur? Benim cevabım Türk medeniyetinin, kültürünün ve devletinin çöküşü demektir.
Her defasında bilimi referans alan ateistlerin İslam tarihinin bilimle olan ilişkisini görmezden gelirler. Bence biraz İslam tarihi de okuyun.
İslamın altın çağı olan 8.yy’dan başlayıp 16.yylara kadar süren dönemde batı ortaçağ karanlığındayken İslam bilimle uğraşıyordu. Bu dönemde Doğu medeniyeti, Batı'ya karşı oldukça büyük bir üstünlük kurmuş, özellikle bilimsel ve teknolojik anlamda birçok gelişme göstermiştir. Doğu'da olan gelişmeler Avrupa'ya Haçlı Seferleri (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ha%C3%A7l%C4%B1_Seferleri) sonucu ulaşmıştır. Yani aslında bugünkü batı, İslam medeniyetinin bir çocuğudur. Cabir bir Hayyam, Kindi, Biruni, Farabi, İbni Sina, El Dinaveri, Harezmi, İbn-i Türk, Battani, Sabit Bin Kurra, Razi, El-Cezeri, Ömer Hayyam, El Gazali, Nurettin Batruci, Ali kuşçu, Mimar Sinan bunlardan bazıları. Bu Müslüman bilim adamları Kura’n ve hadisten yararlanarak her konuda eserler vermiştir. Gelecek nesillere ışık tutması için bunları paylaşmıştır. Batı ise onlardan yüzyıllar sonra bizden öğrendiklerini ya da çaldıklarını kendi buldukları gibi göstermişlerdir. Newton , Einstein gibi isimleri biliriz ama bunları bilmeyiz.
250’den fazla ayeti kerime insanlara aklı kullanmayı emrediyor. İlmi araştırmalarda bulunmayı emrediyor. Akıllarını kullanan İslam alimleri de büyük keşiflerde bulundular. Avrupa insanların dini inançları yüzünden yakıldığı, vahşi hayvanların önüne atıldığı dönemde İslam dinde zorlamayı şiddetle reddediyordu. Yaradanı yaradandan ötürü hoşgörüyordu.
Suç oranının ateist nüfusun fazla olduğu ülkelerde az olduğunu söyleyenlere şunu sormak lazım. Bunun nedeni ateizm midir? Ateizmin hangi düşüncesi bunu destekler?
Bunun bir çok nedeni olmakla birlikte en önemli nedeni refah seviyesidir. Bununla bağlantılı olarak eğitim, iş, nüfüs, ülkedeki siyasi yönetim, sağlık, gelir dağılımını da ekleyebiliriz. Bunu İskandinav ülkelerde bariz şekilde görüyoruz. Bu durum daha az suca ve de ateizmin/agnostisizmin artmasina neden olur. Ateist nüfus arttıkça toplumda isteksizlik, içe kapanma, bunalım, depresyon, hayatın anlamsızlığı ve bununla biriikte intihar sayısında artış görülür. İntiharların en fazla görüldüğü ülkelerdir aynı zamanda. Bu durumda söz konusu toplumun suç işleyecek motivasyonu göstermesi de beklenemez. Bir de işler tersine döndüğünde örneğin Sovyet Rusya dönemine bir bakınca insanlar bir anda bakteri muamelesi görüyor. Mafya, uyuşturucu ticareti, beyaz kadın ticareti ve silah kaçakçılığı ilk aklıma gelenler. Aynı şekilde İslami ülkeleri olan Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde de refah seviyesi yüksektir. Burda da suç oranları son derece düşüktür. Yani burdan ateizme bir ekmek çıkmıyor.
Ortadoğunun durumununa baktığımızda, ordaki kargaşa, İslamı yaşayış şekilleri ve geri kalmışlığın farkındayız. Bu gerçek ne yazik ki kara-propaganda olarak kullanılmakta ve bu yolla İslamiyet karalanmaktadır. Sanki bu geriliğin nedeni İslam’danmış gibi yansıtılmakta. Buralardaki durumun temel nedeni; ileri olarak gördüğümüz batı ülkelerin ta kendisidir. Geri kalma nedenlerinin temelleri 200-300 sene öncesine dayanır. Avrupa insanlıktan çıkmış. Acımasız bir sömürge zihniyeti ile bütün dünyayı kuşatmıştır. Bir tarafta dürüst ve etik bir İslam dünyası, diğer tarafında dürüstlük maskesi altında sömürgeci, katliamcı bir avrupa. Sömürgelerle elde ettikleri üstünlükleri İslam topraklarına karşı kullanan Avrupa, içerden İslam dünyasını birbirine düşürüp yavaş yavaş çürütmeye çalışmıştır. Şu an islam dünyası, batının esiri durumundadır. Hiç bir şekilde ilerlemelerine müsade edilmemiştir. Darbelerle, hilelerle, iç karışıklıklarla ve işgallerle sürekli İslam ülkeleri kontrol edilmiştir. Yandaş krallar türetilmiş ve hiç bir İslam devletinin ayağa kalkmasına müsade edilmemiştir. Sürekli tüketici olarak bırakılmaya çalışılmaktadır. Batı elde ettiği gücü bırakmamak için direnmektedir.
@Muhteva
Yukardaki Kura'n'da çelişkiler hakkındaki bu yazını gördükten sonra tamamen eminim oldum ki din konusunda hiçbir şey bildiğin yok. Bu yazı tamamen dini saptırmaya yönelik ateistlerin sanal ortamlarda yıllardır görmeye çok alışık olduğumuz “Kura’n’da çelişkiler” başlığı altında kopyalanıp yapıştırılan yazılardan biri. Hatta eksik kopyalamışsın. Dahası da vardı ama herhalde ağır kaçar diye kaçındın. Bu paylaştıklarınızı bile okumuyorsunuz buna eminim. Bu soruların cevapları hepsi İslam alimlerimiz tarafından gayet anlaşılır bir şekilde verildi. Her bir soru çok detaylı bir şekilde anlatıldı. Ama sizin amacınız sorulara cevap bulmak değil, Kura’n’a ve İslam dinine saldırmak. O yüzden hakkında sayfalarca yazabileceğim bu sorulara cevap vermeyeceğim. Burda aklını karıştırdığın insanlar internette kısa araştırmalar yaparak bu soruların cevaplarını bulabilirler.
Bir kere şu savunduğunuz ateizmin mantığına bile aykırı işler içindesiniz. Ateizm, din ile ilgili bir kavram değil, Tanrı ile ilgili bir kavramdır. Dinlerin varlığı, dinlerin tanımının ne olduğu, dinlerin iyi mi yoksa kötü mü olduğu ateizmin konusu ve tartışma alanı dışındadır. Burdan da niyetinizi açık bir şekilde görmekteyiz.
Şu cümlen aslında her şeyi anlatıyor: ” Kendini Tanrı yerine koyduktan sonra her ayete farklı bir mana ve bakış açısı üretmek gayet mümkündür.” Senin de yukarda yaptığın şey bu.
Bizim kimseyle savaşımız yok filan dersiniz ama bir yandan Kuran’dan ayetleri cımbızla çekip önüne arkasına bakmadan çarpıtarak ona farklı anlamlar yükleyerek Kura’n’a saldıyorsunuz. Sizin derdiniz İslam diniyle. Diğer dinler hakkında da böyle çelişki arayışınız var mı pek rastlamadım. Ateizmi çiçek, böcek, ağaç, insan sevgisi ve saygısı gibi hümanist yaklaşımlarla bana anlatamazsın. Bunlar işin hikaye kısmı.
Neymiş efendim dini en iyi ateistler bilirlermiş o yüzden ateist olurlarmış. Yani Müslüman toplumlar olarak biz bilgisiz ve cahiliz, hiçbir şey okumuyoruz, siz okudunuz ve çözdünüz Kuran’ı. Bu söz üstü kapalı bir aşağılamadır. Bunun Allah’ın kelamı olmadığını, peygamberimizin uydurduğunu anladınız yani. Sizin din konusunda ilminiz nedir, Kura’nın diline, şiirsel anlatımına, edebi vurgusuna, mecazi anlamlarına vakıf mısnız? Arapça’nın fonetik ve tematik yapısına hakim misiniz? Kur’an’ın anlatımının başı, sonu ortası olan düz bir anlatım olmadığından, konu ve hikayelerin parça parça bölündüğünden, yer yer tekrarlandığından, başa döndürüldüğünden veya ortadan alındığı bir ağ şeklinde bir örgüye sahip olduğunu biliyor musunuz? Tefsir, fıkıh, kıraat bilginiz ne seviyededir? O dönemin bilimsel ve sosyal yapısını biliyor musunuz?
Kura’n’ı yorumlamak bir ilim işidir. Mealden din öğrenilmez. Resulullah efendimizin bu âyetleri nasıl açıkladığına vakıf olmak gerekir. Bu konuda ilim irfan sahibi insanlara başvurmak gerekir. Tıp kitabı okumakla doktor olup ameliyat yapılmaz. Anayasa kitabı okuyarak hukukçu olunmaz. Kura’an anlaşılır bir kitaptır ama bu demek değildir ki herkes anlayacak. Ayrıca Kura’n’ın metni değil mesajı evrenseldir. Hiçbir yazı metin bakımından evrensel olamaz. Çünkü bir yazı yazarken yazar, kullandığı dilin söz sanatlarından, deyimlerinden faydalanır. Bu yüzden evrensel olan da mesajdır.
Bu arada burayı okuyup da kafası karışan arkadaşlar bu soruların tüm cevaplarını ve daha fazlasını bu linklerde bulabilir. Çoğunlukla İslam alimlerinin kitaplarından faydalanıp cevaplar verilmiş.
http://www.sorularlaislamiyet.com (http://www.sorularlaislamiyet.com/)
http://kurandaceliskiyoktur.com
Program konuları: Kainat sırları..Evren ve insan nasıl yaratıldı? Ayetlerde son'a dair işaretler neler? Kura'n'ın Allah'tan olduğunu nerden biliyoruz?
Konuyla ilgili arkadaşlara duyrulur.
http://i.hizliresim.com/DM6ZWo.jpg
Caner hoca sanırım burayı da izliyor.. Kura'n'nın Allah'ın kelamı olmadığı, peygamberimizin uydurduğu yönünde atılan iftiralara Kura'n'dan açık örneklerle cevaplandırdı. Programı izlemeyenler için linki paylaşıyorum.
vwZZxNFih_A
@Signal
Böyle bir yorum yapacağınızı tahmin etmiştim yine algı operasyonu yaparak yazdığım yorumun tamamını kopyalayıp yapıştırdığımı iddia etmişsiniz oysa kopyaladığım bölüm yorumumun 3'te 1'ni anca kapsıyor.
Bunları internet'te yıllar boyunca görmüş olabilirsin bizde iddia ettiğin gibi yıllar boyunca bu çelişkileri İslam alimlerin'in anlaşılır şekilde açıkladığı masalını görüyoruz oysa bugüne kadar bu paylaştıklarımın hiç birisine mantıklı bir cevap veren İslam bilgini yok paylaştığınız sitelerde kıvırma taktikleriyle yapılan cevaplar işi daha komik bir hale bürümekten öteye gitmiyor.
Demagoji yapana kadar bu anlaşılır cevapları paylaşmanızı beklerdim belki o zaman burada kafası karışan arkadaşlar varsa aydınlanırlardı oysa siz işi Kuranı öyle herkez anlayamaz noktasına getirerek insanların zekasıyla bu kitabı çözemeyeceğini birkez daha ikrar etmiş oldunuz.
Dogmatik algıyla yaklaşıldığı zaman zaten bu kitabı sorgulamanın bir mantığı kalmaz çünkü aklın bir rolü kalmamış olur.Hem bu kitap aklınızı kullanın diyor derken bir yandan da bu kitabı öyle herkez anlayamaz demek ironik bir çelişki oluşturuyor.
Cımbızlama tekniğini siz daha iyi beceriyorsunuz bilakis bu paylaştığım ayetlerin önünde ve arkasında olan ayetler söz konusu ayetin anlamında herhangi bir değişiklik yapmıyor yapan varsa söyleyin ikna olursak onu eleriz.
Fenotik,Tematik tarzı olaya Bilimsellik katma gayretleriniz bazıları tarafından sempatik karşılanabilir ama bu cambazlıklar ile beni etkilemeniz mümkün değil, bu tarz kavram karmaşıklığı yaratarak olaya esrar katma çabası içine girenleri çok gördük.
Dini herkezden değil toplumun genelinden daha iyi biliyoruz bizden iyi bilenlerde var mühim olan sorgulayabilmek biat kültürüyle hareket etmiyoruz.Kimseyi aşağıladığım yok bu algı yaratma çabalarınız beyhude uğraş birisini aşağılasaydım zaten yöneticiler gereğini yapardı.
Bu tarz Alicengiz oyunlarıyla beni kızdırarak amacınıza ulaşacağınızı sanıyorsanız avucunuzu yalarsınız bu oyunlara pabuç bırakmam :)
Din hakkında birşey bilmediğimi iddia ediyorsunuz kimseyi ikna etmek zorunda değilim ama kendisine güvenen varsa buyursun bir yer tayin etsin orada bilgi yarışması yapalım bakalım kim ne biliyormuş çıksın ortaya :)
O zaman fıkıh,kıraat vs bilgimin ne olduğunu görürsünüz.
Bize Medrese de kıraat ve tecvid derslerini Kurra Hafız hocamız öğretiyordu Kurra Hafız ne demek onuda google dan öğren bir zahmet. Kuranı 4 farklı kıraat üzerine okumasını öğrendik.Biz ayetleri Türkçe meali ile yorumlamıyorduk bir ayeti önce Arapça okuyup daha sonra onun kırık manasını Türkçe olarak açıklıyorduk ki bu mealde ki açıklamasından daha teferruatlıydı.
Bu teferruat kısmı ayetin anlamını değiştirmiyor sadece bazı kelimeler eğer ayetin başında varsa mesela "Muhakkak ki","Uyanık olun" türünde ayetin önemine binaen daha uyarıcı anlamlar ifade ediyor.Türkçe mealler de bunların çoğuna yer verilmiyor.
Burada çoğunuzdan daha hızlı ve tecvide uygun Kuran okurum ben sanalda gördüğün Kuran okumasını bilmeyen hele Arapçayı hiç bilmeyen liseli ergen ateistlerden değilim bu işin içinden geliyorum onun için bu tür ithamlar bana sökmez.
Biriniz yukarıda Peygamberin bütün hadislerini inkar ederken sen Kuranı Peygamberin açıklamalarıyla anlamalıyız diyorsun bir başkası farklı konuşuyor siz daha kendi aranızda anlaşamayıp birlik oluşturamazken ateistleri yerme gayretiniz komik duruyor.
Eşcinselliği sapkınlık olarak görüp buradan Ateistleri sapık ilan etmeniz sizin ahlak anlayışınızın bir ürünüdür daha evvelde defalarca izah ettiğim gibi ahlak dinlerin tekelinde olmadığı gibi dinlerle başlayan bir kavram da değildir.
Eşcinsel insanlar birbirlerine zarar vermediği gibi başkasına da zarar vermezler yani sadece cinsel ilişkiye girdikleri için insanlara sopa cezası veren yahut isyankar olduğu için insanların ellerini,ayaklarını çaprazlama kestiren bir anlayışa sahip değildirler.
Bu nedenle din üzerinden sapıklık edebiyatı yapmaya kalkarsanız her defasında kendi ayağınıza sıkmış olursunuz ve bu dini gerçekler yüzünüze vurulur.
İlk önce Ateizmin rasyonel olmadığını iddia edip temelinde sapıklıkları barındırdığını söylerken öte yandan Ateist nüfusun yüksek olduğu ülkelerde suç oranlarının düşük olmasının Ateizm ile bir ilgisi olmadığını söylemeniz sanırım işin sıvama kısmı oluyor artık :)
İşinize gelen şeyleri Ateizm ile bağdaştırıp işinize gelmeyen şeyleri bunun dışında tutma çabanız nasıl bocaladığınızın bir göstergesi.
Suç işlemeye karşı Ateistleri aldıkları eğitim ve evrensel kurallar durdurur bunu o Ateist ülkelerin eğitim ve kültür düzeylerine bakarak görebilirsiniz.Her zaman söylerim bizim ülkenin Ateisti o saydığım ülkelerde ki Ateistlere nazaran daha eğitimsiz ve önyargılıdır.
Bunun sebebi Türkiye'nin kültür yapısıyla alakalı mesela fanatik Fenerli Ateistler biliyorum şike yok diyor adam. tamamen önyargılı ve fanatizan duygularla hareket ediyor çünkü yaşadığı ülkenin kültürü bu. Ateist olunca insanların karakteri sıfırlanmıyor daha önce nasıl bir insansa Ateist olduktan sonra da fikirlerinin çoğu değişmiyor.
Sen bunları görüpte Ateizm ile bağdaştırıyorsan eğer bu kültür ve karakter yapısıyla alakalı bir şey Ateizm ile bir alakası yok.
Ateizmin rasyonel bir temeli yok demek saçmalığın dik alası olmuş rasyonel akla uygun demek Dinlerin hayali kavramları akla uygun ve rasyonel olurken Bilime ve deneysel kanıtlara itibar eden Ateizm akla uygun olmuyor öylemi :)
Bir şeyin varlığını kanıtlayamıyorsanız akla uygun değildir buna Dünyanın her yerinde İrrasyonel denir.
Bana tarih dersi verme o saydığın İslam Bilginleri içinden El Cezeri'nin 800 yıllık kitabı var bende orjinali'nin kopyası, orjinali Topkapı Sarayın da onların hangi Bilimsel çalışmaları yaptığını ve nasıl Kuran ve Din düşmanı ilan edilip tarih sahnesinden silindiklerini çok iyi biliyorum aralarında Deist olanlar da var.
Bu insanlar İslama karşı durarak bu çalışmaları yaptılar 1200'lü yıllar sonunda yine saydığın Gazali ve türevleri yüzünden silinip gittiler.O insanlarla Batı da gurur duyuyor çünkü Bilimin Dini,Dili,Irkı olmaz.
Ayrıca sizde şu Orta Çağ karanlığı hikayesini iyi araştırın o dönem Batılılar birbirleriyle savaş halindeyken dahi Bilimde Doğu'dan çok daha ilerdeydiler. O saydığınız İslam bilginlerin'in çoğu Batılı Bilim adamların dan eğitim gördü bilhassa Yunanlılar dan.
Bizim derdimiz İslam Diniyle değil buda modası geçmiş eski klasiklerden birisi 2500 küsür Din bizim için aynıdır. Daha öncede defalarca yazdım Müslüman olan bir ülkede yaşadığımız için İslam Dini hakkında daha fazla konuşmamız kadar doğal bir durum yok.
Tutupta burada sizinle Hristyanlığı,Yahudiliği yahut Budizmi tartışacak halimiz yok ya, böyle bir şey yaptığımız zaman zaten bizi destekliyorsunuz e bunun neresi tartışma oluyor o zaman..?
1 Din hariç 2499 küsür Din tu kaka size göre akşama kadar bunların yanlış olduğunu konuşalım ne ifade edecek..?
Ateizm bütün Tanrıları ve onlara ithaf edilen Din gibi metafizik olguları reddeder dolayısıyla sizin Dinlerle işiniz yok Tanrıyla işiniz var demek bir Müslümanın bizim Tanrıyla işimiz var Peygamberle işimiz yok demesi kadar komik ve saçmadır.
Sosyal yapıya girerek Dini Kuralların Ateistlere nasıl dikta edildiğini " Müslümanlar ile birlikte onlar gibi yaşarlar" diyerek gayet güzel itiraf etmişsiniz.Burada unuttuğunuz Sosyal bir kural var "Doğal Hukuk"
Günümüzde Dünyayı şekillendiren Hukuk kuralların'ın oluşması hakları yenen insanların başlattıkları isyan ve direniş eylemleriyle bugünkü halini almıştır.Doğal hukuk Anayasa'nın bile üzerindedir eğer bir toplumda insan hakları yeniyorsa o toplumun isyan çıkartıp haklarını elde etmesi en temel hakkıdır.
Eskiden ezilen,köle yapılan,hiç bir hakkı olmayan insanlar direniş göstermeseydi bugünkü kısmen insancıl gözüken hukuk kurallarını rüyanız da bile göremezdiniz :)
Neyse konumuza dönersek mesela bir Ateist öldüğü zaman musalla taşına getirilir ve cenaze namazı kılınarak Dini ritüellere göre gömülür bu açık olarak görüldüğü gibi insan haklarına aykırıdır.Hiç bir Ateist İslami usullere göre gömülmek zorunda değil İslami usulü bırak gömülmek zorunda bile değil bu bile bir dayatmadır.
İsteyen cesedini yaktırır,isteyen denize attırır vs. gördüğünüz gibi o kuralların pek insancıl olduğu söylenemez.
Örf ve Adet ile Görgü kuralları zaten başlı başına faciadır.Kan davası,Beşik Kertmesi,Töre cinayetleri,Çocuk gelinler Örf ve Adetlerin en bilindikleri ve bunlar insan onurunu aşağılayan uygulamalar.
Görgü kurallarına gelirsek kimse kimsenin oturup,kalkmasına,bacakbacak üstüne atmasına,büyük başlamadan yemeye başlamamasına karar veremez bunlar özgürlüğü kısıtlayan etmenler.
Sonuç olarak elde en sağlıklı olarak Hukuk kuralları kalıyor Ateistlerin onlarla da sorunu var doğru çünkü onlarda insancıl değil.
Son olarak Caner Taslaman'ın tespitine değineyim, böyle bir akıl tutulması görmedim bir insan bile,bile lades olurmu.? Ben inanmıyorum yolda cüzdan bulup karakola götürüyorum aklımda cennetin varlığı yahut Allahın kızgınlığına dair bir rasyonel(!) lik yok.
Aynısını yapan bir Müslüman'ın aklında Allahın varlığı ve Cehenneme dair rasyonel(!)lik var peki burada onu bu işi yapmaması hususunda engelleyen bir etmen var mı..? Var..!
Eğer Rasyonelliğin tersi İrrasyonellik ise bu insanı engelleyen etmen ortadan kaldırıldığı zaman o cüzdanı almaması için bir sebep var mı..? Yok..!
Peki beni engelleyen bir şey yokken o cüzdanı almamam mı yoksa Müslüman olan kişinin o cüzdanı bir engel yüzünden almaması mı daha dürüst ve rasyonel bir tutumdur..?
Bakteri ile insan öldürme hususu konusunda yaptığı örnek zaten Sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir zihin tutulmasına işaret ediyor :)
Biz bakterileri isteyerek öldürmeyiz çünkü görüp hissettiğimiz bir varlık değil kendisi dolayısıyla bunu suçsuz bir insanı öldürmekle mukayese edip arasında ahlaki bir temel kurulmasını isteyenin akıl sağlığından şüphe etmek gerekir.
Dahası ellerimizi yıkamadığımız zaman birikecek olan bakteriler zamanla vücudumuza yayılarak bizi öldürebilecek hastalıklara sebep olacaktır burada bakterilerin suçsuz bir insanı öldürmek ile mukayese edilmesi dayanaksız ve anlamsız bir ahlaki savunmadır hiç bir rasyonel temelide yoktur.
Caner Taslaman ahlakın temeli üzerine bir çalışma yapmak istiyorsa günümüz dahil tarih boyunca Dinlerin hakim olduğu her toplumda neden ahlaksızlığın tavana vurduğunu araştırsın :)
Nihat Güneş
08.05.2015, 11:09
Muhteve isin gucun cimbizlama soylemedigimiz seyleri soyletme :) Kusura bakma ama boyle :) Hadislerin tumunu inkar etmedim etmem de :) Benim derdim uydurma hadislerle....Ayrica signal in degindigi gibi klasik ateist iddialarini sen de dile getirmissin .. Bunlarin hepsinin cevabi var ancak dogru bir Kur an yorumuyla :) Ben de o cevaplarin cogunu okudum cogu doyurucu cevaplar ancak temelde bazi uydurma Hadis kaynakli olduklari icin sıkıntılı taraflari var...
Birlik olmak meselesine gelince kimse birlik olmak zorunda degil, birlik olunamiyor diye bu Kur an in uydurma vs oldugunu gostermez :) 1500 yildan bahsediyoruz elbette yorum ve gorus farkliliklati olacaktir. Bilmemm kac yuz tane ateist olusum ve gurup var olcu eger bu olacaksa.
Selametle :) Ayrica ben neden seninle tartisiyorum anlamadim Kur an in derdi atesitlerle degil, musriklerle :)
to: @Muhteva
Selamlar,
Bir torbada Türkçe’ deki 29 harf bulunmaktadır. Bu torbadan rastgele 24 harf seçilmektedir (seçilen her harf tekrar kullanılmak için torbaya atılıyor). Torbadan seçilen 24 tane harfin sırasıyla "Bismillahirrahmanirrahim" kelimesini oluşturma olasılığı nedir? Bunu Olasılık hesabıyla hesaplarsak;
Bismillahirrahmanirrahim 24 harften oluşur.
Her bir harfin gelme olasılığı 1/29’dur 24 harf için bu olasılık değeri, 24 tane (1/29)’dır. Yani;
Olasılık = (1/29)24 = 0,0000000000000000000000000000000000079882
Yani bu değer “0”dır. Bir ihtimal dahilinde değildir. Bu örneği biraz daha ilerletirsek. Benim yazmış olduğum bu metnin, torbada bulunan harflerin rasgele çekilerek bu anlamlı metni oluşturmasını ve anlamlı olmasının olasılık hesabı nedir? Ya da senin yazmış olduğun bu yazının anlamlı bir metin oluşturma olasılığı nedir? Matematiksel olarak ifade edilirse yine sıfırdır. Bir farkla o da daha çok virgülden sonra sıfır vardır.
Peki örneğimizi biraz daha ileriye taşırsak, bu kainatı oluşturan elektronların, protonların, nötronların, ve atom altı diğer parçacıkların hangi olasılıkla elementleri oluşturur (Bing Bang’in ilk anında atom yoktur, sadece sonsuz yoğunlukta sıfır hacimli bir enerji vardır.).
Şimdi bu 14 milyar yaşındaki evrenin tesadüfi olarak hangi olasılıkla meydana geldiğini bana matematik dilinde anlatır mısın?
Sonsuz Enerji >> Kuark >> Elektron, Proton Nötron >> Atom >> Atomlar >> Yıldızlar >> Galaksiler >> Yaşam
Aşağıdaki illüstrasyon Big Bang’dan günümüze Evren modelini temsil etmektedir. Üzerinde yazılarda gerekli bilgiler bulunmaktadır.
http://ewallpapershd.com/wp-content/uploads/2015/04/The-Big-Bang-Desktop-Wallpaper-Free.jpg
Big Bang patlamasından ilk atomların oluşmasına kadar geçen süre 200 sn. Bu nasıl bir olasılıkmış da plansız programsız pat diye 200 sn’de atomlar oluşmuş. ya bu 200 saniyede Atomlar oluşamasa ne olurdu, tesadüf yaa??. Sonrasında pat diye hatasız bir kainat, tesadüf! Oluşan atomlardan yıldızlara, yıldız fırınlarından elementelere oradan, bileşiklere, gezegenlere ve yaşama.. Sonra tesadüfi ya yaşamın başlaması için Oksijen atomu ve Hidrojen atomunun birleşmesi gerekiyor. Bu atom altı kurklar nereden biliyordu O2 ve H2 atomlarını meydana getirmek. Sonra evrende bu atomlar suyu oluşturdu çünkü karbon temelli yaşamın yegane olmaz ve olmaz bileşiği. Ne tesadüf ki, doğada bütün bileşikler gazdan katı hale geçerken hacimsel olarak küçülürken istisnai olarak H2O’nun Katı halindeki hacmi sıvı halindeki hacminden daha büyük. Suyun faz değişimindeki bu özelliği bugün dünyadaki yaşamın kaynağıdır. Çünkü suyun donması yukarıdan, yüzeyden başlar ve aşağıya doğru iner. Örneğin göllerde suyun yüzeyden donması eğer, H2O bu katı haldeki hacminin sıvı haldeki hacminden büyük hacimde olmasaydı gölde suyun donması aşağıdan başlardı ve yukarıya doğru artardı buda sudaki bütün yaşamı bitirirdi.
Ve Yaşam; aminoasitlerin oluşturduğu DNA’nın içindeki kromozomların tesadüfü olarak oluşması ve bunu nesiller boyunca aktarması, dahası “tesadüf” olarak nitelendirilmesine gülüp geçmek gerekir. Kainatın her zerresinde muhteşem bir bilgi, bilim ve tasarım vardır. Bunu göremeyen kişiler bilimsellikten uzak bir bakışla dogmalarının esiri olmuş kişilerdir.
Ne tesadüftür ki kainatı bilim ile anlamaya çalışmak için de matematik bulunmuş ve ne hikmetse her şey matematiksel bir açıklamaya çalışılmış ama evrim hariç. Evrim sadece Allah’a iman etmek istemeyenlerin bilimi kullanarak taptıkları bir teoriden ibarettir, bana göre de hiçtir.
“Din ve Bilim çelişir mi? Kalple inandığın Allah’ın tasarım harikası olan kâinatını anlamaktır, bilim.”
Çağdaş DENİZ
09.05.2015, 00:21
to: @Muhteva
Selamlar,
Bir torbada Türkçe’ deki 29 harf bulunmaktadır. Bu torbadan rastgele 24 harf seçilmektedir (seçilen her harf tekrar kullanılmak için torbaya atılıyor). Torbadan seçilen 24 tane harfin sırasıyla "Bismillahirrahmanirrahim" kelimesini oluşturma olasılığı nedir? Bunu Olasılık hesabıyla hesaplarsak;
Bismillahirrahmanirrahim 24 harften oluşur.
Her bir harfin gelme olasılığı 1/29’dur 24 harf için bu olasılık değeri, 24 tane (1/29)’dır. Yani;
Olasılık = (1/29)24 = 0,0000000000000000000000000000000000079882
Yani bu değer “0”dır. Bir ihtimal dahilinde değildir. Bu örneği biraz daha ilerletirsek. Benim yazmış olduğum bu metnin, torbada bulunan harflerin rasgele çekilerek bu anlamlı metni oluşturmasını ve anlamlı olmasının olasılık hesabı nedir? Ya da senin yazmış olduğun bu yazının anlamlı bir metin oluşturma olasılığı nedir? Matematiksel olarak ifade edilirse yine sıfırdır. Bir farkla o da daha çok virgülden sonra sıfır vardır.
Peki örneğimizi biraz daha ileriye taşırsak, bu kainatı oluşturan elektronların, protonların, nötronların, ve atom altı diğer parçacıkların hangi olasılıkla elementleri oluşturur (Bing Bang’in ilk anında atom yoktur, sadece sonsuz yoğunlukta sıfır hacimli bir enerji vardır.).
Şimdi bu 14 milyar yaşındaki evrenin tesadüfi olarak hangi olasılıkla meydana geldiğini bana matematik dilinde anlatır mısın?
Sonsuz Enerji >> Kuark >> Elektron, Proton Nötron >> Atom >> Atomlar >> Yıldızlar >> Galaksiler >> Yaşam
Aşağıdaki illüstrasyon Big Bang’dan günümüze Evren modelini temsil etmektedir. Üzerinde yazılarda gerekli bilgiler bulunmaktadır.
http://ewallpapershd.com/wp-content/uploads/2015/04/The-Big-Bang-Desktop-Wallpaper-Free.jpg
Big Bang patlamasından ilk atomların oluşmasına kadar geçen süre 200 sn. Bu nasıl bir olasılıkmış da plansız programsız pat diye 200 sn’de atomlar oluşmuş. ya bu 200 saniyede Atomlar oluşamasa ne olurdu, tesadüf yaa??. Sonrasında pat diye hatasız bir kainat, tesadüf! Oluşan atomlardan yıldızlara, yıldız fırınlarından elementelere oradan, bileşiklere, gezegenlere ve yaşama.. Sonra tesadüfi ya yaşamın başlaması için Oksijen atomu ve Hidrojen atomunun birleşmesi gerekiyor. Bu atom altı kurklar nereden biliyordu O2 ve H2 atomlarını meydana getirmek. Sonra evrende bu atomlar suyu oluşturdu çünkü karbon temelli yaşamın yegane olmaz ve olmaz bileşiği. Ne tesadüf ki, doğada bütün bileşikler gazdan katı hale geçerken hacimsel olarak küçülürken istisnai olarak H2O’nun Katı halindeki hacmi sıvı halindeki hacminden daha büyük. Suyun faz değişimindeki bu özelliği bugün dünyadaki yaşamın kaynağıdır. Çünkü suyun donması yukarıdan, yüzeyden başlar ve aşağıya doğru iner. Örneğin göllerde suyun yüzeyden donması eğer, H2O bu katı haldeki hacminin sıvı haldeki hacminden büyük hacimde olmasaydı gölde suyun donması aşağıdan başlardı ve yukarıya doğru artardı buda sudaki bütün yaşamı bitirirdi.
Ve Yaşam; aminoasitlerin oluşturduğu DNA’nın içindeki kromozomların tesadüfü olarak oluşması ve bunu nesiller boyunca aktarması, dahası “tesadüf” olarak nitelendirilmesine gülüp geçmek gerekir. Kainatın her zerresinde muhteşem bir bilgi, bilim ve tasarım vardır. Bunu göremeyen kişiler bilimsellikten uzak bir bakışla dogmalarının esiri olmuş kişilerdir.
Ne tesadüftür ki kainatı bilim ile anlamaya çalışmak için de matematik bulunmuş ve ne hikmetse her şey matematiksel bir açıklamaya çalışılmış ama evrim hariç. Evrim sadece Allah’a iman etmek istemeyenlerin bilimi kullanarak taptıkları bir teoriden ibarettir, bana göre de hiçtir.
“Din ve Bilim çelişir mi? Kalple inandığın Allah’ın tasarım harikası olan kâinatını anlamaktır, bilim.”
Dostum söylediklerinin çoğuna katılmakla birlikte birşeyi düzeltmek isterim
ister big bang ister evrim teorisi kabul edilsin Allah in varlığı gerçeğini degistirmez
insanın nasıl yaratildigindan çok neden yaratıldığı önemli
Bakıyorum ki "Kura'n'daki çelişkilerden başlayıp bendeki çelişkilere gelmişsin. Bende çelişki görmen gayet doğal neticede insanım!
Sen de insansın. Sadece bu konu başlığını başından sonuna kadar okuyan bir insan sendeki değişikliği görebilir. Bu başlık yaklaşık 1,5 yıl önce Samet Türkmen adlı üye tarafından açılmış. Kendisine de tekrar Allah’tan rahmet dilerim. Sen başta Müslüman iken sonraları deist-agnostik ve nihayetinde ateist olarak kaldın. Bunu da sosyal evrim ile açıklayabilirsin. 1,5 yılık bir süre sosyal evrim için ne kadar yeterli bilemiyorum. Bilim insanları evrimin daha uzun süreçler gerektirdiğini söylerdi.
Reel hayatta hiç ateist bir insanla karşılaşmadım. Belki de karşılaştım ama kendini saklamış da olabilir. Ama sanalda çok kez tartışmalarım olmuştur. Genelde kullandığınız cümleler, savunduğunuz fikirler hep aynı bir farklılık yok. O yüzden yukardaki “Kura’n’da çelişkiler” hakkındaki yazını görünce da senin de onlardan farklı olduğunu düşünmüyorum.
Yukardaki sorulara cevap versem ne olacak ki, sen diyeceksin ki bunlar din alimlerinin kıvırma taktikleri diyeceksin. Burdan bir sonuca oluşabilecek miyiz? Mesala yaptığınız saptırmaya bir örnek vereyim. Yukarda yazdığın şu cümlen:
“Mesela Enam suresi 151. ayette ayete "De ki Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım" dedikten sonra ikinci sırada Anaya,Babaya iyi davranın diyerek haram olan şeyleri sayacağı yerde araya haram olmayan iyilikleri katması bunun apaçık insan kaynaklı bir hatadan ileri geldiğini gayet net ortaya koyuyor.”
Bu da ayetin orjinali:
De ki: Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım:
O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın,
Anneye babaya iyi davranın,
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin.
Çünkü sizin de onların da rızkını veren Biz’iz.
Çirkin kötülüklerin, fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın.
Allah’ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın.
İşte bunları size emretti; umulur ki akıl erdirirsiniz
Demişsin ki 2.sırada ana babaya iyi davranın diyor. Halbuki 2. Sırada ona hiçbir şeyi ortak koşmayın ifadesi var. Bu nedir düpedüz bir saptırma. Bütün o sorularda yapıtığınız şey genel anlamda saptırma ve cımbızlamak.
3. Sıradaki ifadeye gelecek olursak orada anneye ve babaya kötü davranmayın cümlesi ile anne ve babaya iyi davranın sözü arasında bir fark var mı? Şimdi burda Türkçe anlam bilgisini mi tartışacağız? Varsa burda Türkçe öğretmeni bana aradaki farkı anlatsın. Bu iki cümle arasında anlam olarak ne fark var?
Ayrıca sadece bu ve benzeri sorulara Ehli sünnet ve günümüz İslam alimlerinin verdiği cevaplardan kopyala-yapıştır tarzında sayfalarca yazı yazabilirim. Sen onlara masal dedin ve diyeceksin. O yüzden kafası karışan insanlara tavsiyem araştırmalarıdır. Bu tuzak sorulara ben “alıntı” yapıp cevap vereceğim sen muhalefet olacaksın ve sonuçsuz tartışmalar yaratarak daha fazla kafa karışıklığına neden olacak. Kimseyi olumsuz manada etkilemek istemem. Çünkü ben İslam dini konusunda altını çizerek söylüyorum profesyonel anlamda bir eğitim almadığımı daha önceki sayfada da yazmıştım. Kura’n’ı yalın hali ile mealden okuyup yorumlayacak kadar alim olamadım. Kura’n-ı mealden okudum ancak bir takım hususları anlayamadım. Daha sonra geçmiş ve günümüz İslam alimlerinin kitapları karıştırdım ve son derece tatminkar cevaplar aldım. Tabi aralarında bazı detaylarda yorum farklılıkları olduğunu da gördüm. Sonuç olarak Kura’n’ın Allah’ın kelamı olduğu sonucuna kesin bir şekilde vardım. Kura’n’da çelişki arayacağınıza Kura'n'ın mucizelerini araştırın.
Senin gibi medrese eğitimi de almadım. Anladığım kadarıyla kendini Kura’n-ı anlayıp yorumlamada uzman olduğunu dile getiriyorsun. Ayrıca davet etmişsin olur neden olmasın, forum yönetimi bir yer tayin etsin. Ben İstanbulda'yım sen Balıkesir'de. Ortada bir yer mesala Marmara denizi bir tekne fena olmaz. Bir kamera ve de bir de bilirkişi olarak birini tayin etmek lazım. Acaba bu bilgi yarışmasından kim galip çıkacak. Ama şimdi medrese eğitimi almış biri karşısında aciz duruma düşebilirim. Biraz tırstım açıkçası. Yanıma bu konuda ilmine güvendiğim birini almam lazım..
Fonetik ve tematik kelimeleri çok bilimsel değildi ama buna cambazlık dedin peki senin şu yukarda yaptığın ayetteki saptırmayı hangi kelime ile ifade etsem bilemedim.
Ahlak, görgü kuralları , suç, rasyonellik konusunda görüşlerim aynıdır aynı şeyleri tekrar etmeyeceğim. Sen de beklediğim şekilde açıkça ifade etmişsin zaten. Çelişki görüp saçma bulman gayet doğal. Sebeplerini yukarda yazdım. Tekrar tekrar yazmak sıkıcı olmaya başladı. Örf, adet konusunda gene çarpıtma yapmışsın. .”Kan davası,Beşik Kertmesi,Töre cinayetleri,Çocuk gelinler” ne alaka!
