PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Göksel Gümüşdağ



admin
01.11.2012, 20:59
T.C.
İSTANBUL
16. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
(CMK 250.MADDESİ İLE GÖREVLİ)

DOSYA NO : 2011/63
KARAR NO : 2012/71
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2011/813

GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

BAŞKAN : MEHMET EKİNCİ 39587
ÜYE : HİKMET ŞEN 39730
ÜYE : BÜLENT KINAY 40267
C. SAVCISI : UFUK ERMERTCAN 35205
KATİP : MUSTAFA ALKAN 136217



SANIK : 32- GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ (TC.No:30481868806), Hasan ve Fethiye oğlu, 10/10/1972 İSTANBUL doğumlu, İSTANBUL, FATİH, Silivrikapı mah/köy nüfusunda kayıtlı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulubü Derneği İSTANBUL adresinde oturur. İş adresi: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulubü Derneği İSTANBUL.
VEKİLLERİ : Av. NAGEHAN BARDAKÇI, Dünya Tic.Merkezi B1 Blok K 15 Yeşilköy Bakırköy/ İSTANBUL
Av. CANSU ŞAHİN, Nuhkuyusu Cad. Osmanoğlu Apt. No:215 Kat:3 Altunızade Üsküdar/ İSTANBUL

32- GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ ;
Her ne kadar sanık GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ hakkında Aziz Yıldırım liderliğindeki suç örgütüne yardım ettiği ve Türkiye Profesyonel Süper Ligi’nde 01.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe-İBB Spor müsabakasında şike yaptığından bahisle kamu davası açılmış ise de, sanığın Aziz Yıldırım'a yönelik desteğinin suç örgütüne yardım kastıyla yapıldığına yönelik bir tespit bulunamadığı dolayısıyla yüklenen suçtan cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıtlara ulaşılamadığı ve bu bağlamda yüklenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince her iki suçtan ayrı ayrı BERAATİNE

/////////////////

:)

UğuR
13.11.2012, 09:06
İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü Başkanı Göksel Gömüşdağ’ın; 3106, 1520 ve 3549 kayıt sıra nolu tapelerden de açıkça anlaşılacağı üzere; Federasyon Başkanlığına adaylığı sürecinde, aynı zamanda Kulüpler Birliği Başkanlığı yapan Aziz Yıldırım’ın desteğini alabilmek için; Aziz Yıldırım liderliğinde hareket eden suç örgütü tarafından başkanlığını yaptığı futbol takımında top oynayan İbrahim Akın ve bazı futbolculara yönelik şike girişimlerine göz yumduğu, 11.05.2011 günü oynanacak kupa final maçını bahane ederek bu maça fazla asılmamaları, kendilerini kupa maçına saklamaları, sakatlanmamaları yönünde futbolcuları uyardığı, bu surette anılan şike eylemine göz yummak suretiyle destekte bulunduğu anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen tüm deliller birlikte ele alındığında; 01.05.2011 günü İstanbul’da oynanan İ.B.B.Spor-Fenerbahçe karşılaşmasının, Fenerbahçe'nin lehine sonuçlanması amacıyla; Aziz Yıldırım'ın, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Bülent İbrahim İşçen ve Cemil Turhan’a talimat verdiği, Bülent İ.İşçen'in Ahmet Çelebi'ye gerekli talimatları aktardığı, Ahmet Çelebi'nin Yusuf Turanlı aracılığı ile İ.B.B.Sporda futbol oynayan İbrahim Akın'a ulaştığı, İbrahim Akın’ın 100 000 euro karşılığında şike yapmayı kabul ettiği, maçın örgüt üyesi şüphelilerin beklentilerine uygun şekilde neticelendiği, şike için Aziz Yıldırım'dan alınan 100.000 euro paranın maçtan sonra İbrahim Akın’a verildiği, diğer yandan Cemil Turhan'ın Can Arat ve İskender Alın'la şikeye yönelik irtibat kurduğu ve şike faaliyeti yürüttüğü, bu konuda Aziz Yıldırım ile irtibatı İlhan Ekşioğlu'nun sağladığı, sonuç olarak Aziz Yıldırım liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütünün söz konusu maçta şike faaliyeti yürüterek karşılaşmanın Fenerbahçe lehine sonuçlanmasını sağladığı, şüphelilerden Abdullah Başak, Tamer Yelkovan, Ali Kıratlı ve Serkan Acar’ın da aktif şekilde şike eyleminin içinde bulundukları, İBB Spor Kulüp başkanı Göksel Gümüşdağ’ın futbolcularına yapılan şike teklifini bilerek eyleme göz yumduğu, ayrıca maçtan önce futbolculara daha sonra oynanacak kupa final maçını bahane ederek; maça fazla asılmamaları, kart görmemeleri, sakatlık yaşamamaları yönünde talimat vererek eyleme katıldığı belirlenmiştir. (İ.B.B.Sporlu futbolculardan İskender Alın ve Can Arat’a; maçtan önce şike amaçlı ulaşılmış, kendilerinden maçta kötü oynamaları ve diğer futbolcuların kötü oynamalarını, maça asılmamalarını sağlamaya yönelik faaliyet yürütmeleri istenmiş, ancak bu futbolculara “kazanç veya sair menfaatin verildiği / vaadedildiği / teklif edildiği” belirlenememiş olup 6222 sayılı yasanın 11. Maddesinin unsurları oluşmadığından bu şahıslara yönelik anılan maçtan ötürü işlem yapılmamıştır.

