Gökhan Koç
21.07.2013, 15:36
3 Temmuz ile başlayan sürecin ilk 6-8 aylık döneminde hepimiz UEFA’nın, TFF’nin, Yargı’nın hızlıca cezaları keseceğini ve Türk Futbolunu temizleyeceğini düşündük. Ne yazık ki, şikeyi doğuran zihniyetin zaman içerisinde şikeyi örtmek için çözümler üretebildiğini de gördük.
Daha önce Trabzonsporlular olarak birçok kez şikeyi yaşamıştık ama ilk kez yargının müdehale ettiği, binlerce sayfalık delillerin toplandığı bir süreci yaşamaya başladık.
Basına verilen yanıltıcı demeçler dolayısıyla ilk günleri bekleyerek geçirdik fakat daha sonra Başbakan’ın, Şenes Erzik’in, Demirören’in açıklamaları gelmeye başladı ve olayın örtülmesi için şikeyi doğuran zihniyetin ne kadar aktif çalıştığını farkettik.
Bir süre sonra mücadele etmeye başladık ama tecrübesizliğimiz dolayısıyla gücümüzü tam olarak istediğimiz noktaya yansıtamıyorduk. Fakat zaman ilerledikçe yöntemlerimiz gelişti, operasyonlarımızdan karşılık almaya başladık ve güçlendik.
Öncelikle, uzunca bir süre UEFA’ya mailler ve fakslar gönderdik, daha sonra bir gün Şenes Erzik; Türk olduğu için bu konuda taraf olduğunu ve elinden geleni yaptığını söyledi. Aslında hepimiz onun Türk olduğu için değil fenerbahçe kongre üyesi olduğu için taraf olduğunu biliyorduk. Çok kızmıştık ve bir gece; forumdaki arkadaşlarımızla beraber Avrupa’daki tüm kulüplerin ve kulüp taraftarlarının email adreslerini topladık. Bir kulübün bazen 6-7 tane taraftar grubu olabiliyordu ve her kurumun çaycısına kadar internette bulunan tüm email adreslerini topladık. Gecenin sonunda elimizde 2-3 bin adet email adresi bulunuyordu ve güzel bir metin hazırlayarak günlerce bu adreslere emailler gönderdik. Metin, içerik olarak Şenes Erzik merkezli şike sürecinden bahsetmekteydi. Çok geçmeden Newcastle United taraftar grubu gönderdiğimiz email’i “kardeşlerimize destek olmalıyız” diyerek ana sayfalarından yayınladı. Ve böylece hepimiz, bu mücadelede istersek bugün imkansız görünen birçok şeyi başarabileceğimizi öğrendik.
Peki daha sonra neler yaptık;
Görseller hazırlayıp anasayfadan yayınlayarak şikeci zihniyetle dalga geçtik ve ülke içerisindeki imajlarını hak ettikleri seviyeye indirdik.
Başta Avrupa olmak üzere dünya üzerindeki tüm gazetelere bilgilendirme emailleri gönderdik. Bunların birçoğu gönderdiğimiz emailler üzerinden haberler paylaştı, bir kısmı da “lütfen bizi email listelerinizden çıkarın, çalışamıyoruz” dediler. Bunu diyenlere “eğer bizi tatmin edecek bir haber yaparsanız, listelerimizden sizleri çıkarırız” dedik ve zorla haberler yaptırttık. Playthegame.org’a yaptırdığımız ve 4 farklı dile çevrilen haber bunlardan biridir.
Bahis şirketlerini emailler ile bilgilendirdik ve bunlardan Türkiye’yi oyunlardan çıkarmalarını istedik. Daha sonra öğrendik ki bazıları bizim bilgilendirmelerimiz sonrası Türkiye’yi oyunlarından çıkarmış.
Avrupa Birliği şike komisyonunda bulunan tüm üyeleri ve konuşmacıları bilgilendirdik, yetmedi Avrupa’daki tüm spor bakanları ile devam ettik. Bilgilendirmeleri sadece email ile değil, kapsamlı olarak şikenin anlatıldığı dosyalar hazırlayıp kargo ile da adreslerine teslim ettik.
Fenerbahçe’nin Avrupa’daki rakiplerini ve rakiplerinin bulunduğu ülkedeki gazeteleri bilgilendirdik. Bu bilgilendirmelerden 2 hafta sonra Romanya’da yayınlanan “7 yıldızlı şikeciler” haberini heralde hepimiz hatırlıyoruz.
Bordomavi.net Forumuna, şike davası ile alakalı tüm detayları içeren katagorilere ayrılmış dosyalar yükledik. Böylece internetteki her kullanıcı binlerce sayfa içerisinde kaybolmadan sanıkların neylerle suçlandığını ve suç delillerini görebildi.
