PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Aziz Pavlov'un Köpekleri | Berat Bulut yazdı...



Berat
20.02.2013, 14:29
Pavlov'u tanıyanlar, yaptığı ünlü deneyi bilenler vardır. Bilmeyenler için kısaca hatırlatalım; Pavlov Leningradlı(yani St. Petersburglu) bir hekim. Aynı zamanda fizyoloji ve psikoloji alanında da ciddi çalışmalar yapmış. Ivan Pavlov'u dünya çapında üne kavuşturan ise köpeklerle yaptığı bir deney olmuş. Pavlov'un köpekler üzerinde yaptığı bu deneyler "klasik koşullanma deneyleri" olarak adlandırılmış. Şöyle ki; Pavlov köpeğe zil çalıyor, köpekten bir tepki yok. Sonrasında köpeğe et verdiğinde köpeğin salyaları akmaya başlıyor. Daha sonra eti verirken zili çalıyor. Köpeği bu şekilde alıştırdıktan sonra et vermeden yalnızca zili çaldığında, deneyin başındakinin aksine köpeğin salyaları akmaya başlıyor. İşte bu olay literatürde "Şartlı (Şartlandırılmış) Refleks" olarak isimlendiriliyor.

Pavlov her ne kadar kobay olarak köpekleri kullansa da klasik koşullananlar aslında insanlar. Kimin neye koşullandığı, neyi görünce/duyunca salyalarının aktığı ise her insanın karakterine göre değişiyor. 2.5 senedir devam eden şike süreci, kimin neye koşullandığını tespit etmemiz ve daha önceki tespitlerimizi doğrulamamız açısından oldukça faydalı oldu.

Bu şekilde bir süreç yaşanan normal bir ülkede olması gereken nedir? Şike yaptığı tespit edilen başkanların,yöneticilerin,futbolcuların, kasıtlı olarak manüplatif haber yapan gazetecilerin, televizyoncuların ve şikeye çanak tuttuğu aleni olarak belli olan insanların bu olaylar sonunda yüzleri kızarmalı, utançlarından insan içine çıkamamalılar,hatta ülkeyi terketmeliler. Peki güzel ülkemizde neler yaşandı? Aziz Yıldırım'ın şampiyonluk sonrasında "isimsiz kahramanlar" olarak bahsettiği tüm isimler bir şekilde sadakatlerinden dolayı ödüllendirildi ve ödüllendirilmeye devam ediliyor. Zira güç hala onların elinde. Detaylandıracak olursak;

Aziz Yıldırım,Şekip Mosturoğlu,İlhan Ekşioğlu,Alaeddin Yıldırım. Tamamı şike sürecinde suçlu bulunmuş isimler, tamamı görevde. Hikmet Karaman; yasanın çıkış tarihi Nisan olduğu için ceza almaktan kurtulmuş bir isim, yaptığı ahlaksızlığa rağmen kolayca iş bulabiliyor. Bülent Uygun; tapelerdeki iğrenç konuşmaların sahibi kendi değilmiş gibi hapishanede ilmihalle poz verip "Sular soğuk,abdest alamıyoruz" diyecek kadar iki yüzlü bir insan, baş şikecilerden, iş konusunda hiç sıkıntısı yok, hemen hemen hiç boşta kalmadı. İbrahim Akın; Gaziantep sahip çıktı, futbol oynayamıyor ama 3 senelik mukavelesi var. İskender Alın; Boluspor'da. Şakacı Emre B., ait olduğu yere, değerlerine yakışır takımına döndü. "Maç satan karısını satar" diyen başkan, hala başkan. Korcan Çelikay, aktif futbol yaşantısını sürdürüyor. Gökçek Wederson; hala futbol oynuyor. Hasan Çetinkaya; Fenerbahçe'deki görevine devam ediyor. Samet Güzel; başka bir sebeple işini bırakana kadar görevine devam ediyordu. Serdar Kulbilge; futbola Boluspor'da devam ediyor.

