PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Statükospor | Burçin Aydoğdu yazdı



Halit M. MOLLASALİHOĞLU
08.01.2013, 15:39
Yine TFF'nin önündeydik. Yine pankartlar, dövizler kaldırdık. Basın yine fotoğraflar çekti. Ve çoğu yine protestoyu görmezden geldi. Fakat bu sefer yapılan basın açıklamasında çok önemli bir nokta vurgulandı:


Trabzon, Bursa ve Kayseri tribünlerinden şikeye karşı gösterilen tepkilerin diğer şehirlerde de gösterileceğine inancımız tamdır. Ama buradan özellikle 3 takım taraftarlarına da sorularımız olacak, yüz yüze görüşmelerimizde haklı olduğumuzu her zaman söyleyen

1- Beşiktaş’ın, sosyal olaylarda sessiz kalmayan ve ırkçılık karşısında Zokora'ya destek çıkan Çarşı grubuna soruyoruz; Şike sürecinin başında net tavrınızı ortaya koymanıza rağmen neden daha sonra sustunuz?

2- Galatasaray'ın Ultraslan gurubu, Şike karşısında neden sessizliğinizi koruyorsunuz?

3- Fenerbahçe'nin aktif taraftar gurubu Genç Fenerbahçeliler, Fenerbahçe'nin bir kupa için çamura bulaştırılmasından hoşnut musunuz?Fenerbahçe'yi yönetenlerin yanlışlarını görmek için puan cetvelinin sizi tatmin etmemesi mi gerekiyor?

Fenerbahçeli, Galatasaraylı ve Beşiktaşlı taraftar gruplarının bu konuda elleri kolları bağlıdır çünkü Statükospor diye bir gerçek vardır.

STATÜKOSPOR

Bir Galatasaraylının şike sürecine bakış açısı şöyledir:

http://www.gereklitarama.com/wp-content/uploads/2013/01/rerererarara.jpg

Fakat Ünal Aysal bu konuya farklı yaklaşmıştır:

http://www.gereklitarama.com/wp-content/uploads/2013/01/unal_aysal.jpg

1996'da Trabzonspor şampiyonluğu çalındığında hatta Ali Şen gazetelere çıkıp şampiyonluğunu masa başında nasıl kazandıklarını anlattığında hiçbir Galatasaray yöneticisinin "hassasiyetleri göz önünde" tuttuğunu hatırlamıyorum. TFF her bahaneyle Trabzonspor'a ceza yağdırırken de herhangi bir hassasiyet gözetilmedi. Fakat UEFA başkanının "Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne neden alınmadığını tüm dünya biliyor" dediği günlerde Ünal Aysal Fenerbahçe'nin hassasiyetlerini gözetiyor, meselenin üzerine gitmeme çağrısı yapıyordu. Göz yaşartıcı bir duyarlılık.

"İmam öyle yaparsa cemaat şöyle yaparmış" misali, Galatasaray formalı futbolcu Semih Kaya'dan Fenerbahçe'ye daha açık destek geldi:

http://www.gereklitarama.com/wp-content/uploads/2013/01/semih_kaya.jpg

Sanki GS-FB maçları İngiltere'nin ortalama bir 3. lig karşılaşması kadar olsun heyecan veriyormuş, kalite arz ediyormuş gibi, Semih Kaya da Fenerbahçe'nin derdine düşmüştü.

DERBİ BALONU

Devamı da yakın zamanda Mehmet Ali Birand'dan geldi:

65JheBjV-N0

Mehmet Ali Birand¹ da Türk basınının geneliyle aynı çizgide: "Dünya Derbisi!". Sanki GS-FB maçı oynandığında Avrupa'da, Latin Amerika'da hayat duruyor, futbolseverler o maçı izlemek için ekranlara kilitleniyor. Basının yıllardır ısrarla "dünya derbisi" diye kakalamaya çalıştığı maçları İtalya'da, İspanya'da hatta Romanya'da bile tek bir kişi izlese gam yemeyeceğim ama herkes biliyor ki bu, kocaman bir balondur.

