PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Şikeyi Danimarka'da Dünyaya Duyurduk! Gamze Bal Danimarka'da Şikeyi Anlattı!



Sayfa : 1 [2]

Ender Kuyumcu
30.10.2013, 11:41
Gamze'den not var;


Andrew Jennings'le tanıştım. Türkiye'deki durumdan haberdar olup olmadığını sordum. Aylardır Türkiye'ye çağrıldığını söyledi ancak Türkiye'deki durumu araştırmak için yeterli vakti olmadığını ve dahası kaynağa sahip olmadığını söyledi. Türkiye'deki gazetecilerin gerekeni yapmak zorunda olduğunu söyledi. Ben de Türkiye'de ulusal basında böyle cesur ve olayların üzerine gidecek gazeteciler olmadığını söyledim. "Onları bana gönder,nasıl araştırma yapılacağını öğreteyim" dedi :) Türkiye'deki insanların halini anladığını belirtti şans diledi.

Mert M.
30.10.2013, 11:43
Bedenimiz burada, yüreğimiz orada, seninle birlikte Gamze, şansın bol olsun, Allah utandırmasın.

Berat Akçay
30.10.2013, 11:59
Gamze çıktığında yayın kaydedilse güzel olur :)

Halit M. MOLLASALİHOĞLU
30.10.2013, 13:18
Gamze'den not var;


Andrew Jennings'le tanıştım. Türkiye'deki durumdan haberdar olup olmadığını sordum. Aylardır Türkiye'ye çağrıldığını söyledi ancak Türkiye'deki durumu araştırmak için yeterli vakti olmadığını ve dahası kaynağa sahip olmadığını söyledi. Türkiye'deki gazetecilerin gerekeni yapmak zorunda olduğunu söyledi. Ben de Türkiye'de ulusal basında böyle cesur ve olayların üzerine gidecek gazeteciler olmadığını söyledim. "Onları bana gönder,nasıl araştırma yapılacağını öğreteyim" dedi :) Türkiye'deki insanların halini anladığını belirtti şans diledi.




Bu satılmış Türk Medyasına vurulmuş ciddi bir tokattır,
anlayana...




.

Taner Gündoğdu
30.10.2013, 14:54
Fırtına fırtına ile karşılandı demek. inşallah konferansta da aynı şekilde devam eder. gururumuzsun Gamze...

Mollasalihoğlu
30.10.2013, 15:18
http://www.playthegame.org/conferences/play-the-game-2013/live-streaming.html

bir aksilik olmazsa birazdan çıkacak.

Halit M. MOLLASALİHOĞLU
30.10.2013, 15:51
İzleyebilen var mı?
Ben açamadım.

Berk Eren
30.10.2013, 15:53
İzleyebilen var mı?
Ben açamadım.

Ben izliyorum.henüz sıra gelmedi.

Yiğit Gayretli
30.10.2013, 15:54
İzleyebilen var mı?
Ben açamadım.

İşyerinde filtre var mı abi?

Ahmet Kuru
30.10.2013, 15:58
Gamze nin konuşmasını kayıt altına alabilecek biri var mı?

İskender Çakmak
30.10.2013, 16:09
Allah yardımcısı olsun..

Külünkoğlu
30.10.2013, 16:10
Server çöktü. :)

cihatöztürk
30.10.2013, 16:16
Kayıt alınabilirse çok güzel olur.

alioglua
30.10.2013, 16:24
Yeri degil ama yusuf guney ne guzel mars yapmis oyle tum stadin bu marsi hep bir agizdan soyledigini dusunuyorum da of ki ne of :)

serkanholep
30.10.2013, 16:59
bitmiş yahu

kayıt var mı arkadaşlar

GÖLONSA
30.10.2013, 17:14
Eğer bir kaydını bulamazsak çok yazık olur.Verilen link bir türlü açılmadı.

Hasan Habip Özbay
30.10.2013, 18:02
eminim gamze çok iyi bir sunum yapacaktır tebrikler şimdiden

fincher
30.10.2013, 19:30
http://ptg2013.mediajungle.dk/2013/10/30/gamze-bal-the-turks-dont-support-the-national-team-because-of-corruption/


Gamze Bal: The Turks don’t Support the National Team Because of Corruption


Fenerbache won the championship in 2011. They did that with an impressive winning streak, as 16 out of the last 17 games in the season were won.

But many people found that suspicious and police launched an investigation finding six clubs guilty of match-fixing.

Among the suspects was the president of Fenerbahce, Aziz Yildirim. He was sentenced to six years and three months of imprisonment, but he is still the president of Fenerbahce, while he is waiting for the outcome of an appeal

No relegation

The Turkish Football Federation was run by Mehmet Ali Aydınlar. He is a former board member of Fenerbahce, and a well known passionate fan.

”I do not want to be remembered as the president who relegated Fenerbache. People who question my love for Fenerbahce, did not serve the club as much as I did”, said Mehmet Ali Aydınlar shortly after he stepped down as president.

Now he is running for president of Fenerbache.

The national team suffers

”The Turkish people now see football as a theatre. They think that everything is settled before the games” said Turkish journalist, Gamze Bal, at Play the Game in Aarhus.

Because of the involvement of members of The Turkish Football Federation, the national team feels the consequences of the scandal.

”When the national team plays, the stands are almost empty. People don’t even support the team, because the Turkish Football Federation is run by corrupted figures”, says Gamze Bal.

BulentOzkul
30.10.2013, 20:07
http://ptg2013.mediajungle.dk/2013/10/30/gamze-bal-the-turks-dont-support-the-national-team-because-of-corruption/


Gamze Bal: The Turks don’t Support the National Team Because of Corruption


Fenerbache won the championship in 2011. They did that with an impressive winning streak, as 16 out of the last 17 games in the season were won.

But many people found that suspicious and police launched an investigation finding six clubs guilty of match-fixing.



Among the suspects was the president of Fenerbahce, Aziz Yildirim. He was sentenced to six years and three months of imprisonment, but he is still the president of Fenerbahce, while he is waiting for the outcome of an appeal

No relegation

The Turkish Football Federation was run by Mehmet Ali Aydınlar. He is a former board member of Fenerbahce, and a well known passionate fan.

”I do not want to be remembered as the president who relegated Fenerbache. People who question my love for Fenerbahce, did not serve the club as much as I did”, said Mehmet Ali Aydınlar shortly after he stepped down as president.

Now he is running for president of Fenerbache.

The national team suffers

”The Turkish people now see football as a theatre. They think that everything is settled before the games” said Turkish journalist, Gamze Bal, at Play the Game in Aarhus.

Because of the involvement of members of The Turkish Football Federation, the national team feels the consequences of the scandal.

”When the national team plays, the stands are almost empty. People don’t even support the team, because the Turkish Football Federation is run by corrupted figures”, says Gamze Bal.


Ender kardeşim Türkçe çevirisi yapmıştır eminim ki ;)

MaEsTrO
30.10.2013, 20:09
http://ptg2013.mediajungle.dk/2013/10/30/gamze-bal-the-turks-dont-support-the-national-team-because-of-corruption/


Gamze Bal: The Turks don’t Support the National Team Because of Corruption


Fenerbache won the championship in 2011. They did that with an impressive winning streak, as 16 out of the last 17 games in the season were won.

But many people found that suspicious and police launched an investigation finding six clubs guilty of match-fixing.

Among the suspects was the president of Fenerbahce, Aziz Yildirim. He was sentenced to six years and three months of imprisonment, but he is still the president of Fenerbahce, while he is waiting for the outcome of an appeal

No relegation

The Turkish Football Federation was run by Mehmet Ali Aydınlar. He is a former board member of Fenerbahce, and a well known passionate fan.

”I do not want to be remembered as the president who relegated Fenerbache. People who question my love for Fenerbahce, did not serve the club as much as I did”, said Mehmet Ali Aydınlar shortly after he stepped down as president.

Now he is running for president of Fenerbache.

The national team suffers

”The Turkish people now see football as a theatre. They think that everything is settled before the games” said Turkish journalist, Gamze Bal, at Play the Game in Aarhus.

Because of the involvement of members of The Turkish Football Federation, the national team feels the consequences of the scandal.

”When the national team plays, the stands are almost empty. People don’t even support the team, because the Turkish Football Federation is run by corrupted figures”, says Gamze Bal.

Şikeciler de hiç boş durmuyor.

Alttaki yoruma bakin.

Burçak
30.10.2013, 20:15
ne yorumu maestro

BulentOzkul
30.10.2013, 20:18
ne yorumu ?

MaEsTrO
30.10.2013, 20:19
ne yorumu maestro

Yukaridaki sitedeki haberin altinda "aziz baskan hepinizi..." diye yorum vardi. Sikayet ettim küfür var diye. Silmisler sanirim, simdi yok.

Burçak
30.10.2013, 20:22
evet silmişler galiba. yorum yok görünüyor.
heriflerde meşin gibi surat var. tam bir no post çocukları.
bunların Allah belalarını versin ne diyeyim.
Karaktersiz hırsızlar.
Şikeci emek hırsızları

MaEsTrO
30.10.2013, 20:24
Hayir, bizim bile zor haberimiz oluyor. Bunlar ne ara bilgi alip ulasiyorlar bu haberlere anlamadim gitti.

bitirim
30.10.2013, 20:25
Bu gün şikecilerin tabutuna bir çivide Gamze kardeşimiz çaktı. Emeğine sağlık....

BulentOzkul
30.10.2013, 20:25
Hayir, bizim bile zor haberimiz oluyor. Bunlar ne ara bilgi alip ulasiyorlar bu haberlere anlamadim gitti.

BordoMavi.Net korkularından acaba ne yaptılar yine, kim bizim birer şikeci olduğumuzu anladı, anlatıyorlar mı diye istim üstündeler gariban Kuşlar ! :)

Gökhan Koç
30.10.2013, 20:33
Gamzenin sırtına yüklemek zorunda kaldığımız bu sorumluluğu görünce sinirden ellerim titriyor, utanıyorum.

İnsanlığımdan utanıyorum.

Yetkisi olup da sessiz kalanlar bir tarafta, 24 yaşında şikecilerin karşısına dikilebilmek için var gücüyle mücadele eden Danimarkaya kadar giden Gamze diğer tarafta.