Bir siteden alıntı yapıp öğrenmen için kopyalıyorum.
GELENEKLER : Gelenek en geniş anlamıyla folklorik, sosyolojik, veya dini boyutlarıyla devamlılığı ifade eder. Bir toplumda nesilden nesile geçen kültür kalıntıları, miraslar, alışkanlıklar, bilgiler, beceriler ve davranışlar geleneklerin içerisinde yer alır
GÖRENEKLER: Görenek en sade tanımıyla eskiden beri bir şey görüle geldiği gibi gerekli ve uygun yöntemleri kapsar. Bunların mutlak yerine getirilmesi istenmez. Bunlar süreklilik kazandığı gibi, bir müddet sonra kakabilir. Görenekler maddi olmayan kültürlerimiz olup, yasalardan daha geniş bir alanı yönetirler.
ÖRF: Toplumun beklentileri, birtakım örnek tutum ve davranışlardır. Öyle ki bu kavram toplum yapısının da temel taşlarını oluşturur. Örfler, kişiyle-aile, komşu, akrabalar, halk, ve ulus arasındaki ilişkileri, davranışları, tutum ve tavırları düzenleyip, belirleyen bir görevi vardır
ADET: Yaptırım gücü örfe göre daha esnek olan ve toplum tarafından yapılması gerekli görülen, tutum, davranış ve tavırlardır. Örnek olarak adetlerimiz kız isteme, nişan ve evlenme, bayramlar, yas, anma, baş sağlığı dileme, doğum günü kutlamaları, karşılama ve uğurlama törenleri gibi..
Demek İslami bilim insanları da İslama karşı durarak o bilim çalışmalarını yaptılar. Senle bu tartışmayı yaparken zamanımı boşa geçirdiğim kanatine varmaya başladım.
Caner Taslaman’ı da rasyonellik konusunda anlamamışsın. Söz konusu olan orda dürüstlük değil siz o cüzdanı alırsınız demeye getiriyor çünkü ödül/ceza sistemi yok. Dürüstlük veya dürüst olmama konusu ile alakalı değil bu dediği. Bakteri konusunda da aynı mantık felsefe açısından olayı ele alıyor Ahlaki açıdan değil. Felsefe yönünü biraz daha geliştir. Ateist biri olarak bu konuda daha iyi çıkarımlar yapmalısın.
Ayrıca İslam tarihinin yanında bir de Türk tarihi de oku dinimize belki daha farklı açılardan bakabilirsin.
Bu tartışma uzar gider, cevap hakkı doğurmadan yazarsan sevinirim. Zira mümkün olduğunca kısa tutmaya çalışıyorum. Niyetim tartışmayı kişiselleştirmek değil. Hatta bu konulara girmek hiç değildi. Benim yaptığım burdaki paylaşımlar genelde uzay-bilim eksenine paralel, konu dışına çıkmamaya gayret gösterdim. Ama sen her seferinde konuyu İslam dinine getirmeye çalışıyorsun. Seni inançsız olmakla suçlayan kimse yok. İstediğin şekilde inançsızlığınızı yaşayın. Ama saldırmadan iftira atmadan. Bilim ve deneyle uğraşın. Biz Allah’ın varlığına dair Kura’an’dan bilimsel işaretler görürüz ama bunu bilimsel deneylerle tam olarak ispat edemeyiz. İspat edersek zaten sınav bitmiş olur. O halde sözde bilimi temel alan ateistler olarak Allah’ın yokluğunu bilimsel deneylerle ispat etmek size kaldı.
Kolay gelsin.
@Signal
Hepimiz insanız hata yapabiliriz buraya kadar aynı fikirdeyiz size katılıyorum fakat siz benim yorumlarım da açık aramaya çalışarak cevap vermeye başladığınız zaman benim sizin hatalarınızı gündeme getirmem gayet doğal.
Size en başında bu yöntemi kullanmayı sevmediğimi söylemiştim eğer bu başlıkta herhangi birisi ile tartışırken onun altta kaldığını görürsem onunla tartışmayı keserim çünkü bunu kabullenemem karakterim böyle, kimsenin altta kalmasını hazmedemem sizi kastetmiyorum..
Bu hayatımın her alanında böyle mesela bir yabancı maç izlerken daima golü yiyen takımı tutarım o öne geçerse diğer takımı tutarım aynı şekilde karşımdakinin görüşü ne olursa olsun tartışırken üste çıkarsam bunu sürdüremem keserim bu elimde olmayan duygusal bir tavır.
Sizin bana yönelttiğiniz ithamların çoğu gerçeği yansıtmadığı için son mesajım da daha yoğun tepki verdim bu doğru yazdıklarıma katılmak zorunda değilsiniz fakat karşınızdakinin neyi bilip bilmediğini iki yorumla anlayamazsınız o yüzden bu tür ithamlar havada kalır ben sizi "Bilim hakkında bir şey bilmiyorsun,Din hakkın da hiç bir şey bildiğin yok" tarzı yorumlarla yargılamadım hiç bir zaman..
“Mesela Enam suresi 151. ayette ayete "De ki Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım" dedikten sonra ikinci sırada"
Burada ayete yapılan girişten sonra sıralanan maddelerin ikincisini kastettim. "De ki Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım" bölümü sıralanan maddelerin içinde değil.Belki giriş yaptıktan sonra deseydim daha açık olabilirdi ama burada kesinlikle bir çarpıtma yapmadım.
İnsan hatalarından dem vururken bu tip basit yazı hatalarından nemalanmak doğru olmaz diye düşünüyorum.
Ayete gelirsek arada çok fark var Anne ve Babanıza kötü davranmayın dediği zaman başta yapmış olduğu size haram kılınan şeyler ifadesiyle örtüşüyor.İyi davranın dediği zaman haram kılınan ifadesi havada kalıyor siz beni bir kelime yüzünden ayeti çarpıtmakla itham ediyorsunuz burada cümlenin anlatmak istediği tamamen değişiyor ama her nasılsa aynı şey diyebiliyorsunuz.
Ben şimdi burada "Size sınavda aldığım kötü notları okuyayım" dedikten sonra Matematikten iyi not aldım desem ne alaka hani kötü notları okuyacaktın dersiniz.Matematikten iyi not almadım desem kelimenin anlamıyla uyuştuğu için tepki göstermezsiniz :)
Olabilir dediğim gibi normal bir insan hatası bu :)
Caner Taslamanın orada ateistlerin cüzdanı alabileceğini kastettiğini gayet iyi anladım bende almayan bir ateist hakkında bu söylemlerinin havada kalacağını anlatmak istedim.
Ayrıca İslam fıkhına göre o cüzdanı bulan Müslüman'ın alması ve çevresin de kalabalık varsa 3 defa "Cüzdan buldum sahibi aranızda mı" diye bağırması gerekiyor sahibi çıkmazsa Kadıya gidip teslim edip 2 yıl beklemesi gerekiyor.
Yok eğer çevresinde hiç kimse yoksa direk cüzdanı alıp Kadıya götürmesi lazım eğer 2 yıl boyunca o paranın sahibi ortaya çıkmazsa para bulan kişiye veriliyor.
Ayrıca Caner Taslama'nın bu söylemi yapılacak bir kaç deneyle yine havada kalır. Türkiye Müslüman bir ülke değil mi..? O halde içi para dolu bir cüzdanı koysunlar kuytu bir köşeye birde kamera yerleştirsinler bakalım bulan kaç kişi almayacak yahut alıp karakola götürecek ben kalıbımı basarım ki o parayı almamayı bırak alıpta karakola götürecek bir kişi bile çıkmaz :)
Belki 10 bin kişi üzerinde yapılırsa bu deney karakola götüren bir kaç kişi çıkabilir o zaman adama sormazlar mı hani nerede o Müslümanların rasyonel Allah inançları diye.?
Aynı deneyi 10 bin Ateist ile 10 bin Müslüman arasında yapsalar ve parayı karakola götüren Ateist sayısı daha fazla çıksa acaba Caner bey bu yakıştırmasından dolayı özür dilermi..? Hiç sanmam.
Felsefe yaparken gerçekçi konuşmak lazım bir Profesörden daha gerçekçi örnekler bekliyorum şahsen.
Olmayan bir şeyin sizin kastettiğiniz şekilde ispatıda yoktur çünkü evrime inanmıyorsunuz ispat somut deliller üzerine yapılır bugüne kadar yapılan Bilimsel çalışmaların hiç birisi bir yaratıcı olduğuna dair kanıt sunamadığı gibi yaratıcıya gerek olmadığına dair çok kanıt sunmuştur.
Evrim bu konuda fazlasıyla delil sunar fakat bunları sunarken hiç bir zaman yaratıcının olmadığını ispatladık diye bir açıklama yapmaz çünkü böyle bir amaçları yok duyan birisi siz zaten inanmadığınız yaratıcı ve dinlerin yokluğunu ispat etmek için mi Bilim yapıyorsunuz der başta Dini çevreler :)
Yaratıcılar ve Dinler Dini çevrelerin sandığı gibi Bilim insanları tarafından ilgi duyulan hatta yok edilmesi için uğraş verilen konular değil adamlar gülüp geçiyor bu iddialara onların tek amacı Bilimi ilerletmek yeni keşifler yapmak.
Ben odamın ortasında sehpanın üzerinde 5 tane huri dans ediyor desem bunu ispatlamak zorundayım yoksa olaya akılcı bakan herkez güler geçer istersem bu 5 huri hakkında kitap yazayım bu kitabın kutsal olduğunu iddia edeyim ve onlara inanan 1 milyar insan olsun bu bir şeyi değiştirmez dolayısıyla Allahın yokluğunu değil varlığını ispatlamak ona inananların görevidir.
Şu ağaca bakın ne kadar muhteşem,şu gözlere bakın harika bunlar bir yaratıcıya delildir demek Bilimsel açıdan bir şey ifade etmez çünkü bunların nasıl oluştuğunu biliyoruz.
Tartışmayı bende uzatma taraftarı değilim zira ben başlatmadım.
to: @Muhteva
Selamlar,
Bir torbada Türkçe’ deki 29 harf bulunmaktadır. Bu torbadan rastgele 24 harf seçilmektedir (seçilen her harf tekrar kullanılmak için torbaya atılıyor). Torbadan seçilen 24 tane harfin sırasıyla "Bismillahirrahmanirrahim" kelimesini oluşturma olasılığı nedir? Bunu Olasılık hesabıyla hesaplarsak;
Bismillahirrahmanirrahim 24 harften oluşur.
Her bir harfin gelme olasılığı 1/29’dur 24 harf için bu olasılık değeri, 24 tane (1/29)’dır. Yani;
Olasılık = (1/29)24 = 0,0000000000000000000000000000000000079882
Yani bu değer “0”dır. Bir ihtimal dahilinde değildir. Bu örneği biraz daha ilerletirsek. Benim yazmış olduğum bu metnin, torbada bulunan harflerin rasgele çekilerek bu anlamlı metni oluşturmasını ve anlamlı olmasının olasılık hesabı nedir? Ya da senin yazmış olduğun bu yazının anlamlı bir metin oluşturma olasılığı nedir? Matematiksel olarak ifade edilirse yine sıfırdır. Bir farkla o da daha çok virgülden sonra sıfır vardır.
Peki örneğimizi biraz daha ileriye taşırsak, bu kainatı oluşturan elektronların, protonların, nötronların, ve atom altı diğer parçacıkların hangi olasılıkla elementleri oluşturur (Bing Bang’in ilk anında atom yoktur, sadece sonsuz yoğunlukta sıfır hacimli bir enerji vardır.).
Şimdi bu 14 milyar yaşındaki evrenin tesadüfi olarak hangi olasılıkla meydana geldiğini bana matematik dilinde anlatır mısın?
Sonsuz Enerji >> Kuark >> Elektron, Proton Nötron >> Atom >> Atomlar >> Yıldızlar >> Galaksiler >> Yaşam
Aşağıdaki illüstrasyon Big Bang’dan günümüze Evren modelini temsil etmektedir. Üzerinde yazılarda gerekli bilgiler bulunmaktadır.
http://ewallpapershd.com/wp-content/uploads/2015/04/The-Big-Bang-Desktop-Wallpaper-Free.jpg
Big Bang patlamasından ilk atomların oluşmasına kadar geçen süre 200 sn. Bu nasıl bir olasılıkmış da plansız programsız pat diye 200 sn’de atomlar oluşmuş. ya bu 200 saniyede Atomlar oluşamasa ne olurdu, tesadüf yaa??. Sonrasında pat diye hatasız bir kainat, tesadüf! Oluşan atomlardan yıldızlara, yıldız fırınlarından elementelere oradan, bileşiklere, gezegenlere ve yaşama.. Sonra tesadüfi ya yaşamın başlaması için Oksijen atomu ve Hidrojen atomunun birleşmesi gerekiyor. Bu atom altı kurklar nereden biliyordu O2 ve H2 atomlarını meydana getirmek. Sonra evrende bu atomlar suyu oluşturdu çünkü karbon temelli yaşamın yegane olmaz ve olmaz bileşiği. Ne tesadüf ki, doğada bütün bileşikler gazdan katı hale geçerken hacimsel olarak küçülürken istisnai olarak H2O’nun Katı halindeki hacmi sıvı halindeki hacminden daha büyük. Suyun faz değişimindeki bu özelliği bugün dünyadaki yaşamın kaynağıdır. Çünkü suyun donması yukarıdan, yüzeyden başlar ve aşağıya doğru iner. Örneğin göllerde suyun yüzeyden donması eğer, H2O bu katı haldeki hacminin sıvı haldeki hacminden büyük hacimde olmasaydı gölde suyun donması aşağıdan başlardı ve yukarıya doğru artardı buda sudaki bütün yaşamı bitirirdi.
Ve Yaşam; aminoasitlerin oluşturduğu DNA’nın içindeki kromozomların tesadüfü olarak oluşması ve bunu nesiller boyunca aktarması, dahası “tesadüf” olarak nitelendirilmesine gülüp geçmek gerekir. Kainatın her zerresinde muhteşem bir bilgi, bilim ve tasarım vardır. Bunu göremeyen kişiler bilimsellikten uzak bir bakışla dogmalarının esiri olmuş kişilerdir.
Ne tesadüftür ki kainatı bilim ile anlamaya çalışmak için de matematik bulunmuş ve ne hikmetse her şey matematiksel bir açıklamaya çalışılmış ama evrim hariç. Evrim sadece Allah’a iman etmek istemeyenlerin bilimi kullanarak taptıkları bir teoriden ibarettir, bana göre de hiçtir.
“Din ve Bilim çelişir mi? Kalple inandığın Allah’ın tasarım harikası olan kâinatını anlamaktır, bilim.”
Siz sanırım Big Bang'in Evren'in oluşumuna dair tek teori olduğunu düşünüyorsunuz.
Öyle bir şey yok hatta son yıllarda Big Bang teorisi albenisini yitirdi artık Bilim adamları daha farklı teoriler üzerin de duruyor ben zaten hiç bir zaman bu teoriye sıcak bakmadım diğer teoriler bana göre daha mantıklı.
Büyük patlama olduysa öncesinde ne vardı..? Evren neyin içinde genişliyor.? Bu tarz çok fazla soruya net cevap verilemiyor evrenin bir başlangıcı olmayabilir.
Bilim sürekli gelişiyor dünde takılı kalmamak lazım bu teori mutlak doğru anlamına gelmiyor.
Öyle olduğunu varsayarak devam edersek yine aynı hataya düşülmüş torbadan 24 harf seçmek bir kaç dakika sürer en fazla,oysa kainatın Big Bang ile oluştuğunu varsayarsak 14 milyar yıl civarı süren bu oluşumdan önce ilk Atomların,Kuartların vs. oluşabilmesi için kaç milyar yıl yahut kaç trilyon yıl geçtiğini nerden biliyoruz..?
O patlama oluştuktan sonra atomların 200 saniye içinde oluşması gayet doğal çünkü açığa bir enerji çıkıyor bu enerjinin oluşmasından sonra herşey çorap söküğü gibi devam eder mühim olan o patlamayi tetikleyen oluşumun ne kadar zaman aldığı böyle bir zaman sınırı yok ki belki o patlamayı oluşturan etkenin oluşması için 1.000.000.000.000.000.000 yıl geçti yani 1 Sentrilyon yıl..
Bunu bugünün teknolojisiyle bilmiyoruz ayrıca o 200 saniye olayıda sadece bir tahmin 14 milyar yıl öncesine dair bu kadar ayrıntılı bir konu için kesin bir tahmin yürütmek mümkün değildir.
Her zaman söylediğim gibi burada geçen zamanın büyüklüğü kavranmazsa tesadüfün açılımı yapılamaz.
Verdiğiniz torbanın olasılık hesabı tek seferlik harf seçimine göre hesaplanıyor aynı torbadan 1 yıl boyunca sürekli harf çekip kelime oluşturmasını beklerseniz bu süre zarfında mutlaka bir çok kelime oluştuğunu görürsünüz.
Nerde kaldı 10 bin yıl,100 bin yıl,1 milyon yıl,1 milyar yıl..! Ağzımızdan bir çırpıda çıkan bu zaman dilimlerinin büyüklüğünü kavramadıkça tekrar söylüyorum tesadüf olgusu kavranamaz.
Hatasız bir kainat mı..? Muhteşem bir tasarım mı..? Buna gerçekten gülünür işte.
Kainat tam bir keşmekeş yuvası o kadar çok hata var ki ortada bir tasarım olmadığı çok net anlaşılabilir Kainat'ta kesinlikle bir düzen yok hayatın her sahası gibi kainat'ta kusursuz bir yapı değil.
Uzaya girmeye bile gerek yok Güneş sistemi başlı başına bunu ispatlıyor yanı başında Venüs gezegeni var fırtınalar,asit yağmurları gezegeni kavuruyor orada yaşama şansı yok.Merkür güneşin dibinde adeta bir kor parçası.Mars'ta muhtemelen eskiden yaşam vardı bugün tamamen ölü bir gezegen diğerleri zaten gaz yumağı 10 tane gezegen içinde tamamen tesadüf eseri güneşe bulunan uzaklığı sebebiyle yaşama olanak sunan bir gezegende yaşıyoruz bunun neresi hatasız,muhteşem bir kainat ben bu mantığı çözemiyorum.
65 milyon yıl önce devasa bir meteor çarptı bu gezegene canlıların %90'ı yok oldu o zamanlar Dini bırak İnsan bile yoktu insanı da bırak Primat yoktu daha Dünya da.
Ondan sonra da irili ufaklı ciddi zararlar veren meteorlar çarptı yarın çarpmayacağının garantisi yok yarın yakınımızda ki bir yıldız da patlama olsa gama ışınları yüzünden göz açıp kapayıncaya dek yok olabiliriz şansa yaşıyoruz.
Dünya da her 100 bin yılda bir Süper volkan patlaması oluyor böyle bir patlama olsa İnsan medeniyetin'in %95'i yok olacak buz çağına gireceğiz nasıl kusursuz bir düzenden bahsedilir anlamak mümkün değil.
Bu saate kadar başlığın mesajlarını baştan sona kadar okudum. Bilgisi dahilinde yorum atan herkese teşekkür ediyorum keza ikk baslarda bilimin Allah ın olmadığını kanitladigini( bunun adı Ateizm) söyleyen Muhteva, sayfalar ilerledikçe ben zaten deistim( deistler dinleri kabul etmeyip yaratıcıya inanırlar) çelişkisini bana hangi bilim adamı açıklayacak merak ediyorum. ( Bilim bunu da çözebilir belki.)
Büyük Patlama Yok mu..! Yeni Bir Denkleme Göre Evrenin Başlangıcı Yok..
http://i0.wp.com/bilimfili.com/wp-content/uploads/2015/02/buyuk-patlama-yok-mu-yeni-bir-denkleme-gore-evrenin-baslangici-yok-bilimfili-com.jpg?resize=750%2C350
Yeni bir kuantum denklemine göre; evrenin bir başlangıcı yok. Bu yeni model; kuantum düzeltme ifadelerinin Einstein ‘ın Genel İzafiyet Teoremine uygulanması ile elde edildi. Model, aynı zamanda karanlık madde ve karanlık enerjiye dair açıklamalar getirebilir.
Genel İzafiyet teoreminin tahminine dayanarak evrenin bir yaşının olduğu ve bu yaşın 13.8 milyar yıl olduğu neredeyse tüm bilimciler tarafından güçlü delillere dayandırılarak kabul görüyor. Evrenin başlangıçta bir tekillik (singularity) ya da sonsuz yoğunlukta bir noktadan genişleyerek, Büyük Patlama ile başladığı düşünülüyor.
Elbette, Büyük Patlama tekilliği, genel göreliliğin matematiğinde direkt olarak ve hatta kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkar. Fakat matematik; yalnızca tekilliğin hemen sonrasında (öncesinde değil) ne olduğunu izah edebilir, dolayısıyla da bilim insanları bu durumu biraz problemli görüyorlar.
Mısır’daki Benha University ve Zewail City of Science and Technology’den Ahmed Farag Ali:
” Büyük Patlama tekilliği fizik kurallarının bu noktada çökmesinden kaynaklı genel göreliliğin en ciddi problemidir ” diyor.
Ali ve Kanada, Alberta’daki University of Lethbridge’den makalenin eş-yazarı Saurya Das Physics Letters B ‘de Büyük Patlama tekilliğini ortadan kaldıran ve evrenin bir başlangıcı ve sonu yoktur diye ifade edilen yeni modellerini içeren makaleyi yayımladılar.
Geçmiş Fikirler Tekrar Gözden Geçirildi
Fizikçiler, kuantum doğrulama ifadelerinin özellikle Büyük Patlama tekilliğini bertaraf etme girişimi olarak uygulanmadığını bilhassa vurguluyorlar. Çalışmaları; fiziğin felsefesine katkılarıyla bilinen teorik fizikçi David Bohm’un düşüncelerine dayanıyor. 1950lerde başlayarak, Bohm; klasik jeodezi ( eğik yüzeyde iki nokta arasındaki en kısa yol) yerini alan kuantum yörüngeleri çalışmalarına imza atmıştır.
Makaleye göre; Ali ve Das bu Bohm yörüngeleri; Hindistan’da Presidency University in Kolkata’daki fizikçi Amal Kumar Raychaudhuri tarafından 1950’lerde geliştirilen denkleme uyguladılar.
Kuantum-düzenli Raychaudhuri denklemini kullanarak, Ali ve Das kuantum-düzenli Friedmann denklemlerini elde ettiler. Bu denklemler evrenin genişleyişi ve evrimini (Büyük Patlama’yı da içererek) genel görelilik bağlamında tanımlıyor. Her ne kadar kuantum kütle çekimi teorisi doğru olmasa da, model kuantum teorisi ve genel görelilikten unsurlar içeriyor. Böyle olsa bile Ali ve Das tam bir kuantum yer çekimi teorisi oluşturulduğunda kullanmayı ümit ederek sonuçlarını saklamaya devam ediyorlar.
Ne Tekillikler Ne de Karanlık Madde
Büyük Patlama tekilliğini öngörmeyen model, dahası “büyük çöküş” tekilliğini de öngörmüyor. Genel Görelilikte, evrenin muhtemel bir sonu; kütle çekimlerinin bir sonucu olarak tekrar küçülmeye başlaması ve “büyük çöküşle” birlikte tekrar sonsuz yoğunluktaki noktaya geri dönmesi olarak tanımlanıyor.
Ali ve Das; Bohm yörüngeleri ve klasik jeodezi arasındaki temel farktan kaynaklı olarak, makalelerinde modellerinin tekilliklerden kaçındığını ifade ediyorlar. Klasik jeodezikler er ya da geç birbirini keser ve kesiştikleri noktalarda tekillikler meydana gelir. Ancak; Bohm yörüngeleri asla birbirlerini kesmez dolayısıyla da denklemlerde tekillikler görünmez.
Kozmolojik ifadelerde, bilimciler kuantum düzeltmelerinin karanlık enerji ihtiyacı olmadan birer kozmolojik sabit terimler ve bir ışıma terimi olarak düşünülebileceğini söylüyorlar. Bu terimler evreni sonlu boyutta tutar ve dolayısıyla da ona sonsuz bir yaş verir. Terimler aynı zamanda da kozmolojik sabit ve evrenin yoğunluğu araştırmalarında yakın tahminler geliştiriyor.
Yeni Kütle Çekim Parçacığı
Fiziksel ifadelerde, model; evreni kuantum akışkanıyla dolu olarak tanımlıyor. Bu akışkan gravitonların (kütle çekim kuvvetine aracılık ettiği varsayılan ağırlıksız parçacıklar) bir bileşimi olabilir. Eğer varsalar, gravitonlar kuantum kütle çekimi teorisinde oldukça önemli bir role sahip olabilirler.
Modele göre evren “kuantum akışkan” ile doludur ve bu akışkanın bileşeni de kütleçekimsel kuvvetin aracı parçacığı olduğu düşünülen ve henüz varlığına dair herhangi bir kanıt bulunamamış “graviton” olabilir.
Modelle ilişkili bir başka makalede Das ve Rajat Bhaduri ile beraberce çalışarak modeli daha da ileri bir boyuta taşıdı. Das ve Bhaduri; gravitonların; evrenin tüm zamanlarındaki bütün sıcaklıklarda Bose-Einstein yoğunlaşması oluşturabileceğini gösterdiler.
Das, başlangıçsız evren modelinin anlatıldığı makale ile bağlantılı başka bir yayında Rajat Bhaduri ile birlikte çalışmaları daha da ileriye götürerek gravitonların evrenin tüm evrelerindeki sıcaklıklarda Bose-Einstein yoğunlaşması oluşturabileceğini gösterdi.
Modelin, Büyük Patlama tekilliğini ortadan kaldırabilme, karanlık madde ve karanlık enerjiye dair açıklama geliştirme potansiyelinin var oluşu; fizikçileri bu yeni modellerini gelecekte daha dikkatli bir şekilde analiz etmelerini planlamaya itiyor. Ekibinin bir sonraki adımı ise; homojen olmayan ve izotropik (eşyönlü) olmayan küçük tedirgemelerin (pertürbasyon) de hesaba katılmasını içeriyor, fakat fizikçiler bu küçük tedirgemelerin sonuçlarda önemli bir değişiklik meydana getirmeyeceğini düşünüyorlar.
Makale Referansı: Ahmed Farag Ali and Saurya Das. “Cosmology from quantum potential.” Physics Letters B. Volume 741, 4 February 2015, Pages 276–279. DOI: 10.1016/j.physletb.2014.12.057.
Kaynak: Lisa Zyga, “No Big Bang? Quantum equation predicts universe has no beginning”, http://phys.org/news/2015-02-big-quantum-equation-universe.html
İleri Düzeyde Detaylı Okuma İçin:
http://arxiv.org/abs/1411.0753
http://arxiv.org/abs/1404.3093v3
Bilim adamları yapmış olduğu çalışmada Hubble gözlemleri sonucu evrnin genişlemiş olduğunu buldu bu durum daha sonra deneylerle desteklendi. Örneğin; “Kozmik mikrodalga arkaplan ışıması (kısaca:Fon ışıması veya fon radyasyonu) 1964 yılında keşfedilen bütün evreni dolduran bir elektromanyetik dalga biçimidir. 2.725 kelvin sıcaklığındaki siyah nesnenin termal ışınımına tekabül eden 160.2 GHz frekansında ve 1.9 mm dalga boyunda olduğu COBE uydusu tarafından havaküre dışında hassas olarak ölçülmüştür. Fon ışıması, evrenin en uzağından yani Büyük Patlama'dan geldiği düşünülen elektromanyetik ışımadır. Bu ışımayı birçok radyo astronom ve fizikçi Büyük Patlama'nın en büyük kanıtı sayarlar.” (wikipedia) (daha fazla bilgi için : http://www.kozmikanafor.com/2015/01/kozmik-mikrodalga-arkaplan-isimasinin-kesfi/)
Genişleyen evren varsa öncesinde tek bir noktaya gitmektedir. O da tekillik… Bugün bilim insanları tekillik konusunda hemfikirlerdir, fakat evrenin genişlemesine ve sonrasına dair farklı teorileri vardır. Evrenin tekillik öncesi ne olduğu bilinmemektedir, varsayımlar olarak;
- Evrenin başka bir evrenin içinde olduğu ancak bu şekilde mevcut evrenin varlığının oluşabileceği.
- Şuan bulunan evrenin pozitif evrenin olduğu bunun tam simetrik negatif bir evrenin dahi olduğu konuları gündeme gelmektedir.
- Hatta biraz daha ileri gidersem evrenin bir illüzyon olduğunu, tüm bu kainatın sadece bir hologram olduğunu da söylüyorlar.
Evrenin tekillikten sonra bu kadar ve nasıl genişlemesi konusu ise, 14 milyardaki bu genişleme, bilimin henüz açıklayamadığı hatta neredeyse ölçemediği karanlık madde ve karanlık enerji dinamiği tarafında devam ettirilmektedir. Evrenin genişlemesinin hızı giderek artmaktadır. Bunun sebebi olarak da DarkMatter sebep olduğu döylenmektedir. Tahminin evrendeki oranı ise % 95 civarında olduğu söylenmektedir.
Teorilerden bahsederken sumersimetri teorisini unuttun. “Supersymmetry (SUSY).” (http://en.wikipedia.org/wiki/Supersymmetry)
Aslınca bugün CERN’de yapılmaya çalışılanda evrenin ilk durumunu modellemek ve maddelerin enerjiden madde halini almasını sağlayan Higgs parçacığını kanıtlamaktı. Ve oradan her şeyin teorisisi vs..
En çok aklıma takılan sorulardan biri de, akıllı bir tasarım olmadan evrendeki tüm olaylar nasıl akıllı bir tasarımın sonucu gibi duruyor?
Teoriler ve bilgiler uzar gider
…..
….
….
Sonuç olarak şunu söylemek gerekir. Bugünün bilimi yeni emekleyen bir çocuk gibidir ve maalesef dogmatik olarak ölçemediğini ret etmektedir. Olabilir dememektedir. Bundan 10.000 yıl sonra bilimin geleceği düzey, belki her şeyi çok daha kolay ve anlaşılabilir olarak anlamamızı sağlayacaktır. Belki de bilim bize kanıt olarak diyecek ki, bugünün bu evrenin oluşması için kesinlikle bir bilgiye, plana ve güce ihtiyaç vardır. Bu da kainatın bir güç tarafından bilinçli bir şekilde yaratıldığına kanıtı olacaktır.
Ayrıca, evrenin dili matematiktir. Her şey analitik ve anlaşılabilir bir biçimde ifade edildiğinde aslında her şeyin planlı programlı bir hal aldığı görülecektir. Evrimsel süreç ise plan ve programın olmadığı temelinde yükselir. Bir örnek verecek olursak evren, döllenmiş insan yumurtasının ölene kadar olan gelişim ve değişim sürecindeki gibi bir süreçten geçiyor olamaz mı, yaşam ömrü milyarlarca yıl olan…
Önceki mesajımda, benim olasılık olarak vermeye çalıştığım örneğin temel gayesi, ister bing bang de ister ne dersen de o süreçten itibaren bugünün evrenindeki yaşamın oluşmasının matematiksel bir olasıkıkla açıklamak imkansız. Bu da bilimsel bir görüş olmaktan uzaklaşıyor. Sadece sanrılar..
Peki şöyle bir şey söylesem. Ben Dünya dışı yaşamam inanan biriyim. Velev ki Dünya’dan 1 milyar ışıkyılı uzaklığındaki bir gezegenden farklı bir akıllı canlılar ile tanıştık. Akıllı canlıların formu insan gibi değil hatta karbon temelli de yaşam formları yok (sosyal evrimle açıklamaya çalışma karbon temelli canlı grubu değiller) ve inançları var. İnançlarına bakınca bizim inanç sistemini temel alan, yani İslamın farklı bir versiyonu olarak karşımıza çıkıyor, düşünelim. Bu durumda biz İnsanlık bu konuyu nasıl değerlendirmemiz gerekecek? Şöyle bir soru insanlık sormaz mı? Nasıl oluyor da evrenin bir diğer köşesinde aynı inanç sistemi var olabiliyor? Bu da aynı inanç sisteminin sebebinin kaynağı da aynı yaratıcıya götürmez mi?
O zaman bu evrim teorisini nereye koyacaksın.
Bu olasılıksız gibi gelmesin en azından evrimin olasılığından daha olası durmuyor mu?
@cagdasdeniz4242
"Bilim" sadece "Nasıl" sorusunun cevabını verir, "Neden" ve "Niçin" sorununa cevap verecek yer sadece "Felsefe" ve "Din"dir.
Dostum söylediklerinin çoğuna katılmakla birlikte birşeyi düzeltmek isterim
ister big bang ister evrim teorisi kabul edilsin Allah in varlığı gerçeğini degistirmez
insanın nasıl yaratildigindan çok neden yaratıldığı önemli
Bilim saygı duyulasi bi gerçeklik ve önemli bir olgudur. Fakat bilimin yaratıcıyı yok saymasına ve bunu ispatladığını söylüyor olmak için kesin ispat gerekmektedir. Öyle ki bilimin evrensel bulguları da insanlar tarafından yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Insani olduğu her yerde hata ve çarpıtma olma olasılığı da yüksektir. Yani evrenin ilk oluşum şekli ve ilk oluşum zamanı hakkında hiç bir somut bilgi yokken bu oluşumu Big - bang ve tarzı durumlara bağlamak biraz sallamasyon bilgiler oluyor. Big- Bang in olduğunu varsayarak konuşmak gerekirse; big- bang in oluşması için gereken koşullar, Big - Bang oluşmadan önceki evren nasıl meydana gelmiştir? Bir ürünün oluşması için onu oluşturan bir başka ürünün( hammadde) olması gerekir. Ortada bir şey yokken, herhangi bir ürün olusturamazsin. Yani yok olan bir şeyden var oldugunu iddia ettiğin bir şey oluşturamazsın. Demek ki Big- Bang den önce de evren vardı ve bu evrenin de bir oluşum şekli olmalı. Bilim ancak olan şeyden ortaya çıkan sonuçları insanlara sunabilir. Olmayan bir şeyin nasıl oluştuğunu bilim ispatlayamayacaği için bilimin de belli bir sınırı vardır. Bilimin sınırının dışında oluşan ve adına yaratılış dediğimiz olgunun gerçek olmadığını söylemek bir nevi işin kolayina kaçmaktır. Ateistlerin veya deistlerin bilim üzerinden inkar girişimleri zaten Kuran- ı Kerim de bir çok ayette söylenmiştir. Bundan 1400 yıl önce indirilen bir kitabın günümüzde oluşması muhtemel bu sapkınlıkları söylüyor olması bu kitabı bilimin de çok üstünde bir gerçek haline getirmektedir. Bunu görmemek , kabul etmemek mümkün olmamakla beraber hâlâ aksini iddia etmek bir çeşit kalplerin muhurlenmesi olayıdır.
Çağdaş DENİZ
09.05.2015, 16:11
Bilim saygı duyulasi bi gerçeklik ve önemli bir olgudur. Fakat bilimin yaratıcıyı yok saymasına ve bunu ispatladığını söylüyor olmak için kesin ispat gerekmektedir. Öyle ki bilimin evrensel bulguları da insanlar tarafından yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Insani olduğu her yerde hata ve çarpıtma olma olasılığı da yüksektir. Yani evrenin ilk oluşum şekli ve ilk oluşum zamanı hakkında hiç bir somut bilgi yokken bu oluşumu Big - bang ve tarzı durumlara bağlamak biraz sallamasyon bilgiler oluyor. Big- Bang in olduğunu varsayarak konuşmak gerekirse; big- bang in oluşması için gereken koşullar, Big - Bang oluşmadan önceki evren nasıl meydana gelmiştir? Bir ürünün oluşması için onu oluşturan bir başka ürünün( hammadde) olması gerekir. Ortada bir şey yokken, herhangi bir ürün olusturamazsin. Yani yok olan bir şeyden var oldugunu iddia ettiğin bir şey oluşturamazsın. Demek ki Big- Bang den önce de evren vardı ve bu evrenin de bir oluşum şekli olmalı. Bilim ancak olan şeyden ortaya çıkan sonuçları insanlara sunabilir. Olmayan bir şeyin nasıl oluştuğunu bilim ispatlayamayacaği için bilimin de belli bir sınırı vardır. Bilimin sınırının dışında oluşan ve adına yaratılış dediğimiz olgunun gerçek olmadığını söylemek bir nevi işin kolayina kaçmaktır. Ateistlerin veya deistlerin bilim üzerinden inkar girişimleri zaten Kuran- ı Kerim de bir çok ayette söylenmiştir. Bundan 1400 yıl önce indirilen bir kitabın günümüzde oluşması muhtemel bu sapkınlıkları söylüyor olması bu kitabı bilimin de çok üstünde bir gerçek haline getirmektedir. Bunu görmemek , kabul etmemek mümkün olmamakla beraber hâlâ aksini iddia etmek bir çeşit kalplerin muhurlenmesi olayıdır.
Bir de şu var
youtubede bir videoda vardı hoşuma gitti
bir şeyin var oldugunu ispatlamak için örneğin bir çantada elma var dersek o elmayı çantadan dışarı çıkarmak yeterlidir ancak bir çantada elma yok dersek bu çantanın tüm her yerini didik didik etmemiz gerekir ve çantada elmanın yok olduğunu o çantanın her yerini didik didik etmeden soyleyemeyiz
burdan hareketle bir kimse eğer Allah in yok olduğunu söylüyorsa tüm evreni didik didik edip Allah i bulamaması gerekir bu arama dünyadaki okyanusun altındaki kum tanelerinden tüm gezegen ve galaksilere kadar kişinin arama yapması gerekir
Bu yüzden Allah yoktur diyenlerin mantıksal bir açıklaması yoktur
Bir de şu var
youtubede bir videoda vardı hoşuma gitti
bir şeyin var oldugunu ispatlamak için örneğin bir çantada elma var dersek o elmayı çantadan dışarı çıkarmak yeterlidir ancak bir çantada elma yok dersek bu çantanın tüm her yerini didik didik etmemiz gerekir ve çantada elmanın yok olduğunu o çantanın her yerini didik didik etmeden soyleyemeyiz
burdan hareketle bir kimse eğer Allah in yok olduğunu söylüyorsa tüm evreni didik didik edip Allah i bulamaması gerekir bu arama dünyadaki okyanusun altındaki kum tanelerinden tüm gezegen ve galaksilere kadar kişinin arama yapması gerekir
Bu yüzden Allah yoktur diyenlerin mantıksal bir açıklaması yoktur
Ateist forumlarına göz gezdiriseniz onlar göre bir şeyin yok olduğunu söylemek ispat gerektirmez. Ama var olan bir şeyi bulmak ispat gerektirir.Onlara göre Bunun da şöyle bir dayanağı var. Tanrı nasıl yoktan var oluyor da , evren yoktan var olmuyor? O zaman evren Tanrı dır.
Şimdi burada söyle bir çelişki var. Bir şeyin yoktan var olduğunu kabul ediyorlar ve kesinlikle evrene Allah rolü biçip kendi kendine oluştuğunu kabul ediyorlar. Peki , eğer evren kendiliğinden oluşmuş ( big bang veya türevleri) ise ve bunu savunuyorlarsa kendileri de bir Tanrı ya inanmış olmuyorlar mı? O zaman aslında Allah ın var olduğunu da kabul etmiş olmuyorlar mı?
Ateist forumlarına göz gezdiriseniz onlar göre bir şeyin yok olduğunu söylemek ispat gerektirmez. Ama var olan bir şeyi bulmak ispat gerektirir.Onlara göre Bunun da şöyle bir dayanağı var. Tanrı nasıl yoktan var oluyor da , evren yoktan var olmuyor? O zaman evren Tanrı dır.