Mehmet Ali Birand dahil basın bu palavrayı tutturmaya, göle maya çalmaya uğraşmayı bırakıp 100 yıldan eski olan ve milyarlarca doların döndüğü bu karşılaşmaların nasıl bu kadar kof, içi boş olmayı başardığına kafa yorsa Türk futboluna daha büyük bir iyilik yapmış olur.

Gelelim Beşiktaş'a. Şike soruşturması ilk başladığında Çarşı grubu internette şu resimle Trabzonspor'un 2010-2011 şampiyonluğunu kutlamıştı:

http://www.gereklitarama.com/wp-content/uploads/2013/01/carsi.jpg

Fakat bu kutlamanın siteden kalkması çok uzun sürmedi. Ve devreye BJK başkanı Yıldırım Demirören girdi. Kulübünü tarihinin en büyük mali batağına sokmuş olan BJK başkanı Yıldırım Demirören'in derdi Fenerbahçe'yi, daha doğrusu Fenerbahçe'sini kurtarmaktı:

yhMTjZOf66Q

Statükosporlu olmak böyle bir şeydir: birinci öncelik şampiyonluğun İstanbul takımları arasında kalmasını sağlamaktır.

Aziz Yıldırım ile Adnan Polat arasında 21 Şubat 2011 tarihinde yapılan telefon görüşmesinin tapesi her şeyi gün gibi ortaya çıkarıyor:

http://www.gereklitarama.com/wp-content/uploads/2013/01/istanbulvsanadolu.jpg

Statükospor taraftarını tanımak kolaydır. "İyi oynamak", "sportmentlik", "mücadelecilik" onlar için doğru kelimeler değildir. Fenerbahçe'yi de tutuyorsa, Galatasaray'ı da tutuyorsa, Beşiktaş'ı da tutuyorsa sadece ve sadece "güçlü" olduğu için tutuyordur.

http://www.gereklitarama.com/wp-content/uploads/2013/01/statukospor.jpg

"Ezeli rekabet" balonunu şişkin tutmak için birbirlerinden nefret ediyor gibi davransa, "ölsem o takımı tutmam" edebiyatı yapsa da gerçek şu dur ki bir Statükosporlu, tuttuğu takım yerine başka bir takım tutacak olsa bu üç takımdan bir diğerini, o da olmazsa üçüncüsünü tutar çünkü o "güçlü" olanın peşindedir.

Özdemir Asaf'ın dediği gibi


Güçlü olmanın türlü yolları vardır; dürüst olmanın bir tek...

İLK TAŞI ATMAK

Etik kurulu raporu da, UEFA da, maddi açıdan kesinleşmiş mahkeme kararı da Trabzonspor'un temiz olduğunu tescil etmiştir. O sayede Trabzonspor şikecilere ilk taşı atan olabildi. Fakat Statükospor tarafından yalnızlaştırıldı. Anadolu kulüplerinden başka bir destekçi bulamadı.

Bu noktada Trabzonspor'un misyonunu gözler önüne serdiği için belki de Statükospor'a ve onun Ankara'daki koruyucularına teşekkür etmemiz gerekir.

Kazım Koyuncu'nun ne dediğini hatırlayalım:


Trabzonspor’u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir.
Benim için Trabzonspor, en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı.

Öyle bir kahramandı ki statükoyu bile devirmişti.

Hal böyleyken hiçbir politikacı "Statükoya karşıyız", "Statükoyu yıktık" diye maval anlatmasın. Futbolun statükosu yerinde duruyor. Türkiye dünya futbol sıralamasında en diplere düştü. Süper ligin hiçbir maçında zevk yok, renk yok, ışık yok. Milli takım dökülüyor, önüne gelene yeniliyor. Altyapı yok, sistem yok. Umut ışığı bile yok.

Herkes futbolu kimin bu hale getirdiğini biliyor. Statükoyla mücadele edenin kim olduğunu ona sahip çıkanın kim olduğunu tüm Türkiye görüyor. Utanan yok. Mesele bu.

Mollasalihoğlu
08.01.2013, 15:44
Marka değeri, dünya derbisi ve benzeri balonlarla insanları uyutmak ve çarkı döndürmek zorundalar.

Yoksa Barcelona biletleri ile aynı paraya bilet satamazlar, La Liga'dan pahalıya maç yayını satamazlar. (La liga daha değerli ama muhtemelen tv yayınları daha ucuzdur, ayrı bir araştırma konusu)

Statüko karşısında yine sadece Trabzonspor var.