Tahir Kum, Sinan Engin, Şansal Büyüka ve daha onlarcası... Onlar da hala görevlerinin başında ve aynı dürüstlükle(!), aynı pişkinlikle çalışmaya devam ediyorlar.. Hatta sistem öyle bir işliyor ki bir bakıyorsunuz FB mitinginde sunucu olan eski bir popçu çok kısa süre içinde TRT'de göreve başlıyor.Ve daha niceleri... Sistem sadakati ve kendisine yakın olan insanları kesinlikle ödüllendiriyor.

Peki tüm bunların Pavlov'la ne alakası var? Türkiye'de güçlüden yana olmaya özenen, bu sistemin içinde olmaya özenen ve olan o kadar çok insan var ki.. Yukarıda saydığım yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular,hakemler bu güç odaklarının ağzından çıkacak kelimelere bakıyorlar. Bu Aziz insanlar konuşmaya başladıkları anda da ağızlarından salya akıtmaya başlıyorlar. Söylenen sözlerin içeriğinin hiç bir önemi yok, bu sadakat hali ve salya akıtma olayı refleks haline dönüşmüş. Ve güç odakları sadakati o kadar güzel ödüllendiriyor ve bu sadık köpeklerine o kadar sahip çıkıyor ki yaptıkları namussuzluklar bu köpeklerin umurlarında bile olmuyor.

Bu konuda bir de Mehmet Berk'ten teyit alalım, bakalım İddianame'de neler yazmış; "Örgütte cezalandırma ve mükafatlandırma stratejisinin titizlikle uygulandığı; örgüt içerisinde bir yaptırım mekanizmasının bulunduğu, Aziz Yıldırım’ın örgüt üyelerini azarladığı, şike faaliyetlerinde başarısız olan örgüt üyelerinin örgütten dışlandığı, örneğin; 07.03.2011 günü oynanan Gençlerbirliği:2-Fenerbahçe:4 maçında Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu’nun talimatlarıyla şike faaliyetlerinde bulunan ve bazı futbolcularla görüşen örgüt üyesi Doğan Ercan’ın; şike konusunda anlaştığı futbolcuların maçta iyi oynamaları nedeniyle, sonraki maçlarda şike faaliyetlerinde görevlendirilmediği, para dağıtımından pay alamayan şüphelinin görev istediği, ancak Alaaddin Yıldırım ve İ.Ekşioğlu’nun bu talepleri reddettikleri (bu konu aşağıda ayrı bir başlık halinde ele alınmıştır), örgüt içerisinde şike faaliyetleri yürüten ve başarılı olanlara ise gerek peyderpey gerekse lig sonunda toplu olarak para dağıtımı yapıldığı, bu bağlamda; futbol takımının şampiyon olmasının akabinde; yoğun şekilde çalışan bazı üyelerin mükafatlandırıldığı, örneğin; Ali Kıratlı’nın Kıbrıs’a tatile gönderildiği, Abdullah Başak’a ligin bitiminde İlhan Ekşioğlu tarafından Mini Cooper marka araç satın alındığı "...

Mehmet Berk'in tüm bu yazdıkları, yukarıda da örneklendirildiği gibi süreç sonrasında da aynı şekilde işlemeye, sadakat ödüllendirilmeye devam ediyor ama gören kim?

Mevcut şartlar altında yapılması gereken iş; salyalarını akıtanlarla, kraldan çok kralcılarla, kula kulluk edenlerle mücadele etmeye, sistemin tekerlerine çomak sokmaya ölene kadar devam etmek..

Ah bir de bu mücadelede içeriden vurulmasak...

Mollasalihoğlu
20.02.2013, 15:15
Pavlov'u tanıyanlar, yaptığı ünlü deneyi bilenler vardır. Bilmeyenler için kısaca hatırlatalım; Pavlov Leningradlı(yani St. Petersburglu) bir hekim. Aynı zamanda fizyoloji ve psikoloji alanında da ciddi çalışmalar yapmış. Ivan Pavlov'u dünya çapında üne kavuşturan ise köpeklerle yaptığı bir deney olmuş. Pavlov'un köpekler üzerinde yaptığı bu deneyler "klasik koşullanma deneyleri" olarak adlandırılmış. Şöyle ki; Pavlov köpeğe zil çalıyor, köpekten bir tepki yok. Sonrasında köpeğe et verdiğinde köpeğin salyaları akmaya başlıyor. Daha sonra eti verirken zili çalıyor. Köpeği bu şekilde alıştırdıktan sonra et vermeden yalnızca zili çaldığında, deneyin başındakinin aksine köpeğin salyaları akmaya başlıyor. İşte bu olay literatürde "Şartlı (Şartlandırılmış) Refleks" olarak isimlendiriliyor.