Şimdi burada söyle bir çelişki var. Bir şeyin yoktan var olduğunu kabul ediyorlar ve kesinlikle evrene Allah rolü biçip kendi kendine oluştuğunu kabul ediyorlar. Peki , eğer evren kendiliğinden oluşmuş ( big bang veya türevleri) ise ve bunu savunuyorlarsa kendileri de bir Tanrı ya inanmış olmuyorlar mı? O zaman aslında Allah ın var olduğunu da kabul etmiş olmuyorlar mı?
Doğru bir tespit. İlk ateist inançlar zaten o şekildeydi. Evrenin ezeli olduğuna inanıyorlardı. Yani bir anlamda evreni Tanrı olarak görmek demek. Ama daha sonra bilimin gelişmesi ile bir gün evrenin sonunun geleceği tüm bilim çevrelerince kabul edilince, işin rengi değişti, Çünkü ezeli olan bir şeyin sonu olamazdı.
Atesitler açısından bing bang sıkıntılı bir hal aldı. Evrene ezeli demişlerdi. Bilim, Bing bang yani büyük patlama ile evreninin ezeli olmadığını ortaya koymuş ve genişleyen evrenin sonunun geleceği de kabul ediliyor.
Ne tesadüf ki 1400 sene önce Arabistan çölünde yaşayan biri büyük patlamayı, evrenin genişlediğini ve bir sonu olduğuna dair o dönemin bilim koşullarında bunları söyleyebilmiştir. Bunlar hepsi tesadüf!
Yok olan bir şey hiçlikten varolup yokluk içinde genişleyemez,genişlemesi için daha önceden varolan bir alana ihtiyaç duyar bu da sürekli genişlemekte olan evrenin varolmadan önce pek çok evrenin varolduğunu ispatlar.
Çünkü evren sınırını göremediğimiz bir alan içinde genişliyor bu alan nasıl varoldu..? Muhtemelen bizim Evren dediğimiz Galaksi topluluğu gibi binlerce belkide milyonlarca Evren var.Tek bir Big Bang olduğu varsayımları günümüzde geçerliliğini yitirmeye başlamıştır.
Bu gece yorumlarınıza tafsilatlı cevap vereceğim vaktim yok şuan da..
Bilimsel donelerle konuşuyor iken " muhtemelen varolmadan önce evrenin içinde binlerce evren vardı" gibi olasılık içeren konuşmalara döndük. Big-bang veya türevi patlamalardan önce evrenin nasıl oluştuğu hakkında bilgiler zaten hep olasılık üzerine kurgulanacaktır. Çünkü bilim bunu açıklayamaz , çünkü bilimin de ulaşamayacağı ve gücünün yetmeyeceği konular vardır. Benim söylemek istediğim mevzu aslında ateist ve deistlerin de taptıkları bir Tanrı kabullendikleri bir din vardır. Bu insan fıtratından kaynaklanan doğal bir durumdur. Onların tanrısı kendiliğinden oluştuğunu düşündükleri her neyse odur. Dinleri de inkar etmelerine sebebiyet veren bilimdir. Yani aslında ateistliğin ruhuna aykırı bir düşünce içerisinde olmakla beraber çoğu ateist içten içten Allah inancını barındırmakta fakat bunu beyinlerine ve din gibi kabul ettikleri bilime kabul ettiremedikleri için inanmıyor gibi görünmektedirler. Inandiklari şey bir öküz veya Güneş veya evren veya uzay boşluğu bile olabilir ama kesinlikle bir şeye inanıyorlar.
İlker Yazıcıoğlu
09.05.2015, 23:44
En dayanamadığım şey,bir insanın ,farklı düşünüyor diye başka bir insanı aşağılık kelimelerle itham etmesidir.
Burada karşı görüşlü de olsa ,birbirlerine karşı cevap veren yukarıdaki arkadaşları tenzih ederim.
O arkadaş kendini biliyor.İlgili mesajlar silinmiştir.
Bilimsel donelerle konuşuyor iken " muhtemelen varolmadan önce evrenin içinde binlerce evren vardı" gibi olasılık içeren konuşmalara döndük. Big-bang veya türevi patlamalardan önce evrenin nasıl oluştuğu hakkında bilgiler zaten hep olasılık üzerine kurgulanacaktır. Çünkü bilim bunu açıklayamaz , çünkü bilimin de ulaşamayacağı ve gücünün yetmeyeceği konular vardır. Benim söylemek istediğim mevzu aslında ateist ve deistlerin de taptıkları bir Tanrı kabullendikleri bir din vardır. Bu insan fıtratından kaynaklanan doğal bir durumdur. Onların tanrısı kendiliğinden oluştuğunu düşündükleri her neyse odur. Dinleri de inkar etmelerine sebebiyet veren bilimdir. Yani aslında ateistliğin ruhuna aykırı bir düşünce içerisinde olmakla beraber çoğu ateist içten içten Allah inancını barındırmakta fakat bunu beyinlerine ve din gibi kabul ettikleri bilime kabul ettiremedikleri için inanmıyor gibi görünmektedirler. Inandiklari şey bir öküz veya Güneş veya evren veya uzay boşluğu bile olabilir ama kesinlikle bir şeye inanıyorlar.
Bilimsel donelerle konuşuyorduk öylemi :)
clchsl hariç 3 sayfadır Bilimsel bir done kullanan göremedim ben.Bilimin açıklayamayacağı şeyler olduğunu söylemek en başta Bilim dışı bir iddia'dır.
Bir takım şeylere ulaşılamayacağı gücümüzün yetmeyeceği iddiası dogmatik bir düşüncedir Bilimde buna yer yoktur.
Yanılıyorsunuz Bilim herşeyi açıklar sadece bazı şeyleri açıklaması zaman alabilir..
Olasılık değil söylediğim Evrenin derinliklerini gözlemleyen teleskoplar başka bir Big Bang patlamasın dan kalma fiziksel kalıntıları tesbit etti zaten..
100 yıl önce Bilim Dünyanın güneş etrafında döndüğünü açıklayınca Din adamları bunun şeytan işi bir uydurma olduğunu bütün gök cisimlerinin Dünyanın etrafında döndüğünü ve Bilimin bunları bilmeye gücünün yetmeyeceğini iddia ediyordu.
Bugün Güneşi geride bırakıp milyarlarca güneşin oluşturduğu milyarlarca Galaksiyi keşfettik Dini çevrelerin iddiaları havada kaldı bütün gök cisimlerinin Dünyanın etrafında dönmesini bırak Dünyanın Galaksimiz içinde esamesi bile okunmayan önemsiz bir toz zerreciği olduğunu gördük.
Bugün bu iddialar da bulunan sizler bundan onlarca yıl sonra eğer hayatta olursanız yeni keşifleri gördükçe acaba aynı tavrı sürdürecekmisiniz :)
Binlerce Evren olduğu tesbit edilirse tepkiniz ne olacak yahut Evrenin başlangıcı olmadığı tesbit edilirse ne diyeceksiniz..?
O yüzden bugünden böyle iddialı açıklamalar yapmayın bence çünkü yaşınız daha genç bunları görmeniz gayet mümkün..
İnsan fıtratı(doğası) gereği Ateist doğar. Hiç bir Tanrı inancı yoktur doğduğunda, ailesi onu kendi inandığı inanç ile büyütür ve kendi inanacını ona dayatır.
6-7 yaşların da düşünüp muhakeme etme yetileri henüz yokken kendisine dayatılan Dini kabul etmek zorunda kalır.
Aslında buda insan haklarına aykırı bir durum bir bireye iradesine hakim olacağı 16-17 yaşlarından önce hiç bir inanç empoze edilmemeli bu konuda özgür olmalı..
16 yaşından sonra aklını kullanarak isterse bir Dini seçer, istemezse Ateist yahut Agnostik olur bu onun bireysel tercihi olmalı..
Ülkemiz de Din konusu küçük yaşlarda beynimize öyle bir şekilde işleniyor ki bazı insanlar sizin gibi Ateist ve Deistlerin de bir Dini olduğunu daha doğrusu olmak zorunda olduğunu iddia edebiliyor :)
Ateistlerin içten içe bir Allah inancı taşıdığını iddia etmeniz öyle inanmak istemenizden kaynaklı bir düşünce.
Ben sanal ortam da Müslümanların içten içeyide geçip dışa vurulmuş Allah hakkında ki şüphelerine çok rastlıyorum peki her insanın doğuştan bir inancı olması gerektiğini iddia eden sizin bu insanlar hakkında düşüncesi ne..?
Şeytan kandırıyor,Nefsine uyuyorlar tarzı klasik açıklamalar dışında buna verebileceğiniz Bilimsel bir cevap var mı..? Şeytan gerçekten olsaydı sanırım bütün herşeyin kendisine yüklenmesi yüzünden contaları yakıp isyan ederdi :)
Her haltı yedikten sonra suçu görünmeyen hayali kahramanların üzerine yüklemek insanları rahatlatıyor olmalı psikolojik bir konu..
Ateistler inanmaz bilmek ister ve öğrenir.İnanmak tabudur görmediğin şeylerin varolduğuna kendini ikna etme çabasıdır.
Diğer mesajında konunun sayfalarını geriye kadar okuduğunu ve benim önce Müslüman daha sonra Deist ve en sonunda Ateist olduğumu söyleyerek bunun bir çelişki olduğunu söylemişsiniz.
Eğer tüm sayfaları okuduysanız buna defalarca cevap verdiğimi de görebilirdiniz.
Burada nasıl bir çelişki olduğunu açıklamanızı beklerdim şahsen çünkü bir insan Deist yahut Ateist olmak için 10 yıl beklemez karar verdiyse bir günde olur.
Bende pek çok Ateist gibi ilk önce Deist olup Dinleri reddettim daha sonra bir kaç aylık kısa bir dönem içinde Tanrı kavramının da havada kaldığını görüp Ateist olmaya karar verdim.
Burada çelişki nerede..? Benim Deist ve ardından Ateist olmam bu siteye üye olduktan sonra ki döneme denk geldi diye bu çelişki mi oluyor..?
Bu siteye üye olmadan öncede bu kararları vermiş olabilirdim o zaman da geçmişi mi araştırıp Ateist olmaya karar verdiğim zamanın çelişki barındırdığını mı iddia edecektiniz..?
Dikkat ediyorum sadece siz değil bir kaç kişi yazdığım yorumlara cevap vermek yerine geçmişe yolculuk yapıp bu konuyu gündeme getirerek yazdığım yorumlara bu şekilde kontra geliştirmeye çalışıyor bu şık bir tavır değil..
Verdiğim çelişkili ayetlere yahut diğer bilgilere bu şekilde karşılık verme gereği duymayın ben böyle düşünmüyorum demek yeterlidir ben burada "Ahaha bak cevap veremedi" moduna girecek değilim ki bunu hiç yapmadım tasvip etmem ayrıca bu tutumu..
Ben kendim ile alakali bilimsel konuştuğumu iddia etmedim seninle alakalı bir iddia idi o. Açıklama yaparken muhtemelen kelimesi kullanır ise bu olasılık anlamına gelir ki bilimde olasılığa yer yoktur. Ben uzay bilimi hakkında cahilim. O konuda seninle aşık atamam. Fakat yüzlerce ateist tanıdım ve hepsi de birşeylere inanırlardı. Insanın doğuştan ateist doğduğu ise bir zırva. Dini kabul etme olayı tabi ki sosyal ve kültürel unsurlarla şekilleniyor fakat her insan inanç duygusuyla doğar. Psikoloji konusunda en az senin kadar iddialı olabilirim çünkü isim bu. Yani din sosyal ve kültürel duruma göre şekillenir fakat inanç doğuştan gelen bir yaratılış olgusudur.
Soruma hala cevap ala bilmiş değilim ben yalnız. Eğer evren sonsuz ve sınırsız ise ; kendi kendine oluşmuş ve içinde yeni evren ler oluşturabilecek gucte ise Sözlükteki Tanrı anlamının karşılığı değil midir? O zaman ateistlerin tanrısı Evren, dini de bilim olmuyor mu?
Belden aşağı vurma hiç tarzı değildir. Fakat takıldığınız sitelerde sizin gibi insanlar yüzünden aklınız karışmış ve ateistliği tercih etmişsiniz. Yargılayamam sadece dininin emrettiği gibi hidayete çağırır sizin için dua edebilirim. Ne de olsa herkesin yaptığı kendine. Ve cehenneme odun da gerekiyor .( Cehennemde ateş olduğu için ateş en iyi odunla yanar. Bu da bilimsel bir açıklama olsun.) :)
Bir de şu var
youtubede bir videoda vardı hoşuma gitti
bir şeyin var oldugunu ispatlamak için örneğin bir çantada elma var dersek o elmayı çantadan dışarı çıkarmak yeterlidir ancak bir çantada elma yok dersek bu çantanın tüm her yerini didik didik etmemiz gerekir ve çantada elmanın yok olduğunu o çantanın her yerini didik didik etmeden soyleyemeyiz
burdan hareketle bir kimse eğer Allah in yok olduğunu söylüyorsa tüm evreni didik didik edip Allah i bulamaması gerekir bu arama dünyadaki okyanusun altındaki kum tanelerinden tüm gezegen ve galaksilere kadar kişinin arama yapması gerekir
Bu yüzden Allah yoktur diyenlerin mantıksal bir açıklaması yoktur
:)
O zaman varolan elmayı çıkartın bir zahmet derler adama.
İnanılmaz bir mantık hatası yapılmış o yüzden her ne kadar daha uzun bir cevap vermeyi gerektirmese de tutarsızlığı ortaya koymak adına kısa bir açıklama yapalım.
Allahı aramak için her taşın altına bakmamız gerektiğini söylüyorsanız burada ki en büyük hata Elma'ya bir yaratıcı vasfı yüklenmediğini unutmuş olmaktır :)
Evet Tanrı denilen kavram bir yaratma unsuru barındırmayan Elma olsaydı Kainatın her noktasını didik,didk aramadan onun varolmadığını iddia edemezdik..
Lakin kendisine yaratma sıfatını yüklediğiniz Allahın olup olmadığına dair kainatı araştırdığımız da yaratma vasfının olmadığını görüyoruz.
Bütün herşey insanlar,hayvanlar,yıldızlar,gezegenler evrim geçirerek fiziksel değişim yaşıyor.
Bugün vücudumuzu oluşturan atomların yıldızların merkezinde üretildiğini dolayısıyla hepimizin geçmişinin yıldızlara dayandığını biliyoruz.
İnsanın 7 bin yıl önce cennet bahçesinde insan olarak yaratılmadığını görüyoruz memeli bir primat türü olduğunu ve günümüzde ki halini milyonlarca yıllık evrim sonucu aldığını sürekli fiziksel değişim yaşadığını dolayısıyla ortada bir yaratma değil zamana yayılan evrilme süreci olduğunu görüyoruz.
Bunu da milyonlarca delil ile tıpkı yer çekimi gibi kesin şekilde ispatlayıp kuşkuya yer bırakmıyoruz :)
Burada bu acı gerçekleri görmezden gelip Yaratıcıyı Evrenin her bucağını gezerek aramalısınız demenin en son kullandığınız cümlede olduğu gibi mantıksal bir açıklaması yoktur.
Ben kendim ile alakali bilimsel konuştuğumu iddia etmedim seninle alakalı bir iddia idi o. Açıklama yaparken muhtemelen kelimesi kullanır ise bu olasılık anlamına gelir ki bilimde olasılığa yer yoktur. Ben uzay bilimi hakkında cahilim. O konuda seninle aşık atamam. Fakat yüzlerce ateist tanıdım ve hepsi de birşeylere inanırlardı. Insanın doğuştan ateist doğduğu ise bir zırva. Dini kabul etme olayı tabi ki sosyal ve kültürel unsurlarla şekilleniyor fakat her insan inanç duygusuyla doğar. Psikoloji konusunda en az senin kadar iddialı olabilirim çünkü isim bu. Yani din sosyal ve kültürel duruma göre şekillenir fakat inanç doğuştan gelen bir yaratılış olgusudur.
Soruma hala cevap ala bilmiş değilim ben yalnız. Eğer evren sonsuz ve sınırsız ise ; kendi kendine oluşmuş ve içinde yeni evren ler oluşturabilecek gucte ise Sözlükteki Tanrı anlamının karşılığı değil midir? O zaman ateistlerin tanrısı Evren, dini de bilim olmuyor mu?
Belden aşağı vurma hiç tarzı değildir. Fakat takıldığınız sitelerde sizin gibi insanlar yüzünden aklınız karışmış ve ateistliği tercih etmişsiniz. Yargılayamam sadece dininin emrettiği gibi hidayete çağırır sizin için dua edebilirim. Ne de olsa herkesin yaptığı kendine. Ve cehenneme odun da gerekiyor .( Cehennemde ateş olduğu için ateş en iyi odunla yanar. Bu da bilimsel bir açıklama olsun.) :)
Hayır değildir çünkü Evrende ki bu oluşumlar bilinçli olarak olmuyor evrimin yönü belirsizdir tesadüflere dayanır onu kontrol eden bir güç yoktur yani ortada bir bilinç yoktur dolayısıyla Evrenin Tanrı olduğunu iddia etmek yanlış bir görüştür.
Bu konuda Evrim başlığın da daha detaylı paylaşımlar yaparım mesela Balinalar daha önce bir kara hayvanı ondan daha öncede başka bir balıktı.
Normal de çoğu hayvan balıktan kara hayvanına geçtikten sonra tekrar geriye evrim geçirip balık olmaz.
Bu tip binlerce örnekle Evrimi kontrol eden bir bilinç olmadığını tamamen doğada ki değişimlere adapte olmak için yönü belirsiz bir şekilde ilerlediğini görüyoruz.
Atlamışım yahu ben 13 yaşından beri sorguluyorum internet ile 15 yaşında tanıştım sorgulamama o siteler sebep olmadı karar verirken de onları baz almadım zaten benim sorguladığım ilk dönemler yani 16 yaşlarına kadar o tip siteler yoktu.
Ateist olmaya karar vermek bir gün sürer ama sorgulayıp o sürece gelmek onlarca yıl alabilir ikisi farklı şeyler.
Çelişkili ayetler konusuna gelirsek Kuran-ı çok iyi bildiğini iddia eden bir insan Kuran-ın ilk sayfasından son sayfasına kadar bir anlam bütünlüğü içerisinde indirildiğini, bu indirmenin hemen olmadığını ve 22 yıl sürdüğünü, o dönemdeki şartlara ve duruma göre ayetlerin indirildiğini bilmesi gerekiyor. Çelişkinin olduğunu iddia ettiğiniz ayetlerin hangi şartlarda ve Niçin indirildiğini bilmeden konuşmak ve yorumlamak olmaz. Ayrıca tanıdığım bütün ateistler Kuran-ı benden iyi bilmelerine rağmen anlatılmak isteneni yine " bilim " üzerinden işlerine geldiği yorumluyorlar.
Bilimde tesadüf olur mu yahu? Bilim gerçeği bulmak ve insanlara sunmak ile görevlidir. "Ben bunu buldum ama tesadufi olarak gerçekleşti " iddiasi bilime yakışmaz. Eğer tesadufi oluşmus ve evrim sürekli devam ediyor olsaydı ,benden 2000 yıl önce yaşayan insanların fiziksel olarak bana hiç bir şekilde benzememeleri gerekmekteydi. Ya da benden 100 yıl sonra benden alakasız farklı yaratıkların yaşaması gerekiyor. Insanda meydana gelen boy , kilo gibi fiziksel farklıliklardan evrimin devam ediyor olduğunu iddia etmek saçmalık.
Bilim adamları yapmış olduğu çalışmada Hubble gözlemleri sonucu evrnin genişlemiş olduğunu buldu bu durum daha sonra deneylerle desteklendi. Örneğin; “Kozmik mikrodalga arkaplan ışıması (kısaca:Fon ışıması veya fon radyasyonu) 1964 yılında keşfedilen bütün evreni dolduran bir elektromanyetik dalga biçimidir. 2.725 kelvin sıcaklığındaki siyah nesnenin termal ışınımına tekabül eden 160.2 GHz frekansında ve 1.9 mm dalga boyunda olduğu COBE uydusu tarafından havaküre dışında hassas olarak ölçülmüştür. Fon ışıması, evrenin en uzağından yani Büyük Patlama'dan geldiği düşünülen elektromanyetik ışımadır. Bu ışımayı birçok radyo astronom ve fizikçi Büyük Patlama'nın en büyük kanıtı sayarlar.” (wikipedia) (daha fazla bilgi için : http://www.kozmikanafor.com/2015/01/kozmik-mikrodalga-arkaplan-isimasinin-kesfi/)
Genişleyen evren varsa öncesinde tek bir noktaya gitmektedir. O da tekillik… Bugün bilim insanları tekillik konusunda hemfikirlerdir, fakat evrenin genişlemesine ve sonrasına dair farklı teorileri vardır. Evrenin tekillik öncesi ne olduğu bilinmemektedir, varsayımlar olarak;
- Evrenin başka bir evrenin içinde olduğu ancak bu şekilde mevcut evrenin varlığının oluşabileceği.
- Şuan bulunan evrenin pozitif evrenin olduğu bunun tam simetrik negatif bir evrenin dahi olduğu konuları gündeme gelmektedir.
- Hatta biraz daha ileri gidersem evrenin bir illüzyon olduğunu, tüm bu kainatın sadece bir hologram olduğunu da söylüyorlar.
Evrenin tekillikten sonra bu kadar ve nasıl genişlemesi konusu ise, 14 milyardaki bu genişleme, bilimin henüz açıklayamadığı hatta neredeyse ölçemediği karanlık madde ve karanlık enerji dinamiği tarafında devam ettirilmektedir. Evrenin genişlemesinin hızı giderek artmaktadır. Bunun sebebi olarak da DarkMatter sebep olduğu döylenmektedir. Tahminin evrendeki oranı ise % 95 civarında olduğu söylenmektedir.
Teorilerden bahsederken sumersimetri teorisini unuttun. “Supersymmetry (SUSY).” (http://en.wikipedia.org/wiki/Supersymmetry)
Aslınca bugün CERN’de yapılmaya çalışılanda evrenin ilk durumunu modellemek ve maddelerin enerjiden madde halini almasını sağlayan Higgs parçacığını kanıtlamaktı. Ve oradan her şeyin teorisisi vs..
En çok aklıma takılan sorulardan biri de, akıllı bir tasarım olmadan evrendeki tüm olaylar nasıl akıllı bir tasarımın sonucu gibi duruyor?
Teoriler ve bilgiler uzar gider
…..
….
….
Sonuç olarak şunu söylemek gerekir. Bugünün bilimi yeni emekleyen bir çocuk gibidir ve maalesef dogmatik olarak ölçemediğini ret etmektedir. Olabilir dememektedir. Bundan 10.000 yıl sonra bilimin geleceği düzey, belki her şeyi çok daha kolay ve anlaşılabilir olarak anlamamızı sağlayacaktır. Belki de bilim bize kanıt olarak diyecek ki, bugünün bu evrenin oluşması için kesinlikle bir bilgiye, plana ve güce ihtiyaç vardır. Bu da kainatın bir güç tarafından bilinçli bir şekilde yaratıldığına kanıtı olacaktır.
Ayrıca, evrenin dili matematiktir. Her şey analitik ve anlaşılabilir bir biçimde ifade edildiğinde aslında her şeyin planlı programlı bir hal aldığı görülecektir. Evrimsel süreç ise plan ve programın olmadığı temelinde yükselir. Bir örnek verecek olursak evren, döllenmiş insan yumurtasının ölene kadar olan gelişim ve değişim sürecindeki gibi bir süreçten geçiyor olamaz mı, yaşam ömrü milyarlarca yıl olan…
Önceki mesajımda, benim olasılık olarak vermeye çalıştığım örneğin temel gayesi, ister bing bang de ister ne dersen de o süreçten itibaren bugünün evrenindeki yaşamın oluşmasının matematiksel bir olasıkıkla açıklamak imkansız. Bu da bilimsel bir görüş olmaktan uzaklaşıyor. Sadece sanrılar..
Peki şöyle bir şey söylesem. Ben Dünya dışı yaşamam inanan biriyim. Velev ki Dünya’dan 1 milyar ışıkyılı uzaklığındaki bir gezegenden farklı bir akıllı canlılar ile tanıştık. Akıllı canlıların formu insan gibi değil hatta karbon temelli de yaşam formları yok (sosyal evrimle açıklamaya çalışma karbon temelli canlı grubu değiller) ve inançları var. İnançlarına bakınca bizim inanç sistemini temel alan, yani İslamın farklı bir versiyonu olarak karşımıza çıkıyor, düşünelim. Bu durumda biz İnsanlık bu konuyu nasıl değerlendirmemiz gerekecek? Şöyle bir soru insanlık sormaz mı? Nasıl oluyor da evrenin bir diğer köşesinde aynı inanç sistemi var olabiliyor? Bu da aynı inanç sisteminin sebebinin kaynağı da aynı yaratıcıya götürmez mi?
O zaman bu evrim teorisini nereye koyacaksın.
Bu olasılıksız gibi gelmesin en azından evrimin olasılığından daha olası durmuyor mu?
Hele şükür Bilimsel veri kullanan birisi denk geldi :)
Ben Big Bang teorisinin Evren'in genişlemesi galaksilerin,yıldızların birbirlerinden uzaklaşmasına dair tesbitlerine kesinlikle katılıyorum zaten bu kesinlik kazanmış delilere dayanır kabul etmemek için dogmatik bakmak gerekiyor.
Benim kastettiğim Big Bang teorisin'in sadece mevcut evrenin olduğunu ve onunda yokluktan yani tekillikten varolduğunu iddia etmesiyle alakalı.
Bu konuda bir çok teori var yukarıda bu konu hakkında Bilim adamların'ın yaptığı çalışmaya dair bir makale paylaştım onu okumanızı tavsiye ederim.
Evrenin bir noktadan başlayıp genişleyebilmesi için mevcut bir alan olması gerekiyor yoksa hiçlikten varolan birşey hiçlik içinde genişleyemez.
Çünkü hiç bir şeyin olmadığı bir yerde maddelerin genişlemesi için boş bir alan olması da beklenmez..
Burada Evren neyin içinde genişliyor sorusu gelir.
Bu sebeple Big Bang patlaması gibi milyonlarca patlama ve sürekli devam eden varolup içe çökerek yok olan evrenler olabilir.
Biz gözlemleyebildiğimiz Evren'e bakarak ötesi hakkında kesin fikir yürütemeyiz görmediğimiz alanda milyonlarca evren(Evrenden kasıt bir araya toplanmış milyonlarca Galaksi kümesi) olabilir tıpkı ilk önce milyonlarca yıldızı tesbit edip ardından Galaksileri tesbit ettiğimiz gibi yarın içinde milyarlarca Galaksi barındıran milyonlarca Evren tesbit edebiliriz.
Eğer bu tesbit edilirse Evrenin sürekli devir daim edip başlangıcı olmayan bir yapıya sahip olduğunu görebiliriz.
Mesela Cyclig(döngüsel) Evren modeline göre evren sınırsız bir genişleme ve soğuma evreleri geçirmektedir.
Bizim Big Bang dediğimiz patlama ise bu evrelerin en sonuncusudur yine bu modele göre bizim Evren dediğimiz oluşum Kainatın yalnızca minik bir bölümünü oluşturuyor.
Milyonlarca Big Bang birbirini takip ediyor ve bir başlangıcı yok..
Cyclig Teorisini Stephen Hawking ve bir çok kozmoloji uzmanıyla beraber çalışan Neil Turok ortaya koymuştur.(http://en.wikipedia.org/wiki/Cyclic_model)
Hatta Stephen Hawking ile Karadelikler konusun da iddia'ye girdiklerinde bu iddia'yı Neil Turok kazanıyor yine aynı şekilde Turok ortaya koyduğu bu evren modelin'in Uydu ile gözlemlenebileceğine dair Hawking ile iddiaya girmiş :)
Neil Turok'un "Patlayan Neydi" adlı seminerine dair bilgi;
http://pirsa.org/08030033/
Son paragrafınız da başka bir uzaylı ırkı ile karşılaşırsak ve bize benzer inançları olursa bunun hakkında ne düşünmeliyiz diyorsunuz.
Bende Uzaylılara inanan birisi olarak onları henüz bulamadığımız halde milyonlarca medeniyet ve çoğunun inançları olduğunu düşünüyorum :)
Çünkü bu canlılar da tıpkı insanoğlu gibi korktukları ve çaresiz kaldıkları zamanlar bir sığınak arayarak Tanrıları ve hatta Dinleri yaratmış olabilirler bu gayet mümkün..
Daha sonra bunu tıpkı Dünya da olduğu gibi toplumları kontrol edip istedikleri gibi güdebilmek içinde kullandıklarını tahmin etmek güç değildir.
Böyle bir durumla karşılaştığımız zaman şahsen ben şaşırmayacağım.
Yalnız şunu belirtmem gerekiyor kafanız da nasıl bir Evrim modeli çizdiğinizi bilmiyorum lakin evrim olasılık konusu olan bir husus değildir.
Acaba olabilir mi denilen bir mevzu değil bu milyonlarca delille kanıtlanmış yukarı da başka bir yorumda da belirttiğim gibi tıpkı yer çekimi gibi hatta ondan daha kesin olarak ispatlanmıştır.
Evrim insanlık tarihinin en büyük keşfidir şuan Dünya da acaba Evrim gerçek mi,olasımı diye tartışma konusu yapan hiç bir Bilim Akademisi yoktur.
68 Ülkenin Bilim Akademisi Evrimin varlığını net bir şekilde kabul ettiklerine dair Uluslararası Evrim beyannamesi'nin altına imza atmıştır.(http://www.interacademies.net/10878/13901.aspx)
Diğer ülkeler ya Dini rejime sahip olan yahut'ta gelişmemiş olan ülkeler.
Bu 68 ülkede bu bildiriye imza atan Bilim adamları Dünyada ki Bilim adamların'ın %95'in den fazlasını temsil ediyor.
Bu bildirge üzerine hala Evrim'in olasılık olduğunu düşünen hatta Bilim insanları tarafından kabul edilmediğini düşünen varsa IAP yetkilileri ile görüşüp ikna olabilir.
Evrim sayfasında bu bahsettiğim bildirge hakkında tedaylı paylaşım yapıcam ileride.
Evrim hakkında farklı bir başlık açtım zamanın da bu konuları orda konuşabilirz.
Çağdaş DENİZ
10.05.2015, 03:09
:)
O zaman varolan elmayı çıkartın bir zahmet derler adama.
İnanılmaz bir mantık hatası yapılmış o yüzden her ne kadar daha uzun bir cevap vermeyi gerektirmese de tutarsızlığı ortaya koymak adına kısa bir açıklama yapalım.
Allahı aramak için her taşın altına bakmamız gerektiğini söylüyorsanız burada ki en büyük hata Elma'ya bir yaratıcı vasfı yüklenmediğini unutmuş olmaktır :)
Evet Tanrı denilen kavram bir yaratma unsuru barındırmayan Elma olsaydı Kainatın her noktasını didik,didk aramadan onun varolmadığını iddia edemezdik..
Lakin kendisine yaratma sıfatını yüklediğiniz Allahın olup olmadığına dair kainatı araştırdığımız da yaratma vasfının olmadığını görüyoruz.
Bütün herşey insanlar,hayvanlar,yıldızlar,gezegenler evrim geçirerek fiziksel değişim yaşıyor.
Bugün vücudumuzu oluşturan atomların yıldızların merkezinde üretildiğini dolayısıyla hepimizin geçmişinin yıldızlara dayandığını biliyoruz.
İnsanın 7 bin yıl önce cennet bahçesinde insan olarak yaratılmadığını görüyoruz memeli bir primat türü olduğunu ve günümüzde ki halini milyonlarca yıllık evrim sonucu aldığını sürekli fiziksel değişim yaşadığını dolayısıyla ortada bir yaratma değil zamana yayılan evrilme süreci olduğunu görüyoruz.
Bunu da milyonlarca delil ile tıpkı yer çekimi gibi kesin şekilde ispatlayıp kuşkuya yer bırakmıyoruz :)
Burada bu acı gerçekleri görmezden gelip Yaratıcıyı Evrenin her bucağını gezerek aramalısınız demenin en son kullandığınız cümlede olduğu gibi mantıksal bir açıklaması yoktur.
şu yazdıklarını bir kendin oluşan onlarca çelişkiyi kendin bulacaksın eminim ama kabul etmiyorsun
var olan elmayı çıkarın demissin Allah vardır ve bulunabilir hem de kolaylıkla ancak onun varlığını kabul etmeyen için kendisinin varlığını dünyevi bir şekilde ispatlaması da beklenemez
ben Allah i bulduğumu söylüyorum ötesi var mi
sen ise bulamadım yok diyorsun ben ise soruyorum aradin mı?
Sen diyorsun ki yaratma vasfini aradım bulamadım dolayisiyla yaratma vasfina sahip bir yaratıcı da yoktur peki yaratma vasfini da heryerde alemlerde farklı boyutlarda aradin mi olmadığına emin misin %100 emin olmadığın birşeye nasıl yok diyorsun ?
ayrıca diyorsun ki yıldızlara dayaniyoruz peki yıldızlar neye dayanıyor? Yıldızlar ezeliyse yıldızlar yaratıcı değil midir senin mantığına göre ?
Mesela ateistlerin üzerinde en fazla durduğu ve " ama bu haksızlık değil mi? . Allah haksızlık yapmış dediği ayetlerden bir tanesi.
Yunus Suresi 99. Ayet
" Eger Allah dileseydi dünyadaki bütün insanlar iman ederdi. "
Bu ayette ateistlerin anladığı anlam " Allah insanları yaratırken iyi ve kötü diye ayırıyor, istediğini cennete , istediğini cehenneme gönderiyor. Bu Allah nasıl bir yaratıcısı ki kulları arasında ayrım yapıyor? " şeklinde iken ;
Ayetin asıl anlamı ise
" Allah her insanı kalbinde iman duygusu ile yaratır. Ve her insana akıl verir. " Allah dileseydiden" kasıt Allah insanlara akıl vermeyebilir , onları dünyaya gonderir ve öldükten sonra cennete sokardı. Ama insanın iyi ve kötü olmasını ( iman anlamında) sağlayan en önemli gerçek akıl insana verilmiş ve insan o aklını kullanarak kendisini Yaradana iman etmenin yollarını bulmakta yükümlü tutulmuştur. Ayrıca Allah katında zaman kavramı olmadığı için Allah ilk insandan kıyamet gününe kadar yaşayacak bütün insanlara kadar olan herkesin nasıl yaşadığını ve aklını ne şekilde kullandığını görmekte ve bilmektedir. Burada da işin içine kader konusu giriyor .
Yani inkar edebilmek için bu ayeti istediğin tarafa çekebilir ve bu ayetten her türlü malzeme çıkarabilirsin.
Bilimde tesadüf olur mu yahu? Bilim gerçeği bulmak ve insanlara sunmak ile görevlidir. "Ben bunu buldum ama tesadufi olarak gerçekleşti " iddiasi bilime yakışmaz. Eğer tesadufi oluşmus ve evrim sürekli devam ediyor olsaydı ,benden 2000 yıl önce yaşayan insanların fiziksel olarak bana hiç bir şekilde benzememeleri gerekmekteydi. Ya da benden 100 yıl sonra benden alakasız farklı yaratıkların yaşaması gerekiyor. Insanda meydana gelen boy , kilo gibi fiziksel farklıliklardan evrimin devam ediyor olduğunu iddia etmek saçmalık.
Evrim hakkında bu söyledikleriniz gerçekten komediden öte olmuş bunu söylemek için Evrim hakkında hiç bir bilgi sahibi olmamak gerekir.
Sanırım İnsanlık tarihinin 5-6 bin yıl falan olduğunu düşünüyorsunuz 2000 yıl insanlık için minnacık bir zaman dilimi..
Evrim yüzbinlerce hatta milyonlarca yıl içinde gerçekleşir 2000 yıl içinde fiziksel bir değişim olacağını düşünüyorsanız kusura bakmayın ama Evrim böyle bir şey değil ve hiç bir zaman böyle bir şey olabileceğini iddia etmemiştir.
Bu zaten mantık dışı olur gülünüp geçilir.
Kelime oyunu yapamayalım lütfen Bilim zaten tesadüf işte diyerek geçmiyor o tesadüfün nasıl oluştuğunu detaylı bir şekilde ortaya koyuyor.
Eğer öyle olmasaydı Dünyan'ın onlarca ülkesinde ki Üniversiteler de Evrim bölümleri kurulmaz,Binlerce Bilim adamı ömrünü bu işe verip harıl,harıl çalışmazdı tesadüf işte der geçerdi..
Bilim insanları yeri geliyor bir fosili temizlemek için 15 yıl uğraşıyor zarar görmesin insanlar evrimin nasıl geliştiğini anlasınlar diye.
Ama bizler oturduğumuz yerden Bilimi yargılayıp faturasını kesiyoruz.
Bilim İnsanları o Bilim Akademilerin de makale yayınlayabilmek için bir taraflarını yırtıyor ama biz buradan iki satır yorumla Evrimi çökertiyoruz tebrik ediyorum :)
Ooo maşallah. Olay beni asağılamaya kadar geldi. Ben Insanlik tarihinin ne kadar olduğunu biliyorum lakin verdiğim örnek sadece Farazi bir örnekti. Oradaki rakamları istediğin şekilde değiştirebilirsin yani.
Sen burada gelip Allah yok , hepiniz bir yoka inanıyorsunuz deyip insanların inançlarını sorgulama hakkını kendinde bulurken, ben de senin evrimine inanmama hakkımı kullanıyorum. Dünya nın bir çok üniversitesi araştırması yapmış da, bilim adamları bunlarla uğramış da ...
Bilime de, bilgiye de saygım sonsuzdur. Ama iş daha karşındaki insanı asağılamaya ve yazıların sonuna gülücük koymaya geldiyse konuşmanın manası kalmıyor.
Evrimin tesadüf olduğunu ben değil , sen söyledin bu arada.
şu yazdıklarını bir kendin oluşan onlarca çelişkiyi kendin bulacaksın eminim ama kabul etmiyorsun
var olan elmayı çıkarın demissin Allah vardır ve bulunabilir hem de kolaylıkla ancak onun varlığını kabul etmeyen için kendisinin varlığını dünyevi bir şekilde ispatlaması da beklenemez
ben Allah i bulduğumu söylüyorum ötesi var mi
sen ise bulamadım yok diyorsun ben ise soruyorum aradin mı?
Sen diyorsun ki yaratma vasfini aradım bulamadım dolayisiyla yaratma vasfina sahip bir yaratıcı da yoktur peki yaratma vasfini da heryerde alemlerde farklı boyutlarda aradin mi olmadığına emin misin %100 emin olmadığın birşeye nasıl yok diyorsun ?
ayrıca diyorsun ki yıldızlara dayaniyoruz peki yıldızlar neye dayanıyor? Yıldızlar ezeliyse yıldızlar yaratıcı değil midir senin mantığına göre ?
Yıldızlar ezeli falan değil gözümüzün önünde hergün yeni yıldızlar oluşuyor yenileri patlayıp yok oluyor.
Demek istediğim yaşayan bütün canlılar atomlardan oluşur o atomlarda Yıldızların merkezinde oluşur.
Yıldızlar da Galaksinin belirli noktalarına yayılan farklı gaz yığınlarının içinde oluşur.
Bizler bundan milyonlarca yıl önce yok olmuş olan yıldızların etrafa saçtığı atom parçaların dan oluşuyoruz aynı şekilde Dünya da bu atomlardan oluşuyor.
Yani insanlığın geçmişi bir kaç bin yıl önce Cennet'te topraktan yaratılmaya dayanmıyor bunu söylemek istedim.