Gamzeye bu fırsatı siz doğurdunuz.

Hepinize çok ama çok teşekkür ederim.

Gamze gibi sizde çok değerlisiniz.

Mert'
30.10.2013, 20:35
Yüreğine sağlık.

Berat
30.10.2013, 20:48
Ağzına sağlık Gamze.. Senin ve katkısı olan herkesin de emeklerine sağlık Gökhan Koç...

Muhammet Kalkışım
30.10.2013, 20:50
Emeklerine sağlık, nice hür ve mutlu yıllara Gamze hanım.

Bu hamle için de bir TS taraftarı olarak BMN yönetimine teşekkür ederim.

Gamze
30.10.2013, 22:19
Nihayet bitti.
Zaman içerisinde detaylı olarak her şeyi yazacağım ancak şu an için şunu diyebilirim ki: bence amaca ulaştık.

Herkese desteği ve güzel dilekleri için çok teşekkür ederim.

Bu süreç çok gerilere dayanıyor ve çalışmada en ciddi katkısı olanların başında da Gökhan Koç geliyor. Ender abi de hakeza öyle. Tüm BMN yönetimine ve üyelerine çok teşekkür ederim. Çok çok zor bir yolculuk geçirdim ve bu süre içinde çok nadir aralıklarla da olsa buradaki moral verici yazıları okumak gerçekten iyi geldi.

Sağ salim İstanbul'a varınca detaylıca konuşuruz artık :)

Sağolun.

Fatih
30.10.2013, 22:41
Birazdan çıkacağım diyince açtım 4 kişilik bir grup vardı yarım saat onları izledim meğer Gamze başka yerdeymiş sağlık olsun :)

Emeği geçen herkese başta Gamze olmak üzere teşekkürler.

krdnz
30.10.2013, 22:44
Emeğinize sağlık.

Gökhan ARSLAN
30.10.2013, 22:44
Umarım kaydedilen görüntü vardır sonradan izleriz
Ayrıca neler anlattığını nasıl tepkler aldığını merakla bekliyoruz

Ali Bektaş
30.10.2013, 23:05
Emeği geçen herkes sağolsun, varolsun

HH_52
30.10.2013, 23:12
Fenerbahçenin kafir avukatı televizyonda Şikeyi titizlikle anlatıyor.

Ve Fenerbahçe resmen suçsuzdur diyor.

http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/erdogandan-uefaya-sike-mesaji

İlker Yazıcıoğlu
30.10.2013, 23:15
Arka plandaki herkesin ve Gamze'nin emeklerine sağlık...

Büyüksünüz büyük.....

Yaşar
30.10.2013, 23:34
Hepimiz adına Allah razı olsun sizlerden.

ilhan
30.10.2013, 23:44
Seninle gurur duyuyoruz Gamze.

Bu arada bu organizasyona ulusal basınla beraber Trabzon yerel basını da fransız kaldı. Bunu da not edelim bir kenara.

fteotdgs
31.10.2013, 00:08
Emegi gecen herkes varolsun, sagolsun. Su bir turlu bitmeyen, bitirilemeyen sike surecinde adaletin gereginin yapilmasini en cok siz ve sizin gibiler icin istiyorum.

cakalkerem
31.10.2013, 00:14
yüreğinize sağlık..

umarım amaca ulaşılmıştır

Gökçebey
31.10.2013, 00:19
Gamze, medeni cesaretinden, azminden, yolculuk boyunca çektiğin çileye rağmen direncinden dolayı tebrik ediyorum seni. Bugün sayende önemli bir adım daha attık ve bir kez daha bu işler için seçilmiş olanlara karşı, taraftar olarak biz başardık. Hakkını helal et.

Değerli dostlar. Gamze'nin Trabzonspor'un hakkını aramak için binlerce kilometre yol gidip, yabancılara derdimizi bir nebze de olsa anlatma fırsatını verdiğiniz için teşekkürler. Maddi manevi desteklerinizle çok şeyleri başardık, başarmaya devam ediyoruz. Allah razı olsun hepinizden.

Külünkoğlu
31.10.2013, 08:24
"Uçaktan inince toprağı öpeceğim" diyor. :)

Trabzonsporlular seni alnından öptü bile Gamzecan.

Yiğit Gayretli
31.10.2013, 08:27
"Uçaktan inince toprağı öpeceğim" diyor. :)

Trabzonsporlular seni alnından öptü bile Gamzecan.

İçindeki adaletsizlikler adam boyu olsa da "ille de vatan ille de vatan" diyor :)

metehan
31.10.2013, 08:27
Ağzına sağlık Gamze. Olayın arka planında emeği olanlara da sonsuz teşekkürler. TS taraftarının verdiği bu uzun soluklu mücadeledeki önemli kilometre taşlarından biri olmuştur bu olay. Bu sunumun ardından Türkiye'de olup bitenleri öğrenen yeni kişiler olmuştur muhakkak.

Bu tür girişimler, TS taraftarının bu davadan asla vazgeçmeyeceğinin de en büyük kanıtıdır.

Enes Ünal Kaya
31.10.2013, 10:21
http://ptg2013.mediajungle.dk/

Sitenin Anasayfasında Sağ Panelde EN Populer Haber Hangisi Acaba :)

Kamil Çakmak
31.10.2013, 10:45
Emeklerin ,için çok teşekkürler Gamze. Çok iyi bir iş çıkardın. Yüreğine sağlık

E. Cumur61
31.10.2013, 13:48
agzina, diline, yuregine saglik.

Fatih Öztürk
31.10.2013, 13:55
Emeklerin için teşekkürler Gamze.

Ahmet Kuru
31.10.2013, 13:57
Gamze, mücadele için buralardan Danimarka ya kadar gitti ''Türkiye de şikenin üstünü örtmeye çalışıyorlar '' dedi. Derdimizi anlattı.
Camiamızı temsil edenler iki adımlık yola gidipte başvuruyu yapmıyorlar...yazık gerçekten...

Gamze eline,diline, yüreğine sağlık. EyvAllah...

ilhan
31.10.2013, 14:00
Kahraman* seni bekliyoruz. :)

Yiğit Gayretli
31.10.2013, 14:02
Biraz da gez dolaş Gamze. Çikileta falan getir :)

Gökhan Koç
31.10.2013, 14:13
Gamze'nin presentation'ı:

http://www.playthegame.org/fileadmin/image/PtG2013/Presentations/30_October_Wednesday/Gamze_Bal_30_okt_14.15_Boegesalen.pdf

Gamze'nin makalesi;

Henüz göremiyoruz, yakında yayınlanır diye düşünüyorum.

Gamze'nin sunum video'su:

Muhtemelen yayınlanacak yakında.

S.ÖZKAN
01.11.2013, 08:04
Teşekkürler Gamze Bal.Bu yaptığın sadece Trabzonspor ve Trabzonsporlular için değil aslında tüm Türk Futbolu içindi

zekeriyya
01.11.2013, 08:12
sessizliğin sesi olmak
haksızlık karşısında sessiz olan topluluğun için de sesini çıkarmak
önce Trabzonspor taraftarının sesi olmak
sonrası BMN nin sesi olmak
Gamze Bal sen güçlü bir ses oldun bizler için teşekkürler

alone_6161
01.11.2013, 09:55
Bu organizasyonda emeği geçen herkese başta Gamze Hanım olmak üzere tebriklerimi iletirim. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Bu haklı davamızda Karadeniz fırtınasını Danimarka'nın fırtınası da durduramadı. Bize de bu yakışırdı:).

Muhalif
01.11.2013, 10:57
Bmn forum üyesi olarak kendi adıma teşekkürler Gamze. Gamze'nin şahsında o gurup bu gurup ayırmadan Trabzonspor'un haklı davasının peşinde karınca kararınca emeği geçen herkese teşekkürler.

Gamze
01.11.2013, 11:06
Herkese çok teşekkür ederim.

Sunumumuza dair, aynı bölümde konuşma yaptığımız arkadaşlarınkiyle birlikte, bir haber de Play The Game'in kendi sayfasından yayınlandı. http://www.playthegame.org/news/detailed/on-tackling-match-fixing-and-illegal-betting-5689.html

Halit M. MOLLASALİHOĞLU
01.11.2013, 11:14
Hoşgeldin Gamze.

Uluslararası arenada senin bu yaptığının onda birini yapmadı bu kulüp o yüzden çok değerlidir başardığın iş.


Teşekkürler.

Yiğit Gayretli
01.11.2013, 11:17
Tekrar hoşgeldin Gamze. Büyük iş başardın... Bu yaptığın eylemler bütününün şike davası dışında da çok öğretisi var. Hem BMN içerisinde olmaktan/görev almaktan hem de senin gibi bir arkadaşa sahip olmaktan tekrar gurur duydum.

samway
01.11.2013, 11:24
alkışı hakedıyosun kocamanından ve bu yolda yanında olan dıger ınsanlarda oyle tesekkurler bu yolda bır 1 dk sını bıle ayıran herkese

Fatih Özkan
01.11.2013, 11:25
Allah razı olsun Gamze...

Muhteva
01.11.2013, 16:08
Helal olsun sana Gamze..!

kahver
01.11.2013, 21:05
Bravo Gamze Hanım herkesin harcı değildir bu yaptığınız yüreğinize sağlık.

hodlu
02.11.2013, 00:04
Sesimiz, nefesimiz, kalbimiz, yüreğimiz oldun, gittin ve bu rezil ülkede oynana alçakça tiyatroyu anlattın. Bu taraftar yürüdüğü bu dikenli yolun sonunda elbette gülecektir. Ne demiş şair 'Doğacaktır vaad ettiği günler hakkın, Belki yarın belki yarından da yakın'...

arifberkay
02.11.2013, 00:47
Ayagina diline saglik Gamze kendi adima tesekkur ederim

GÖLONSA
02.11.2013, 10:02
Gamze Hanım'ı canıgönülden tebrik ediyorum.Yüz akımız oldu.

Şimdide iyice bir dinlendikten sonra orada neler konuştuğunu,neler yaşadığını,maceralı yolculuk hikayesini tüm ayrıntılarına varıncaya kadar bize anlatmasını merakla bekliyoruz.