Gökhan Koç
08.01.2013, 15:51
Way way way,

Muhteşem bir yazı,

Burçin Abinin ellerine fikrine ve en önemlisi emeğine sağlık,

Lakin böyle bir yazıyı yazmak için ciddi bir emek gerekir (Alıntılar).

Çok mutlu oldum bugün böyle bir yazı okuduğum için.

Halit M. MOLLASALİHOĞLU
08.01.2013, 15:56
Her zamanki gibi çok nitelikli ve kaynak niteliğinde bir yazı.
Anlayana sivrisinek saz...
Bu yüzsüzlere davul - zurna az..

Zafer Keskin
08.01.2013, 15:57
Helal olsun Burçin abi. Yüreğine sağlık. Ne kadar göz yuman varsa o kadar batmaya mahkum bir futbol diliyorum inşallah...

Gökhan Koç
08.01.2013, 15:59
Her zamanki gibi çok nitelikli ve kaynak niteliğinde bir yazı.
Anlayana sivrisinek saz...
Bu yüzsüzlere davul - zurna az..

İçerisinde birbirleriyle derin ilişkisi olan 8 alıntı mevcut,

Bunları düzenlemek, bulmak bile en az 2 saat vakit alır,

Yazının geri kalanındaki inceliklere bakınca, bu yazının minimum 4-5 saat çalışmayla hazırlandığı görülüyor.

İçeriğe hiç bakmasak bile bu özen ve kalite için tebrik etmek gerekir yazarı,

Burçin Aydoğdu
08.01.2013, 16:09
Teşekkür ederim. Ne de olsa hepimiz emeğin, alın terinin mücadelesini veriyoruz. Birkaç saat de benden olsun ;)

Yiğit Gayretli
08.01.2013, 16:17
Bu densizlerin oluşturduğu vücuda getirilmiş harika bir tanım olmuş. Eline sağlık Burçin abi.

Gökhan Koç
08.01.2013, 16:20
Teşekkür ederim. Ne de olsa hepimiz emeğin, alın terinin mücadelesini veriyoruz. Birkaç saat de benden olsun ;)

Böyle güzel yazılar içindeki araştırmalara zevkle ve gururla yardım ederim.

Siz yeterki daha sık yazabilin.

Teşekkürler,

krdnz
08.01.2013, 17:01
Dün gazetelerde TFF önündeki protesto görmezden gelindi.

Geçen sene Ali Koçun paralı askerleri yürüdüğünde belgesel kıvamında haberi yapılıyordu.

Emrah Akcagöz
08.01.2013, 17:10
Mükemmel bir yazı elinize sağlık.

uquR Ayaz
08.01.2013, 19:18
Burçin Abi yine gediğine koymuş, bize de okumak, okutmak düşer...

oflupisiko
08.01.2013, 19:28
harika bir yazı

61eMiCe61
08.01.2013, 20:01
Belki bu şereften yoksun Statükospor'lar bu yolun hep çıkıştan ibaret olduğunu zannediyor olabilir ama birgün inişe geçeceklerini unutmamalılar.. Dünyada Türk'ün Türk'ten Başka Türkiyede Trabzonlunun Trabzonlu'dan Başka Dostu Olmadığı Bir Gerçek...

Ender Kuyumcu
09.01.2013, 01:05
Aynı düzenden beslenen ve aynı sistemin parçaları olanlardan bundan fazlasını beklemek zaten hayalcilik olurdu.

Birbirlerinden farkı olmayan bu üç kulüp tıpkı siyasette ülkeyi sömüren partiler gibi didişiyor görünseler de birbirlerinden beslendikleri için saç ayaklarından biri zayıf düşsün istemezler.

2010-2011 sezonunda adnan polat ve aziz yıldırım'ın tapelere yansıyan konuşması çok net bir şike olmasına rağmen bu da görmezden gelinmiştir.

Bu yazıda olduğu gibi bilinen gerçekleri sık sık hatırlatmakta fayda var zira ülke insanı maalesef balık hafızalı bile değil...

Bu yazıya bizim başkan ve yöneticilerimizin eylem ve söylem uyuşmazlıkları da örneklerle eklenebilirdi ama bu haliyle de gayet güzel olmuş.

