Berke6198
13.02.2013, 21:17
BAŞIMIZA KARLAR YAĞDI
Klübümüzün ve Türk Futbol’unun son dönemde, geldiği nokta hiç iç açıcı değil, göründüğü üzere aldığımız skorlar, yönetimin hal ve hareketleri,uygulamaya koymuş olduğumuz projeler,ekonomik sıkıntılar, vermediğimiz mücadele...
Hangi birinden başlayacağımı ben kestiremiyorum, takımın rezil gidişatından mı bahsetsek, yoksa diğerlerinden mi ?Her neyse ben yine aklımda ki planı uygulayayımda, planımın dışına taşmayayım.
2010-2011 sezonu akıllarda kalan, son 10 sezondur belkide en başarılı geçirdiğimiz dönem... Ersun Yanal’la 3. Olduk, sonrasında Şenol Güneş’i Trabzon’a Seul’dan geri getirmeyi başardık, klüpte her şey yolundaydı, Şenol Güneş geldiğinde, 1-2 kilit transfer yapmıştık ama oyuncuları görene kadar farkında değildik tabii ki. Jaja olsun, Burak Yılmaz olsun, evet evet, akıllarınız karışmasın, şampiyon olduğumuz sezondan bahsediyorum.
Hayallerin takımından bahsediyorum, bir zamanlar Trabcelona diye pankart açılan takımdan bahsediyorum, iki İstanbul takımının bir araya gelip anca doldurduğu stadı, tek başına dolduran, 61.000 kişiyi Olimpiyat’a toplayan o Trabzonspor’dan bahsediyorum... şimdi bulunduğumuz konumla o zaman bulunduğumuz konumdan bahsediyorum aslında.
Bizi o halden bu hale getirenler kimlerdir ? Bildiniz, “Yönetim” Şike davası boyunca bir hamle bile yapmamış, hâlâda bir çaba harcamayan yönetimden bahsediyoruz. Yakın zamanda yönetimin foyası zaten ortaya çıktı. Daha doğrusu artık kendileri çıkardılar, çünkü o zaman çıkartamıyorlardı, plan aşamasındaydı, yada takımın iyi gidişatında foyalarını, kimliklerini ortaya çıkartıp, planlarının mahvolmasını istemediler.
Başkan diye klübün başına koyduğunuz adam, gidiyor şikecilerle sarmaş dolaş poz veriyor, neredeyse ellerini ayaklarını öpmediği kalmış. Yakında onu da yapar ya her neyse. Fotoğraf çektirmek ne kelime yahu, Fener’i kurtarmak için TFF’nin başına gelmeye çalışan adama göz göre göre oy veriyorsun, sen verme oyunu, o yine seçilsin, sen rengini ve tavrını belli et, o yine seçilsin.. ki zaten seçileceği belliydi önceden, bu adamlara zemin önceden hazırlanıyor. Sağlam hazırlanıyor ki bir aksaklık falan olmasın. TFF başkanı çıkıyor diyor ki “Ben Fenerbahçe’yi düşüren başkan olmak istemiyorum.” Bak bak, açıklamaya bak sen...
Sonrasında Beşiktaş’ın başkanlığından ayrılmadan kısa süre önce Beşiktaş’ı felakete doğru sürükleyen bir başkan geliyor, Yıldırım Demirören. Sadri’nin kankası. Hoop geldik mi yine aynı yere ?
O da aynısını yaptı, ki bizde bunu biliyorduk, yine ceza yok, yine bir şey yok. Fenerbahçe aynı, hakemler aynı,TFF aynı. Aynı olmayan bir şey kaldı, “Trabzonspor” Trabzonspor’u sattılar, gerçekten sattılar, böyle bir tabiri kulanmak pek hoşuma gitmesede mecbur kullanıyorum çünkü bunun başka bir açıklaması yok, resmen Trabzonspor’u sattılar. Bunu yönetim yaptı, bunu başkan yaptı.
Gitti, en iyi oyuncunu sırf Aziz Yıldırım istedi diye Rizespor’a verdi, yada RTE istedi diye verdi. Ne fark eder ki ? Sonuçta Mustafa Denizli’yi dünyanın öbür ucundan, Rize’ye getiren aynı güç değil mi ?Hepsinin aynı kapıya hizmet ettiğini düşünmek yanlış olmaz sanırım...
