SDanışmaz
08.11.2011, 13:07
2009'da şampiyon olarak 28 yıl sonra ligi zirvede tamamlayan AZ Alkmaar, kuruluş hikâyesi ve geçmişiyle Türk futbolseverlere oldukça tanıdık. Onur Saygın’ın kaleminden.
1967’de İdmanocağı, İdmangücü kavgası biraz da zaruri nedenlerle sona gelip, profesyonel ligde bulunmak için Trabzonspor’un kuruluşu için karar alınırken, Hollanda’da da Alkmaar 54 ve FC Zaanstreek şehrin güçlü bir takıma ihtiyacı olduğu düşüncesiyle AZ Alkmaar için birleşmişlerdi.
Kulübün kurucuları ve mağaza zinciri sahibi eski futbolcu Jos ve Klaas Molenaar kardeşlerinin “emekli yıldız” takıntısından 1972’de kurtulan kulüp bu sayede 70’lerin sonu ve 80’lerin başında Hollanda futboluna damgasını vurur. Ne tesadüftür ki Trabzonspor’un da efsane dönemleri aynı tarihlere rastlar. Geçmişin oyunu mudur bilinmez, her iki takım da 1981 yılında liglerini zirvede bitirir. 1982 Şampiyon Kulüpler Kupası’nda eşleşseler Hollywood filmine senaryo olabilecek bu benzerlik, Trabzonspor’un ilk turda Türk takımlarının yıllardır ‘başındaki bela’ olan Dinamo Kiev’e ilk turda elenmesiyle gerçekleşmeyecekti.
Alkmaar ise ilk turda Norveç ekibi Strat’ı rahat geçse de o yıllarda gruplar olsa düştüğü yeri ‘ölüm’ grubuna çevirecek Liverpool’la eşleşmek onlar için yolun sonu oluyordu. Kenny Dalglish, Graeme Souness ve Ian Rush gibi isimleri kadrosunda bulunduran Kırmızılar ile başa baş mücadele edilse de 2-2’nin rövanşında İngiltere’de 85.dakikada Alan Hansen, Liverpool kariyerindeki sekiz golden birini Alkmaar filelerine göndererek 3-2 ile Hollandalılar’ı evine eli boş yolluyordu.
Rüya gibi geçen bu sezonun ardından düşüş başlamıştı. Molenaar kardeşlerin takımdan desteklerini çekmesiyle ekonomik olarak zorlanan Alkmaar, 1988’de ikinci lige düşüyordu. 90’larda yaptığı atılımla 1998’de tekrar Eredivisie’ye çıkan AZ, çok değil yedi sene sonra UEFA Kupası’nda yarı finale kadar çıkıyordu.
2006/2007 sezonu kırmızı-beyazlı takım taraftarları için ‘hafızadan silinmesi gereken yıl’ olarak adlandırılsa da futbolun hikâye tarafını sevenler için bulunmaz bir olaydı. 2007 UEFA Kupası’nda önce Kayserispor’u, daha sonra da Fenerbahçe’yi elemesi nedeniyle Türk futbolseverlerden aldığı negatif enerji mi bilinmez ama Alkmaar’ın hikayesi Trabzonspor’la az da olsa tekrar kesişiyordu o yıl. Kadrosunda bordo-mavililerin yakından tanıdığı Şota Arveladze’yi bulunduran AZ, o sezon son maça averajla lider giriyor ve o sene play-out oynayarak ligde kalabilen Excelsior’a 3-2 yenilerek bir anda kendini üçüncü sırada buluyordu. Fakat taraftarın çilesi ne yazık ki bitmemişti. Ajax’a Hollanda Kupası finalinde penaltılarda kaybederek bir hafta içinde iki kupa ellerinden kayıp gidiyordu. Psikolojik travmayı atlatamayan Louis van Gaal’in öğrencileri, Şampiyonlar Ligi’ne gidecek takımın belirleneceği play-off’ta da kötü bir performans sergileyerek anca UEFA’ya gidebiliyorlardı. O sezonun şoku 2008 yılına da sarkıyor, hatta van Gaal yönetime istifasını bile veriyordu. Futbolcuların buna ayaklanması ve van Gaal’in gitmemesi için başlattıkları kampanya ise kulübün tarihindeki kırılma anı olacaktı.