Ooo maşallah. Olay beni asağılamaya kadar geldi. Ben Insanlik tarihinin ne kadar olduğunu biliyorum lakin verdiğim örnek sadece Farazi bir örnekti. Oradaki rakamları istediğin şekilde değiştirebilirsin yani.
Sen burada gelip Allah yok , hepiniz bir yoka inanıyorsunuz deyip insanların inançlarını sorgulama hakkını kendinde bulurken, ben de senin evrimine inanmama hakkımı kullanıyorum. Dünya nın bir çok üniversitesi araştırması yapmış da, bilim adamları bunlarla uğramış da ...
Bilime de, bilgiye de saygım sonsuzdur. Ama iş daha karşındaki insanı asağılamaya ve yazıların sonuna gülücük koymaya geldiyse konuşmanın manası kalmıyor.
Evrimin tesadüf olduğunu ben değil , sen söyledin bu arada.
Komik bulduğumu söyledim aşağılama yok burada gülücüğe takıldıysanız silerim.
İnanmayabilirsiniz ben kanıtları verir geçerim gerisi sizin takdiriniz.
Forumun en üst tarafında "Her zaman önce Trabzonspor diyeceksin" yazıyor öyle değil mi..? Yöneticiler bu sloganı oraya süs olsun diye koymadılar sanırım.
Bazıları tuttuğu Dini tuttuğu takımın önüne koyarak aynı takıma gönül veren insanları medeni tartışmadan uzak bir şekilde hakarete varacak ithamlarla yargılamaya çalışıp üstüne birde sayfadan kovmaya çalışırsa benim gözümde bu şahışların fenerliden farkı yoktur.
Bu şekilde parazit yapıp sayfayı sabote etmek isteyen, seviyeyi ayaklar altına alan şahısları isterseler küfür etsinler kale almıyorum bu tip yorumlara karşı bu son cevabım bu tür baskı yöntemlerine karnımız tok.
Bu forumda insanları birleştiren husus Din değil tuttukları takımdır bunu kavramayanların sırf siyaset yüzünden Trabzonspor'a en büyük zararı veren %60'tan farkları yoktur.
Sayfayı açan Samet için tek damla göz yaşı bile akıttıklarına inanmadığım bu şahısların onun arkasından günlerce ağlayan benim gibi insanlara karşı kullanıp çirkin emellerine alet etmesi ne denli çirkinleştiklerinin göstergesidir.
Yorumlarımı okumadan yargılarken zahmet edip yaşıma bile bakma gereği duymayan bu şahısların karşısında çocuk olmadığını hatırlatırım.
Benim Annem Ateist olduğumu biliyor yakın zaman önce söyledim. Babam 60 yaşında adam, üzülmesini istemediğim için söylemiyorum korktuğumdan değil başıma da hiç bir şey gelmez rahat olun zaten tahmin ediyordur az çok..
Çünkü ben forumlarda,Facebook'ta,Twitter'da kimliğim açık bir şekilde yorum yazıyorum bütün sülalem yazdığım yorumları,paylaştığım videoları görüyor kimseden korktuğum yok..! Korksam burada yorum yazmam bu siteyi,nickimi hepsini biliyor ailem siteye zaten Pc'den otomatik üye girişi oluyor giren herkez açık şekilde görür yazdıklarımı.
Bu forumda çekindiği için inançsız olduğunu söylemeyen en az 2 kişi tanıyorum özel mesaj yoluyla.Ben öyle değilim açıkça heryerde yazarım tillahından korkmam gerektiğinde bir kartona "Ben Ateistim" yazarak Trabzon'un meydanında da dolaşırım isterse ucunda ölüm olsun..!
Ben 4-5 hastalıkla yaşayan birisiyim kalbim sorunlu,midem sorunlu yarın ölmeyeceğim garanti değil ölümü takan birisi değilim beni korkutacak kimsede yok bu Dünyada..
Bir soru aklıma geldi, kimse üstüne alınmasın, amacım birşeyi aşağılamak veya küçümsemek değil.
Bir yaratıcı varsa, o Yaratıcıyı kim yarattı?
Gesendet von iPhone mit Tapatalk
artvints
14.05.2015, 02:30
Bir soru aklıma geldi, kimse üstüne alınmasın, amacım birşeyi aşağılamak veya küçümsemek değil.
Bir yaratıcı varsa, o Yaratıcıyı kim yarattı?
Gesendet von iPhone mit Tapatalk
yaratıcıdaki mantık o zaten. kurandaki tanımında yaratılmayan, başlangıcı ve sonu olmayan, yarattıklarına benzemeyen ibareleri var. teknik olarak anlaşılabilir ama tahayyül etmek zor tabi.
https://encrypted-tbn3.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTOgPIgw3R9FRuWzqw43mpAaCBV-jVnvza0CGlk-98iLlA5oPes
Bir soru aklıma geldi, kimse üstüne alınmasın, amacım birşeyi aşağılamak veya küçümsemek değil.
Bir yaratıcı varsa, o Yaratıcıyı kim yarattı?
Gesendet von iPhone mit Tapatalk
Bu soruyu ateistlere sorarsanız çok daha tatminkar cevaplar alabilirsiniz. İroni yapmıyorum. Samimi söylüyorum. Bu soru inançlı insanlara çok sorulur ve sanki içinden çıkılamayacak gibi duruyor ancak ateizmin temel felsefesini bilen hiçbir ateist Allah'ı kim yarattı, böyle bir şey olamaz deyip ateist olmuyor. Çünkü onların da dayandığı temel felsefeye aykırı bir soru bu. Evrenin ezeli olduğunu iddia eden ateistler ile yokluktan var olan evren düşüncesini benimseyenler, bunu bilimle açıklamaya çalışanlar bu soruyu daha bilimsel olarak cevaplayabilir.
Bu soruyu ateistlere sorarsanız çok daha tatminkar cevaplar alabilirsiniz. İroni yapmıyorum. Samimi söylüyorum. Bu soru inançlı insanlara çok sorulur ve sanki içinden çıkılamayacak gibi duruyor ancak ateizmin temel felsefesini bilen hiçbir ateist Allah'ı kim yarattı, böyle bir şey olamaz deyip ateist olmuyor. Çünkü onların da dayandığı temel felsefeye aykırı bir soru bu. Evrenin ezeli olduğunu iddia eden ateistler ile yokluktan var olan evren düşüncesini benimseyenler, bunu bilimle açıklamaya çalışanlar bu soruyu daha bilimsel olarak cevaplayabilir.
vallah ben öyle ortaya attim o soruyu ve tatminkar cevaplar da beklemiyordum.
Aslinda bu tartisma gereksiz bence. Herkes istedigini inanamabilir yada inanmayabilir. Herkes yolunu kendisi ciziyor. Toplumda hic sevmedigim kisiler, kendi inandiklarini tek dogru olarak bilen, baska inanca sahip insanlari asagilayan ve sürekli ders veren tiplerdir.
Forumun en üst tarafında "Her zaman önce Trabzonspor diyeceksin" yazıyor öyle değil mi..? Yöneticiler bu sloganı oraya süs olsun diye koymadılar sanırım.
Bazıları tuttuğu Dini tuttuğu takımın önüne koyarak aynı takıma gönül veren insanları medeni tartışmadan uzak bir şekilde hakarete varacak ithamlarla yargılamaya çalışıp üstüne birde sayfadan kovmaya çalışırsa benim gözümde bu şahışların fenerliden farkı yoktur.
Şimdi merak ettim, sen Müslüman olduğun zaman da Trabzonspor senin dininden önce mi geliyordu?
Hiç kimse kusura bakmasın, tamam Trabzonspor'umu seviyorum, O'na gönül vermişim ama hiçbir zaman Dinimden, kutsallarımdan önceye de koymam. Her şeyin sırası vardır.
Bu konuya pek yorum yapmak istemiyordum yanlış cümleler kurmaktan korkuyorum. Ama
Açıkçası din ile bilimi neden karşı karşıya getiriyorsunuz gerçekten anlamıyorum.
Bilim birçok şeyi kanıtlıyor ve İslam bunu inkâr etmiyor.
Ya da şöyle diyelim Kur'an'da anlatılan birçok şeyi bilim keşfediyor.
İnanana inanmayana saygı duyuyorum elbette.
Ama bir yaratıcı yok diyenlerin bu kanıya nasıl vardığını gerçekten merak ediyorum.
İnsan buyursun yoktan bir şey var etsin. Ya da vardan yok.
Edemiyor. Peki evren nasıl oluştu ya da bir atom?
Diyelim evren tek bir atomdan oluştu ve sonra patlamalar vesaire derken her şey oluştu. Burada sorun yok.
Sorun o ilk atom nasıl oluştu?
Muhakkak bir noktada yaratıcıya ihtiyaç var. Ve inanan insanın buna cevabı var.
O atomu Allah yarattı. İnanmayan soruyor haliyle yaratıcıyı kim yarattı. Ki yine inanan insanın bu noktada cevabı var ki, orda da devreye iman giriyor.
Biz Allah'ın doğurulmamış, doğurmamış olduğuna iman ettik.
Bu bizi tatmin ediyor. İnanmayanı etmez tabi. Çünkü bu sefer de imanı sorgular.
Burada bir kabul var. İnanmayanda ise tesadüf denilerek sığıntı.
Bu şuna benziyor, bir resim görüyorsunuz. Kusursuz çizilmiş, ressam ne güzel çizmiş diyorsunuz. Başka biri de gelip bir ressam olmadığını boyaların rastgele tuvale döküldüğünü.
Peki. Onu da kabul edelim. Boyalar tuvale rastgele döküldü.
Aynı resmi tüm noktaları ile tekrar oluşturun.
Boyaları rastgele dökün ve aynı resim oluşsun.
Mümkün mü? Tabii ki hayır. Ama ressam aynı resmi yapabilir mi? Evet. Bu benzetme olduğu için elbette hata payı vardır. Ama yaratıcının yoktur.
Gördüğüm her şeyin kanıtlanmış ya da kanıtlanmamış bilimsel açıklaması vardır.
Göremediklerimin de varlığına inanıyorum. Herkes gibi. Çünkü bir şeyin varlığını ispat etmek için maddeye ihtiyaç yoktur.
Bu da bilimle ters düşen bir şey değildir. Öyle olsaydı bugün psikoloji, sosyoloji, eğitim bilimleri gibi bilim dalları olmazdı. İnsanın zekasını kefe ile ölçemem ama bazı test ve sorularla tümevarırım.
Yani inanmayan birinin Allah'ı maddesel olarak sorgulaması kaçıştır.O yüzden bu konuyu direkt gecebilmeliyiz.
Ayrıca herkes biliyorki insanın ulaşamadığı boyutlar vardır.
Bilimseldir.
Siz cevabını vemediğiniz yerde Allah'a sığınıyorsunuz demek yerine kendinize bir sormalısınız ki yaşamın amacı nedir ve niçin bir yaşam başlamış, var olmuştur? Evrenin canı mı sıkılmış? Bir atom nasıl var olup bunca şeyi yapmış? Bu kompleks düzeni ve matematiği hangi tesadüf bu denli mükemmel kılmış? Neden yaşıyoruz? Bir atom öyle istedi diye mi? Neden iyi ve kötüyüz? Milyarlarca farklı insanın dünyaya gelip sonra ölmesinin manası nedir? Bir atom nasıl akıl etmiş onlarca canlıyı bir insanın hizmetine vermeyi? Madem sonunda toprak olup yok oluyoruz şu an hayatta olmanın bir anlamı olmamalı .
Ben ateist olsaydım bu dünyada yaşamak istemez intaar eder kendimi yok ederdim. Nasılsa bir amacım yok. Niye yaşadığımı bile bilmiyorum kötü bir dünyada yaşıyorum. Nefesimi keser yok olurdum. Bir atom benimle dalga geçiyor olmalıydı. Ayrıca bir atom bana ruh ve akıl bahşediyor. Karşılığında da yok olma. Öyle yağma olmamalı...
Bir amaç olmalı değil mi? Her şeyin bir sebebi ve amacı olmalı. Ancak o zaman anlamlı olur.
Zaman çok acımasız.
Bugün baktığım bir yıldızın sönmüş olma ihtimalini bilip aslında bu vakit var olmayan bir yıldıza bakabilme olasılığım gibi. Ben görüyorum onu ama aslında o çoktan yok olmuş. Yani benim zamanımda var olup kendi zamanında olmayan bir madde.
Basit bir fizik kuralı.
Elime bir yaprak tanesi alıp mikroskoba koyduğumda bile tüm tesadüfler yıkılıyorken insanların tesadüf demeleri gerçekten ilginç.
Çağdaş DENİZ
18.05.2015, 10:50
ne oldu bu başlığa ya arkadaşlar neredesiniz?
Selim Turan
21.05.2015, 16:48
Bu başlığın adını "Kısır Döngü" yapalım...
Bir sonraki Din uydurmadır veyahut Din ayakta kalabilmek için Bilim'e yamanmaya çalışır temalı tartışmalarda görüşmek üzere. :)
Cevap vermeden edemedim...
Bir soru aklıma geldi, kimse üstüne alınmasın, amacım birşeyi aşağılamak veya küçümsemek değil.
Bir yaratıcı varsa, o Yaratıcıyı kim yarattı?
Şimdi sen "Zaman'ı" da yaratan Allah'ı yarattığı "Zaman" denen şeyin içerisindeymiş gibi algılayarak bu soruyu soruyorsun. Çünkü Zaman denen şey arka arkaya eklenmiş anlardan ibaret her an kendi içerisinde bir boyuttur. Tüm bu boyutlar arka arkaya kitabın sayfaları gibi akarak zaman denen şeyi meydana getirir. Zaman kavramı içerisinde bir yaratıcıyı düşünürsen onuda yaratan başka bir yaratıcı olması gerekir diye düşünmen doğaldır.
Halbuki Zaman'ı yaratan Allah Zamanın da ötesindedir ondan bağımsızdır. Her şey Kün (OL) emri ile gerçekleşip bitmiştir. Allah'ın katı yani Tüm boyutların içinde olduğu buna zaman da dahil (cinlerin yaşadıkları boyut, bizlerin yaşadıkları boyut, adını namını hiç duymadığımız diğer boyutların hepsi tek büyük olan bir boyutun içindedir. Bu boyut'un son sınırı Sidre'dir. Sidre bir sınırdır. Ve bu sınırın ötesi Allah'ın mekanıdır. Orada Tekillik Bir olmak durumu vardır. Orada Zaman yoktur. oraya çıkabilen İnsan Gerçek İnsan'dır ki orada Mirac'a çıkan Peygamber efendimizi Ol emrini ve her şeyin ol emriyle olup bittiğini görür.
Evet Allah'ın katında her şey olup bitmiştir. Biz ise hala zaman denen boyutun mefhumun etkisinde ona kayıtlı varlıklar olarak günleri ayları yılları sayıp geçmesini mühletimizin dolmasını beklemeye devam ediyoruz...
Oğuz ZEYTİN
24.05.2015, 22:25
Unlu matematikci John Nash trafik kazasinda hayatini kaybetmis.
Akademik calismalarimin bir bolumunde kendisinden cok faydalandim. Topragi bol olsun.
http://i.hizliresim.com/5d3YvL.jpg
AY’DA DÜNYA DOĞUMU
Üstteki fotoğraf, 24 Aralık 1968 tarihinde Apollo 8 görevi kapsamında Ay’a gidip Ay yörüngesinde 20 saat kalan Frank Borman, James Lowell ve William “Bill” Anders tarafından çekildi.
Görevleri gereği Ay yüzeyine inmeden yalnızca yörüngede turlayan Apollo 8 mürettebatı, Satürn V roketi ile Ay’a gönderilen ilk insanlar olma özelliği taşıyorlardı. Bu görev kapsamında Ay’ın görünmeyen yüzünü de inceleyen ekibi, Ay yörüngesindeki 4. turları sırasında bir sürpriz bekliyordu.
Ay’ın ufuk noktasına yaklaşan hizmet modülünün tam karşısında gezegenimiz Dünya, ufuktan yavaşça doğmaya ve astronotlara o renkli yüzünü göstererek yükselmeye başlıyordu.
Yapılan onca çalışma ve testler neticesinde 400.000 km mesafe katedilerek hedeflerine yalnızca birkaç yüz kilometre kadar yaklaşan Apollo astronotlarını bu andan itibaren asıl heyecanlandıran husus üzerinde turladıkları Ay değil, geride bıraktıkları 400.000 km mesafedeki kendi gezegenimizin ihtişamı olmuştu.
Tarihe “Dünya Doğumu” adı ile geçen bu unutulmaz kareyi, her ne kadar diğer iki arkadaşı itiraz etse de, Ay modülü pilotu William Anders çektiğini iddia ediyor.
Ayrıca NASA arşivlerinde bu unutulmaz anın yine Astronotlar tarafından kaydedilen video görüntüleri de yer almaktadır.
http://www.space.com/24038-nasa-recreates-apollo-earthrise-video.html
Emirhan Uludüz
14.06.2015, 14:56
Kuranda anlatılan birçok şeyi bilimin keşfettiği doğru değildir. Ayrıca İslamın, bilimsel verileri doğru kabul etmesi gibi bir durumda yok ortada. Dünyanın büyük bilim adamları, büyük üniversitelerdeki araştırma görevlileri, kısacası bilim insanlarının %80' i evrim teorisini Darwin'in açıkladığı yol ile kabul eder. İslamın olması evrimin olmaması gibi bir anlam çıkartmıyor ortaya ancak bilimsel olarak kabul edilen evrim İslam tarafından kabul edilmez.
OĞUZHAN061
14.06.2015, 15:39
philae uyanmış :)
https://twitter.com/Philae2014/status/610047412036595712
Selim Turan
25.06.2015, 02:53
İzleyin. :)
mlr1bpuh1aY
Kuranda anlatılan birçok şeyi bilimin keşfettiği doğru değildir. Bunu bana yazdıysanız ki o cümleyi ben kurdum, bilim evrimden ibaret değildir. Ben onu evrim için yazmadım.
Genel olarak yazdım. En basitinden bir örnek vermek gerekirse Kur'an'da yörüngelerden bahsedilir, gök cisimlerinin akıp gidişinden, evrendeki düzenden ya da ne bileyim yıldızların (Güneşin) yok olacağı durum anlatılır. Yani şu an bilinen bilimsel gerçekler. Kur'an'da bu zaten vardı sen bunu sonradan çözdün doğru mu? Doğru. Yani Kur'an içinde sayısız bilgi barındırır. İnsanoğlu bunların bazısını çözer bazısını tam olarak çözüp anlayamaz. Bu da ilim gerektiyor.
Umarım anlatabildim. Yanlış anlaşılmaktan nefret ediyorum.
Kazım Bostan
25.06.2015, 13:45
her şeyi Allah yarattıysa Allah'ı kim yarattı? = bu vagonları lokomotif çekiyorsa lokomotifi kim çekiyor?
peki özgür iradeye inanır mısın? cevabın evetse, bu ruha inanıyorsun demektir ki bu da doğrudan Allah'a inanman demektir. cevabın "hayır"sa kendini reddetmiş oluyorsun, çünkü "hayır" cevabını özgür iradeyle vermiş oluyorsun.
---
evrendeki her şey çok açık ve tek bir şeye işaret ediyor. bir senaryo var ve tıkır tıkır işliyor. bir son'a doğru yaklaşıyoruz ve tüm her şey bu senaryonun sonuna dair bir spoiler niteliğinde. fark edene ne mutlu.
Allahin varligindan bir an suphe edenlerin vay haline. Allah'tan baska ilah yoktur. Hasa kim yaratti diye soru bile sormak cok ama cok sacmadir benim gozumde.
Philae, dünya dışı yaşama dair izler buldu
Bilim insanlarına göre, uzay aracı Philae'nin indiği 67P/Churyumov–Gerasimenko adlı kuyruklu yıldız dünya dışı yaşama ev sahipliği yapıyor olabilir.
Uzmanlar, kuyruklu yıldızın buzlu yüzeyi altında mikroorganizmaların yaşadığına inanıyor. Eksi 40 derecede yaşayan bu mikroorganizmaların yerkabuğu altında faaliyete neden olduğu düşünülüyor.
Bu görüşlerin ortaya çıkma nedeni kuyruklu yıldızın yüzeyi. Philae'den gelen veriler uzmanları destekliyor.
Philae'nin uydusu Rosetta'nın da kuyruklu yıldızın yüzeyinden virüse benzer tuhaf organik maddeler topladığı söyleniyor.
Uzay aracı, geçtiğimiz Kasım ayında, kendisini taşıyan Rosetta uydusundan ayrılmış ve kuyruklu yıldıza inmişti.
Gölgede kaldığı için kendi kendini şarj edemeyen araç, indikten kısa süre sonra uykuya dalmış ancak Haziran ayında uykusundan uyanmıştı.
New Horizons uzay aracı bugun 14:00-15:00 saatleri arasında Pluton'a en yakın pozisyonda geçecek.
Gökbilimciler, heyecanlı bir bekleyiş içersinde.
9 yıl önce NASA’nın uzaya gönderdiği New Horizons aracının Plüton gezegenine en yakın mesafeye ulaşmasına artık sayılı saatler kaldı.
New Horizons, Plüton'a en fazla yakınlaştığı noktada yüzeyden 12 bin 500 kilometre yukarıda olacak.
Bu noktada uzay aracının göndermeye başlayacağı veriler, bu gezegenin şu ana kadarki en net görüntüleri olacak.
New Hozirons'ın Plüton'un fotoğraflarını çekmek ve atmosferini taramak için 30 dakikalık bir süresi bulanacak.
Uzmanlar bu durumu, “Bu, yük treninin hızla size yaklaşması gibi bir şey. Işığı görecekseniz ama onun durmayacağını ve yavaşlamayacağını bileceksiniz” şeklinde yorumluyor.
New Horizons'ın topladığı verileri Dünya'ya geri göndermesi de zorlu olacak. Uzay aracının Plüton'dan elde ettiği bilimsel verileri dünyaya göndermesi tam 16 ayı bulacak.
New Horizons'ın, dünyadan yaklaşık 4,5 milyar kilometre uzaklıktaki Plüton'a seyahati tam 9 yıl sürdü.
Bu seyahat, dünyanın çevresinde tam 120 bin 477 kez dönülmesiyle eşdeğer.
Projenin Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'ya maliyetiyse 720 milyon doları buluyor.
Yolculuğun bitmek üzere olduğunu okuduğumdan beri sabırsızlıkla ve heyecanla bekliyorum. Mükemmel bir şey.
İlk fotoğraf geldi. Mükemmel...
http://i.hizliresim.com/3a8vLj.png
Plüton'un, "bir zamanlar küçük ama gururlu bir gezegen vardı" diyerek trip atmasını bekliyordum ama hepimize kalp göndermiş. Gezegenlikten çıkarılmasını çok fazla dert etmemiş gözüküyor:)
New Horizons da kuiper kuşağının gizemlerine, insanlığa yeni bilgiler göndermek üzere yoluna devam ediyor.
Sadettin_
15.07.2015, 17:27
Arkadaşlar bu resimler yalan olabilir mı ?
Belki hiç böyle bir çalısma olmadı yada oldu ama basarısız oldu ve amerika basardım dıyerekten bize bu resımlerı yutturuyor olabılır mı ?
Eger olamaz ise neden olamaz ? :)
Arkadaşlar bu resimler yalan olabilir mı ?
Belki hiç böyle bir çalısma olmadı yada oldu ama basarısız oldu ve amerika basardım dıyerekten bize bu resımlerı yutturuyor olabılır mı ?
Eger olamaz ise neden olamaz ? :)
olamaz:)
Bu konuda çok spekülatif haberler yapılıyor. Aya gerçekten çıkıldı mı şeklindeki haberlerden biri. Hala aya çıkılmadığına inananlar var. Bunların Amerika'nın bir oyunu, aldatmacası olduğuna inanılıyor.
Uzayda sadece Nasa bir başka deyişle Amerika yok. Amerika uzayda dilediği gibi at koşturamıyor öyle. Bu kadar basit olmuyor bu. Bugun en az Nasa kadar uzayda araştırma ve çalışma yapan kuruluşlar var.
Esa (avrupa uzay ajansı), Rosmoskof (rusya uzay ajansı), Cnsa (çin ulusal uzay yönetimi), Jaxa (japon uzay araştırma ajansı) bunlardan bazıları.
Bunlar birbirleriyle rekabet halinde bulunan ve aynı zamanda birbirlerini denetleyen kuruluşlar olduğundan bu tür gündem oluşturacak bilgi ve haberlerle insanları aldatmaları o kadar kolay değildir.
Arkadaşlar bu resimler yalan olabilir mı ?
Belki hiç böyle bir çalısma olmadı yada oldu ama basarısız oldu ve amerika basardım dıyerekten bize bu resımlerı yutturuyor olabılır mı ?
Eger olamaz ise neden olamaz ? :)
Tarihte ilk defa bir kuyruklu yıldıza araç indiren Amerika değil Avrupa Uzay Ajansıydı.
Yukarda ki yoruma ek olarak Uzayda Uluslararası Uzay İstasyonu bulunuyor bu istasyon Amerika,Rusya,Japonya,Avrupa ve Kanada uzay ajanslari tarafindan kurulan bir projedir.
Dolayısıyla Amerika'nin dünya'yi kandırma şansı yok tek başına at koşturmuyor orada.
Plüton'un, "bir zamanlar küçük ama gururlu bir gezegen vardı" diyerek trip atmasını bekliyordum ama hepimize kalp göndermiş. Gezegenlikten çıkarılmasını çok fazla dert etmemiş gözüküyor:)
Biz de 9 yıl bekledik ama, hak ettik bir kalp:)
Biz de 9 yıl bekledik ama, hak ettik bir kalp:)
Biz hakettik ama onu gezegenlikten çıkaran Uluslararası Astronomi Birliği belki bu görüntü karşısında kararını tekrar gözden geçirir:)
Pluton'nun bu durumunu Trabzonspor'a benzetiyorum. Tıpkı Trabzonspor gibi haksızlığa uğramış, hakkı yenmiştir.
Teselliyi Dünyamızın uydusu Ay verir:
"Olsun be Pluton, ben de gezegen değilim."
Buralarda adı geçen Caner Taslaman şuan Haber Türk'de.
Batı ufkunda Ay, Venüs, Jüpiter kavuşumu devam ediyor.
Batı ufkunda Ay, Venüs, Jüpiter kavuşumu devam ediyor.
+Regulus.:)
Venüs ve Jüpiter bu yıl seyrine doyurdu beni valla.
Ay sonu gözlem süreleri kısalıyor.
+Regulus.:)
Venüs ve Jüpiter bu yıl seyrine doyurdu beni valla.
Ay sonu gözlem süreleri kısalıyor.
Sanırım şöyle olacak:)
http://s30.postimg.org/idyos2p6p/vens.jpg
19 Temmuz-Böyle olacaktı. Yanlış resim koymuşum.
http://s29.postimg.org/rl2oui93b/2015_july_19_venus_jupiter_regulus_moon_night_sk.j pg
http://i.hizliresim.com/zV2dVD.jpg
Dünya'ya benzer bir gezegen keşfedildi.
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), uzay teleskopu Kepler'in Dünya'ya benzer bir gezegen keşfettiğini duyurdu.
NASA, Güneş benzeri bir yıldızın yörüngesindeki gezegenin, hem yaşama elverişli koşullardaki bölge içinde keşfedildiği, hem de Dünya boyutunda olduğu için bu bakımından bir ilk olma özelliği taşıdığını açıkladı.
Keşfedilen gezegenin, Dünya'ya bin 400 ışık yılı uzaklıkta olduğu belirtildi.
Söz konusu gezegene Kepler-452b ismi verildi. Kepler-452b aynı zamanda, yaşama elverişli koşullardaki bölge içinde tespit edilen en küçük gezegen.
"DÜNYA'NIN YAŞLI VE BÜYÜK KUZENİ"
NASA, Kepler-452b'yi "Dünya'nın daha yaşlı ve büyük kuzeni" olarak tanımladı.
Kepler-452b'nin yörüngesinde gezindiği yıldızın 6 milyar yaşında olduğu ve güneşten 1.5 milyar yıl yaşlı olduğu, ancak aynı sıcaklığa sahip olduğu açıklandı. Kepler-452 adı verilen bu yıldız, Güneş'ten yüzde 10 daha büyük, yüzde 20 de daha parlak.
Kepler-452b'nin keşfiyle birlikte, tespit edilen gezegen sayısı 1030'a yükseldi.
Gezegenin şu an 1400 yıl önceki halini görüyoruz. Bu da demek oluyor ki şu an ordan bakıldığında 1400 sene önceki halimiz görünüyor. Eğer orda akıllı bir yaşam varsa Avrupaya doğru baktıklarında ortaçağın karanlık yüzünü göreceklerdir. Sanırım son derece ürkmüşlerdir. Diğer yandan Arabistan'a doğru baktıklarında şu an Hz. Muhammed dönemi görülüyordur. Orda olup milyarlarca insanının kaderini değiştirecek bir medeniyetin doğuşuna şahitlik etmek sanırım heyacan verici olurdu. Tabiki teleskoplarımızın çok gelişmiş olduğunu varsayıyorum.
Aslında bütün geçmişimiz uzayın bir yerlerine doğru akıp gidiyor. Yaşanılan herşeyin bir görüntüsü uzayda vardır.
Bu kadar uzakta olması büyük şanssızlık.
Okuyunca heyecan yapmıştım. Işık hızıyla gitsek binden fazla nesil geçiyor ömrümüzden.
Daha Aya gidemiyoruz. Işınlanma bulununca kapılarını açar belki insanoğluna.
Yine de varlığını bilmek güzel sevgili Kepler452
Timur Mikhail
24.07.2015, 21:34
İçine edilecek bir dünya daha mı yani?
seyyah61
25.07.2015, 01:03
Bu kadar uzakta olması büyük şanssızlık.
Okuyunca heyecan yapmıştım. Işık hızıyla gitsek binden fazla nesil geçiyor ömrümüzden.
Daha Aya gidemiyoruz. Işınlanma bulununca kapılarını açar belki insanoğluna.
Yine de varlığını bilmek güzel sevgili Kepler452
Einstein'in görelilk kanununa göre kütlesi olan bir cismi hızlandırdıkça kütlesi ve daha fazla hızlandırmak için gereken enerji artar ve ışık hızına ulaşınca kütle sonsuz olur ve bunun için de sonsuz enerji gerekir. Fakat eğer ışık hızına ulaşabildiğimizi varsayarsak uzay gemisindeki kişi için bu gezegene varmak hiç zaman almayacaktı. Çünkü zaman hızlandıkça, hızlı hareket eden kişi için genişler ve ışık hızına ulaştığımız zaman durur. Dünyadaki gözlemci, uzay gemisindekine göre sabit veya çok düşük hızda hareket ettiği için uzay gemisindeki kişinin varmasını 1400 sene sonra görecekti fakat ışık hızında hareket eden için varmak anında olacaktı. Zaman genişlemesi kütleçekimi etkisiyle (Dünya'da deniz seviyesinde zaman dağ basindakine göre, deniz seviyesindeki kütle çekimi daha çok olduğu için çok çok düşük miktarda daha yavaş akar) ya da hızlandıkça gözlemlenir. Unutulmamasi gereken ise, zaman genişlemesini ölçmek için iki gözlemci gerekir. Birisinin diğerine göre hareketsiz veya çok daha düşük hızda hareket ediyor olması gerekiyor. Bu yüzden görelilik kuramı deniyor bu kurama. Çünkü iki kişi için geçen zaman kişilerin hızına göre değişiyor.
Hız ile alakali zaman genişlemesi de dünyanın etrafinda hızla dönen GPS uyduları sayesinde gözlemleniyor. Bu uydular bize göre hızlı hareket etitkleri için saatleri hep geri kalıyor ve sıklıkla düzeltiliyor.
Işık hızına yakın hızda hareket eden birisi için 2,54 milyon ışık yılı uzaktaki Andromeda galaksisine ulaşmak 40 sene civarı sürecektir. Gidip dönmeleri ise dünyadaki birisi için 5 milyon sene sürecektir. Yani döndüklerinde dünyadaki tüm yaşam yok olmuş bile olabilir. Buna rağmen kendileri için gidiş dönüş 90 yıl sürecektir. :)
Mavi Ay Heyecanı: Ay Gerçekten Mavi Mi Olacak ?
Bugün, yani 31 Temmuz gecesi ‘Mavi Ay’ olacağını duymuş olabilirsiniz. Ay gerçekten mavi mi görülecek? Eğer öyleyse bu olaya neden olan etkenler neler? Ay’ı ne sıklıkla mavi görüyoruz gibi soruların aklınıza gelmiş olması mümkün.
Öncelikle hayal kırıklığına uğrayacaksınız belki ama Mavi Ay’ların çoğu mavi görülmemektedir. Geçmiş yıllarda bu terim bir ay içinde gerçekleşen ikinci dolunayı belirtmek için kullanılmaya başlanmıştır. Terimin daha eski bir kullanımı ise bir sezon içinde görülen üçüncü veya dördüncü dolunayı ifade etmek içindir.
Ama bu, Ay’ın hiçbir zaman mavi görünmediği anlamına gelmiyor. Belki bir gün siz de uydumuzu mavi renkte görebilirsiniz fakat bu çok nadir rastlanan bir durum.
Ay Mavi Görünebilir Mi?
Yukarıda belirtildiği gibi, Ay’ın mavi görülmesi, sıkça karşılaşılması beklenen bir durum değildir. Hatta İngilizce’de beklenmedik veya seyrek anlamı içeren ‘ Mavi Ay’da bir’ diye bir deyiş vardır. Fakat nadiren, volkanik patlamalardan veya büyük yangınlardan sonra, bu olaylar nedeniyle havaya saçılan toz ve kül parçacıklarının etkisi ile Ay’ı mavi renkte görmek mümkündür.
Bu durumun nadir görülmesine sebebiyet veren bir başka nedense, havadaki parçaçıkların filtre görevi görebilmesi için doğru boyutta, yani 1 micron (bir metrenin milyonda biri) boyutunda olması gerekliliğidir. Yağmur taşıyan bulutlar, buz kristalleri veya uygun boyutta tanelere sahip kum da filtre görevi görebilir.
Mavi Ay adı altında çekilen ve sergilenen fotoğrafların çoğunda filtre kullanımı nedeniyle mavi rengin oluştuğu da belirtilmesi gereken bir detay.
31 Temmuz Akşamı Görülecek Olan Mavi Ay
Bu akşam göreceğimiz Ay’ın Mavi Ay olarak anılmasının nedeni, 2 Temmuz’da gözlemlenen ilk dolunayın ardından görülecek olan ikinci dolunay olmasıdır. İki dolunay arasındaki zaman yaklaşık olarak bir aydır. Bu nedenle ayın ilk birkaç günü dolunay varsa, o ay ikinci bir dolunay görülmesi muhtemeldir ve bu nadir gerçekleşen bir olay değildir, 2-3 yılda bir tekrarlanır.
Bir ay içinde iki dolunay görüldüğü en son tarih ise 31 Ağustos 2012’dir.
Hava durumu tahminlerinde hata payı yüzde 10'a düşecek
http://www.ensonhaber.com/hava-durumu-tahminlerinde-hata-payi-yuzde-10a-dusecek-2015-08-05.html
BIG BANG BASİT ANLATIMIYLA NEDİR?
Big Bang, yani “Büyük Patlama”… Sonuçta biz de dahil bu Evren’i oluşturan ve yaratılmış her şeyi ortaya çıkaran olay… İnsan aklının alamayacağı ölçek ve nitelikte bir patlama…
“Büyük Patlama, uzayın bir noktasında meydana gelen bir patlama değil, uzayın bir bütün olarak kendisinin patlamasıdır. Patlama, aynı anda uzayın her konumunda meydana gelmiştir. (Einstein denklemlerine göre uzayı enerji belirler).” (Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış, 144)
“Büyük Patlama’nın nerede gerçekleştiğini bulmak için çok uzaklara gitmenize gerek yoktur çünkü bu olay başka yerlerde olduğu kadar şimdi bulunduğunuz yerde de gerçekleşti. Başlangıçta, bugün birbirinden ayrı gördüğünüz bütün yerler, aynı yerdi.” (BrianGreene, Evrenin Zerafeti, 419)
“Bir patlama, başlangıçta bir patlayıcının varlığını gerektirir. Örneğin belli bir hacimde ve bir yayılma alanı olan bir bomba. Patlama anında yüksek sıcaklıktaki patlayıcı maddeler, içinde bulundukları hacimden uzaklaşıp, belli bir şiddetle çevredeki boşluğa yayılır ki, bu boşlukta öncesinde hiçbir şey yoktur.
Ama bombanın tersine Evren’in belli bir yayılma alanı yoktur, o her yerdedir yani biri patlayıcı dolu, öteki boş olan iki alandan söz edilemez. Tek bir alan vardır ve onda da kozmik madde tek biçimli olarak her yerde aynı anda yayılmaktadır. Patlama benzetmesini ancak Büyük Patlama anında uzayın her noktasının patlamaya girdiğini düşünürsek kabul edebiliriz.” (Hubert Reeves, Atomlara ve Galaksilere İlişkin Yazılar, 25)
“Büyük Patlama, parçalarının uzaya saçıldığı bir bomba infilakına benzer bir patlamayla karıştırılmamalıdır. Büyük Patlama, uzayın kendisinin patlamasıdır.” (Dean L. Overman, Düzen, 135)
BU OLAYI İLK OLARAK KİM TESPİT ETTİ? BIG BANG ADI NASIL KONDU?
“1929’da Amerikalı astronom Edwin Hubble’ın uzayın genişlemekte olduğu keşfinden yaklaşık on yıl önce Einstein’in hesaplamaları genişleyen bir Evren’den söz ediyordu. Denklemlerinden şüphelendiği ve genişleme kavramından gözü korktuğu için Einstein, kendi kozmolojik keyfi unsurunu ilave etti. Yoksa genişleyen Evren buluşu, Einstein’ın hayranlık uyandıran başarı listesine eklenmiş olacaktı. Onun yerine buluştan ötürü gelen övgülerin çoğunu Edwin Hubble aldı. Einstein’ın yanı sıra diğer bir takım fizikçiler de genişleyen Evren fikrini kabullenmekte zorlandılar çünkü bu teori, Evren’in belirli bir zamanda, muazzam derecede sıkışık bir halden sonra başladığı imasını içermektedir. Fred Hoyle, buna “Büyük Patlama” diyerek teoriyle alay etti. Teoriye hem karşı çıkanlar hem de onu savunanlar bu adı sevdiler ve bu adın kullanımı o zamandan beri genişleyen bir Evren başlangıcı kavramına egemen oldu.” (Dean L. Overman, Düzen, 135)
EVREN’İN YOKTAN YARATILDIĞI OLGUSAL OLARAK TA DOĞRULANDI MI?
“Astrofizikçiler, yaptıkları hesaplamalarla, kainatın toplam enerjisinin yaklaşık olarak sıfır olduğunu gösterirler.
Gerçekten de kütle ve hareket enerjilerinden meydana gelen pozitif enerji, çekim gücünün oluşturduğu negatif enerji ile hemen hemen aynı büyüklüğü gösterir. Bu ilginç keşif, muazzam genişlikteki kainatın ‘yoktan’ var edildiğini gözler önüne serer.” (Osman Çakmak, Kainat Kitap Atomlar Harf, 130)
“Büyük Patlama’, teorisinin özü yaratılıştır.” (Joseph Silk, Evren’in Kısa Tarihi, 100)
BIG BANG NE ZAMAN OLDU YA DA EVREN KAÇ YAŞINDA?
“Gökbilim gözlemlerinin son yorumlarına göre Evren’imiz 13.75 milyar yaşındadır.”