Avrupa Kulüpler Birliğini emailler ile bilgilendirdik, PFDK’ya yönelik suç duyurusu kampanyası düzenledik. İddaaname özellikleri taşıyan kapsamlı dilekçelerle onlarca ilde yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu kampanya ile ulusal basının boykotunu kırılmış ve neredeyse tüm gazetelerde konunun haber olması sağlanmıştır.
Polis engellerini aşarak, tüm TFF görevlilerinin gözü önünde, FIFA’nın Genel Sekreterinin eline, kapağında “Match-Fixing” yazan 35 sayfalık kapsamlı dosyayı teslim ettik.
FIFA Genel Sekreterinin çağrısı üzerine, FIFA’nın şikayet bildirim hattına binlerce adet şikayet metni bıraktık ve bundan kısa bir süre sonra FIFA tarafından bir açıklama yapıldı: “2 günde aldığımız binlerce adet şikayetin %90’ı Türkiye’den geldi”.
Tüm bu çalışmalar devam ederken UEFA ve FIFA’ya mail/faks gönderme işini günlük bir aktivite haline getirerek baskımızı sürekli hale getirdik. Ayrıca ücretsiz faks gönderme yöntemleri bulup herkesin faks gönderebilmesini sağladık.
Avrupa’daki ilişkilerimizi kuvvetlendirmeye karar verdikten sonra Avrupa’daki 400 spor yazarlarına ulaştık ve konuyla alakalı destek talebinde bulunduk. Bu yazarlardan biri olan Ashling O’Conner ile “The Times”da yayınlanan o muhteşem yazıyı yazdırttık. Destek çağrımıza cevap veren diğer yazarlar ile de bazı çalışmalar yaptık, yapmaya devam ediyoruz.
Stopmatchfixing.com isimli bir web sayfası açarak yabancıların konu hakkında bilgilenmesini sağladık. Neredeyse tüm çalışmalarımızda muhattaplarımızı ayrıca bu web sayfasına yönlendirerek konu hakkında derinliğe sahip olmalarını sağladık. İlgili sayfa içerisinde paylaşılan haberlerin altındaki yorumlardan ne kadar destek gördüğünü anlayabilirsiniz. Konuyla alakalı olarak, Show TV spor haberleri müdürü Aybars Hünalp’in talihsiz açıklaması ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bize ispatlamıştır.
Milletvekillerine sorular sorduk, onların rahatça konuşmalarını sağladık. Daha sonra dakikalar süren açıklamalarını internette paylaşarak siyasilerin konuyla alakalı yaklaşımını tüm taraftarlarımıza gösterdik.
Zaman zaman motivasyonunu yitiren üyelerimiz için motive edici yazılar yazdık.
Şike sürecinde gerçekleştirilen 2 büyük yürüyüşe destek verdik.
UEFA içinden elde edilen bilgiler doğrultusunda 2 haftada FIFA ve UEFA’yı 20 bin email (Toplam 1 milyon ileti demek oluyor bu) binlerce faks ve yüzlerce telefon çağrısı ile baskı altında tuttuk. Bu baskıların ne kadar etki ettiğini daha önce Şenes Erzik ağzından kaçırmıştı ve Mehmet Ali Aydınlar da 32. Gün programında bahsetmişti.
Bugün Avrupa başta olmak üzere tüm dünya, ulusal basının yanlış ve yanlı bilgilendirmelerine rağmen, Türkiyedeki şike sürecine bizim gözlerimizle bakmakta ve bizim cümlelerimizi kullanmaktadır. Fenerbahçe ile alakalı dünya basınında çıkan her haberin altında “Fenerbahçe, şike dolayısıyla halen yargılanmaktadır” ibarelerini görebilirsiniz. Eğer o ibareleri haberlerine eklemezlerse, Bordomavi.net’in saldırılarına maruz kalacaklarını çok iyi bilmektedirler.
Bugün Avrupa’daki onlarca yazardan oluşan çok güçlü bir network’e sahibiz ve şike zihniyetinin Avrupa’yı yanlış yönlendirmesini sürekli olarak engelliyoruz.
Saymadığım daha birçok çalışmamız olduğu gibi şu an gizlilik içerisinde yürütülen çok önemli işlerimiz de devam etmektedir.
Sürece başlarken tecrübesiz ve birçok network’den yoksunduk ama şimdi çok güçlüyüz. Güçsüzken imkansız görünen bu işleri başarabildiysek, güçlüyken neler yapabileceğimizi artık siz hayal edin :)
Edit: Gamzenin Danimarkada playthegame.org'un konferansına kabul edilen makalesinden bahsetmeyi unutmuşum :) Diğer unuttuklarım için affınıza sığınıyorum.
