Gökhan Koç
23.06.2013, 18:22
Öncelikle Türk Dil Kurumu’nun dalkavuk tanımına bir bakalım:
--------
1. Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı
--------
Dalkavukluk, eski zamanlarda bireylerin nadiren tercih ettiği bir yaşam şekli iken, günümüzde, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, çığırından çıkmış bir akım haline dönüşmüştür.
Öyleki, sosyal iletişim araçlarının yardımı ile kendi içinde bir hiyerarşik düzene sahip olmuş dalkavukizm akımı, devlet politikalarını bile değiştirerek ekonomik tetikçi ve ajanları işlerinden etmiştir.
Fakat, Türk Dil Kurumunun çanak yalayıcılarını kapsayan bu geniş tanımı bile günümüzde yetersizlik göstermektedir. Çünkü dalkavukizmin üyeleri, bakanlıklar, milletvekillikleri, gazete yazarlıkları, yorumculuklar, kulüp yöneticilikleri gibi birçok makam ve mevkiyi zaman içerisinde ele geçirmiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca, hukuk dışı işlere imzalar atarak ve temel görevlerinin gereğini yapmayarak, yağcılık faliyetlerine farklı bir boyut kazandırmıştır.
Türkiyede fazlaca rağbet görmüş bu akım, ne yazıkki Trabzonspor camiası içerisinde de kendine yaşam alanı bulmuştur.
Bu akımın üyeleri, hiyerarşik sıralarını değiştirecek birşey yapılmadığı taktirde birbirleri ile kavga etmezler. Ayrıca, kendilerinin dahil olmadığı kavgalarda ise sadece arabulucu rolü üstlenirler. Fakat, bu akımın üyelerinden biri (haksızlık olmasına rağmen) akım dışından biri ile kavgaya tutuşur ise, diğer tüm üyeler sessizliğe bürünür.
Dalkavukizmin üyesi olmuş milletvekilleri genelde hak ve hukuk mücadelesi ile alakalı tartışmaları “yol” “baraj” “tablet” “metrobüs” gibi konulara çekerek dağıtma yoluna giderken, dalkavukizmin mensubu yazarlar ise içerisinde bol miktarda “hak” “adalet” “hukuk” “temizlik” geçen ama hiç bir gerçek hedef bulunmayan yazılar yazarlar. Dolayısıyla hem mücadele ediyormuş gibi görünür, hemde mücadele yollarını verdikleri meşguliyet ile tıkarlar. Bu tür yazarların zaman zaman sadece yazı yazmayıp farklı yöntemler ile benzer minvallerde eylemler düzenledikleri de olmuştur.
Dalkavukizmin zaman içerisinde kadro elde ettiği yerlerden biri de Trabzonspor yönetimidir. Yöneticilerin her zaman mücadele ettikleri, çalıştıkları görünür ama gerçekte hiçbir zaman mücadele edilmez ve çalışılmaz.
Çığrından çıkmış bu akımın popülasyonundaki artış ile birlikte dalkavukluk aktivitelerinin de sınırları ahlaktan her geçen gün biraz daha uzaklaştırılmıştır.
Hal böyle olunca, bu akıma karşı durmak isteyen ahlaklı insanların yöntemleri de yetersiz kalmış, eleştirileri her geçen gün biraz daha sertleşmiştir.
Ne yazıkki artık eleştirinin etkisiz kaldığı günleri yaşıyoruz.
Bir sonraki yazımın başlığı “Dalkavukizm ile mücadele etmenin yolları” olacaktır.
Kalın sağlıcakla,
Gökhan Koç
Not-1: Öncelikle mücadele etmenin yollarını öğrenmeliyim :)
Not-2: Tunga Liman ve Şenol Altunsoy'un görüşleri, Poetricus'un yazılarından ilham alarak yazdım.
--------
1. Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı
--------
Dalkavukluk, eski zamanlarda bireylerin nadiren tercih ettiği bir yaşam şekli iken, günümüzde, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, çığırından çıkmış bir akım haline dönüşmüştür.
Öyleki, sosyal iletişim araçlarının yardımı ile kendi içinde bir hiyerarşik düzene sahip olmuş dalkavukizm akımı, devlet politikalarını bile değiştirerek ekonomik tetikçi ve ajanları işlerinden etmiştir.
Fakat, Türk Dil Kurumunun çanak yalayıcılarını kapsayan bu geniş tanımı bile günümüzde yetersizlik göstermektedir. Çünkü dalkavukizmin üyeleri, bakanlıklar, milletvekillikleri, gazete yazarlıkları, yorumculuklar, kulüp yöneticilikleri gibi birçok makam ve mevkiyi zaman içerisinde ele geçirmiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca, hukuk dışı işlere imzalar atarak ve temel görevlerinin gereğini yapmayarak, yağcılık faliyetlerine farklı bir boyut kazandırmıştır.
Türkiyede fazlaca rağbet görmüş bu akım, ne yazıkki Trabzonspor camiası içerisinde de kendine yaşam alanı bulmuştur.
Bu akımın üyeleri, hiyerarşik sıralarını değiştirecek birşey yapılmadığı taktirde birbirleri ile kavga etmezler. Ayrıca, kendilerinin dahil olmadığı kavgalarda ise sadece arabulucu rolü üstlenirler. Fakat, bu akımın üyelerinden biri (haksızlık olmasına rağmen) akım dışından biri ile kavgaya tutuşur ise, diğer tüm üyeler sessizliğe bürünür.
Dalkavukizmin üyesi olmuş milletvekilleri genelde hak ve hukuk mücadelesi ile alakalı tartışmaları “yol” “baraj” “tablet” “metrobüs” gibi konulara çekerek dağıtma yoluna giderken, dalkavukizmin mensubu yazarlar ise içerisinde bol miktarda “hak” “adalet” “hukuk” “temizlik” geçen ama hiç bir gerçek hedef bulunmayan yazılar yazarlar. Dolayısıyla hem mücadele ediyormuş gibi görünür, hemde mücadele yollarını verdikleri meşguliyet ile tıkarlar. Bu tür yazarların zaman zaman sadece yazı yazmayıp farklı yöntemler ile benzer minvallerde eylemler düzenledikleri de olmuştur.
Dalkavukizmin zaman içerisinde kadro elde ettiği yerlerden biri de Trabzonspor yönetimidir. Yöneticilerin her zaman mücadele ettikleri, çalıştıkları görünür ama gerçekte hiçbir zaman mücadele edilmez ve çalışılmaz.
Çığrından çıkmış bu akımın popülasyonundaki artış ile birlikte dalkavukluk aktivitelerinin de sınırları ahlaktan her geçen gün biraz daha uzaklaştırılmıştır.
Hal böyle olunca, bu akıma karşı durmak isteyen ahlaklı insanların yöntemleri de yetersiz kalmış, eleştirileri her geçen gün biraz daha sertleşmiştir.
Ne yazıkki artık eleştirinin etkisiz kaldığı günleri yaşıyoruz.
Bir sonraki yazımın başlığı “Dalkavukizm ile mücadele etmenin yolları” olacaktır.
Kalın sağlıcakla,
Gökhan Koç
Not-1: Öncelikle mücadele etmenin yollarını öğrenmeliyim :)
Not-2: Tunga Liman ve Şenol Altunsoy'un görüşleri, Poetricus'un yazılarından ilham alarak yazdım.