BIG BANG ZAMANIN İÇİNDE Mİ DIŞINDA MI?
“Büyük Patlama sık sık uzay-zamanda bir tekillik (singularity) olarak düşünülür. Bu da onun uzay-zamanın bir noktası olmadığı gerçeğini gözden kaçırmaya neden olur fakat Büyük Patlama uzay-zamanın bütün noktaları için gönderme yapılabilecek, dışarda ve sabit bir noktadır.
20. yy. Evrenbilimi, Evren’in biçimini belirlemeye çalışırken genellikle uzayın, Büyük Patlama’dan başlayarak zaman içinde evrilmesi fikrine dayalı, dört boyutlu uzay-zamanlar şeklinde Evren modelleri kurmaya ağırlık verdi. Bu modellerde ‘zaman’ iyi tanımlanmıştır: Büyük Patlama’dan başlayan zaman. Burada yine Büyük Patlama, uzay-zamanın bir noktası değil, sadece zaman bir sıfır (başlangıç) noktası sağlayan dışarda bir noktadır.” (Robert Osserman, Evren’in Şiiri, 233)
EVREN ÖNCE ENERJİYDİ SONRA MADDEYE DÖNÜŞTÜ
“Hızlandırıcı deneyleri Big Bang’ın ısısına yakın ısılarda sadece enerjinin var olabileceğini akla getirmektedir. O enerji soğumaya başlayınca içinden parçacıklar ve anti-parçacıklar çıkmaktadır. Bu maddenin ve anti-maddenin yaratılışının basit reçetesidir. Dahası, bu Big Bang’ın varlığının bilinen bütün kanıtlarıyla tümüyle uyumlu bir reçetedir.” (David Filkin, Stephen Hawking’in Evreni, 151)
“Evren’in ilk dönemleri de enerji yoğun, maddesel olmayan bir süreçtir. Evren, genişledikçe soğumuş, enerji maddesel formlara dönüşerek Evren’i oluşturmuştur.” (Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış, 141)
“Büyük Patlama’yı takip eden akıl almaz süper genleşmenin hemen ardından, Evren maddesel oluşum sürecine girmiştir. Bu süreçlerin her biri için ikna edici açıklamalar yapılmıştır. Ancak zamanda geriye gidildikçe bilinmeyenler çoğalır. Bir yanardağ püskürür kızgın küller ve lavlar zamanla soğuyup katılaşarak granite, taşa dönüşür. Büyük Patlama’nın ardından ortaya çıkan enerji de zamanla soğuyup katılaşarak yani cisim haline gelerek kozmik granitleri, yani galaksileri ve kozmik taşları, yani yıldızları meydana getirmiştir. Problem, yanardağdan fışkıran lav ve küllerin karşılığı olan kozmik magmanın nasıl bir şey olduğudur. Jeofizikçiler, yanardağlardan fışkıran ve zamanla kristalleşen nesneleri fiziksel, kimyasal yöntemler ile inceleyerek magmanın nasıl bir şey olduğunu bulurlar. Kozmolojistler ise uzayın derinliklerinde patlamadan arta kalan dumanları inceleyerek kozmik magmanın nasıl bir şey olduğunu bulmaya çalışırlar.” (Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış, 131)
BIG BANG’IN ESRARENGİZ BOYUTLARI
BIG BANG’IN İLK BİR SANİYESİNDE BİLDİĞİMİZ FİZİK KURALLARI GEÇERLİ DEĞİLDİ
“İlk patlama belli bir noktada değil, aksine her yerde gerçekleşmiştir fakat ilk patlamanın hemen ardından, yaklaşık bir saniye sonra bilindik fizik kuralları geçerli olmuş ve Evren’in diğer davranışları sabit bir standart modelle tanımlanabilmiştir.” (Gerhard Börner, Kozmoloji, 12)
BİLİM BIG BANG’IN NASIL BAŞLADIĞINI AÇIKLAYAMAMAKTADIR
“Neticede Büyük Patlama kuramı evrim kuramıyla aynı soruna sahiptir. İkisi de Evren’in (ya da hayatın) ortaya çıktıktan sonra nasıl değiştiğini açıklarken mükemmele yakın bir iş çıkarır, ama ikisi de işin gerçekten nasıl başladığını açıklayamaz.” (DaveGoldberg-JeffBloMquist, Evren Kullanma Klavuzu, 245)
STEPHEN HAWKING’E GÖRE BIG BANG’IN BİLİNMEYENLERİ
“Çok sıcak başlayan ve genişledikçe soğuyan bu Evren tablosu bugün elimizdeki gözlemsel yanıtlara uyuyor. Yine de bir takım önemli sorular yanıtsız kalıyor.
1. Evren başlangıcında niçin öylesine sıcaktı.
2. Evren büyük ölçekte niye o kadar düzgün? Uzaydaki her noktadan ve her yönde niye aynı görünüyor? Özellikle değişik yönlere baktığımızda, zemindeki mikro dalga ışımasının sıcaklığı niçin yaklaşık aynı? Bu bir sınıftaki öğrencilerin sınav kağıtlarını değerlendirmeye benziyor. Hepsinin yanıtı tıpatıp aynı ise birbirlerinden kopya çektiklerinden emin olabilirsiniz rahatça ama yukarda betimlenen modelde Büyük Patlama’dan sonra ışığın bir yerden ötekine ulaşması için yeterince zaman olmayacaktır, Evren’in ilk evrelerinde bölgeler birbirlerinden çok uzakta değilse de. Görelilik kuramına göre bir bölgeden diğerine ışık gidemiyorsa başka hiçbir bilgi gidemez. Bundan dolayı Evren’in ilk evrelerinde başka başka bölgelerin aynı sıcaklıkta olmalarının, belirsiz herhangi bir nedenle aynı sıcaklıkta başlamaları dışında başka herhangi bir yolu olamaz.
3. Evren, niçin çöken modellerle sonsuza dek genişleyen modelleri ayıran kritik hıza çok yakın bir hızla genişlemeye başladı? Öyle ki, şimdi on milyar yıl sonra bile, hala kritik hıza yakın bir hızla genişlemekte? Büyük Patlama’dan bir saniye sonraki genişleme hızı, yalnızca yüz bin milyarda bir oranında az olsaydı bile, Evren daha bugünkü büyüklüğüne erişmeden çökmüş olurdu.
4. Evren’in büyük ölçekte çok düzgün ve tekdüze olduğu gerçeğine karşın, yıldızlar ve yıldız kümeleri gibi yerel düzensizlikler var. Bunların ilk zamanlarda bir bölgeden ötekine yoğunluğun biraz farklı oluşundan kaynaklandığı düşünülüyor. Peki, yoğunluğun bu düzensiz değişiminin kaynağı neydi?” (Stephen Hawkıng, Zamanın Kısa Tarihi, 158)
EN ÜNLÜ KOZMOLOG BİLE “BÜYÜ” DİYOR
“En ünlü astronomi uzmanlarından birisi olan Allan Sandage’a göre Büyük Patlama sırasında ve sonrasında yaşananlar öylesine büyüleyicidir ki, olup biten ancak ‘büyü’ şeklinde değerlendirildiğinde anlaşılabilir.” (Russell Stannard, Yeni Bin Yılda Tanrı, 41)
YARATILIŞ HER DAİM DEVAM ETMEKTEDİR
“Küçücük bir ışık kaynağını karanlık bir odada hızla çevirsek ışıktan bir çember oluştururuz. Bu ışık kaynağına İkincisini, üçüncüsünü hatta bir dördüncüsünü ilave edip, bunları ışıktan küreler oluşturacak şekilde hareket ettirsek uzaktan bakan birisi karanlık içinde ışıktan bir çember değil, bir küre görecektir. Bu kürelerin sayısını artıracak olduğumuzda üç boyutlu bir madde modeli oluşturmuş oluruz, işte kuantum fiziğine göre yaşadığımız kâinattaki madde, kabaca bu örnekteki gibidir. Kısaca madde, bilardo a3topları gibi katı taneciklerin bir araya gelmesinden oluşmamakta- dır. Bizim temel yapı taşımızın televizyondaki bir insan imajından pek farkı yoktur aslında ve denebilir ki elektrikler kesilince nasıl bir televizyon yayını yok oluveriyorsa, bize çok sağlam görünen bu evrenin de bir anda yok oluvermesi gayet mümkündür.
Bu televizyon benzetmesi şu soruyu da akla getirir: Televizyon yayını ve evrenin temel yapı taşları aynı olduğuna ve televizyon âlemi her an yeni yayınla tazelendiğine göre, acaba evren de daimi olarak her an yenileniyor mu? Evet, ışık hızındaki fotonlardan örülen tanecik yavaşlar; onlardan örülen atom daha da yavaşlar. Böylece örgü, elementlere, kayalara, kıtalara, yıldız ve gezegenlere, galaksilere ulaşır. Yerinde duruyor gibi görünen her madde, bedeninin derinlerinde baş döndürücü titreşimleri, kaynama ve köpürmeden, dalgalanmaları gizler.
Gözlerimizin gördüğü her şey, ağaçlar, kuşlar, bulutlar, çiçekler, başka insanlar; varlıklarını, maddenin -bizim muhatap olduğumuz- katı gerçekliğinden almadığına göre, onları “yok”tan var edenin ve her an hareket halinde tutan Yaratıcı’nın kudretinden ve isimlerinden alır. Görünenler, varlıkların kendileri değil, Kudret ve İlâhi isimlerin somutlaşmış şeklidir. Görünen her şey O değildir; O’ndandır ve her an yaratılmakta ve yenilenmektedir; görünen aslında varlıkların kendileri değil, Yaratan’ın Kayyumiyetidir. Tıpkı yüksek watt ve voltajlı bir ampulü olan lamba gözümüze tutulduğunda, lambayı değil, sadece ışığı görmemiz gibi.
Kısaca varlık, yoktan var edilmiş olmakla birlikte, her an var edilmeye devam etmektedir. Kâinatta, her an devam ede gelen mucizevî bir yaratılış söz konusudur.”(Osman Çakmak, Kâinat, Kitap, Atomlar Harf, 64)
http://i.space.com/images/i/000/031/558/i02/perseid-2012-berkes-nj.jpg?1375906223
12-13 Ağustos'ta meteor yağmuru var.
12 ağustos akşamı başlayacak olan perseid adı verilen göktaşı yağmuru, 13 ağustos'un ilk saatlerinde en iyi görünüme sahip olacağı söyleniyor.
Bu yağmurun nedeni swift-tuttle kuyrukluyıldızı'nın güneşe doğru dalış yaparken geride bıraktığı parçacıklardır. Kuzey yarım küre'de bizim bulunduğumuz enlemlerden (yağmurun en fazla olması beklendiği günler 12-13 ağustos'ta) saat başına en fazla yaklaşık 100 adet yanarak atmosferimize giren meteor seyredilebilir.
Şehrin sahte ışıklarından kurtulup gökyüzünün gerçek ışıklarında evrenin güzelliğine şahit olmak isteyenler ışık kirliliği haritasından faydalanıp izlenebilecek en güzel yerleri seçebilirler http://www.lightpollutionmap.info/#zoom=4&lat=5759860&lon=1619364&layers=B0TFFFFTT
Konuyla ilgili stellarium adında bir program var. Çok yararlı. http://i.snag.gy/cpQb0.jpg - http://www.stellarium.org/
Meteor yağmurlarının listesi : https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_meteor_showers
Yabancı bir kaynak, aynı zamanda bulunduğunuz yeri seçip (set your location) çeşitli bilgilere ulaşabiliyorsunuz : http://www.timeanddate.com/astronomy/meteor-shower/perseid.html
Oluşturacağı görüntü : http://c.tadst.com/gfx/750x500/perseid-map.jpg?1
- ekşi ve çeşitli kaynaklardaki bilgilerden derlenmiştir.
erenslash
17.08.2015, 22:52
12-13 özel bir anlama sahiptir.simyacılar için de anlamı büyüktür.Anlam derinliğine ve gizli derin bilgilere girmiyorum açan bakan öğrenir. Annunakiler için de öyledir.O akşam çinde büyük patlama oluyor ve akabinde ve 13 istanbul depremi.
"Yukarısı aşağısı gibi aşağısı yukarısı gibidir." anlayan anlar.Plutonda gezegen değildir.ama neden tekrar gündeme geldi ve eylülde neler olucak? :)) gezegen olmaya çalışan bu aycığı hareket etttiren yörüngeye sokan özel yapay gezegenin adı ne? :)))
çok derine inmiyorum anahtar kelimeleri yeterince verdim gerisi araştırmanıza kalır meraklısına...
12-13 özel bir anlama sahiptir.simyacılar için de anlamı büyüktür.Anlam derinliğine ve gizli derin bilgilere girmiyorum açan bakan öğrenir. Annunakiler için de öyledir.O akşam çinde büyük patlama oluyor ve akabinde ve 13 istanbul depremi.
"Yukarısı aşağısı gibi aşağısı yukarısı gibidir." anlayan anlar.Plutonda gezegen değildir.ama neden tekrar gündeme geldi ve eylülde neler olucak? :)) gezegen olmaya çalışan bu aycığı hareket etttiren yörüngeye sokan özel yapay gezegenin adı ne? :)))
çok derine inmiyorum anahtar kelimeleri yeterince verdim gerisi araştırmanıza kalır meraklısına...
Annunakiler Sümer ve Akad Tanrılarına verilen isimdir.
Sümer dilinde gökyüzünden yere inenler anlamına gelir.
Eski Ahit'te ki Nefilim kelimesi ile ilişkilendirilir.
Aynı zaman da Annunakiler Marduk gezegenin den Dünya ya inip koloni kuran bir grup yabancıya verilen isimdir.
Annunaki'nin kelime anlamı hükümdarın dölü'dür.
Baya derinmis harbiden ama asıl derinlik Cin de ki patlama ile ilişkisin de sanırım beyin yakan teorilere hoşgeldiniz :)
erenslash
20.08.2015, 20:49
Annunakiler Sümer ve Akad Tanrılarına verilen isimdir.
Sümer dilinde gökyüzünden yere inenler anlamına gelir.
Eski Ahit'te ki Nefilim kelimesi ile ilişkilendirilir.
Aynı zaman da Annunakiler Marduk gezegenin den Dünya ya inip koloni kuran bir grup yabancıya verilen isimdir.
Annunaki'nin kelime anlamı hükümdarın dölü'dür.
Baya derinmis harbiden ama asıl derinlik Cin de ki patlama ile ilişkisin de sanırım beyin yakan teorilere hoşgeldiniz :)
Öncelikli cevabın için teşekkürler hocam :))Hoşbulduk
Sümer kaynaklarında olduğu gibi Tarihsel anlamda da delil olarak da.An-en en üst mevkide ,En büyük güç demek gibi.Anunaki bir ırktır aslında.İnsan değildir.Evet uzaydan gelen üstün varlıklar diyelim.Öylelerdir çünkü.Akadlarda öyle geçer ama Tanrı değillerdir.Öyle kendilerini mit yaıp bir sürü destana sokmuşlardır o tamamen onların kendilerini destanlar vasıtasıyla yayma isteğinden kaynaklı.Yılan sembolleri onlarla ilgilidir yılan eşittir dna gerisini anlayan anlamıştır :)) çok girmeyeceğim gerisine
Misal benim dikkat ettiğim başka bir detay: AnKa-ra-enki-ra :)))
12-13 rakamı bahsettiğin durumlarda da mevcut.Bahsettiğin durumlardan kastım:Anu-ki *AN-ki En-ki-annunaki gerisini yazmıyorum.bu ırkla ilgili bu rakamlar
Onlarda o anlam gizli.7-12-13 rakamlarının temsili olan şeyleri var.neden bu rakamlar onları yazmak yerine ingilizce kaynak olarak bakarsanız çok keyif alacağınız can alıcı bilgiler var.
3600 rakamı ve 360lık sayı sisteminin -geomatrinin geliş noktasına kadar.60 lık sayı sistemi...Bizdeki 10 lukken onlarda 60lıktır.
Çok tesadüfü zaman oldu hocam,o üçleme.O bahsettiğim benim teorim Hatta daha çok varda onlar söylenmez :))) burada söylenmesi doğru olmaz. teori de değil aslında bana göre olacak.Marduk/Ra aynıdır.Bazen gezegen/yapay gezegen,bazen göktaşı bazen gezegen tam kaynak olarak emin değiller plutonu yörüngeye sokan o gezegen aslında.Planet x ve dikkat edersek dünyada özellikle son bir senede extreme değişiklikler oluyor,enerjisel olarak ülkelerin bundan etkilenmesi sadee doğa değil dünyadaki genel değişiklikler de buna dahil.2016 ve 2017 yılında daha da net olacaktır.
Falling angels kanatlı işaret-yuvarlak dairesel sembole olan kanat işaretleri anlamı onun günümüzde ufo deniliyor.Gökyüzünden gelenler.Piramid ve shuman frekansı bağlantısı gelme noktalarıydı ne zaman? 20000 sene önce m.ö fakat 400.000 ve 500.000 sen eönce geldiler. gökdelenler de göğe olan saygıdır.Göktürklerin de TENGRİ uzay ırkından geldiği söylenir.
Gokturklerin Çinlilerin sakladığı piramitleri vardır.Dünya üzerindeki anuların bıraktığı piramit sayısı çoktur .
Selim Turan
21.08.2015, 00:17
Stalin’in son yılları.
Yıl 1952, Sovyet uçakları Abakan’ın üzerinden geçerken manyetik fırtınaya maruz kaldıklarını, radarlarının bozulduğunu rapor ediyorlar. 2 uçak düşüyor, araştırmalar o günün teknolojisiyle sonuç vermiyor.
Nikolay Şvernik dönemi.
Yıl 1959 Abakan’ın üstünde 2 uçak daha düşüyor. Bazı koordinatlarda uçuş yasağı geliyor. Araştırma sonuçları bilinmiyor. Brejnev dönemine kadar yasağın sürdüğü sanılıyor. Bu dönemde de yine uçaklar düşüyor. Bu sefer 3 askeri uçak ve bir de küçük sivil uçak aynı bölge üzerinde düşüyor. Araştırma sonuçları bilinmiyor…
Soğuk Savaş döneminde, bir demir perde ülkesi olan SSCB oldukça ketum davranıyordu.
Devamı:
https://line.do/tr/gizlenen-hakasya-raporu/nsm/vertical
Afyon'daki Frig Vadisi'nde, bundan yaklaşık 14 milyon yıl öncesine dayanan araç izlerine rastlandı
Bulunan izlerin, bilimde tanınan klasik insanoğlundan farklı bir ırka ait olduğunu ve milyonlarca yıl önce keşfedilen arazi aracının da üstün ırka işaret ettiğini belirtti.
http://img-3.onedio.com/img/719/bound/2r0/55d6f3591bd37ee31557ba1f.webp
http://onedio.com/haber/burnumuzun-dibinde-ortaya-cikti-insanlardan-12-milyon-yil-once-yasamis-ustun-irkin-izleri-569905
U.Sadıkoğlu
25.08.2015, 23:26
Ne zamandır buralara uğramıyorduk... :)
gIorXcloIac
Stephen Hawking : "Kara Delikten Başka Bir Evrene Geçiş Mümkün!"
Hawking'in yeni teorisine göre, kara deliğe giriş yapan cisimlerin bir çıkış yolu var. "Kara deliğe düşen bilgi bir yerde belirmeli," diyen Hawking, bunun için iki yol olduğunu söyledi. "Kara deliğe giriş yapan şey, ya kara deliğin ucunda bir tür holograma dönüşüyor ya da alternatif evrende ortaya çıkıyor."
Kara deliğin insanların düşündüğü kadar karanlık olmadığını söyleyen Hawking, alternatif evrenlere geçişin nasıl mümkün olduğunu anlattı. Ancak kara deliğe kapılan bedenlerin, aynı evrene dönüşünün mümkün olmadığını, farklı bir evrene geçiş yapabildiklerini söyledi. Yeterince büyük ve hareket eden bir kara deliğe kapılan cisimlerin, kaybolmadığını, yalnızca başka bir evrene geçiş yapıyor olabileceğini söyledi.
Teoriye göre kara deliklerin çekim gücüne kapılıp içine doğru hareket eden cisimler, kara deliğin dış kısmında bulunan bir alanda emiliyor. Cisimlerin benliklerinin ve sahip olduğu bilgilerin bir kısmı bu kısımda kalıyor. Kara deliğin içine giren cisim, deliğin içinden çıktığı takdirde kara delikten aldığı bilgilerin bir kısmına sahip oluyor.
http://onedio.com/haber/stephen-hawking-bilim-dunyasini-salladi-kara-delikten-baska-bir-evrene-gecis-mumkun--573470
Ayrıca sitede alttaki yorumlardan 2 alıntı da yapayım.
- "Bildiğim kadarıyla şimdiye kadar bir karadelik gözlemlenemedi, adam oturduğu yerden aklına birşey gelip facebooktan paylaşırcasına paylaşıyor ve hepsi de birer varsayımdan öte değil. Adamın zekasından şüphemiz yok dünyanın en zeki adamı ama söylediği şeyler belki de 1000-2000 yıl sonra yanlış veya doğru olduğu anlaşılacak ama neye dayanarak bu açıklamaları yapıyor o da tam bir muamma."
+ "karadeklikler dogada gozlemlendi. hatta hemen her galaksinin merkezinde devasa bir karadelik oldugu biliniyor artik. isin esas dehasi karadeligin varliginin fiziksel kesfinden cok daha once matematik denklemleriyle kesfedilmis olmasi. keza stephen hawking bu soylemlerini kahvedeki adamin soylemi seklinde yapmiyor. hepsini matematik denklemiyle gostermesi gerek yoksa bilim cevresinde bir kredibilitesi olmaz. bu yuzden soylediginin dogru cikma ihtimali yuksek. zaten dogruda cikiyor. stephen hawking bundan cok seneler once karadeliklerin hawking radyasyonu denen bir mekanizma ile buharlastiklarini one surmustu. tabi bunu matemetik denklemleriyle destekliyek. yaklasik bir kac sene once karadeliklerin hawking radyasyonu ile disari nasil madde saldiklari gozlemlendi. bu yuzden ciddi bir bilim insaninin bilimsel yorumlarini kahvedeki huseyin efendinin iddia tahminleriyle bir tutmamak gerek."
Stephan Hawking bu teorilerini klasik fizikle açıklaması mümkün değildir. Kendisi popüler fizik veya bilimkurgu meraklılara hitap etmeye başladı. Klasik fizik yeteri kadar kitap sattırmıyor belki de...
Paralel evren ve burdan yola çıkılarak sonsuz evren senaryolarına gidiliyor. Bu teorilerin esas amacı bir Yaratıcı'yı yok sayarak sonsuz tane evrene inanmak. Çünkü Natüralist ateist yaklaşımın özellikle bing bangten sonra girdiği bu açmazın tek çıkış yolu sonsuz tane evrene inanmak. Yani bir Yaratıcıyı reddetmek için sonsuz tane evrene iman etmek de diyebiliriz. Bing Bang bir Yaratıcı'yı işaret eder. Evrenin yoktan var olduğunu anlatır.
Eski Yunan'dan başlayan Aristo temelli klasik ateist görüş , evrenin ezelden beri var olduğu iddasına dayanıyordu. Bing bang ile evrenin ezeli olmadığı anlaşılınca Natüralist ateist anlayış yeni bir arayışa girdi. Bunu da paralel veya sonsuz evren senaryolarına sarılarak buldu. Bir tane evreni doğru dürüst açıklayamayan insanoğlu sonsuz evrenlerle kafaları kurcalayarak bu işi götürmeyi amaçlıyor.
Stephan Hawking, karadeliklerden girip ordan diğer evrenlere geçmek gibi şuan sadece bilimkurgu filmlerinde izlediğimiz senaryoları anlatıyor.
Sonsuz evrenler varsa, bu evrenlerden biri olan evrenimizdeki hassas ayarlara şaşırmamamız gerektiği, çünkü sonsuz evrenlerden birinde bu olasılığın gerçekleşmesinin muhtemel olduğu söylenmeye çalışılır.
Ateizmin müttefiki olan Natüralist felsefenin ve metodun amacı doğayı, doğa içinde kalarak açıklamak, metafizik varlıklara ve hipotezlere başvurmamaktır. Oysa bu evren dışında trilyonlarca veya sonsuz evren olduğu görüşü ne gözleme, ne deneye ne de sağlıklı bir akıl yürütmeye dayanır.
Aslında söylenmek istenen şudur:
"Bu evreni yaratan, tasarlayan bir Yaratıcı'yı kabul etmek istemiyorsanız, sonsuz evrenlerin varlığını kabul etmek zorundasınız, çünkü bu evrendeki hassas ayarlar ve canlılar dünyasındaki tasarımlar ancak sonsuzlukla kıyaslanırsa önemsizleştirilebilir ve böylece akıllı tasarım delilin götürdüğü sonuçlardan kaçılabilir."
Hawking bence bir yaratıcı olduğuna kanaat getirdiği için ne yapacağını şaşırdı.
Teorilerini değiştirip duruyor.
Bilgisayarım üç aydır arızalı yeni pc alana dek telefondan yazmak zorundayım bundan da hiç hoşlanmıyorum uzun yazılar iki saat sürüyor bu yüzden sayfaya atılan yemlere şu sıralar atlayamıyorum malesef üzgünüm :(
Artık yakın zaman içinde yeni pc'ye kavuşursam zevkli tartışmalara kaldığımız yerden devam edebiliriz :)
Israrla mesaj atıp neden eskisi gibi yazmıyorsun ne güzel okuyorduk yoksa kırıldın mı diyenlere ve böyle düşünenlere bu cevap olsun pc yok pc :D
Şimdi kısa bir yorum yazsam cevap gelecek ondan sonra telefondan yazıp cevap vermek için uğraş dur bu yorumu yazarken bile darlanmaya başladım :)
Emirhan Uludüz
29.08.2015, 08:44
Hawking bence bir yaratıcı olduğuna kanaat getirdiği için ne yapacağını şaşırdı.
Teorilerini değiştirip duruyor.
Bildiğim kadarı ile Hawking yaratıcı olduğunu düşünmüyor. Hatta geçen yıl okuduğum bir ropörtajında 'bilim bu kadar gelişmiş olmasa tanrıya inanmak doğal olabilirdi' tarzı bir cümlesi de vardı. Ama Evrenin oluşumunda yaratıcıya gerek olmadığını düşünüyor.
Bugun radyoda bi adam istihbarat servislerinin cinleri kullandigini soyledi. İlginc.
Bildiğim kadarı ile Hawking yaratıcı olduğunu düşünmüyor. Hatta geçen yıl okuduğum bir ropörtajında 'bilim bu kadar gelişmiş olmasa tanrıya inanmak doğal olabilirdi' tarzı bir cümlesi de vardı. Ama Evrenin oluşumunda yaratıcıya gerek olmadığını düşünüyor.
Ben de onu söylemeye çalıştım. Hawking çok iyi bir bilim adamı.
Ve bulduğu tüm deliller onu bir yaratıcıya itiyorsa o da bunu aciklayamayacagi için yıllarca savunduğu teorilerini bile değiştirmeyi göze alıyor.
Tabi bu benim fikrim.
Emirhan Uludüz
29.08.2015, 09:26
Ben de onu söylemeye çalıştım. Hawking çok iyi bir bilim adamı.
Ve bulduğu tüm deliller onu bir yaratıcıya itiyorsa o da bunu aciklayamayacagi için yıllarca savunduğu teorilerini bile değiştirmeyi göze alıyor.
Tabi bu benim fikrim.
Anladım dediğinizi.
Bilim, insanların gözlemledikleri maddeler hakkındaki bilgilerin nesnelleşmesidir. Hawking'in buna hiç bir katkısı olmadığını düşünüyorum. Hatta dünyada bilim çevrelerince de aynı gözle bakılıyor. Sakat oluşu, fanteziye kaçması vs. etkenlerden dolayı İngiltere üzerine çok düşülüyor.
Emirhan Uludüz
29.08.2015, 09:29
Bugun radyoda bi adam istihbarat servislerinin cinleri kullandigini soyledi. İlginc.
Lise din hocam aynısını söylüyordu. FBI'ın da kullandığını iddia ediyordu hatta. "İstersem kendime bir adet ayarlayabilir miyim?" gibi hocamın söylediğinin yanında gayet makul ve mantıklı kalan bir soru sorduğum için dersten çıkartmıştı hatta o gün. :D
U.Sadıkoğlu
29.08.2015, 12:59
Bugun radyoda bi adam istihbarat servislerinin cinleri kullandigini soyledi. İlginc.
Yeni gerçekleşen bir olay değil Osmanlı döneminde de kullanılıyordu. Şu anda Mossad, MI6 başta olmak üzere bir çok istihbarat örgütünde aktif olarak kullanılmaktadır.
Misir pramitleri suan ki teknolojiyle bile nasil yapildiklari cozulemiyor. Bunu da cinlerin yaptigi soyleniyor. Cunku taslarin binlerce km oteden oraya tasinmasi o gunun sartlarinda imkansiz.
Birde cini kendine baglamak ve istedigini yaptirmak icin onu kullananlar cinleri oldurmekle tehtit ediyormus yani yap yoksa seni oldurur seklinde kendine bagliyorlarmis. Ses dalgasiyla galiba oldurebiliyorlarmis.
Bildiğim kadarı ile Hawking yaratıcı olduğunu düşünmüyor. Hatta geçen yıl okuduğum bir ropörtajında 'bilim bu kadar gelişmiş olmasa tanrıya inanmak doğal olabilirdi' tarzı bir cümlesi de vardı. Ama Evrenin oluşumunda yaratıcıya gerek olmadığını düşünüyor.
Bende sürekli Hawking'in söylediği gibi düşünüyorum bunun için Bilim adamı olmaya gerek yok sanırım.
Mesela bir ayet'te erkeklik sıvısı olan meni'nin göğüs kafesi ile sırt arasından çıktığı açık olarak belirtilir.
Bilimin gelişmediği dönemler de bu açıklamanın Tanrı kelamı olduğuna inanmak son derece doğaldır.
Oysa günümüz de gelişmiş olan modern Bilim sayesin de meni'nin testislerden çıktığını ve orada üretildiğini net olarak biliyoruz.
Sonuç olarak bu kelamın Tanrısal bir güce ait olmadığını kavramamız zor olmuyor.
Emirhan Uludüz
31.08.2015, 10:02
Bende sürekli Hawking'in söylediği gibi düşünüyorum bunun için Bilim adamı olmaya gerek yok sanırım.
Mesela bir ayet'te erkeklik sıvısı olan meni'nin göğüs kafesi ile sırt arasından çıktığı açık olarak belirtilir.
Bilimin gelişmediği dönemler de bu açıklamanın Tanrı kelamı olduğuna inanmak son derece doğaldır.
Oysa günümüz de gelişmiş olan modern Bilim sayesin de meni'nin testislerden çıktığını ve orada üretildiğini net olarak biliyoruz.
Sonuç olarak bu kelamın Tanrısal bir güce ait olmadığını kavramamız zor olmuyor.
Gerek yok tabi zaten kendisi de "tanrı var/yok mu?" sorularından sıkılmış olacak ki kendiniz anlayamıyor muşunuz demeye getirmiş sanki. Kişisel düşüncem de bu yönde.
Her bilimsel bulgu ve ilerlemeden sonra bir takım ayetlerde oynama yaparak-genel olarak bu kelimenin Arapçada otuz beş anlamı var vs.- dine bir pay çıkartmak ve zaten aynısı 1400 yıl önce yazılmıştı denmesi sıktı artık. İstisnasız olarak her büyük bilimsel bulgudan sonra din adamları bu keşifleri yalanlar, inananları kafirlikle suçlar ancak yıllar sonra doğruluğundan şüphe kalmamış olan bulgu dediğim yöntem kullanılarak dine monte edilir.
Kazım Bostan
31.08.2015, 10:07
Lise din hocam aynısını söylüyordu. FBI'ın da kullandığını iddia ediyordu hatta. "İstersem kendime bir adet ayarlayabilir miyim?" gibi hocamın söylediğinin yanında gayet makul ve mantıklı kalan bir soru sorduğum için dersten çıkartmıştı hatta o gün. :D
hoca doğru söylemiş. cinler üfürükçü hocaların "sana cin musallat olmuş eheh dur bi üfliim geçer" deyip para cukkalama aracı olarak kafamızda yer ettiği için bu tarz iddialar komik geliyor. ama durum farklı. dünyada yalnız değiliz böyle bir gerçek var. hatta sen de bunu okurken de muhtemelen yalnız değilsin :D
Kazım Bostan
31.08.2015, 10:39
Bende sürekli Hawking'in söylediği gibi düşünüyorum bunun için Bilim adamı olmaya gerek yok sanırım.
Mesela bir ayet'te erkeklik sıvısı olan meni'nin göğüs kafesi ile sırt arasından çıktığı açık olarak belirtilir.
Bilimin gelişmediği dönemler de bu açıklamanın Tanrı kelamı olduğuna inanmak son derece doğaldır.
Oysa günümüz de gelişmiş olan modern Bilim sayesin de meni'nin testislerden çıktığını ve orada üretildiğini net olarak biliyoruz.
Sonuç olarak bu kelamın Tanrısal bir güce ait olmadığını kavramamız zor olmuyor.
o ayetin devamı olan hemen sonraki ayet:
"Şüphesiz Allah'ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter."
önce ölüp-sonra tekrar diriltilen ve kişi zamiri olarak "o" diye bahsedilen şey insandır. bu çok açık halbuki..
Konu ilginç ve güzel.Bazı yorumları da okuma imkanım oldu.Bende bilgim kadarıyla birkaç şey yazmak isterim.okuduğum mesajlar ışığında.
Ben bir çok alanda olduğu gibi bilimsel anlamda da materyalizme karşıyım.Materyalizmin tersi idealizmdir.İnsanlar her olguya idealist bir bakış açısıyla bakmalıdır.Bugün bilim dünyasının dinle çatışması ve kendi içerisinde de çelişkilere boğulmasının en önemli sebebi materyalist(maddeci-nesnel) bakış açısıdır.Zaten evrensel düsturda bu subjektifliğin tanımıdır yahu.
Bugün arkeolojik kazıları takip edin.kazılarda insanoğluna dair toprak altından yalnızca 2 şey çıkar;’’inanç ve icat’’.inançların özünde genelde dinler ,icatlarında özünde bilimsel bilgiler yer alır.Bu 2 olgu bir bütün olarak insanoğlunu tanımlar ve ‘’medeniyet’’ i ortaya koyar. Bu nedenle araştırmalarımda hiçbir zaman bilim ve dini ayırma derdine düşmemişimdir.Kendimi maddesel kalıplara sokmaya,sınırlamaya çalışmam.Hele hele militanlık yapmayı bilime hakaret olarak görürüm ve bunu yöntemi haline getirmiş olanları da adam yerine koyup kaale almam.inançlar ve icatlar.Bunlar bir bütündür.Materyalist çıkarları uğruna din düşmanlığına bilimi alet edenlerin asla ne bir bilimsel gerçek ne de bir medeniyet ortaya koyamadığı günümüzde örnekleriyle ortadadır.
Cinlerle ilgili okuduğum birkaç mesajla ilgili de kısaca şunları söylemek isterim bir araştırmacı olarak,
Bugün çağımızı kontrolü altında tutan hatta bazı ünlü ve güçlü sözde ‘’bilimsel’’ medya organları sayesinde populistçe propoganda yapan Materyalist bilim dünyası yıllarca parapsiklojik ruhsal duygusal olguları bilim dışı olarak ortaya koyup yok saymıştır.Ancak gelişen bilim ile insanoğlunun sadece maddesel bir mekanizmaya değil ruhsal bir mekanizmaya da sahip olduğu kadim bilgisi ön plana çıkmış önem kazanmıştır..Bununla ilgili sıra dışı muhteşem deney ve araştırma sonuçları söz konusu.Öyle ki,Bugün bizim maddi bedenimiz ile ilgili bilmediğimiz çok şey var ,İnsanoğlunun ruhsal mekanizması hakkında ise neredeyse hiç bilgisi yok ve bu sırlara ulaştığında bugün insanlığın sahip olduğu teknoloji ve medeniyet çok farklı ve yüksek bir seviyeye gelecek.Ruhsal mekanizmamızın gücü ve sınırları yanında bedensel maddesel mekanizmamız bir hiçtir.
Kadim kaynaklara baktığımızda cinler hakkında çok farklı ve ilginç bilgilere ulaşırız.Cinler insanlardan önce var olan akıllı varlıklardı ve bedensel varlıklardı diyebiliriz.Kutsal kitapta Allah insanı yaratmadan önce ‘’ben yeryüzünde kulluk yapacak bir yaşam formu yaratacağım’’ dediğinde,cinlerden olan iblis ‘’yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp katliam yapacak yeni formlar mı yaratacaksın neden?’’ demiştir.İblis bunu nereden biliyordu çünkü cinleri tanıyordu.Cinler yeryüzünde çoğalmış bilim ve teknolojide çok ileri gitmişler uzayın derinliklerine dek yolculuk etmişler bilinmeyeni geleceği öğrenebilme seviyesine dek yaklaşmışlardı bu seviyeye gelirken bedensel mekanizmalarını aşarak ruhsal mekanizmalarıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.Bugün İsviçre de yapılan deneyler sonucunda insanlık ta aynı yola girecek.Geleceğe gidiş geçmişe dönüş kült bir bilim-kurgu filmi olmaktan çıkacak.Bunlar ilk kez yaşanmış olmayacak.Yeryüzünde bir belki daha çok yaşam formu bu aşamalardan geçmişti.Sonra gelişen olaylar malum.Alem denilen zaman perdeleri uzay-zaman boşluğuna dikkat edilirse daha iyi anlaşılır ve bu perdelerin arasında farklı yaşama formlarının olmadığını söylemek zordur diyebiliriz ki bunlar ilk kez uzay yolu yıldız savaşları gibi bilim kurgu filmlerinin doğduğu ilk kez insanoğlu tarafından ortaya konan fikirler değildir.Daha önce bir çok yaşam formu tarafından ortaya konmuş hatta hayata geçirilmiştir diyorum.
Meni nereden gelir?bunun aşamaları nedir?olaya bi tarafının doğrultusunda bakarsan direk yumurtalıklara bağlayıp olayı kapatabiliriz.Bu, işte ben gördüğüme göre düşünürüm diyen materyalist kafa yapısıdır.Ancak bilimsel idealist bakış açısıyla bakarsak;
Sinir sisteminin ulaşmadığı hiçbir organ yoktur ve vücudumuzda işleyen her fizyolojik süreç, sinirlerimizin kontrolü altında meydana gelir.Yumurta ile spermin birleşmesi için spermin, babadan anneye aktarılması gerekir. Kadın ve erkeğin cinsiyet organlarını çalıştıran sinirler, parasempatik ve sempatik sinirler olarak adlandırılır. Parasempatik sinirler, kuyruk sokumu kemiklerinin üstündeki sağrı kemikleri arasından çıkar.2 cins arasında birleşme isteğini ortaya çıkaran hazlar, beyinle bağlantılı şekilde cinsiyet organlarıyla gerçekleştirilir. Fakat yaratılıştaki asıl görev sempatik sinirlere verilmiştir.Zira spermlerin atımı bu sinirlerin etkileşimiyle gerçekleşir.