UğuR
13.11.2012, 09:21
SERDAL ADALI SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;12-17) Mart ayı sonlarında teknik direktörümüz Tayfur Havutçu ile yaptığımız görüşmede, futbol takımımızda tüm futbolcu eksiklerimizin çıkarılması ve yeni sezonda istediği futbolcuları bize bildirmesinin futbol komitesi olarak beraber çalıştığım Cengiz Zülfikaroğlu ile ilettik. Sonraki hafta başı Ümraniye tesislerinde yaptığımız toplantıda içinde İbrahim Akın, İskender Alın'ın da olduğu on bir, on iki futbolcunun isimlerini, Tayfur hocanın bize verdiği listeden belirledik. İfademde, polis ve savcılık ifademde de belirttiğim gibi, bu isimlerin belirlendiğinde İ.B.B.spor rakibimiz bile değildi. Henüz kupada karşılaşacağımız belli bile değildi. İlerleyen günlerde yurt dışında oynayan Türk futbolcuların ve yabancı Türk futbolcuların transferi için çalışmalarımızı sürdürdük. Çoğunu da transfer ettik. İlerleyen günde de Bursa maçı için, Bursa'da olduğumuz bir günde hocamız Tayfur Havutçu ile ilgili, listemizde yurt dışında hangi futbolcularla görüştük, hangi futbolcuları transfer etme aşamasında geldik, bunların bilgisini verdik. Tayfur hocamızda listemizde bulunan İbrahim, İskender, Samsunspor'dan Kemal ve Çanakkale'de oynayan Sakıp'ın menajerinin Yusuf Turanlı olduğunu özellikle de Samsun'lu Kemal'in çok gündemde olduğunu iki üç kulübün aynı anda istediğini, diğerleri değil ama vakit kaybetmeden görüşmemizin bir an önce yapılması gerektiğini bize iletti. Ben de lobide yanımızda olan kulübümüz güvenlik, güvenlikten sorumlu arkadaş, Ahmet Ateş'e, Yusuf Turanlı'nın telefonunun olup olmadığını mümkünse bulmasını ve görüşmek istediğimizi iletmesini söyledi. Ahmet'de kendisinin olmadığını Yusuf Turanlı'nın İbrahim Toraman'ın da menajeri olduğunu, onu da o anda öğrendim. Ondan öğrenebileceğimi söyledi. Ben pazartesi İstanbul'da görüşelim dedi. Ahmet, Yusuf Turanlı ile görüştüğünü kendisinin pazartesi İstanbul dışında olacağını, bir hafta on gün sonra döneceğini, benimde hemen Bursa maçından sonra yurt dışına çıkacağım için, mümkünse Bursa'ya gelebilir mi diye sordum. Bu görüşmenin Bursa'da olmasının tek sebebi, transfer görüşmelerinin bir an önce yapılması gerektiği ve görüşecek başka uygun gün bulunmaması idi. Bu şekilde yapmış olduğum görüşme ne yazık ki dosyada sanki şike görüşmesi gibi değerlendirilmiştir. Sayın başkanım şike yapmak için futbolcunun menajerine yüz tane taraftar, otuz tane gazeteci, otuz tane televizyoncunun olduğu otele çağırır mısınız. Yusuf Turanlı ile yaptığımız görüşmede yarım saat sürdüyse bunun ancak, beş dakikası İbrahim Akın ve İskender Alın'la ilgiliydi. Yusuf Turanlı o görüşmede, benim İ.B.B. başkanıyla görüştüğümü bildiğini bu futbolcuları istediğimizi, Göksel başkanın da kulağına gittiğini söyledi. Ben Yusuf'a sadece bu futbolcuların İ.B.B'den senelik kaç para aldıkların sordum, o da tam olarak öğreneceğini kupa maçından sonra oturup konuşacağımızı söyledi ve ayrıldık. Yine bu görüşmede de Cengiz Zülfikaroğlu benimle beraberdi. Yusuf Turanlı'nın maçtan iki gün önce Tayfur hocayı arayıp acil görüşmesi gerektiğini söylemiş. Polis ifadesinde tapeleri görmediğim, verdiğim ifademi okursanız, Yusuf'la kendi ofisimde görüştüğümü, herhangi bir teknik takip olmamasına rağmen, zaten yukarıda belirttiğim acil görüşme sebebinin, o hafta sonu yapılacak, Galatasaray kongresinde, Göksel başkanımızın kongre üyesi olduğu, seçilecek başkanla bir araya bir araya geleceğini, isteyeceğini, onun için bu futbolcularla alacakları ücreti konuşmamız gerektiğini belirtti. Ben de İ.B.B. ile görüşmeden bu futbolculara, bonservis ücreti ödeyip ödeyemeyeceğimiz belli olmadan, bunu belirleyemeyeceğimi, ama mevcutta şu anda aldıkları ücretten daha fazla olacağını kendine ilettim. Yine Samsunspor'lu Kemal'in, babasıyla görüştüğünü ve Adana'lı olduğunu benim görüşmem gerektiğini benim ağzımdan da Beşiktaş'a transfer etmek istediğimizi iletti. Daha sonra Adana'da Kemal'in babasıyla da görüştüm.