Cyzio
02.11.2013, 10:52
Yüreğine sağlık ablacığım. Evet artık bütün macerayı 32 kısım tekmili birden bekliyoruz.

.

Courage
02.11.2013, 23:53
Oralara kadar gidip ''derdimizi'' cümle aleme anlattığı için Gamze hanıma teşekkür ederim.

....

Elinde 1000 misli imkan ve yetki varken de hiç bir halt yapmadan yalnızca kameralara karşı atıp tutanların ise gözlerinden (!) öperim :mad:

Serdær
03.11.2013, 10:40
https://pbs.twimg.com/media/BYIZDv5IMAAyGJ1.jpg:large

Serdær
03.11.2013, 10:42
http://www.fotomac.com.tr/trabzonspor/2013/11/03/yuruyen-ceset-benzetmesi

cyberentalpi
03.11.2013, 11:51
Gamze Taraftarsa biz neyiz. Gamze Trabzonspor lu ise bizim yönetici müsveddeleri nedir ?

Yaptiğiniz iş için teşekkürler. Ağzına yüreğine sağlık

TSezgin61
03.11.2013, 11:58
Sahsen Gamze kardesimizi tanimam. Ama ismi böyle bir organizasyonda gecince hic sasirmadim.

Gamze Bal bizi böyle mükemmel islere alistirdigi icin kendisine tesekkür ediyorum.

Helal olsun sana ve Emegi gecenlere!

bordomavi1
03.11.2013, 12:14
İzleyebilmemiz için bi kayıt var mı?

LT26i cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

demiradam57
03.11.2013, 13:03
Öncelikle Gamze sana tüm kalbimle teşekkür ediyorum.Hele ki bu yapılan etkinlikte küçücükte olsa bir desteğim olması beni ziyadesiyle memnun etti.Yüreğine ve diline sağlık güzel insan...

Gamze
04.11.2013, 11:06
Bugün içerisinde tüm detayları aktaracağım. Herkese bir kez daha teşekkür ederim.

peker61
04.11.2013, 11:10
Gamze hanııma ne kadar teşekkür etsek az bütün dünya duydu ama bizim ülkemizdeki dinazorlar duymak istemiyor

Gamze
04.11.2013, 12:57
Aylar önce bir mailleşme sonucu başladı çalışmalarımız. Play The Game sitesinde çıkan şike haberinden bir süre sonra Halit abi ve Gökhan aracılığıyla konferanstan haberdar edilince hazırlığa başladık. Yaklaşık bir ay içerisinde Türkiye’deki şike skandalını özetleyen 14 sayfalık bir makale hazırladık ve konferansa kabul edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi üzerine organizasyona ilettik. Değerlendirme sürecinden sonra olumlu dönüşü aldık ve artık sunum için çalışmalara başladık.

http://t1311.hizliresim.com/1h/4/u6rku.jpg (http://bit.ly/c25MCx)

Nihayetinde 28 Ekim pazartesi sabahı yolculuğum başladı. Geç saatlere kadar son rötuşları yapmıştım sunum üzerinde. Üstüne heyecan ve stres de eklenince sabahladım ve uykusuz bir şekilde başladım yolculuğa. Havalimanında sağolsun Metin abi (Külünkoğlu) yolculadı beni, ciddi moral oldu bu. Bir kere daha teşekkür ederim. Nihayetinde kendimi uçağa attım, 3 buçuk saatlik yolculuktan sonra Kopenhag’a indim. Konferansın yapılacağı şehir 3 saat mesafedeydi ve tren biletimi alarak buraya gitmek üzere yeniden yola çıktım. Aarhus yolculuğum da yolunda başlamıştı. Fakat artık herkesin bildiği üzere, Avrupa’nın uzun yıllardır gördüğü en büyük fırtına beni bulmuştu. 1 buçuk saat sorunsuz seyahat ettikten sonra Nyborg bölgesinde durduk ve tam 8 saat boyunca trende orada mahsur kaldık. Çok ciddi bir rüzgar vardı, tren hareket halinde olsa devrilirdi ve ben beklememizi buna bağlamıştım. Meğerse yollar da tamamen kapanmış devrilen ağaçlar vs. dolayısıyla. Çok uzatmayayım, 8 saatlik bitmek tükenmez, ömür çürüten bir bekleyişten sonra otobüslerle Odense kentine götürüldük. Polis eşliğinde bir ilkokula götürüldük ve burada sabahlayacağımız söylendi. Okulun spor salonu ve birkaç odası daha uyumamız için sünger minderler ve battaniyelerle doldurulmuştu. Kantin kısmında sıcak içecekler ve sandviç sundular. Bildiğiniz fırtınazede idik :) Aynı gece 12’den sonra yeni yaşıma girmiştim. 25. Yaş günümün ilk saatleri Odense’nin bir ilkokulunda, 200’ün üstünde diğer survivorla beraber saat doldurarak geçiyordu… Şimdi anlatınca komik geliyor bana ama ciddi manada moral bozucu ve müthiş yorucu bir serüvendi. Uykusuzluğum da katlanmıştı haliyle.

http://t1311.hizliresim.com/1h/4/u6rk9.jpg (http://bit.ly/c25MCx)

Horlamalar arasında birkaç saat de olsa uyumaya zorladım kendimi, bir saat kadar bayılmışım :) Sabah yeniden otobüslere bindirilerek tren istasyonuna getirildik ve buradan tekrar trene binerek yolculuğa başladık. Pazartesi günü sabah 7’de evden çıkmamla başlayan Aarhus seyahatim, Salı günü öğlen 1’de otelime varmamla son buldu. Bir önceki gece de uyumadığım için yaklaşık 53 saat içerisinde sadece 1 saatlik bir uykuyla duruyordum. Buna rağmen kendimi biraz toparlayıp konferansın yapıldığı otele gittim.

Konferansta ilk tanıştığım kişi hepinizin tanıdığı Declan Hill’di. Türkiye’den geldiğimi öğrenince oldukça ilgili davrandı. Bilahare görüşmek üzere ayrıldık. İlk gün sadece birkaç saat geçirebildim konferansta haliyle, bu sırada tanıştığım herkese Türk futbolunun durumunu aktarmaya gayret gösterdim. Ama esas mücadele ertesi gün, yani 30 Ekim’deydi. Sunum günümde…

O gece de biraz heyecan, biraz da aşırı yorgunluk nedeniyle yeteri kadar uyuyamadıysam da sabah önceki güne nazaran daha iyi uyandım ve savaşmak üzere konferansa gittim.

Sabah seansında FIFA’daki yolsuzluklar konusundaki çalışmalarıyla tanınan dünyaca ünlü araştırmacı gazeteci Andrew Jennings’le tanıştım. Türkiye’deki durumdan haberdar olup olmadığını sordum. O da haberdar olduğunu, aylardır Türkiye’ye davet edildiğini ancak şu aşamada Türk futbolundaki yolsuzlukları araştırmak için ne zamanının ne de kaynağının olduğunu söyledi ve bu işi Türk gazetecilerin yapması gerektiğini söyledi. Ben de kendisine Türkiye’de ulusal basında böyle araştırmacı ve cesur gazetecilerin olmadığını söyledim. Jennings, “Onları bana gönder araştırma nasıl yapılırmış öğreteyim” dedi :) Türkiye’deki insanların halini anladığını belirterek, hepimize şans diledi.

Akabinde Declan Hill ve gazeteci Laura Robinson’ın workshop’una katıldım. Bu arada belirtmem gerek ki konferans boyunca en çok etkilendiğim sunum Laura Robinson’a aitti. Kanadalı gazeteci, Vancouver Olimpiyat Komitesi eski CEO’su John Furlong’un yıllar önce öğretmenlik yaparken ilkokul öğrencilerini taciz ettiğini ortaya çıkaran isim. Gerçekten çok çarpıcı, yıkıcı ve üzücü olaylardı anlattıkları. Her neyse. Robinson’ın ardından Declan Hill konuşmasına başladı ve genel anlamda şike konusundaki metodolojiden bahsetti. Bu sırada birkaç şike konuşmasından örnekler de vererek futbolcuların şike tekliflerine genellikle ahlaki değil mantıklarıyla yanıt verdiklerini belirtti. Soru cevap kısmında kendimi tutamayarak bu konuda farklı ve komik bir örnek vermek istediğimi söyledim. Ve İbrahim Akın’ı anlatmaya başladım :) 2011’de, İbrahim Akın’ın bir hocayı arayarak Fenerbahçeye gol atmaması karşılığında 100.000 dolar almasının İslami açıdan sorun yaratıp yaratmayacağını sorduğunu, hocanın da eğer iki taraf da gönüllüyse İslami açıdan bir sorun olmadığını söylediğini anlattım. Salon kahkahalarla doldu haliyle. :) Workshopun bitiminde Declan Hill tekrar yanıma gelerek öğle yemeğine davet etti, Türk futbolunu konuşacağız muhakkak gel dedi. Sakaryaspor eski başkanı Metin Doğrucan da konferanstaydı ve o da Türk futbolunun mevcut durumu hakkında insanları aydınlatacak çok önemli bilgiler paylaşıyordu. Kendisiyle beraber yemeğe katıldık ve epey sohbet imkanı bulduk. Yaşadıklarının çok az bir kısmını dinlememe rağmen Türk futbolunun içinde olduğu rezil durumun sadece 2010-11 şike skandalıyla sınırlı olmadığını yeniden anladım. Metin Doğrucan çok tutkulu bir spor adamı. Umarım sayıları artar.
Her neyse. Yemekte James Dorsey ile de tanıştık. O da Türk futboluyla yakından ilgilenen bir isim, özellikle işin siyasi boyutuyla. Yemek sonrasında sunum yapacağım salona geçtim ve hazırlıklarımı tamamladım.

Müthiş heyecanlıydım bir kere onu belirtmem lazım. Ama sunum kısmında bu heyecanı mümkün olduğunca göstermediğimi zannediyorum. Sunum içeriğini daha detaylı olarak paylaşacağım sizinle, Türkçesini yani. Ama şöyle bir özetleyeyim neler anlattığımı.

Sunum başlığım "Turkish Match Fixing Scandal in 2010-2011 and Beyond: Fair Play or Fairy Tale?" idi. Yani "2010-2011 Türkiye Şike Skandalı ve Ötesi: Adil Oyun mu Peri Masalı mı?"