Erkekte meninin atılması, testis ve uzuvların ani kasılmasıyla olur. İçinde spermleri taşıyan bu suyun atım olayı, tamamen refleks mekânizmasına bağlanmıştır. Beyindeki merkezin bu sırada bir müdahalesi yoktur.Birleşmede, pudental sinirler yoluyla iletilen uyarılar sırt kemiklerinden thoracal-1 (birinci göğüs omuru) ile, lumbar 2 (ikinci bel omuru) kemikleri bölgesinde bulunan, 14 sırt omuru arasındaki sempatik çekirdekler uyarılır. Buna cevap, göğüs kaburga kemikleri ile omur kemiklerinin birleşim yerinin altında bulunan deliklerden verilir.Tepkisel uyarılar truncus sympathicus ve plexus pelvicus'tan gangionlara uğrayıp, cinsiyet organlarına gelir; fırlatmayı önleyen düz kasları gevşetir, fırlatmayı sağlayacak olan ductus deferens ve vesicula seminalis kaslarının kasılmasını sağlayarak meniyi fırlatır.
Meni sinirlerin etkileşimi vasıtası göz önüne alınırsa eğer birden fazla kemik arasından çıktığı ifade edilebilir. Bu durumda, hem bel ve sağrının, hem de göğüs omurlarının çok sayıda olduğunu anlamamız gerekir. Nitekim thorasic omurlar (göğüs) 12, lumbar omurlar (bel) 5, sacral omurlar (sağrı) 5 tanedir.Sanırım anlaşılmıştır.
Neyse çok uzun oldu.uzuzn yazmayı da pek sevmem.Ancak söylenecek o kadar şey var ki aslında.
Emirhan Uludüz
01.09.2015, 00:00
Materyalizmin ortaya çıkmadığı bir dünyada bilimsel gelişmeler yaşamazdı. Felsefenin ve Bilimin öncüsü olarak adlandırılan Thales ve arkadaşları aynı zamanda ilk Materyalist filozoflar olarak adlandırılabilir. İdealist görüşün temsilcileri ise dünya, evren hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmaktan çok soyut kavramlarla ilgilenmiştir.
Şimdi maddenin düşünceden önce geldiğini savunan ve kendini evrenin bir parçası olarak gören materyalist gözüyle mi yoksa var olan her şeyi düşünceye bağlayan idealist gözüyle mi bilim yapılmalı?
U.Sadıkoğlu
01.09.2015, 00:20
Bende sürekli Hawking'in söylediği gibi düşünüyorum bunun için Bilim adamı olmaya gerek yok sanırım.
Mesela bir ayet'te erkeklik sıvısı olan meni'nin göğüs kafesi ile sırt arasından çıktığı açık olarak belirtilir.
Bilimin gelişmediği dönemler de bu açıklamanın Tanrı kelamı olduğuna inanmak son derece doğaldır.
Oysa günümüz de gelişmiş olan modern Bilim sayesin de meni'nin testislerden çıktığını ve orada üretildiğini net olarak biliyoruz.
Sonuç olarak bu kelamın Tanrısal bir güce ait olmadığını kavramamız zor olmuyor.
Kuran-ı Kerim Arapça yazılmıştır ve Arapça'nın gerek etimolojisi gerekse kelime zenginliği Türkçe ile kıyaslanamayacak düzeyde zengindir.
Şimdi söylediğiniz olaya baş perspektiften bakarak bir açıklama getirecek olursak bilimin her yaptığı çalışma doğru sonuçlar vermeyebilir. Mesela bugün bilim tarafından doğru kabul edilen bir olgu yarın reddedilebilir ve ona zıt bir olgu kabul edilebilir. Ancak Kur'an-ı Kerim'de geçen ifadelerin hiç birisinin aksi ispat edilememektedir.
Söylediğiniz meni olayıyla ilgili kesin bir hüküm verebilmeniz için kelimelerin ne demek istediğine derinlemesine bakmalı yalnızca maddeye tapan insanların birkaç uydurma fotoğraf ve metin döşemeleriyle yazdığı kompozisyonlara ideolojiniz veyahutta inandığınız değerlere mantıklı geldiği için hemen okey deyip savunmaya geçmemelisiniz.
Basit bir örnekle betimleyecek olursam Kimya'da element tablosunda bulunan elementlerden yan yana duran 3-4 elementi gördüğümde işte budur diyemem öyle değil mi? Zira o elementlerin ne içerdiğine yan yana geldiklerinde neyi oluşturduklarına atom zerresine kadar derinlemesine bilmem gerekir. Kuran üzerine kafa yormakta böyle birşeydir. Futbol konusunda bile konuya vakıf olamayanların konuştukları ciddiye alınmazken dünyayı yaratan ve bu dengeyi kuran bir yaratıcının yazdığına inandığımız bir kitaba basit bir kahve muhabbeti mantığıyla yaklaşırsak elbette farklı sonuçlar çıkartabiliriz.
Ayetin mealine gelecek olursak; "Onun için insan neden yaratıldığına bir baksın. Atılan bir sudan yaratıldı. O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar."(Târık, 86/5-7)
Sırasıyla ayetler..
Hulika min main dafikın.
Yahrücü min beynissulbi vetteraibi.
İnnehu 'ala rec'ıhı lekadirün.
"Sulb" ve "teraib" üzerinde iki görüş vardır. Birincisine göre ikisi de erkektedir. Sulb, erkeğin bel kemiği, teribenin çoğulu olan teraib ise alttan dörder kaburga kemiğidir. İşte insanın cinsel cihazları, bedenin bu ana iskeleti arasında kalır. İnsan bu ana kemikler arasında bulunan cihazlardan tazyikle atılan suyun bir parçasından yaratılır.
İkinci görüşe göre ise "sulb" erkeğe, "teraib" kadına aittir. Yani insanın, erkeğin sülbü ile kadının teraibi arasından çıkan bir sudan, yahut her ikisinin sulb ve teraibi arasından çıkan bir sudan yaratıldığı anlaşılmıştır.
Birinci ihtimale göre insan erkekten atılan bir meniden yaratılmaktadır. Ki insanın cinisini belirleyen de, erkekten atılan meninin milyonlarca parçalarından biri olan meni parçacığıdır. İkinci takdirde de insanın, menideki sperm ile kadındaki yumurtanın birleşmesinden yaratıldığı anlatılmış olur. Özellikle "Hulike min main dafik" âyetinde bir incelik vardır ki o da insanın o tazyikle atılan suyun tamamından değil, bir parçasından yaratıldığı anlatılmaktadır ki gerçekte insan atılan meni içerisindeki milyonlarca spermden sadece birinin, yumurtayı aşılamasıyle yaratılmaya başlar.
Âyet atılgan suyun, sulb ile teraib arasından çıktığını söylüyor. Kur'an'ın söylediğini modern anatomide tasdik ediyor. Zira erkeğin temel üreme organı husye ile kadının temel üreme organı yumurtalık, henüz anne karnındaki ceninin sulb ile teraib arasındaki bölgede oluşur. Daha sonra bunlar aşağı iner. Kadında rahmin yanına yerleşir, erkekte vücud dışına çıkar.
Bunlar asıl yerlerinden aşağı inmekle beraber yine sulb il teraib arasından gelen sinir ve lenf damarlarıyle beslenir. Yani bunların faaliyeti, yine sulb ile teraib arasına bağlıdır.
İşte bu âyetlerde, gözönünde her zaman görülen bu gerçeğe işaret edilerek Allah'ın yaratma kudreti anlatılıyor. Erkekte sperm, kadında yumurta gibi gözle görülmeyen hücreleri yaratıp bunların birleşmesinden yürüyen, gören, düşünen, yapan insan yaratan Allah, onu yeniden yaratamaz mı? Elbette yaratır.
Materyalistlere göre var olan her şey maddeye borçludur. Onlara göre madde ezelidir; hep vardır ve var olduğu için yaratılmasına gerek yoktur. Bu dayanağı göstererek, tanrının sadece akıl ürünü olduğunu savunurlar. Tek tanrılı dinlerde ise bu tam tersidir: maddenin ve evrenin ezeli olmadığı bir başlangıçlarının olduğu, yaratılmanın zaruri olduğu ve bunun içinde tanrının var olması gerektiğini savunmuşlardır. Materyalistler, evrenin bir başlangıcının olmadığı gibi bir sonunun da olamayacağı düşüncesi mevcuttur. Bunu materyalistlerin fikir babası eski yunan düşünürü Demokritos şöyle dile getirmektedir: “Bütün madde ezeli ve ebedi atomlardan oluşur. Bu atomlar yok edilemez ve değişmezdir.” Tek tanrılı dinlerin bütün kutsal kitaplarında ise evrenin yaratılmış olduğu ezeli olmadığı, evrenin kıyamet sürecini yaşayacağı bilgisi bilgisi yer almaktadır.
Şüphesiz ki materyalist felsefesinin en ünlü ve en etkili temsilcileri Karl Marx ve Friedrich Engels’tir. Demokritos, d’Alembert, Turgot Epikurus ( Tanrıyı açıkça inkâr ederek evreni ezeli kabul eden ilk kişi ) gibi birçok materyalist temsilcilerinin mirasını iyi kullanan Marx ve Engels; edindikleri bilgileri hem teorik olarak kapsamlı bir şekilde somutlaştırdılar, hem de önceki temsilcilerden farklı olarak teorilerini pratiğe, eyleme döken ilk düşünürler olmuştur. Onlar da madde ve evrenin önceden var olduğu tezinin doğruluğunu savunmuş ve çıkardıkları felsefede böyle bir taban altında gelişmiştir. Bu ikili aynı zamanda bilimi kutsallaştırmış ve ölçü almış, bilimi çatı olarak kabul etmişlerdir.
Şimdiye kadar ki tek tanrılı dinlerin ve materyalist düşüncesinin idealarını şöyle sıralayacak olursak:
Tek tanrılı dinler:
Madde ve evren ezeli değildir, yaratılmasına ihtiyaç vardır. Bunun sonucunda tanrının olmaması kaçınılmazdır.
Maddenin ve evrenin bir başlangıcı olduğu gibi bir sonu da vardır. Yani evren kıyamet sürecini yaşayacaktır.
Materyalist düşünce:
Madde ve evren ezelidir. Evrenin önceden var olması yaratılmadığını gösterir.
Evrenin bir başlangıcı olmadığı gibi bir bitişi de yoktur.
Bing Bang; materyalistlerin savunduğu üç temel ilkesini geçersiz kılmakta ve Tek tanrılı dinlerin tarihler boyunca ortaya attıkları tezleri doğrulamaktadır. Buraya kadar ki Bing Bang’a göre;
Evren ezeli değildir. Evrenin bir başlangıcı vardır.
Evren ebedi değildir. Muhakkak bir sonu vardır yani evren kıyamet sürecini yaşayacaktır.
Evren sonsuz ve durağan değildir aksine kâinat genişlemektedir.
Materyalistler; felsefelerinin en temelinden parçalandığını görmeli ve felsefi alanlarını, Tanrı’nın varlığını göz önüne alarak, yeniden biçimlendirmeleri gerekir.
Marx yeryüzünde her gerçeğin, gerçek diye bilinen her şeyin, geçici olduğunu ileri sürer. Donmak, kalıplaşmak, herhangi bir gerçeğin değişmezliğine inanmak, her alanda son sözün söylendiğini ileri sürmek Marxçı düşünceye aykırıdır. Doğru bilinen her şey; kendi çevresi, ilintileri, sınırları, çağı içinde yeni bir doğru ortaya çıkana kadar doğrudur. Ömrünün son yıllarında Marx’ın da Marxçı olmadığını söylemesi bu düşünceye dayanır. Yani şu anda Marxçıların tanrıyı inkâr etmesi, bilimin hakemliğini kabul eden diyalektik Marxçılığa karşı aykırı bir düşüncedir.
Güneşi tanrı olarak kabul eden bir dini ele alalım. Güneş’in yapısı bilimsel olarak anlaşıldıktan sonra, Güneş’in başlangıcının sonunun olduğu anlaşılır ve bu bilgiler Güneş’i tanrılaştırmanın hatalı olduğunu bilimsel açıdan ortaya koyar. Aynı şekilde Bing Bang teorisi, evrenin belli bir zamanda başlangıcının olduğunu ve de sonunun da geleceğini ortaya koymaktadır. Bu sonuç kesinlikle materyalist felsefelerinin iflası demektir. Güneş’e tapan kişiler bilgisel bulgulara rağmen uzun zamanlar boyunca savunulmuş bu fikirlerinden vazgeçmeyebilirler, nitekim az da olsalar hala bu inanca sahip kişiler vardır. Bing Bang teorisine rağmen materyalizmin devamı, Güneş’in yapısı bilimsel olarak anlaşıldıktan sonra, Güneş’e tapmaya devam edenlerle aynıdır. Evrenin ezel ve ebediliği temeli üzerine sistemlerini kuranlar, evrenin bir başlangıcı olduğu bilimsel olarak ortaya çıktıktan sonra buna devam ettikleri için; Güneş’e tapanlarla aynı sınıfa girmişlerdir. Bu tavra sahip materyalizmi, bilimsel materyalizm olarak değil de bilim dışı materyalizm veya materyalist fideizm (imânclık) olarak adlandırmak daha doğru olacaktır.
o ayetin devamı olan hemen sonraki ayet:
"Şüphesiz Allah'ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter."
önce ölüp-sonra tekrar diriltilen ve kişi zamiri olarak "o" diye bahsedilen şey insandır. bu çok açık halbuki..
İnsan zaten meniden(sperm) oluşmuyor mu.? Devamı olan ayette insandan bahsedilmesi kadar doğal bir durum yok sanırım :)
Zaten dile getirmediğiniz bir önceki ayette atılan bir sudan yaratıldı diye bahsediyor.
Peki burada atılan su ne oluyor.? Ki en sağlam meal olarak gösterilen Elmalılı mealin de atılgan bir sudan deniyor. Çoğu mealde de fışkıran bir su deniyor daha nasıl ifade edilebilir ki.?
Onuda geçtik zaten önceki ayette yaratıldı diyor dolasıyla sonraki ayette 'onu' lafzının kullanılması kadar doğal bir durum olabilir mi.?
Burada yaratılan sanırım uzaylı falan değil insan yani ve bildiğim kadarıyla insanlara "o" zamiri kullanılabiliyor.
Bu yaptığınız benzetmenin Messi'nin saçını sarıya boyatıp Marin diye yutturmaya çalışmaktan ne farkı var :)
Burada hepimiz belli bir yaşın üzerindeyiz ve hiç birimiz zekamızla alay edilmesine izin vermeyiz.
Lütfen o kadar da değil.
Gerek yok tabi zaten kendisi de "tanrı var/yok mu?" sorularından sıkılmış olacak ki kendiniz anlayamıyor muşunuz demeye getirmiş sanki. Kişisel düşüncem de bu yönde.
Her bilimsel bulgu ve ilerlemeden sonra bir takım ayetlerde oynama yaparak-genel olarak bu kelimenin Arapçada otuz beş anlamı var vs.- dine bir pay çıkartmak ve zaten aynısı 1400 yıl önce yazılmıştı denmesi sıktı artık. İstisnasız olarak her büyük bilimsel bulgudan sonra din adamları bu keşifleri yalanlar, inananları kafirlikle suçlar ancak yıllar sonra doğruluğundan şüphe kalmamış olan bulgu dediğim yöntem kullanılarak dine monte edilir.
Ben bu sayfada bundan en az 100 yıl kadar önce Dünya'nın Güneş etrafında döndüğü yeni keşfedildiği yıllar bunu açıklayan Bilim adamlarının hem Hristyan hemde İslam aleminin önde gelenleri tarafından "Bütün gök cisimleri Dünya'nın etrafında döner. Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü söyleyenler Şeytanın çocuklarıdır. Bu yalanda şeytan işi bir pisliktir" diye ortak bir fetva yayınladıklarını dahi paylaştım.
Herhalde 100 yıl önceki Dinler değiştirildi ve biz bugün çok farklı Dinlerle karşı karşıyayız :)
Bu arada Agnostik, Deist yahut Ateistsiniz sanırım.
Eğer Ateistseniz bir foruma 2 Ateist fazla bence aforoz edilebiliriz :D
Emirhan Uludüz
01.09.2015, 05:02
@ Signal,
Dediğim gibi materyalizm varlığın kökeninin maddi ve somut olan olduğunu söyler. Evrenin nasıl var olup olmadığı, nasıl ortaya çıktığı gibi konular ile ilgili olsa bile materyalizm akımının zorunlu parçası bu değildir. Evrenin kökeni ile ilgili teori geliştirmek kozmolojinin ve bilimin işidir. Felsefenin değil. 21. yüzyılda yaşıyoruz ve felsefeci ile bilim adamı ayrımını bilmemek korkutucu bana göre. Nasıl ki Platon'un 'idea' kavramı yüzünden idealizm çökmüyorsa, dönem materyalistlerinin o dönemin bilimsel gelişmişliği ışığında evren hakkındaki yorumları da materyalizmi çökertmez. Felsefi görüşlerin en mühim özelliği tutarlılığıdır. Bu görüşlerden birine sahip olmak ta dünyaya bakış açısından geçer. İki görüşte kendi içerisinde tutarlıdır ve bir görüşe diğerinin gözünden bakarak çürütemeyiz. Adnan Oktar'cılık oynamaya gerek yok.
Konumuz hangi bakış açısı ile daha doğru bilim yapılabileceğiydi ve ben düşüncelerimi nedenlerini söyleyerek ortaya koydum.
Emirhan Uludüz
01.09.2015, 05:05
Ben bu sayfada bundan en az 100 yıl kadar önce Dünya'nın Güneş etrafında döndüğü yeni keşfedildiği yıllar bunu açıklayan Bilim adamlarının hem Hristyan hemde İslam aleminin önde gelenleri tarafından "Bütün gök cisimleri Dünya'nın etrafında döner. Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü söyleyenler Şeytanın çocuklarıdır. Bu yalanda şeytan işi bir pisliktir" diye ortak bir fetva yayınladıklarını dahi paylaştım.
Herhalde 100 yıl önceki Dinler değiştirildi ve biz bugün çok farklı Dinlerle karşı karşıyayız :)
Bu arada Agnostik, Deist yahut Ateistsiniz sanırım.
Eğer Ateistseniz bir foruma 2 Ateist fazla bence aforoz edilebiliriz :D
Ateistim. Bu başlıktan bir kaç mesajım silinmişti zaten. :D
Evrim teorisi gibi önceki yıllarda kesinlikle karşı çıkılan gerçekliğin önümüzdeki yıllar tanrının hikmetine bağlanacağına adım gibi eminim.
Kazım Bostan
01.09.2015, 10:47
İnsan zaten meniden(sperm) oluşmuyor mu.? Devamı olan ayette insandan bahsedilmesi kadar doğal bir durum yok sanırım :)
Zaten dile getirmediğiniz bir önceki ayette atılan bir sudan yaratıldı diye bahsediyor.
Peki burada atılan su ne oluyor.? Ki en sağlam meal olarak gösterilen Elmalılı mealin de atılgan bir sudan deniyor. Çoğu mealde de fışkıran bir su deniyor daha nasıl ifade edilebilir ki.?
Onuda geçtik zaten önceki ayette yaratıldı diyor dolasıyla sonraki ayette 'onu' lafzının kullanılması kadar doğal bir durum olabilir mi.?
Burada yaratılan sanırım uzaylı falan değil insan yani ve bildiğim kadarıyla insanlara "o" zamiri kullanılabiliyor.
Bu yaptığınız benzetmenin Messi'nin saçını sarıya boyatıp Marin diye yutturmaya çalışmaktan ne farkı var :)
Burada hepimiz belli bir yaşın üzerindeyiz ve hiç birimiz zekamızla alay edilmesine izin vermeyiz.
Lütfen o kadar da değil.
siz kuran'ın "erkeklik sıvısı erkeğin kaburga ile sırtı arasından çıkıyor" dediğini söylemişsiniz, ben de orada bahsedilen şeyin halihazırda erkek vücudunda bulunan meni olmadığını, anne karnından çıkıyor olan "insan yavrusuna dönüşmüş olan meni"den bahsedildiğini söylüyorum... mealini okudum ve anladığım şey bu benim alay etme gibi bi amacım yok.
hehehe bazı şeyleri taaa en temelden anlatmak ve anlamak gerekiyor galiba.Maddenin düşünceden önce geldiğini söylemek çok iddialıdır bence.Bu ancak bayağı heyecanlı bir komplo teorisinden ileriye de gitmez en fazla.Bu fikri kanıtlayabilecek mantıklı bilimsel bir olgu ve akım da yoktur.
Ancak ben bilinçin maddeden önce geldiğini sadece çok basit bir olguyla açıklayabilirim.Biz burada bilimden dem vuruyoruz değil mi?Peki bilim nedir? en temelde Bilim 5N1K dır.
peki 5N1K nedir? ne? nerede? nasıl? neden? ne zaman? kim? basit soru öbeklerinin bileşkesidir.Bu aynı zamanda en basit sade bilincin tanımıdır ki bilim de insan aklından geçen sorulardan beslenir.işte bu nedenle ''bilim'' denmiştir adına.Var oluşunun nedeni bilimin 5N1K dır.Yani en basit düşünce bileşkesidir.Bu nedenle ''düşünüyorum o halde varım'' demiştir üstad.Ha siz bu sorulara cevap ararken materyalist bir yordam seçersiniz yada bilincin doğrultusunda idealist yordamı kabul eder sürdürür buna göre çalışırsınız.Bu sonraki aşamadır.Ben idealist yordamı seçiyorum ve benim araştırma bilgi ve tecrübelerim kesinlikle materyalist yordamın bilimin bütününü oluşturamayacağıdır.Yardımcı yan ürün belki olabilir.
Biraz da insanoğlunun medeniyet/bilim tarihine bakar isek eğer,Bilim nerede doğmuştur?
Tapınak,kilise ve medreselerde.
ilk bilimsel çalışma deney..vb. yapıldığı üniversite neresidir?
bu konuda çokça farklı yaklaşım ve iddia vardır.Kimisi İstanbul da kimisi Bologna da kimisi Bağdatta der.Ancak bunların hepsi aynı zamanda bir ibadethaneydi.Bence ilk bilim adamı aynı zamanda ilk insandı.İlk deneyler icatlar bilimsel çalışmalar da ilk insan toplulukları tarafından tarihin karanlık dönemlerinde yapılmıştı bunu tartışmanın bile gereği yok bunu herkes kabul eder ancak insanlık resmi bir belge ''madde'' arar her zaman, kendinden çok uzak karanlık göremediği bilemediği zamanlar onu kesmez.Paranoya insanın en büyük sınavıdır.
Bu doğrultuda arkeolojinin yerin altında bulabildiği en eski bulgu bizim için tarihin başlangıcı olur.Bu birazda materyalist bir yaklaşımdır bu bir çelişkidir işte.Kurumsal bir firmaya baş vuran şahısların tamamının profesyonel cv sine ''ben idealist bir insanım'' yazması hiç birinin ben materyalistim dememesi gibi materyalizm sadece bir paranoyadır.
Neyse bulgular neticesinde genel kabul olarak ilk bilimsel çalışma ve okul eski mısırda memphis te(abd de bir eyalette ismini buradan alır.bu tesadüf değildir hikayesi ilginçtir) yer alır.Memphis aynı zamanda eski antik mısırın en önemli bilimsel ve dini merkeziydi.
Burada ilk bilimsel deney ve çalışmaların yapıldığı okullar ''gnose'' giz okulları " (écoles de mystères) adını almıştır.Bu okulların arasında, ilkinin "Tanrı Osiris" okulu olduğu sanılan cemiyette çalışmaların esaslarını, Tanrı Osiris'in doğuşu, delikanlılık dönemi, verdiği mücadeleler, nihayet ölümü ve tekrar dirilmesi temalarını oluştururdu.Bu temalar dinsel ayinler eşliğinde yapılan bilimsel deney ve çalışmalardan oluşan ritüellerden ibarettir.Burada amac tanrının sırlarına(nuruna) ulaşmaktı.Bu nedenle giz okullarında yapılan şey Tanrı osiris i iyiden iyiye insan bedenine indirgemekti.Yani bir nevi maddeleştirmekti.Bu doğrultuda materyalist bir akım hakim olmaya başladı Bu noktada bilinçte devreye girer.Bedensizlikten bedenleşme,bedenleşmeden bedensizlik sağlama,ölümsüzlük,daimi gençlik,geleceği bilme,zamansızlık ve mekansızlık gibi tanrısal kavramlara sırlara ulaşmaya çalıştılar bu doğrultuda kabala doğdu.Materyalizm kabaladan doğdu.hümanizmde öyle.Fakat bunu neden anlatıyorum?Bunlar sonraki bir medeniyeti en derinden etkileyecekti bu yunan/helen medeniyetidir.
işte antik mısırdaki bu akım,avrupa medeniyetinin öncüsü sayılan bugünkü avrupanın mimarı olarak görülen yunan-helen toplumun öncülleri olan ve bir medeniyet olabilmenin başında olan Avrupalı birkaç düşünürü kendine çekti…bu düşünürler daha sonra elle tutulur ve iddialı bir yunan-helen medeniyetinin tetikleyicisi ve aynı zamanda günümüze dek gelen pagan-materyalist avrupa popüler ideasının kurucuları oldular
Çiçeron,Pisagor,Thales,platon,Ksenofanes,Parmandin es,Zeno,Melisus,Herodot..vb.mısır medeniyetini ziyaret etmiş kabalistik etki altına girmiş bu ilk üniversitelerden etkilenmişlerdi.Bu akımdan etkilenen helen öncüller bunu alarak hatta buralarda eğitim alarak avrupa ya taşıdılar.Böyle birçok düşünürün içinde en etkin olanı kuşkusuz platon dur.Platon faşizmin el kitabı olarak görülen ''devlet'' eserini yazarken tanrı olgusunun maddeleştirilerek sırlarına ulaşma düşüncesiyle materyalizmi doğuran Antik mısırın bilimsel/dinsel geleneği kabala dan etkilenmiştir.Bu felsefi filozof yunan babalar materyalizmi yoktan var etmediler antik mısırdan kopyaladılar.Ha antik mısırda giz okullarında maddeleşmiş Tanrısal inancın nasıl bilimsel ve sosyal anlamda bir felsefeye dönüşüp kabalayı doğurduğunu da anlattım.Zaten putperestlik ilk din değildir.İnsanlar göremediği bilemediği zamanları yok sayıyorya sanıyor ki ilk din putperestliktir.Hayır ilk din tek tanrılı bir dindi.Bu tek tanrının özelliklerinin maddelerle temsil edilmesiyle putperestlik/paganizm doğmuştur.Böylece materyalizm ortaya çıkmıştır.
Ha bu arada mesajımın bu son kısmında bir sağlama yapmayı ve gerçeği açıkça ortaya koymayı da görev bilirim.Bu antik yunanlı helenli filozof babaların eski mısırdan kopyaladıkları kabalayı materyalizm diye ortaya koymalarıyla dünyayı güçlü-zayıf arasındaki bir savaş,maddenin üstünlüğünün kimin elinde olması gerektiği düşüncesiyle hammaddesi olmayan avrupanın hammaddesi olan doğulu toplulukları savaşla ezip sömürmesi sonucu belli bir noktaya geldi.İşin ilgincini bu sömürmeyi bir doğu kavmi olan mısırdan kabalayı çalmakla kalmayıp uzun yüzyıllar boyunca doğu insanından hammaddesi yanı sıra biliminide çalmaya devam etti ve bugünlere geldi ancak yine de herkes öyle sansa da bilimsel üstünlük avrupalılarda değil kabalayı dinsel gelenek olarak elinde tutan bir kabalistik din devleti olan israil dedir.Bu materyalist bir bilimdir ve dünyaya savaş ve kandan başka bir şey vermemektedir.Bilimsel gelişim gözboyama algı yaratmaktan başka bir şey değil materyalist bilimin tek amacı en gelişmiş en ölümcül silahı bulmaktır materyalistler için bilimin tek amacı ve aracı da budur.Bugün hayatımızı kolaylaştırmak hatta başta sağlık problemlerimizi dahi kısa ve etkili yönden çözmek için kullandığımız teknoloji bu en ölmcül silaha ulaşmak uğruna kat edilen yollarda birer yan sanayi ürününden başka bir şey değildir.
Materyalist bilimin dünyaya hediyesi olan deneyi yapılmış en büyük şey şimdilik ''atom bombası''dır.
@Emirhan Uludüz
Materyalist bakış açısıyla doğru bilim yapılamayacağını söylemek için zaten yukardakileri yazdım. Ayrıca “evren hakkında teorileri bilim ve kozmoloji yapar bu felsefeyi ilgilendirmez” demeniz başlı başına yanlış bir cümle. Eski Yunandan başlayarak evrenle ilgili en ünlü filozoflar görüşlerini ortaya koymuşlar, hepsinin bir evren tasviri vardı.
Bilim, doğa yasalarının neden ve sonuç ilişkilerini determinist bir anlayışla ortaya koyar. Niçin doğa yasaları var, neden bu yasalar evrenle uyumlu? Neden kaos yerine bilimsel kanunlar var? Neden bir sabah uyandığımda yatakta değilde tavana yapışık halde uyanmıyorum? Neden vücudumdaki atomlar ile sandalyenin atomları birbirine karışmıyor? Neden ileri adım attığımda geri gitmiyorum? Neden odadaki eşyalar bir anda kaybolmuyor? Neden evrenin her yerinde aynı bilimsel kanunlar var? Neden hiçbir şey yerine bir şeyler var? gibi sorulara bilim cevap vermez. Neden ve nasıl gibi soruları sormaya başladığınız anda karşınıza felsefe ve dinler çıkar.
Aslında din ile bilim değil bilim ile natüralist veya materyalist düşünce çelişir. Materyalizmin temel felsefesi maddenin ezeli oluşu, herşeyin açıklamasının madde olduğu düşüncesiydi. Şimdi nasıl olur da materyalizm aslında bu değil dersiniz? Materyalizmin ontolojisi yani varlığı bu temel üzerinde inşa olmuş ve geliştirilmiş. Düşüncenin fikir babaları ve en ünlü materyalistler bile bu anlayışı savunuyordu. Bu kuram, bing bang ile birlikte bir başka deyişle materyalistlerin arkasına sığındıkları modern bilim tarafından çökertilmiştir. Şimdi teizm mi bilimle çelişti yoksa materyalizm mi?
Bing bang materyalistler için adeta bir kabus oldu. Bunu gören Hawking gibi materyalist bilim insanları bu durumundan kurtulmak için yeni arayışlara girdiler. Biz ne yapalım ki Tanrı’nın var olduğu sonucundan kurtulalım?” Paralel evren ve sonsuz evrenlerin peşine düştüler. Kimi zaman “hiçlik” dediler. Bilim yapıyomuş gibi insanlara metafizik yutturdular. Bir çelişki daha burda ortaya çıktı. Metafiziği reddeden materyalistler metafizik yapmaya başladı. Stephan Hawking iyi bir fizikçi ama çok kötü bir felsefeci. Bunu evrenin yoktan var oluşu, paralel ve sonsuz evrenler senaryolarını anlatırken nasıl metafizik argümanlara sığındığını rahatlıkla görebilirsiniz. Ama haksızlık etmeyeyim bu görüşlerinden Holywood’a daha çok malzeme çıkar.
Bing bangten önce de materyalizmin içinden çıkamadığı sıkıntılı durumlar vardı. Bir materyalist “zaman” nedir sorusuyla boğuşur. Bir materyalist “bilinç” nedir soruyla kavga eder. Bir materyalist şu forumda gördüğü tüm harflerin rastgele yan yana geldiğini, hiçbir anlamı olmadığını iddia etmesi gerekir. Bu yazıların arkasındaki “bilinç” iki tane atomun birbirini itme ve çekme gücü gibi materyalist görüşle açıklanamaz.
Bilimcilik adı altında insanlara bilim kurgu masalları anlatılmaya başlandı. Maalesef tüm bunları bilim zanneden bazı entellektüel kesim, bunları modern bilim sanıp peşlerinden gitme gafletine düştüler. Hem de hiç sorgusuz sualsiz. Teizmi yani dinleri dogmatik, bağnaz bulan bu kesimler aslında kendileri hiç sorgulamadan çağdaşlık ve modernite kalıplarının da arkasına sığınarak adeta bu tip bilim insanlarına iman ediyorlar.
Öyle ya çok ünlü bir bilim adamı yanlış bir şey söylemezdi, kesinlikle söyledikleri bilimseldi! Hiçbir ön kabulü yoktu! Bütün bunları önyargısız, nesnel bir şekilde objektif olarak değerlendirdi!
Teizm ile bilim altını çizerek yazıyorum temel noktalarda hiçbir zaman çelişmedi. Modern bilim materyalizmi değil teizmi doğrulamıştır. Nesnel olarak yapılan bilim her zaman insanı “Akıllı Tasarıma” götürür. Tanrı’nın indirdiği din ile Tanrı’nın yarattığı evrenin bilgisi olan bilim çatışmaz. Eğer bir çatışma var ise ya insani uydurmalar din ile karıştırılmıştır, ya da bilim adına yanlış bir bulgu bulunmuş veya yanlış bir yorum yapılmıştır.
Bilim, bu evrenin, hayali bir evren olmadığını, evrenin bilimsel yasaları takip eden, matematiksel formüllerle ifade edilebilen gerçek bir varlık olduğunu göstermiştir. Bu, sağduyunun, bilimin ve dinin gerçek bir buluşmasıdır.
Kazım Bostan
01.09.2015, 22:23
bu hawking ile dawkins'i önceleri çok karıştırıyodum. sonradan evrimcilerin bayrak sallayıcılarından olan dawkins'in şu sözleri ile ikisini birbirinden ayırmaya başladım, yaşamın nasıl başladığı hakkındaki bir soruya 1-2 cümle sonra şu cevabı veriyor hellori hz:
"olay şu şekilde gerçekleşmiş olabilir, bundan çok uzun zaman önce, evrenin bir yerinde, darvinci ilkelere bağlı olarak, çok yüksek teknolojiye sahip bir uygarlık evrilip, yaşamı tasarlayıp (:D) gezegenimize yaşam tohumu ekmiş (:D) olabilirler."
...
bak komşunun uygarlıkları neler yapıyor :D ee o uygarlıklar bi kitap filan da göndermiş mi sonradan... kendisi "tanrı bizi yarattı" dememek için o kadar kıvırmış ki en sonunda 360 derece dönüp "tanrı bizi yarattı"ya dönmüş farkında olmadan.
U.Sadıkoğlu
02.09.2015, 01:15
Değerli arkadaşlar başlıkta yine bir evrim fırtınası koptu gidiyor öncelikle şunu belirtmek gerekir Evrim teorisinin varlığı ispatlansada ispatlanmasada bunun bir yaratıcı olup olmadığına ilişkin delil teşkil etmesi söz konusu olamayacaktır zira Evrim'in başlangıcını esas aldığımızda varlığından söz edilen maddelerin yokluktan varlık durumuna bir yaratıcı vasıtasıyla mı yoksa kendiliğinden mi geçtiklerini Evrim teorisi cevaplayamayacaktır.
Ben Evrim'e inanmıyorum ancak Evrim'e inansaydım da bir yaratıcının varlığını reddetmem gerektiği sonucu buradan çıkmaz bu konuyla ilgili Caner Taslaman'ın şu kısa videosunu izlemenizi öneririm.
Hfe6VlQqKOY
Ekstra muhabbetlere gireceğim ancak bahsettiğiniz meni ayetine cevap verdim hala aynı argüman üzerinden iddialar devam ediyor. Bir futbol programına nasıl futboldan anlayan yorumcular katılabiliyorsa Kuran-ı Kerim'i yorumlarken etimoloji köküne inme işleminide Kuran-ı Kerim ve Arap lisanına vakıf insanların yapması sağlıklı sonucu verecektir. Burada Arapça'da en basit bir kelimenin bile 70-80 adet karşılığı olduğunu bilmeden bir ayeti motamot yorumlamaya kalkarsanız ortaya herhangi bir lisanda olacağı şekliyle birden fazla anlam ortaya çıkacaktır. Mesela ben bir koyun yüzdüm. Şeklinde bir cümle kurduğumda koyun = hayvan olan koyun, insanın koynu (göğsü), fiil olarak bir yere birşey koymak, yüz = deri yüzmek, sayı olarak yüz, denizde yüzmek, insan çehresi vs. bunları harmanlayıp ortaya çıkacak karmaşayı siz tahmin edebilirsiniz.
Bu bağlamda ortaya attığınız iddiaya yönelik olarak size cevap verdim almak istediğinizi alıp yine farklı bir tezlede gelebilirsiniz her zaman olduğu gibi onlarada cevap verebilirim ancak lütfen İslamiyet'i, islam alimi edasıyla kesin hükümler vererek şu olmuştur bu olmuştur şu yapılmıştır gibi hükmi ifadelere dayanarak amacı ve gayesi belli olmayan yıllardır derme çatma bilgilerle insanların yalnızca aklını karıştırmaya yönelik akli ve kalbi bağlayıcılığı olmayan argümanları piyasaya süren internet sitesi ve blog yazarlarının yazılarıyla gelmeyin.
Şimdi ben bir başta bir sonda soru sorma hastalığımı devam ettirerek bir yaratıcının olmadığını iddia eden sizlere bu 4 büyük patlamayı nasıl yaratıcı bir irade dışında açıklayabileceğiniz sorayım ve fazla uzatmadan yazımı burada bitireyim.
gIorXcloIac
Emirhan Uludüz
02.09.2015, 04:53
@TS FAN, Signal
Thales örneğinin sebebi şu; Thales den önce bize kalanlar ile Thales den kalanlar arasında dağlar kadar fark var. Yazılı olmasa da sözlü olarak kalıntılar fazla olması nedeniyle ilk olarak adlandırılır. Etkilendiklerini herkes biliyor.
Bilimin önceki dönemler ibadethanelerde yapılmasının sebebi ibadethanelerin aynı anda pozitif bilimler ile uğraşmasıydı. Bu herhangi bir şeyi kanıtlamaz.
Maddenin bilinçten önce gelmesini bir de ben açıklayayım; Hiç maddeden bağımsız olarak bilinç var olabilir mi? Bilinci oluşturan maddedir. Neden dünyada ki varlıkların bilinç seviyesi birbirine eşit değil? Bilinçsiz varlıklar veya insanla kıyaslanamayacak kadar ufak bilince sahip varlıklar nasıl var olabiliyor? Günümüzde maddenin organize olarak bilinç kazandığı biliniyor. Madde ne kadar iyi organize olursa bilinç düzeyi o kadar yüksek oluyor bu bilimsel bir gerçek. Ancak maddeden soyut bir bilincin olduğuna dair en ufak bir ipucu, kanıt yok.
Giderek daha yüksek düzeyde örgenlenmiş hayvanlar görüldükçe, davranışın düzenleyicisi olarak zihinsel faaliyetlerin önemi artmakta ve kalıtsal olarak gelen davranış biçimlerini denetim altında tutan organ, beyin de, o ölçüde önem kazanmaktadır. Beyin yarıküresi kesilip alınan bir kurbağa ameliyattan önce nasıl davranıyorsa, sonrasında da aynı şekilde davranmaya devam eder. Ancak, aynı işlemden geçirilmiş bir güvercin uçmaya ve dengesini korumaya devam etmesine karşın, uyarılara yerinde tepkiler göstermemekte ve hatta beslenememektedir de. Aynı ameliyat köpeğe uygulanırsa hayvanı tamamen sakat bırakmaktadır. Hayvanların iç örgenlenmeleri daha karmaşık hale geldikçe beyin daha büyük bir rol oynamaktadır.