2008/2009 sezonuna iki mağlubiyetle başlayınca herkes acaba dese de takım bundan sonra oynadığı 28 maçı kaybetmezken, 11 karşılaşmada gol dahi yemiyordu! Bitime üç hafta kala şampiyonluğu ilan eden van Gaal’in öğrencileri 1981’deki şampiyonlukları sonrası zirveyi kimseye bırakmayan üç büyükler, PSV, Ajax ve Feyenord’u geride bırakan ilk takım oluyordu.
İki sezondur başaltı takım görüntüsüne dönen AZ bu seneye ise tabiri caizse fırtına gibi bir başlangıç yaptı. Eredivisie’de 12. hafta geride kalırken ligin zirvesinde gene Alkmaar var. On maçından galibiyetle ayrılan kırmızı-beyazlılar sadece Twente’ye mağlup oldular. Bu sezon süre alan en yaşlı oyuncusu 27 yaşında olan AZ belki de uzun yıllar hanedanlık kurabilecek bir kadroya sahip artık. Alkmaar UEFA Avrupa Ligi’nde de yoluna kayıpsız devam ediyor.
Louis van Gaal’in Bayern Münih’e kaptırılması sonrası bir türlü teknik direktör istikrarını yakalayaman AZ, Ronald Koeman ve Dick Advocaat sonrası geçen sezon Heracles’i altıncılığa kadar çıkartan Gertjan Verbeek ile yeniden yapılanmasını tamamlamış gibi gözüküyor. Genç golcüsü Kolbeinn Sigthorsson’u Ajax’a kaptırsa da aradığı forveti Rasmus Elm’in 12 maçta attığı yedi golle çok uzaklara bakmadan bulabildi. Geçen sezon Bursaspor ile izlediğim Jozy Altidore bu sene yaptıkları tek flaş transfer olsa da dengeli kadro ve başarıya aç olunması Alkmaar’ı başaltı takım hüviyetinde çıkartıp Hollanda’nın lokomotif ekiplerinden biri yapacak.
2009 yılı taraftarların hafızalarından hiç çıkmayacak olsa da bu sezonun sonunda da müzelerindeki kupaları arttırmaları işten bile değil. Zamanın ne getireceği bilinmez ama belli ki nüfusu 100.000 civarında olan bu ufak şehir, Hollanda’nın devlerine kafa tutmaya devam edecek. Tıpkı Trabzonspor’un yaptığı gibi...
Kaynak: http://tr.eurosport.com/futbol/hollanda-ligi/2011-2012/oralarin-trabzonspor-u_sto3020398/story.shtml
1967’de İdmanocağı, İdmangücü kavgası biraz da zaruri nedenlerle sona gelip, profesyonel ligde bulunmak için Trabzonspor’un kuruluşu için karar alınırken, Hollanda’da da Alkmaar 54 ve FC Zaanstreek şehrin güçlü bir takıma ihtiyacı olduğu düşüncesiyle AZ Alkmaar için birleşmişlerdi.
Kulübün kurucuları ve mağaza zinciri sahibi eski futbolcu Jos ve Klaas Molenaar kardeşlerinin “emekli yıldız” takıntısından 1972’de kurtulan kulüp bu sayede 70’lerin sonu ve 80’lerin başında Hollanda futboluna damgasını vurur. Ne tesadüftür ki Trabzonspor’un da efsane dönemleri aynı tarihlere rastlar. Geçmişin oyunu mudur bilinmez, her iki takım da 1981 yılında liglerini zirvede bitirir. 1982 Şampiyon Kulüpler Kupası’nda eşleşseler Hollywood filmine senaryo olabilecek bu benzerlik, Trabzonspor’un ilk turda Türk takımlarının yıllardır ‘başındaki bela’ olan Dinamo Kiev’e ilk turda elenmesiyle gerçekleşmeyecekti.
Alkmaar ise ilk turda Norveç ekibi Strat’ı rahat geçse de o yıllarda gruplar olsa düştüğü yeri ‘ölüm’ grubuna çevirecek Liverpool’la eşleşmek onlar için yolun sonu oluyordu. Kenny Dalglish, Graeme Souness ve Ian Rush gibi isimleri kadrosunda bulunduran Kırmızılar ile başa baş mücadele edilse de 2-2’nin rövanşında İngiltere’de 85.dakikada Alan Hansen, Liverpool kariyerindeki sekiz golden birini Alkmaar filelerine göndererek 3-2 ile Hollandalılar’ı evine eli boş yolluyordu.