Konuşmamdaki amacım insanları Türkiye'de şike yapıldığına inandırmak değildi. Zaten bu su götürmez bir gerçek. Esas amaç, Türkiye'de ispatlanmış şike faaliyetlerini gerçekleştirenlerin nasıl adım adım aklandığı ve bunun Türk futboluna ne gibi etkileri olduğu yönündeydi.

Şunu söylemek istedim herkese: Bakın, Türkiye'de şike yapıldı, bu delillerle ispatlandı, mahkeme bunun cezasını kesti. Ancak Türkiye'de üç önemli gücü elinizde bulundurduğunuz sürece bu suçlamalardan aklanmanız çok zor değil: Siyaset, ekonomi ve medya. Türkiye'de şike skandalının baş kahramanı olanlar bunların üçüne de sahipti ve çok da iyi kullandı hepsini.

Nihayetinde, şike yapan kulüpleri aklamak, kişileri daha ağır cezalardan kurtarmak için adım adım hareket edildi. 6222 değiştirildi, başbakan yeni bir federasyon başkanı atadı, bu federasyon şikeyi ve cezalarını belirleyecek olan kurumları değiştirdi, şike cezalarını kapsayan yönetmelik maddelerini değiştirdi, raporları değiştirdi, şike tanımlarını değiştirdi, yepyeni tanımlar üretti ve nihayetinde, yine Başbakan'ın işaret ettiği şekilde, kişilerle kurumları ayırarak kulüpleri akladı, şikenin sahaya yansımadığı gibi ucube bir yaklaşımla küme düşme ihtimalini ortadan kaldırdı ve UEFA - CAS'a rağmen hala verdiği akıl dışı ve adaletsiz kararları değiştirme niyetinde değil.

UEFA'nın karar alma aşamasında anlaşılmaz bir biçimde yavaş davrandığını ve henüz kişilerle ilgili kararlarını da açıklamamış olduğunu da ayrıca not düştüm.
Türkiye'de artık futbolun bir tiyatro gibi kabul gördüğünü, gerçek futbol severlerin bu adaletsizlik karşısında futbola olan inancının kaybolduğunu, özellikle Trabzonsporlu taraftarların hak ettikleri şampiyonluğun kendilerine verilmesini beklediklerini belirttim.

MAA'nın FByi kurtarmak için uğraştığını söylemesini ve şimdi Fb başkanlığı için mücadele ettiğini de aktardım. Yeni Federasyon başkanının soruşturma içinde yer alan ve ceza alan Beşiktaş'ın eski başkanı olduğunu, asbaşkan ve teknik direktörü ceza alan Beşiktaş'ın şike yaptığı dönemde Demirören'in başkanlık yapıyor olduğunu da söyledim. İnsanlar bunları gerçekten şaşırtıcı buldu. Onlara çok tuhaf geliyor haliyle.

Bizim bile içinde olmamıza rağmen inanmakta güçlük çektiğimiz bu süreci, uzaktan izleyenlerin sindirmesi çok kolay değil. Ama sunum sonrası yaptığım sohbetlerde derdimizi anlatabildiğimizi ve insanlara Türkiye'deki futbolla ilgili çok daha gerçekçi bir bakış açısı katabildiğimizi düşünüyorum.

Declan Hill'in de bulunduğu sohbetlerde de bunu gördüm. Birlikte sunum yaptığımız spor hukukçusu Kevin Carpenter örneğin, "Ben asla Türk futbolunu izlemezdim" diye bir yorumda bulundu. Declan Hill, "Biz ne kadar anlatırsak anlatalım, insanlar bu kadar da olmaz diye düşünerek bize inanmazlar" diyor Türk futbolunda yaşananlar için. "Yürüyen ceset" diye tanımlıyor futbolumuzu. Bunu zaten biliyoruz.

Sunum sonrası soru cevap kısmında heyecanımı biraz yansıttım, itiraf ediyorum :) Anlayışla karşıladıklarını umuyorum. Yorgunluk, heyecan, stres ve deneyimsizlik vardı, artık o kadarını idare ederler :) Ama sunum sonrası konuştuğum kişilerden edindiğim izlenim gayet iyiydi. Birkaç kişi özellikle daha detaylı bilgi istedi. Birini Erdem Egemen’e yönlendirdim, sanırım görüşmüşlerdir şimdiye kadar. Birkaçına daha bilgi vereceğim. Kartvizit alışverişleri de yaptık bolca, kurduğumuz iletişimin ileride çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Nihayetinde sunumu da zannederim ki hakkını vererek tamamladık. Derdimizi anlattık. Sunum sonrası yaptığımız röportaj zaten haber olarak eklenmiş. Çok fazla paylaşım olunca, üzerinden 5 gün geçmesine rağmen hala en popüler haber olarak duruyor :) İlginize teşekkür ederim tekrar.

Velhasıl, o gün de bitti. Otele vardığımda müthiş bir şekilde yorgundum ama aynı zamanda da rahatlamıştım.

Bu işi tek başıma yapıyor olsaydım bu kadar stres yaşamazdım sanırım. Ama orada sadece kendimi temsil etmediğimin farkındaydım. Üzerimdeki yük çok fazlaydı, sorumluluk duygusu stresimi katlıyordu. İnsanlar bana güvenmiş, inanmış ve çok şey bekler haldeydi, biliyorum. Ve bu gerçekten başa çıkması kolay bir şey değilmiş. Yolculukta yaşadığım olağandışı serüvenler de zaten oldukça yıpratmıştı beni. O yüzden her şey bitip otele döndüğümde kendimi çok özgür ve rahat hissettim. Sağolsun, hepinizin yazdığı mesajları, attığı tweetleri okuyarak ciddi bir moral buldum ve o kadar eziyete değmiş dedim.

3 Temmuz’da başlayan mücadelemiz hiçbir dönemde kolay olmadı. Danimarka’da da bu zorluk ve engeller devam etti. Ama bunu da atlattık çok şükür ve gerçekten prestijli bir organizasyonda herkese derdimizi anlattık. Bu tür organizasyonlarda yer almanın ne kadar önemli olduğunu da şahsen görmüş oldum. Bütün dünya şikeden ırkçılıktan dopingden yakınıyor, ancak bunları önlemek için de bir şeyler yapıyor. Bizim hikayemiz onlarınkinden farklı olarak şikeyi önlemek için değil, örtmek için yapılan çalışmaları içeriyordu. Her fırsatını bulduğumuzda adaletsizliği anlatmak boynumuzun borcudur.

Şu an için aklıma gelenler bunlar.

Bana sürecin başından beri çok büyük destek veren en başta Gökhan Koç'a çok teşekkür ederim. O olmasaydı bu kadar sağlam bir iş çıkar mıydı ortaya emin değilim.

Akabinde Ender Kuyumcu başta olmak üzere tüm BMN yönetim kuruluna ve üyelerine, grup ayırt etmeksizin destek olan tüm Trabzonspor taraftarlarına, basından konuya ilgi gösteren en başta Ulaş Özdemir'e ve tüm dostlara teşekkür ederim.

Herkesten Allah razı olsun. Varlığınız güç veriyor.

**

Bir dip not olarak da şunu belirtmek lazım.

Bu sürecin hiçbir aşamasında kulübümüzden herhangi bir kimsenin bir dirhem moral verici ya da destek olucu sözünü bile duymadık, duyacağımızı da sanmıyoruz. BMN olarak yaptıklarımızda ya da ben, taraftar Gamze olarak, bireysel anlamda yaptığım hiçbir şeyde "kulüp destek versin" gibi bir düşünceye zaten girmedim. Bu kez de öyleydi. Ayrı mesele. Ama yine de düşünüyor insan.

Bu da yeniden şunu ispat ediyor: Trabzonspor'un haklı mücadelesi taraftarın direnci kadardır. Biz direndikçe sahipsiz kalmayacak bu mücadele. Hepimiz bu gerçeği unutmadan hareket etmekle yükümlüyüz.

Bir not daha:

Kongredeki başkan adaylarından Hakan Kulaçoğlu konferans öncesinde de sonrasında da manevi desteğiyle yanımdaydı. Kendisine de teşekkür etmek borcumdur. Sağolsun.

Fatih Özkan
04.11.2013, 13:06
Gamze
Öncelikle tüm yaptıkların için tekrar teşekkür ederim.
Ben okurken heyecanlandım, senin heyecanını ise tahmin bile edemiyorum. :)
Yüreğine sağlık...

arifberkay
04.11.2013, 13:07
Biz yaptıklarını okurken yorulduk:)Allah razı olsun senden...

Gamze
04.11.2013, 13:16
Bir dip not olarak da şunu belirtmek lazım.

Bu sürecin hiçbir aşamasında kulübümüzden herhangi bir kimsenin bir dirhem moral verici ya da destek olucu sözünü bile duymadık, duyacağımızı da sanmıyoruz :)

Bu da yeniden şunu ispat ediyor: Trabzonspor'un haklı mücadelesi taraftarın direnci kadardır. Biz direndikçe sahipsiz kalmayacak bu mücadele. Hepimiz bu gerçeği unutmadan hareket etmekle yükümlüyüz.

Bir not daha:

Kongredeki başkan adaylarından Hakan Kulaçoğlu konferans öncesinde de sonrasında da manevi desteğiyle yanımdaydı. Kendisine de teşekkür etmek borcumdur. Sağolsun.

S.ÖZKAN
04.11.2013, 13:18
Teşekkürler Gamze Bal

Yiğit Gayretli
04.11.2013, 13:24
Ne diyeceğimi bilemiyorum Gamze. Laf olsun diye değil, gerçekten bilemiyorum.

Murat Acar
04.11.2013, 13:27
Gamze; Emeğine sağlık inanki okurken bizler duygulandık bunca işi başarmış olmandan dolayı seni tekrardan kutluyor TRABZONSPOR TARAFTARLARI adınada teşekkürü borç biliyorum...

Armağan Dere
04.11.2013, 13:31
Elinize sağlık..