Pavlov her ne kadar kobay olarak köpekleri kullansa da klasik koşullananlar aslında insanlar. Kimin neye koşullandığı, neyi görünce/duyunca salyalarının aktığı ise her insanın karakterine göre değişiyor. 2.5 senedir devam eden şike süreci, kimin neye koşullandığını tespit etmemiz ve daha önceki tespitlerimizi doğrulamamız açısından oldukça faydalı oldu.

Bu şekilde bir süreç yaşanan normal bir ülkede olması gereken nedir? Şike yaptığı tespit edilen başkanların,yöneticilerin,futbolcuların, kasıtlı olarak manüplatif haber yapan gazetecilerin, televizyoncuların ve şikeye çanak tuttuğu aleni olarak belli olan insanların bu olaylar sonunda yüzleri kızarmalı, utançlarından insan içine çıkamamalılar,hatta ülkeyi terketmeliler. Peki güzel ülkemizde neler yaşandı? Aziz Yıldırım'ın şampiyonluk sonrasında "isimsiz kahramanlar" olarak bahsettiği tüm isimler bir şekilde sadakatlerinden dolayı ödüllendirildi ve ödüllendirilmeye devam ediliyor. Zira güç hala onların elinde. Detaylandıracak olursak;

Aziz Yıldırım,Şekip Mosturoğlu,İlhan Ekşioğlu,Alaeddin Yıldırım. Tamamı şike sürecinde suçlu bulunmuş isimler, tamamı görevde. Hikmet Karaman; yasanın çıkış tarihi Nisan olduğu için ceza almaktan kurtulmuş bir isim, yaptığı ahlaksızlığa rağmen kolayca iş bulabiliyor. Bülent Uygun; tapelerdeki iğrenç konuşmaların sahibi kendi değilmiş gibi hapishanede ilmihalle poz verip "Sular soğuk,abdest alamıyoruz" diyecek kadar iki yüzlü bir insan, baş şikecilerden, iş konusunda hiç sıkıntısı yok, hemen hemen hiç boşta kalmadı. İbrahim Akın; Gaziantep sahip çıktı, futbol oynayamıyor ama 3 senelik mukavelesi var. İskender Alın; Boluspor'da. Şakacı Emre B., ait olduğu yere, değerlerine yakışır takımına döndü. "Maç satan karısını satar" diyen başkan, hala başkan. Korcan Çelikay, aktif futbol yaşantısını sürdürüyor. Gökçek Wederson; hala futbol oynuyor. Hasan Çetinkaya; Fenerbahçe'deki görevine devam ediyor. Samet Güzel; başka bir sebeple işini bırakana kadar görevine devam ediyordu. Serdar Kulbilge; futbola Boluspor'da devam ediyor.

Tahir Kum, Sinan Engin, Şansal Büyüka ve daha onlarcası... Onlar da hala görevlerinin başında ve aynı dürüstlükle(!), aynı pişkinlikle çalışmaya devam ediyorlar.. Hatta sistem öyle bir işliyor ki bir bakıyorsunuz FB mitinginde sunucu olan eski bir popçu çok kısa süre içinde TRT'de göreve başlıyor.Ve daha niceleri... Sistem sadakati ve kendisine yakın olan insanları kesinlikle ödüllendiriyor.

Peki tüm bunların Pavlov'la ne alakası var? Türkiye'de güçlüden yana olmaya özenen, bu sistemin içinde olmaya özenen ve olan o kadar çok insan var ki.. Yukarıda saydığım yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular,hakemler bu güç odaklarının ağzından çıkacak kelimelere bakıyorlar. Bu Aziz insanlar konuşmaya başladıkları anda da ağızlarından salya akıtmaya başlıyorlar. Söylenen sözlerin içeriğinin hiç bir önemi yok, bu sadakat hali ve salya akıtma olayı refleks haline dönüşmüş. Ve güç odakları sadakati o kadar güzel ödüllendiriyor ve bu sadık köpeklerine o kadar sahip çıkıyor ki yaptıkları namussuzluklar bu köpeklerin umurlarında bile olmuyor.