Bu klübün satımını göz göre göre yaptlar. Trabzonspor’u, Şenol Güneş’i futbolcuları, bitirdiler. Bir futbolcunun transfer olduğunu sonradan haber alması normal karşılanabilecek bir olay mıdır ? Sizlere soruyorum, siz transfer olduğunuz haberini başkalarından duysanız, sizin tepkiniz ne olurdu ? Neler düşünürdünüz ? Kendi rızanız olmadan başkasına transfer olduğunuzu öğrenseniz satıldığınızı düşünürdünüz herhalde. İşte bunun tam adı “satılmak” Trabzonspor’u sattılar, gözlerini kırpmadan sattılar... Şenol Güneş’i alet edemediler, çünkü o bir Trabzon çocuğu, güçlünün değil, haklının yanında. Gitti, yerine uzun zamandır gelmesinin planlandığı söylenen Tolunay Kafkas geldi...
Siz düşünün artık durumu. Tolunay Kafkas’a bir sözüm yok, ancak bir teknik direktörün daha ayrılalı 1-2 saat olmadan başka bir teknik direktörle anlaşmak gerçekten büyük terbiyesizlik ve saygısızlıktır, bu resmen o kişiye sizin bizde bir değeriniz yok demeye geliyor, benziyor.
Ha onu demişiz ha bunu yapmışız.
Önümüze bir proje koydular, Akyazı Projesi, bir stat projesi. Böyle rezil, baştan sağma ve özensiz bir proje şahsen ben görmedim, ha pardon, bir de İBB’nin stadı var.
Rezilliğin eşiğindeyiz, geçtik geçeceğiz...
Aklımda çok şey var, sizi çok sıktım, kusura bakmayın... hatalarım varsa affola, malum sanal alem şaşırtıyor insanı.
Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için hepinize sonsuz teşekkürler.
Hâlâ aklımda olanları sizlere ilerleyen zamanlarda ki yazılarımla aktaracağım...
Klübümüzün ve Türk Futbol’unun son dönemde, geldiği nokta hiç iç açıcı değil, göründüğü üzere aldığımız skorlar, yönetimin hal ve hareketleri,uygulamaya koymuş olduğumuz projeler,ekonomik sıkıntılar, vermediğimiz mücadele...
Hangi birinden başlayacağımı ben kestiremiyorum, takımın rezil gidişatından mı bahsetsek, yoksa diğerlerinden mi ?Her neyse ben yine aklımda ki planı uygulayayımda, planımın dışına taşmayayım.
2010-2011 sezonu akıllarda kalan, son 10 sezondur belkide en başarılı geçirdiğimiz dönem... Ersun Yanal’la 3. Olduk, sonrasında Şenol Güneş’i Trabzon’a Seul’dan geri getirmeyi başardık, klüpte her şey yolundaydı, Şenol Güneş geldiğinde, 1-2 kilit transfer yapmıştık ama oyuncuları görene kadar farkında değildik tabii ki. Jaja olsun, Burak Yılmaz olsun, evet evet, akıllarınız karışmasın, şampiyon olduğumuz sezondan bahsediyorum.
Hayallerin takımından bahsediyorum, bir zamanlar Trabcelona diye pankart açılan takımdan bahsediyorum, iki İstanbul takımının bir araya gelip anca doldurduğu stadı, tek başına dolduran, 61.000 kişiyi Olimpiyat’a toplayan o Trabzonspor’dan bahsediyorum... şimdi bulunduğumuz konumla o zaman bulunduğumuz konumdan bahsediyorum aslında.
Bizi o halden bu hale getirenler kimlerdir ? Bildiniz, “Yönetim” Şike davası boyunca bir hamle bile yapmamış, hâlâda bir çaba harcamayan yönetimden bahsediyoruz. Yakın zamanda yönetimin foyası zaten ortaya çıktı. Daha doğrusu artık kendileri çıkardılar, çünkü o zaman çıkartamıyorlardı, plan aşamasındaydı, yada takımın iyi gidişatında foyalarını, kimliklerini ortaya çıkartıp, planlarının mahvolmasını istemediler.