Kendini emek sayesinde hayvan dünyasından çekip çıkaran insana bakalım. Pek çok kazı, taştan aletlerin, maymun-insanın geliştiği dönemde kullanıldığını kanıtlar nitelikte. Bu, hayvan sürüsünün toplumsal bir topluluğa dönüşmesine ve dilin çıkmasına yol açtı. Eski taş devri sonunda, bir milyon yıl kadar önce, ilken insan ortaya çıktı. İlkel insanın bulunduğu döneme ait kazılar yapıldığında, çakmak taşlarından keserler ve küçük aletler yapıldığı görüldü. Bu türlerin beden ölçüleri ve kafataslarının büyüklükleri bizimkilerin benzeriydi. Ancak kafataslarının iç büyüklüğü daha küçük ve uyluk ile kolların aşağı ve yukarı kemikleri eğri idi. Emeğin gelişmesi ve taşdevrinin sonlarında ortaya çıkan aletlerle birlikte ilkel insan sürüsü, fiziksel olarak bugünün insanından önemli bir farkı olmayan ve en basit türden zekaya sahip olan Cro-Magnon insanların ilkel komünal toplumunun doğmasına yol açtı.
Kısaca materyalizm bilinçten korkmaz, bilinci yok saymaz.
Sizin bakış açınız sadece insan üzerinden. Evrenin insanın etrafında döndüğü yanlışına takılıyorsunuz.
bu hawking ile dawkins'i önceleri çok karıştırıyodum. sonradan evrimcilerin bayrak sallayıcılarından olan dawkins'in şu sözleri ile ikisini birbirinden ayırmaya başladım, yaşamın nasıl başladığı hakkındaki bir soruya 1-2 cümle sonra şu cevabı veriyor hellori hz:
"olay şu şekilde gerçekleşmiş olabilir, bundan çok uzun zaman önce, evrenin bir yerinde, darvinci ilkelere bağlı olarak, çok yüksek teknolojiye sahip bir uygarlık evrilip, yaşamı tasarlayıp (:D) gezegenimize yaşam tohumu ekmiş (:D) olabilirler."
...
bak komşunun uygarlıkları neler yapıyor :D ee o uygarlıklar bi kitap filan da göndermiş mi sonradan... kendisi "tanrı bizi yarattı" dememek için o kadar kıvırmış ki en sonunda 360 derece dönüp "tanrı bizi yarattı"ya dönmüş farkında olmadan.
Çok değil hayatınız da bir defa Evrim nedir.? Neyi açıklar.? sorularının cevabını araştırmaya cesaret ederseniz ben ne saçmalıyorum demeniz kaçınılmaz olur :)
Hayatın nasıl başladığı Evrim'i bağlamadığı gibi Evrim bu konuyla hiç bir zaman ilgilenmez.
Hayatın nasıl başladığı ile Abigiyonez Bilim dalı ilgilenir. Evrim vağrolan canlıların milyonlarca yıl içerisinde yaşadığı fiziksel değişim ve türleşme sürecini araştıran Bilim dalıdır.
Haliyle youtube'da, dini sitelerde gördüğümüz "Evrimciler bunu cevaplayamıyor Hayat nasıl başladı.?" sorusunun ne kadar komik olduğunu umarım anlamışsınızdır.
Futbolcular bunu açıklayamıyor Buz hokeyi nasıl ortaya çıktı.?
İyide banane der adam :)
Dawkins bir Evrim Biyoloğ'u, Abigiyobez uzmanı değil istese banane bundan gidin uzmanına sorun da diyebilirdi.
Ona "Hayat nasıl başladı" diye sormak İnşaat mühendisine şu tarlaya hangi gübre atılır diye sormakla eş değerdedir.
Yinede gayet mantıklı bir cevap vermiş ben ortada komik bir şey göremiyorum.
Trilyonlarca gezegenin, milyonlarca akıllı medeniyetin yaşadığı Evren de böyle bir olasılık tabiki olabilirdi.
Ama bu olasılık oldukça zayıflamış durumda son Bilimsel gelişmeler ışığında hayatın Dünya da hiç bir müdahale olmadan oluşabileceği ortaya kondu zaten.
Kazım Bostan
02.09.2015, 15:37
merak etmeyin efendim, malesef beynini evrim nedir, ne yer ne içer konuları hakkında yeterince doldurmuş bir insanım. ne "subhanallah elma üzerinde Allah yazıyor!" tarzı müslümanım, ne "bu soru ateistleri şaşkına çeviriyor!!1" videoları izleyerek "yaa işte kafirler böyle yola gelirsiniz" diyerek gününü gün eden bir müslümanım. aksine bundan önce ekşi sözlük gibi fıkır fıkır ateist kaynayan ortamlarda sorular sormuş olup yüzlerce kişiden hep eveleme-geveleme duymuş ve artık bir ateist müslüman tartışmasının havanda su döğmekten farksız olduğunu düşünen bir müslümanım, o yüzden bu saatten sonra kesinlikle kimseyle ateizm ve teizm hakkında tartışma yapmam. açıkça söyleyim, insan isterse kremalı biskrem'e tapsın benim için bi şey değişmez, çok değil bi 45-50 yıl sonra, büyük ihtimal buradaki herkes, kafasındaki tüm sorulara cevap buluyor olacak.
ayrıca yazımın başında ateistlerin bayrak sallayanı değil de evrimcilerin bayrak sallayanı dedim diye bu kadar demagojiye gerek yoktu. evrimcilerden kastımın deistler olmayıp ateistler olduğu çok açık ve bu adam da ateistlerin flama taşıyanı. ben bu adamı "evrimci" olarak dinlemedim "ateist" olarak dinledim ve bir ateiste yaratılış hakkında soru sormak çok doğaldır. inşaat mühendisine gübre sormuyoruz yani. ve bu flamacı dawkins akıllı bir tasarımcıyı reddedip sonra yine akıllı bir tasarımcı var diyorsa burada saçmalayan kişi ben olamam.
neyse dediğim gibi bir bu konuda kimseyle tartışma gibi bi derdim yok lakin yazınızın ilk paragrafına katıldığımı da söylemem gerek. "Çok değil hayatınız da bir defa Evrim nedir.? Neyi açıklar.? sorularının cevabını araştırmaya cesaret ederseniz ben ne saçmalıyorum demeniz kaçınılmaz olur" kesinlikle öyle...
:)
Selim Turan
07.09.2015, 06:53
U.Sadıkoğlu ve TS FAN bilimsel ve ilimsel kaburga ve sırt kemiği ayetleri hakkındaki iddiaya gereken cevabı vermişler... Tebrik ederim. :)
Eğer İslâm'a Suudi İmam çerçevesinden bakarsak din bilimi reddediyor deriz. Eğer IŞİD çerçevesinden bakarsak İslâm terörizm emrediyor deriz.
Fakat Eşari ve Selefilikten etkilenmiş tarikat cemaat ve toplulukları bir kenara bırakır Maturidi Akılcı Türk elinde tekrar parlayan İslâm medeniyetinin meyveleri olan ilim ve bilim insanlarının çalışmalarını esas kabul etsek hala İslâm dünya düzdür diyor kafasını yaşamayı da bir kenara bırakmış rahatlamış olacağız...
İnsanoğlu'nun yeni akrabası : Homo Naledi
http://img-0.onedio.com/img/719/bound/2r0/55f1576a7e90d708538ee8a8.webp
Güney Afrika'da yerin 100 metre altında Rising Star Mağarası'nda modern insan ve insansı maymun özelliklerine sahip yeni bir türe ait kemikler ortaya çıktı.
Alınan bilgiye göre ilkel zamanlara ait çukurlarda 1500 kemiğe, 15'den fazla ölmüş bireye rastlandı. Kalıntılar bebek, genç ve yaşlı bireylere ait.
Araştırmalara göre Homo naledi, modern insan gibi yürüyerek hareket edebiliyor ve bunun için özelleşmiş uzun bacaklara sahipti. Aynı zamanda insansı maymunlar gibi uzun kolları ve kavisli parmaklarıyla ağaçlara tırmanabiliyordu. Fiziksel olarak ise geniş bir göğüse, insansı maymunlara benzeyen omuzlara sahipti. Yetişkinlerinin ağırlığı ise 40 ile 55 kilo arasında değişkenlik gösterdi. Fiziksel özellikleri hakkında bildiğimiz bir diğer şey ise boylarının 1.50 civarlarında olması.
Beyinleri, yaklaşık portakal büyüklüğünde. Bu da modern insan beynine kıyasla üçte bir boyutunda olduğu anlamına geliyor.
Homo naledi'nin yaşı hesaplandığında insan soy ağacında yeri belirlenebilecek. Keşfedilmiş 13. insan türü olacak.
Kaynak : http://onedio.com/haber/gecmisimizi-kesfetmeye-devam-insanoglunun-en-yeni-akrabasi-olan-homo-naledi-584173
http://onedio.com/haber/insanin-atasi-yeni-bir-tur-bulundu-584002
Voyager-1 ve Voyager-2 uzay araçlarıyla birlikte ateşlenen ve Dünya'dan sesler içeren Altın Plaklar, Soundcloud'da dinlenebilecek.
7397
NASA, 1977'de uzaya ateşlediği ikiz Voyager araçlarının taşıdığı sesleri Soundcloud'a yükledi. Güneş Sistemini boylu boyunca kat eden ve Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'ü ilk kez gözlemleyen uzay araçları, yıldızlararası uzayda yolculuklarına devam ediyor.
NASA, uzun yolculukları esnasında karşılarına Dünya dışı akıllı varlıklar çıkması olasılığını düşünerek, uzay araçlarına birçok ses yüklemişti. Plaklarda geçen Türkçe ses kaydı, '"Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayrolsun" ifadesini içeriyor.
https://soundcloud.com/nasa/golden-record-turkish-greeting
Altın kaplama bakırdan yapılan plaklar, derin uzayda milyarlarca yıl dayanıklı kalmaları için Uranyum-238 izotopu ile kaplandı. Carl Sagan'ın başında yer aldığı komite tarafından seçilen plakların içeriği, doğaya ait seslerin yanı sıra 55 dilde selamlama içeriyor.Altın Plakları Soundcloud'da dinlemek için: https://soundcloud.com/nasa
Hep makineler mi gidecek uzaya :(:(:(
türkçe sesli mesaj güzel olmuş :)
Papa Evrimi kabul etti
Katolik dünyasının lideri Papa Francis: "Büyük patlama ve evrim gerçek; Tanrı sihirli değneği olan bir sihirbaz değil"
"Yaradılış hikayesini okuduğumuzda, Tanrı’yı elinde sihirli değneği olan bir sihirbaz gibi hayal ediyoruz. Ancak durum böyle değil. Tanrı insanı yarattı ve her bir insana verdiği iç yasalarla kendilerini geliştirmesine izin verdi. Günümüzde dünyanın başlangıcı olarak kabul edilen Büyük Patlama Kutsal Yaratıcı’nın müdahalesi fikriyle ters düşmüyor, aksine onu tamamlıyor. Evrimin doğası gereği ‘Yaradılış’ ile ters düşmediğinin altını çizen Papa Francis, ancak yaratılan varlıkların evrim geçirebileceğini söyledi.
Katolik Kilisesi, bilimden uzak duruşuyla biliniyor. Tarihte İncil’e ters düşen kişilerin yargılandığı Engizisyon Mahkemeleri ile de anılan Katolik inancı, dünyanın güneş etrafında döndüğünü ifade eden Galileo Galilei’yi dahi ‘sapkın’ olarak nitelendirmişti.
U.Sadıkoğlu
01.10.2015, 00:46
Papa Evrimi kabul etti
Katolik dünyasının lideri Papa Francis: "Büyük patlama ve evrim gerçek; Tanrı sihirli değneği olan bir sihirbaz değil"
"Yaradılış hikayesini okuduğumuzda, Tanrı’yı elinde sihirli değneği olan bir sihirbaz gibi hayal ediyoruz. Ancak durum böyle değil. Tanrı insanı yarattı ve her bir insana verdiği iç yasalarla kendilerini geliştirmesine izin verdi. Günümüzde dünyanın başlangıcı olarak kabul edilen Büyük Patlama Kutsal Yaratıcı’nın müdahalesi fikriyle ters düşmüyor, aksine onu tamamlıyor. Evrimin doğası gereği ‘Yaradılış’ ile ters düşmediğinin altını çizen Papa Francis, ancak yaratılan varlıkların evrim geçirebileceğini söyledi.
Katolik Kilisesi, bilimden uzak duruşuyla biliniyor. Tarihte İncil’e ters düşen kişilerin yargılandığı Engizisyon Mahkemeleri ile de anılan Katolik inancı, dünyanın güneş etrafında döndüğünü ifade eden Galileo Galilei’yi dahi ‘sapkın’ olarak nitelendirmişti.
Bu sözleri Papa söylemişse ilahi bir dinin ruhani lideri gibi konuşmamış Yaradılış Hikayesi diyerek zaten topyekün kendi inandığı değerleri yok sayan bir zihniyetin temsilcisi gibi konuşmuş.
Materyalistlerin cevaplayamayacağı en güzel delillerden sadece bir tanesi Maddenin kanunu olduğunu ve bunu tesadüflerin belirlediğini söyleyenlerin şu gerçeği görmeleri gerekir.Yanma olayı oksijensiz gerçekleşmez şöyleki uzayda oksijen olmadığı halde Güneş olabildiğince sıcaktır ve yanmaktadır bu da bize Allah katında maddenin kanunu olmadığını gösteriyor ve şu ayettende anlaşılıyor ki.Diriltende öldürende ancak odur,olmasını istediği şeye ol der oda oluverir(Mümin 68)Diğer bir ayette şudur Rabbinin sununa(gücüne)bakmazmısın?O gölgeyi(evreni)nasıl uzatıyor(büyütüyor)O şayet dileseydi onu daim ve sabit bırakırdı.Sonra güneşi o gölgeye(evrene,ve evreni Allahın yarattığına) bir delil kıldık(gösterdik).Sonrada gölgeyi(evreni)güneşin yükselmesiyle azar azar kendimize çektik.(Furkan 45-46)
Evrim'den hala teori şeklinde bahsediliyor eğer Evrim net bir şekilde ispatlanmış olsaydı Evrim teorisi değil Evrim kanunlarını konuşuyor olurduk.
Evrim teorisi diyor ki: "Kâinattaki bütün varlıkların temeli tek hücredir. Bu tek hücre tesadüfen ortaya çıkmış, ondan da bütün canlılar silsile halinde birbirinden türemiştir. Bu teoriye göre, âlem bir yaratıcının eseri değil, tesadüflerin ürünüdür." Böyle bir iddia, ne bir diş veya kafatası bulmakla, ne bir genin teşekkül şeklini ortaya koymakla ispat edilebilir. Daha doğrusu bu âlemin ve canlıların ortaya çıkışıyla ilgili felsefî bir görüştür. İspatı da mümkün değildir.
Siz canlıları bir tarafa bırakın. Cansız eşyadan bir tanesinin tesadüfen ortaya çıktığını ispat edebilir misiniz? Mesela, üzerinizdeki gömlek mi tesadüfen yapıldı ve gelip sizin üzerinize oturdu? Ya da ayakkabınız, bir usta eseri olmaksızın tesadüfen yapılıp, yine tesadüfen gelip sizin haberiniz olmadan ayağınıza girdi, öyle mi? Şayet vicdanınızın sesini dinlerseniz, bu sorulara hiçbir zaman “Evet” diyemeyeceksiniz. Ayakkabının yapılmasını değil, yapılmış hazır ayakkabının sizin ayağınıza tesadüfen gelip girdiğini iddia etseniz, ilköğretim öğrencilerini dahi inandıramazsınız. İsterseniz deneyiniz. Cansızlar tesadüfen, bir ustası olmadan meydana gelmiyorsa, canlılar nasıl meydana gelecek? Sorunun ikinci şıkkında aldosteron hormonundan söz ediliyor. Bu hormon, bedendeki elektrolit ve su dengesinin korunmasında rol alır. Böbrek üstü bezinin kabuk kısmından salınır. Böyle bir hormonun, canlı varlık olmaksızın hormon olarak görev yapması mümkün değildir. Her bir oluşumun temelinin elementler olduğu gibi, bu hormonun da neticede temel maddesi karbon, hidrojen, oksijen ve azot gibi elementlerdir. Bunların belli türev ve bileşikleri canlılardan önce var edilmiş veya birleştirilmiş olabilir. Böyle hormonun veya molekülün yapısından hareketle, yukarıda ifade edilen evrim teorisinin ispatlandığını ileri sürmek, sağlıklı bir düşüncenin ürünü olamaz. Şempanzenin genetik yapısına müdahale ederek bundan bir insanın hâsıl olacağı senaryosuna gelince, bunun iki yönü var. Birincisi, varlıkları yaratmak ve onlara hayat vermek Allah’a mahsustur. İnsanın burada da yapacağı şey, genetik yapının işleyişini yönlendirmektir. Allah insana o iradeyi vermiştir. Her bir varlığın hücrelerine hayat ve rızık vermek, o hücrelerin bütün ihtiyaçlarını karşılamak, hücreleri çoğaltmak ve farklılaştırmak, ömrü bitenleri yenileri ile değiştirmek Allah’ın ilim, irade ve kudretiyle olmaktadır. Bir canlıya müdahale ile ondan bir başka canlının meydana gelmesi, ya da Allah’ın bir müdahale olmadan mesela bir şempanzeden bir insan meydana getirmesi, bizi bütün insanlığın o yolda olduğu genellemesine götürmez. Böyle bir genelleme bilimsel düşünceye ve bilimin kurallarına uygun değildir. Çünkü böyle bir genelleme için gerek genetik, gerekse biyokimyasal ve gerekse biyolojik yönden sorduğunuz her soruya doğru cevap almanız icap eder. Yoksa hasbelkader, bir canlıdan bir başkasının ortaya çıkması, her denemede aynı sonucu elde edemediğiniz sürece, o canlı grubunun soyu ile ilgili bir genellemeye esas olamaz. Batı dünyasında bütün bilim adamlarının evrimi desteklediği iddiası, hakikate uygun değildir. Orada pek çok bilim adamı evrimi felsefî bir düşünce tarzı olarak alır. Bir kısmı da doğrudan yaratılışı kabul eder. Ancak, evrim karşıtı düşüncede olanlar akademik baskı altında oldukları için, bir kısmı açıktan evrime cephe almaktan çekinmektedirler. Bir kısmının da evrim karşıtı görüşlerine bilimsel dergi ve kitaplarda yer verilmez. Çünkü dini dergilerin idarecileri dahi, insanın maymun soyundan geldiğine inanan evrimcilerin elindedir. Onlar, evrime gölge düşürecek en küçük bir evrim karşıtı düşünceye de müsaade etmezler. Onlar için bu konudaki fikrin bilimsel olması önemli değildir. Önemli olan, yazı veya makalenin bünyesinde evrime karşı bir görüş barındırmamasıdır. Hal böyle olunca, işin içinde olmayanlar, bütün bilim adamlarının evrimi desteklediğini düşünürler.
Okumaya üşenenler için yazdıklarımın kısa ve net özetini video şeklinde paylaşayım...
bou7mj23kb8
Papa Evrimi kabul etti
Katolik dünyasının lideri Papa Francis: "Büyük patlama ve evrim gerçek; Tanrı sihirli değneği olan bir sihirbaz değil"
"Yaradılış hikayesini okuduğumuzda, Tanrı’yı elinde sihirli değneği olan bir sihirbaz gibi hayal ediyoruz. Ancak durum böyle değil. Tanrı insanı yarattı ve her bir insana verdiği iç yasalarla kendilerini geliştirmesine izin verdi. Günümüzde dünyanın başlangıcı olarak kabul edilen Büyük Patlama Kutsal Yaratıcı’nın müdahalesi fikriyle ters düşmüyor, aksine onu tamamlıyor. Evrimin doğası gereği ‘Yaradılış’ ile ters düşmediğinin altını çizen Papa Francis, ancak yaratılan varlıkların evrim geçirebileceğini söyledi.
Katolik Kilisesi, bilimden uzak duruşuyla biliniyor. Tarihte İncil’e ters düşen kişilerin yargılandığı Engizisyon Mahkemeleri ile de anılan Katolik inancı, dünyanın güneş etrafında döndüğünü ifade eden Galileo Galilei’yi dahi ‘sapkın’ olarak nitelendirmişti.
Seve, seve kabul etmezse sevmeye, sevmeye kabul edecek :)
Selim Turan
01.10.2015, 18:15
Yanma olayı oksijensiz gerçekleşmez şöyleki uzayda oksijen olmadığı halde Güneş olabildiğince sıcaktır ve yanmaktadır
Güneş uzay boşluğunda yanan bir cisim alev topu falan değildir. Füzyon halindeki plazma topudur. Güneşi yanan bir kağıt ile aynı şekilde yanan bir alev topu sanmak yanlış yapmak demektir hatadır.
Güneş, çekirdeğinde meydana gelen termonükleer tepkimeler sayesinde parlar. Güneş, büyük oranda hidrojenden oluşur. Çekirdekteki hidrojen atomları, basınç ve sıcaklığın etkisiyle tepkimeye girer. Dört hidrojen atomu çekirdeği birleştiğinde, bir helyum atomu çekirdeği ve bir miktar enerji ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu enerji ise, güneşin yaydığı ısı enerjisidir.
Selim Turan
06.10.2015, 16:15
Hani Komploydu?"Nostradamus'un kehanetleri birtakım gruplarla ve projelerle kehanet adı altında çıkartılmaya çalışılıyor." diye. Hatta bu örgütlerin "doğa olaylarını bile" kendi emellerine ve kehanetlerine göre kullandıklarını/uyarladıklarını söylemişti Oktan Keleş.
http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=29 (http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=29)
Yine ASA Kitabın'da efsanelerle ilgili (sh.412) :
"Bir başka gün, yine İlhami Abi bununla ilgili bilgiler vermişti:
“Nostradamus Gizem Askerleri.” Bu isimde bir tim kurulmuş ve tıpkı “Kutsal Tapınak Şövalyeleri” gibi kutsanarak, Nostradamus’un kehanetlerine uygun hadiseler meydana getirmişler. (Özellikle Ruslar tarafından.)
* Yani aslında bu kehanetler çıkmıyor, sadece kehanetlere uygun hadiseler bu örgüt tarafından meydana getiriliyor.
* “Kahin Nostradamus’un her dediği çıkıyor.” diye zihinlere hem işlem yapıyorlar
* Hem de bulundukları ülkelerdeki yönetimleri bu yöntemle etkiliyorlarmış.
* Bugün de bu örgüt mevcutmuş. Merkezi Telaviv’de. Nostradamus ve diğerleri hakkında efsane üretmekle meşguller... "
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1865 (http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1865)
Yine benim Emir Yıldız'dan romanında:
"Mesele çok açık değil mi, kehanet gerçekleşmiyorsa –suni yollarla, müdahalelerle- kehanetleri gerçekleştirmek için kurulmuş bir örgütten bahsediliyor. Tel Aviv, hiçbir efsaneyi kendi başına bırakmıyor. Bunu en çok Mısır Piramitleri ile ilgili olarak uyguladılar.
Bunlar, işin bir de Nostradamus'un Kehanetleri ile bağlantısını kurarlar. Uyuyan kahin Edgar Cayce "Arethusa" adli bir yerden de söz etmektedir. Bu isim Yunan Mitolojisi'nin ünlü bir su perisinin (Nymph) adıdır ve heykeli bugün İtalya Siracusa'da bulunmaktadır yani Etna Yanardağı'nın yakınındadır.
Bu kehanetleri psikolojik savaş unsuru olarak kullananlar kimler? Bu kehanetlerde, “büyük bir deprem olacak, gerçek meydana çıkacak” demekle neyi kastediyorlar? Yani -sözde- bu yeri terk edin, kaçın deniliyor...
Dünyada bu kehanetleri gerçekleştirmek için çalışan bir ekip var. Bu kehanetlerin gerçek olması için, hazırlanan bazı oyunlar var. Önceden planlar yapıp, sonra da sanki kehanet gerçekleşmiş gibi yayınlar yapılmaktadır. Yani bazı mistik hikayeleri gündemde tutmak için, özel olarak çalışan gruplar var. Sanki anlatılan o efsaneler gerçekmiş gibi dünya kamuoyuna sunuluyor. Bütün dünyayı kandırıp, "aaa bakın kehanet gerçekleşti" diye zihinler bulandırılmaktadır. Buradaki oyun büyük bir oyun olup, zaman zaman da insanları öldürmektedirler. Bu oyunlar en çok da Mısır'da yapılmaktadır. Kaza süsü vererek insanları öldürüyorlar, sonra da bunu FİRAVUN'un laneti olarak kamuoyuna sunuyorlar.
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=401 (http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=401)
Hatta bu örgütlerin Hadisleri bile kullanarak, hadislerde anlatılanların SAHTESİNİ yaptıklarını (Örnek: İŞİD, Hadisleri nasıl kendine uyarlıyor? "Tanrı Ceketli Adam" taktiği devam ediyor...) Oktan Keleş anlatmıştı.
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=3414 (http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=3414)
Bütün bunları niye yazdık: Bazıları daha yeni uyanmış, 16 Yıldız'da yıllardır bunları biz dile getirirken bazıları bizi "Komploculukla " suçluyorlardı. Ama artık onlar da efsaneleri ve doğa olaylarını kullanan örgütlerden bahsediyorlar. Ne diyelim: Günaydın...
İşte geçtiğimiz gün konuyu gündeme yeni getiren veya yeni uyanan A. Dilipak'ın yazısı:
...
"Birileri savaş, terör, tabii afetler, büyük olaylar bekliyor..
Mehdilik ve Mesihlik konusunda, Mekke, Medine, Şam, Kudüs, Hatay, Maraş, İstanbul, daha geniş bir çerçevede Nil ile Fırat’ın arası kıyamet senaryosunun tabii platosu. Tabii Horasan’dan gelen siyah bayraklılar da İran üzerinden, Bağdat yolu ile Şam’a gelecek. Bu anlamda, bu gizemli beklentinin coğrafi çerçevesi içinde, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Suriye, Ürdün, Lübnan, Filistin, İsrail, Irak, İran ve tabii Türkiye de var. Yemen ve Umman’ın da bu senaryoda önemli yerleri var. Husiler, Hizbullah, DAEŞ, PYD, Esed, MOSSAD, Sisi hepsi bu anlamda çok özel bir anlam kazanıyor.
Korkulan, işlerin kontrolden çıkıp kıyamet savaşına dönüşmesi. İsrail’in umudu ise, Sünni ve Şii Müslümanların Mehdilik tartışmaları sonucu birbirine girmesi.. Bunun için MOSSAD ve CIA eski metinlerin anlatımlarından yola çıkarak kadrolu Mehdileri piyasaya sürebilir.. Bu anlamda oluşturulan yüksek beklenti, umut ve dini motivasyon bu çevrelerin işini kolaylaştıracağa benziyor.. DAEŞ, Boko Haram ya da Husi, Şii Mehdici hareketler gibi oluşumlar, Tapınakçılar, Siyonist çeteler, Tanrıyı kıyamete zorlama gayretindeki Evengalistler çılgınca işler yapabilirler.. "
http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/tedrat-kehanet-ve-12187.html (http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/tedrat-kehanet-ve-12187.html)
Erol Elmas
buulkem@gmail.com (buulkem@gmail.com)
Twiter:@emiryildizdan
Nasa Plüton'daki büyük keşfi açıkladı
NASA, Plüton gezegeninin kendi hava koşulları, atmosferinde sis ve aktif jeolojik yapısı olduğunu açıkladı.
ABD Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA), "gizemli gezegen" olarak bilinen Plüton'a ait yayımladığı yeni fotoğraflarda gezegenin mavi bir gökyüzüne sahip olduğu görülüyor.
NASA, bugün uzay aracı "New Horizons" (Yeni Ufuklar) tarafından çekilen Plüton'un yeni fotoğraflarını yayımladı.
"New Horizons" ekip lideri bilim adamı Dr. Alan Stern yaptığı açıklamada, Plüton'daki mavi gökyüzünün "göz kamaştırıcı" olduğunu ifade etti.
Stern, gezegendeki mavi gökyüzünün, etrafındaki puslu katmanın büyüklüğü ve yapısı hakkında bilgi verebileceğini söyledi.
Fotoğraflarda ayrıca gezegenin yüzeyinde çok sayıda kırmızı buz parçacıklarının bulunduğu görülüyor.
Plüton'un daha önce yayımlanan fotoğraflarında gezegenin yüzeyinde kum tepecikleri olduğu sanılan yükseltiler, vadiler, yüzen buz kütleleri ve etrafında puslu bir katman görülmüştü.
Araştırmacılar, Plüton'da dağ benzeri yapıların bulunduğunu ve buzlarla kaplı dağların 3 bin 400 metrelik yüksekliğe sahip olduğunu açıklamıştı. Dağların yaşının 100 milyon yıldan daha genç olduğunu tahmin eden araştırmacılar, "Bu da cüce gezegenin jeolojik olarak aktif olduğunu gösteriyor" değerlendirmesi yapmıştı.
Güneş Sistemi'ndeki yolculuğuna 19 Ocak 2006'da Florida'daki Cape Canaveral uzay üssünden fırlatılarak başlayan "New Horizons", 9 yıl 6 aydır görev yapıyor. "New Horizons", Plüton dışında uyduları Charon, Styx, Nix, Kerberos ve Hydra'da da keşiflerde bulunuyor.
Hürriyet
Süpeeeeeeeeer bir habeeeeeer
NASA açıkladı, astronomik olay 15 gün dünyayı karartacak!
Diyarbakır Söz 21 Ekim 2015 Çarşamba, 17:02 BİLİM&TEKNOLOJİ
Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), Venüs ile Jüpiter adlı gezegenlerinin neden olduğu astronomik olay nedeniyle Dünya'nın 15 Kasım'dan 30 Kasım'a kadar kararacağını açıkladı.
ABD Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), Dünya'nın 15 gün karanlıkta kalacağını açıkladı. Karanlık günlerin 15 Kasım'da başlaması ve 30 Kasım'da bitmesi bekleniyor. Kasım ayında gerçekleşecek uzay olayının Venüs ve Jüpiter gezegenlerinin neden olduğu bir dizi astronomik olaydan kaynaklanacağı ileri sürülüyor.NASA açıkladı, astronomik olay 15 gün dünyayı karartacak! ABD Başkanı Barack Obama tarafından NASA başkanı olarak atanan Charles Bolden, Dünya'nın 15 gün kararması hakkında bin sayfalık bir rapor hazırlayarak Beyaz Saray'a sundu.
GÜNEŞİN RENGİ DEĞİŞECEK
Rapora göre Venüs ve Jüpiter gezegenleri aralarında sadece 1 derece kalacak şekilde paralel bir düzleme girecek. Venüs, Jüpiter'in güney batısına geçecek ve bu sayede Jüpiter'den 10 kat daha parlak olacak. Venüs'ün yaydığı ışık, Jüpiter'deki gazların ısınmasına ve reaksiyona girmesine neden olacak. Gaz reaksiyonları tahmin edilemeyecek kadar çok hidrojenin uzaya salınmasına sebebiyet verecek. Hidrojen gazı ise Türkiye saatiyle 09.50'de Güneş'e temas edecek. Güneş ile temasa giren büyük miktardaki hidrojen gazı Güneş'te büyük bir patlamanın meydana gelmesine yol açacak. Patlama nedeniyle Güneş'in yüzeyinin sıcaklığı bir anda 9 bin santigrat'a çıkacak. Güneş, sıcaklığı çekirdeğine doğru emerek patlamayı durduracak.
Sıcaklıktaki ani artışla Güneş mavimsi bir renge dönecek. Güneş'in eski sıcaklığına ve rengine dönmesi ise 14 gün sürecek. Güneşin yüzeyi soğuduğundan, yıldızdan çıkacak ışık da daha az olacak. Ancak Güneş ışınlarının yeryüzüne varması 7 ila 8 dakika zaman aldığı için, 09.50'de gerçekleşecek olayı Dünya sakinleri 09.58'de fark edecek. Dünyanın karanlık günleri 30 Kasım saat 23.45'te son bulacak.
KORKMAYA GEREK YOK
NASA Başkanı Bolden bu sıra dışı olayın ayrıntılarını paylaşmak üzere Başkan Obama'nın da katıldığı bir basın konferansı düzenledi. Bolden konferansta, "Dünyanın kararacağı günü nedeniyle başka etkilerin yaşanmasını beklemiyoruz. Bu uzay olayının Dünya üzerindeki tek etkisi 6-8 derece sıcaklık artışı olacak. Bundan en çok Kutup bölgesi etkilenecek. Kimsenin endişelenmesine gerek yok. Bu olay, Alaska sakinlerinin kışın yaşadığına benzeyecek" diye konuştu.
Kekliyorsa bizi Nasa çok fena beddua edicem ona :U
Kekliyorsa bizi Nasa çok fena beddua edicem ona :U
Nasa keklemiyor ama bazı haber siteleri kekliyor bizi:)
Daha önce de çıkmıştı bu tip haberler, şimdi Nasa doğruladı diye verdiler. Nasanın öyle bir açıklaması yok.
http://www.cnnturk.com/video/bilim-teknoloji/bilim/nasadan-o-iddiaya-aciklama-geldi-dunya-kararacak-mi
Sabah gazetesinde bile yayınlandı bu haber. Onlar da timsaha geldi sanırım:)
Yukarda anlatılan senaryonun gerçekleşmesi doğa yasaları içerisinde mümkün değil. Hiçbir şey güneşin ya da herhangibir yıldızın ışığını, ısısını aniden azaltamaz, onu söndüremez.
Süper bir haber diyorsun da malum kışa giriyoruz Dünya 15 gün karanlıkta kalırsa ısı seviyesi'nin düşmesi sebebiyle çok daha sert bir kış yaşardık.
Gönül isterdi tabi ama malesef keklere geldik :)
Nasa keklemiyor ama bazı haber siteleri kekliyor bizi:)
Daha önce de çıkmıştı bu tip haberler, şimdi Nasa doğruladı diye verdiler. Nasanın öyle bir açıklaması yok.
http://www.cnnturk.com/video/bilim-teknoloji/bilim/nasadan-o-iddiaya-aciklama-geldi-dunya-kararacak-mi
Sabah gazetesinde bile yayınlandı bu haber. Onlar da timsaha geldi sanırım:)
Yukarda anlatılan senaryonun gerçekleşmesi doğa yasaları içerisinde mümkün değil. Hiçbir şey güneşin ya da herhangibir yıldızın ışığını, ısısını aniden azaltamaz, onu söndüremez.Acı haberi öğrendim. O site umarım batar :U
Ben açıklamayı okudum da gayet mantıklı idi. Eğer gaz salınımı olsaydı güneşte değişim mümkün olurdu neden olmasın? Yoğun enerji artışı olacaktı. Bu da dalga boyunu değiştirecekti. O kisminda sorun yok. Tabi gezegenlerin canı sıkılıp bi değişiklik yapalım demeyeceklerdi. Onu es geçtim. Ama Nasayi görünce heyecanlandım. :(:(
Süper bir haber diyorsun da malum kışa giriyoruz Dünya 15 gün karanlıkta kalırsa ısı seviyesi'nin düşmesi sebebiyle çok daha sert bir kış yaşardık.
Gönül isterdi tabi ama malesef keklere geldik :)
Aksine ısı artacaktı :) neyse başka zamana artık :(
Bugünkü NASA Açıklamasından satırbaşları:
MARS programı MARS'da su bulmaya odaklanmıştı.Çünkü su, canlıları yapı taşıydı.
Sonunda Mars'ta su bulduk ve size açıkladık. Peki MARS'ın atmosferine ne oldu? Var mıydı? Var ise nereye gitti?
Su anda Mars'taki atmosfer çok ince, o kadar ince ki yüzeye de SIVI su bulunamıyor. Ancak öncesi çok farklıydı.
Bulunan sonuç korkunç ! Mars'ın atmosferi bizim Dünya'mızın da başının dertte olduğu Güneş fırtınaları yüzünden yok oldu.Dünya'nın etrafindaki magnetik alan güneş fırtınalarının atmosferimizi yok etmesini engelliyor. Mars bu kadar şanslı değildi.Mars'ın atmosferi tam anlamıyla uzaya süpürülmüş.Yani milyonlarca yıl önce eritilmiş.
Güneş fırtınaları Mars kutuplarından sanki bir çeşmeden su akıtır gibi atmosferi çekip aldı.
Yayınlanan videoda, şu anda dahi atmosfer parçacıklarının Mars küresinden ayrılışı gözleniyor.
Gerçekten inanılmaz bulgu. Saniyede 10 üzeri 24 hava parçacığı Mars'ın yüzeyinden kaçıyor.
Bu buluş, diğer gezegenlerin atmosferleri ile ilgili de insanoğluna bilgi verecek.
SORU: Dünya da aynı korkunç şeyle karşılaşabilir mi?
CEVAP: Evet! Dünya atmosferine de aynı şey olabilir. Koruyucumuz, Dünya'nın manyetik alanı. Ama bu alan bozulursa atmosferimizi kaybedebiliriz.
Mars'ın atmosferi Güneş'in daha güçlü olduğu milyarlarca yıl önce yok oldu. Şu anda etkisi daha az.
SORU: Mars'ın atmosferini geri getirebilir miyiz?
CEVAP: Hayır yapamayız. Çünkü şu anda bu parçalıklar uzay boşluğunda.
SORU: Mars'ın atmosferi, çarpmış olan bir meteor yüzünden yok olmuş olabilir mi?
CEVAP: Olabilir...
SORU: Mars kaç yıl önce denizler, nehirler barındırıyordu, tam bir atmosferi vardı, ya da var mıydı?
CEVAP: Evet. Yaklaşık 3.7 milyar yıl önce.
KORKUNÇ SON NE ZAMAN GELDİ?
Yaklaşık 4.2 milyar yıl önce Mars manyetik alanını kaybetmeye başladı. Sonra korkunç son geldi. Güneş fırtınaları atmosferi süpürdü.
SORU: NASA bundan sonra ne araştıracak?
CEVAP: Mars'ta hiç hayat var mıydı? Var ise bu hayat Dünya'daki gibi bir hayat mıydı?
NOT: Alıntıdır.
Nasa, dünkü açıklamasında yıllardır bilinen şeyleri yeni bir şey bulunmuş gibi sunum yaptı. Marsın atmosferini kaybediş biçimi yıllardır biliniyor zaten.
Nasa, "onca masraf yapıp araç gönderiyorsunuz, ne buldunuz?" sorusuna cevap vermeye çalışıyor.
Mecburen bu açıklamaları yapıyorlar. Zaten çoğu bilinen şeyleri "amerikayı yeniden keşfetmiş gibi" sunuyorlar. Tek dertleri de, Nasa'nın Mars araştırmaları için ayrılan ödeneğinin kesilmemesi ve insanlı bir Mars görevi için gerekli olan kamuoyu altyapısını oluşturmak.
Elbette bu kötü bir şey değil. Hatta, en iyisini ve belki de en doğrusunu yapıyor Nasa. Çünkü bilimsel ödenekler için gerekli olan para, ülkeler tarafından "gereksiz" bulunarak kesilmemeli. 100 tane F35 uçağının maliyeti ile Mars'a insan gönderebilmek mümkün hale gelebilir.
Nasa'nın son açıklaması tam komedi:)
Yıllardır Nasa tarafından açıklanan şeyler için milyarlarca dolar harcandı ve devam ediyor. Sonuç yine kartal görünümlü doğan.
Ama durun uzaylılar var ve bulunacaklar :D yersenn.
Ya da Dünya dışında yaşanabilir gezegen:)
Sonra Trabzonspor'un kongre üyeleri neden İho'ya oy attı diye kavga edip dursun birileri :)
Evet sanırsın sabah kahvaltasını 3. kolonide akşam yemeğini x gezegeninden gelen uzaylılarla yiyoruz da biz inanmıyoruz Dünya dışı varlıklara.
Yoksa hep aramızdalar. Ara sıra gökyüzünde tabak şeklinde bi videoları atılır ortaya ama gene de inanmayız biz onlara.