UğuR
13.11.2012, 09:23
MEHMET LEVENT KIZIL BEYANINDA: Şike ile ilgili bilgisi olmadığını şikeyle ilgili gazetelerde, televizyonlarda olanların haricinde bir bilgisinin olmadığını, Federasyonda milli takımlar sorumlusu olarak görev yapmakta olduğunu, savcılık ifadesinde belirttiği üzere Olgun Peker'in kendisine geldiğini sınavla ilgili yardımcı olup olmayacağını sorduğunu, kendisinin de yardımcı olamayacağını söylediğini , kendisine tavsiye olarak sınava girmemesini söylediğini sınavın zor olduğundan kazanamayacağını söylediğini, Olgun PEKER'in kendisini aradığını; "Leventçim buluşabilir miyiz" dediğini karşılık olarak kendisininde; "Federasyonda buluşalım", dedikten sonra Olgun'un "yok, dışarıda buluşalım" demesi üzerine İstinyepark Masa gibi herkese açık umumi bir yerde buluştuklarını o zamana kadar sınav olacağını da bilmediğini, çünkü konumu gereği bu konularda ilgisiz olduğunu, Ali PARLAK Beyi aradığını; "sınav mı var" diye sorduğunu, o ana kadar sınavın olacağını bilmediğini, zaten sınavın herhangi bir yerinde görevli olmadığını, Olgun PEKER'in kendisine gelerek; " Leventçim yarın sınav var, bu sınavda bana yardımcı olabilir misin?" dedi. "Abi, böyle bir şey bizde olmaz" dediğini, Olgun'un "Lütfi ARIBOĞAN, o günkü Başkan Vekili Lütfi ARIBOĞAN kendi arkadaşlarına yardımcı oluyor" dedidiğini. Kendisinin de ; " Lütfi abi de böyle bir yardımda bulunmaz. İnsanlar sizi yanıltıyordur" dediğini, Sınav olup olmadığını da bilmediğini Ali PARLAK Beyi aradığını, daha sonra Lütfi Arıboğan'ı aradığını bunların tapelerde de mevcut olduğunu, ondan sonra da futbol Federasyonuna gittiğini orada Lütfi ile konuştuğunu, oradaki insanları çağırarak "herşey güvende değil mi bakın sakat bir şey olmasın" dediğini çünkü o arada aynı zamanda Denizlispor Başkanı olan Sayın Ali İPEK kendisini aradığını, "Denizli Valisinin oğlu da bu imtihana girecekmiş Levent" dediğini. "Valla girerse girsin, bizim yapabileceğimiz bir şey yok" dediğini. O ara telefonlar gelince bir sakatlık olmasın diye tam tersi, tedbir amaçlı da orada görevlendirme yapıldığını yeniden "Herşey son derece kontrol altında, hiçkimse merak etmesin" dediklerini Ben o anda Federasyona çıkarken de Sayın Olgun PEKER' i aradığını "Olgun, girmezsen iyi olur, iyi çalış, hayırlı olsun" deyip kapattığını ondan sonra başka bir bilgisinin olmadığını, Telefon tapesinde Göksel Gümüşdağ ile arasında geçen "öldük, bittik" olayıyla ilgili olarak Antep- Fener maçından sonra dediğini ona benzer bir lafın Beşiktaş- Fener maçında da Yaşandığını Hüseyin GÖÇEK'in maçta kötü bir maç yönettiğini kendilerinin de Futbol Federasyonunda bulundukları konumu gereği, maç kötü gittiği anda hem kamuoyunun büyük baskısı olduğu, ondan 1 sene evvel de, Bilica' ya bir penaltı pozisyonunun olduğu, aynı Hüseyin GÖÇEK, bütün Beşiktaş taraftarı 1500- 2000 kişi Federasyonun bahçesine geldiği, Kendilerinin endişelerinin bundan dolayı olduğunu, yoksa Hüseyin GÖÇEK'in öldük bittik dediği bundan ibaret olduğunu beyan etmiştir.

