PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Doğan Cüceloğlu'ndan Bir Hayat Dersi



Halit M. MOLLASALİHOĞLU
13.03.2013, 10:29
http://sakaryagazetecilik.com/kutuphane/resimler/haberler/Dogan_Cuceloglu.jpg


Doğan Cüceloğlu'nun eğitimindeki katılımcılarla
bir konuşmasından:

"Doğan Cüceloğlu: Arkadaşlar,
aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?

Bir katılımcı: Allah'a şükür, hocam, bildiğimiz kadarıyla yok.


Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların,
yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?

Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar: Ölüm!



Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra başa gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Başka hiçbir şey insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?

Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlar. Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır...

Cüceloğlu: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?

Katılımcılar: Hayır

Cüceloğlu: Bu saniye içinde olma olasılığı var mı?

Bir katılımcı: Var.

Cüceloğlu: Yarın?

Bir katılımcı: Evet.

Cüceloğlu: 30 yıl sonra?

Bir katılımcı: Olabilir.

Cüceloğlu: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?

Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü genellikle yaşama böyle bakmamışlardır.

Cüceloğlu: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? Var mıdır böyle bir garanti?

Bir katılımcı: Yoktur Hocam.

Cüceloğlu: Peki nereden biliyoruz az sonra telefonun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini?

Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlar.

Bir katılımcı: Hocam konuyu değiştirsek?

Cüceloğlu: Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim bence. Peki, acaba bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı şeyler mi yapardınız?

Bir katılımcı: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam.

Cüceloğlu: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Aynı iletişim mi olurdu? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular, tartışma ya da gerginlik yaratır mıydı? Yoksa önemsiz hale mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? Ona, yüreğinizin derininden gelen bir "Seni gerçekten çok seviyorum" demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz? Onun ölecek olması sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?

Burada bazı katılımcılar ağlıyordur. Belli ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız olduğunu şimdi fark etmişlerdir.

Cüceloğlu: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz, kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde "Şimdi kalbini kırdım, ama zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim" diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz. Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı?
BUNA ZAMANIMIZ GERÇEKTEN KALDI MI?"


Sevdiklerimize hak ettikleri saygı ve ilgiyi esirgememeliyiz...

Hayırlı günler herkese.. :)

ilhan
13.03.2013, 11:36
Aldığımız her nefesin kıymetini bilmemiz gerekiyor. Özellikle değer verdiklerimizin ve sevdiklerimizin kıymetini onları kaybettikten sonra anlamanın bir faydası olmayacağını bilmemiz gibi...

Teşekkürler Halit abi..

Samet Türkmen
13.03.2013, 11:41
Çok sağol Halit abi. Öğle vaktinde bile duygulandırmaya yetti.

Bir de insanlar kendilerini yüz üstü bırakıp gidenlerin peşine ağlamakla vakit geçiremeyeceğini öğrense tam olacak.

OYılmaz
13.03.2013, 13:04
Doğan Cüceloğlu değerli bir psikolog yazar. Aynı zamanda meslektaşım (yarım dönem sonra). Fakat yeni üreyen "pop psikoloji" akımına hizmet ettiğinden dolayı eleştiriliyor. Bu eleştirilere katılmakla beraber Cüceloğlu sevgiye dair önemli tespitler yapmış. Sevdiklerimizi gün içersinde farkında olmadan kırabiliyoruz. Sevgi kişinin içerisindedir. Asıl önemli olan insanın içinde kalmış bu sevgiyi ortaya çıkartabilmektir. Bu insanlara nasıl baktığımızla ilgili.

Bir terapi'de bir kadın şunları söylüyordu:

Kadın-Kocam'da sevgi diye bir şey yok. Bana karşı da beslemiyor. Varsa yoksa arabasını seviyor. Arabasını yıkar, en ufak bir çizik olsa haftalar boyunca üzülür bu duruma.
Terapist-Yanlış düşünüyorsun. Kocanın bir sevgi beslemediğini düşünüyorsun. Ancak sevgi var arabasına sevgi besliyor. ve içinde "sevgi" duygusunu kaybetmemiş. Asıl iş sana düşüyor. Kocanın sevgi duygusunu senin ortaya çıkartman gerek.

Bu örneği Aristo'nun şu sözleriyle bitireyim: "İyi olmak isteyen insan, iyi şeyler yapmadıkça, iyi olamaz."

Sevda61
14.03.2013, 19:03
Şu sıralar Doğan Cüceloğlu'nu hocamız çok öneriyor..