Bu konuda bir de Mehmet Berk'ten teyit alalım, bakalım İddianame'de neler yazmış; "Örgütte cezalandırma ve mükafatlandırma stratejisinin titizlikle uygulandığı; örgüt içerisinde bir yaptırım mekanizmasının bulunduğu, Aziz Yıldırım’ın örgüt üyelerini azarladığı, şike faaliyetlerinde başarısız olan örgüt üyelerinin örgütten dışlandığı, örneğin; 07.03.2011 günü oynanan Gençlerbirliği:2-Fenerbahçe:4 maçında Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu’nun talimatlarıyla şike faaliyetlerinde bulunan ve bazı futbolcularla görüşen örgüt üyesi Doğan Ercan’ın; şike konusunda anlaştığı futbolcuların maçta iyi oynamaları nedeniyle, sonraki maçlarda şike faaliyetlerinde görevlendirilmediği, para dağıtımından pay alamayan şüphelinin görev istediği, ancak Alaaddin Yıldırım ve İ.Ekşioğlu’nun bu talepleri reddettikleri (bu konu aşağıda ayrı bir başlık halinde ele alınmıştır), örgüt içerisinde şike faaliyetleri yürüten ve başarılı olanlara ise gerek peyderpey gerekse lig sonunda toplu olarak para dağıtımı yapıldığı, bu bağlamda; futbol takımının şampiyon olmasının akabinde; yoğun şekilde çalışan bazı üyelerin mükafatlandırıldığı, örneğin; Ali Kıratlı’nın Kıbrıs’a tatile gönderildiği, Abdullah Başak’a ligin bitiminde İlhan Ekşioğlu tarafından Mini Cooper marka araç satın alındığı "...

Mehmet Berk'in tüm bu yazdıkları, yukarıda da örneklendirildiği gibi süreç sonrasında da aynı şekilde işlemeye, sadakat ödüllendirilmeye devam ediyor ama gören kim?

Mevcut şartlar altında yapılması gereken iş; salyalarını akıtanlarla, kraldan çok kralcılarla, kula kulluk edenlerle mücadele etmeye, sistemin tekerlerine çomak sokmaya ölene kadar devam etmek..

Ah bir de bu mücadelede içeriden vurulmasak...

Eline sağlık..

İçeriden vurulma olayını çözmeden dışarıyla mücadele çok zor..

DİNÇ
20.02.2013, 17:13
Eline sağlık..

İçeriden vurulma olayını çözmeden dışarıyla mücadele çok zor..

Trabzonlu ya da Trabzonsporlu geçinip aslında güç odaklarının köpeği olanlardan bahsediyor...Örneğim MAY, bakan E.B, eski bakan F.Ö. gibi...

Courage
20.02.2013, 19:12
Güzel yazı teşekkürler...

Sürekli güncellenip üst sıralarda tutulması gerek,altlarda kaybolmamalı.(İçimizdeki Kuşlar bol bol okusun)

Fatih
20.02.2013, 19:16
Eline sağlık kardeşim.

Gökhan ARSLAN
20.02.2013, 19:26
Çok güzel bir örnekle anlatılmış teşekkürler.
Köpeklik bu ülkede omuzlarda geziyor (:

ErtuGrul
20.02.2013, 21:31
Sadece başlık için bile okunacak bir yazı....

Gamze
20.02.2013, 21:53
Mükemmel Berat. Radyoda duymasam fark etmeyecektim bu yazıyı. Eline sağlık.

Şikecisini kollayan bir sistem bu.
Bu kimselerin konuşlandığı kulüplere de dikkat edelim. Yöneticileri kimdir, şehrin siyasi erkleri kimlerdir, bu kişilerin kimlerle ilişkisi vardır.
Hepsine bakmak lazım. Fikir verebilir...