Travelair
04.11.2013, 13:40
Türk futbolunun sağlıklı büyümesi adına; doğruları konuşan, adaleti savunan, namusluların namussuzlar kadar cesur olması gerektiğinin farkında olan insanların kendini göstermesi çok önemli. Bu vesileyle başarılı temsilinizi tebrik eder, haksızlığa uğrayanlar ve camiamız adına da çok teşekkür ederiz

bariskaratas
04.11.2013, 13:55
Çok teşekkürler Gamze. Eline diline ayaklarına yüreğine sağlık.
Allah zihin açıklığı versin ve her zaman yolunu açık etsin.
Yaşadığın macera bence bu olayın tadı olarak damağında kalacaktır :)

Ertan 51
04.11.2013, 14:19
Zaten bizim hangi işimiz tereyağından kıl çeker gibi oldu ki,
hep çile,hep meşakkat,hep zorluk.
Gamzecan bir yola çıktı tarihi bir fırtına,saatler süren beklemeler,Suriyeli sığınmacılar gibi spor salonunda yatmalar derken hedefe varılmış ama gel bir de çekene sor.Aynı şampiyonluk yolunda çektiğimiz çileler,çıkan engeller gibi.Sağ salim gittin döndün ya şükürler olsun.

Yaptığın işe gelince,
daha önce de dediğim gibi,sendeki yüreğin yarısı Trabzonsporluyum diye geçinenlerin yarısında olsaydı da bir göreydik ortadaki sahtekarları.Hakkın çok kardeşim,çok çok teşekkürler,gönlümüz ve dualarımız seninleydi,şimdi bakıyorum da işe yaramış şükürler olsun.Kazasız belasız gittin geldin,hedefi 12 den vurdun daha ne olsun.Tekrar teşekkürler,sana ve destek olan tüm koca yürekli gerçek Trabzonsporlulara.

Ertan 51
04.11.2013, 14:20
''Horlamalar arasında birkaç saat de olsa uyumaya zorladım kendimi,
bir saat kadar bayılmışım:) ''

çok güldüm buna,uyumamış bayılmış:D

jeepeers
04.11.2013, 14:52
Emeğinize,yüreğinize sağlık Gamze Hanım.

ibilek
04.11.2013, 15:40
Bu utanca yazılacak yorum varmı ki

Boğazım düğümlendi...

TekfurÇayır 61
04.11.2013, 15:53
Allah râzı olsun senden ve katkı sağlayanlardan.

Mehmet DİLEK
04.11.2013, 16:00
Gamze hanım sen ve BMN ailesindeki değerli arkadaşlar olduğu sürece bu takımın sırtı hiçbir zaman yere gelmez.Emeklerinize, yüreklerinize sağlık.

Gökhan ARSLAN
04.11.2013, 16:39
Allah senden razı olsun Gamze
Bu büyük organizasyona katılıp derdimizi anlattın insanları bilgilendirdin
Ne kadar teşekkür etsek azdır zaten..
Okuyunca bile duygulandım helal olsun..

demir
04.11.2013, 16:46
senı ellerınden degıl ayaklarından opeyım gamze .. bu ıs ıcın attıgın her adım ıcın allah sana peygamber sevabı versın ınsallah..

TS61_NL
04.11.2013, 17:11
Allah sizden razi olsun, gercek taraftar ve bmn uyesi olarak size ne kadar tesekkur etsek azdir.

Uğur Kalyoncu
04.11.2013, 17:21
Okurken yoruluyor insan..Şu süreçte namus davamızda başrol oynayan herkesin Allah iki cihanda yüzünü güldürsün...

A.Furuncu
04.11.2013, 17:58
Gamze Hanım'a ve Tüm BMN ailesine çok teşekkür ederim . Durmak yok aynen devam Trabzonsporun sahibi taraftarıdır ve bu taraftar mücadelesinden vazgeçmedikçe hiçkimse bizi yolumuzdan döndüremeyecek.

hodlu
04.11.2013, 19:28
Gamze kardeşim, asıl teşekkürü şahsım adına ben borçluyum sana. Teşekkürler. Allah senden bin kere razı olsun. Bu dava birilerinin ağzına sakız olduğu gibi değil, gerçek anlamda Trabzonsporlular için namus davasıdır. Sen de biz milyonların yüreği oldun ve inanılmaz önemli bir iş yaptın. Tarih seni ve bu sevdalı insanları yıllar sonra kahraman diye yazacak...Tekrar teşekkürler...

Burçak
04.11.2013, 21:11
yüreğine sağlık.
bu işi kapatamayacak kimse..

Gökhan Koç
04.11.2013, 21:12
Gamze güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.

Küçük bir anımı paylaşayım madem yeri gelmişken :)

Gamzeye bundan 1,5 yıl evvel, "twiter profiline journalist yaz lütfen, bizim için çok faydalı olacak"

Gamzenin cevabı, "ben hayatta öyle birşey yazamam :)"

Ortalık araştırmacı yazar kaynıyorken Gamzenin profiline journalist yazdıramamıştım :)

Bunu şimdi kendisi layıkıyla başardı,

Gururlandırdın bizi :)

Fatih Öztürk
04.11.2013, 21:18
Duysun bütün insanlar,bu sesı duysun dünya.gelen karadenizden dalga dalga FIRTINA...

A.Gökhan AKIN
04.11.2013, 22:35
Elinize ağzınıza yüreğinize sağlık hepinizin. Gün gelip Haklarımız iade edildiğinde tarih sizleri daha büyük puntolarla yazacak. Hepinizden allah c.c razı olsun.

Gamze
04.11.2013, 23:54
Cornalist mi olduk yani Gökhan :D
Çok teşekkürler herkese bir kere daha.
Allah sizden razı olsun. Varlığınız güç verdi, veriyor.
Daha fazlasını yapmak nasip olsun inşallah.

Mollasalihoğlu
04.11.2013, 23:56
Cornalist mi olduk yani Gökhan :D
Çok teşekkürler herkese bir kere daha.
Allah sizden razı olsun. Varlığınız güç verdi, veriyor.
Daha fazlasını yapmak nasip olsun inşallah.

cornalist. hem de enternasyonel.

Ender Kuyumcu
04.11.2013, 23:57
Sahi kafayı kuma gömen Trabzonspor yazarları ne düşünüyordur acaba bu konuda?

Gamze gazeteciyse biz neyiz diyorlar mıdır acaba?

Ya da Gamze yazarsa biz neyiz?

Yoksa Trabzonspor üstünden nemalanmaya devam mı ediyorlardır?

Yaşar
05.11.2013, 00:03
Allah razı olsun Gamze Hanım.
Bir Trabzonsporlu olarak gurur ve onur duydum.

Ender Kuyumcu
05.11.2013, 00:05
Cornalist mi olduk yani Gökhan :D
Çok teşekkürler herkese bir kere daha.
Allah sizden razı olsun. Varlığınız güç verdi, veriyor.
Daha fazlasını yapmak nasip olsun inşallah.


Bu corn'alist mısırcı gibi bir şey mi? :)

Gamze
05.11.2013, 00:12
Bu corn'alist mısırcı gibi bir şey mi? :)

cattle gibi bir şey :))

Ender Kuyumcu
05.11.2013, 00:20
cattle gibi bir şey :))

memleket cattle'dan geçilmiyor zaten :)

Samet Türkmen
05.11.2013, 00:27
Gamze'den başka Trabzonsporlu gazeteci mi varmış ki ? o_O

We owe you, we love you Gamze. Emeklerin için teşekkürler :)

Külünkoğlu
05.11.2013, 08:24
Aylar önce bir mailleşme sonucu başladı çalışmalarımız. Play The Game sitesinde çıkan şike haberinden bir süre sonra Halit abi ve Gökhan aracılığıyla konferanstan haberdar edilince hazırlığa başladık. Yaklaşık bir ay içerisinde Türkiye’deki şike skandalını özetleyen 14 sayfalık bir makale hazırladık ve konferansa kabul edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi üzerine organizasyona ilettik. Değerlendirme sürecinden sonra olumlu dönüşü aldık ve artık sunum için çalışmalara başladık.

http://t1311.hizliresim.com/1h/4/u6rku.jpg (http://bit.ly/c25MCx)

Nihayetinde 28 Ekim pazartesi sabahı yolculuğum başladı. Geç saatlere kadar son rötuşları yapmıştım sunum üzerinde. Üstüne heyecan ve stres de eklenince sabahladım ve uykusuz bir şekilde başladım yolculuğa. Havalimanında sağolsun Metin abi (Külünkoğlu) yolculadı beni, ciddi moral oldu bu. Bir kere daha teşekkür ederim. Nihayetinde kendimi uçağa attım, 3 buçuk saatlik yolculuktan sonra Kopenhag’a indim. Konferansın yapılacağı şehir 3 saat mesafedeydi ve tren biletimi alarak buraya gitmek üzere yeniden yola çıktım. Aarhus yolculuğum da yolunda başlamıştı. Fakat artık herkesin bildiği üzere, Avrupa’nın uzun yıllardır gördüğü en büyük fırtına beni bulmuştu. 1 buçuk saat sorunsuz seyahat ettikten sonra Nyborg bölgesinde durduk ve tam 8 saat boyunca trende orada mahsur kaldık. Çok ciddi bir rüzgar vardı, tren hareket halinde olsa devrilirdi ve ben beklememizi buna bağlamıştım. Meğerse yollar da tamamen kapanmış devrilen ağaçlar vs. dolayısıyla. Çok uzatmayayım, 8 saatlik bitmek tükenmez, ömür çürüten bir bekleyişten sonra otobüslerle Odense kentine götürüldük. Polis eşliğinde bir ilkokula götürüldük ve burada sabahlayacağımız söylendi. Okulun spor salonu ve birkaç odası daha uyumamız için sünger minderler ve battaniyelerle doldurulmuştu. Kantin kısmında sıcak içecekler ve sandviç sundular. Bildiğiniz fırtınazede idik :) Aynı gece 12’den sonra yeni yaşıma girmiştim. 25. Yaş günümün ilk saatleri Odense’nin bir ilkokulunda, 200’ün üstünde diğer survivorla beraber saat doldurarak geçiyordu… Şimdi anlatınca komik geliyor bana ama ciddi manada moral bozucu ve müthiş yorucu bir serüvendi. Uykusuzluğum da katlanmıştı haliyle.

http://t1311.hizliresim.com/1h/4/u6rk9.jpg (http://bit.ly/c25MCx)

Horlamalar arasında birkaç saat de olsa uyumaya zorladım kendimi, bir saat kadar bayılmışım :) Sabah yeniden otobüslere bindirilerek tren istasyonuna getirildik ve buradan tekrar trene binerek yolculuğa başladık. Pazartesi günü sabah 7’de evden çıkmamla başlayan Aarhus seyahatim, Salı günü öğlen 1’de otelime varmamla son buldu. Bir önceki gece de uyumadığım için yaklaşık 53 saat içerisinde sadece 1 saatlik bir uykuyla duruyordum. Buna rağmen kendimi biraz toparlayıp konferansın yapıldığı otele gittim.