UğuR
13.11.2012, 09:27
TFF Başkan ve yöneticilerinin suç örgütü lideri Aziz Yıldırım'dan çekindikleri hususunda dosyada çokça telefon görüşmesi bulunmakta olup bu görüşmeler irdelendiğinde özellikle bu yöneticilerin Fenerbahçenin yenildiği maçlarda Aziz Yıldırım'ın kendilerine ulaşıp küfür ve tehdit etmesinden korktukları ve maç sonrasında telefonlarını kapattıkları, daha sonra aralarında bu durumu konuştukları hatta TFF yöneticisi Levent Kızıl ile Göksel Gümüşdağ'ın bir görüşmede Fenerbahçenin Gaziantep maçında yenilme ihtimalinden bahsederek "öldüm öldüm dirildim" şeklinde beyanda bulunmaları, Gaziantep-Fenerbahçe maçının oynandığı anlarda; klasör 15, dizi 380'deki sanık Levent Kızıl ile Ömer isimli kişi arasında yapılan görüşmede TFF yetkilisi Mehmet Levent Kızıl'ın, hakem Hüseyin Göcek'in Fener'i mahvettiğinden bahsettiği ve "vallahi billahi inanamazsın, ödüm koptu gol olmayacak, Aziz Bey öldürürdü bizi", yine Mehmet Levent Kızıl'ın diğer TFF yetkilisi Mümtaz Karakaya ile yaptığı görüşmede aynı maçla ilgili olarak sanık Aziz Yıldırım'ı kastederek ve hakemin kötü maç yönettiğinden bahsetmek suretiyle klasör 15, dizi 381'de "hiç bitti s.ker bizi vallahi, telefonu da kapattım beş kere aramış a... k..", Mahmut'ta kapattı abi inşallah bari yensin de hafif s.ker yenerse, yine klasör 15, dizi 382-383'de aynı maçla ilgili olarak sanık Aziz Yıldırım'ı kastederek "kazanırsa da s.kecek bizi de bari kazanıp s.ksin, yarın var ya İstinye Park'a falan gelip tokatlar beni falan o" şeklindeki beyanlar ve görüşmeler dikkate alındığında, sanık Aziz Yıldırım'ın TFF ve yetkilileri üzerinde baskı kurduğunu göstermektedir. Her ne kadar adı geçen kişiler duruşmada tanık olarak dinlendiklerinde sorulan soru üzerine sanık Aziz Yıldırım'dan çekinmediklerini beyan etmişlerse de kendi aralarında yapmış oldukları samimi görüşmelerin tanıkların beyanlarını doğrulamadığı açıktır.