My
20.02.2013, 21:58
Pavlov'un köpekleri / Sistemin köpekleri :)

Hatırlayanınız vardır muhakkak Aziz ile federasyon başkan vekili Lütfü Arıboğan'ın telefon görüşmesini :)

- Nasıl geçti?
- İyi. Gelmiş köpekler, gelmiş yine. Anladın mı?
- Hepsi geldi mi?
- Hepsi geldi köpeklerin


Atafener ve cumhur reisi Aziz iftiharla sunar :)



http://img853.imageshack.us/img853/9363/33686910150456575052988.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/853/33686910150456575052988.jpg/)



http://img546.imageshack.us/img546/5585/devekular.gif (http://imageshack.us/photo/my-images/546/devekular.gif/)

Samet Türkmen
21.02.2013, 03:17
Ellerin dert görmesin :)

Halit M. MOLLASALİHOĞLU
21.02.2013, 04:56
"Adalet mülkün temelidir" diye her yere yazmak nasıl da büyük bir ironi oluşturuyor salyaları ağzında iş başında olanları gördükçe...

Murat Aydın
21.02.2013, 07:57
Kalemine, yüreğine sağlık kardeşim.

Sibel
21.02.2013, 14:12
Tam örneği ile yazılmış bir yazı.
Çok güzel. Elinize sağlık.

biltrabzon
21.02.2013, 14:18
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile Yönetim Kurulu'nu Bakanlık makamında kabul etti.

FB Kongre Üyesi Çelik "Ben genelde maçları kale arkasında seyrediyorum, daha rahat oluyor" A.Y: "Daha ucuz olduğu için mi sayın Bakan'ım."

Badaloğlu
21.02.2013, 14:32
Ülkemizde siyaset müessesinde de durum aynı değilmidir? Bu işlerin en tepesi bana göre siyasettir. Çünkü birilerine zil çalması, et dağıtması için ortam hazırlayan, sırf oy uğruna o zili çalan kişilere müsamaha gösteren, onlara kol kanat geren siyasetçiler değilmidir?

Oysa tam tersi olması gerekirken bu ülkede kanunsuz işler yapanların, hak yiyenlerin siyasetçilerin olması ne acıdır. Bu yüzdendir ki, ben bu ülkede oy kullanmıyorum. Bu yüzdendir ki, ben siyasetçilerin söyledikleri hiçbir şeye inanmıyorum. Bu yüzden zil çaldığında ağzından salyalar akarak o et parçasına koşan zavallılara çok kızamıyorum. Çünkü onlar şartlı refleks gösterek ruhlarını iki kuruşa ya da bir et parçasına satmaktadırlar.

Beratım yüreğine sağlık... Demek Pavlov, Zenit'li öyle mi? :)

Badaloğlu
21.02.2013, 14:43
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile Yönetim Kurulu'nu Bakanlık makamında kabul etti.

FB Kongre Üyesi Çelik "Ben genelde maçları kale arkasında seyrediyorum, daha rahat oluyor" A.Y: "Daha ucuz olduğu için mi sayın Bakan'ım."

Bu mesajı görmeden önce bir üste siyasetçilerle ilgili bir mesaj yazmıştım. Maluma ilham olurmuş derler, içimize doğmuş herhalde. Bu siyasetçilerden ben tiksiniyorum artık. Ulan bu ülkede kültür bakanı, Fenerbahçe başkanını ne diye kabul eder yahu?

Bu adamın daha mahkemesi devam ediyor, bu ne rezilliktir? Sabredememiş mi yeni bakan? Göreve geleli şurada daha kaç hafta olmuş en büyük icraata bak! Ferbahçe başkanını kabul ediyormuş...

Dersin ki, Aziz Yıldıvım, Bergama'dan çalınarak yurt dışına kaçırılan Zeus tapınağını Almanya'dan bize geri verileceği müjdesini vermek için bakanı ziyarete gitmiş!