İnat ettik bulacaz onları. Ama onlar bizle asla temasa geçmez bu kadar gelip gitmelerine rağmen. Zaten temas kurarlarsa bizim gibi basit insanlarla değil Nasa'da ki elit zümreyle temas kurarlar biz kimiz ki.
Bunun içindir ki;
an itibariyle sadece bugün açlıktan ölen insan sayısı 12.223 kişi iken (http://www.worldometers.info/tr/) bizim yeni yaşam alanı ve uzaylıları bulma fantezimiz daha gerçekçidir. O yüzden ölen ölsün mantığıyla Nasa'ya ayrılan ve bilim bilim diye ağlayanların yıllık bütçesi ort. 20 milyar dolardır(http://www.aljazeera.com.tr/haber/nasaya-18-milyar-dolar-butce). Ve alınan sonuç koca bir sıfırdır.
Ama olsun onlar insancıldır, onlar demokratiktir, bizi en çok yine onlar düşünür. Ha bi de eleştiri kabul edemeyecek kadar çok moderndirler.
Uzay Ve Hukuk: Uzay Kime Ait?
New York Planetaryumu eski müdürü Robert R. Coles, “Gezegenler arası Gelişim Şirketi” namına dönümü 1 Dolardan Ay’dan toprak sattığı;
Alman vatandaşı Martin Jürgens, Ay’ın 15 Temmuz 1756 tarihinde dönemin Prusya Kralı Büyük Frederick tarafından kendi atalarına hizmetleri karşılığında bağışlandığı;
Yemen vatandaşı 3 genç; Adam Ismail, Mustafa Khalil ve Abdullah el-Umari’nin NASA’yı “Mars’ı işgal ettikleri” gerekçesi ile dava ettiği ve bunlara benzer bir iki hadise daha basında geçtiğimiz yıllarda yer almıştı.
Peki bu iddiaların geçerliliği ne derecede? Gerçekten UZAY kimin mülkiyetinde?
Günümüzde internette basit bir Google araması ile “Ay Tapusu veya Mars Tapusu” veren girişimlere rastlamak çok sıradan. Zira bu tapuların hukuki geçerliliğini tanıyan hiç bir kanun veya idare bulunmamaktadır.
1962 yılında Dış uzayın barışçı amaçlarla kullanımı bakımından devletler arası koordinasyon sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler nezdinde, Birleşmiş Milletler Dış Uzay Dairesi (UNOOSA) kurulmuştur.
Birleşmiş Milletler’in girişimi ile 1967 yılında kısa adı “DIŞ UZAY ANTLAŞMASI” olan bir belge oluşturularak, Uzay Hukukunun Uluslararası Hukuk literatüründe yer alması sağlandı. Türkiye’nin de dahil olduğu 102 ülke tarafından imza edilen ve onaylanan bu antlaşma ile Uzay Hukukunun temel ilkeleri oluşturulmaya çalışılmıştır.
Başlıca ilkeler şöyledir:
1. Dış Uzayın keşfi ve kullanımı tüm ülkelerin yararı ve çıkarları gözetilerek yürütülür.
2. Dış Uzayın keşfi ve kullanımı hususunda tüm ülkeler özgürdür.
3. Dış Uzay bakımından egemenlik, işgal ve benzer iddialarda bulunulamaz.
4. Devletler hem yörüngeye hem de dış uzaydaki gök cisimlerine veya istasyonlarına; nükleer silah ya da diğer kitle imha silahları yerleştiremez.
5. Dünya’nın uydusu Ay ve diğer gök cisimleri yalnızca barışçı amaçlarla kullanılabilir.
6. Devletler, ulusal uzay faaliyetlerinden ve bu faaliyetler esnasında verdikleri zararlardan dolayı sorumludurlar.
Aynı ilkeler doğrultusunda hazırlanan “AY ANTLAŞMASI”nın 11 nci maddesinde açıkça Ay ve diğer gök cisimlerinin İnsanoğlunun ortak mirası olduğu ve Ay yüzeyinde hiç bir mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Türkiye de bu antlaşmaya 2012 yılı itibari ile katılmıştır.
Sonuç olarak ne gerçek kişilerin ne de devletlerin gök cisimlerini bu tür sahiplenmeleri uluslararası hukuk açısından mümkün değildir.
:)
https://www.youtube.com/watch?v=VJxWp67v0IA
Venüs'ün Güneş'in önünden geçerken kaydedilmiş görüntüsü..
SDO (Solar Dynamics Observatory) tarafından kaydedilmiş.
https://www.youtube.com/watch?v=GSJK7h88zd4&feature=youtu.be
mete61bordomavi
06.12.2015, 11:44
Bence uzaylılar var.
Dünyada sıkışıp kalmak çok acı verici.
"iki olasılık var; ya evrende yalnızız, ya da değiliz. ikisi de eşit derecede korkutucu..."
omondoles
09.12.2015, 00:40
Evrende yanlız değiliz. Metafizik canlılar var. İster buna cin deyin ister ufo vs.
Loading .. %61
İki olasılık yok, evrende yalnız olma şansımız sıfır ve bu hem korkutucu hem de heyecan verici.
Selim Turan
16.12.2015, 13:17
Nükleer santrali kamyona sığdırdı!
İsmet BERKAN - ANALİZ
http://i.hurimg.com/i/hurriyet/75/620x350/55eb4e20f018fbb8f8b8aebc.jpg
Dünyanın en büyük silah ve savunma sanayi şirketlerinden ABD’li Lockheed Martin, bir kamyona sığabilen ve 100 megavatlık güç üreten nükleer santral geliştirdiklerini açıkladı. Pentagon’un en büyük tedarikçisi olan şirketin ileri araştırmalar grubu ‘SkunkWorks’ (Kokarca İşi) başardıkları nükleer füzyonu 10 yıl içinde ticari hale getirebileceklerini ilan etti.
TÜRKİYE, pek çok bakımdan dünyadan kopuk yaşayan bir ülke. Ama bu kopukluğun en belirgin olduğu alan herhalde bilimsel/teknolojik gelişmelerle ilgili bölge. Biz yine enerjimizi kendi iç barışımızı daha da bozmak için harcarken Amerika’dan gelen bir haber, dünyanın dört bir yanındaki büyük kavgaların sona ermesine neden olabilir. Amerika’nın ünlü havacılık ve savunma sanayi devi Lockheed Martin şirketinin ‘ileri araştırmalar grubu’ olan ‘SkunkWorks’ (Kokarca İşi) adlı departmanı önceki gün nükleer füzyonu başardıklarını ve bunu 10 yıl içinde ticari hale getirebileceklerini ilan etti.
CİDDİYE ALMAMIZ LAZIM
‘SkunkWorks’ü ciddiye almak gerekiyor; çünkü bu grup daha önce U2 casus uçağından hayalet bombardıman uçağına kadar pek çok büyük teknolojik yeniliği yapan grup. Nükleer füzyon ise, mevcut nükleer fizyon reaktörlerinin tersine, hiçbir nükleer atık sorunu olmadan ve neredeyse sonsuz bir enerjiye sahip olmak demek. Enerjinin üretileceği materyal de ucuz: Hidrojen atomları. Güneşimiz ve evrendeki neredeyse bütün yıldızlar enerjilerini füzyondan sağlıyor. 20-30 milyon derecelik sıcaklıklarda hidrojen çekirdekleri birbirine yaklaşıyor ve birleşiyor, böylece helyum atomuna dönüşüyorlar. Bu birleşme sırasında da muazzam bir enerji ortaya çıkıyor; o enerji sayesinde de bugün dünyada hayat var, ışık var.
DÜNE KADAR BİLMİYORDUK
Güneşin içinde olan bir şeyi, dünya yüzeyinde ve kontrollu bir ortamda yapmak en azından 80 yıldır bilimcilerin hayali. Bu hayal bir tek, hidrojen bombası yoluyla yapıldı; o da enerji elde etmek için değil insan öldürmek içindi. Uzun süredir dünyanın dört bir yanında sessizce nükleer füzyon üzerinde çalışılıyor. En ileri çalışmanın Amerika’da Livermoore Fizik Labaratuvarında ve Fransa’da olduğu da biliniyor. Hep gizlilik içinde çalışan ve bugüne kadar hiç kamuoyu önüne çıkmayan Lockheed’in ‘SkunkWork’ bölümünün füzyon çalıştığını kimse düne kadar bilmiyordu. Ancak grup ve şirketin resmi sözcüleri önceki gün hiç beklenmedik bir açıklamayla, ilk küçük ölçekli füzyon reaktörlerini gerçekleştirdiklerini ve bunu denediklerini duyurdular.
JEOSTRATEJİLERİN TÜMÜ ÇÖKECEK
LOCKHEED’in geliştirdiği füzyon reaktörü (doğruysa) sadece küresel ısınmadan muzdarip dünyamız kazanmayacak; aynı zamanda fosil yakıt kaynaklarını güvence altına almaya veya onları ele geçirmeye dayalı bütün jeostratejiler de çökecek.
ÖNCE DENİZALTILARDA DENENECEK
Kamyonete sığabilecek kadar küçük nükleer santralların ilk olarak ABD denizaltılarında denenebileceği belirtiliyor. Lockheed Martin üretime geçebilirse füzyon nükleer teknolojisi uygulanacak denizaltılar daha az maliyetle daha uzun mesafeli yolculuklar yapabilecek.
http://i.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/55eb4e20f018fbb8f8b8aebe
5 YIL İÇİNDE ASKERİ 10 YIL İÇİNDE TİCARİ
LOCKHEED’e göre, 100 megawat enerji üretecek füzyon reaktörü büyükçe bir kamyonun kasasına sığacak büyüklükte ve 5 yıl içinde askeri amaçlı, 10 yıl sonra ticari olarak kullanılabilecek. Geçmişte de nükleer füzyonun başardığına dair açıklamalar olmuş sonra bunların başarısızlığı görülmüştü. Bu nedenle Lockheed’in açıklamasına da ihtiyatla yaklaşmak lazım. Ama SkunkWorks gerçekten yaptığını söylediği füzyonu başardıysa dünyanın enerji sorunu bitti demektir; en önemlisi fosil yakıtlara ihtiyacımız kalmayacak demektir.
KÖMÜRDEN 10 MİLYON KAT DAHA FAZLA ENERJİ
PROJENİN başındaki Tom McGuire geliştirdikleri küçük boyuttaki nükleer reaktörün mevcutlarından 10 kat daha küçük olduğunu açıkladı. Döteryum-trityum yakıtıyla çalışan bu santraller kömür santrallerine göre aynı miktarda atıkla 10 milyon kat enerji üretebilecek. Hidrojen atomunun izotopu olan döteryum okyanuslardan, trityum ise lityumdan elde edilebiliyor.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/nukleer-santrali-kamyona-sigdirdi-27400124
http://bp.lrfarias.com/wp-content/uploads/2008/05/08-05-03-ironman-lockheed.jpg
Iron Man filminde Stark Industries isimli silah şirketinin sahibi Tony Stark'ın Arc reaktörünü geliştirmesi gibi...
Nazim Can
16.12.2015, 21:45
Yagu birakin evreni Dünyada bile yalniz degiliz, nedenini söyle aciklayabilirim ben burdaki bazi üyelerle ayni dünyanin canlisi kesinlikle olamayiz, ya ben ya onlar disaridan dünyaya transfer olmusuzdur:)
http://image.cdn.haber7.com//fotogaleri/haber7/album/hubbledan_en_muhtesem_50_kare_1450467609_8607.jpg
http://image.cdn.haber7.com//fotogaleri/haber7/album/hubbledan_en_muhtesem_50_kare_1450467635_2075.jpg
http://image.cdn.haber7.com//fotogaleri/haber7/album/hubbledan_en_muhtesem_50_kare_1450467759_3085.jpg
http://image.cdn.haber7.com//fotogaleri/haber7/album/hubbledan_en_muhtesem_50_kare_1450467795_4219.jpg
:( bu hayallerle nereye kadar yaşayacağım?
61ronin61
19.12.2015, 14:45
evren uzay.
uzaylılar uzayda dünyada uzayda bizde uzaylıyız.belki uzaylılar varsa bizden eski bir uygarlıksa bizde onlara göre uzaylıyız.
hevesinizi kırmak istemem ama ben hiç uzaylı görmedim uzay gemiside görmedim beni bir uzaylıda kaçırmadı yani yog uzaylı.:)
not=sonuç olarak uzaylılar biziz.:)
Bilâl ÇOBAN
19.12.2015, 15:31
17 yaşındayken gittiğim bir kamp yerinde başıma gelen bir olayı paylaşmak istiyorum ama söz verin dalga geçmek yok. Tamamen bu mevzu ile alakalı.
61ronin61
19.12.2015, 15:44
17 yaşındayken gittiğim bir kamp yerinde başıma gelen bir olayı paylaşmak istiyorum ama söz verin dalga geçmek yok. Tamamen bu mevzu ile alakalı.
peki bekliyoruz renkdaşım.:)
Bilâl ÇOBAN
19.12.2015, 16:01
yıl 2002 ya da 2003 olabilir tam emin değilim. Liseden bir arkadaşımla baş başa, Bilecik Söğüt Tuzaklı köyüne kampa gittik. Yanımızda bir kaç gerekli eşya dışında bir şey yok.
Gittiğimiz köy Sakarya ırmağı kenarı. Misineyle balık tuttuk, ateş üstünde pişirdik, kalın ağaç dallarından kendimize barınak yaptık vs. Tam Ultimate Survival tarzı falan böyle :)
Hava karardı, kurt ulumaları ve doğa sessizliğinin sesi falan muhteşem. Asıl muhteşem olan ise yıldızların mükemmel görüntüsüydü. Samanyolu galaksisini ilk orada gördüm mesela.
Ateş üstünde çay demleyip uzandık çay sigara eşliğinde yıldızları izliyoruz :) derken bulunduğumuz yere göre sağ taraftan, uçak ışığı gibi bir ışık gördük. Yanıp sönmüyordu, ışığı sabitti.
Takribi olarak da bir uçak hızında ilerliyordu. Yıldızların arasından geçişi falan hoş olduğundan ona odaklandık izliyoruz, derken onun tam zıttı istikamette ( yani birbirlerine doğru) aynı ışıktan bir tane daha çıktı.
Birbirlerine doğru aheste aheste ilerlerlerken, bir de bunların 45 derece aşağısından çıktı. Yani, 3 ışık ya da her neyse, birbirlerine doğru ilerliyorlardı. Birbirlerine yaklaştılar ve küçük bir üçgen oluşturup sabit kaldılar.
Sanki voltranı oluşturmuş gibi üçgen şeklinde kendi etraflarında bir iki dakika döndükten sonra ( zaman konusunda emin değilim fazla da olabilir) iki ışık birbirlerine zıt istikamette yollarına aheste aheste devam ederken bir tanesi halen askıda duruyordu. Diğer ikisi ağır ağır gözden kaybolduklarında, az önce sabit duran ışık hareket etmeye başladı, kendi rotasında dümdüz ve aheste şekilde giderken birden mükemmel bir hızla ( ki yıldız kaymasının bir kaç katı hız diyeyim) arkasında ince bir ışık izi bırakarak gözden kayboldu.
Arkadaşla birbirimize baktığımızda bir mana veremedik kime anlattıysak da inanmadı. Halen anlatırken heyecanlanırım, keşke tekrar yaşasam öyle bir şeyi.
Büyük ihtimal meteor gördünüz :)
Bilâl ÇOBAN
19.12.2015, 17:03
meteor sabit kalabiliyor mu :) ayrıca üç meteor birleşip üçgen oluşturup el ele oyun oynar gibi dönebiliyorlarsa doğrudur :)
Tesadüfen bir görüntü oluşmuştur diye düşündüm. Sık sık gece gökyüzü gözlemi yaptığım için. Ufo muydular acaba? :)
61ronin61
19.12.2015, 22:58
[QUOTE=Sibel;1920327088]Tesadüfen bir görüntü oluşmuştur diye düşündüm. Sık sık gece gökyüzü gözlemi yaptığım için. Ufo muydular acaba? :)
Ben daha güzel bir şey gördüm ama anlatamam.[/QUOTE
ya burası uzay başlığı değilmi anlatsana renkdaşım be arada bilal çovaba katılıyorum bide uyardı dalga geçmeyin diye hemende dalga geçmişsin meteor diye ya hangi meteor gelip sabit duurda üçgen oluşturup ışık hızıyla birbirnden uzaklaşır meteor dediğin kayar gider yıldız kayması gibi.
hadi bakalım bilal çobaının kini beyenmedin meteor dedin seninkini dinleyelim seninki neymiş belki uzaylıdır.:)
61ronin61
19.12.2015, 22:59
[QUOTE=Sibel;1920327088]Tesadüfen bir görüntü oluşmuştur diye düşündüm. Sık sık gece gökyüzü gözlemi yaptığım için. Ufo muydular acaba? :)
Ben daha güzel bir şey gördüm ama anlatamam.[/QUOTE
ya burası uzay başlığı değilmi anlatsana renkdaşım be arada bilal çovaba katılıyorum bide uyardı dalga geçmeyin diye hemende dalga geçmişsin meteor diye ya hangi meteor gelip sabit duurda üçgen oluşturup ışık hızıyla birbirnden uzaklaşır meteor dediğin kayar gider yıldız kayması gibi.
hadi bakalım bilal çobaının kini beyenmedin meteor dedin seninkini dinleyelim seninki neymiş belki uzaylıdır.:)
not=anlatamam derken tehditmi var uzaylılardan anlatırsan kaçırırız filan:)
61ronin61
19.12.2015, 23:10
Tesadüfen bir görüntü oluşmuştur diye düşündüm. Sık sık gece gökyüzü gözlemi yaptığım için. Ufo muydular acaba? :)
Ben daha güzel bir şey gördüm ama anlatamam.
keşke bende bişey yaşamış olsaydım zevkle anlatırdım.anlat be renkdaşım.burası uzay başlığı uzayda ne gördüysek renkdaşlarımıza anlatmak bizim için bir borçtur.keşke bende görseydim yada kaçırılsaydım uzaylılar tarafından:)
ya burası uzay başlığı değilmi anlatsana renkdaşım be arada bilal çovaba katılıyorum bide uyardı dalga geçmeyin diye hemende dalga geçmişsin meteor diye ya hangi meteor gelip sabit duurda üçgen oluşturup ışık hızıyla birbirnden uzaklaşır meteor dediğin kayar gider yıldız kayması gibi.
hadi bakalım bilal çobaının kini beyenmedin meteor dedin seninkini dinleyelim seninki neymiş belki uzaylıdır.:)
Dalga geçmek gibi bir haddim olamaz. Sadece bir olasılık belirttim. Ben gece gökyüzü gözlemi yaptığımı da yazdım oraya. Aynı şey olmasa da buna benzer şeyler görünür.
Atmosfere bir sürü taş giriyor sonuçta. Ne diyeydim yani Amerikanin oyunu bunlar mı? :)
Ayrıca evet Ronin renktas(yaşını bilmiyorum böyle hitap ettim ama) tehdit ettiler beni söyleyemem :))))) rep vereyim sana kapansin bu konu. :)
Bilâl ÇOBAN Şimdi tekrar okudum da evet ilginç gerçekten.
Bana ilginç gelen kısım bir araya geldikten sonra dönmeleri. Bu çok tuhaf. Sonra da çekip gidiyorlar.
Hep böyle şeyler görsek keşke.
Nazim Can
19.12.2015, 23:19
Allah kahretsin, icimizdeki uzaylilar burayida kesfetmisler:(((
61ronin61
19.12.2015, 23:20
Dalga geçmek gibi bir haddim olamaz. Sadece bir olasılık belirttim. Ben gece gökyüzü gözlemi yaptığımı da yazdım oraya. Aynı şey olmasa da buna benzer şeyler görünür.
Atmosfere bir sürü taş giriyor sonuçta. Ne diyeydim yani Amerikanin oyunu bunlar mı? :)
Ayrıca evet Ronin renktas(yaşını bilmiyorum böyle hitap ettim ama) tehdit ettiler beni söyleyemem :))))) rep vereyim sana kapansin bu konu. :)
vay be sendemi renkdaım.boşver madem tehdit var :) kaçırmasın seni uzaylılar.konu kapansın ama rep verme repi haketmem lazım:)
bazı şeyler yazıyorumbazıları benim yazdığımı kopyalıyor ve bi ton rep alıyor benim isyanım bu önyargılı ve artniyetlilere ilk yazan benim ama bana o repi vermiyorlar işte çekememezlik kompleks artniyet budur.ben hep rep muhabbeti yaptığımda aslında repi hakeden hep bendim.ama kopyacılara verdiler:)
61ronin61
19.12.2015, 23:22
bu nazim canda benimi takip ediyor nereye gitsem orda bitiyor:)
Nazim Can
19.12.2015, 23:23
sen yokkende biz Burda takiliyorduk, sen daha yenisin burda, bu arada ilyas salmanli mesajini görmedim unuttum sanma, aklimin bir kösesinde, ona göre.
Ozan Yılmaz
19.12.2015, 23:24
https://youtu.be/e-P5IFTqB98
Kurzgesagt ismindeki bilim kanalı, eğer bir kara deliğin içerisine düşersek başımıza nelerin gelebileceğini anlatan bir video paylaştı.
Kara delikleri NASA’nın ya da farklı bilim dergilerinin yayınladığı makalelerden az çok biliyoruz. Kurzgesagt isimli bilim kanalı ise olayı biraz daha bizim anlayacağımız dilden anlatmış. Hatta o kadar güzel anlatmış ki anlatım İngilizce olmasına rağmen altyazısı tamamen Türkçe'ye uyarlanmış.
Video, kara deliklerle ilgili ufkumuzu daha da genişletecek bilgilerle dolu. Örneğin kara deliğin içerisindeki kütle çekiminin, birkaç santim mesafede olsak dahi insan vücuduna milyonlarca kat kuvvet uygulayabildiğini muhtemelen çok azımız biliyorduk.
Videoyu muhakkak Türkçe altyazılı olacak şekilde izlemenizi öneriyorum. (kesinlikle tarzanca değil)
(webtekno)
Uzaylılara merak duyanların çoğunluğu hayatında en az 1 sefer Ufo görmüştür :)
Onlarla it dalaşı yapan,savaş uçağının 5 metre yanına kadar gelip Korgeneral rütbesinde paşalarımıza nanik yapanları bile var yoksa bilmiyormuydunuz :)
61ronin61
19.12.2015, 23:47
Uzaylılara merak duyanların çoğunluğu hayatında en az 1 sefer Ufo görmüştür :)
Onlarla it dalaşı yapan,savaş uçağının 5 metre yanına kadar gelip Korgeneral rütbesinde paşalarımıza nanik yapanları bile var yoksa bilmiyormuydunuz :)
vallla bilmiyorum.1 kere bile ufo görmedim ama belki rüyamda gördmüşümdür diecem ama rüyamdada görmedim sadece you tubede görüyorum uzaylıları ve uzay gemilerini.
acil bir bir uzaylı görmem lazım yada acil şekilde kaçırılmam lazımuzaylılar tarafından.
söz kaçırılırrsam ve beni geri postalarsalar herşeyi harfiyen anlatıcam.
Nazim Can
19.12.2015, 23:50
Insallah kacirilip, bir sekilde bir daha geri getirmezler seni diyecem ama, kacirip geri birakmalari da fazla sürmez, bu arada bu uzayli Ufo olaylarina ben pek intiba vermiyorum, en güzeli, birbirimizin degerini bilip, sevelim birbirimizi:) sanki insanlar olarak yasam konusunda cok ilerlemis durumdayiz da bir de elin uzaylilarinin hayatinin icine edecegiz, birakin adamlari kendi hayatlarinda mutlu mesut yasasinlar:)
Insallah kacirilip, bir sekilde bir daha geri getirmezler seni diyecem ama, kacirip geri birakmalari da fazla sürmez, bu arada bu uzayli Ufo olaylarina ben pek intiba vermiyorum, en güzeli, birbirimizin degerini bilip, sevelim birbirimizi:) sanki insanlar olarak yasam konusunda cok ilerlemis durumdayiz da bir de elin uzaylilarinin hayatinin icine edecegiz, birakin adamlari kendi hayatlarinda mutlu mesut yasasinlar:)
Onlar varsa bizden daha medeniyetlidirler zaten. Ne işleri olur bizimle :)
Nazim Can
19.12.2015, 23:58
Onlar varsa bizden daha medeniyetlidirler zaten. Ne işleri olur bizimle :)
Yani kisaca onu demek istiyorum, ben yeri geliyor Türk oldugum icin is yerinde bazii arkadaslarin degisik huylari yüzünden hem utaniyor hemde kiziyorum, kaldiki elin Uzaylisina Insanlik adina ne gibi bir mesaj vermeyi düsünüyoruz:)
61ronin61
20.12.2015, 00:01
nazim cana bak birbirimizi sevip birbirimizin değerini bilmekten bahsediyor yaa nazim sen deiğlmiydin geçende kazma kürek bana saldıran.
nazım senle uzayda görüşmek lazım uzayda çok insancıl oluyorsun.dünyaya dönme uzayda kal.
Nazim Can
20.12.2015, 00:02
nazim cana bak birbirimizi sevip birbirimizin değerini bilmekten bahsediyor yaa nazim sen deiğlmiydin geçende kazma kürek bana saldıran.
nazım senle uzayda görüşmek lazım uzayda çok insancıl oluyorsun.dünyaya dönme uzayda kal.
seni haftanin konugu sayfama davet ediyorum ronin, burayi kirletmeyelim, orda daha özgür yazabilirsin.
:)
http://i.hizliresim.com/5mPBAA.jpg (http://hizliresim.com/5mPBAA)
61ronin61
20.12.2015, 00:21
bilal çoban ben sana inanıyorum.amau uzay işleri tam muamma tam spekülesyon hani derler ya yaşamayan bilemez onun gibi .
keşke videoya alsaydın be bilal renkdaşım.yoksa kimse inanmıcak:)
işin enteresan yanıda ölüp gidiyoruz uzaylılara takmışız.ya uzaylı olsa ne olur olmasa ne olur heeeeeeeeeeeeeeeee uzaylı var nee oldu ne olucak yani ne gecicek eline evet uzaylı varmış ne olucak
İ. C. Ertem
20.12.2015, 00:25
Bu başlığı her görüşümde tuhaf oluyorum. Samet Türkmen gibi çok iyi bir arkadaşımızın aramızdan ayrılması beni her aklıma geldiğinde derinden üzüyor. Onunla aynı konulara ve ilgi alanlarına merak duyardım. Uzay bilimlerine ve ufolara çok merakı vardı, benimde baya yakından takip ettiğim ve dünya dışı yaşama inandığımdan sanırım aramızda hep bir etkileşim olmuştu. Ama benden daha ziyade BMN Bursa ekibi onu çok çok daha iyi tanıyordu ve seviyordu...
Bu vesileyle tekrar kendisini rahmetle anıyorum. Seni unutmadık güzel insan...
Emekli pilot Yarbay Hami Yüksel havada görülen bir ufo'yu vurmak için Hava kuvvetleri komutanlığın dan emir aldıktan sonra 2 sefer yakıt ikmali yapmak için yere inmek dışında yaklaşık 12 saat boyunca bu ufo'yu kovalayıp vurup düşürmeye çalışıyor ama başaramıyor.
Bu arada ufoyu kovalarken 55.300(17 kilometre civarı) feet yüksekliğe çıkarak şuan hala Türkiye de en yüksek irtifaya çıkan pilot ünvanını koruyor sanırım.
Cami kubbesine benzeyen ufo'ya oldukça yaklaşıp içinde karartılar gördüğünü bile söylüyor bu video kısa kesmiş ben bu programı komple izlemiştim.
İşte asıl askerine değer verip vermediğin bu hususlar da ortaya çıkar yoksa savaşta vur, parçala aslanım benim demesini herkez beceriyor.
Ama bu video komedi unsuru olmaktan öteye gidemedi bu da milletin askerine bile güvenmediğini gösteriyor.
48tnGpoPQGs
61ronin61
20.12.2015, 02:44
Uzaylılara merak duyanların çoğunluğu hayatında en az 1 sefer Ufo görmüştür :)
Onlarla it dalaşı yapan,savaş uçağının 5 metre yanına kadar gelip Korgeneral rütbesinde paşalarımıza nanik yapanları bile var yoksa bilmiyormuydunuz :)
valla ben bilmiyorumda renkdaşım siz hiç ufo yada uzaylı gördünüzmü yada ufonun bir kanadını uzaylının bir bacağını filan gördünüzmü.
bu kadar savunma yaptığınıza göre mutlaka görmüşsünüzdür.:)
karahanbakar
20.12.2015, 09:04
İçinde Dünya gibi binlerce gezegenin olduğu şu alemde bizden başka canlının olmayışını düşünmek akıl karı değil. Mesele; Bunlar bize ne kadar uzaklıkta? Ve nerde?
Sent from my iPhone using Tapatalk
Nazim Can
21.12.2015, 01:19
Hulki Cevizogluna göre 2016 yilinda aciklanmasi düsünülen yeni bulduklari hatta günes sisteminin disinda olan bir gezegen varmis, Vatana Millete hayirli olsun.
Edit: Bilgi gercektir, kaynakda aha bu
https://twitter.com/mhulkicevizoglu/status/678316964075446277
Trapezunt
21.12.2015, 12:07
Bilgisi olan arkadaşlar aydınlatırsa sevinirim. Neden bu uzaylı dediğimiz varlıklar, bizden daha ileri seviyede gelişmişlik gösterdiğine inanılıyor? Bir bulgu, kuvvetli bir hipotez var mı bu konuda? Birde Kur'an cinlerinde bu evrende yaşadığını söylüyor. En temelde dini referans olarak zaten yalnız değiliz.
Bilgisi olan arkadaşlar aydınlatırsa sevinirim. Neden bu uzaylı dediğimiz varlıklar, bizden daha ileri seviyede gelişmişlik gösterdiğine inanılıyor? Bir bulgu, kuvvetli bir hipotez var mı bu konuda? Birde Kur'an cinlerinde bu evrende yaşadığını söylüyor. En temelde dini referans olarak zaten yalnız değiliz.
Gayet tabiki bizden daha geri bir medeniyet de olabilir. Bizden ileri veya geri olduklarına dair elde hiçbir veri yoktur. Var olduklarına dair elimizde bir bulgu olmadığı için "uzaylı yoktur" demek bugun için realist bir bakış açısıdır.
Ufo veya uzaylı denen şeylerin arkasında gerçekte bir sektör yatar. Yani para mevzusu. Bu konuda ciddi paralar kazanan ufocular var. Dünyamıza madde formatında gelip gitmeleri mümkün değildir.
Duyu organlarımızla algılayamacağımız varlıklar burada istisnadır. Madde formatında olmadıkları için dünyamızı ziyaret etmeleri olasıdır.
Bende sunu merak ediyorum arkadaşlar
Neden uzaylı denilince akla tek bir sima ve UFO geliyor. Ne amaçla bize empoze edildiler bizlere.
ABD gözü ile olaya bakarsam şahsen birşey bulmamış olsalar NASA bu kadar para akitmazlar.
Derinler de illaki birşeyler vardır
General Mobile 4G Dual cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
valla ben bilmiyorumda renkdaşım siz hiç ufo yada uzaylı gördünüzmü yada ufonun bir kanadını uzaylının bir bacağını filan gördünüzmü.
bu kadar savunma yaptığınıza göre mutlaka görmüşsünüzdür.:)
Gördüm hemde 3 defa ,bir sefer gece ormanda yürürken önüme indiler aracın içinden 3 tane armut'a benzer kafası olan böyle 1,5 metre boylarında tuhaf yaratıklar çıktı.
Yanıma geldiler muhabbet etmeye başladık ışte havadan sudan konuşurken ben merak edip sordum dedim ki niye böyle gizli,gizli geliyorsunuz kendinizi neden belli etmiyorsunuz dedim.
Armut kafası en büyük olan bir adım öne çıkıp "O ayti ile ronin yok mu onlar adamı kanser eder manyakmiyiz biz ne işimiz olur" dedi :)
Ya ışte böyle renktasim naminiz oralara kadar ulaşmış anlayacagın :)
Bende sunu merak ediyorum arkadaşlar
Neden uzaylı denilince akla tek bir sima ve UFO geliyor. Ne amaçla bize empoze edildiler bizlere.
ABD gözü ile olaya bakarsam şahsen birşey bulmamış olsalar NASA bu kadar para akitmazlar.
Derinler de illaki birşeyler vardır
General Mobile 4G Dual cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Harcanan paralar sanki gereksizmiş gibi gözüküyor ancak Dünya, 4,5 milyar yıllık geçmişinde yedi kez yaşam yok olmuş, sonra tekrar başlamış. Tekrarı olduğunda insanların başka yerlere gidebilecek teknolojiye sahip olmaları gereklidir. Temel amaç uzaylı aramak değil yaşanabilir yer aramak. İnsanlığın devamını sağlamak için geleceğe yatırım yapmak. Öyle ya da böyle bir gün dünyada yaşam sona erecek. Güneş de sönecek. İnsanlık kendine yeni bir gezegen yeni bir yıldız bulmak zorunda. Bu pat diye bir anda olacak bir şey değil. Geçmişten bugune birikimli olarak gelen bilimsel gelişmeler kesintiye uğramadan sürdürülmek zorundadır.
Uzaya harcanan parayı gereksiz bulan insanlarla Osmanlının gerileme döneminde kendini keşif ve bilimlere kapatmasına eşdeğerdir. Bizler günü kurtarmak , günibirlik yaşadığımız için, gelecek nesiller pek umrumuzda olmadığı için harcanan paralar da saçma geliyor. Benden sonrasından banane düşüncesi..
Uzay araştırmalarının aynı zamanda bilim ve teknolojinin gelişmesinde de önemli katkıları vardır. Bizler luzumsuz harcamadır diye uzay uçuşlarını, CERN ve diğer fizik deneylerini yapmaz, teknolojiyi ve bilgiyi geliştirmezsek gelecek nesillerin dünyadan kaçmalarına engel olup yok olmalarına neden oluruz.
İnsan türü bugun hala 3,5 milyon yıl önceki gibi mağaralarda yaşamıyorsa bunun sebebi insanın yaşadığı çevreyi anlama merakıdır. Bu merak olmasaydı insan hiçbir soru sormaz 3,5 milyon yıl boyunca ve bugun hala Taş devrinde yaşar olurdu. Merakı olmasaydı hiçbir keşif ve icat yapılamamış, hiçbir hastalığa çare bulunamamış olurdu. Ne ateşi, ne Amerikayı ne tekerleği ne de interneti icat edebilirdi.
poetricus
22.12.2015, 10:44
Uzayda şike var mı?
OĞUZHAN061
22.12.2015, 23:56
Füzeler artık tekrar kullanılabilecek.Bu bir ilk galiba .Uzaydaki füze dünyaya başarıyla indirildi
1B6oiLNyKKI&feature=youtu.be
Bilâl ÇOBAN
23.12.2015, 00:02
Emekli pilot Yarbay Hami Yüksel havada görülen bir ufo'yu vurmak için Hava kuvvetleri komutanlığın dan emir aldıktan sonra 2 sefer yakıt ikmali yapmak için yere inmek dışında yaklaşık 12 saat boyunca bu ufo'yu kovalayıp vurup düşürmeye çalışıyor ama başaramıyor.
Bu arada ufoyu kovalarken 55.300(17 kilometre civarı) feet yüksekliğe çıkarak şuan hala Türkiye de en yüksek irtifaya çıkan pilot ünvanını koruyor sanırım.
Cami kubbesine benzeyen ufo'ya oldukça yaklaşıp içinde karartılar gördüğünü bile söylüyor bu video kısa kesmiş ben bu programı komple izlemiştim.
İşte asıl askerine değer verip vermediğin bu hususlar da ortaya çıkar yoksa savaşta vur, parçala aslanım benim demesini herkez beceriyor.
Ama bu video komedi unsuru olmaktan öteye gidemedi bu da milletin askerine bile güvenmediğini gösteriyor.
48tnGpoPQGs
hocam videoyu yeni izledim. 02:25 inci dakikada gördüğüm üçgen şeklin aynısı var.
Gördüm hemde 3 defa ,bir sefer gece ormanda yürürken önüme indiler aracın içinden 3 tane armut'a benzer kafası olan böyle 1,5 metre boylarında tuhaf yaratıklar çıktı.
Yanıma geldiler muhabbet etmeye başladık ışte havadan sudan konuşurken ben merak edip sordum dedim ki niye böyle gizli,gizli geliyorsunuz kendinizi neden belli etmiyorsunuz dedim.
Armut kafası en büyük olan bir adım öne çıkıp "O ayti ile ronin yok mu onlar adamı kanser eder manyakmiyiz biz ne işimiz olur" dedi :)
Ya ışte böyle renktasim naminiz oralara kadar ulaşmış anlayacagın :)
İşte o uzaylılar! :)
http://i.hizliresim.com/bJQZO8.jpg (http://hizliresim.com/bJQZO8)
61ronin61
23.12.2015, 02:31
Gördüm hemde 3 defa ,bir sefer gece ormanda yürürken önüme indiler aracın içinden 3 tane armut'a benzer kafası olan böyle 1,5 metre boylarında tuhaf yaratıklar çıktı.
Yanıma geldiler muhabbet etmeye başladık ışte havadan sudan konuşurken ben merak edip sordum dedim ki niye böyle gizli,gizli geliyorsunuz kendinizi neden belli etmiyorsunuz dedim.
Armut kafası en büyük olan bir adım öne çıkıp "O ayti ile ronin yok mu onlar adamı kanser eder manyakmiyiz biz ne işimiz olur" dedi :)
Ya ışte böyle renktasim naminiz oralara kadar ulaşmış anlayacagın :)
ikinci ve üçüncü defa görüşünü anlatmadın.:)
ikinci ve üçüncü görüşündede kafaları armut gibimiydi:)
seyyah61
23.12.2015, 06:10
Eğer olur da Dünya'yı ziyaret edecek olan uzaylılar niçin bizden teknoloji olarak ilerde düşünülüyor diye sorulmuş. Cevabı aslında basit. Şuanki teknolojimiz ile Güneş sisteminin dışına bile zor çıkıyoruz. Henüz en yakın gezegen olan Mars'a bile insan gönderemedik. Bizi ziyaret eden uzaylılar milyonlarca ışık yılı uzaktan gelmiş olacaklar ki bizim bu seviyeye çıkmamız için en az üç beş bin yıla ihtiyacımız var en iyimser tahminle. Ayrıca evrenin yaşına oranla Güneş sisteminin yaşı çok küçük. Evren neredeyse 14 milyar yıl yaşındayken Güneş ve dünyamız aşağı yukarı 4-4.5 milyar yıl yaşında. Bu yüzden bizden sadece 1 milyar daha önce oluşmuş bir gezegenden gelen uzaylılar bile teknolojik olarak gelişmek için bizden 1 milyar yıl daha fazla zamana sahip demektir. Şuan bizim diğer galaksileri keşfetmemizin önündeki en büyük engel de zaman. Teknoloji ne kadar hızlı gelişirse gelişsin henüz evrenin sırrını çözmüş değiliz. Bu sırrı çözmeye en yakın teori olan sicim teorisi bile henüz deneysellikten çok uzak ve teknoloji iyice ilerlemedikçe de sadece teori olarak kalacak. Bir türün tüm evrene yayılması için geçmesi gereken aşamalar var. Önce kendi gezegeninin tüm enerjisini kullanabilen topluluk 1. tip topluluk oluyor. Sonra tüm güneş sisteminin enerjisini kullanan topluluk da 2. tip. Daha sonra galaksi ve sonra da evren diye gidiyor. Biz henüz 1. tip topluluk bile değiliz. Bu aşamaları geçip geçemeyeceğimiz de muamma şimdilik.
vBulletin v4.2.5, Copyright ©2000-, Jelsoft Enterprises Ltd.