Başkan diye klübün başına koyduğunuz adam, gidiyor şikecilerle sarmaş dolaş poz veriyor, neredeyse ellerini ayaklarını öpmediği kalmış. Yakında onu da yapar ya her neyse. Fotoğraf çektirmek ne kelime yahu, Fener’i kurtarmak için TFF’nin başına gelmeye çalışan adama göz göre göre oy veriyorsun, sen verme oyunu, o yine seçilsin, sen rengini ve tavrını belli et, o yine seçilsin.. ki zaten seçileceği belliydi önceden, bu adamlara zemin önceden hazırlanıyor. Sağlam hazırlanıyor ki bir aksaklık falan olmasın. TFF başkanı çıkıyor diyor ki “Ben Fenerbahçe’yi düşüren başkan olmak istemiyorum.” Bak bak, açıklamaya bak sen...
Sonrasında Beşiktaş’ın başkanlığından ayrılmadan kısa süre önce Beşiktaş’ı felakete doğru sürükleyen bir başkan geliyor, Yıldırım Demirören. Sadri’nin kankası. Hoop geldik mi yine aynı yere ?
O da aynısını yaptı, ki bizde bunu biliyorduk, yine ceza yok, yine bir şey yok. Fenerbahçe aynı, hakemler aynı,TFF aynı. Aynı olmayan bir şey kaldı, “Trabzonspor” Trabzonspor’u sattılar, gerçekten sattılar, böyle bir tabiri kulanmak pek hoşuma gitmesede mecbur kullanıyorum çünkü bunun başka bir açıklaması yok, resmen Trabzonspor’u sattılar. Bunu yönetim yaptı, bunu başkan yaptı.
Gitti, en iyi oyuncunu sırf Aziz Yıldırım istedi diye Rizespor’a verdi, yada RTE istedi diye verdi. Ne fark eder ki ? Sonuçta Mustafa Denizli’yi dünyanın öbür ucundan, Rize’ye getiren aynı güç değil mi ?Hepsinin aynı kapıya hizmet ettiğini düşünmek yanlış olmaz sanırım...
Bu klübün satımını göz göre göre yaptlar. Trabzonspor’u, Şenol Güneş’i futbolcuları, bitirdiler. Bir futbolcunun transfer olduğunu sonradan haber alması normal karşılanabilecek bir olay mıdır ? Sizlere soruyorum, siz transfer olduğunuz haberini başkalarından duysanız, sizin tepkiniz ne olurdu ? Neler düşünürdünüz ? Kendi rızanız olmadan başkasına transfer olduğunuzu öğrenseniz satıldığınızı düşünürdünüz herhalde. İşte bunun tam adı “satılmak” Trabzonspor’u sattılar, gözlerini kırpmadan sattılar... Şenol Güneş’i alet edemediler, çünkü o bir Trabzon çocuğu, güçlünün değil, haklının yanında. Gitti, yerine uzun zamandır gelmesinin planlandığı söylenen Tolunay Kafkas geldi...
Siz düşünün artık durumu. Tolunay Kafkas’a bir sözüm yok, ancak bir teknik direktörün daha ayrılalı 1-2 saat olmadan başka bir teknik direktörle anlaşmak gerçekten büyük terbiyesizlik ve saygısızlıktır, bu resmen o kişiye sizin bizde bir değeriniz yok demeye geliyor, benziyor.
Ha onu demişiz ha bunu yapmışız.
Önümüze bir proje koydular, Akyazı Projesi, bir stat projesi. Böyle rezil, baştan sağma ve özensiz bir proje şahsen ben görmedim, ha pardon, bir de İBB’nin stadı var.
Rezilliğin eşiğindeyiz, geçtik geçeceğiz...
Aklımda çok şey var, sizi çok sıktım, kusura bakmayın... hatalarım varsa affola, malum sanal alem şaşırtıyor insanı.
Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için hepinize sonsuz teşekkürler.
Hâlâ aklımda olanları sizlere ilerleyen zamanlarda ki yazılarımla aktaracağım...