Konferansta ilk tanıştığım kişi hepinizin tanıdığı Declan Hill’di. Türkiye’den geldiğimi öğrenince oldukça ilgili davrandı. Bilahare görüşmek üzere ayrıldık. İlk gün sadece birkaç saat geçirebildim konferansta haliyle, bu sırada tanıştığım herkese Türk futbolunun durumunu aktarmaya gayret gösterdim. Ama esas mücadele ertesi gün, yani 30 Ekim’deydi. Sunum günümde…

O gece de biraz heyecan, biraz da aşırı yorgunluk nedeniyle yeteri kadar uyuyamadıysam da sabah önceki güne nazaran daha iyi uyandım ve savaşmak üzere konferansa gittim.

Sabah seansında FIFA’daki yolsuzluklar konusundaki çalışmalarıyla tanınan dünyaca ünlü araştırmacı gazeteci Andrew Jennings’le tanıştım. Türkiye’deki durumdan haberdar olup olmadığını sordum. O da haberdar olduğunu, aylardır Türkiye’ye davet edildiğini ancak şu aşamada Türk futbolundaki yolsuzlukları araştırmak için ne zamanının ne de kaynağının olduğunu söyledi ve bu işi Türk gazetecilerin yapması gerektiğini söyledi. Ben de kendisine Türkiye’de ulusal basında böyle araştırmacı ve cesur gazetecilerin olmadığını söyledim. Jennings, “Onları bana gönder araştırma nasıl yapılırmış öğreteyim” dedi :) Türkiye’deki insanların halini anladığını belirterek, hepimize şans diledi.

Akabinde Declan Hill ve gazeteci Laura Robinson’ın workshop’una katıldım. Bu arada belirtmem gerek ki konferans boyunca en çok etkilendiğim sunum Laura Robinson’a aitti. Kanadalı gazeteci, Vancouver Olimpiyat Komitesi eski CEO’su John Furlong’un yıllar önce öğretmenlik yaparken ilkokul öğrencilerini taciz ettiğini ortaya çıkaran isim. Gerçekten çok çarpıcı, yıkıcı ve üzücü olaylardı anlattıkları. Her neyse. Robinson’ın ardından Declan Hill konuşmasına başladı ve genel anlamda şike konusundaki metodolojiden bahsetti. Bu sırada birkaç şike konuşmasından örnekler de vererek futbolcuların şike tekliflerine genellikle ahlaki değil mantıklarıyla yanıt verdiklerini belirtti. Soru cevap kısmında kendimi tutamayarak bu konuda farklı ve komik bir örnek vermek istediğimi söyledim. Ve İbrahim Akın’ı anlatmaya başladım :) 2011’de, İbrahim Akın’ın bir hocayı arayarak Fenerbahçeye gol atmaması karşılığında 100.000 dolar almasının İslami açıdan sorun yaratıp yaratmayacağını sorduğunu, hocanın da eğer iki taraf da gönüllüyse İslami açıdan bir sorun olmadığını söylediğini anlattım. Salon kahkahalarla doldu haliyle. :) Workshopun bitiminde Declan Hill tekrar yanıma gelerek öğle yemeğine davet etti, Türk futbolunu konuşacağız muhakkak gel dedi. Sakaryaspor eski başkanı Metin Doğrucan da konferanstaydı ve o da Türk futbolunun mevcut durumu hakkında insanları aydınlatacak çok önemli bilgiler paylaşıyordu. Kendisiyle beraber yemeğe katıldık ve epey sohbet imkanı bulduk. Yaşadıklarının çok az bir kısmını dinlememe rağmen Türk futbolunun içinde olduğu rezil durumun sadece 2010-11 şike skandalıyla sınırlı olmadığını yeniden anladım. Metin Doğrucan çok tutkulu bir spor adamı. Umarım sayıları artar.
Her neyse. Yemekte James Dorsey ile de tanıştık. O da Türk futboluyla yakından ilgilenen bir isim, özellikle işin siyasi boyutuyla. Yemek sonrasında sunum yapacağım salona geçtim ve hazırlıklarımı tamamladım.

Müthiş heyecanlıydım bir kere onu belirtmem lazım. Ama sunum kısmında bu heyecanı mümkün olduğunca göstermediğimi zannediyorum. Sunum içeriğini daha detaylı olarak paylaşacağım sizinle, Türkçesini yani. Ama şöyle bir özetleyeyim neler anlattığımı.

Sunum başlığım "Turkish Match Fixing Scandal in 2010-2011 and Beyond: Fair Play or Fairy Tale?" idi. Yani "2010-2011 Türkiye Şike Skandalı ve Ötesi: Adil Oyun mu Peri Masalı mı?"

Konuşmamdaki amacım insanları Türkiye'de şike yapıldığına inandırmak değildi. Zaten bu su götürmez bir gerçek. Esas amaç, Türkiye'de ispatlanmış şike faaliyetlerini gerçekleştirenlerin nasıl adım adım aklandığı ve bunun Türk futboluna ne gibi etkileri olduğu yönündeydi.

Şunu söylemek istedim herkese: Bakın, Türkiye'de şike yapıldı, bu delillerle ispatlandı, mahkeme bunun cezasını kesti. Ancak Türkiye'de üç önemli gücü elinizde bulundurduğunuz sürece bu suçlamalardan aklanmanız çok zor değil: Siyaset, ekonomi ve medya. Türkiye'de şike skandalının baş kahramanı olanlar bunların üçüne de sahipti ve çok da iyi kullandı hepsini.

Nihayetinde, şike yapan kulüpleri aklamak, kişileri daha ağır cezalardan kurtarmak için adım adım hareket edildi. 6222 değiştirildi, başbakan yeni bir federasyon başkanı atadı, bu federasyon şikeyi ve cezalarını belirleyecek olan kurumları değiştirdi, şike cezalarını kapsayan yönetmelik maddelerini değiştirdi, raporları değiştirdi, şike tanımlarını değiştirdi, yepyeni tanımlar üretti ve nihayetinde, yine Başbakan'ın işaret ettiği şekilde, kişilerle kurumları ayırarak kulüpleri akladı, şikenin sahaya yansımadığı gibi ucube bir yaklaşımla küme düşme ihtimalini ortadan kaldırdı ve UEFA - CAS'a rağmen hala verdiği akıl dışı ve adaletsiz kararları değiştirme niyetinde değil.

UEFA'nın karar alma aşamasında anlaşılmaz bir biçimde yavaş davrandığını ve henüz kişilerle ilgili kararlarını da açıklamamış olduğunu da ayrıca not düştüm.
Türkiye'de artık futbolun bir tiyatro gibi kabul gördüğünü, gerçek futbol severlerin bu adaletsizlik karşısında futbola olan inancının kaybolduğunu, özellikle Trabzonsporlu taraftarların hak ettikleri şampiyonluğun kendilerine verilmesini beklediklerini belirttim.

MAA'nın FByi kurtarmak için uğraştığını söylemesini ve şimdi Fb başkanlığı için mücadele ettiğini de aktardım. Yeni Federasyon başkanının soruşturma içinde yer alan ve ceza alan Beşiktaş'ın eski başkanı olduğunu, asbaşkan ve teknik direktörü ceza alan Beşiktaş'ın şike yaptığı dönemde Demirören'in başkanlık yapıyor olduğunu da söyledim. İnsanlar bunları gerçekten şaşırtıcı buldu. Onlara çok tuhaf geliyor haliyle.

Bizim bile içinde olmamıza rağmen inanmakta güçlük çektiğimiz bu süreci, uzaktan izleyenlerin sindirmesi çok kolay değil. Ama sunum sonrası yaptığım sohbetlerde derdimizi anlatabildiğimizi ve insanlara Türkiye'deki futbolla ilgili çok daha gerçekçi bir bakış açısı katabildiğimizi düşünüyorum.

Declan Hill'in de bulunduğu sohbetlerde de bunu gördüm. Birlikte sunum yaptığımız spor hukukçusu Kevin Carpenter örneğin, "Ben asla Türk futbolunu izlemezdim" diye bir yorumda bulundu. Declan Hill, "Biz ne kadar anlatırsak anlatalım, insanlar bu kadar da olmaz diye düşünerek bize inanmazlar" diyor Türk futbolunda yaşananlar için. "Yürüyen ceset" diye tanımlıyor futbolumuzu. Bunu zaten biliyoruz.

Sunum sonrası soru cevap kısmında heyecanımı biraz yansıttım, itiraf ediyorum :) Anlayışla karşıladıklarını umuyorum. Yorgunluk, heyecan, stres ve deneyimsizlik vardı, artık o kadarını idare ederler :) Ama sunum sonrası konuştuğum kişilerden edindiğim izlenim gayet iyiydi. Birkaç kişi özellikle daha detaylı bilgi istedi. Birini Erdem Egemen’e yönlendirdim, sanırım görüşmüşlerdir şimdiye kadar. Birkaçına daha bilgi vereceğim. Kartvizit alışverişleri de yaptık bolca, kurduğumuz iletişimin ileride çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Nihayetinde sunumu da zannederim ki hakkını vererek tamamladık. Derdimizi anlattık. Sunum sonrası yaptığımız röportaj zaten haber olarak eklenmiş. Çok fazla paylaşım olunca, üzerinden 5 gün geçmesine rağmen hala en popüler haber olarak duruyor :) İlginize teşekkür ederim tekrar.

Velhasıl, o gün de bitti. Otele vardığımda müthiş bir şekilde yorgundum ama aynı zamanda da rahatlamıştım.