UğuR
13.11.2012, 09:28
Sanık Göksel Gümüşdağ savcılık ifadesinde özetle: “Kesinlikle maçtan önce Beşiktaş'tan bize ne resmi nede gayri resmi yollardan Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu üzerinden İbrahim ve İskender'in transferine dönük bir talep olmadı, Bu maç oynandı. Aradan yaklaşık 20 gün geçti. 31 Mayıs veya 1 Haziran günü Merter'de bir arkadaşın iş yerinde otururken Serdal Adalı­ beni aradı. Kendisi ile daha önce görüşmüşlüğüm yoktur ve telefonu bende kayıtlı değildi. Telefonu açınca kendisini tanıttı. İbrahim Akın ile ilgili görüşmek istediğini, talip olduklarını söyledi. Ben Merter'de olduğumu, uzak olduğumu söyledim. O da Veli Efendi’de olduğunu, gelebileceğini söyledi. Yerimi tarif ettim. Geldi. Birlikte çay içtik. Yaşananlara arkadaşımda şahittir. İbrahim Akın'a talip olduklarını söyledi. Ben kendisi için bonservis bedeli istediğimi, Galatasaray'ın da kendisine talip olduğunu, takasa yanaşmayacağımı söyledim. O da bir bonvervis bedeli ödeyemeyiz, Holosko'yu size verelim. Bu şekilde anlaşalım dedi. Bende Holosko'nun bir yıllık kulüp tarafından ödenen rakamın bildiğim kadarıyla 1 milyon 800 bin euro olduğunu, böyle bir oyuncuyu takımda tutamayacağımı, bu rakama 6-7 oyuncu oynattığımı, hem bütçemi aşacağını hem takım içinde dengeleri bozacağını söyledim. Teklifini kabul etmedim. O sırada kamuoyuna yansıdığı için İskender Alın'ı isteyip istemediklerini sordum. Tereddütte kalıp düşünmüyoruz dedi” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyandan da anlaşılmaktadır ki, İbrahim Akın’ın transferi bir an için düşünülmüş ise de, İskender Alın’ın transferinin hiçbir zaman Beşiktaş’ın gündeminde olmamıştır. Adı geçen futbolcunun isminin gündeme getirilmesi tümüyle şike faaliyetine dönük olduğu gibi, İbrahim Akın’ı transfer etme arzusunun dahi gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır.