Gökhan Koç
Daha önce Trabzonsporlular olarak birçok kez şikeyi yaşamıştık ama ilk kez yargının müdehale ettiği, binlerce sayfalık delillerin toplandığı bir süreci yaşamaya başladık.
Basına verilen yanıltıcı demeçler dolayısıyla ilk günleri bekleyerek geçirdik fakat daha sonra Başbakan’ın, Şenes Erzik’in, Demirören’in açıklamaları gelmeye başladı ve olayın örtülmesi için şikeyi doğuran zihniyetin ne kadar aktif çalıştığını farkettik.
Bir süre sonra mücadele etmeye başladık ama tecrübesizliğimiz dolayısıyla gücümüzü tam olarak istediğimiz noktaya yansıtamıyorduk. Fakat zaman ilerledikçe yöntemlerimiz gelişti, operasyonlarımızdan karşılık almaya başladık ve güçlendik.
Öncelikle, uzunca bir süre UEFA’ya mailler ve fakslar gönderdik, daha sonra bir gün Şenes Erzik; Türk olduğu için bu konuda taraf olduğunu ve elinden geleni yaptığını söyledi. Aslında hepimiz onun Türk olduğu için değil fenerbahçe kongre üyesi olduğu için taraf olduğunu biliyorduk. Çok kızmıştık ve bir gece; forumdaki arkadaşlarımızla beraber Avrupa’daki tüm kulüplerin ve kulüp taraftarlarının email adreslerini topladık. Bir kulübün bazen 6-7 tane taraftar grubu olabiliyordu ve her kurumun çaycısına kadar internette bulunan tüm email adreslerini topladık. Gecenin sonunda elimizde 2-3 bin adet email adresi bulunuyordu ve güzel bir metin hazırlayarak günlerce bu adreslere emailler gönderdik. Metin, içerik olarak Şenes Erzik merkezli şike sürecinden bahsetmekteydi. Çok geçmeden Newcastle United taraftar grubu gönderdiğimiz email’i “kardeşlerimize destek olmalıyız” diyerek ana sayfalarından yayınladı. Ve böylece hepimiz, bu mücadelede istersek bugün imkansız görünen birçok şeyi başarabileceğimizi öğrendik.
Peki daha sonra neler yaptık;
Görseller hazırlayıp anasayfadan yayınlayarak şikeci zihniyetle dalga geçtik ve ülke içerisindeki imajlarını hak ettikleri seviyeye indirdik.
Başta Avrupa olmak üzere dünya üzerindeki tüm gazetelere bilgilendirme emailleri gönderdik. Bunların birçoğu gönderdiğimiz emailler üzerinden haberler paylaştı, bir kısmı da “lütfen bizi email listelerinizden çıkarın, çalışamıyoruz” dediler. Bunu diyenlere “eğer bizi tatmin edecek bir haber yaparsanız, listelerimizden sizleri çıkarırız” dedik ve zorla haberler yaptırttık. Playthegame.org’a yaptırdığımız ve 4 farklı dile çevrilen haber bunlardan biridir.
Bahis şirketlerini emailler ile bilgilendirdik ve bunlardan Türkiye’yi oyunlardan çıkarmalarını istedik. Daha sonra öğrendik ki bazıları bizim bilgilendirmelerimiz sonrası Türkiye’yi oyunlarından çıkarmış.
Avrupa Birliği şike komisyonunda bulunan tüm üyeleri ve konuşmacıları bilgilendirdik, yetmedi Avrupa’daki tüm spor bakanları ile devam ettik. Bilgilendirmeleri sadece email ile değil, kapsamlı olarak şikenin anlatıldığı dosyalar hazırlayıp kargo ile da adreslerine teslim ettik.
Fenerbahçe’nin Avrupa’daki rakiplerini ve rakiplerinin bulunduğu ülkedeki gazeteleri bilgilendirdik. Bu bilgilendirmelerden 2 hafta sonra Romanya’da yayınlanan “7 yıldızlı şikeciler” haberini heralde hepimiz hatırlıyoruz.
Bordomavi.net Forumuna, şike davası ile alakalı tüm detayları içeren katagorilere ayrılmış dosyalar yükledik. Böylece internetteki her kullanıcı binlerce sayfa içerisinde kaybolmadan sanıkların neylerle suçlandığını ve suç delillerini görebildi.