Bu işi tek başıma yapıyor olsaydım bu kadar stres yaşamazdım sanırım. Ama orada sadece kendimi temsil etmediğimin farkındaydım. Üzerimdeki yük çok fazlaydı, sorumluluk duygusu stresimi katlıyordu. İnsanlar bana güvenmiş, inanmış ve çok şey bekler haldeydi, biliyorum. Ve bu gerçekten başa çıkması kolay bir şey değilmiş. Yolculukta yaşadığım olağandışı serüvenler de zaten oldukça yıpratmıştı beni. O yüzden her şey bitip otele döndüğümde kendimi çok özgür ve rahat hissettim. Sağolsun, hepinizin yazdığı mesajları, attığı tweetleri okuyarak ciddi bir moral buldum ve o kadar eziyete değmiş dedim.

3 Temmuz’da başlayan mücadelemiz hiçbir dönemde kolay olmadı. Danimarka’da da bu zorluk ve engeller devam etti. Ama bunu da atlattık çok şükür ve gerçekten prestijli bir organizasyonda herkese derdimizi anlattık. Bu tür organizasyonlarda yer almanın ne kadar önemli olduğunu da şahsen görmüş oldum. Bütün dünya şikeden ırkçılıktan dopingden yakınıyor, ancak bunları önlemek için de bir şeyler yapıyor. Bizim hikayemiz onlarınkinden farklı olarak şikeyi önlemek için değil, örtmek için yapılan çalışmaları içeriyordu. Her fırsatını bulduğumuzda adaletsizliği anlatmak boynumuzun borcudur.

Şu an için aklıma gelenler bunlar.

Bana sürecin başından beri çok büyük destek veren en başta Gökhan Koç'a çok teşekkür ederim. O olmasaydı bu kadar sağlam bir iş çıkar mıydı ortaya emin değilim.

Akabinde Ender Kuyumcu başta olmak üzere tüm BMN yönetim kuruluna ve üyelerine, grup ayırt etmeksizin destek olan tüm Trabzonspor taraftarlarına, basından konuya ilgi gösteren en başta Ulaş Özdemir'e ve tüm dostlara teşekkür ederim.

Herkesten Allah razı olsun. Varlığınız güç veriyor.

**

Bir dip not olarak da şunu belirtmek lazım.

Bu sürecin hiçbir aşamasında kulübümüzden herhangi bir kimsenin bir dirhem moral verici ya da destek olucu sözünü bile duymadık, duyacağımızı da sanmıyoruz. BMN olarak yaptıklarımızda ya da ben, taraftar Gamze olarak, bireysel anlamda yaptığım hiçbir şeyde "kulüp destek versin" gibi bir düşünceye zaten girmedim. Bu kez de öyleydi. Ayrı mesele. Ama yine de düşünüyor insan.

Bu da yeniden şunu ispat ediyor: Trabzonspor'un haklı mücadelesi taraftarın direnci kadardır. Biz direndikçe sahipsiz kalmayacak bu mücadele. Hepimiz bu gerçeği unutmadan hareket etmekle yükümlüyüz.

Bir not daha:

Kongredeki başkan adaylarından Hakan Kulaçoğlu konferans öncesinde de sonrasında da manevi desteğiyle yanımdaydı. Kendisine de teşekkür etmek borcumdur. Sağolsun.
Ne denir ki? Yüreğine sağlık Gamzecan. Keşke çektiğin sıkıntılarda da yanında olabilseydik. Emeği geçen manevi desteklerini esirgemeyen bütün BMN ailesine teşekkürler.

Berat
05.11.2013, 09:08
Büyüksün Gamze Bal.. Yüreğine sağlık.. Babanın giderken söylediği gibi herşeyi anlatmışsın; tüm biriktirdiklerimizi...

Emre İskender
05.11.2013, 11:01
Tebrikler başta Gamze ve tüm emeği geçenlere çorbada tuzu olanlara...

Gamze emeğin savaşını anlatmış...



Yalnız ilkokulda kızlı erkekli yatmışsınız bak o olmamış :)

Nytre
05.11.2013, 11:15
GAMZE eline yüreğine sağlık... iyi ki varsın...

iyi ki bmn var ve temiz futbol için yürekler var ...

Gökhan Koç
05.11.2013, 12:53
cattle gibi bir şey :))

Öldüm buna gülmekten :)

irfanb
07.11.2013, 01:32
Teşekkürler Gamze.
Eline,emeğine,yüreğine sağlık.
Bir kez daha inandık ki taraftarlar olmasa bu konu çoktan kapanmıştı.
Kulüpten birilerinin arayıp en azından sözlü de olsa destek mesajlarını beklerdim sana.
Ayıp ettiler doğrusu...

bariskaratas
08.11.2013, 10:29
Gamze orada Fifa'nın bu olaya yaklaşımı nasıl? Ne zaman dahil olur vs gibi bir izlenim ya da görüş alabildin mi?

Serdær
31.12.2013, 13:35
Gamze Bal'ın Konferans Konuşması ;

2.dakika'dan itibaren izleyebilirsiniz.

mc_tEXd3yl8

TÜRKÇE

Merhaba, ben Gamze Bal. Gazeteciyim, Bordomavi.net taraftarlar birliğini temsil ediyorum ve istanbuldan geliyorum.

Bugün size Türkiye’deki gerçek durumu anlatmaya ve Avrupa futbolunun en büyük skandallarından birinin başından bu yana son iki senede Türkiye’de gerçekten ne olduğu konusunda bilgi vermeye çalışacağım. Zannederim ki skandal uzaktan bakıldığında doğru bir şekilde ele alınmış görünüyor ancak gerçek bu değil.
Bildiğiniz üzere şikenin birçok farklı tanımı var ancak benim en çok sevdiğim, UEFA yetkilisi Graham Peaker’ın tanımı. Kendisi şikeyi daha şiirsel bir biçimde “kaybetmek için hile yapmak” olarak tanımlıyor. Ancak dünyanın bazı bölgelerinde, Türkiye gibi, eğer şu üç kritik gücü elinizde bulunduruyorsanız, kaybetme sanatının üstesinden gelmek o kadar da zor değil. Bunlar:

Siyaset, ekonomi ve medya gücü.

Türkiye’deki şike skandalının baş öznesi bu üçlünün tamamını elinde bulunduruyordu ve hepsinden de iyi biçimde faydalandı.

Temmuz 2011’de, polis soruşturması birçok maçta şikeye karışan bir organize suç örgütünü ortaya çıkardı. Fenerbahçe kulübü skandalın merkezindeydi ve yöneticileri bahar 2011’deki 12 maçta şike yapmayla suçlanıyordu; sonucunda Fenerbahce, 17 maçta 16 galibiyetlik inanılmaz bir seri ile Trabzonspor’un önünde ligi şampiyon tamamlamıştı. Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz yıldırımın da aralarında bulunduğu onlarca yönetici göz altına alınmış, birçok oyuncu, teknik director ve menajer de şike soruşturmasında suçlanmıştı. Bir tam senenin üzerine, mahkeme 2 Temmuz 2012’de kararlarını açıkladı ve 21 kişiyi 2010-2011 sezonu maçlarını manipüle etmekten ötürü cezaya çarptırdı.

Türkiye süper ligi ve birinci ligindeki şike eylemleri kanıtlanmış olmasına karşın, kulüpleri hak ettiği cezaları almaktan kurtarmak amacıyla manipüle edildi. Yasalar, yönetmelikler, kurallar ve raporlar değiştirildi, kişiler ve kurumlar birbirinden ayrıldı ve böylece kendi yöneticilerinin şike eylemlerinden faydalanan kulüpler, kulağa inanılmaz gelse de aklandı.

Fenerbahçe ve Beşiktaş UEFA’nın disiplin komiteleri tarafından da suçlu bulundu ve cezalandırıldı. Ancak Türkiye futbol federasyonu verdiği adaletsiz ve mantıksız kararları hukuka uygun bir biçimde düzenlemek niyetinde değil.

Şike yapan kulüpleri aklama sürecini, siyasi ve ekonomik arzular ve kirli medyanın desteğiyle yönlendirilen üç temel adımla özetleyebiliriz.

Türkiye futbol federasyonu, şike skandalı patladığında eski Fenerbahçe yönetim kurulu üyesi ve tutkulu bir taraftar olan Mehmet Ali Aydınlar tarafından yönetiliyordu. Aydınlar 6 ay sonar istifa etti ve akabinde çeşitli televizyon programlarında Fenerbahçe’yi küme düşüren başkan olarak anılmak istemediğini ifade etti. Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde, geçtiğimiz hafta Fenerbahçe başkanlığı için adaylığını açıkladı.
Şubat 2012’de, Aydınlar’ın yerini Yıldırım Demiröre aldı. Demirören, ceza alan beşiktaşın başkanıydı. Beşiktaş’ın as başkanı ve teknik direktörü de şike suçlamalarıyla çeşitli yıllarda cezalara çarptırılmıştı ve bu olaylar yaşandığında Demirören kulüp başkanlığı yapıyordu. Kendisi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk futbolunun yeni lideri olmasını istediği isimdi.

Bu noktada biraz konudan saparak, Türk siyasilerin konuya genel yaklaşımını belirtmek istiyorum. Kasım 2011de, Türk parlamentosu toplanarak, henüz 7 ay önce yürürlüğe konan 6222 nolu Sporda şiddet yasasını değiştirdi. Bunun sonucunda, başta şike olmak üzere, tüm spor suçlarının cezaları düşürüldü. Hakiki futbolseverler için bu içler acısı bir durumdu size yasa değişikliğinin bu kadar alelacele yapılmasının sebebi çok açıktı.

Yeni federasyonun ilk işi disiplin komitelerini değiştirmek oldu. PFDK ve Etik komitesi üyeleri değiştirildi. Bunun arkasından, maç sonucunu etkilemek ya da teşebbüste bulunmak suçlarına yönelik küme düşme cezalarını da kapsayan disiplin maddeleri de değiştirildi.

Fenerbahçe yöneticileri, önde gelen gazeteler ve gazeteciler federasyonu bu disiplin kurallarını değiştirmeye zorluyor, aksi takdirde Türk futbol ekonomisinin batacağını iddia ediyordu. Yani küme düşme cezalarının verilmesi halinde.