Rüya gibi geçen bu sezonun ardından düşüş başlamıştı. Molenaar kardeşlerin takımdan desteklerini çekmesiyle ekonomik olarak zorlanan Alkmaar, 1988’de ikinci lige düşüyordu. 90’larda yaptığı atılımla 1998’de tekrar Eredivisie’ye çıkan AZ, çok değil yedi sene sonra UEFA Kupası’nda yarı finale kadar çıkıyordu.
2006/2007 sezonu kırmızı-beyazlı takım taraftarları için ‘hafızadan silinmesi gereken yıl’ olarak adlandırılsa da futbolun hikâye tarafını sevenler için bulunmaz bir olaydı. 2007 UEFA Kupası’nda önce Kayserispor’u, daha sonra da Fenerbahçe’yi elemesi nedeniyle Türk futbolseverlerden aldığı negatif enerji mi bilinmez ama Alkmaar’ın hikayesi Trabzonspor’la az da olsa tekrar kesişiyordu o yıl. Kadrosunda bordo-mavililerin yakından tanıdığı Şota Arveladze’yi bulunduran AZ, o sezon son maça averajla lider giriyor ve o sene play-out oynayarak ligde kalabilen Excelsior’a 3-2 yenilerek bir anda kendini üçüncü sırada buluyordu. Fakat taraftarın çilesi ne yazık ki bitmemişti. Ajax’a Hollanda Kupası finalinde penaltılarda kaybederek bir hafta içinde iki kupa ellerinden kayıp gidiyordu. Psikolojik travmayı atlatamayan Louis van Gaal’in öğrencileri, Şampiyonlar Ligi’ne gidecek takımın belirleneceği play-off’ta da kötü bir performans sergileyerek anca UEFA’ya gidebiliyorlardı. O sezonun şoku 2008 yılına da sarkıyor, hatta van Gaal yönetime istifasını bile veriyordu. Futbolcuların buna ayaklanması ve van Gaal’in gitmemesi için başlattıkları kampanya ise kulübün tarihindeki kırılma anı olacaktı.
2008/2009 sezonuna iki mağlubiyetle başlayınca herkes acaba dese de takım bundan sonra oynadığı 28 maçı kaybetmezken, 11 karşılaşmada gol dahi yemiyordu! Bitime üç hafta kala şampiyonluğu ilan eden van Gaal’in öğrencileri 1981’deki şampiyonlukları sonrası zirveyi kimseye bırakmayan üç büyükler, PSV, Ajax ve Feyenord’u geride bırakan ilk takım oluyordu.
İki sezondur başaltı takım görüntüsüne dönen AZ bu seneye ise tabiri caizse fırtına gibi bir başlangıç yaptı. Eredivisie’de 12. hafta geride kalırken ligin zirvesinde gene Alkmaar var. On maçından galibiyetle ayrılan kırmızı-beyazlılar sadece Twente’ye mağlup oldular. Bu sezon süre alan en yaşlı oyuncusu 27 yaşında olan AZ belki de uzun yıllar hanedanlık kurabilecek bir kadroya sahip artık. Alkmaar UEFA Avrupa Ligi’nde de yoluna kayıpsız devam ediyor.
Louis van Gaal’in Bayern Münih’e kaptırılması sonrası bir türlü teknik direktör istikrarını yakalayaman AZ, Ronald Koeman ve Dick Advocaat sonrası geçen sezon Heracles’i altıncılığa kadar çıkartan Gertjan Verbeek ile yeniden yapılanmasını tamamlamış gibi gözüküyor. Genç golcüsü Kolbeinn Sigthorsson’u Ajax’a kaptırsa da aradığı forveti Rasmus Elm’in 12 maçta attığı yedi golle çok uzaklara bakmadan bulabildi. Geçen sezon Bursaspor ile izlediğim Jozy Altidore bu sene yaptıkları tek flaş transfer olsa da dengeli kadro ve başarıya aç olunması Alkmaar’ı başaltı takım hüviyetinde çıkartıp Hollanda’nın lokomotif ekiplerinden biri yapacak.
2009 yılı taraftarların hafızalarından hiç çıkmayacak olsa da bu sezonun sonunda da müzelerindeki kupaları arttırmaları işten bile değil. Zamanın ne getireceği bilinmez ama belli ki nüfusu 100.000 civarında olan bu ufak şehir, Hollanda’nın devlerine kafa tutmaya devam edecek. Tıpkı Trabzonspor’un yaptığı gibi...
Kaynak: http://tr.eurosport.com/futbol/hollanda-ligi/2011-2012/oralarin-trabzonspor-u_sto3020398/story.shtml