Mollasalihoğlu
09.01.2013, 01:18
Bu tarz yazılara transfer başlığı kadar ilgi gösterilmemesi, biraz da hakkımızı yerlerken düşünmemelerine sebep oluyor..

Tunga
09.01.2013, 01:31
Bizde muhafazakar denilince bunu sadece dinle alakalı zannedenler çok. Oysa ki muhafazakar "muhafaza" etmekten geliyor. Durumu korumak yani. Yani, statüko.

Mesela pek çok konuda ben de kendimi aslına bakarsanız muhafazakar diye tarif ederim.

Dışarıdan yemeği nereden söylüyorsam, kolay kolay değiştirmem, berberimi 20 yıl değiştirmem (her ne kadar kellemi emanet edemeyeceğim için 4 yıldır kendim kessem de), bakkalımdan vaz geçmem, vs...

Ancak fark şu ki, bunlar benim oluşturduğum durumlar, statüler. Bir başkası bana bir statüyü dayatmaya çalışınca özellikle ifrit olurum.

Çeşitli cemaatlerden bahsedilince yüzünü buruşturanlar, genelde bunu da sadece dinle alakalı zannediyor. Oysa ki camialardan bahsedince durum böyle değil. Camiayı oluşturana cemaat deniyor.

Şike davasında Fethullah Gülen cemaatini hedef alan ve bu dava üzerinden FG camiasına haykıran fenerlilere hep şunu söyledim: "Arkadaş, eleştirdiğiniz FG cemaatinden daha beter yapılanması olan bir cemaatsiniz". Elbette bu kelimeler hep belli ön yargılarla kullanıldığı için başta çok şaşırıyorlar. Demek istediğimi anlayanların çok azı gerçekleri söyleyebilecek kadar rasyonel davranıyor.

Çünkü kafalarında oluşturdukları kalıpların dışına çıkıyorsunuz. Ve siyaseten savundukları değerlerle, futbol takımı seçiminde savundukları (farkında olmasalar bile) değerler %100'e yakın, çatışıyor. Rasyonel olarak kabullenmeyenlerin de bence tamamına yakınında kafalarında onlarca soru işareti oluşuyor.

Bir statüye sahip çıkmak, çok ayıplanacak bir şey değil. Ta ki, savunacağınız sağlam argümanlarınız varsa. Oysa yok.

Bu üç takımı tutmanın herhangi bir dini, milli, mezhebi, siyasi, etnik, sosyal, coğrafi altyapısı yok. Birbirinden ayrılmaları imkansıza yakın. Dolayısıyla yazıda dile getirilen şu bölüm harika bir tespit:


"Ezeli rekabet" balonunu şişkin tutmak için birbirlerinden nefret ediyor gibi davransa, "ölsem o takımı tutmam" edebiyatı yapsa da gerçek şu dur ki bir Statükosporlu, tuttuğu takım yerine başka bir takım tutacak olsa bu üç takımdan bir diğerini, o da olmazsa üçüncüsünü tutar çünkü o "güçlü" olanın peşindedir.

Onlarla aramızda çok belirgin bir fark var. Bence temelde şu: Bu üç takımdan herhangi birinde taraftarı kulüp yöneticileri yönetir. O taraftara istediğini söyletir. Bu taraftarlar bir başlarına beceremedikleri şeylerin benzerlerini kulübü başarınca kendini paydaş sayar. Mesela bir Galatasaraylı UEFA kupası ile gurur duyar ama aslında sadece şanslıdır. Zira o kişi Beşiktaş'ı da tutabilirdi. O kişi gelir sana bana caka satar. Neden? Sen ne yaptın ki o kupa için? Bu üç takımın sayıları abartılan taraftarının %90'ından fazlası tek bir maçına bile gitmemiştir takımının; ama kendini paydaş sayar. Trabzonspor'da ise durum hep farklı olmuştur. Çoğunlukla (hatta neredeyse tamamen) taraftar kulübünü ayağa kaldırır ve iter arkasından. Kulüp taraftarları değil, taraftar kulübü ayakta tutar. Bu nedenledir ki 1984-2011 yılları arasında şampiyonluksuz geçen nice senede sayısı hiç azalmamıştır.