Avrupa Kulüpler Birliğini emailler ile bilgilendirdik, PFDK’ya yönelik suç duyurusu kampanyası düzenledik. İddaaname özellikleri taşıyan kapsamlı dilekçelerle onlarca ilde yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu kampanya ile ulusal basının boykotunu kırılmış ve neredeyse tüm gazetelerde konunun haber olması sağlanmıştır.
Polis engellerini aşarak, tüm TFF görevlilerinin gözü önünde, FIFA’nın Genel Sekreterinin eline, kapağında “Match-Fixing” yazan 35 sayfalık kapsamlı dosyayı teslim ettik.
FIFA Genel Sekreterinin çağrısı üzerine, FIFA’nın şikayet bildirim hattına binlerce adet şikayet metni bıraktık ve bundan kısa bir süre sonra FIFA tarafından bir açıklama yapıldı: “2 günde aldığımız binlerce adet şikayetin %90’ı Türkiye’den geldi”.
Tüm bu çalışmalar devam ederken UEFA ve FIFA’ya mail/faks gönderme işini günlük bir aktivite haline getirerek baskımızı sürekli hale getirdik. Ayrıca ücretsiz faks gönderme yöntemleri bulup herkesin faks gönderebilmesini sağladık.
Avrupa’daki ilişkilerimizi kuvvetlendirmeye karar verdikten sonra Avrupa’daki 400 spor yazarlarına ulaştık ve konuyla alakalı destek talebinde bulunduk. Bu yazarlardan biri olan Ashling O’Conner ile “The Times”da yayınlanan o muhteşem yazıyı yazdırttık. Destek çağrımıza cevap veren diğer yazarlar ile de bazı çalışmalar yaptık, yapmaya devam ediyoruz.
Stopmatchfixing.com isimli bir web sayfası açarak yabancıların konu hakkında bilgilenmesini sağladık. Neredeyse tüm çalışmalarımızda muhattaplarımızı ayrıca bu web sayfasına yönlendirerek konu hakkında derinliğe sahip olmalarını sağladık. İlgili sayfa içerisinde paylaşılan haberlerin altındaki yorumlardan ne kadar destek gördüğünü anlayabilirsiniz. Konuyla alakalı olarak, Show TV spor haberleri müdürü Aybars Hünalp’in talihsiz açıklaması ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bize ispatlamıştır.
Milletvekillerine sorular sorduk, onların rahatça konuşmalarını sağladık. Daha sonra dakikalar süren açıklamalarını internette paylaşarak siyasilerin konuyla alakalı yaklaşımını tüm taraftarlarımıza gösterdik.
Zaman zaman motivasyonunu yitiren üyelerimiz için motive edici yazılar yazdık.
Şike sürecinde gerçekleştirilen 2 büyük yürüyüşe destek verdik.
UEFA içinden elde edilen bilgiler doğrultusunda 2 haftada FIFA ve UEFA’yı 20 bin email (Toplam 1 milyon ileti demek oluyor bu) binlerce faks ve yüzlerce telefon çağrısı ile baskı altında tuttuk. Bu baskıların ne kadar etki ettiğini daha önce Şenes Erzik ağzından kaçırmıştı ve Mehmet Ali Aydınlar da 32. Gün programında bahsetmişti.
Bugün Avrupa başta olmak üzere tüm dünya, ulusal basının yanlış ve yanlı bilgilendirmelerine rağmen, Türkiyedeki şike sürecine bizim gözlerimizle bakmakta ve bizim cümlelerimizi kullanmaktadır. Fenerbahçe ile alakalı dünya basınında çıkan her haberin altında “Fenerbahçe, şike dolayısıyla halen yargılanmaktadır” ibarelerini görebilirsiniz. Eğer o ibareleri haberlerine eklemezlerse, Bordomavi.net’in saldırılarına maruz kalacaklarını çok iyi bilmektedirler.
Bugün Avrupa’daki onlarca yazardan oluşan çok güçlü bir network’e sahibiz ve şike zihniyetinin Avrupa’yı yanlış yönlendirmesini sürekli olarak engelliyoruz.
Saymadığım daha birçok çalışmamız olduğu gibi şu an gizlilik içerisinde yürütülen çok önemli işlerimiz de devam etmektedir.
Sürece başlarken tecrübesiz ve birçok network’den yoksunduk ama şimdi çok güçlüyüz. Güçsüzken imkansız görünen bu işleri başarabildiysek, güçlüyken neler yapabileceğimizi artık siz hayal edin :)
Edit: Gamzenin Danimarkada playthegame.org'un konferansına kabul edilen makalesinden bahsetmeyi unutmuşum :) Diğer unuttuklarım için affınıza sığınıyorum.
Gökhan Koç