UğuR
13.11.2012, 10:11
32-SANIK GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;50-60) İ.B.B-Fenerbahçe maçında şikeye göz yumduğum, bilip göz yumduğum iddia edilmektedir. Zaten iddianamede de konulan tapelerde Fenerbahçe'yle ilgili isnat edilen suç vardır. Ancak 4 tane tapenin 3'ü de Sivas maçıyla ilgili, yaptığım öncesinde maçla alakalı olmayan görüşmelerdir. 04/04/2011 tarih 4098 nolu tape, öncelikle tape içeriğinin sağlıklı şekilde anlaşılabilmesi için konuşmanın yapıldığı tarihin öncesini ve sonrasını değerlendirmek gerekir. Sivasspor ve Bucaspor görüşmenin yapıldığı tarihlerde Süperligden düşme hattında olan takımlardır. Buca ile ve Sivasla 2 hafta üst üste içeride oynuyor. Buca maçını yendikten sonra benim Aziz Yıldırım başkanımla yaptığım bir telefon görüşmesi var. Kendisi beni aradığında Sivas maçıyla ilgili bir işte Sivas mahşer olacaktı, Sivas yırttı, yoksa sizinde işiniz zor olacaktı ifadesi Sivas maçıyla alakası yok, ayın 5'inde yapılmış bir konuşmadır. Yani tapelerde de bellidir, 5 Nisanda yapılan bir konuşmadır, Sivas-İ.B.B maçı 10 Nisanda yapılmıştır. Bu Buca maçından 1 gün sonra yani ayın 3'ünde biz Buca'yla oynuyoruz, zannediyorum 4'ünde yapılan bir görüşme, bu da çok futbolda doğal olan bir konuşmadır. 18 tane süperlig kulüp başkanı kendi arasında mağlubiyetten ve galibiyetten sonra kendi arasında konuşurlar ama tesadüf ki Aziz Yıldırım dinlendiği için veya Sayın Mahmut Özgener dinlendiği için bu görüşmeler ortaya çıkmaktadır. Biz diğer kulüp başkanlarıyla da sık sık telefonlarda görüşürüz ve maçtan sonra yorumlar yaparız, bu çok futbolun doğasında olan bir şeydir. Ben kendisiyle ilgili bana sorduğunda ki kendisi de Bursaspor'la ilgili bir yorum yapıyor. Bende çok haklı olarak Buca'nın yeniyorum, 1 gün sonra yapılan telefon görüşmesinde özellikle belirtiyorum Sivas'ta Beşiktaş'ı yeniyor, Sivas Beşiktaş'ı yeniyor, ben Buca'yı yeniyorum, ikisi de düşme hattına yakın takımlardan ve ligin bitimine 7 hafta var. Siz düşünebiliyor musunuz ligin bitimine 7 hafta kala bir takımın düşmüşlüğü kesinleşebilir mi, mümkün mü? Eğer birtakım 7 hafta 7 maçı alsa ilk 6'nın içine girer. İlk 6'nın içinde olan takımda 7 tane maç kaybetse düşme potasına girer, böyle bir şey ancak son 1 maç, 2 maç kala yapılabilir, onun için ben bunları kesinlikle kabul etmiyorum, bu tamamen futbolun doğasında olan bir konuşmadır ve Sivas maçından yaklaşık 6 gün önce, ben Sivas maçını ayın 10'unda oynuyorum, bu 4098 nolu tapenin açıklamasıdır.
İ.B.B-Buca maçı 3 Nisanda oynanıyor, bu tapede 4 Nisanda maçtan sonra yapılan bir konuşma, İ.B.B-Sivas maçı da 10 Nisanda oynanıyor ve arasında da bir tane yarı final oynuyoruz. Yani Buca maçından 3 gün sonra 4 gün sonra, Sivas maçından 3 gün önce de bir yarı final maçı oynuyoruz. Buna rağmen Sivas'ı ilk devre 4-0 yeniyoruz, ikinci devrede 86. dakika bir gol yiyoruz, 2-1 mağlup oluyoruz. Genelde futbolda her sezon bu sezonda da geçerli her sezon şu konuşulur, son 3 hafta, 4 hafta, 5 hafta mağlup olan maçlar mağlup olunan maçlarda genelde ya işte bu maç çok kötü geçti, bu maç rahat davrandılar, şu oldu, bu oldu genelde hep birisine fatura çıkarırlar, bu konuşmaya istinaden birkaç konuşma oluyor, hatta kulüple ilgili de dışarıda yapılan, Kanaltürk'te yapılan konuşmalar, telefonla bağlantılardan dolayı kendime yakışmayan hatta da sert kelimeler kullanıyorum. Çünkü bunlar tamamen iftira, bu iftiralara rağmen benimde kullanacağım ifadeler ağır olmuştur ama bunları da hak etmişlerdir çünkü bu kulüp 6 yıldır süperlig'de ve gerek yönetim anlayışıyla kurumsal yapısıyla gerek hocasıyla hep doğru model olmaya çalışan bir kulüp olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü UEFA kriterlerine uyumlu 6 kulüpten bir tanesidir, 18 süperlig kulübünden, yaklaşık 12 tane kulüp UEFA kriterlerine uyumlu değil. Onun için İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü bu konuda en son atıfta bulunulacak bir kulüptür. Bu tapeyi böyle açıklamak istiyorum.
Yine aynı şekilde 4151 nolu tape var, İ.B.B Spor Kulübü'yle Buca maçının oynandığı hafta sonrasında İ.B.B Spor-Sivas maçı oynanmadan önce bu iki maç arasında bir Gençlerbirliği maçı demin anlattığım gibi bir beraberlik olmuştu. Bu tapeden önce görüşme içeriğinde sadece normal telefon görüşmesi yaptık Sayın Mecnun Otyakmaz'la, beni arıyor, yaklaşık kendisiyle herhalde 5-10 dakika konuşuyoruz, arkasından şarjı biterken tekrar beni arayıp ben normal numaradan arıyorum, zaten tapelerde tarihlerde belli, 10 dakika arayla 15 dakika arayla, eğer ona özellikle bakarsınız onu da çok rahat görebilirsiniz. Sayın Mecnun Bey'le de kulüpler birliğinde o başkan yardımcısı, bende başkan vekilliği görevi yaptım. 2,5 yıl kulüpler birliğinde başkan vekilliği görevi yaptım, 1 yılda rahmetli Özkan Abiyle 1 yılda onunla görev yaptım. Onun için bu konuşma tamamen biletle ilgili bir görüşmedir, biletle ilgili de şöyledir. Genelde kulüplerde hep bu vardır. Zaman zamanda basına yansır. Kendisi, Göksel fiyatları nasıl tutacaksın der ve bende ona cevap veriyorum, işte Trabzon maçında 20-25 lira civarında tuttuk. Biliyorsunuz İstanbul'da da çok Sivaslı vardır, İstanbul'da Trabzonlu çoktur, genelde onlarda, bizde seyirci hasılatı fazla olsun diye bilet fiyatlarını uygun tutup özellikle seyirci gelmesini isteriz. Hatta 10 bin kişi civarında bir seyirci bekliyorum diyor, dernekleri de örgütlüyorlar. Hatta biz Büyükşehir Belediyesi olarak da zaman zaman orada ulaşım zorluğu olduğu için İETT otobüsleriyle de yardımcı oluyoruz. Bu da tamamen o görüşmeye istinaden yapılan görüşmelerdir. Kendisiyle en ufak Sivas maçıyla ilgili zaten isnat edilen bir suç yok, Sivas maçıyla ilgili de öncesinde sonrasında bilet konuşması dışında hiçbir görüşmem yoktur. İ.B.B-Sivas maçıyla ilgili böyle şeyler konuşulduğunda baktığınızda 2 sene evvel İstanbul Büyükşehir-Sivas maçı Sivas'ta oynandı ve ikinci devre oraya gittik. Ligin bitimine son 3 hafta vardı, biz Sivas maçını kazanınca Beşiktaş İstanbul'da şampiyonluk turu attı. Sivas'ı da şampiyonluktan eden takımız, hatta Sivas'tan stattan zor çıktık, mahşer gibiydi, bizi emniyet görevlileri tarafından stada kadar eşlik ettiler, öyle götürdüler. Şimdi aynı takım için konuşmalardan böyle bir şeye fikir çıkarılmasını çok doğru bulmuyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