Bu iki yaklaşımdan ilkinin temelinde itaat, ikincisinde ise inat vardır. İlki tembellerin, ikincisi inananların işidir.

Bir tembelin statükocu olmaması ise, eşyanın tabiatına aykırıdır.

Peki neden konuşuyoruz bunları? Kendi kendimizi methetmek için mi?

Asla!

Yaşadıklarımızla yılgınlığa düşenler olabilir; ama ne yol katettiğimizi görmek için bazen durup arkamıza bakmak lazımdır. İşte bu tür yazılar katettiğimiz yolu görmemize vesile olduğu için sadece kuru birer tespit değil, aynı zamanda geleceğe bakarken enerji toplamak için geçmişten aldığımız şarjımızdır.

Bu nedenle hem özenli yazısı, hem de bizlere fikir beyan edecek zihin açıklığı yarattığı için Burçin'e teşekkür ediyorum.

Ender Kuyumcu
09.01.2013, 01:42
Sevgili Tunga,

Yorum havasında ama makale tadında bir paylaşım daha yapmışsın.

İşte biz bu saygıyı birbirimize göstermeye devam eder ve anlatılan üzerinden fikir geliştirmeye çalışırsak üretkenliğimiz ve etkinliğimiz de artar.

Mesele sadece eleştirmede değil, anlamakta ve anlatabilmektedir.

Bilmem anlatabildim mi? :)

Burçin Aydoğdu
09.01.2013, 08:20
Tunga senin yorumun da başlı başına bir makale olmuş. Eline sağlık. :ok

Külünkoğlu
09.01.2013, 08:32
Bence Burçin ve Tunga aynı başlıkta olmasın. Bize yorum bırakmıyorlar. Anca teşekkür edebiliyoruz. :)

Burçak
09.01.2013, 08:40
bizede bu yazıyı her yerde paylaşmak düşer. gözlerine sokalım şikecilerin..

Burçin Aydoğdu
09.01.2013, 17:03
Bence Burçin ve Tunga aynı başlıkta olmasın. Bize yorum bırakmıyorlar. Anca teşekkür edebiliyoruz. :)

Teveccühünüz hocam.

Hasan Çelik
09.01.2013, 18:04
Bu yazı İstanbul takımlarının birbirinin dostu olduğunun tezahürüdür...
İstanbul takımları birbirlerini kimi zaman sert sözlerle itham etselerde aslolan birbirlerinin pisliklerini örten görmeyen duymayan bilmeyen kimliğine bürünen kendilerine dokunmadığı müddetçe dilleri var söylemeyen kimliğine bürünen şahsiyetsizler topluluğudur..
Galatasaray taki şampiyonluğunu ilan edene kadar Fenerbahçe'ye ve Federasyona sert sözlerle sataşmıştı..Fatih Terim lig bittiğinde elindeki belge ve bilgileri ortaya dökeceğini belirtmişti..ne zamanki Galatasaray Şampiyon oldu ses seda kalmadı.görmediler duymadılar bilmediler her zamanki gibi..
Beşiktaş'a gelince daha birkaçgün önce bir yöneticisi Meirles'in cezasının düşürülmesi münasebetiyle Tarabzonspor ve Gs'nin bu husuta yaptığı açıklamalaları anlamadığını ve gereksiz olduğunu belirtti..Fenerbahçe ile Federasyon arasındaki bir olaymış..sanki Beşiktaş bu lig'in bir takımı değilmiş gibi..Şike hususunda Beşiktaş'tan farklı bir tutum ve tavır beklemiyordum açıkcası çünkü kendileride aynı pislik içinde çırpınıyor kendilerine Fenerbahçe gibi lekelendiler..İBB'nin medyada bir desteği yok taraftar desteğide yok dile dökemediler Türkiye Kupası meselesini..Trabzonspor taraftarları gaspedilmiş çalınmış şampiyonluğunun peşinde olduğundan mütevellit İBB'ye bu hususta pek destek veremedi..çünkü mesaimizi hak bildiğimiz sonuna kadar hakkımız olan bir dava'nın peşine ayırdık..
Bu üç takım birbirlerinin aynasıdır..hangisine baksanız diğer iki takımı görürsünüz..