Ey kültür bakanı! Senin yok mu başka işin? O değerli zamanını bir spor kulübünün, hemde mahkemesi daha bitmeyen, şike yaptığı 16. ağır ceza mahkemesi tarafından karara bağlanan bir insanla, bu şekilde cilveleşmen doğru mu? :(

Allah bunları bildiği gibi yapsın, ne diyeyim? :(

Courage
21.02.2013, 17:56
Sayın badaloğlu

adam sabredememiş mi diyorsun ama atlıyorsun adam ''şikecilerin kongre üyesi''. Bize bu ağırlamayı fotolayıp göstermeseler ne olacaktı ki ?

Kim bilir kaçıncı buluşmaları!

Badaloğlu
22.02.2013, 00:46
Sayın badaloğlu

adam sabredememiş mi diyorsun ama atlıyorsun adam ''şikecilerin kongre üyesi''. Bize bu ağırlamayı fotolayıp göstermeseler ne olacaktı ki ?

Kim bilir kaçıncı buluşmaları!

Hayır, onu demiyorum... Gözümüzün önünde cilveleşmelerine tahammül edemiyorum. Gizli gizli, karanlık kuytu köşelerde ne halleri varsa görsünler, umrumda değil :(

Şikecilerin kongre üyesi olabilir, burada sorun bu da değil. Aziz'den sonra çok dürüst bir adamda Fenerbahçe'nin başına gelebilir. O yüzden sapla samanı ayırmamız lazım.Gerçi bu kulübün şimdiye kadar neyi doğru dürüst ki!

Vakti zamanında Atatürk'e İzmir'de suikast düzenleyenlerin arasında Fenerbahçe kulübü başkanı Dr. Nazım bey diye bir başkanları vardı. Dr. Nazım denen kişi, sırf bu işlerin içinde olduğundan dolayı yakalanıp, Ankara'da 1926 yılında yargılanıp, asılmıştı. Utanmadan birde Atatürk şikebahçeli diyorlar :(

Şimdiki başkanları ise şikeden yargılandı ama görüldüğü üzere çok rahat bir şekilde Ankara'da bakanlıklar arasında fink atıyor. Yakında başbakanla kamera karşısına geçerse hiç şaşrımayacağım :(

UZLU
22.02.2013, 19:45
http://www.haber61.net/d/news/9379.jpg (http://www.google.com.tr/url?sa=i&rct=j&q=nihat+gen%C3%A7&source=images&cd=&cad=rja&docid=AsWbbm9cpaxSWM&tbnid=JVQf8EDtoOvboM:&ved=0CAUQjRw&url=http%3A%2F%2Fwww.haber61.net%2Fnihat-genc-lemana-geri-dondu-24701h.htm&ei=kDImUf_UJ46HhQfxqYCwBw&bvm=bv.42661473,d.bGE&psig=AFQjCNGuV-4iTxfuh5eDC6lrJ6luyiF8wg&ust=1361543718425571)

bu da pavlov aziz in kalemşörlerinden , şekilde görüldüğü gibi yabancı değil , bizlerden biri.



Nihat Genç'in ne gibi birfalsosu oldu bu süreçte acaba?? biraz bilgilendirseniz sevinirim, dikkatimizden kaçan bir şey varsa öğrenmek isterim..

Muhalif
22.02.2013, 22:09
Öncelikle güzel yazı için Berat'a tebrik ve alkışlar. Sonralıkla toplumda tepeden tabana yozlaşmanın sonucu Pavlov'un köpeği olmayanların neredeyse kalmaması gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuzdan yapacak pek bir şey olmadığını üzülerek belirtmek istiyorum. Zor olan bu sistemde kimseye muhtaç olmadan emeğinin karşılığıyla yaşamak. Tabi emekleriniz gasp edilince de ötelere bırakmadan hakkınızı bu dünyada alabilmek. Öyle olur umarım...

Badaloğlu
23.02.2013, 03:16
Nihat Genç'in ne gibi birfalsosu oldu bu süreçte acaba?? biraz bilgilendirseniz sevinirim, dikkatimizden kaçan bir şey varsa öğrenmek isterim..

Buyur burdan yak!

http://www.odatv.com/n.php?n=sen-cok-yasa-fenerbahce-0507111200

http://www.odatv.com/n.php?n=sen-cok-yasa-fenerbahce-0507111200