UğuR
13.11.2012, 10:12
32- GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ ;
Her ne kadar sanık GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ hakkında Aziz Yıldırım liderliğindeki suç örgütüne yardım ettiği ve Türkiye Profesyonel Süper Ligi’nde 01.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe-İBB Spor müsabakasında şike yaptığından bahisle kamu davası açılmış ise de, sanığın Aziz Yıldırım'a yönelik desteğinin suç örgütüne yardım kastıyla yapıldığına yönelik bir tespit bulunamadığı dolayısıyla yüklenen suçtan cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıtlara ulaşılamadığı ve bu bağlamda yüklenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince her iki suçtan ayrı ayrı BERAATİNE

/////////////////

:)

Gökhan Koç
25.12.2012, 21:06
Senin geleceğinle alakalı çok güzel hayaller kurdum. Tabi bu hayalleri gerçekleştirmek kolay olmayacak benim için ama sabırla bekleyeceğim.

bakigokhan
14.08.2014, 18:51
Kulüpler Birliği başkanı olmanla birlikte adı şikeye karışıp mevki elde etmeyen kalmadı. Tebrikler ülkemin temiz futbol paydaşları...

ibrahim
23.03.2017, 01:44
Emine Erdoğanın yeğeni Mügenin kocası olur kendisi. Eşi bir zamanlar RTE'nin özel kalem müdürüydü. Sırasıyla TFF yöneticisi, Başakşehir Kulüp Başkanı ve Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı olmuştur. Şike davasında bir müddet sonra takip edilmesine ara verilmiştir. Aynı zamanda Emre Belözoğlunun Kağan meselesinin üzerine o saatten sonra gidilmemiştir. Ne hikmetse ne kendisine dokunuluyor ne de şu an takımının kaptanı Emreye.

Bunu da yazalım, burada dursun.

Arda'
23.03.2017, 15:41
Damat kontenjanını güzel kullanıyor nefret ediyorum bu heriften

Ozan Yılmaz
23.03.2017, 16:28
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/84/af/e1/84afe11abdd5653639bffebad2c736ba.jpg

http://scontent.cdninstagram.com/t51.2885-15/s480x480/e35/14701101_206540123089479_5517378425108561920_n.jpg ?ig_cache_key=MTM3NzUwNzIxNTUzNTQ2MDg1Mw==.2


https://youtu.be/vv6rty0NYvU

Enaldo61
28.03.2017, 17:33
Türk futbolunun en kirlilerinden. Şu sıralar çok popüler.

ibrahim
28.06.2020, 00:13
Yemin ederim müthiş bir sistem kurdun, helal olsun. Tüm kabinedeki Trabzonlu bakanlar bir olsa yıkamazlar sistemini. Anca kulüp başarılı olunca ortada görünüp poz verirler.