Ve mart 2012de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’daki UEFA kongresi sırasında Michel Platiniye bir öneride bulundu. Erdoğan, şikeye bulaşan kişilerin ceza alması gerektiğini, ancak futbol kulüplerine verilecek cezaların milyonlarca taraftarın cezalandırılması anlamına geleceğini söylüyordu. Türkiye’nin en güçlü adamının bu fikri, federasyonun şike sorununun çözüm ve şike yapan kulüplerin ligde tutulmasının yöntemini işaret ediyordu.

Sonuç olarak, federasyon önce 24. Maddeyi, arkasından 30 nisan 2012’de 58. Maddeyi değiştirdi. 58. Maddedeki “şike teşebbüsü” için küme düşme cezası çıkarıldı. Lütfen buradaki detaya dikkat edin. “Şike teşebbüsüne küme düşme cezası” disiplin prosedürlerinden çıkarılıyordu…

Bu sırada başkan Demirören yepyeni bir terim yaratıyor ve şike eylemlerinin sahaya yansımadığını iddia ediyordu. Ancak bu bakış açısı, UEFA Disiplin yönetmelikleri ve CAS’ın önde gelen davalarındaki tutumuyla çelişiyordu.

2 Mayısta, yeni ve güdümlü Etik Komitesi son raporunu yayınları da şike aktivitelerini yalnızca “teşebbüsler” ile sınırlandırdı. Bu, 11 maçta şike ve 3 maçta teşebbüs olduğunu söyleyen ilk raporla çelişiyordu. Az önce belirttiğim üzere, şike teşebbüsü için küme düşme cezası yeni rapordan sadece iki gün önce ortadan kaldırılmıştı. Komite, iddia edilen teşebbüslerin maç sonuçlarını etkilemediğini söylüyordu.

Daha sonrasında PFDK 6 kulübün yönetici, oyuncu, teknik direktör ve çalışanlarını maç sonuçlarını belirlemek suçundan cezalandırdı ancak profesyonel futbol kulüplerinin kişilerin eylemlerinden ötürü sorumlu tutulamayacağını iddia ederek kulüplerin hepsini akladı. “Disiplin ihlal unsurlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle cezaya gerek görülmemiştir” deniliyordu federasyon açıklamasında. Bu akıl dışı şike tanımı, sporun en önemli varlığı olan doğruluk kavramının sonu anlamına geliyordu.

Açıkça görüldüğü üzere, federasyonun yenilenmesi ve siyasilerin müdahaleleriyle şike rüzgarı yön değiştirmiş ve şike yapan kulüplerin lehine eser olmuştu.

Futbola düşkünlükleriyle bilinen Türk taraftarlar artık izledikleri şeyin futbol olmadığını, sadece milyon dolarlık oyuncularca icra edilen bedava bir tiyatro olduğunu düşünüyorlar. Türkiye’deki otoritelere olan inanç kaybolmuş durumda. Stadyumlar her maçta şike pankartları ve tezahüratlarıyla dolu, taraftarlar arasındaki kavgalar olağan kabul ediliyor. Özellikle Trabzonspor taraftarları şampiyonluklarının tescil edilmesini bekliyor.
Yorulmak bilmeyen taraftarlar, bu güzel spordaki kirlenmeye karşı yürüttükleri haklı mücadelelerini sürdürmeye ve şike konusunu gündemde tutmaya çalışıyorlar. Avrupanın çeşitli ülkelerinde eylemler düzenliyor, UEFA FIFA ve TFF merkezleri önünde protestolar yapıyorlar. UEFA ve FIFA’ya milyonlarca şikayet gönderiyorlar. Evet, UEFA Fenerbahce ve Besiktası Avrupa kupalarından men etti fakat karar verme süreci anlaşılmaz bir biçimde uzundu. Verilen kararlar doğru ancak eksikti. UEFA hala kişilerle ilgili kararlarını vermiş değil. Önde gelen futbol otoriteleri bir an önce harekete geçmeli ve kirli figürleri Türk futbolunun dışına itmelidir. Birçok paralel örnek gösterebiliriz. Polonyada, almanyada, portekizde, italyada, makedonyada, finlandiyada, yunanistanda ve birçok başka Avrupa ülkesinde şike yapan kulüpler küme düşürülmüş ve şike yapan kişiler de futboldan ömür boyu men edilmiştir. Bu noktada şu soruları yöneltebiliriz: Olympiakos Volou, Yunanistan amatör ligine düşürülmek için şikeden daha kötü ne yapmıştı? Juventus’un affedilmez suçu neydi? Herhangi biriniz, şikeyle tanınan bir kişiden para aldığı gerekçesiyle futboldan ömür boyu men edilen, tescili iptal edilen Finlandiya kulübü Tapmere United’ı hatırlıyor musunuz? Ya da başka bir biçimde soralım… Türkiyede Şike yapan kulüpleri ligde tutan nedir? Bunun arkasındaki güç kim? Nasıl olur da Aziz yıldırım hala Fenerbahçe’nin resmi başkanı olabilir? UEFA neden zamana oynuyor? Soruları kolaylıkla çoğaltabilirsiniz. Ama yeteri kadar vaktim yok. Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir.

“Düşünceler” adlı eserinde Pascal şöyle der: “gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.”

Bu pasaj, son iki yılda Türkiye’de neler olduğunun özeti. Siyasi destek, ekonomik potansiyal ve medya desteğini elinde bulundurmanın gücü, yaratacağı sonuçlara karşın, Türk futbolunda neyin adil olduğuna karar vermiştir.

Ve işte, daha önce de dile getirdiğim gibi, futbol otoriteleri bir an önce Türk futbolunda hukuka uygun bir biçimde adaleti sağlamalıdır. Aksi takdirde, en çok sevilen spor Türkiye’de yavaş yavaş adil oyun olmaktan çıkarak peri masalına dönüşecektir.

Külünkoğlu
02.01.2014, 08:12
Bir arkadaşıma gönderdim videoyu bir kaç saat sonra döndü bana dedi ki "tek kelimesini anlamadım ama gururla izledim videoyu" :)

Külünkoğlu
02.01.2014, 08:13
Yabancı dili Almancaymış bu arada, aman ha. :)

Gamze
06.06.2014, 00:08
Aradan aylar geçti ama bugün tatlı bir haber aldım konferansla ilgili.

Organizatör Play The Game'in dergisinde bizim katılımımız da yer almış.

Linki burada, haber 6. sayfada

https://flipflashpages.uniflip.com/3/21603/330671/pub/
https://flipflashpages.uniflip.com/3/21603/330671/pub/document.pdf

Kapakta da kullanmışlar fotoğrafımı :)

Haberde özetle Türkiye'de futbolun fair-play değil fairy tale, yani bir peri masalı olduğu ve insanların futbol değil milyon dolarlık oyuncuların oynadığı bir tiyatroyu izlediklerine dair yorumum paylaşılmış. Sadece şike skandalına karışan kişilerin değil kulüplerin de cezalandırılması gerektiği, şikeye rağmen Trabzonspor'un kupadan mahrum bırakılarak ligin Fenerbahçe lehine tescil edildiği ifadeleri yer almış.

Ayrıca konferasn sırasında sizlerin twitterda yoğun bir şekilde ptg2013 hashtagına yaptığınız yorumlardan da bahsedilerek, konuşmamın, ilgili bölümü sosyal medyadanın en popüleri haline getirdiği de not edilmiş.

Bu vesileyle bir kez daha maddi manevi benden desteğini esirgemeyen siz değerli dostlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

Emeklerimizin karşılığını almak çok güzel.

Çağatay_
06.06.2014, 01:47
Aradan aylar geçti ama bugün tatlı bir haber aldım konferansla ilgili.

Organizatör Play The Game'in dergisinde bizim katılımımız da yer almış.

Linki burada, haber 6. sayfada

https://flipflashpages.uniflip.com/3/21603/330671/pub/
https://flipflashpages.uniflip.com/3/21603/330671/pub/document.pdf

Kapakta da kullanmışlar fotoğrafımı :)

Haberde özetle Türkiye'de futbolun fair-play değil fairy tale, yani bir peri masalı olduğu ve insanların futbol değil milyon dolarlık oyuncuların oynadığı bir tiyatroyu izlediklerine dair yorumum paylaşılmış. Sadece şike skandalına karışan kişilerin değil kulüplerin de cezalandırılması gerektiği, şikeye rağmen Trabzonspor'un kupadan mahrum bırakılarak ligin Fenerbahçe lehine tescil edildiği ifadeleri yer almış.

Ayrıca konferasn sırasında sizlerin twitterda yoğun bir şekilde ptg2013 hashtagına yaptığınız yorumlardan da bahsedilerek, konuşmamın, ilgili bölümü sosyal medyadanın en popüleri haline getirdiği de not edilmiş.

Bu vesileyle bir kez daha maddi manevi benden desteğini esirgemeyen siz değerli dostlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

Emeklerimizin karşılığını almak çok güzel.


Güzel haberler Gamze, tebrikler :)

Bir şekilde bir yerlerde sesimiz duyuluyor ve söylemek istediklerimizi dile getirebiliyoruz. Artık Trabzonspor taraftar topluluğu olarak organizasyon ve haber alma-verme konusunda tecrübe sahibi olduk.

Umarım bu başarıların devamı gelir.

Yiğit Gayretli
06.06.2014, 08:27
Alıyoruz meyvelerini. Başta Gamze olmak üzere herkesin emeğine sağlık...

Dünyaya rezil oldular, daha da olacaklar!

Külünkoğlu
06.06.2014, 08:43
Emekler karşılıksız kalmayacak inşallah. Bu manada Gamze'nin şahsında bütün emeği geçenlere teşekkürler.

Kamil Çakmak
06.06.2014, 09:18
Gamzenin ve emeği geçenlerin emeklerine sağlık. Gurur duymamak eldemi ki.
Keşke Gamze gibi bir çok arkadaşımız, gazetecilerimiz böyle platformlarda sesimizi duyursa. Gerçekleri Dünya ya aktarsa.

My
07.06.2014, 03:24
Allah razı olsun sen ve senin gibilerinden Gamze. İyi ki varsınız vallaha yoksa tepedekilere kalsa iş çoktan kapatılıp gidecekti.